Alıntı:
Karanlıktı ve soğuk.Sailorlar sadece bunun farkındaydı.Ne Galacsuva'nın dediklerini anlıyor ne de ölümün geldiğini.
Mamoru ve Üç ışık grubu ise Galacsuva'ya yenilmiş bitkin ve yaralı bir halde kızlara bakıyordu.
Hepsi diz çökmüş gözlerindeki ışık yok olmuştu.Kimsenin yapabileceği bir şey yoktu.Bir umut ışığı bile şu kapkaranlık gökyüzünde parlamıyordu.
-Anlaşılan gerçekten de işe yaradı
diye gülümsedi Galacsuva
-Ne o işe yarayan?Kızlara ne yaptın?
-Hah sadece kalplerindeki umudu yok ettim.Bakın o güzelim çiçekler nasıl da soldular...
Evet doğruydu.İçlerinde hiç umut kalmamıştı.Zaten dünya'nın sonu gelmişti.Ölseler ne olurdu? diye düşünüyordu Maria.En azından düşünme yeteneği geri dönmüştü.
İçinden bir ses
-Hayır Maria...Bu kadar kolay pes edemezsin.Gelecek şimdi hepsi yok olacak
Bu sesi tanımıyordu.Kimdi bu konuşan?Galactia olmadığı kesindi.
-Arkanda bıraktığın ölüler.Onlar niçin öldüler?Sırf sen pes et diye mi?
diye devam etti gizemli ses.
-Hayır diye düşündü Maria.
Boşu boşuna ölmemişti Tai Kaito ve diğerleri.Boşu boşuna ölmemişlerdi...
İçindeki bir şeyler kırılmıştı o vakit.Sanki onu tutan bağlar teker teker koptu.Bakışlarında artık ışık vardı.Ve o kadar parlıyordu ki belki gökyüzünün umudu olabilirdi.
Diğer kızlar bu umudu görünce ayağa kalktılar.Onlar asla kaybetmemişlerdi ve kaybetmeyeceklerdi.
-Ne olur Galaksi aşkına?
-Bir şey olduğu yok Galacsuva sadece seni yeniyoruz
diye sırıttı Haruka
Hepsi değiştiler.İçlerinde yeni bir güç ve amaç vardı.Savaşmaya hazırlardı.
Birlikte tek güç olarak...
Hepsi inançla ataklarını yaptılar.Galacsuva ondan kaçabilmişti.O sırada Maria Galacsuva'yla savaşacağını belirtti.
Diğerleri ise Galacsuva'nın şehre yerleştirdiği ve şu kötü yıldırımları oluşturan kara incileri bulacaklardı.
Şimdi orada tek kalanlar erkekler, Usagi ve Maria'ydı.
Maria elindeki asasını tek bir hareketle kılıca çevirip Galacsuva'ya saldırdı.Galacsuva son anda geri çekilip elinden kurtuldu.Sonra aralarındaki savaş iki kılıcın sesiyle devam etti.
Galacsuva şaşkındı her şey bir anda aleyhine dönmüştü ve buna dayanamıyordu.Karşısındaki kız ise annesine o kadar benziyordu ki içindeki kıskançlık ve nefret daha çok büyüyordu.Onu mutlaka öldürecekti...
Maria ise dünyayı kurtarmak o kadar istiyordu ki sonu ölümde olsa devam edecekti bu yola.Yaptığı tüm kılıç darbeleri Galacsuva'da hiç bir işe yaramıyordu.Kendi aldığı yaralar ise onu zayıflatıyordu.Sonra birden soğuk kılıcı kalbinde hisseti büyük bir acıyla.Anlaşılan bu sefer Galacsuva kalbini hedef almıştı ve başarmıştı da.Nefes alamıyordu.İçindeki umut hala sürüyordu ve ne yapacağını biliyordu.
Tüm gücünü ve içindeki o muazzam kristalin gücünü kılıcına aktarıp Galacsuva'ya gülümsedi.
-Senin kılıcın beni öldürmeye yetmez Galacsuva ama inanıyorum ki kılıcım seni öldürmeye yeter
deyip Galacsuva'nın kalbini hedef aldı ve sonra hızla yere düştü.
Son nefesleri ve bir kaç dakika.Ona ne kadar değerli gelmişti.
Usagi ve Seiya yanına varmışlardı.Seiya Maria'yı kucağına aldı ve ona sıkıca sarıldı.
Usagi ise ağlamaya başladı.Her şeyi düzeltebileceğini biliyordu sevgiyle ama Maria bu yolu seçmemişti.Galacsuva ise büyük yara almıştı.Şimdi Usagi bunu tamamlaması gerekiyordu.
Her şey sevgiyle halledilebilirdi değil mi?Galacsuva da bir kişiydi ne olsa.Her ne kadar kötü olsa da kötülük değil o.Sadece kötülüğün ruhunu ele geçiren bir çocuktu.
Usagi kristalinin tüm gücünü kullandı.Işık, parlak ışık...Bunu en son Galactia Kraliçeyle savaşırken görmüştü.Bu tatlı ve sıcak ışığı.O zaman buna boyun eğmemişti ama şimdi o yaralı kalbi bunu istiyordu.
-Ne oluyor diye fısıldadı
-Bir şey yok küçüğüm sadece iyiliğin ışığı bu.Bir meleğin
dedi Galactia.
Ve sonra her şey düzeldi.Yine ay ve yıldızlar gözüktü gökyüzünde.Ve yeniden umut.Ama düzeltemediği bir şey vardı Usagi'nin.Maria...
Seiya onu hala bırakmamıştı.Belki de geri geleceğine inanıyordu.
Maria ise başka bir dünya'daydı.Gözlerini açtı ve etrafı inceledi.Hiç bir şey yoktu boşluktaydı sanki.Bembeyaz bir boşlukta...
-Maria benim ufaklığım
dedi bir ses.Maria hemen arkasına döndü ve oradaydı işte onun Kaito'su oradaydı.Gülümsedi ve ona doğru koşup sarıldı.
-Neredeydin sen?Galacsuva sana ne yaptı?
-Bir şey yapmadı ufaklığım sorun yok merak etme...
Sesi o kadar güzel geliyordu ki kulağına.Ona bir kez saha sıkıca sarıldı.Ve sonra meraklı mavi gözlerini Kaito'ya dikti.
-Neden buradayım peki?Bunu biliyorsundur değil mi?
Kaito gülümsedi ve Maria'nın elini tutup yürümeye başladılar.Yürümeye başladıkları vakit bembeyaz belirsizlik yavaş yavaş kaybolmaya başladı.Bir saray belirdi önlerinde.
-Bir zamanlar küçük bir kız vardı geçmişini merak eden.Galiba ben seni oraya götürüyorum.Geçmişini görmeye...
Her şey bir anda netletmişti.Maria ne gördüğünü şimdi anlamıştı.Önünde bir saray avlusu uzanıyordu.Gülümsedi.Burayı gayet iyi tanıyordu.Kaito ile izlemeye başladılar.
Bir çift el ele tutuşmuş merdivenlerden iniyordu.Ve arkalarında küçük huysuz bir prenses.Prenses onlara itiraz ediyor gitmek istemediğin söyleyip duruyordu.Onu sevmedikleri söylemişti.Çift yavaşça döndü.Kadın yavaş eğildi ve kucak açtı.Küçük prenses ise ona sarıldı.Sonra kadın kızını kucağına aldı.Sonra onu öptü.Küçük kız annesine öpücükle karşılık verdi sonra babasına gülümsedi ve onu da yanağından öptü.
Bütün bu olaylar olurken Maria ne kadar da babasına benziyor diye iç geçirdi.Kızın saçları gece gibi siyahtı.
Bu anı gayet iyi hatırlıyordu.Ailesini ve küçüklüğünü.
-İşte benim aşık olduğum ufaklık bu diye söylendi Kaito ve devam etti
'Huysuz mızmız zarif ve güçlü...'
Maria her şeyi anlamıştı şimdi.Gemişini ailesini ve her şeyi...Kaito'ya döndü.Gitme vaktinin geldiğini hissetmişti.
-Seni yanıma almadan gidemem Kaito
-Gitmek zorundasın küçüğüm.
-Hayır hiç bir kuvvet beni buradan götüremez.
Kaito gülümsedi ve Maria'ya yaklaştı.
-Gayet de götürebilir küçüğüm.
dedi ve Maria'yı öptü.Sonra ondan uzaklaşıp
-Elvada Maria'm dedi ve belirsizleşmeye başladı
Maria haykırdı geri gelmesi için ama ne gelen oldu ne de giden.Sonra kendi de belirsizleşti.
Gözlerini bu sefer açtığında Seiya'nın kucağındaydı ve bütün kızların gözleri üzerindeydi.
Belli ki çoğu ağlamıştı.Onlara gülümsedi ve hep birlikte güldüler.Seiya'ya baktı ve ona iyice sokuldu.Seiya ise çenesini Maria'nın başına koydu ve ona iyice sarıldı.
Elvada demenin vakti gelmişti.Sonsuza kadar birlikte gülmeyeceklerdi belki görünüşte ama kalpten hep öyle olacaklardı.Şimdi onlara veda ederken Maria bunları düşünüyordu.Uzun zaman sonra eve gideceğinden hiç mutlu değildi aslında onları çok özleyecekti.
Usagiye sıkıca sarıldı ve Mamoru'ya gülümseyip yanağından öptü.
-Öhöm burada bir şey demen gerek diye söylendi iç sesi.
-Biliyorum sen bir aradan çıksana! diye çıkıştı iç sesine Maria
-Usagi Mamoru kızını olmaktan gurur duyuyorum, sizi hiç unutmayacağım
ve son kez sarıldı ikisine.
Seiya orada somurtmuş bekliyordu.
-Somurtma Seiya, geri geleceğim dedim ya
-Eminim geleceksin
-Of ne kadar inatçısın
Ona son kez sarıldı.Ve onu uzun uzun öptü.Geri geleceğine bir sözdü bu.
Geri gelecekti bundan emindi.Hep bu dünya ne yapardı Maria'sız
İlk defa üzülerek gülümsedi her birine ve ışığa seslendi.Onun seslenmesiyle tatlı ve sıcak ışık etrafını sardı.Bu ışığın içindeki hala var olan kristal olduğunu biliyordu Maria.
Şimdi yavaş yavaş yükseldi.Herkese bir kez daha bağırdı Geri geleceğim diye ve belirsizleşmeye başladı.O sırada yanında bir kelebek gördü.Bunun kim olduğunu biliyordu.
Eve gidiyorum diye düşündü.
-Sonunda eve gidiyorum Kaito
-Hıhı, sonunda küçüğüm...
Bu hikaye ilkimdi.İlk bu hikayeyle bir şeyler yazmaya başladım.Ancak her ne kadar da ilkimde olsa sonunu getirmemişti.Bir bakıma haksızlık diye düşündüm.Ve sabah sabah aklıma geldi, yazayım dedim.
Bu hikayede siz arkadaşlarımın neler çektiğini biliyorum.
Üzgünüm derim ve bir hikayeme de son noktayı koyuyorum...
Baştan beri okuduğunuz ve sabrettiğiniz için teşekkür ederim =)