Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 10, 11, 12, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 

Beğendiniz mi?
Evet
100%
 100%  [ 7 ]
Hayır
0%
 0%  [ 0 ]
Toplam Oylar : 7

Yazar
Mesaj
MoonMirror
Master Otaku
Master Otaku



Yaş: 27
Kayıt: 01 Arl 2011
Mesajlar: 421
Nerden: Azerbaycandan
Teşekkür: 100

Durumu: Çevrimdışı

MoonMirror
Master Otaku
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Cok guzel bir bolum olmus ellerine saglik . Insallah Mert Elifi karmasikli hayatindan bir azda olsun uzaqlasdirir..........

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
07 Nis 2012 5:24
princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 27 Şub 2011
Mesajlar: 1,316
Cinsiyet: Kız
Nerden: Freeman's Mind
Teşekkür: 142

Durumu: Çevrimdışı

princess_serenity
Güzelliğin Savaşçısı
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
geç gördüüm Şaşırmış Durumda
muhteşem,femist kısaca gülsüm-sama gibi,^^

yeni bölümü 3768959580956895675986 gözün 585989657568 katından fazla bir gözle bekliyorum OwO

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret

INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
08 Nis 2012 14:37
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Canlar herkese beğenileri için teşekkürü bir borç bilirim. İyi ki vakit ayırdınız emek verip okudunuz. Mesajlarınıza gözlerinize sağlık lakin şöyle bir gerçek var forumda alıp başını giden ff mevzusu beni bile rahatsız etmeye başladı ki daha gözünü açmadan foruma üye olur olmaz ff başlığı açanlar var. FF fan fiction demek. Fan fiction sonuçta fanı olduğunuz bir hikayeyi kendi açınızdan kurgulamak demek. Ben bu şekilde düşünüyorum. Bu başlığı ilk başta öylesine bir hikaye olarak açmıştım artık bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Hal böyleyken foruma kızıp dinime küfreden müslüman olsa durumuna gerek olmadığından bu başlığım temizliğe taşıyacağım.
Persephone ve Tanrıların Savaşında hepinizin en azından hoşuna giden bir hikaye okuduğunuza ki okuyabildiyseniz ne mutlu bana inanıyorum bunun için herkese teşekkür ediyorum:)

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
08 Nis 2012 23:22
##Usagi##
Master Otaku
Master Otaku



Yaş: 20
Kayıt: 19 Arl 2010
Mesajlar: 424
Nerden: Candy Kingdom'dan. &
Teşekkür: 65

Durumu: Çevrimdışı

##Usagi##
Master Otaku
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
LadyinDeath yazmış:
Canlar herkese beğenileri için teşekkürü bir borç bilirim. İyi ki vakit ayırdınız emek verip okudunuz. Mesajlarınıza gözlerinize sağlık lakin şöyle bir gerçek var forumda alıp başını giden ff mevzusu beni bile rahatsız etmeye başladı ki daha gözünü açmadan foruma üye olur olmaz ff başlığı açanlar var. FF fan fiction demek. Fan fiction sonuçta fanı olduğunuz bir hikayeyi kendi açınızdan kurgulamak demek. Ben bu şekilde düşünüyorum. Bu başlığı ilk başta öylesine bir hikaye olarak açmıştım artık bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Hal böyleyken foruma kızıp dinime küfreden müslüman olsa durumuna gerek olmadığından bu başlığım temizliğe taşıyacağım.
Persephone ve Tanrıların Savaşında hepinizin en azından hoşuna giden bir hikaye okuduğunuza ki okuyabildiyseniz ne mutlu bana inanıyorum bunun için herkese teşekkür ediyorum:)

Ya lütfen temizliğe gönder me Çıldırmış Durumda Forumda okuduğum nadir hikayelerden biri bu Çıldırmış Durumda


Anneme 'merhaba' deyin.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 11:17
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Ya ya ya Gülsüm sakın böyle bir şey yapma.
Hem forum temizliğine göndereceğine konuyu taşısınlar olmaz mı Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor

Hem nereden çıktı bu mesele anlamadım ki ben Madde



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 12:05
jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda

Spoiler:


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 14:23
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): LadyinDeath

Alice
Otaku
Otaku



Yaş: 29
Kayıt: 11 Ksm 2011
Mesajlar: 355
Nerden: Şinigami Dünyasından
Teşekkür: 114

Durumu: Çevrimdışı

Alice
Otaku
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Geç okuduğum için lütfen kusura bakma Gülsüm.
İnanılmaz güzel yazıyorsun. Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor Ellerine sağlık.
Yalnız Mert Elif'i tam olarak tanıyınca ne yapacak gerçekten çok merak ediyorum. Umarım Mert Elif'i bu akıl almaz durumun içinden kurtarır. Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda Çıldırmış Durumda
Yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 16:12
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): LadyinDeath

LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
yalnız tepkiler geldikçe çok kararsız biriyim sanırsam hep böyle ilgi çekme durumunda olan insan profili durumuna düşüyorum. Aynısı tanrıların savaşında da olmuştu Çok MutluÇok Mutlu okuduğunuz için çooook teşekkür ederim. Ayrıca aklıma gelmemişti serbest köşeye taşınmasını talep edebilirim. Bu daha mantıklı olur. Hem konsept dışı olmamış olur.

Ohhh jan ablanın bile okuduğu bir hikayem var artık Gülücük DağıtıyorGülücük Dağıtıyor Ben daha ne isterim.

Sayın okuyucu
Mertten bir cacık olmayacak rahat olun. Kime kalmış birini içinde bulunduğu uçurumlardan kurtarmak kişi kendisine uzatılan ipi algılamayınca. Yeni bölümle aranızda olacağım. Yazmak istiyorum nedense bu aralar. Bir de hatırlayabilsem her şey daha kolay olacak. Gereksiz aksiyon için herkesten özür diler okuduğunuz içiin gözlerinize yorumlarınız için kelimelerinize sağlık methiyelerini arka arkaya dizerim.
Belli mi olur yakında bende jan abla gibi okuyucusunu kucaklayan bir yazarımsı olabilirim:P Her şeyin çakması var jaaan ablaa:)

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
09 Nis 2012 18:24
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): elaaa

LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 4-Merak

tanrının oniki parmağı olabilirdi
her parmağında bir mevsim
ben haziranda oynardım genelde çırılçıplak
haklıydın böcek
evet sen haklıydın
tanrı beni parmağında oynatacak kadar hamarattı ...


lanete inanırdım
çünkü lanetli bir ölümlüydüm
aynalara kırık dökük paslanmış bir suret bırakan bu organizma
haddinden fazla iyimserdi sunulan huzura
bana kalsa 200 yıl civarı yaşamalıydım
-bir şeylere yaramanın verdiği hazla
bir katilin iş başındayken kalp atışını
hissetmeliydim


sana inanırdım
kanatların yoktu ama güzel korselerin vardı
ve belin
bir organizmanın ne denli ihmale gelmeyeceğinin
bana kalırsa iyi bir kanıtıydı
iki veya üç gün, el ele tutuşmuşlardı
tam önümden geçerlerken fark etmiştim
sen pazarın bütün ertelerinden daha güzeldin
usturanın üstüne düşerken
şu aklım
lanetli birinin intikamı söz konusuydu


tanrının on iki meleği olabilirdi
bunlardan biri sen olabilirdin
haklıydın böcek
sen haklıydın
aşk; tanrının kalp atışıydı...

requiem


Odamda oturuyorum. Bugün günlerden cuma. Doktoru Duru’ya günlük tutmasını söylemiş. Duyguları dışa yansıtmada en güzel örnekmiş. Tabi günlüğü psikoloğun okuma isteğini göz ardı edersek oldukça güzel bir fikir. Yazmayı öğrendiğimden beri en iyi olduğum konu zaten. İlk günlüğümü hatırlıyorum. Pembe üzerinde çiçekler vardı. Sonra bir de kiliti. Anahtarlarını özenle yanımda taşırdım. O kilidin o defteri defterinde kilidiyle birlikte benim sırlarımı sakladığına o kadar emindim ki. Düşündüğüm her şeyi yazdım. Sonra bir gün annemin basit bir saç tokasıyla günlüğümü rahatça açabildiğini farkettim. Şimdi düşününce bunun aslında benim iyiliğim için olduğunu biliyorum. Dominant bir karaktere sahip olunca kontrol edilmesi zor birisi oluyorsunuz. Annem ailevi sorunlarla o kadar meşguldü ki bir de benim problemlerim onun yıkılmasına neden olacaktı bundan eminim . O yüzden hep dengemi bildim. Onun en büyük zorluğu olmayı bunun yanında en büyük destekçisi olmayı da başardım. Onunla birlikte ağladım.

Çocuk olduğum hiçbir gerçeği değiştirmezdi. Bu yüzden toka ve kilidimin uyumunu gördükten sonra kendime ikinci bir günlük aldım. Bu defteriyse kırk yıl düşünseler kimsenin aklına gelmeyecek bir yere sakladım. Soba borusu için ayarlanmış olan o küçük deliğin içine. Artık doğalgaz kullandığımıza göre kimse oraya bakmayacaktı. Benim sırlarımsa kömürün içinde huzurlu kalacaktı. Annem içinse defterime onu mutlu edecek cümleler yazdım. Onun ne kadar şahane birisi olduğunu ne kadar mutlu olduğumu. Çocuktum yazdıklarımın onu mutlu edeceğini biliyordum. Bazen sırf o mutlu olsun diye hikayeler uyduruyordum. Arkadaşlarımın beni nasıl çok sevdiğini birlikte neler yaptığımızı yazıyordum. Arada birkaç küçük şakalarda vardı. 9 yaşındaydım ve iyiydim annem öyle düşünüyorduç Mesela ona sırf bu problemler yüzünden her gece hüngür hüngür ağladığımı hiç yazmadım. Ya da kedilerin biz evlerde bu kadar rahat yaşarken sokakta yağmur altında sırılsıklam bir halde sığınacak yer aramalarının beni ne kadar üzdüğünü yazmadım. İnsanlarınsa ay çekil şurdan diyerek tekmeleyişini gördüğümü de yazmadım. Annem benden büyüktü o da bunları biliyordum. Belki o da bunlara üzülüyordu ama benim gibi tepkiler veremiyordu. O zaman annemin bu konularda çok duyarsız olduğunu düşünürdüm şimdiyse alıştığını düşünüyorum. Yapacak bir şey yok. Olmayınca da yapamıyorsun.

Nereden nereye getirdim yine öyle değil mi? Ne diyorduk günlük meselesi? Bilgisayarımı aldığım günden itibaren kömürlü defterlerime veda ettim. Kendime bilgisayarda şifreli bir günlük edindim. Klavyeye döktüm bu sefer hislerimi. Yine de yazdım. Yazdıkça durulduğumu farkettim çünkü ve hiçbir zaman yazdıklarımı okumadım. Bir filmde duymuştum eğer yazdıklarınızı okumadan yazmaya devam ederseniz gerçek düşünceleriniz ortaya çıkar ama okumaya başlarsanız düşüncelerinizden utanır ve hemen değiştirmeye koyulursunuz. Bunu yapmak istemedim. Bazen çocukken yazdıklarımı okumaya çalışıyorum da utanç kaplıyor içimi. Ben bile çocukluğumdan utanıyorum. Tamam yine konu dağıldı. İşin özü bende günlük tutuyorum ve bunu söylemek için psikolog olmaya gerek yok. Kızlarla yarın için planımızı konuştuk. Öncelikle dershaneye gidilecek sonrasında ise öğlen kumpir yemeye ver elini Ortaköy.

Lise 2. Sınıfa kadar otobüse tek başıma binmediğimi itiraf ediyorum. Hep anneanneme giderdik otobüsle. Eski otobüslerin kokusu içerisinde. Aman yarabbim o ne iğrenç bir kokudur. Mide bulandırıcı. Sıcakla birleştiyse hele de. Şimdiki farklı ama. Anneme Kadıköy’e gideceğimizi söyledim. Ortaköy’e izin vermeyeceğinden eminim. Kızlarla planı yapıyoruz. Sonra msnimde farkediyorum onun ismi parlıyor.
Azil oturum açtı.
Çat bir titreşim.


-Selam

-Selam

-Nasılsın.

-Teşekkür ederim sen nasılsın?


Bekliyorum bir yandan kızlarla konuşuyorum bir yandan beyfendinin tamam cevap vermesini bekliyorum. Cevap yok. 1. Titreşim cevap yok. 2. Titreşim yine cevap yok.Sonra lütfedip cevap veriyor.

-Kusura bakma müsait değildim.

-Anladım önemli değil.

-E neler yapıyorsun?


Neler mi yapıyorum. Yarınki planımı söylesem sırf merak için gelir mi olduğum yere? Yine de söyleyebilirim. Ama beni bu saçlar ve bu kaşlarla mı görecek? Pembe boğazlı çocuk gibi kazağım bile var. Bununla onun için ancak komşunun küçük kızı olurum. Yanağını sık eline çikolatayı tutuştur dolaşsın o etrafta. Yine de söyleme isteğime karşı gelemiyorum.

-Arkadaşlarımla planlar yapıyordum yarın için.

-Anladım ben rahatsız etmeyeyim istersen?


Of aptal mı bu ya sorsana be adam ne planları yapıyorsun diye. Merak duygunu mu aldılar senin.

-Yok önemli değil zaten bitti. Ayarladık.

-Anladım.

-Ortaköye gideceğiz yarın dershane çıkışı kızlarla. Kumpir yiyeceğiz sahile doğru.

-Güzel plan yapmışsınız. Dikkatli olun. Kalabalık yerler pek tekin değil.


Teşekkürler komşunun zeki oğlu dikkate alırım. Tanıştığımızdan beri bir abi havaları. Ben anlayamadım bu durumu.

-Senin planların nedir sen neler yapacaksın?

-Ben mi? Sabah İngilizce kursuna gideceğim. İş yerinin şartı. Sonra da bende arkadaşlarımla takılırım herhalde. Sahil kenarında olurum. Deniz havasını özledim.


Bu bir sinyal mi? Sanırım anladı. Zaten anlamadıysa yaşına saygı duymayacağım artık. Kendisi ağzından kerpetenle laf verdiğinden zorlamayla ancak öğrenebildim sevgilisinin olmadığını. Bu da nasıl oldu kız arkadaşın öğrenmesin geyiğinden çıktı. En nihayetinde yok öyle bir şey ondan rahatıma dönünce olay derin bir nefes aldığıma eminim.

-Deniz kenarında yaşayan bir insan olunca deniz havası hiç öyle iyi gelmiyor; ama Ortaköy güzel. Seviyorum.

-Güzel. Gez arkadaşlarınla. Bu yaşlar bir daha geri gelmez. Sonra çok ararsın.
Geldik mi Duru’nun amca muhabbetine. Bildiğin amca nasihatlerine başladı. Yaşından büyük olmaya çalışan herkes bizim gözümüzde amcadır. Adını bilmeye gerek yok amca demek kafi. Mert şu an amcalık yapıyor aklınca.

-Akıl vermek için fazla genç değil misiniz Mert bey?

-Benden geçti artık.

-Sanırsın dünyanın yükü omuzlarında. Nasıl cümleler öyle onlar. Alt tarafı 5 yaş var aramızda.

-Yanlış düşünüyorsun omuzlarımda olan dünyanın yükü değil. Yaşadıklarımın yükü omuzlarımda.

-Ne yaşamış olursun ki? Daha kaç yaşındasın 21-22? Fazla abartanlardan olduğunu düşünmemiştim.

-Boşver şirine. Belki de ağırlık görecelidir. Belki de ben abartıyorumdur.

-Konuşmak ister miydin?

-Belki. Başka zaman. Çıkmak zorundayım. Sana iyi geceler.


Her zamanki gibi sohbetin yarısında toz ve duman. İçimde kırıklık hissediyorum. Hiç görmediğim bir yüz içimde bir kıpırdanmaya sebep oluyor. Üzülmesi kötü. Herkes yaşıyor. Acı olmadan yaşanmaz. Bunu benim kadar onunda ezberlediğine eminim. İnsanlar sorunlarını paylaşmaktan çekinir ve onlardan utanırken Mert bana içini açıyordu. Hayır daha açmadı; ama bir gün açacağına inanıyordum çünkü o zaman içerisinde göreceğim şeyin ne olacağından oldukça emindim. Olmasa bile… Onun içinde kendimi görecektim.

Güneşli bir cumartesi gününden herkese merhaba…

Erkenden kalkıp dershaneye gitmekten daha kötüsü de olabiliyor. Mesela ilk dersin Tarih olması ve benim çok uykulu olmam. Lise’nin çetrefilleri. 17 yaşında birisi için en iğrenç anlar. Bir bakalım eşit ağırlık bölümündeyim. Seneye sınavlara gireceğim. Ne olmak istediğimi henüz bilmiyorum.Ne olmak istemediğimdense eminim. Ailem biraz daha sen bu çeneyle iyi avukat olursun onu kazan bari demeye devam ederse tüm avukatların katline ferman yazdıracaklar. Benden iyi kenar mahalle goncası da olur bi çirkeflikle ama kimse bu yönde teşvik etmiyor. Kafamda kocaman bir şaplak hissettim o an. Dersin bittiğini farketmemişim bile. Duru, Hatice ve Duygu sayısal öğrencileri. Onları ortak derslerimizde ve teneffüslerde görebiliyorum. Duru her teneffüs yanımda bitiyor ve ne hikmetse Duygu ve Hatice’nin dibinde de hemen sonrasında biz bitiyoruz. Bugünkü planın üstünden geçiyoruz.

Tam da şu filmlerdeki 4 arkadaş grubundan bizimkisi. O kadar çok Amerikan gençliği teenage dream’i izledik ki artık ister istemez kendimize bir rol belirledik sanırım. Grubumuzun en maçosu Hatice. Liderimizde sayılabilir. Grubu o yönlendirir. Dile getirilmeyen tüm kuralların sahibi odur. 4 kişi birbirinden sır saklayamaz. Duru’yla bunu daha önce bozduk. Grupta aşık olmak yasaktır. Bunu da bozmak için hepimiz çaktırmadan uğraşıyoruz yalan yok. Şayet aşık olan olursa aşık olduğu kişi grup konseyinden geçirilir. Standartlara uygun görülmezse aşk kalbe itina ile gömülür. Birisini bulma ihtimali olursa tabi. Tam bir umutsuz vakayız anlayacağınız. Hatice siyah uzun saçlı kısa boylu bir kız. Tam bir akrep. Gözleri ile sizi korkutabilir. Size o meşhur bakışları attığında konuşmasına gerek yoktur. İğnesini teninizde hissedersiniz. Ben bile ondan çekiniyorum yalan yok. Duygu grubun safı. Matematik konusunda hepimizden iyi. Sevecen kibar haticenin tatlı şeker versiyonu. Kuralları o da destekliyor. Yeşil gözlü kumral dalgalı saçlı bir kız. Duygu saflığı ile daha bir yakındır bana. Haticeden korktuğum kadar Duygu’ya anaç duygular besliyorum. Duru ise grubumuzun umursamaz şımarığı. Ailesinin ilgisinden şımarmış oyuncak bebek. Tek isteği daha fazla ilgi. Bu da onu grubun ilgi manyağı yapıyor. Benim gibi yalnız benim gibi sıradan ve benim gibi her şeye meraklı onu benden ayıransa onun dinginliği. Bense grubun her lafı rahatça söyleyen kendisine tek laf söylense emen alınan elemanıyım. Genelde hemen unuttuğum için kimse kırdığı bir şeyi tamir etme gereği duymuyor. Yine de Hatice dahi bir konu hakkında haddinden fazla ısrar ediyorsam o konuda bana çemkirmez. Grubun başı olmasına izin vererek ben ona saygımı sunmuş oluyorum o da bana saygısını bu şekilde gösteriyor. Bir de diğer Hatice var ki o arada geliyor ya gruptan sayılması bile gereksiz; ama geliyor işte.


Ders bitmiş. Kafam olmuş kaynar kazan. Aceleyle Üsküdar sularından uzaklaşmaya çalışıyoruz. Beşiktaş motoruna binip Avrupa yakasına geçtik. Denizin kokusu midemde bulantı yaratıyor ama umursamıyorum. Derin bir nefesi ciğerlerime dolduruyorum. Motor sallanıyor ve bu midemi daha fazla çıkmaza sokuyorum. Hatice kolumu tutarak bana destek çıkıyor. Az kaldığını dile getiriyor. Kendimi tutmaya çalıştım. Sonunda Beşiktaş. Ortaköy’e gitmekte tam işkence. Yürümekten nefret eden ben için nerden baksan 20 dakikalık yürüyüş demek. Her seferinde Hatice’ye ne kadar kaldı diye sormak zorundayım o da usanmadan geldik geldik sabret demek zorunda.

-Elif. Bugün hımbıllığının zirvesindesin.

-Senin için söylemek kolay Duru Hanım. Çok yorgunum.

-Ah pek muhterem Elif hanımlar uykularını alamamışlar mı?

-Uyuyamadım kızım ben. Yorgunum.

-Neden uyuyamadın bir şey mi oldu?

Aileme gönderme yapıyor bu kısımda sevgili düşünceli Duru’muz.

-Yok bir şey sadece düşündüm.

Aramızda fısıldaşmamız Hatice’nin dikkatinden tabi ki kaçmadı. Sohbetimize katıldı hemen. Duygu’da peşinden.

-Sorun mu var gerçekten Elif.

-.Yok be Hatcuk ya ne sorunu olacak. Sadece düşünüyorum.

-Hazırlanııın Elif’in felsefi düşünce akımı birazdan başlıyor. Bugünkü konuşmamızda evet Elif sendeyiz..

-Nasıl da bayat espri o öyle Duygu. Sen espri yapma kızım sende eğreti duruyor. Matematik çalış sen

-Çok kırıcısın kızım.

-Kırılma kırılma şaka yaptım ve evet bugünkü konumuz davul sesi yapın lütfen.. Aşk.

-Şaşırmadım. Gereksiz bir konu için vakit harcamayacağız öyle değil mi?

-Neden gereksiz Hatcuk? Şimdi biri gelse sana dese ah hatcuk yârim saçları uzun yârim

Duygu araya girdi girmez olasıca.

-Aklı kısa yârim…

-Duygu öldüğünün resmidir kızım!


Her zamanki gibi Hatice Duygu’yu kovalamaya başladı. Onları gördükçe içimi bir huzur kapladı. Onlarla olduğum için mutluyum aslında. Onların yanında kendimi ait olduğum yerde hissediyorum. Gerçekten gülüyorum.

-Ah be Elif aşk bir sudur iç iç kudur

-Bunu yazan derviş beklemekten gebermiş.

-Öyle miydi o lan?

-Ne bileyim aklıma öyle geldi. Senin sorunun şu çocuk mu yoksa?

-Evet garip birisi. Dünya yükünü omuzlandığını sananlardan. Şu en sinir olduğum tip; ama bir yandan da en yakın hissettiğim. Onun cümlelerini ben mi yazıyorum ki Duru?O konuşmuyor da nette beynim karşıma geçmiş benimle mi konuşuyor? Bu kadar benzer mi ki içi içime? O ben mi acaba?

-Sen değil. Sen olamaz. Sen sensin bunu unutma. Kimse sen olamaz. Sen eşsizsin.

-Hadi ordan sersem.


Yürüdük. Ayaklarımın biraz daha yürüsem kopacağına emindim. Takıcıları gezdik. Denize karşı kumpir yedik. Elime yüzüme bulaşan mayonezi ve kumpirimi paylaştığım kediciği de unutmadan güzel bir gün geçirdim. Her gittiğim yerde gözlerimin onu aradığına eminim. Bilinçsizde baktım insanlara. Onun olabileceği herkesi göz hapsine aldım. O da sahilde olacaktı bugün. Soluduğum havayı solumak için. Aynı havayı solumak ama birbirini görmeden. Milyonlarca insanla aynı işlemi yapıyorken o milyonlarca insandan birisinin daha bir değerli oluşu nefesinin. Sahi aşk nedir ki? Hem ben onu hiç görmedim. O da beni görmedi. Belki bu yüzden tanıyamadı. Burada olmasını dilerdim. Bu akşam msne gelir mi?

Geldi.

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
09 Nis 2012 20:09, Değiştirme: 05 May 2012 19:52 (Toplamda 1 kere)
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Yorum yazıcam da ne yazıcağımı bilmiyorum.Söylemek istediğim çok şey var..

Şuan kendimi elif'le hatice (sadece bakış konusunda) arasında bir yerde görüyorum.Karakterlerle özdeşleştim Gülücük Dağıtıyor Bazı yerlerde bende böyle hissediyorum dediğim yerler oldu, oluyor ve görünüşe göre olacak..
Mert'ciğim canım niye böyle yapıyorsun? Neden gelmiyorsun Ortaköy'e?Neden hep abi triplerindesin ?Niye odunsun?

Hikayeyi devam ettirdiğin ve uzun bir bölüm yazdığın için teşekkürü borç bilirim Gülücük Dağıtıyor



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 20:50
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): LadyinDeath

LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 5-Hayalet

Ondan nefret ediyorum! Nefret nefret nefret! Gerizekalı beyinsiz! Her neysen ne olabilirsen! Gözlerimden yaşlar akıyor. Engel olamıyorum. Akmaları ne kadar da doğal oysa ki! Baktım aynaya gözlerim kırmızı gözlerim kan çanağı. Sebebi yok o sebep olamaz öyle değil mi? Bu oyunun yenilen tarafı ne zaman ben oldum. Birini beklemek? Elinde çiçeklerle saatlerce beklettiğimiz arkasından yığınla espri yaptığımız o kişi de böyle hissetmiş olabilir mi? Bende beklemedim mi? Dizilerin karması gerçek hayatta olamaz. Hadi ama o senaryo! O lanet olası bir senaryo. Yazarını arasam karşınıza dikebilirim ama hayatın senaristi hakkında bu şekilde davranabilir miyim? Hayat karşısında bu denli rahat olabilir miyim? Allah’ın yazdığı hikâyeye isyan edebilir miyim? Edemedim! Karma diyorlar buna. Ne ekersen onu biçersin felsefesi. Rüzgâr ektim şimdi ellerimde fırtınayla geziniyorum etrafta. Bu çok sıkıcı bir hal almaya başladı.. Bir sıfır yenilgiyle başlamak bir maça üstelik böylesine bir rakip karşısında. Bir hayaletle yarışmak ne kadar kolay olabilir?

-Hoş geldin.

-Nasıl geçti arkadaşlarınla gezin?

-Güzeldi. Sen neler yaptın?

-Kursa gittim. Biraz İngiliz dilinde saçmaladıktan sonra eve gelip uzunca bir uyku çektim. Sonrasında senin yaptığını yaptım. Bostancı sahilinden güneşin batışını izledik arkadaşlarımla.

-Güneşin batışını izledin demek. Bende o esnada motorda midemle savaş veriyordum. Yine de güneşin batışını görebildim güzeldi.

-Güneşin batışı güzeldir evet. Yanında sevdiğin insanlar olunca daha bir güzel olur.

-Aynı güzelliği paylaşmışız seninle. Farklı noktalarda farklı anlarda aynı güzelliğe ortak olmuşsun benimle.

-O halde farklı evrenlerdeki aynı anımızın şerefine.

-İçiyor muyuz?

-Sudan zarar gelmez öyle değil mi?

-Ben Yeşilaycıyım ve evet sudan zarar gelmez.

-Ne güzel Elif. Ne kadar masumsun ve temiz. Çocuk olmanın en özlediğim tarafı bu. Yeniden aynı duyguları hissetmek isterdim biliyor musun?

-Katil misin?

-O da nereden çıktı?

-Farkındaysan sürekli amca muhabbetine sardın ve sanki geçmişinde birini
öldürmüşsünde acısını kalbinden taşırıyormuşsun gibi bir hal içerisindesin.

-Güldürdün beni doğrusu. Hayır kimseyi öldürmedim. O ne biçim kelime kız öyle. Katil profili mi çizdim ? Üzüldüm şimdi.

-Hayır sadece sordum.

-Hem gerçekten bir katil olsam sana söyler miydim?

-Söylemez miydin? Ben anlardım. Belki de anladım. Anlamamazlıktan mı geliyorum acaba şu an? Kafamı karıştırdın iyice.

-Tamam tamam sakin ol. Eğer katil olsaydım sana söylemezdim yine eğer bir katil olsaydım seni öldürmeye kıyamazdım.

-Neden?

-Ne neden?

-Bir katilin ölüm kitabında neder yer almadığımı merak ediyorum.

-İyi niyetlisin. Görmen gereken yaşaman gereken o kadar çok şey var ki. Hayallerin umutların var hayatta mutlu olduğunu görmek isterim ve o zaman bende mutlu olurum. Senin enerjini seviyorum rahatlatıcı ve doğal.

-Teşekkür ederim. Peki senin hayalin ne?

-Benim hayalim. Üye olduğun siteyi hatırlıyor musun? Gerçi genelde online olduğunu görüyorum ve aramıza kattığın arkadaşlar için teşekkür ederim işte benim hayalim o siteyi dünya markası haline getirmek. Bunun için uğraşıyorum. Kendi işimde yükselmek ve başarılı olmak istiyorum. Bir gün bende çok iyi bir iş başarmış olmak istiyorum.

-Güzel bir hayalin var dilerim olur.

-Peki senin en büyük hayalin ne Elif?

-Mutlu olmak istiyorum.

-Güzel bir hayal ama bu kadar zor mu? Mutluluk nedir ki mutlu olmak her daim ellerinde. Hayaller Elif ayakta görülen rüyalardır. Uyanıp gerçekleştirmek bu uğurda çalışmak bizim işimiz. Yarın göç ettiğimizde keşke dememek için uyanmalıyız.

-Mezarını kendi kaşık çatalınla kazma. Bazıları rüyalarında hayallerini görürken diğerleri gerçekleştirmek için uyanmak zorundadır.

-Çok doğru.

-Aklıma geldi birden bu söz. Yine de her şey elimizde doğru. Çok çalışırsam iyi bir bölüm kazanırım. İyi biri olursam iyi insanlarla tanışırım. Birazcık şanslıysam başıma kötü bir olay gelmeden evime varırım. Mutlu olmak içinse sadece mutlu olmalıyım biliyorum ama yine de deniyorum. Herkesin derdi kendine benimkileri küçük görme.

-Sorunların ne bilmiyorum ama seni bu kadar zorladıklarına göre ağır olmalılar anlatmak ister misin?

-anlatsam inanmazlar oğul, masal derler,
masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler
sanki hakikati bilirmiş gibi.
sanki hakikatin sırrına ermiş gibi.
masala inanmayan gerçeğe inanır mi? Demiş şair. Boşuna dememiş.

-O kadar büyük diyorsun.

-Bir derdim var benden içeri.

-Yoksa sende o abartan tiplerden misin?

-Değilim hiçte bile! Ama sen onlara iyi bir örnek olabilirsin.

-Gülücük Dağıtıyor

-Sana bir şey soracağım; ama cevaplayacaksın.

-Sor bakalım neyi merak ediyorsun şirine.

-Hiç aşık oldun mu?

-Oldum.

-Oldun mu?

-Oldum

-Nasıl bir duyguydu?

-En sevdiğin pastanın kocaman bir şekilde önünde durduğunu düşün. Sadece senin yiyebildiğin lezzetini senin bildiğin bir pasta… Her anı ayrı güzellikte ve hiçbir anı artık yeter dedirtmiyor sana. Yine de en nihayetinde bitiyor.

-Çok mu sevdin?

-Neyi?

-Pastayı.

-Çok.

-Neden?

-Kalbim onu seçmişti. Ehliyet kursuna gidiyordum. 18 yaşındaydım. Açık öğretime yeni kayıt oldum. O zamanlar tam zibidiyim. Bir yandan çalışıyorum. Ehliyetimi de almaya karar verdim. Sonra kursa kaydoldum. İlk derslere gireyim ne olacak dedim. Sonra sınıfa girdim onu gördüm. Uzun dümdüz kumral saçları vardı beline kadar. Beyaz tenliydi. Gözleri kahveydi. Ben seçmedim. Ne olduğunu anlamamıştım o an kalbime yüklenen sancının ne olduğunu dahi anlamamıştım. Hala hatırlarım orada nasıl bir ağırlığın oturup kaldığını ve nefes almanın birden nasıl imkansızlaştığını.

-Sonra ne oldu?

-Sonra bir şekilde beni farketmesini sağladım. Her hafta sonu o gelmeden masasına papatya bıraktım. Kimden geldiğini anlamadığından her sabah farklı bir yere oturdu. Her seferinde farklı bir sıraya koydum çiçeği. En nihayetinde tüm sıralara koymaya karar vermiştim. O gün öfkelenerek çiçeklerin hepsini toplayıp çöpe attı. Sinirlendiğinde kaşlarını çatıyor ve bu yüzüne inanılmaz bir sevimlilik katıyordu. Kursun bitmesine iki hafta kalmıştı ve ben planımı yapmıştım. Yine sıraları hepsine papatyalar koymuştum. Geldiğinde yine sinirli bir ifadeyle oturacağı sıradaki papatyayı çöpe attı. Sessizce tüm derslerin bitmesini bekledim. Sonra kurs bitişi onun çıkmasını. Çıktığını farkedince önden davrandım. Elime demetlerce papatyayı aldım ve onun kucağına bıraktım. Çöpte hiç olmalarındansa kucağında olabilecek bir ölüm onlar için ne mükemmel çözüm. Gülümsedi. Papatyaların benden olduğunu düşünmüyormuş. Kursun bittiğine üzülüyormuş. Onunda bana gönlü varmış anlayacağın.

-Ne güzel.

-Sonra görüştük. 3 ay. Hayatımın en güzel 3 ayıydı. Şimdi sorsan bana hatırlamam neler yaptığımızı. Belki çay içtik ya da sinemada film izledik. O an ne yaptığımızı hatırlamıyorum ama bakışlarını anlatabilirim sana. Elini tuttuğumda dudaklarında beliren belli belirsiz o gülümsemeyi. Çiçek kokularından oluşan parfümünü… Sürekli gülümseyen sevimli yüzünü… İlk defa böyle hissettim.
Anlayacağın şirine. Karnımda uçuşan kelebeklerinde sebebi oydu. Kâbuslarımdan sıçrayarak uyanmalarımın da…

-Hala birlikte misiniz?

-Hayır sevgilim yok.

-E bu kadar seviyorken neden ayrıldınız peki?

-Bilmiyordum aşkın acıdan beslendiğini aşkın insanı nasıl zehirleyebileceğini anlamamıştım. Ben göremedim. Duygularıma yenildim. Kendimi ona açtım. Aşkımdan sarhoş olup yollara da düştüm kucağına kafamı koyup uykulara da. Oysa benden 3 yaş büyüktü. Kızlar gerçekten erkeklerden daha erken olgunlaşıyorlar. 3 yaş yetmezdi çünkü sonucun böyle olmasına.

-Ne oldu ya anlatsana yarım bırakma.

-Dedim ya 3 yaş büyüktü benden diye. Meğer nişanlıymış. Bana ayrılmadan 1 hafta sonra söyledi bunu. Ailesinin baskısıyla nişanlandığını söyledi. Sonra da ayrıldığını. Atmış nişanı. Aynı anda ailesine derin bir nefret kendisine de saygı besledim. Ailesinden çekindiğini o an anlamıştım. Yeniden demişti başkasıyla nişanlayacaklar beni. Abim tanışmak istemeyeceğin biri artık ayrılmalıyız. Bana tam bu cümleleri söyledi. Günlerce yemek yemedim. Aradım telefonlarıma bakmadı. Çevresinden kimseyi tanımıyordum. Oturduğu adresi bile göstermemişti bana. Ailesi korkusundan olduğunu düşündüm. Akıl neye inanıyorsa göz onu görüyor. Bir gün onu marketin birinde gördüm. Yanında bir adam vardı. Beni gördü kafasını mahcup bir şekilde eğdi. Abisi diye düşündüm. Sustum uzaktan takip ettim. Bu şekilde öğrendim evlerini.

-Bassaydın evini alsaydın kızı?

-Bastım zaten. Hayatımda doğru düzgün içki içmedim. O gece içtim ama. Tabi o da beni anında çarpmaya yetti. Vardım gittim kapısına. Bağırdım haykırdım adını. Herkes baktı dışarıya. O da oradaydı.

-Aldın mı kızı?

-Aldım da kızı değil. Neyse şirine ya. Geçmişe mazi unutalım bunları.

-Şunu anlatır mısın doğru düzgün lütfen!

-Sonrasında bir şey yok.

-Lütfen!

-Meğer orası onun evi değilmiş nişanlısının eviymiş. Nişanı da sıkıldığı için atmış benimle oyalanınca erkek arkadaşının taklalarına tabi dayanabilmiş. Sonrasında nişanlısı peşinde divane olunca ona dönmüş. Hayatımda yemediğim dayağı o gece yedim. Hiçbiri canımı acıtmadı. Canımı asıl acıtansa gözümün içine baka baka nişanlısına ben bu serseriyi tanımıyorum demesi oldu. Sonra eve gittim. Yaralarımı temizledim. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ettim.

-Kötü olmuş.

-Aşk kızamıktır şirine. Bir kere çıkarırsın geçer. Sonrasında sadece o anın acısı kalır. Acıda geçer olur biter.

-Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

-Ben aşka inanmıyorum şirine.

-Belki hakkedenle?

-Ben haketmiyorum.

-Saçmalama.

-Daha kötüsü ne biliyor musun? Onu gördüm. Kucağında kızıyla. Güzel bebekti. Allah mesut etsin. Bir daha kimseye bu kadar kendimi açmamaya karar verdim. O günden beri yalnızlığın en güzel duygu olduğuna inandım.

-Adı neydi?

-Adı senin gibiydi. Elif’ti.


he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
09 Nis 2012 21:51, Değiştirme: 05 May 2012 19:55 (Toplamda 1 kere)
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Mert abeyyyyyyy çok çekmişsin ya.Zaten depresif kulvarlarda geziniyorum oturup bir ara senin için de ağlıcam.Yalnız değilsin abi merak etme.Senin Elif'in var yoksa Elif'lerin mi demeliyim Kahkaha Atıyor Kahkaha Atıyor Hahahha tamam susssstım Çok Mutlu

Ama çok güzel bir bölüm olmuş.Yazarımız bugün beni çok mutlu etti.Teşekkür ederim efendim Gülücük Dağıtıyor Herşey için Gülücük Dağıtıyor

Ama Elif şu adaşı olan şahsı öldürse yeridir yani bilemiyorum Çok Mutlu Mert'te arada kaynar gibi geliyor bu ne aşk böyle Mert dur daha asıl Elif'in var burada cık cık cık.Lakin gel gör ki aşkına saygım var adam sevmiş =))))



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Nis 2012 22:27
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Ela spo yapma. Bu hikayedeki kurum ve kuruluşlar hiçte öyle hayal ürünü değillerdir:)

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
10 Nis 2012 20:15
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
ahahah biliyorum ama söylemeden edemedim minik minik yazim dedim Kahkaha Atıyor



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
10 Nis 2012 20:17
OleSea
Aşk'ın Koruyucusu
Aşk'ın Koruyucusu



Yaş: 30
Kayıt: 24 May 2011
Mesajlar: 1,239
Cinsiyet: Erkek
Nerden: ...
Teşekkür: 550

Durumu: Çevrimdışı

OleSea
Aşk'ın Koruyucusu
Çikolatalı Aşklar Tarifesi Konu: Yanıt: Çikolatalı Aşklar Tarifesi
Alıntıyla Cevap Gönder
Lady'm...3. bölümün yarısına kadar okuyabildim az kaldı gözlerim yuvaalrından fırlayacak baktım ki 3. nun yarısının üstüne 4. ve 5. bölüm geliyor dedim artık yarın devam edeyim..

Yarın boş bir zamanımda okuyup tamamlayıp tam yorumumu yaparım..Şimdilik..
-2 kişiyi birden anlatıyorsun,ne zaman Elif ne zaman Duygu olduğunu belirtirsen bende bu hangisiydi diye beyin fırtınası yapmak zorunda kalmam..gersi zaten süper gidiyor..Zamanalrın yerinde..ve çok doğal yazıyrsun;arada bir öyle konuşmalarla karşı karşıya geldim ki tebessüm ettiğimi fark ettim..

Devamını bekliyorum (valla bu diğer bölümleri okumak benim 10 dakikamı alır..hemen yarın yeni bölüm istiyorum..)

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Nis 2012 4:07
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 10, 11, 12, Sonraki
2. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 175 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız