içim öyle kıpır kıpır ki yerimde duramıyorum.yeni bölümü eklemek için daha fazla bekleyemeyeceğim
neden böyle bir etki yaptı bende çözemedim hala.hikayeye çok dikkat etmemden midir ne?neyse ilkbahar yağmuruyla başlayıp tsunami ile bitirmek çok hoş olur.işte ilkbahar yağmurumuz(herşeyin başladığı nokta).
Alıntı:
29.06.xxxx
Merhaba,
Biliyorum sana uzun zamandır yazmıyorum ama beni de anla.Kendimi ancak toparlayabildim.Sana en son yazdığımda sınava hazırlanıyordum.Aslında neredeyse hiç çalışmadım.Sınavım çok normal ve sessiz geçti.Eve ayaklarım şişmiş bir şekilde döndüm.1 hafta sonra karneleri aldık.Artık bir liseliyim.14 yaşında bir liseli…Ertesi sabah büyükbabamlara yolculuğa çıktık.Düğün için çalışmalara katılmak zorunda kaldım.Bu işlerde soluk soluğa kalmamı zayıflığıma,bünyemin dayanıksızlığına veriyorlardı.Oysa ki bilmiyorlardı ki kalabalıkta soluduğum hava değil zehir.Neyse ki burası bol yeşillikli bir alan.Bu yüzden temiz havayı bulmakta zorlanmıyorum.Düğün gününün sabahı evin arka kısmındaki açıklıkta masalar ve sandalyeler ile uğraştık.Herkes hazırlanırken Katerina ve ben biraz dolaştık.Gelin sabah erkenden buradan kilometrelerce ötede olan kadın kuaförüne saçlarını yaptırmaya gitti.Geri döndüğünde Bathilda halam,kafasında kocaman bir topuz vardı.Gelin başı böyle bir şey herhalde diye düşünüyordum.Annem,halamın yanında,gelinliğe narince dokunuyordu.Halama iltifat üzerine iltifat ediyordu.O gelinliğin danteline dokunuşu…Sanki her an pençelerini geçirip gelinliği paramparça edecekti.Bunun sebebini biliyordum elbette.Annem halamdan nefret eder.Ama düğün zamanı,bir yılandan bilene daha zehirli olan zehrini kusmayı göze alamıyordu.Siniri bütün mutlu atmosferi cam gibi kırıyordu.
--Ahh Bathilda harika oldun…Kıskandım seni!diyerek sinsi gözlerle halama baktı.Halam dev aynanın karşısında kendine bakıyordu.Mutlu bir havada,annemin ağzının payını verdi.
--Gelin olduğum için böyle söylüyorsun Jessica!
Bu konuşmayı daha fazla dinlemek istemiyordum.Ama annemin hafızasında neler planladığını görmek istiyordum.Merak,beni ele geçirmeden silkinip kendime geldim.O pis düşünceleri görmeyi gerçekten ister miydim?Bu,bana göre bir davranış biçimi değildi.Düğünü ayrıntılı anlatmak,benim için ölüm fermanı imzalamak,senin içinse daha başlamadan sayfalarının bitimine yol açar.Düğünde dikkatimi çeken aşkın simgesiydi.Gelin ve damat birbirlerine aşkla bakıyorlardı ve ortalarında pembe bir güneş ışık saçarak yükseliyordu.Biraz olsun kıskandım onları.Birbirlerini seviyorlardı ve bu onlara yetiyordu.İkisi de temizdi.Kıskanmak duygusunu bilene kirletmek istemediğimden kalbimi arındırdım tüm güzel duygulardan.Böyle yapmak zorundayım.Bir ucube taş gibi bir kalbe sahip olmalı.Ben aşkın rengi pembe o zaman diyordum ki hemen bu kararın bir önyargı olduğunu fark ettim.Kate ve Jerry arasında siyah bir güneşin durduğunu gördüm.Güneş orta boydu ama fazla ışık saçamıyordu.Kate ve Jerry gizliden birbirleriyle bakışıyorlardı.Biliyorum ki Kate ve Jerry çıkıyorlardı ama Kate’in ailesinin haberi yoktu.Ah sana Kate ve Jerry’den bahsetmedim.Katerina-ben ona Kate derim-,tatlı,kırmızı yüzlü,tombiş kuzenim.Jerry,karşı komşumuzun çocuğu...
Ne kadar kalabalık beni yormaya yettiysede mutlu hava atmosfere hakim olduğundan pek fazla başağrısı çekmedim.Düğün bittikten sonra yaşlılıklarından dolayı onlara uzak gelen akrabalarımıza evlerine kadar eşlik ettik.Dönüş yolunda Kate’i dinleyerek-daha çok kafamı şişirerek söylediklerini,dinlememeye çalışarak-gezdik.
--Sana söylüyorum sınav çok çok çok basitti bana göre!
O,benden küçük olsada her yılsonu yapılan sınavlara katılmak zorundaydı.Liseye girmek için bu sınav sonuçları önemliydi.Hemen çok kısa sürede gözlerimi kapatıp hafızasını taradım.Kate’in hafızasına girmek benim için çok kolay bir işti.Ama özel hayatına girmiyordum.Tek gözümü açıp cevap verdim.
--Bu koca bir yalan,Kate…
--Bunu nasıl bildiğini anlamış değilim Gina!dedi şaşırarak.İleriye doğru baktım.Yol kenarındaki evlerden birinden biri çıkıyordu.Kafasının üstünde yoğun bir sis tabakası vardı.Herhalde duyguları karışık diye düşündüm.Sonra bir el beni omzumdan kavradı ve beni sürüklemeye başladı.Kate heyecanla bir eli ile beni sürüklerken diğer elini havada sallıyordu.
--Heeeyyy Peeeet!diye bağırdı.Karşımızda,100 metre ötemizdeki çocuk durduğunda biz çoktan oraya varmıştık.Kate tanıdığı birini çağırmıştı ama ben tanımıyordum.O yüzden sıradan,buralı bir çocuk bekliyordum.Esmer,kara gözlü normal birisini beklerken karşımda soluk,buğday tenli,karanlık kahverengi saçları olan yakışıklı bir çocuk vardı.Saç rengi o kadar karanlıktı ki bir an lacivert oldu zannettim.Tabiiki bu ışığın bana bir oyunuydu.Gözleri daha önce gördüğüm hiçbir göze benzemiyorlardı.Öncelikle keskin bir bakışı vardı.Sert değil ama keskin…Gözbebeğinin rengini loş ışıkta asker yeşili olarak görmüştüm.Gözlerim gözleri ile karşılaştığında derinlere iniyordum.Çok derindi ama bakışlarından bir anlam çıkaramadım.Uzun bir saniyeden sonra derinliklerden sıyrılıp Kate’e baktım.Kate hayran dolu bakışlarını adının Pet olduğunu öğrendiğim çocuğa çevirmişti.
--Nasılsın Pet?
--Hey ufaklık sadece bunun için mi durdurdun beni?Üzgünüm ama çok işim var…
Sesi çok tatlıydı.Bir cam kadar berraktı.Hafif,melodik ve nahoş bir tonu vardı.
--Seninle iki dakikalığına dahi konuşamayacak mıyım?Aşk olsun!İnsan arkadaşına böyle mi davranır?
--Eğer meşgulsen evet!Ayrıca seninle arkadaş olabilirim ama hala bu hanımefendi ile tanışmıyorum.
--Ahh unuttum…dedi Kate ve elini alnına vurdu.Sonra eliyle beni işaret ederek
--Bu kuzenim Gina Johnson,ve bu da…-eliyle çocuğu işaret etti-Peter Parker,çok yakın bir arkadaşım.
Peter,nezaket gösterip hafifce eğildi.
--Memnun oldum Miss Johnson…
--Ben de memnun oldum Mr.Parker…diyerek ona karşılık verdim.Nezaket bilmesi beni hiç şaşırtmamıştı.Kesinlikle buraya sadece uzak bir akrabasını ziyarete gelmişti.Yolun ortasında öylece durmak utanç verici olsa da Kate bir süre daha Peter ile konuştu.
--Çok işim var ufaklık,şimdi gitmeliyim.Belki bir dahaki sefere daha uzun konuşuruz,hoşça kal.Dedi ve hızlı adımlarla ilerledi.Ben de yolun ortasında üzgünce oflayan Kate’i kolundan tutup sürükledim.
--Hey ne yapıyorsun?
--Eğer senden tek bir çıt duyarsam Jerry’e o yerine Peter’ı seçtiğini söylerim…diye tehdit ettim.Şimdi onun hayranlık dolu sözlerini çekemezdim.
--Ama bu yalan!dedi sinirle ve debelenmeye başladı.
--Ona bakarken öyle görünmüyordu ama…dedim.Sesimi sinsice çıkarmaya çalıştım.O anda sus pus oldu.Jerry ile ne kadar kötü bir ilişkisi olsa da elindeki tek kişiyi kaçırmayı göze alamıyordu.Ne kadar süslü olsa da kimse onunla çıkmayı istemezdi.Biraz gıcık bir tarafı vardı Kate’in.Kendine karşı olanlara aşırı tepki vererek insanları sinir ederdi.Benimle arasını bozmak,yapmak isteyeceği son şeydi.Çünkü o bütün arkadaşlarının sırlarını bilir ve bana anlatırdı.Sır konusunda bana “saklama dolabı” gibi güvenirdi.Şimdi fark ettimde onda sadece Peter’ın ve benim sırlarım yok.Neden Peter sırlarını paylaşmıyordu Kate ile.Çok yakın gibi görünüyorlardı.Ne acayip birisi Tanrım!Keşke aklına girseydim…Neler diyorum ben?Bu son söylediklerimden ben bilene kendime iğrenerek bakıyorum.Bir insanın aklına girmek ne kadar kolay olursa olsun girmem.İnsanın düşünceleri özgür oldukları tek yer.Onların özel alanına öylece dalmak bana büyük saygısızlık gibi geliyor.Bütün bu prensibleri bir yana bırakıp hikayemize dönelim.O günden sonra Peter’dan ses duymadık.Uyurken uyuma numarası yapıp Kate’in aklına girmeye çalışıyordum.Nedenini bilmiyorum ama Peter hakkında bilmek istediğim çok şey vardı.Gidip Kate’e bir şey sormaya çekiniyordum.İlk defa böyle bir merak sarmıştı içimi.Merakımı yenmek için çok güçsüzdüm.Merakımla savaşmak yararsızdı artık.Bir süre böyle devam etti.Yine her zamanki gece yürüyüşlerimizden biriydi.Ne kadar yavaş yürüsemde en önde ilerliyordum.En arkada kalmak için durup arkamdakilerin geçişini izledim.Komşularla toplanıp çıkmıştık.Büyükler kolkola girmiş dedikodu yaparken benden birkaç yaş büyük kişiler ayrı bir yerde konuşuyorlardı.Sadece Kate ve ben tektik.Arkada kalacağımı fark eden Kate’de gruptan ayrılıp yanıma gelmişti.Bir süre daha sessizce yürüdük.Arkamda,birinin yaydığı titreşimleri hissettim.Hızlı ama küçük adımlar atıyordu.Yaydığı titreşimleri hissetmek neredeyse imkansızdı.Kim diye dönecektim ki kulağımda o narin sesi dydum.
--Merhaba kızlar.Ben de size katılabilir miyim?
Bu Peter’ın sesiydi tabiiki.Ne kadar şaşırsam ve tüylerim diken diken olsa da sakin kaldım.Yanımdaki Kate yarım metre öteme kaçtı.
--Çok korktum Pet…Bak,ellerim titriyor hala!Off çok kötüsün yaa!
Kate,bir süre daha titredi.Kedi gibi,bir titreme tüylerimi diken diken etmeye yetti.Yeniden o muhteşem nezaketini göstererek eğildi Peter.
--Sizi korkuttuysam özür dilerim hanımlar…derken gülüyordu.Bu küstah ama akıllı adama bir çift lafım olacaktı elbette.
--Mr.Parker,üzülerek söylemeliyim ki ben korkmadım,ürkmedim vesaire.Özrünüz Kate için geçerli o zaman…
--Oh…lütfen Peter deyin.Soyadımla çağrılmak beni yabancı gibi hissettiriyor,Miss Johnson…
Ah bu istediğim bir şeydi.Sürekli soyadımla çağrılmak için çok küçüktüm daha…
--O zaman siz de bana soyadımla seslenmeyin!?
--Anlaştık.dedi rahatlamışcasına bir gülümseme ile.Sessizce gezdik.Aslında sadece Peter ve ben sessizdik.Kate durmak bilmeden konuştu da konuştu.Peter,Kate diğerlerinin yanına bir şey sormak için gittiğinde eliyle Kate’in çenesinin taklidini yaptı.Ben de bir gülümseme ile ona karşılık verdim.Gözüme bir yer takılır gibi oldu ama emin değildim.Şimdi oradan ayrılıp bakamazdım.Yarın kesinlikle gerçek olup olmadığına bakacaktım.Ertesi sabah ilk işim o gördüğüm yere gitmek oldu.Gördüğüm yer,küçük bir yamaçtı.Her yer kurumuş yabani otlarla dolu olsa da işimi görürdü.Hem seni yazmak için yer arıyordum.Herkesin görebileceği bir yerde yazmak zordu.Ayrıca yalnız kalmak için zaman aramakta zordu.Orayı bir güzel temizledim.Ne kadar küçük olsa da 4 kişi rahatlıkla sığardı.Güzel çiçeklerin kalmasına izin vererek yabani otlardan arındırdım orayı.Yamacın ucunu,çok güzel,oturmalık bir yer olarak ayarladım.Yanlarımı rengarenk laleler,zambaklar ve ismini bilmediğim harika çiçekler donatıyordu.Senin içinde özel bir yer yaptım.Bundan sonra seni orada saklayacaktım.İşimi bitirdiğimde o yamaca oturmuş,rüzgarın saçlarımı uçurmasına izin vererek günbatımını izliyordum.Burayı insanların fark etmesi olanaksızdı.Bu yüzden çok rahattım.Dönerken yaptığım işle,kendimle gurur duydum.Şimdi o yamaçtaki ilk yazımı yazıyorum.Biliyorum ki burada güvendesin.O yüzden anahtarını da burada saklayacağım.Bütün bir ayım böyle geçti.Bir daha ne zaman yazarım bilmiyorum ama en yakın zamanda görüşmek dileğiyle…
GİNA