Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ!
Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 14, 15, 16, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 
Yazar
Mesaj
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ!
Alıntıyla Cevap Gönder
1. BÖLÜM

" Usagi Tsukino. 17 yaşında. Bu kız olur mu? " Bir kadın... Saçları ağarmış ve topuklarına kadar dalgalı dalgalı iniyor. Loş ışık altında yeşil gözleri parıldıyor. Üstünde siyah cüppeyle yalnızca bembeyaz elleri görünen birinin karşısında diz çökmüş. " Olur. " Diyor yüzü görünmeyen kadın. Ve yaşlı kadın yavaşça kalkıp, efendisinin huzurundan çekiliyor.

*

" Mamo-chan? "
" Evet, Usako? "
" Pastaneye gidelim mi? " Mamoru'nun başında bir damlacık belirdi. Onu daha dün pasta yemeye, ondan önceki gün de bir İtalyan Restoranı'na götürmemiş miydi? " Umm... Aslına bakarsan, Usako... " Usagi bir anda kıpkırmızı kesildi. " Biliyorum! Çünkü sen beni sevmiyorsun! Git Chibi-Usa'yı götür! Hıh! " Pembe elbisesinin etekleri dalganırken, arkasını döndü ve oradan uzaklaştı. Mamoru'ysa arkasından bakakaldı.

*

" Hadi ama, Rei... Bana kalırsa oradan değil, buradan kesmelisin. "
" Hayır, Mako-chan. Bana kalırsa buradan daha uygun olur... " Rei ve Makoto oturmuş, Chibi-Usa'ya beyaz bir elbise dikiyorlardı. Birden, tapınağın merdivenlerinden hiddetle çıkan Usagi'yi gördüler. Kız, yavaş yavaş ağlıyordu. Rei hemen son kavgalarını hatırlayarak kafasını çevirdi. Ama Makoto, Usagi'ye koşup sarıldı. " Usagi! N'oldu? " Gözyaşı dökmeye devam etti kollarının arasındaki kız. " Ah, Mako-chan... O... o hep Chibi-Usa'yı düşünüyor. O beni sevmiyor! " Makoto durdu. Mamoru'dan söz ettiğini anlamıştı. Onun Rei'den uzak bir yere oturttu. " Şimdi, anlat bakalım. " Usagi burnunu çekti ve elbisesini düzeltti. " B - beni okuldan almaya gelmişti. Dönerken acıkmış olduğumu söyledim ve beni pastaneye götürmesini söyledim. Ama o... geveledi bir şeyler. Biliyorum, Chibi-Usa'yı götürmek istiyor! " Makoto'nun kafasından ter damlaları gelmeye başladı. Bu kızla nasıl baş edecekti? Ona bir kaç açıklamada bulunup, sakinleştirmeye çalıştı. Sonra da Rei'nin yanına doğru gitmek istemeyen Usagi'yi zorla çekti. Usagi, beyaz elbiseyi görünce durakladı. " Bu - bu kimin için? " Rei hemen cevabını verdi. " Chibi-Usa. " Usagi, bir anda kendini karanlıklar denizinde yüzerken buldu. Demek... demek onlar da Chibi-Usa'yı düşünüyordu! Ya kendisi? Ona neden ilgi göstermiyorlardı? Gözyaşları fazlalaştı. Sonra onlara baktı. " Siz de beni sevmiyorsunuz! Siz de o pembe şeytanı düşünüyorsunuz! " Makoto arkasından gidecekse de, Rei onu tuttu. " Bırak, Mako-chan. Artık bazı şeyleri öğrenmeli... "

*

Chibi-Usa keyifli keyifli küvetin içine oturmuş, pembe saçlarını bir bonenin içine toplamıştı. Sıcak sular tenine değerken, aptal Usagi'nin burada olmadığına seviniyordu. " CHİBİ-USA! " Banyonun kapısı sert bir darbe aldı ve Chibi-Usa'nın keyfi bir anda bozuldu. Kapı da bir kaç tekme daha yedi. " KAPIYI AÇ, CHİBİ-USA! " Oysa pembe saçlı küçük, kapıyı açmamakta direniyordu. " Git buradan, aptal Usagi! " Usagi'nin yüzü kıpkırmızı kesildi.

" Senin yüzünden kimse bana ilgi göstermiyor! Ma - Mamoru bile! "
" Bunun benim için kötü bir tarafı yok, Usagi! HIH! "

Sarışın kız, pembe kapıya bir yumruk daha attı. " Bacak kadar boyunla bir daha bana laf etme! Yoksa - " Chibi-Usa keyifle sırıttı. " Ee? Yoksa ne? " Usagi kapıya doğu fısıldadı. " Broşunu kıracak kadar gücüm olduğunu biliyorsun! " Chibi-Usa'nın gülümsemesi dudaklarında dondu. " Yapamazsın... " Usagi hiddetle cevabını verdi. " Öyle bir yaparım ki... " Sarışın kız, koridor boyunca koştu ve odasına kapandı. Bu kız... Bu kız hangi gücü buluyordu kendinde? Onun büyüğüyüm ben! Yavaşça çekmecesine doğru seğirtti ve çekti. Mamoru ile bir dolu resim... Birinde Mamoru, Usagi'ye çiçek veriyordu. Bir diğerinde, Usagi ve Mamoru ele elee tutuşmuşlardı. Ötekisi yemektelerkendi. Biri öpüşürlerken... Birden çekmecenin en köşesinde kalmış bir resim dikkatini çekti ve onu çekip çıkardı. Bu... bu Chibi-Usa ile Mamoru'nun bir resmiydi. Küçük kız, Mamoru'yu çimlere yatırmıştı. Usagi, birden öfkelendi ve resmi ikiye yırtıp attı. Ondan sonra bir ses duydu. Bir çıngırak sesine benziyordu. Nerden geliyordu peki? " Arkana dön. Buradayım. " Bu kan dondurucu sesi duyar duymaz, hemen arkasına döndü. Bu beyaz saçları topuklarına kadar uzanan yaşlı bir yüzdü. Broşuna uzandı.


2. BÖLÜM

Broşuna uzandı ve bir an düşündü. Eğer dönüşürse, bu yaşlı kadın gerçek kimliğini öğrenecekti. Bunu göze alamazdı. Broşu görünmesin diye eliyle arkaya doğru itmekle yetindi yalnızca. " Sen kimsin? " Beyaz saçlı kadın hınzırca gülümsedi ve korkunç bir kahkaha attı. " Ben, karanlıklarının hükümdarının en sadık hizmetkârıyım. " diye fısıldadı. Usagi düşünceleriyle savaşıyordu. Yeni bir düşman mı? Galaxia'dan da mı güçlü? Neler oluyordu? Bu... bu hükümdar da kimdi? Kızlar... kızlara haber vermeliydi. " Ailene ne olduğunu merak etmiyor musun? " Usagi dondu kaldı. " Lanet olsun! Anne! Baba! Shingo! Onlara... onlara n'aptın? " Kadın o kokrunç kahkahasının yşne savurdu. Mizahsız bir kahkahaydı bu. Duygusuz bir gülüştü. Usagi'nin gözleri yaşlarla doldu. " Sen bir canavarsın! Sen... sen - " Kadın birden yoktan bir asa var etti. Bunu Usagi'ye doğrulttu.

" SİLENCE! "

Sarışın kız, bir anda artık konuşamadığını farketti. Dili bir düğüm hâline gelmiş ve damağına yapışmıştı. Bu çok acıtıyordu. Broşuna uzanmaya çalıştı. Ne olursa olsun, dönüşmeliydi. Ama elleri bir türlü uzanamıyordu en değerli nesnesine, çok geriye itmişti onu. Artık yolu yoktu. Ölecek miydi? Beni affet, Mamoru. Seni çok üzdüm. Rei... son kavgamızı unut lütfen. Ve... ve Chibi-Usa. Lütfen, kızma bana. Ben... Ben... Gerisini düşünemedi. İnanılmaz bir acı hissediyordu. Kadın asasını doğrulttu ve haykırdı.

" Delivered to the heart and die! (Kalbini teslim et ve öl!) "

Usagi, dayanılmaz bir acıyla yere yığıldı. İçinden çıkmaya hazırlanan bir tılsımın verdiği acıya artık dayanamıyordu. Gözlerini kapatacak zamanı bile yoktu artık. Ölüyordu. Bitmişti. Mamoru'yu son gördüğünde onu üzmüştü. Rei'yi son gördüğünde onu üzmüştü. Kızlarla son bir defa konuşamamıştı. Mamoru'ya onu sevdiğini söyleyememişti! Onun için yol bitmişti. Çok acı bir şekilde hem de... Tılsım içinden çıkarken, çektiği acı sözlerle tarif edilemezdi bile. Yaşlı kadın kahkahalarla tılsımı elinde tutarken, Usagi gözlerini kapatmıştı. " Olduğun yerde kal! " Artık kulakları garip bir uğuldamayla dolmuştu. Sonunda duyma eylemi de onun için son buldu. Duyduğu son sözlerse şunlardı; " Usagi'ye dokunma cesaretini gösterdin ve onu öldürüyorsun! Buna izin vermeyeceğim! Ben, sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Chibi Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Ve Usagi'nin ruhu, göğe doğru yükseldi.

" SEN! SEN ONU ÖLDÜRDÜN! " Öfkeyle saatinin düğmesine basıp diğer savaşçılara haber verdi. Gördüğü her yüzün ifadesi korku ve hüzünle birleşmişti. Mamoru sözlerinin gerisini dinlememişti bile. Şimdi Chibi-Usa, bir odada beyaz saçlı bir canavarla başbaşaydı. " Küçük bir savaşçısın sen. Adım ne demiştin? Sailor Chibi Moon muydu? " O kahkahayı attı yeniden. " Ne zannediyorsun kendini sen? Benimle baş edebileceğini mi sanıyorsun? " O sırada pencereden içeri biri erkek beş kişi girdi. " İşte, diğerleri. Boşuna geldiniz! O artık öldü! Tılsımı bende! Hoşçakalın. " Kadın arkasında bir karadelik açıp gitmeye yeltendi.

" Merkür! Aqua Rhapsody! "

Üstüne gelen su yığını arasında ne yapacağını şaşırmıştı kadın. Sağa sola koşturuyordu. Birden tılsımı düşürdüğünü farketti. Bir erkek sesi geliyordu. " USAKO! USAKO! CEVAP VER! LANET OLSUN! LÜTFEN! PRENSES! CEVAP VER! " Kadın ve diğer savaşçılar odanın içinde sağa sola koşturuyor, tılsımı arıyorlardı. Kadın tılsımı buldu ve almaya çalıştı.

" Venus Love Me Chain! "

Kadını engelledi altın bir zincir. Tılsımı yakalayan Mars oldu. Smokinli Şovalye'nin gözyaşlarının sesi duyuluyordu artık. Bağırıyordu hâlâ. Sevgilisini istiyordu. Lanetler yağdırıyordu etrafa. Usagi istiyordu! Serenity'yi istiyordu! " PRENSES! NE OLUR AÇ GÖZLERİNİ! SENSİZ YAŞAYAMAM! " Bunun gibi şeyler söyleyerek kendini harap ediyordu. Tılsımı kapan savaşçıyı gören kadın, arkasında açtığı kara delikten geçip kayboldu. Ortalık sakinleşti. Şimdi sadece Mamoru'nun çığlıkları duyuluyordu. " Mamoru, tılsım... onu aldım. " Genç adam durdu. Sonra da Usagi'yi kollarının arasına yatırdı. " Yap hadi, Rei! Çabuk ol! " Rei, dikkatlice tılsımı Usagi'nin bedenine bıraktı.

*

Usagi, ruhunun farkındaydı yalnızca. Çıplaktı. Bir buluttan diğerine atlıyor, gökkuşağının üstünden bir kaydırak gibi kayıyordu. Artık savaşmak umrunda değildi. O ölmüştü ve artık acı çekmeyecekti. Broşu yoktu, olmayacaktı artık. Ama içindeki hüzün yalnızca Mamoru'ydu. Bir bulutun üzerine oturmuştu. Birdenbire gökyüzünde bir televizyon ekranı açıldı. Bu... bu kızlar ve Mamoru'ydu. Genç adam ağlıyordu. Birden Rei onlara yaklaştı ve sessiz film gibi sadece dudaklarını oynattı. Sonra Mamoru'nun kollarının arasında cansız bedenini gördü. Rei'yse tılsımı Usagi'nin vücuduna bırakıyordu. Üzgün üzgün etrafına bakındı. " Sanırım gitme vakti geldi. " diye mırıldanıp, televizyon ekranının içinde doğru atladı.

*

Savaşçılar, Usagi ve Mamoru'nun etrafına toplanmıştı. Birden umutla bekledikleri şey oldu ve Usagi, gözlerini kıpırdattı. Üstüne düşen gözyaşı damlalarını hissedebiliyordu artık. " Mamo-chan... " diye mırıldandı. Sonra etrafında sevinçle atılan çığlıklar duydu. Mamoru'nun sözleri herkesi bastırıyordu. " USAKO! YAŞIYORSUN! AMAN TANRIM! " Usagi'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Bir macera sona mı ermişti ne?


3. BÖLÜM

Gün yavaş yavaş ağarıyordu artık. Usagi uyuyamamıştı. Annesi, babası, erkek kardeşi... Onların öldüğüne, öldürüldüğüne inanmak istemiyordu. Annesinin Mamoru'yla ilgili saçma sapan sorularını özleyecekti. Babasının salaklıklarını özleyecekti. Shingo'yu, deli Shingo'yu da çok özleyecekti. Lanet olsun. Bunlar benim başıma mı geldi? Yatağında yavaşça döndü ve saate baktı. Sekiz sularındaydı. Bugün okula gitmeyecekti. İçini çekti. Ailesiz bir hayat... Bu zordu. O canavardan intikamını alacaktı! Birden zil çaldı. Sarışın kız, zar zor doğruldu. Tavşan başlı terliklerini ayağına geçirdikten sonra, kapıya doğru yürüdü ve açtı. Karşısında Makoto ve Mamoru verdi. " Usagi... Diğerlerinin işleri vardı. Bu yüzden sadece Mamoru ve ben gelebildim. " Sevinçle karşılamak isterdi onları. Ama yapamıyordu. Yüzlerine bakmakla yetindi ve sonunda dayanamadı. " Mamo-chan! " Mamoru'ya sarılıp ağlamaya başlad. Mamoru onu anlıyordu, Makoto da öyle. İkisinin de ailesi yoktu. Kendisine atılan kıza iyice sarıldı Mamoru. " Şşş... Sus artık, geçti sevgilim. Bak, Makoto bize kek yapmış. Şimdi onu yiyip konuşacağız. " Usagi biraz sakinleşti. Sonra da bir koltuğa oturdu. Keki yemeye başlamadan önce, ortalığı bir sessizlik aldı. " Aslında, Usagi, " diye söze başladı Makoto. " Ben buraya sana bir teklifte bulunmaya geldim. " Ne? Ne teklifi? Neyle ilgili? Acaba ne diyecekti, çok merak ediyordu. Makoto'nun gül şeklindeki küpelerine odaklandı. " Lafı uzatmayacağım, Usa-chan. Bu evde yalnız başına kalmak istemeyeceğini düşündük. Usagi, benimle, benim evimde yaşamak ister misin? " Usagi durdu. En yakın arkadaşlarından biriyle aynı evi paylaşmak iyi olabilirdi. Hem Makoto çok güzel yemek yapıyordu. Yanakları pembeleşti. Hala nasıl yemek yemeyi düşünüyordu? " Elbette, Mako-chan. Elbette. " Makoto sevinmişe benziyordu. " Öyleyse keklerimizi yiyebiliriz! " dedi ve ellerini çırptı. Mamoru sessizdi. Keki yemeye başladılar. Hindistan cevizli ve üstü fındıklı bir keke, hiç kilo almayı sevmeyen Minako bile hayır diyemezdi doğrusu!

*

" Evet, Usagi. Yeni evin burası! Sakın okuldan dönerken buraya taşındığını unutup Juuban'a gitme. " Usagi, zorla da olsa biraz tebessüm etti. Makoto'nun evi çok düzenliydi. Oturma odası beyaz ve gri renk ağırlıklıydı. Mutfağında her şeyin yeri belliydi. Bir hafta kadar bile dayanabilecek miydi acaba Usagi'ye? Makoto, sarışın kızı koridorun sonundaki odaya götürdü ve kapısını açtı. Odada bir yatak vardı. Üzeri hilâl işlemeli bir yatak örtüsü ile yastık kılıfı vardı. Yan tarafta, yerde koyu bir renkten çalışma masası duruyordu. Burası... burası Usagi'nin odasıydı! Her şeyiyle aynıydı! Makoto'nun boynuna atıldı. " Sana inanamıyorum! Eşyalarımı buraya getirtmişsin! Sen dünyanın en iyi arkadaşısın! " Jüpiter'in yanakları al al oldu. Usagi'ye yerleşmesinde yardım ettikten sonra, mutfağa bir şeyler hazırlamak için geçti. Bu arada Usagi de oturma odasını inceliyordu. Makoto, mercimekleri bir kasenin içinde ıslatırken düşünüyordu. Usagi... Çok üzülüyor olmalısın. Senin hissettiklerini ben de hissettim. Umarım benimle mutlu olursun. Tam sebzeler haşlanmış mı diye bakacakken, bir çıngırak sesi duydu. Nereden geliyordu peki? " Arkana dön, buradayım. " Durdu ve arkasına döndü. Beyaz saçları topuklarına kadar uzanıyordu. Yaşlıydı. " Sen de kimsin? Ne istiyorsun? " Kadın durdu. " Ben karanlıklar hükümdarının hizmetkârıyım! " Öfkeyle haykırdı Jüpiter. " Neden buradasın?! "

" SİLENCE! "

Konuşamadığını fark etti. Dili düğüm olup damağına yapışmıştı. Usagi neden duymuyordu?!

*

" SİLENCE! "

Usagi, bu sesi duyar duymaz olduğu yerde kaldı. Öfkelenmişti. İntikam almak istiyordu. Ailesini öldüren bu cadı... arkadaşını da alamazdı!

" Moon Eternal Make Up! "

Bir pembe boşluğun içine düştü. Etrafını kuş tüyleri sardı. Önce kanatları çıktı, uzundular. Upuzun... Sonra yavaşça vücudunu sımsıkı kaplayan badisi belirdi, eldivenleri arkadan geldiler. Kısacık, fırfırlı eteği ve ardından bembeyaz çizmeleri. Dönüşüm tamamlanmıştı. Mutfağa doğru koştu.

" Delivered to the heart - "
" Olduğun yerde kal! "

Kadın olduğu yerde döndü. Ay Savaşçısı... Ben de seni bekliyordum. Tuzağıma hoşgeldin. " Ben sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Kadın korkunç kahkahasını kullandı. Asasını Usagi'ye doğrulttu. " Bir adım daha atarsan arkadaşını hapsederim. " Ay Savaşçısı durdu. Cesaret edemezdi. Yoksa... yoksa Makoto ölürdü. Olamaz! Şimdi ne yapacağım? Makoto'ya bşr şey yapmaya cesaret edemezdi. Usagi, Jüpiter'i ne pahasına olursa olsun kurtarabileceğini düşünüp, ileriye doğru bir adım daha attı. " Pişman olacaksın! " diye bir ses yankılandı evin içinde. Usagi, gözlerini kapatmaya zorlayan büyüye yenik düştü. Gözlerini yeniden açabildiğinde, kadın Makoto'yu bir aynanın içine doğru çekiyordu. " Hayır! Hayır! Mako-chan! " Hemen Ay'ın asasınna davrandı.

" Silver Moon Therapy Kiss! "

İşe yaramamıştı. Makoto'yla birlikte gitmişti kadın. Ay Savaşçısı ise yumruğuyla yeri dövüyor, bağıra bağıra ağlıyordu. Makoto'yu da kaybedemezdi! LANET OLSUN!


4. BÖLÜM

" Usagi! Sakin ol artık. Makoto'yu kurtaracağız, tamam mı?! " Usagi hâlâ bağıra çağıra ağlıyordu. Duyduğu kimse yoktu. Rei ne kadar kızarsa kızsın, yine de onun kulakları duymamak için direniyordu. " Onu aldı... Onu aldı... Mako... Mako-chan! " Ayağa kalktı ve dengesini sağlamaya çalıştı. Herkes başındaydı. Ama Michiru, ısrarlar hâlâ olanları anlatmasını istiyordu. Usagi en sonunda sinirlendi ve Michiru'ya şimdiye kadar cesaret edemeyeceğini düşündüğü bir şey yaptı. Elini kaldırdı ve ona bir tokat attı. " Daha ne anlatmamı bekliyorsun? Gitti işte! " Haruka ve Setsuna, hemen Michiru'nun önüne geçtiler. Haruka bağırıyordu. " N'aptığını zannediyorsun sen?! " Setsuna bir adım daha attı. " Sen! Ay Savaşçısı olduğun için pek mi güçlü sanıyorsun kendini? " Usagi cevap verecekken, sinirlenen Ami atladı. " Asıl sen, o kocaman asan olduğun için kendini bir şey zannediyorsun! " Birbirleriyle tartışmaya başladılar. " Kavga falan mı istiyorsunuz siz! " diye bağırdı Haruka. Cevapları çok âşikardı.

" Mars Crystal Power...! "
" Merkür Crystal Power...! "
" Venüs Crystal Power... ! "
- MAKE UP!

Usagi de bunu bekliyordu.

" Uranüs Planet Power...! "
" Neptün Planet Power...! "
" Plüton Planet Power...! "
- MAKE UP!

Hepsinin dönüşümü tamamlanınca birbirlerine baktılar. Aralarındaki savaşı buğulu bir ses başlattı. " Dead... Scream... " Pembe bir gezegenin görüntüsü ortaya çarpmak üzereydi. " Mars! Flame Sniper! " Ateşten bir ok, bu saldırıyı engelledi. Mars ve Plüton aralarında bir savaş başlattılar.

" Deep Submerge! "
" Merkür! Aqua Rhapsody! " Merkür ve Neptün de birbirlerine girmişlerdi. Sıradakiler çok belliydi. " World Of Shaking! " Venüs, bunu göze alarak hemen Uranüs'ü engellemeye çalıştı. " DURUN! YETER! " Usagi, ortalarına gelmişti. " SİZ N'APTIĞINIZI ZANNEDİYORSUNUZ! " Herkes durdu. Uranüs, hırlar gibi bir ses çıkardı. " Asıl sen n'aptığını zannediyorsun? Engelleme bizi. " Usagi, sapsarı at kuyrukları etrafında kana susamış bir kurt gibi ona döndü. " Demek öyle... " diye genizden gelen bir ses çıkardı.

" Moon Eternal Power Make Up! "

Dönüşümü tamamlanınca, yavaşça altı savaşçıya döndü -Satürn ve Chibi-Usa yoktu-. " Sizler birer canavarsınız. " İç gezegen savaşçıları da dahil olmak üzere hepsine meydan okuyordu. Söylediği lafı duyan bu altı savaşçıysa, yüzlerine hiçbir şey belli etmeyen bir ifade yerleştirmişlerdi. " Savaşmak mı istiyorsunuz? O zaman, buyrun. " dedi ve hemen siper aldı. Kendisine yapılacak en ufak saldırıda herkesi öldürebilecek biçimdeydi. Neptün ve Uranüs, Derin Düşler Aynası ile Uzay Kılıcı'nı ortaya çıkardılar. Demek niyetlenmişlerdi. Usagi, hızla onlara doğru koşmaya başladı. Uranüs uzay kılıcını ona doğru tutuyordu. Ay Savaşçısı, saldırısını zamanında yapamadı. Kılıç göğsüne saplanacaktı...

Fakat o bir saniye içinde bir çok şey oldu. Kırmızı bir gül, Uranüs'ün kılıcını engelledi. Merkür, bir saldırı gerçekleştirerek Usagi'yi korudu. Plüton, Uranüs'ü korumaya çalıştı. " Smokinli Şovalye! " diye bağırdı Usagi. Sonra bir anda ne yaptığının farkına vardı. Diğerlerine çatarken, kendisi de bir canavar oluyordu. Durdu. Sonra da dönüşümü bitirdi. Diğerleri de aynı şeyi yaptılar. Bu arada Mamoru, savaş alanına doğru koşuyordu. " Sizin böyle bir şey yapacağınızı düşünmezdim. Jüpiter, orada acı çekerken bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Herkes başını öne eğdi. Önce Usagi, Michiru'nun yanına gitti. " Özür dilerim, Michiru. Ben çok sinirliydim. " Herkes yeniden barış içindeydi. Sıra Makoto'yu kurtarmaya gelmişti.

*

Herkes bir aradaydı. Elele tutuşmuş, bir daire oluşturmuşlardı. Bu sefer aralarında Satürn de vardı. Chibi-Usa, zaten kısa bir süre önce geleceğe gitmişti, bu yüzden ondan umut yoktu. Luna, onlara doğru baktı. " Haydi! " dedi. Sonra savaşçılar hep bir ağızdan " Sailor Teleport! " diye bağırdılar. Bir ışınlanma anında sonra, işte hepsi şu anda Makoto'nun olduğu yerdeydiler. Smokinli Şovalye öne çıktı. " Ayrılmalı mıyız sizce? " Merkür olduğu yerden bağırdı. " Asla olmaz! Nehelenia'yı unutmayın! Ayrıldıktan sonra herkes harap olmuştu. " Bu fikre herkes katılmıştı tabii ki. Smokinli Şovalye, Ay Savaşçısı'nın elini tuttu. " Makoto kurtulacak. " diye fısıldadı. Sonra sanki kendilerine talimat verilmiş gibi onu birden aynı anda koşmaya başladılar. Haruka hemen öne geçmişti tabii.

*

Makoto'ya gelince, buz gibi mermer bir masanın üzerinde yatıyordu. Gözleri açıktı ama hâlâ dili düğümdü ve damağına yapışıktı. Beyaz saçlı cadıysa, bembeyaz elleri görünen birinin karşısında diz çökmüştü. " Makoto Kino. 17 yaşında. " Yüzü görünmeyen kadının buğulu sesi duyuldu. " Neden onu hemen öldürmüyorsun? " Yaşlı kadının yüzünü bir tebessüm aldı. " Onu kurtarmaya gelecekler. O zaman hepsini birden öldüreceğim. " Sonra da efendisinin huzurundan çekilmeye yeltendi. " Bu fikri beğendim, Concorda. " Yaşlı kadın, Makoto'nun başına dikildi. " Yakında öleceksin, arkadaşlarınla beraber. " diye fısıldadı ve bir kahkaha attı.

*

" Hadi, hızlanın artık! "
" Senin kadar hızlı değiliz, Uranüs! Bekle! "

Hala koşuyorlardı. Belki de sonu olmayan bir yerde sürekli koşacaklardı. En azından Usagi böyle düşünüyordu. " Usako! N'oluyor? " Usagi durmuştu ve başı iki elinin arasındaydı. " Ben... bilmiyorum. Bir şey gördüm. " Smokinli Şovalye kaşlarını çatmış hâlde ona baktı. " Ne? Ne gördün, prenses? " Ona gözlerini dikti Usagi. " İşte, yine oluyor. Büyük bir şato var ve hepimiz zemininde bekliyoruz. " der demez bir anda şu anda bulundukları ormanlık alan bir anda içi boş ve soğuk bir şatoya dönüştü. Konuşsansa Satürn oldu. " Lanet olsun. Burayı hatırlıyorum. " Usagi de aynı şeyleri hissediyordu. " Ben de... ben de hatırlıyorum, Hotaru. " Herkes ikisine bakıyordu. Hotaru konuştu. " Burası babam kötü bir profesörken ve sizi yenmeye çalışırken oturduğumuz malikâne. " Korkmaya fırsat bile bulamadan, bir çıngırak sesi duydular. Arkadan geliyordu. " Arkanıza dönün, buradayım. " Hepsi hemen döndüler. Concorda, elinde kocaman asasıyla durmuş ve onlara meydan okuyordu.


5. BÖLÜM

Buz gibiydi her taraf. Karşılarında ise Concorda duruyordu. O kocaman asasını onlara tutmuştu. Plüton bir adım öne atladı. Belki de bir asası olduğu içindi. " Siz gidin, ben onu oyalarım! " Usagi, oradan bağırdı. " Ama... ama Plüton... " Plüton ona döndü ve gülümsedi. " Sadece Makoto'yu kurtar. Tamam mı? " Usagi'yi sürükleyerek götürmek zorunda kaldılar. Plüton Savaşçısı, Concorda'ya döndü ve asasını ona tuttu. " Dead... Scream. " Bu buğulu ses, cadıya karşı bir saldırıydı ama kadın onu basit bir büyüymüş gibi hemen savuşturdu. " Silence! " Plüton, bağıramadı bile. " Delivered to Heart and Die! " Setsuna, yere yığıldı. Tılsımı içinden çıkarken, son sözleri şunlardı. " Makoto'yu kurtarın! " Sonra bir anda asası kendi başına uçup, Concorda'nın kafasına kafasına vurmaya başladı. Bu Setsuna'nın ölmemek için son umuduydu. Ama Concorda, asayı ikiye kırdıktan sonra Plüton'un içinden tılsımla birlikte çıkan başka bir şeyler de olmuştu sanki. Asası kırılınca, kalbi paramparça olmuş gibi hissediyordu. Ve tılsım içinden çıktı. Concorda, onu elinde tutarken kahkaha atıyordu. Savaşçılardan biri ölmüştü.

Diğerleriyse ilerlerken, Usagi bir anda havaya yükseldi. " Ay Savaşçısı! " diye bağırdılar hepsi. Usagi'yse, bir anda Crisis gücüne geri dönmüştü. Yeniden yere inebildiğinde, ne olduğunun farkına vardı. Broşun içindeki sihir, savaşçıların gücünden oluşuyordu. Bir savaşçının gücü yok olmuş olmalıydı. Öyleyse... " PLÜTON! " diye bir çığlık koyverdi. Haruka ve Michiru hemen geri dönmek isteselerde, çok geçti. İkisini tuttular. Haruka ve Michiru'nun ağladığını ilk defa görüyorlardı. Usagi daha beterdi. " Uranüs! Neptün! Ay Savaşçısı! " diye bağırdı Rei. Plüton'a o da üzülüyordu elbette ama Makoto için yola devam etmek zorundaydılar. " Hepsi benim suçum... Hepsi benim suçum. Setsuna... Makoto... " Usagi şoka girmişti. " Ay Savaşçısı! Makoto'yu ne çabuk unuttun! " Mamoru, Usagi'ye bağırmaya başlamıştı. En sonunda tüm ağlamalar kesildi ve yola devam etmeye başladılar. Artık Eternal Sailor Moon olmaması kötüydü Usagi'nin. Crisis gücü çok güçlü değildi. Yürümeye devam ettiler ve boş bir alana geldiler. Aslında boş değildi ve bunu ilk farkeden kişi Satürn oldu. " Mako-chan! " Savaşçılar hemen etraflarına baktılar. Orada, bir mermer masanın üzerinde Makoto yatıyordu. Usagi hemen o yöne koştu. Ama mermerin çevresi korunuyordu ve mermere gelmesine on santim kala Usagi'yi elektrik çarptı. Yere yığıldı. " Ay Savaşçısı! " Smokinli Şovalye, hızla onun yanına doğru koştu. " İyiyim, Mamo-chan. Sorun yok. " Yerden kalktı. Şimdi Eternal olsaydı, her şey daha iyi olabilirdi.

" Plüton öldü. Hala uğraşıyor musunuz? " Arkalarına döndüler. Concorda hınzırca gülümsüyordu. Usagi, öfkeli bir hâlde ona doğru koşmaya yeltendi ama Mamoru onu tuttu. " Saçmalama, Ay Savaşçısı! " diye bağırdı ama Usagi vazgeçmek istemiyordu. Diğerlerine döndü. " Yapmalıyım. " diye mırıldandı. " Hayır! " Mamoru bunu istemiyordu. Ay Savaşçısı ölebilirdi. " Hayır, yanılıyorsun. Makoto'yu kurtarmanın tek yolu bu. " Minako'nun gözünden yaşlar gelmeye başladı. " Sen bizim prensesimizsin. Bunu biz, ya da dış gezegen savaşçıları yapmalı. Senin görevin bizi korumak değil, bizim görevimiz seni korumak. " Haklıydı ama Usagi Nehelania'yı öldürmek için kendilerini nasıl feda ettiklerini aklına getirdikçe bunu istemiyordu.

" Princess Serenity's Power Make - "
" Bunu yaparsan pişman olursun. "

Hızla arkasını döndü. Yo, bu olamazdı. İmkânsızın da ötesinde bir şeydi. " Le - Leydi Metalia... "


6. BÖLÜM

Bu... bu imkânsızdı. Yıllar önce hapsetmişlerdi onu. Ona doğru hayret ve öfkeyle bakıyorlardı. " Sen... sen ölmüştün. " diye fısıldadı Merkür. Metalia ona doğru döndü ve bağırarak konuşmaya başladı. Bir yandan elleri de tırmıklamaya hazır şekilde havadaydı. " Ölmedim! Bu zamana kadar n'aptım zannediyordunuz? Sizin kadar aptal değildim ben! Küçültme sihrini kullandım. Siz öldüğümü zannederken bir fare boyutuda kaçıyordum! Bir konserve kutusuna saklanmıştım! Bir gün artık zamanı geldiğini düşünüp, eski boyutuma döndüm. Karanlık Krallık'a yeniden can vermenin yollarını arıyordum. Ve, bir gün onu buldum. Concorda'yı! Bana burayı o gösterdi! " Satürn, yılan tıslar gibi fısıldadı. " Babamın evini. " Metalia ona baktı. " Doğru! Yedekte üç kişi daha var hâlâ. Jadeite, Kunzite ve Zoisite'ın bedenlerini karların altında buldum ve onlara yeniden can verdim. Nephrite'ın bedeni zaten ölüme mâhkum edilmişti. " Hepsinin gözleri korkuyla açıldı. O üçü ölmüştü. Zoisite'ı Ay Savaşçısı kendi elleriyle öldürmüştü. Bu çok mantıksızdı. Metalia devam etti. " Şimdi hepinizi öldüreceğim ama - " Herkes savunma pozisyonu aldı. " - ama bize saldıracak olursanız o kızı yaşatmam. " Makoto. Eğer kalkacak durumda olsaydı, etrafındaki elektriği rahat bir şekilde yok ederdi. Ama çok umut yoktu. Hareket edemezlerdi. Usagi, Makoto'yu bu sefer düşünmeliydi. Geçen yaptığı şey yüzünden şimdi bu hâldelerdi. " Aferin. Akıllı savaşçılar. " diye alay etti Metalia. Sonra Concorda'ya talimat verdi. " Yap hadi! " Makoto'ysa bunları görüyor, ama hiçbir şey yapamıyordu. Bu onun için bir işkenceydi. Kalkmaya çalıştı. Olmuyordu işte! Olmuyordu! Diğerlerine gözlerini dikti yeniden. Metalia savaşçılara bakıyordu, sonra yeniden konuştu. " Bu kızı mı istiyorsunuz? " Hepsi aynı anda hırlar gibi sesler çıkardılar. Bu cevaplarının 'evet' olduğunun göstergesiydi. " Öyleyse o kız karşılık aranızdan birini istiyorum. Ve bu kişi, Prenses Serenity. " Bütün savaşçılar -Mamoru da dahil olmak üzere- Ay Savaşçısı'nın önüne atladılar. " Asla! " diye bağırdı Mamoru. " Serenity'mi alamazsın! " Metalia, onlara baktı ve yüzünde alaycı bir ifadeyle arkasına döndü. " Ah, öyleyse bu kızı öldürmekten başka çarem yok. Concorda? " Beyaz saçlı cadı asasını Makoto'ya tuttu. " Delivered to heart and die! " Ama bekledikleri çığlık Makoto'dan değil, Michiru'dan geliyordu. Asanın önüne atlamıştı. " Neptün! " Uranüs hızla oraya doğru koştu ve Concorda'ya arkadan bir tekme attı. " YARDIM EDİN! " Bu karışıklıktan yararlanan Metalia, Usagi'yi kapmıştı. " AY SAVAŞÇISI! " Mamoru, sopasını iki defa eline vurdu ve sopa uzadı. " Ona dokunma! " diye bağırdı.

" Ah, bunun için artık çok geç. " Metalia'nın boyu çok, çok fazla uzundu. 3 metre vardı. Bu yüzden Usagi'yi ellerinin arasında tutuyordu. Hiçbiri bir şey yapacak durumda değildi. Ama birden bir ses duyuldu.

" Star Serious Laser! "

Usagi hemen etrafa bakındı. " Ama bu saldırı...! " diye başladığı cümleyi tamamlayamadı. Kendini düşmana tanıtma işlemini bitirdikten sonra klasik sözler bunu izledi.

" Sailor Starlights! Stage on! "
" Fighter! "
" Maker! "
" Healer! "

Onları burada görmek çok büyük bir sürprizdi. Onlar Samanyolu'na dönmemişler miydi? Seiya, kızgın kızgın Metalia'ya bakıyordu. " Ay Savaşçısı'nı bırak. Hemen. " Metalia bir kahkaha attı. " Neden? Prenses'i neden bırakayım? " Bu sözlere çok sinirlenmişti Taiki.

" Star Gentle Uterus! "

Metalia'ya çarpan yıldız hiçbir işe yaramadı. Ama Serenity, ellerini kullanabildiğinin farkına vardı.

" Princess Serenity's Power Make Up! "

Havaya süzüldü ve etrafında şöyle bir döndü. Şimdi kıyafeti değişmiş ve tacı ay işaretine dönmüş, kanatlı tokaları gelmişti. " İmkânsız! " diye bağırdı Metalia. Ama Serenity'nin şu anda kanatları olduğu için, Metalia'nın ellerinden hemen kurtuldu. " Planet Power, kızlar! " diye bağırdı ve kimse müdahale edemeden hemen bir daire oluşturdular.

" Princess Serenity's Power! "
" Mars Crystal Power! "
" Merkür Crystal Power! "
" Venüs Crystal Power! "

Ama olmadı. Planet Power işe yaramamıştı çünkü Jüpiter yoktu. Yeniden ayağa fırladılar. Uranü hâlâ Neptün'ün başına onun ölmemesi için çalışıyordu. N'apmalıydı? Concorda'ya koşmaya başladı. " Space Sword! " diye bağırdı ve Uzay Kılıcı'nı ona fark ettirmeden sırtına sapladı. Concorda bir çığlık koyverdi. Sonra büyük bir ışıltıyla kayboldu. Uranüs, Neptün'ün tılsımını kaptı ve onun vücuduna bıraktı. Kısa süre sonra Neptün daha iyi bir biçimde yanındaydı. Makoto, hâlâ olanları izliyordu. Yaten'i görünce çok heyecanlanmıştı. Merkür, ne yaptığını bilmeden öne fırladı. " Jüpiter'e ihtiyacımız var! Herkes onu düşünsün, belki bir şeyler yapabiliriz. " Herkes gözlerini kapattı ve aklından geçirdi. Jüpiter Savaşçısı... Jüpiter Savaşçısı... Makoto, bir anda değiştiğini hissetti. Önce dili çözüldü. Artık n'apması gerektiğini biliyordu.

" Jüpiter Crytsal Power Make Up! "

Dönüşüm tamamlandı ve elektriği elbette başarıyla geçti. Diğerlerinin yanına koştu. " İşte buradayım! " Serenity resmen ağlıyordu. Yaten, Makoto'nun yanına geldi. Yanakları pembe pembeydi. " Ben... Her neyse. Kurtulmana sevindim. " Makoto da başka türlü değildi. Serenity, Endymion ve diğerleri Metalia'ya döndüler. Serenity'nin hilâl işareti, Endymion'un gülü, savaşçıların aylarının elması ışıldadı. Serenity Ay'ın asasını çıkardı. Metalia'ya tuttu. " Ay'ın asası! Lady Metalia'yı sonsuz uykuya hapset! " Metalia, bu gücün karşısında bir çığlık atarak baloncuklar hâlinde yok oldu. Şimdi n'olacaktı? Elbette herkes Starlights'ın yanına koştu.

" Neden geldiniz? "
" Nasıl geldiniz? "
" Prenses Kaakyu nerede? "

Neyse, en sonunda herkes mutlu bir şekilde eve geri döndü. Makoto ve Yaten, yan yana durmaya özen gösteriyorlardı. Serenity, Makoto'ya doğru eğildi ve kulağına fısıldadı. " Bence çok yakışıyorsunuz. " Makoto'nun kafasında kocaman bir damlacık belirdi.


7. BÖLÜM

" Bize can veren Lady'mizi öldürdüler. Şimdi n'apacağız? "
" Çok kolay, Jadeite. Biz de onları öldüreceğiz. " İçeri doğru bağırdı. " Plu! " Plüton Savaşçısı karanlık gölgelerden taş masaya doğru yürüdü. Alnındaki tacının minik elması şimdi simsiyahtı. " Evet, Lord'um? " O ölmemişti. Bir canavara çevrilmişti.

*

" İyi doğdun Usagi! " Hikawa Tapınağı'nda kutlanıyordu her zamanki gibi Usagi'nin doğum günü. Son olaylarından sonra güzel bir parti herkese iyi geliyordu. Tabii bu sefer aralarında Three Lights üçlüsü de bulunuyordu. Mamoru, bu yüzden Seiya'yı lafa tutuyor, Usagi'ye yaklaşmasını engelliyordu. Seiya ise sarışın kızın yanına gitmek için adeta çırpınıyordu. Bir anda Hikawa Tapınağı'nın ışıkları söndü ve Usagi bir çığlık attı. Ve aynı anda dört kolun kendisine sarıldığını hissetti. " Korkma, Usako. Buradayım. " İki kol Mamoru'ya aitti. " Sakin ol, Dolunay. Yanındayım. " Usagi'nin kafasında koca bir damlacık belirdi. Kollardan diğer ikisi Seiya'nındı. Fakat birden, bu karanlığını bozan bir şey gözüktü. Bunlar on sekiz tane minik mumdu. " Ah, Makoto! Bunu benim için mi yaptın? Çok lezzetli görünüyor! " Pastalar yendi ve sıra hediyelere geldi. Mamoru ve Seiya hediyeyi önce ben vereceğim kavgası ededursunlar, Ami Usagi'ye paketini uzatmıştı bile. " Bu çok tatlı! Sağol Ami-chan! " Yumuşak, minik burunlu ayıcık köşeye konulduktan sonra Rei, Usagi'ye minik, yeşil bir kağıt paket uzattı. İçinde her renkten kart vardı. Bunlar dilek kartlarıydı! Japon kültürünün önemli bir simgesi olan, Bambu ağaçlarına asılıp dilek dilenen kartlar. Paketin içinde bir de minyatür bir bambu ağacı vardı. " Teşekkürler Rei. " Makoto, ona yedi tane bilet uzattı. Bunlar Three Lights konser biletleriydi! " YAŞASIN! Mako-chan sen harikasın! " Makoto kızardı ve yavaşça mırıldandı. " Bu Yaten'in fikriydi. " Yaten de domatese döndü. Michiru, Haruka ve Hotaru kelebekli bir resim çerçevesi almışlardı. Taiki ona bir güneş gözlüğü almıştı. Sıra Mamoru ve Seiya'daydı. Ama onlar birbirlerini öldürmek üzereydiler. Usagi'ye doğru aynı anda aptal suratlarla koştular ve hediyelerini de aynı anda uzattılar. Usagi'nin kafasında yeniden kocaman bir damla belirdi. İkisi de aynı renkten, aynı çiçeği almış, aynı bukete sardırmışlardı ve ikisinin kart renkleri de aynıydı üstelik ikisinin üzerinde de aynı şey yazıyordu. " Teşekkür ederim, Mamoru, Seiya. Ehe, hehehe, hehe... " İki buketi bir kenara koydu. Sonra Ami ellerini çırpıp artık müzik çalması gerektiğini söyledi. Herkes hareketli bir müzik beklerken Ami tuttu romantik bir parça çalmaya başladı. Tabii herkes havaya girdi. Taiki, Ami'nin yanına doğru gitti ve diz çöktü. " Bu tatlı bayan benimle dans eder mi acaba? " Ami kıpkırmızı oldu ve Taiki'nin elini tuttu. Onlar danslarına başlarken, Yaten de gül küpeli güzel kızımızı ayartmayı başarmıştı. Venüs ağlamak üzereydi! O da Artemis'i kollarının arasına kıstırdı ve dansa başladı. Artemis boğulmak üzereydi. Seiya ve Mamoru, aynı anda Usagi'ye koştular. Sonra da tabii ki Usagi önlerinden bir hışım çekilince, ikisi de duvara tosladılar. Başlarını ovuşturuyorlardı. " Kimseyle dans etmek istemiyorum! " diye bağırdı sarışın kız.

İki erkek de üzgün üzgün köşelerine çekildiler.

*

" Plu! " Plüton Savaşçısı kıvrak adımlarla yaklaştı. " İlk görevin Ay Savaşçısı'nı öldürmek. " Plu yavaşça başını salladı ve korkunç bir kahkahayla yeryüzüne ışınlandı.

*

" Vay canına, Usagi! Artık on sekiz yaşındasın. Bu ne demek biliyor musun? "
" Evet! Mamoru'yla evlenebilirim! " Seiya az kalsın ağlayacaktı. Acaba o eski, güçlü Seiya'ya n'olmuştu? Bu kadar kız delisi bir Seiya da nerden çıkmıştı? Her neyse. Sonuçta doğum günü bitmişti. Rei herkese tapınakta kalmalarını önerdi. Bu fikre herkes katıldı ve uyku tulumlarını alıp içeriye serildiler. Kızlar bir tarafa, erkekler bir tarafa. Seiya ve Mamoru aynı odada birbirlerini kesin boğarlardı. " Kızlar! " diye fısıldadı Haruka ansızın. " Ne? Ne var Haruka? " Herkes kulak kabarttı. " Siz de bir ses duymadınız mı? " Rei kalktı ve pencereden dışarıya baktı. " Orada bir gölge var! Ya hırsızsa? Birileri koşup şunları uyandırsın! " Makoto erkeklerin uyuduğu yere daldı ama dalıpla çıkması bir oldu, çünkü hepsi üstsüz yatmıştı. Kapıdan bağırdı. " Hırsız var sanırım. Çıkın dışarı! " Hepsi kızları kurtaracağız diye oldukça haval havalı giyinerek dışarı çıktılar. " Burada kimse yok ki! " Usagi pencereden bağırdı. " Bir daha bakın. " Yine etrafı didiklemeye başladılar. " Hey bir dakika! " Taiki durmuştu. " Yaten nerede? Az önce burada değil miydi? " Haklıydı. " Arkadaşınızı istiyorsanız bana kalbinizi vereceksiniz! " Herkes hışımla arkasını döndü.

(Bu arada pencerenin arkasında)

" Haruka! Hotaru! Bu... bu Setsuna! "
" NE! "

Herkes bir anda cama üşüştü. Ama Plüton'da bir değişiklik vardı. Bunu fark edenler uyku sersemliliğinden diye düşündüler. " Biz de dönüşelim! "

" Saturn Planet Power...! "
" Uranus Planet Power...! "
" Neptün Planet Power...! "
MAKE UP!


8. BÖLÜM

Haruka, Hotaru ve Michiru gayet başarılı bir şekilde dönüşümlerini tamamladıktan sonra mutluluk içinde dışarı koştular. " Plüton! " Ama ona yaklaştıkları anda Plüton asasıyla bir kaç sihirli sözcük söyleyerek üçünü de püskürttü. Hepsi yere serilirken herkes şaşkındı. " Plüton... " Bu işte bir iş vardı. Plüton'un böyle yapması çok anlamsızdı. Onlar bir takımdı. " Yaten'i istiyorsanız tılsımınızı vereceksiniz! " Herkes öfkeyle ona bakıyordu.

(Pencerenin arkasında)

" Kızlar bu Plüton olamaz. " Ami fısıldamıştı bunları. Haklıydı, bu... bu kız Setsuna mıydı? İyi yürekli Setsuna mıydı? İmkansız... Usagi ani bir kararlılıkla arkasına döndü. " Şimdi dönüşelim! "

" Mercury Crystal Power...! "
" Mars Crystal Power...! "
" Jupiter Crystal Power...! "
" Venus Crystal Power...! "
- MAKE UP!

Merkür'ün etrafını sular, Mars'ın etrafını ateşler, diğerlerinin etrafını da sırasıyla şimşekler ve yıldızlar sarıyordu.

" Moon Crisis Make Up! "

Bir pembe boşluğun içine düştü. Etrafını pembe dalgalar sardı. Önce yavaşça vücudunu sımsıkı kaplayan badisi belirdi, eldivenleri arkadan geldiler. Kısacık, renkli eteği ve ardından kırmızı çizmeleri. Dönüşüm tamamlanmıştı. Diğerleri de son pozları verdikten sonra Usagi'ye katıldılar ve dışarı çıktılar. Her yerde, her an Eternal Sailor Moon'u özlüyordu Usagi. Ama Plüton şimdi buradaydı. Öyleyse neden Eternal yoktu?! Dışarıda erkekler dönüşecek yer arıyorlardı anlaşılan. Ama neden? Plüton kimliklerini bilmiyor muydu?

*

Yaten umutsuzca dolanıyordu. Yalnızca beyaz bir boşluktaydı, başka hiçbir şey yoktu. Yaşayan ya da yaşamayan hiçbir varlık yoktu etrafta. Ama burası boştu, değil mi? Kulaklığını taktı.

" Healer Star Power Make Up! "

*

" Fighter Star Power Make Up! "
" Maker Star Power Make Up! "

Çalılıkların arkasında dönüşüyorlardı.

*

" Plüton! Yalvarırım, kendine gel! " Michiru resmen diz çökmüş yalvarıyordu. Ama Uranüs onu yerden kaldırdı. Rei öne atıldı. " Kimsin sen?! " Plüton, hayır, - Plu - ona döndü ve aynı Concorda gibi bir kahkaha attı. " Ben Plu'yum! Lord Kunzite ve Jadeite'in emrindeyim! " Tam cevap vereceklerken bir ses duyuldu.

Yapma, Plu...

Bu ses de neydi? Kimin sesiydi? Sanki onlara pembe saçlı küçük bir kızı hatırlatıyordu. Plüton başını iki elinin arasına aldı. Bir takım anılar canlanıyordu kafasında. " Lanet olsun! Bu da ne böyle?! "

Lütfen, Plu... Hatırla... Sailor Senshiler...

Plu yere diz çöktü. " Hayır hayır! Kahretsin! Ne bu... Kimsin! "

Small Lady'yi hatırladın mı?

Plu bir çığlık attı. Aklında flu şekiller vardı. " Small Lady? O da kim? Tanrı aşkına, kimim ben! "

Sen Plüton Savaşçısı'sın!

Bu son savdan sonra, Setsuna'nın aklına görüntüler bir film şeridi gibi gelmeye başladı. Neo King Endymion ve Neo Queen Serenity. Onların kızları Small Lady... Small Lady'yi korumak için geçmişe gelmişti. Dış gezegen savaşçılarına yardım etmişti. Havada süzülmeye başladı. Bir ışık onu baştan aşağı süzdü. Tacının elmasının rengi, kıyafetinin rengi... Hepsi normale dönüyordu şimdi. Bundan sonra yere yığılıverdi. " PLÜTON! " Dış gezegen savaşçıları ona doğru koştular. Onun elini tutacakları sırada karanlık bir ışık belirdi ve ardından Kunzite ortaya çıktı. Ay Savaşçısı hırlar gibi bir ses çıkardı. Kunzite karanlık ışıklar altında Plüton'u aldı ve savaşçılara baktı. " Vay vay vay... Son gördüğümden bu yana bayağı fazlalaşmışsınız. " Birden Satürn'e baktı ve yüzü keyiften çok korku ifadesine büründü. " M - Messiah. " Bir adım geriledi. Hotaru iki başlı büyük baltasını ona doğru tuttu ve Kunzite yok oldu. " Plüton! Plüton! " Haruka yere bir yumruk attı. " Onu yine aldı! " Birden beyaz bir ışık gözüktü. Sonra yere yavaşça inmeye başlayan üç kişi gözüktü. Biri yarı-baygındı. Diğer ikisi onu tutuyorlardı. Silüetler belirginleşti.

" YATEN! " Jüpiter hızla oraya doğru koştu. Dönüşümleri bitirdikten sonra Yaten'i içeri taşıdılar. Diğerleri bir süre sonra uyuyakalsa da, Usagi, Michiru, Haruka ve Makoto uyumamıştı. Michiru ve Haruka Plüton'u düşünüyorlardı. Usagi, Chibiusa'nın sesini kafasından atamamıştı hâlâ. Makoto ise, elbette, Yaten'in başında bekliyordu.


9. BÖLÜM

" Nasıl? Daha iyi mi? "
" Hâlâ biraz ağrıyor, Makoto. "

" Ah, dur Yaten! Kalkmamalısın! " Kalkmaya çalışan Yaten'i geri yatırdı Makoto. Yaten'se hâlâ sızlanıyordu. " Ama bugün konser var... " Makoto içini çekti. Bugünlük Two Lights olarak çıksalar ölmezlerdi herhâlde. Mutfağa doğru gitti. Yaten Makoto'nun evinde kalıyordu. Sevgilisi gittikten sonra doğrulmaya çalıştı. Kalktı. Ama birden bir çığlık attı. Başına çok kötü bir ağrı saplanmıştı. Mutfaktan bir bardak kırılma sesi duyulduktan sonra bir eli kan içinde Makoto göründü. " Yaten! İyi misin?! " Ama Yaten bayılmıştı. Makoto'nun eli de hiçbir şeyi tutamayacak şekilde kötüydü. Telefonu bu hâlde kullanamadığı için Yaten'e yardım edemiyordu. Ne yapacağını bilemeyerek pencereye koştu ve bağırdı. " Yardım edin! Yaten bayıldı! " Bu ünlü ismi duyan herkes Makoto'nun kapısının önünde sıra oldu. " Kapıyı açamıyorum kırın! " Bunu söyledikten sonra Yaten'in yanına koştu. Sayıklıyordu. " Rei... Rei-chan... " Makoto'nun başından aşağı kaynar sular döküldü. Yaten'in Rei'nin ismini söylediğini duydukça etraf flulaşıyordu. Kapının kırılma sesi gelirken, o çoktan gözlerini kapatmış ve yere düşmüştü.

*

" Neden hâlâ içeri almıyorlar? " Rei ve Ami bir aşağı bir yukarı yürüyor, hâlâ neden içeri giremediklerini merak ediyorlardı. Hasta odasına artık almalıydılar peki bunu neden gecikiriyorlardı? Hastanenin otomatik kapısı açıldı ve içeri Two Lights (!) ile Usagi girdi. " Mako-chan! O nerede? " Usagi bunu merak ededursun, diğer ikisi de Yaten'i soruyorlardı. Ami hepsini susturdu ve olanları anlattı. Sonra onlar da koridorda aşağı yukarı yürüme yarışına katıldılar. İçerden bir doktor çıkınca hepsi başına üşüştü.

" NASILLAR?! "
" NE ZAMAN GÖREBİLECEĞİZ!! "

Doktorun başında koca bir damlacık belirdi. " Teker teker girebilirsiniz. " Sonra arkasına bile bakmadan kaçtı. Kimse bir şey söyleyemeden Seiya içeri daldı. Oda tamamen ilaç kokuyordu. Bu çok sinir bir şeydi. Üç tane sedye vardı. Birinde Yaten vardı. Diğeri biri yatmış gibi görünmüyordu çünkü oldukça düzenliydi. Diğerinde ise mumyalanmış birisi vardı. " Hİİ! " diye çığlığı bastı Seiya. " Makoto! Ay inanmıyorum! Senin durumun bu kadar kötü mü? " O sargıları görünce... Mumyalanmış şahıs (!) bir şeyler söyledi. Aslında, " Ben Makoto değilim. " demeye çalışıyordu. Fakat Seiya sargıların altından gelen boğuk sesten ancak bunu anlamıştı: " Yangın çıktı ve her yerim yandı. " Seiya yine çığlığı bastı. " Hİİ! "

" Vay vay vay... Yalancı Ami. Bize yangından hiç söz etmedi. " Mumyalanmış şahısın başında bir damlacık belirdi. Birden tuvaletten bir ses geldi. Sonra içerden gayet sağlıklı, mumyalanmamış (!), sadece eli sarılmış bir Makoto çıktı. Seiya Makoto'yu görünce durdu. Eliyle bir Makoto'yu, bir mumyalanmış şahısı gösteriyordu. " Ama - ama... O, Makoto, sen kimsin o zaman? " Mumyalanmış şahıs gözlerini devirdi. " Ben Mamimoto'yum. " Seiya çok şükür bunu anlayabilmişti. Mumyalanmış şahısa baktı. " Özür dilerim. Şey... Mumyalanmış şahıs. " Onun omzuna şakalaşmak amacıyla bir yumruk attı ve zaten çıkık olan omzunu kırdı. Mumyalanmış şahıs da bayıldı. O da Makoto'ya döndü. " Senin durumun iyiyse... o zaman... " Yaten'e koştu ve üzerine abandı. " Kardeşim! Ölme! Lütfen! Gitme! " Yaten gözlerini araladı. Düşünün, bayıldınız ve bir hastaneye götürülüyorsunuz. Sonra gözlerinizi açtığınızda biraz rahatlamak isterken, üzerinize abanmış parazit yaparak zırlayan birisini görüyorsunuz. İşte Yaten de bunları hissediyordu. Seiya'ya baktı. " Hey, dostum. Sen n'apıyorsun ahmak? " Seiya dolu gözlerle ona baktı. Sonra yüzünde güller açtı. " Yaşıyorsun! " Yaten ona baktı. Tam on beş saniye. Sonra da bir kahkaha attı. " Ölmemi mi isterdin? Bu arada, Makoto nerede? " Seiya ona baktı. " Tam arkamda. " Seiya'nın arkasından hıçkırıklar ve ağlama sesi geliyordu. " Makoto! Neden - ahh - ağlıyorsun? "

Makoto hışımla ona baktı. " Sen... bayıldıktan sonra... " Yaten ona gözlerini dikti. " Ne? Ben bayıldıktan sonra ne? " Genç kız, ona ateş saçan gözlerle baktı. " Rei'nin adını sayıkladın. " Bir ölüm sessizliği baş gösterdi. Bu arada Seiya parmak uçlarında dışarı çıktı.

(Dışarda)

Seiya'nın çıktığını görünce hepsi içeri girmek istedi ama Seiya onları durdurdu. " Sakın girmeyin. Yaten, bayıldıktan sonra Rei'nin adını sayıklamış. " Hepsi kalakaldı. Özellikle Rei. Yaten nasıl... nasıl...?

(İçerde)

" Ben... bunu yapmış... olamam... " Makoto arkasına döndü. " Ama yaptın. Bana doğruyu söyle, Yaten. Sen Rei'ye aşıksın, değil mi? "


10. BÖLÜM

" Bana doğruyu söyle, Yaten. Sen Rei'ye aşıksın, değil mi? " Yaten sustu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Doğruyu söylemeliydi. Peki doğru yanıt neydi? Bugüne kadar hep Makoto'yu sevdiğini düşünürdü. Ama Rei'nin adını sayıklaması... bunu nasıl yapabilirdi? Onun hayatının kadını karşısında duruyordu. O Rei'yi sevmiyordu. " Doğruyu - öhö öhö - söylememi mi - öhö - istiyorsun - öhö öhö... " Yaten tıkanmıştı. Neler oluyordu? " Yaten! Yaten! Lanet... " Hemşire düğmesine bastı.

Buyrun, hemşire.
Yaten tıkandı!

Sonrası bir film gibiydi. Yaten'in durmak bilmeden öksürmesi, Makoto'nun ağlayışları, bu ağlayışları duyan ve koridorda heyecanla bekleyen milletin içeri dalması, hemşirenin doktorla birlikte girmesi, Makoto'nun hıçkırıkları arasında Yaten'in ameliyata alınması ve... bekleyiş başlamıştı. Makoto'nun gözleri yaşlarla doluydu. Seiya ve Taiki bayılmak üzereydiler. Kızlar tırnaklarını kemiriyorlardı. Mamoru su almak için kafeteryaya inmişti. Geniş kapının önünde kocaman harflerle AMELİYATHANE yazıyordu. Şimdi Yaten o kapının arkasında neler yapıyordu? Ani bir kararla, Makoto, Rei'ye doğru gitti. Ami, Usagi ve Minako'nun aklından aynı şeyler geçiyordu elbette. Birbirlerini öldürmezler umarım... Rei üstüne doğru gelmekte olan Makoto'yu görünce durdu. Arkadaşının suratındaki ifadeyi görünce kaçmak istedi ama dimdik kaldı. " Yaten seni seviyor! " Bu çığlık tüm hastanede yankılandı ve bir hemşire odadan çıkıp parmağını burnuna dayadı. " Şşş... " İçeri girdi sonra. Rei de Makoto'ya baktı. " Ben de onu seviyordum! Yıllardan beri! Bilmem farkında mısın? " İkisi de yumruklarını birbirlerine doğrulttular. " Bayılmadan önce Rei dedi, senin adını söylemedi Bayan İriyarı! " Makoto öylece kaldı. Sonra n'aptığını bilemeden Rei'ye bir tokat attı. " Herkes böyle söylemişti. Ama senin söyleyeceğini düşünmezdim... " Arkasına döndü, sağa saptı ve gözden kayboldu. O gidince, ameliyathanenin kapısı aralandı ve doktor çıktı. Rei hemen o yöne koştu. " Yaten nasıl, doktor? " Doktor ona doğru baktı ve gülümsedi. Çok... şeytanî gözüküyordu, üstelik Rei kötü bir aura hissediyordu. Tam ne zaman görebileceklerini soracakken, her yer karardı. Diğerleriyle birlikte yere yığıldı.

*

Etraf neden kararıyordu? Başı çok ağrıyordu. Buna karşı koymaya çalıştı. N'oluyordu? Kalemi eline aldı.

" Jupiter Crystal Power Make Up! "

Etrafını şimşekler sardı ve yeşil eteği, kalp şeklindeki broşu, eldivenleri, tacı ve badisi ortaya çıktı.

" Eğer bu hastanedekileri yaşatmak istiyorsan, bana kalbini vereceksin. "

Bu tuzağa daha önce düşmüştü. Bir daha olmayacaktı. Mermer masaya dönme niyeti yoktu. Plu'yla savaşacak ve onu iyileştirecekti.


11. BÖLÜM

Karanlık bir boşluğun içinde eski bir dostunla, aslında içinde iyiliği hâlâ barındıran bir eski dostunla savaşmak istemek, Makoto'nun aklına girmişti. Plüton - hayır, Plu - karşısında duruyordu. Herhangi bir saldırıyla onu yere yıkabilirdi. Aynı acıyı yine çekmemek için bu şarttı.

" Jupiter! Ouk Evoluti - "

Bunu ona yapma...

Jüpiter durdu. ChibiUsa'nın sesi geliyordu işte yine. Ama bu sefer Plu'ya değil, Jüpiter'e hitap ediyor gözüküyordu anlaşılan. " Üzgünüm, küçük dostum. " İçini çekti. " Ona zarar vermezsem, çok fazla kişi ölecek. " Yeniden saldırı yapmaya hazırlandı.

Sence o buna lâyık mı?

Makoto bir anda kaldı. Bu laf, etkisini göstermişe benziyordu. Plu sırıtıyordu. Asasını Jüpiter'e doğrulttu.

" Delivered to heart and - "

Sen de ona zarar vermeyeceksin!

ChibiUsa'nın sesi neden geliyordu ki? Nereden geliyordu? Peki nasıl duyuluyordu? Bunun cevabını az sonra anlayacaklardı galiba... " Olduğun yerde kal! " Makoto hemen arkasına döndü. Dönmüş müydü? " Ben sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Chibi Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Kimse bir şey söyleyemeden ellerini birleştirdi ve fısıldadı. " Lütfen, Pegasus. Hayallerimizi koru... " Eline çanlı bir şey aldı ve çan çalmaya başladı. " Twinkie Yell! " Havada büyük bir ışıltı oluştu ama bu sefer kanatlı bir at yerine, ortaya Ellios çıktı. Hemen Chibi Moon'a koştu ve sarıldı. " Sen... döndün mü? ChibiU- Sailor Chibi Moon? " Chibi Moon, onun kollarından sıyrıldı. " Döndüm, Pegasus. Elbette döndüm... " Sonra Plu'ya döndü. " Hâlâ hatırlamadın mı? " Plu'ysa başını yine iki elinin arasına almıştı. Zihninin içindeki film başlıyordu işte. Kristal Tokyo... Kral Endymion, Kraliçe Serenity... Small Lady... Onun sevgilisi Ellios... Birden hipnoza maruz kalmış gözleri aniden açıldı. Gözleri ışıldadı. Başını aniden kaldırdı ve Chibi Moon'a baktı. " HATIRLIYORUM! " diye bağırdı ansızın. Chibi Moon gülümsedi. " Bunu yapabileceğini biliyordum, Plu - hayır, Plüton Savaşçısı -. Ne yapacağını biliyorsun... " Plüton iki elini açtı ve ortaya bir dönüşüm kalemi çıkardı. " Plüton Planet Power Make Up! " Etrafındaki siyah dalgalar hızlıca sardı onu. Çizmeleri, eldivenleri, badisi ve eteği, tacı... Dönüşümü bitirdiğinde, içindek kötü enerjiyi yok etmenin peşine düşmeliydi şimdi.

" Olduğun yerde kal! " Herkes o tarafa döndü. Hâlâ Plüton'u kötü zannediyor olmalılardı. " Biz sevgi ve adaletin koruyucuları, gezegen savaşçılarıyız! Seni cezalandıracağız! " Ama... ama Moon neredeydi?

" Merkür! Aqua Rhapsody! "
" Mars! Flame Sniper! "
" Venüs! Love and Beauty Shock! "

Jüpiter, Plüton'un bunlara lâyık olmadığını artık biliyordu.

" Jüpiter! Ouk Evolution! "

Onun saldırısı diğerlerine karşılıktı aslında. Ellios, Merkür, Mars ve Venüs'ün karşısına dikildi. Altın kristal ışıldıyordu. " O artık iyi biri... " diye fısıldadı. Ellerini birleştirdi. " Ay Savaşçısı nerede? " Birbirlerine baktılar. Sonra Chibi Moon'a. Şaşırmışlardı. Erken dönmüştü. Ellios'a döndüler. " O... o gitti. " Herkes şokla birbirlerine baktı. " Na-nasıl gitti? Ne diyorsunuz siz?! " Chibi Moon, neredeyse ağlayacaktı. Merkür yüzünü saklamaya çalışıyordu. " Kunzite... " diye fısıldadı. Ay Savaşçısı, Prenses Serenity... Usagi! Ani bir kararlar Plüton'a döndüler. " Sana inanmamızı nasıl bekliyorsun? " Plüton gülümsedi. " Çünkü Ay Savaşçısı'nı kurtarmak için bir planım var. "


12. BÖLÜM

Usagi, mermer bir masanın üzerinde yatıyordu. Soğuktu. Üşüyordu. Ellerini hareket ettirmeye çalıştı, başaramadı. Vücudunun esnekliğini kontrol etti. Bir taş kadar sert ve hareketsizdi. Ama ona silence büyüsünü yapmamışlardı. Daha doğrusu yapamamışlardı; çünkü Metalia'nın ölümüyle birlikte tüm asalar onunla birlikte sonsuz uykuya hapsedilmişti. Kunzite, neşe içinde Usagi'nin başına dikildi. " Concorda başaramamıştı. " diye fısıldadı. " Ama biz başaracağız. " İçeriye doğru bağırdı. " WereWolf! " Taş masaya doğru gölgeler içinden çıkan bir canavar yürümeye başladı. Devasa bir... bir... kurtadam. " Hayır! " diye bağırdı Usagi. Ama tabii ki hiçbir işe yaramadı.

*
" Uranus Planet Power...! "
" Neptune Planet Power...! "
" Pluton Planet Power...! "
-MAKE UP!

" Mercury Crystal Power...! "
" Mars Cyrtsal Power...! "
" Jupiter Crystal Power...! "
" Venuse Crystal Power...! "
-MAKE UP!

Sarı ışıklar, okyanus sesleri, siyah dalgalar, sular, ateşler, şimşekler ve yıldızlar... Hepsi birer element, hepsi birer varlık, hepsi birer yaşam kaynağı. " Bir dakika... Hotaru nerede? Biz dönüşürken katılmalıydı. " Hotaru arka odadan çıktı. Elinde bir yıldız vardı. Kristal gibi pürüzsüz, elmas gibi parlak, kendi saçları kadar siyah bir yıldız. Onu havaya kaldırdı.

" Messiah! Çağrıma kulak ver! Gerçek kimliğimi göster! "

Hotaru havaya yükseldi. Simsiyah dumanlar etrafını sarıyordu. Önce boyu bayağı bir uzadı. Sonra gözleri kırmızılaştı, dudakları incelip siyah renk aldı. Saçlarının arasına hafif hafif kırmızılıklar atıldı ve yerlere kadar uzadılar. Askılı, simsiyah bir elbisenin etekleri yerlere kadar değecek şekilde Hotaru'nun vücudunu sardı. Havaya kaldırdığı yıldız yerlere değen saçlarının üst kısmına toka biçiminde yerleştikten sonra, alnında siyah ay işareti belirdi. İşte, Messiah buradaydı. " Kunzite, bu kimliğimden korkuyor. " diyerek açıklamada bulundu. " Eğer bu şekilde gidersem, işimiz daha çabuk hâllolur. " Diğerleri onayladılar. Birden kapı çalındı. Venüs açtığında, karşısında Smokinli Şovalye vardı. " Tam zamanında yetiştim sanırım. " diye söylendikten sonra elele tutuşup bir daire oluşturdular. " HEY! BEN OLMADAN GİDEMEZSİNİZ! "


13. BÖLÜM

Herkes arkasına döndü. Chibi Moon dönüşmemiş bir biçimde kızgın suratıyla onlara bakıyordu. " Afedersin, ChibiUsa. Acele et. " Ama ChibiUsa, ilginç bir şekilde kanatlı bir broş ortaya çıkardı. Herkes ona bakıyordu. " Moon Eternal Make Up! " diye bağırdı ve etrafını pembe dalgalar sardı. Alnında sarı bir ay işareti çıktı. Kanatları etrafında bir defa döndü. Badisi ortaya çıktı. Etrafından kuş tüyleri geçince de tokaları, kolyesi, eteği, eldivenleri ve çizmeleri belirdi. O mâlum pozdan sonra herkes şaşakalmıştı. " Yeni bir güç? " diye fısıldadı Merkür. " Neyse, bunları sonra konuşuruz. Çabuk gel, ChibiUsa. " Chibi Moon diğerlerinin arasına girmeden önce Messiah dikkatini çekti ve çığlığı koyverdi. " Hotaru! Vay be! " Savaşçılar gözlerini devirdi. En sonunda hep beraber bağıracaklardı. " Sailor Telep- " Yeniden kapı çalmasaydı tabi... Messiah'ı yine sakladılar ve yeniden Venüs kapıdan sadece başını uzattı çünkü kıyafeti görünmemeliydi. Kapıdakileri görünce büyük bir şok yaşadı. " Healer, Maker, Fighter! " Rei ve Makoto birbirlerine baktılar ve anında başlarını çevirdiler. Seiya ve Taiki, hâlâ biraz yorgun olan Yaten'in yanında durmaya özen gösteriyorlardı. Yaten bir kaç defa öksürdü. " Meraktan öleceğimize gelmeyi tercih ettik. " diye fısıldadı Maker. Hepsi dönüşüm hâlindeydiler şu anda. En sonunda Merkür dayanamayıp bağırdı. " TAMAM ŞİMDİ HERKES ELELE TUTUŞABİLİR Mİ ARTIK BİR ZAHMET?! " Millet başlarını öne eğdi ve yeniden elele tutuştular. Bu sefer bir aksilik olmayacaktı, kapı da çalmayacaktı. Artık içeriye yakışıklı Japon oyuncu Mamito Yuko bile girse umurlarında olmazdı. Ve kapı çaldı. Ami sinirden köpürüyordu. Venüs onu sakinleştirip delikten baktı ve bir çığlık attı. " Mamito Yuko kapıda!!!! " Merkür kızmak yerine herkesten önce kapıya koştu. Hatta koşmak ne demek, resmen uçtu. Taiki sinirden mosmor olmuştu. " Kızlar... Üzgünüm ama Usagi bizi bekliyor, hatırlatırım. " Venüs ve Merkür üzgün suratlarla zar zor kapıdan ayrıldılar. " Sailor Teleport! " En sonunda büyük bir ışık içerisinde kaybolabilmişlerdi.

*

" WereWolf'u neden hemen salmıyorsun! "
" Diğerleri onu kurtarmaya gelecekler! Hepsi birden ölmeli. "
" Ah, çok aptalsın Kunzite! Onlar tedbirli olacaklar. "

Usagi mermer masadaydı. Bağırırsa bir şey olmayacaktı, çünkü etrafta hiç dost yoktu. Gözlerini yumdu. Her şey onun başına mı gelirdi?

Güçlü ol, Usagi...
Sana güveniyoruz...

Usagi durdu. Bu sesler...?

Anne? Baba?
Evet tatlım. Keşke kimliğini bize söyleseydin.
Shingo nerede anne?
Aptal Usagi!

Usagi'nin gözleri yaşlarla doldu.

Shingo! AH!

Kunzite'ın elleri Usagi'nin başına dokundu ve Usagi bir çığlık attı. Çığlığıyla birlikte tüm sesler kayboldu.

*

" Hızlanın! "
" Sana kaç kere daha hızlı olmadığımızı söyleyeceğiz? "

Tıpkı Makoto için koştukları gibi koşuyorlardı. En sonunda mâlikanenin giriş kapısına ulaşıp içeri girdiler. Setsuna'nın yüzü bembeyaz kesildi. Burayı gördükçe bayılacak gibi oluyordu.


14. BÖLÜM

" Setsuna, istemiyorsan git. " Plüton hayretle onlara döndü ve asasını artisti bir hareketle çevirdi. " Asla. Hep birlikteydik ve birlikte olacağız! " Umutla ona baktılar. Sonra tş koridorda ilerlemeye devam ettiler. " Yapma! Yapma! Dur, lütfen! AH! " Usagi'nin acı dolu çığlıklarını duyduktan sonra Smokinli Şovalye ağlamaya başladı ve koşmak istedi. Taiki kolunu tuttu. " Dur. Sen de, Seiya! Bu bir tuzak olabilir. " Ama Mamoru'nun bunu taşıyacak sabrı yoktu. Serenity acı içinde bağırırken, Endymion burada duramazdı. N'aptığını bilemeyerek çıkardığı gülü Taiki'nin koluna sapladı. " Ne yapı - AHH! " Taiki acıyla yere düşerken, Smokinli Şovalye koşuyordu. Savaşçılar gidip gitmemek konusunda terddüte

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
08 Ekm 2009 19:48, Değiştirme: 04 Ksm 2009 13:37 (Toplamda 22 kere)
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): ~Athena~

moonlightt
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 34
Kayıt: 20 Şub 2009
Mesajlar: 204
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

moonlightt
Beni Görmeye Alışın
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
çok güzel başlaışsın devamı da gelirse çok ii olcak gibi bence Çok Mutlu ... ... ...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 16:03
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Teşekkür ederim Kahkaha Atıyor

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 17:21
magdalane's curse
Venus Fan
Venus Fan



Yaş: 39
Kayıt: 22 Eyl 2009
Mesajlar: 669
Cinsiyet: Kız
Nerden: mezarlıktan
Teşekkür: 312
Uyarı: 2

Durumu: Çevrimdışı

magdalane's curse
Venus Fan
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
çok hoş yaa.okurken anime izler gibi sahneler geldi gözümün önüne..bravo ...



asiyem vinii*-* harikasın
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
09 Ekm 2009 17:28
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim Kahkaha Atıyor Çok iyisiniz Gülücük Dağıtıyor

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 17:34
magdalane's curse
Venus Fan
Venus Fan



Yaş: 39
Kayıt: 22 Eyl 2009
Mesajlar: 669
Cinsiyet: Kız
Nerden: mezarlıktan
Teşekkür: 312
Uyarı: 2

Durumu: Çevrimdışı

magdalane's curse
Venus Fan
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
tabiki gerçek.çok hoş.devam et tatlım böle.o senin iyiliğin.indsanlar birer aynadır.kötü bakan kötü görür,iyi bakan iyi görür.. tekrar başarılar...



asiyem vinii*-* harikasın
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
09 Ekm 2009 17:42
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Biraz daha yorum gelmesini mi bekleyeyim yazayım mı sizce?

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 17:43
magdalane's curse
Venus Fan
Venus Fan



Yaş: 39
Kayıt: 22 Eyl 2009
Mesajlar: 669
Cinsiyet: Kız
Nerden: mezarlıktan
Teşekkür: 312
Uyarı: 2

Durumu: Çevrimdışı

magdalane's curse
Venus Fan
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
biraz merak edelim tatlım.bikaç kişi daha okusun..öle yazarsın.oldumu Soru

(dip not:fazlada merak ettirme ha Dil Çıkartıyor )



asiyem vinii*-* harikasın
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
09 Ekm 2009 17:48
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Tamam Göz Kırpıyor

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 17:50
Mari
Eternal Sailor Moon
Eternal Sailor Moon



Yaş: 16
Kayıt: 03 Şub 2008
Mesajlar: 2,867
Nerden: not honolulu for sure
Teşekkür: 417

Durumu: Çevrimdışı

Mari
Eternal Sailor Moon
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
amaniin Hayranlık Besliyor süper olmuş xD son zamanlarda en iyi okuduğu sm fanficlerinden biriydi diyebilirm
betimlemelerin çok hoş, sadece diyaloglardan kalmıyorsun ayrıca konuyu saptırmıyosun sailor moonun fanficinden daha çok yeni sezonuymuş gibi Hayranlık Besliyor süper xD
dipnot:usagiyle chibiusayı fazla kızgın bıraktırma anne kız cici cici kalsınlar Çıldırmış Durumda

look at all of the damage you've done in time

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
09 Ekm 2009 18:15
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Ahah, tamam Şaşırmış Durumda Zaten hep kalmayacaklar kızgın. Betimlemeler hakkındakı yorum için teşekkür ederim Kahkaha Atıyor

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 18:41
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Sıkıldım, ve yazıyorum.

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 19:28
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 1, DÜŞMAN
Alıntıyla Cevap Gönder
Broşuna uandı ve bir an düşündü. Eğer dönüşürse, bu yaşlı kadın gerçek kimliğini öğrenecekti. Bunu göze alamazdı. Broşu görünmesin diye eliyle arkaya doğru itmekle yetindi yalnızca. " Sen kimsin? " Beyaz saçlı kadın hınzırca gülümsedi ve korkunç bir kahkaha attı. " Ben, karanlıklarının hükümdarının en sadık hizmetkârıyım. " diye fısıldadı. Usagi düşünceleriyle savaşıyordu. Yeni bir düşman mı? Galaxia'dan da mı güçlü? Neler oluyordu? Bu... bu hükümdar da kimdi? Kızlar... kızlara haber vermeliydi. " Ailene ne olduğunu merak etmiyor musun? " Usagi dondu kaldı. " Lanet olsun! Anne! Baba! Shingo! Onlara... onlara n'aptın? " Kadın o kokrunç kahkahasının yşne savurdu. Mizahsız bir kahkahaydı bu. Duygusuz bir gülüştü. Usagi'nin gözleri yaşlarla doldu. " Sen bir canavarsın! Sen... sen - " Kadın birden yoktan bir asa var etti. Bunu Usagi'ye doğrulttu.

" SİLENCE! "

Sarışın kız, bir anda artık konuşamadığını farketti. Dili bir düğüm hâline gelmiş ve damağına yapışmıştı. Bu çok acıtıyordu. Broşuna uzanmaya çalıştı. Ne olursa olsun, dönüşmeliydi. Ama elleri bir türlü uzanamıyordu en değerli nesnesine, çok geriye itmişti onu. Artık yolu yoktu. Ölecek miydi? Beni affet, Mamoru. Seni çok üzdüm. Rei... son kavgamızı unut lütfen. Ve... ve Chibi-Usa. Lütfen, kızma bana. Ben... Ben... Gerisini düşünemedi. İnanılmaz bir acı hissediyordu. Kadın asasını doğrulttu ve haykırdı.

" Delivered to the heart and die! (Kalbini teslim et ve öl!) "

Usagi, dayanılmaz bir acıyla yere yığıldı. İçinden çıkmaya hazırlanan bir tılsımın verdiği acıya artık dayanamıyordu. Gözlerini kapatacak zamanı bile yoktu artık. Ölüyordu. Bitmişti. Mamoru'yu son gördüğünde onu üzmüştü. Rei'yi son gördüğünde onu üzmüştü. Kızlarla son bir defa konuşamamıştı. Mamoru'ya onu sevdiğini söyleyememişti! Onun için yol bitmişti. Çok acı bir şekilde hem de... Tılsım içinden çıkarken, çektiği acı sözlerle tarif edilemezdi bile. Yaşlı kadın kahkahalarla tılsımı elinde tutarken, Usagi gözlerini kapatmıştı. " Olduğun yerde kal! " Artık kulakları garip bir uğuldamayla dolmuştu. Sonunda duyma eylemi de onun için son buldu. Duyduğu son sözlerse şunlardı; " Usagi'ye dokunma cesaretini gösterdin ve onu öldürüyorsun! Buna izin vermeyeceğim! Ben, sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Chibi Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Ve Usagi'nin ruhu, göğe doğru yükseldi.

" SEN! SEN ONU ÖLDÜRDÜN! " Öfkeyle saatinin düğmesine basıp diğer savaşçılara haber verdi. Gördüğü her yüzün ifadesi korku ve hüzünle birleşmişti. Mamoru sözlerinin gerisini dinlememişti bile. Şimdi Chibi-Usa, bir odada beyaz saçlı bir canavarla başbaşaydı. " Küçük bir savaşçısın sen. Adım ne demiştin? Sailor Chibi Moon muydu? " O kahkahayı attı yeniden. " Ne zannediyorsun kendini sen? Benimle baş edebileceğini mi sanıyorsun? " O sırada pencereden içeri biri erkek beş kişi girdi. " İşte, diğerleri. Boşuna geldiniz! O artık öldü! Tılsımı bende! Hoşçakalın. " Kadın arkasında bir karadelik açıp gitmeye yeltendi.

" Merkür! Aqua Rhapsody! "

Üstüne gelen su yığını arasında ne yapacağını şaşırmıştı kadın. Sağa sola koşturuyordu. Birden tılsımı düşürdüğünü farketti. Bir erkek sesi geliyordu. " USAKO! USAKO! CEVAP VER! LANET OLSUN! LÜTFEN! PRENSES! CEVAP VER! " Kadın ve diğer savaşçılar odanın içinde sağa sola koşturuyor, tılsımı arıyorlardı. Kadın tılsımı buldu ve almaya çalıştı.

" Venus Love Me Chain! "

Kadını engelledi altın bir zincir. Tılsımı yakalayan Mars oldu. Smokinli Şovalye'nin gözyaşlarının sesi duyuluyordu artık. Bağırıyordu hâlâ. Sevgilisini istiyordu. Lanetler yağdırıyordu etrafa. Usagi istiyordu! Serenity'yi istiyordu! " PRENSES! NE OLUR AÇ GÖZLERİNİ! SENSİZ YAŞAYAMAM! " Bunun gibi şeyler söyleyerek kendini harap ediyordu. Tılsımı kapan savaşçıyı gören kadın, arkasında açtığı kara delikten geçip kayboldu. Ortalık sakinleşti. Şimdi sadece Mamoru'nun çığlıkları duyuluyordu. " Mamoru, tılsım... onu aldım. " Genç adam durdu. Sonra da Usagi'yi kollarının arasına yatırdı. " Yap hadi, Rei! Çabuk ol! " Rei, dikkatlice tılsımı Usagi'nin bedenine bıraktı.

*

Usagi, ruhunun farkındaydı yalnızca. Çıplaktı. Bir buluttan diğerine atlıyor, gökkuşağının üstünden bir kaydırak gibi kayıyordu. Artık savaşmak umrunda değildi. O ölmüştü ve artık acı çekmeyecekti. Broşu yoktu, olmayacaktı artık. Ama içindeki hüzün yalnızca Mamoru'ydu. Bir bulutun üzerine oturmuştu. Birdenbire gökyüzünde bir televizyon ekranı açıldı. Bu... bu kızlar ve Mamoru'ydu. Genç adam ağlıyordu. Birden Rei onlara yaklaştı ve sessiz film gibi sadece dudaklarını oynattı. Sonra Mamoru'nun kollarının arasında cansız bedenini gördü. Rei'yse tılsımı Usagi'nin vücuduna bırakıyordu. Üzgün üzgün etrafına bakındı. " Sanırım gitme vakti geldi. " diye mırıldanıp, televizyon ekranının içinde doğru atladı.

*

Savaşçılar, Usagi ve Mamoru'nun etrafına toplanmıştı. Birden umutla bekledikleri şey oldu ve Usagi, gözlerini kıpırdattı. Üstüne düşen gözyaşı damlalarını hissedebiliyordu artık. " Mamo-chan... " diye mırıldandı. Sonra etrafında sevinçle atılan çığlıklar duydu. Mamoru'nun sözleri herkesi bastırıyordu. " USAKO! YAŞIYORSUN! AMAN TANRIM! " Usagi'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Bir macera sona mı ermişti ne?


Spoiler:


Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 20:30
magdalane's curse
Venus Fan
Venus Fan



Yaş: 39
Kayıt: 22 Eyl 2009
Mesajlar: 669
Cinsiyet: Kız
Nerden: mezarlıktan
Teşekkür: 312
Uyarı: 2

Durumu: Çevrimdışı

magdalane's curse
Venus Fan
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 2, USAGİ ÖLÜYOR MU?
Alıntıyla Cevap Gönder
tek kelimeyle mükemmel..



asiyem vinii*-* harikasın
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
09 Ekm 2009 20:52
Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 07 Ekm 2009
Mesajlar: 1,415
Nerden: Araf~
Teşekkür: 169

Durumu: Çevrimdışı

Neo_Queen_Serenity
O Bir Yıldız!
Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Konu: Yanıt: Sailor Moon Sezon 6. Bölüm 2, USAGİ ÖLÜYOR MU?
Alıntıyla Cevap Gönder
Teşekkür ederim.

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3

not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Ekm 2009 22:04
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 14, 15, 16, Sonraki
1. sayfa (Toplam 16 sayfa) [ 240 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız