Tek Notalı Şarkı,
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 
Yazar
Mesaj
LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: ~Kim var orda?
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 3; Kim var orda?
Yüzlerce ses, yüzlerce kişi, yüzlerce yüz.. Bazen insanın kulaklarını kapatıp duymamaya, gözlerini kapatıp görmemeye ihtiyacı oluyor. Kapalı tut gözlerini ve, kimseyi görme. Kenetle ellerini birbirine, ve kimseye dokunma. Kulaklarını kapat ve dışardakilerin ne dediklerine aldırma! Bazen buna ihtiyacı oluyor insanın..
"Chloe, tanrım! Kes koşmayı! Chloe!" Elimi onun sırt çantasına atıp durmasını sağladım, en azından sağlamaya çalıştım. Omzunun üstünden bana baktı ve gülümsedi. "Yine okula geç kaldın, öküzüm." dedi sessizce. Öküzüm dediğinde gözlerim parladı, koluna girip yürümeye başladım. Araba seslerini örten sesi yükseldi, "Lanet olsun, sana söylemeyi unuttum!" Başımı ne olduğunu merak ettiğimi anlaması için salladım. "Bugün sınıfta bir saat daha fazla kalacağım, bu yüzden sen beni bekleme."
"Pekala," dedim. "Ben de Josh ile giderim." Gökyüzünde çok önemli bir şey varmış gibi gözlerini oraya dikti. "Sanmıyorum Diana. Josh'ın antremanları vardı, unuttun mu?" Elbette unutmamıştım, iyi de o bunu nerden biliyordu? 'Önceden söylemişimdir', diye düşündüm. 'Önceden söylemişsem, ve bunu hatırlamıyorsam, suç onda değil.' Ağaçların arasından sızan güneş ışığı kaldırıma vuruyor, yaz sıcağını bulmuş olan kedinin ince ve kıvrak vücudunda titrek çizgiler ile örtüyordu. Bembeyaz ellerimi güneşe uzatıp gülümsedim. "Chloe," dedim. "En iyi arkadaşım olmanı çok seviyorum."
Tereddüt ile koluma baktım. Kırmızı, sıcak kan kolumdan bileğime, sonra da yere damlıyordu. "Tanrım," diye mırıldandım. "TANRIM! Josh, biraz dikkat etsene!" Elim ile kanayan yerin üstünü kapattım. Avcumu yüzüme yaklaştırdım, kan bulaşmıştı. "Üzgünüm, iyi misin?" Kolumu kavrayıp uzun kolidor boyunca beni çekiştirdi. "Bilerek yapmadım! Sa-sanırım makas elimden kaydı! Özür dilerim, Diana." Sorun değil anlamında başımı salladım. Aslında kolum acıyordu -uff!-. Ama Josh'un kendisini suçlu hissetmesini istemiyordum. Üstünde "RE IR" yazan kapıyı araladı. 6. sınıf öğrencileri "V" harfini çıkartmışlardı. Neden böyle şeyler yaparlar ki? İçeriye göz atıp kapıyı açtı. "Hoşgeldi- aah, koluna ne oldu?" Hemşire -veya 6. sınıfların deyişi ile "reir"- kısa boylu, sarı saçlı ve mavi gözlü güzel bir kadındı. Kolumu ona uzatıp gülümsedim. "Yanlışlıkla oldu, çok önemli değil ama. Benim için endişelenmeyin." Ecza dolabına uzanıp sargı bezi ve pamuk aldı. Pamuğun üstüne masadaki ilacı damlatıp koluma bastırdı. Alt dudağımı ısırdım, ilacın yakıcı acısı gözlerimi doldurmuştu. "Ah, pardon." dedi, hemşire. Sargıyı koluma doluyordu. "Dur, dur tatlım." Josh'a baktım. Duvardaki saate bakıyordu. "Diana, tanrım! Üzgünüm, gerçekten! Umarım acımamıştır- ama gitmeliyim! Gerçekten! Görüşürüz, bebeğim!" Hızla dışarı çıktı. 'Ne yapıyor bu böyle?' diye mırıldandım. "Bir şey mi dedin tatlım?" Hızla başımı iki yana salladım. "Hayır, söylemedim." Sargımı tuttum. "Teşekkürler, tekrar."
Kolumdaki kalın, bej sargı bezini soran "HERKESE" yanıt vermekten başım dönüyordu. Bir an önce sargıdan kurtulmak ve yastığıma sarılarak rüya görmek istiyordum. (Yatağımla evlenmeyi düşünüyorum.) Ne yazık ki geçmek bilmeyen zaman; zaten ağrıyan başıma baskı yapmış, kuru ekmek ve peynir ile de beynimi yemişti. Sabah Chloe ile yürüdüğümüz yolun tersini yürüyordum. Uzun, sık yapraklı ağaçların süslediği beton yolda yürürken, yere vuran ince güneş ışıklarına basıyordum. (Evet, bu bir oyun.) Sabah gördüğümüz "ince ve kıvrak vücutlu" kedi ağacın kuru bir dalına uzanmış, kuyruğunu aşağı sallayarak beni izliyordu. "Merhaba kedicik." dedim, duyabileceğiniz en masum ses ile. Kedicik mırladı ve patisini kulağının arkasına götürdü. Bembeyaz tüylerinin üzerinde uzun kalplere benzeyen siyah benekler vardı. "Sana da iyi akşamlar." Çantamın sapını avcumun içine alıp yürümeye devam ettim. Etrafıma bakınarak yürürken önüme büyük bir hışırtı ile bir şey indi. (!) Refleks olarak geriye sıçradım. Ama bu, az önce iyi akşamlar dilediğim kediden başka bir şey değildi. "Ya! Sen miydin kedicik? Beni korkuttun." Masmavi gözlerini irice açarak bacağıma sürtündü. Dizimi betona koyup yumuşak tüylerini okşadım. Ellerimi beyaz tüylerinin üstünde gezdirip çantama uzandım. İçinden -aslında yemem gereken- sosisli sandviçi çıkartıp kedinin önüne fırlattım. Hızlı bir hareket ile tırnaklarını ekmeğe geçirdi. Burnunu ekmeğin içine gömerek sandviçi yemesini izledim. "Sana bir isim bulmalıyız, değil mi?" Başını kaldırmadan miyavladı. (Daha çok sabahki Chloe ile konuşmama benziyordu.) "İsim bulmada iyi sayılmam, kedicik." Paramparça ederek yediği sandviçten kalan bütün ketçabı ve patilerini yakadı. Gözlerini tekrar gözlerime dikti, ve sanki bana gülümsüyordu. "Ne demek istiyorsun, kedicik?" Duraksadım. "Kedicik! Kedicik dememi istiyorsun, değil mi?" Beni anlıyormuşçasına başını salladı. Sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Doğrulup sandviçten kalanları ayağım ile ittim. Kedicik'in peşinden yürüdüm. Eve "geç" gitmek istediğim zamanlarda yürüdüğüm yola girmiştik. Beni neden buraya götürüyordu ki? Uzun süredir bu yoldan gitmemiştim. Tenha ve güneş almayan bir sokaktı. Bir sürü ev olmasına rağmen fareler dışında hiç kimse yaşamıyordu. "Ne arıyoruz Kedicik? Yoksa dövmemi istediğin bir köpek mi var?" Kedicik bana baktı. Öyle bakıyordu ki.. susmam gerektiğini söylüyormuş gibiydi. Dudaklarımı birbirine bastırıp sessizce nefes aldım. Kedicik kırık dökük bir evin köşesine oturdu. Binanın köşesine yaklaştım ve sessizce ara sokağa baktım. Gördüğüm şeyin şaşkınlığı ile attığım çığlığı engelleyememiştim. Avcumu dudaklarıma bastırıp sırtımı duvara dayadım. Gözlerimde biriken yaşların akmasına izin verirken, gür bir ses kulağıma yakın bir yerlerde yükseldi; "Kim var orda!?"


Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
18 Nis 2012 20:31
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

harukausagi
Ay Fedaisi
Ay Fedaisi



Yaş: 23
Kayıt: 14 Mar 2012
Mesajlar: 455
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 96

Durumu: Çevrimdışı

harukausagi
Ay Fedaisi
Tek Notalı Şarkı, Konu: ~Kim var orda?
Alıntıyla Cevap Gönder
Üzgün ya da Ağlıyor en heyecanlı yerinde bırakılır mı? Üzgün ya da Ağlıyor beğendim devam devam Kahkaha Atıyor Üzgün ya da Ağlıyor

never trust a duck.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Nis 2012 17:17
LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: ~Kim var orda?
Alıntıyla Cevap Gönder
harukausagi yazmış:
Üzgün ya da Ağlıyor en heyecanlı yerinde bırakılır mı? Üzgün ya da Ağlıyor beğendim devam devam Kahkaha Atıyor Üzgün ya da Ağlıyor

Elimden geldiğince hızlı yazdım tatlım. Çok Mutlu Ve eveeet, en heyecanlı yerinde bıraktım. Ölün meraktan, ne gördüğünü merak edin, kimin seslendiğini merak edin, sonra neden ağladığını falan merak edin. Ben de ediyorum şahsen, öyle yani. Çok Mutlu

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
19 Nis 2012 22:50
harukausagi
Ay Fedaisi
Ay Fedaisi



Yaş: 23
Kayıt: 14 Mar 2012
Mesajlar: 455
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 96

Durumu: Çevrimdışı

harukausagi
Ay Fedaisi
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: ~Kim var orda?
Alıntıyla Cevap Gönder
LoLoLollipop yazmış:
harukausagi yazmış:
Üzgün ya da Ağlıyor en heyecanlı yerinde bırakılır mı? Üzgün ya da Ağlıyor beğendim devam devam Kahkaha Atıyor Üzgün ya da Ağlıyor

Elimden geldiğince hızlı yazdım tatlım. Çok Mutlu Ve eveeet, en heyecanlı yerinde bıraktım. Ölün meraktan, ne gördüğünü merak edin, kimin seslendiğini merak edin, sonra neden ağladığını falan merak edin. Ben de ediyorum şahsen, öyle yani. Çok Mutlu



yaaaa dövdürtçen illa kendini Çok Mutlu Çılgın

never trust a duck.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
20 Nis 2012 16:23
LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 4; İcâz,
Bir ses, bir görüntü, bir kelime.. Ya hayatını alt üst eder, ya da altını üstüne getirir. Her şekilde hayat, uzadıkça berbatlaşır. Uzamadan kurtulmayı akıl etmem gerekirdi..
Gölgesi bacaklarımdan yere akan kişiden aynı ses tekrar yükseldi, "Kim var orda?" Neredeyse nefes almıyor, gözümü bile kırpmıyordum. Boğazımı düğümleyen göz yaşları yanaklarımdan boynuma kadar iniyordu. 'Yanaklarım yanıyor,' Düşüncelerimin ses çıkartmasından korkuyordum. 'Ne berbat durumdayım!' Dişlerimi dudaklarıma bastırıp ayağa kalkan Kedicik'e baktım. Bana cevaplayamadığım soruyu soran kişinin yanına endişesiz, bir o kadar da sakince yürüdü. 'Tanrım, bu kediyi bana mı armağan ediyorsun?' Herkes düşüncelerimi bölmek için anlaşmış gibiydi. "Sen miydin yaramaz kedi?" Gölge önce eğilen, sonra da kediyi kucağına alıp seven insan biçimine girdi. "Ben de başkası sanmıştım, kedi." Gögle binanın arkasında doğru ilerleyip kayboldu. 'Fırsatını bulmuşken koş!' Beynimde yükselen bu senin mantığına dayanarak koşmaya başladım. Yanımdan hızla akıp giden ev ve ağaçlara dikkat etmiyordum. Omzuna çarptığım kadına ifadesiz bir ses ile özür dileyip koşmaya devam ettim. Evin kapısına vardığımda midemde uçuşan kelebeklerin tek tek öldüğünü anlamıştım. Zile kapı açılana kadar elimi dayadım. Annem soğuk bir yüz ile açtığı kapıda ben olduğumu görünce gülümsedi. 'Nolur ağladığımı anlamasın, nolur ağladığımı anlama..'
"Ah Diana, tatlım! Sen ağlamışsın. Üstelik geç geldin!" Ellerini yanaklarıma koydu. "Konuşmak istersen.."
"..hayır anne," diye sözünü kestim. Saol, iyiyim ben. Koşarken düştüm, kolum acıyor. Sorun yok, hepsi bu." İyi bir yalandı bu. Ayrıca görsel kanıtım da vardı. Elimi yavaşça kalın bandajın sarıldığı koluma götürdüm. "Tamam." Buydu işte! Annem konu üstünde fazla durmadı. Salona girdi ve 'Ne halin varsa gör,' dercesine kapıyı çarptı. Hızla kapatılan kapının sesi ile yerimden sıçradım. "Hoş." Odama girip çantayı yere fırlattığımda babam henüz gelmişti. "Selam ev halkı!" Onların konuşmalarını duymamak için kapıyı kapattım ve kendimi yatağa attım. Gördüklerimi unutamıyordum. Yapabildiğim tek şey sıcak yaşların yanaklarımdan çeneme kadar inmesini beklemekti..
"Nady, gelsene!" Chloe beni eli ile masaya çağırıyordu. Kalabalık ve gürültülü bir yemekhanede yer bulması çok etkileyiciydi doğrusu. "Teşekkür ederim," diyerek sandalyeye çöktüm. Üstünde iki tabak ve bir puding kasesi olan tepsimi masanın üstüne atıp Chloe'ye baktım. "Pilav, sebze ve puding yemek sana da mantıksız gelmiyor mu Dissy?" İsmime yeni bir biçim daha eklemişti, ne harika! "Bilmem." derken sesim, "Kapat çeneni." diyormuş gibiydi. "Birisi yine iyi uyumamış!" 'At suratının ortasına tepsiyi geçirirsem sen çok uzun bir süre uyuyacaksın!' demek isterdim. Bunun yerine usulca başımı sallamakla yetindim. "DiNa'ya bir şeyler oldu," Chloe'nin kime seslendiğine bakmak için omzumun üstünden arkaya baktım. Daha ne kadar katlanacaktım, burda olmaktan memnun değildim ki! Başım mengeneye sıkıştırılmış gibi acıyordu. Josh elini omzuma koyup konuşmaya katıldı. "Nee? Sen iyi misin Di?" Bana bakıyordu. "Diana, iyi misin dedim." Başımı tekrar usulca sallayıp pilavımı izlemeye başladım. Ne sürükleyici! "Diana, hu-huuu!"
"Ne istiyorsun, Josh!" Bunu uzun süredir içimde biriken sinir ile söylemiştim. Josh bir iki adım geriye çekildi. Gözlerime dolan yaşlardan doğru dürüst göremiyordum. "Ah, Diana! Ne oldu böyle, ben ne yaptım şimdi!" Sandalyeyi itip hızla ayağa kalktım. "NE Mİ YAPTIN?" Bağırmam ile, kafeteryadaki herkesin bana bakması bir olmuştu. Herkesin önünde durmaktan ve bana bakılmasından nefret ediyordum! "Acaba şu kelimeler sana bir şey ifade ediyor mu JOSH!" Gözlerini irice açmış ve dikkatle bize bakan Chloe'ye bakıp dişlerimi sıktım. "Kim var orda, sen miydin yaramaz kedicik?" Sanki o anı yaşıyormuş gibiydim, yer yarılsa da içine girseydim diye düşündüm. Birbirine kenetlenmiş dişlerimin arasından sakince çıkan bu sözler ikisini de bıçaklamış gibiydi. "Sen.." Josh'ın yüzü buz kesilmişti. "..o sendin!" Tekrar Josh'a döndüm. "Evet, sürtük! O bendim, lanet olsun! İkinizden de nefret ediyorum, hayatımdan çıkıp gidin‼"
- Artık Chloe, Josh ve Diana yoktu. Artık Josh ve Chloe vardı. Aldatılmanın bu kadar can yakacağını bilmiyordu kız. Sevgilisini en iyi arkadaşını öperken göreceğini tahmin edemiyordu. Pes etmişti ve acı çekiyordu. Göz yaşlarının içindeki buzları eriteceği hissine kapılmıştı. Güzel başlayan her şey gibi berbat bitmişti bu da. Her şey bitmişti; ya da..

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
24 Nis 2012 11:53
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 27 Şub 2011
Mesajlar: 1,316
Cinsiyet: Kız
Nerden: Freeman's Mind
Teşekkür: 142

Durumu: Çevrimdışı

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
olmaz ya... yapılmaz bu dianaya... neler yaptın sen boynuzlu? niye boynuzlattın diayı?
yok,yok ben acayipleşiyorum.
ve evet,
-sana saman yok!

(eee yeni bölüm ne zaman ponicik cik?

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret

INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Nis 2012 19:47
harukausagi
Ay Fedaisi
Ay Fedaisi



Yaş: 23
Kayıt: 14 Mar 2012
Mesajlar: 455
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 96

Durumu: Çevrimdışı

harukausagi
Ay Fedaisi
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
princess_serenity yazmış:
olmaz ya... yapılmaz bu dianaya... neler yaptın sen boynuzlu? niye boynuzlattın diayı?
yok,yok ben acayipleşiyorum.
ve evet,
-sana saman yok!

(eee yeni bölüm ne zaman ponicik cik?


evet yaa nasıl yaparsın
ve sana saman yok Madde

never trust a duck.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Nis 2012 20:18
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): princess_serenity

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 27 Şub 2011
Mesajlar: 1,316
Cinsiyet: Kız
Nerden: Freeman's Mind
Teşekkür: 142

Durumu: Çevrimdışı

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
özelliklede diana kuşumun adıyken... (mod=psikopat)
Spoiler:

(mod=utanmış)ehemm....azıcık abartttım mı?
Çok Hoşlanmışa Benziyor

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret

INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Nis 2012 20:24
harukausagi
Ay Fedaisi
Ay Fedaisi



Yaş: 23
Kayıt: 14 Mar 2012
Mesajlar: 455
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 96

Durumu: Çevrimdışı

harukausagi
Ay Fedaisi
Tek Notalı Şarkı, Konu: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
hayır yaa merak etme o josh'u ilk önce senin için ben öldürcem Çok Mutlu

never trust a duck.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Nis 2012 20:25
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): princess_serenity

LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Hahahaha, çok teşekkür ederim. Çok mutlu ettiniz benii. Çok Mutlu Boşverin , Nady iyii.

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
26 Nis 2012 21:06
princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 27 Şub 2011
Mesajlar: 1,316
Cinsiyet: Kız
Nerden: Freeman's Mind
Teşekkür: 142

Durumu: Çevrimdışı

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
nası iyi Huh?

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret

INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Nis 2012 21:11
LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Şimdi iyi değil ama , yani , neysee. Yeni bölümü yazıyorum. Çok Mutlu

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
27 Nis 2012 23:05
LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 5; Sen kimsin küçük kız?
Bir kaç saat sonra bardaktan boşalırcasına yağmurdan kurtulmanın huzuru ile kendimi sınıfa attım. Henüz öğretmen gelmemişti, herkes ayakta olmasına rağmen gözüme ilk sıranın üstünde oturan Josh ve onunla kahkahalar atarak konuşan Chloe'ye takıldı. O ikisi görmenin bana karşı bir lanet olabileceğini düşünüyordum. Bir an yüzüm bembeyaz oldu ve herşey birbirine girdi. Ayaklarımı yere sağlam basmaya çalıştım ama olmadı. İçimde isim veremediğim aptal bir duygu vardı, tüm iç organlarım birbiri ile iletişimi kesmişti. Sesler ve görüntü bir anda durdu ve sadece ıslak yanaklarımı hisseder oldum. “Tanrım lütfen bana yardım et!” diye mırıldandım. Omzumdaki inen ağırlığı fark ettiğimde çığlık atarak geriye çekildim. "Sen.. Henry! Ne yaptığını sanıyorsun?!" Henry gittikçe netleşti ve bana kaşlarını kaldırmış bir şekilde baktığını seçebildim. "Diana, neden ağlıyorsun?" O sırada yanaklarımdaki ıslaklığın ağladığımdan dolayı olduğunu yeni fark etmiştim, ne aptaldım! Tişörtümün koluyla yanaklarımı silip kendimi toparlamaya çalıştım. "Hayır, yani, evet, ama iyiyim. Hayır, işte şey, şey yani, ben iyiyim. Tamam mı?" Henry otuz iki diş sırıttı ve başını tamam anlamında salladı. "Böyle konuştuğuna göre sen sadece iyi bir delisin," dedi şakayla karışık bir şekilde. Derin, derin nefesler alıp, kendime güç toplamaya çalıştım. "Neler olduğunu anlatmak ister misin Diana?" Neyse ki beni anlatmam için zorlamadan Bayan Reccha içeri girdi ve koca gövdesinin üstünde patlayacakmış gibi duran beyaz gömleğinin yakasını eliyle düzellti. "Good morning class!" Eskiden Chloe'nin oturduğu yere, yani yanıma oturan Henry bana bakıp tekrar gülümsedi. Ekşi bir gülümseme ile karşılık vererek önüme döndüm. Dersin geçen ilk 15 dakikası boyunca sayfadaki bütün "o" harflerinin içini boyayarak kendimi oyalamaya çalıştım. Tüm dikkatimi verdiğim "o" harflerinden beni ayıran şey, Henry'nin kolumu dürterek önüme bir kağıt itmesi oldu. Kağıdın üstünde yamuk bir yazı ile "Diana için" yazıyordu. Kağıdı dizimin üstüne alıp yavaşça açtım. Aynı yazının daha yamuk bir şekli ile; "şurda oturanlar senin sevgilin ile arkadaşın değil mi" yazıyordu. Ne çok seviyorlardı beni üzmeyi! Her harfin sonunda Bayan Reccha'ya bakarak, "Evet, SEVGİLİM ile ARKADAŞIM." yazdım. Sıranın altından ona uzattığım kağıdı iki parmağının arasına alıp cebine soktu. Başımı çevirmeden ona baktığımda burnunun etrafının kızarmış olduğunu fark ettim. Ne olmuştu ki? Sıranın altına doğru baktım. Evet! Elini var gücüyle sıkıyordu. Demek ki kağıdı verirken elimin eline değmesinden utanmıştı. 'İlginç.' diye düşündüm. O sırada not kağıdını tekrar sıranın altına koydu. Kalemi elimin tersiyle yere ittim, kalemi almak için eğildiğimde not kağıdını avcumun içine alıp tekrar oturdum. Bu sefer iyice eğri yazdığı kağıtta, "demek bu yüzden ağlıyordun biliyor musun ağlaman beni üzüyor lütfen ağlama Gülücük Dağıtıyor Gülücük Dağıtıyor" yazıyordu. Okurken yanaklarımın yandığını hissettim. Tam ona Josh'ın beni aldattığını söyleyecektim ki önce bir zil, sonra da "Dia, gamzen olduğunu bilmiyordum." sözleri beni kalemimden uzaklaştırdı. Henry'e başımı çevirip var gücüm ile gülümsedim. Bir parmağını gamzemin olduğunu düşündüğüm yere değdirip "Hem de iki tane," dedi. "Ne şeker!" Mutlu olduğum anları bozmasına alışmam gereken kişi kahkaha atarak sıramın üstüne oturdu. "Eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeveet, ne şeker! Kimleri görüyorum, Dia ve Hen! Vay canınaaaa! " Dişlerimi sıktım, kelimelerin üstüne basa basa "Niye gidip o aptal sevgilin ile bir lağımda yaşamıyorsun!" Diye bağırdım. "Herkes buna MUTLU olur!!!" Öyle kızgın görünüyor olmalıydım ki Henry bile korkarak geriye çekildi. Hatta at surat Chloe bile çenesini kapatıp usul usul sırasına döndü. Henry kolumu dirseğiyle dürtüp "Diana," dedi. Sesi kısıktı, herhalde sadece benim duymamı istiyordu. "..Chloe kötü bir kız, sen onun gibi değilsin. Sen iyi bir kızsın Diana. Ayrıca çok da.. tatlısın." Tanrım, bu da ne demekti böyle! Henry gerçekten iyi bir çocuktu ama onunla çıkma olasılığım gerçekten olanaksızdı. Özellikle de Josh'ın beni aldattığını öğrendikten bir gün sonra. "Henry ben.."
"Anlıyorum Diana. Ne Chloe'yi ne de Josh'ı görmek istemediğini anlıyorum Dianaaaaaa!!!" Bunu o ikisi de duysun diye yüksek sesle söylemişti. Gerçekten beni önemsiyor olabilir miydi, üstelik bu çok hoşuma giden bir davranıştı. Doğrusu o ikisi yüzünden ağladığım için kendime kızıyordum, buna değmezdi!
Yere düşen boş -gürültülü,- tepsiyi alıp göğsüme bastırdım ve koyu gözlerle bana bakan Henry'e gülümsedim. "38. kez sana Diana diye seslenip omzuna dokunuyorum ve 38. kez çığlık atıp heyecanlanıyorsun." Güldüm, aslında haklıydı. "Üzgünüm, ama tepsini kafana vurmadığıma dua etmelisin Henry." Henry elini başının üstüne koyup güldü. "Excuse moi*, suç bende!" (*özür dilerim)
"Hayır, suç sende değil. Ne konuşuyoruz biz?" Oturmam için çektiği sandalyeye baktım, çok delikanlıca bir davranıştı. Oturup karşımda ciddi bir tavırla beni izleyen Henry'e güldüm, ona hep gülümseyerek karşılık vermemden hoşlanıyormuş gibiydi. Tepsimi ileri itip öksürdüm. Yemekhanedeydik ve bir önceki gün kadar fazla olmasa da çok gürültülüydü. Oturduğumuz yerden neredeyse her yer görünüyordu. Aslında yemekhanenin tam ortasında, bir erkek ile aynı masada oturmak beni çok huzursuz ediyordu. Ama umrumda değildi, ne düşünürlerse düşünebilirlerdi! Josh üzerine kafa yormaktansa arkadaşlarımla (ki sosyal bir kız değilimdir.) gezip kafa dağıtmayı tercih ederdim. Her zaman Chloe ile gezerdim, ama.. Yanımda, bana gölge yapan iki kişiye baktım. Sesleri, görüntüleri ve ikisinin de parfümleri öyle tanıdıktı ki! Bana bakmamalarına rağmen Josh'ın, geçerken Henry'nin karnına dirsek attığını fark etmiştim. Masanın üstünde duran çatalı alıp o içi boş olan kafasına saplamayı ne kadar çok istesem de bir olay daha çıkartmak istemiyordum. Bunları düşünürken elimin üstündeki eli güç bela hissedebilmiştim. Sıcak bir dokunuştu bu.. Ah! Elimi hızla çektim. Bu da ne demek oluyordu? Henry'nin şevkat dolu gözlerine baktım, üzgün görünüyordu. "Yine ağlıyorsun," dedi. Ağladığımı her zamanki gibi yeni fark etmiştim. İyi ama, gözyaşlarımın akmasını engelleyemiyordum ki! Henry hala hüzünle bana bakıyordu. "İyiyim. Yalnız kalabilir miyim?" Sorumu cevaplamasına izin vermeden koşar adımla yemekhaneden kolidora çıktım. Neredeyse boş sayılırdı. Bir kaç adım sonra düşünemez oldum, koşarak okulun kapısına vardım. Omzuma çarpan sert kapının acısını da, acıma katarak çığlık attım. Nereye gittiğimi bilmiyordum, ne yaptığımı, ne düşündüğümü.. Aslında hiçbir şey bilmiyordum! Belki de dışarıdan şapşal gibi görünüyordum, yolda ağlayarak koşan bir kız görsem ne düşünürdüm ki? Şu an düşünemediğime göre, o an da düşünmezdim herhalde. Uzun boylu bir çocuğa çarpmam beni yavaşlatmıştı. Dengemi toplamaya çalışırken bağırarak özür diledim ve arkama bile bakmadan koşmaya devam ettim. O çocuğun beni deli sanmasını istemezdim ama ona dönüp özür dilemek bana bir kaç saniye kaybettirebilirdi. Ne acelem vardı ki? Perişan bir haldeydim, ellerim titriyordu ve bedenim koşuyor olmasına rağmen etrafımdaki her şey durmuş gibiydi. Caddeye yakın yerdeki fıskiyeleri kapalı olan havuzun yanında durmuştum. (?) Ellerimi soğuk mermerin üstüne koydum. Bembeyazlardı ve titriyorlardı, damarları uzaktaki bir insanın bile görebileceği kadar koyu görünüyordu. Kemikleri de bir o kadar belliydi. Suyun dalgalı yüzeyindeki yüze baktım. Saçları kulaklarını ve omzunu örtüyor ve suyun dalgalanmasına yol açıyordu. Bir elim ile saçımı sudan çıkarttım. Kızın gözleri kıpkırmızı olmuştu, yeşil gözlerinden oluk oluk akan göz yaşları havuzun suyuna karışıyordu. Kulaklarımda ağlayan kızın hıçkırıkları ile ıslak kirpiklerimi birbirine bastırdım. Kimdi bu kız, neden ağlıyordu, ne arıyordu burda, yaşıyor muydu, niye yaşıyordu ki, adı neydi onun, gözleri neden havuz kadar ıslaktı, kimdi bu kız, neden ağlı..

Hayatındaki tek amacı hayatta kalmakmış gibi ağlıyordu kız. Her şey daha kötü olacakmış gibi ağlıyordu kız. Ağladığında ağlamadığını sanarak daha çok ağlıyordu kız. Kalemi yorgundu ama hala ağlıyordu kız. Ağlıyordu kız.. hiç ağlamamış gibi ağlıyordu, küçük ama büyüktü kız.

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
28 Nis 2012 0:01
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

OleSea
Aşk'ın Koruyucusu
Aşk'ın Koruyucusu



Yaş: 30
Kayıt: 24 May 2011
Mesajlar: 1,239
Cinsiyet: Erkek
Nerden: ...
Teşekkür: 550

Durumu: Çevrimdışı

OleSea
Aşk'ın Koruyucusu
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Süper!!
Betimlemelerin,yazım tarzın,duyguların..sen bir yazar olmalısın!!!

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
28 Nis 2012 1:23
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): LoLoLollipop

LoLoLollipop
Yeni Üye
Yeni Üye

Avatar

Yaş: 24
Kayıt: 06 Nis 2012
Mesajlar: 39
Nerden: Unicorn ülkesii *-*
Teşekkür: 8

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LoLoLollipop
Yeni Üye
Tek Notalı Şarkı, Konu: Yanıt: Tek Notalı Şarkı,
Alıntıyla Cevap Gönder
Ben sadece Venusforumdaki acemiyim. Sadece bir klavyem var. Kitap yazabileceğimi sanmıyorum. ^^

Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazamaz..
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
28 Nis 2012 12:50
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki
2. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 71 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız