Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :)
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 
Yazar
Mesaj
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 14. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok güzel bir bölüm olmuş.Herkesin mutlu mesut olduğu bir bölüm Çok Mutlu Uzun bir aradan sonra yeni bir bölüm görmek güzeldi.Ellerine sağlık Gülsüm Gülücük Dağıtıyor

Spoiler:




Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
22 Nis 2012 21:49
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 14. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
ne kadar mahçupum anlatamam....sevgili gülsüm sen bir tanesin Gülücük Dağıtıyor
cuma akşamı sezonun son konserini verdim...fakat şansız elif gene bir ilke imza attı, selam verirken piyanonun kapağı elimin üstüne kapandı...kemiklerimi incittim Hüzünlü
bu akşam umut ediyorum ki yeni bölüm sizlerle olacak...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
23 Nis 2012 16:23
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 14. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 16: Silinmişlikler, Yazılmışlıklar

Galaksi kaybettiklerine ağlıyordu...
Zamanın gerisinde kalanlara...çektikleri özlemin içerisinde kaybolanlara ağıt yakıyordu...
Daha başlamadan biten bir aşk hikayesinin noktasını, göz yaşları ile koyuyordu...
Galaksi, boş yere feda ettiklerinin ardından bakıyordu....
Ruha saplanan hüzün, yüreği parçalayan sözler birer birer veda ediyorlardı...

Mare Serenitatis ağlıyordu....Kadere dizilmiş zaman ilk defa tersine akmak istiyordu...kehanetlerin kitabeleri yazdıklarını silebilmiş olmayı diliyorlardı...

Mare Serenitatis can çekişiyordu...

Hayır...

Kaybedemem...

İnanmış olamam...


Serenity kucağında cansız yatan oğlunu öptü...sonra Endymion’a usulca baktı....
Ona yaşatılanları...şimdi derinden derine onu parçalayan bu acıyı bitirdi...
Evren hüznünü bir kılıcın ucu ile prensese armağan etti...


...

Zamanın kıyısında...
Yok olanlar bir araya geldi...
Yazılmışların pişmanlığı o anda silindi...
Yaşanmışların acısı o vakitte dindi...
Zamanın kıyısında...
Tarih tekrarından gizlendi...
(Kehanetler Kitabı-Serenity)


Kırmızılarının ardına gizlenen Beryl şimdi kendini çıplak hissediyordu....Bir kez daha yenilecek olmanın korkusu yüreğini kapatıyordu...Onu kör eden aşkı, tutkusu; bu kez onu hayat ve zaman karşısında tek ve çıplak bırakıyordu...
Emin olduğu tarih ona bir kez daha oyun oynuyordu...
Binlerce zaman önce onu bitiren sevgi...şimdi bir kez daha varoluşuna hükmetmek üzere karşısında duruyordu...
Geçmişin ürkek prenesesi değildi artık karşısındaki...
Olmuşların acısı ile büyümüş, nice kez onu elindeki kudretle, yüreğindeki sevgi ile yenmiş bir Tanrıça idi...
Binlerce yıl önce olduğu gibi yine sökememişti o sevgiyi...
Ve şimdi korkularının ardında yüzüne cesaret maskesi takmakla yetiniyordu...
Ve varoluşundan beri ilk kez inanmıyor, sadece umut ediyordu....

Beyazların sadık sahibi prenses...Ulu Ay’ın yüce Tanrıçası...Kehanetlerin yazmaktan yorulmadığı kutsal beşinci...sıfatları her ne olursa olsun; ona zaman her ne isim vermiş olursa olsun o şimdi zamanın durduğu şu an da ne Usagi ne de Serenity idi...
Kalbine yabancı bir inanç yer etmişti...
Aklına yabancı bir güdü girmişti...
O artık Evrenin koruyucusu idi...
Bu an, bu tarih her ne kadar tekrarlara hasret olursa olsun o da her seferinde sahip olduklarını korumaya yeminli bir Tanrıça idi...
İsimlerinden arınmış bir kadın...
Bir Anne...
Bir Eş...
Bir Gelecek....
Neo Kraliçe Serenity...

Siyahlar hep yanındaydı...rengin taşıdıklarına inat yüreğindeki ışıkla varolmuştu hep...Aklında hükmeden öfkeyi bir kenara bırakmasını öğrenmişti...
Kuralları ise hep bir şekilde dizgine getirmişti...
Toprakların prensi idi zamanlar boyunca, inanılan, saygı duyulan...gıpta ile izlenilen ta ki bir prenses’e yüreğini emanet edene dek...
İşte o zaman duygularından ve üsluplarından arınmış, salt bir erkek olmuştu...
Seven...
Koruyan...
İnanan...
Şimdi ise...inanmış olduğu o kadın ona bambaşka bir kudret armağan ediyordu...
Yeniden evi olan Terra’ya inanma gücünü veriyordu...
Yeniden koruma isteğini veriyordu ellerine...

Kader bu sefer taşlarını iyiden yana oynuyordu…Odayı kaplayan beyaz ışık önce kırmızılara gizlenmiş kötülüğü evrenin derinliklerine hapsetti…bird aha geri dönememek üzere yokolmuşluğun bilincini verdi o kötülüğe…piyonlar belki de ilk kez iyilerin lehine hareket etti…
İlk defa onları yüceltti…

Sonra huzur geldi…
Uzunca zamandır bekleyen sıkıntının akışının huzuru….
Yüceltti evrenin gelecek efendilerini…
Ve onlara bir kez daha hatırlattı olabilecekleri…

Kırmızıların kaderine gizlenmiş olan Beryl’in varlığı Terra’yı terk ederken ardında ise zamanın bir hediyesini bıraktı…

Yanılmışlıklar ile kendini iyi sayan Tanrılara göstermiş olan bir hediyeyi…
Binlerce zaman ötesinden beri olanları, olmuşları…olacakları yazan bir hediyeyi…

Usagi bedenini terk eden ılıklıkla beraber bir anda yere çöktü…

Evet…

Kaybetmedim…

İnanmış değilim….


Mamoru ise olan bitenin ağır şaşkınlığı ile Usagi’ye doğru adım attı…Gözlerini tarttı…zamanlardır onu saran sevgiyi taşıyan o gözlere uzun uzun baktı…

O gözler ise ellerindekine kitlenmişti…

İsmi bile hasret olana…

Kehanetler Kitabına…

‘silebilmiş olduklarımın dileği ile zamanın armağınıyım….beni önce kalbinizde…sonra da zihninizde saklayın…’

Şah ve Mat…

Bu sefer savaşçıların elindeydi…



Zeus bir kez daha yenilmiş olmanın burukluğu ile karşı karşıyaydı…
Binlerce yıl önce devrilen tahtı bir kez daha çatırdıyordu…
Bir kez daha korkuyordu…
Zamanın ötesinde koruduğu o prenses şimdi onu yavaşça yaralıyordu…
Yenilmek oysa onun satırlarında asla yer almamalıydı…
Yok olmak değil sadece yok etmek olmalıydı onun zihninde…ellerinde
Geçmişte ondan çalınan kudreti her ne pahasına olursa olsun geri almalıydı…

-Efendim, unutmayın ki zafere giden yol çukurlarla doludur….bu bir yenilgi değil…
-Biliyorum Morpheus…onların en güvendiği rüyaları bile kabus olacak…hiseediyorum, benden çalınan geçmiş geleceğim olacak…O kız asla o tahta sahip olamayacak….Beklenilenden haber var mı?
-Hayır efendim, yer altı sakin…ama onu bizim yapmak zor olmayacaktır…
-Ben onu değil…onun kanından olanı isiyorum…
...

Usagi kollarında uyuyan Darien’ı izliyordu…en büyük korkusu ile yüzleşmiş olmanın yorgunuluğu onu hayata karşı ürkek kılıyordu…

-Usako, artık rahatla…lütfen…
-Ya…ya onu..seni koruyamasaydım…ya yine…
-Usako, böyle bir şey bir daha asla olmayacak biliyorsun….

Ami gözlerini eski kitaptan kaldırdı…

-Çok garip…bu kitapta birçok boş sayfa var…en son yazılanın mürekkebi de hala ıslak…Rei; sen de rüyalarında bir kitap görmüştün…yani belki de aynı kitaptır?
-Belki de; kitap bize ‘silebilmiş olduklarım’ demiş…demek ki bugün burada olanlar tesadüf değildi…sadece olacakların akışı değişti…

Makoto elinde kocaman bir tabakla odaya girdi…

-Usagi! Yeter artık, Darien birazdan acıkacak….bak sana en sevdiğin tatlıdan yaptım…

Usagi’nin gözleri parladı…

Mamoru ise garip mutluluk anı yaşadı…o hala aynı Usagi idi…sıfatı her ne olursa olsun…



Yürüyorum…

Duyuyorum…

Ağlayan bir bebeği…

Adımlarım çağırana doğru…

Hissediyorum, evrenin sıcaklığını…

kulaklarım aşina sözleri benimsiyor…

‘İhanet etme…İtaat et…, Koru…benimse…sev…’

Bir kez daha aydınlanıyorum…

Seçilmişliğime…


Persephone gözlerini açtı…
Aylardır aynı rüyayı görüyordu, ama hiç biri bunun kadar etkilememişti…
Sanki bu sefer mekan ona haber veriyordu…
Çağırıyordu…

Seiya’ya rüyalarından bahsetmemişti, olanlardan sonra yeniden kuruyorlardı aralarında ki köprüyü…her şey o denli tazeydi ki…geçmişine uyanışı o kadar yakındı ki hala ona; korkuyordu Persephone…bir kez daha yolunu kaybetmekten ürküyordu…

Bir kaç gün önce Usagi ve Mamoru’nun ilk çocuklarının doğumunu öğrenmişti…Binlerce zaman önce ellerinden kayıp giden oğlan çocuğu yeniden doğmuştu…ve Persephone bir kez daha anılarının verdiği acı ile yüzleşmişti…
Korkularına kurban verdiği her hasret ile yeniden tanışmıştı…

Ve şimdi kalbi ona asıl hasretini anımsatıyordu…
Yüzyıllar ötesinden ona yazılmış rolü…

Seçilmişliği…






Yeni güç gözlerini açtığında…
Zaman ona yeniden sunduğunda…
Koruyan üçlü bir kez daha aydınlandığında…
Kehanet yerini bulacak…
Kötülüğe aldananlar…
Zamanda koybolacak
(Kehanetler Kitabı-Yeni Güç)



Mamoru kucağında uyuyan oğlunu izliyordu…
Ne kadar da masum idi…
Kirletilen her şeye inat, Darien ona umut veriyordu….
Yine, yeniden mutlu olabileceklerinin umudunu…
Gün geçtikçe güçlenen bu oğlan sanki, olacakların habercisiydi…
Her kaydebilenin yeniden kazanacağının habercisi idi…

Mamoru…
Endymion…

Şimdi ailesinin kralı olmaya hazırlanıyordu… Yeniden Terra’yı benimseyecek olmanın heyecanını taşıyordu…



kral ve kraliçe bir kez daha uyanacak…
şafağın bitiminde yeni bir gün doğacak…
kutsal üç yeniden bir olduğunda
iyilerin savaşı başlayacak

(Kehanetler Kitabı-Tanrıların Savaşı)

[/b]

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
23 Nis 2012 20:06
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Efendim yorum yapmak isteyen ama beceremeyen bir okuyucu olarak söyleyebileceğim tek şey
"O kadar güzel ki, o kadar güzel" Çok Mutlu

*Elif böyle yazmayı nereden öğrendi? Çok Mutlu

Yani bölüm hakkında konuşmaya başlasam roman olur.O yüzden ellerine sağlık diyip bitiyorum yorumumu Gülücük Dağıtıyor



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
23 Nis 2012 20:34
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Zeus Usagi Mamochan savaşına karışmam ona gelene kadar geri kalan taşların tüm savaş sahneleri benim haberin olsun Çok Mutlu
Sonraki bölümü nasıl yapıyoruz? Ayrıca bölüm güzel olmuş eline sağlık.

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
24 Nis 2012 7:57
0704b
Otaku
Otaku



Yaş: 34
Kayıt: 07 Nis 2011
Mesajlar: 382
Cinsiyet: Kız
Nerden: crystal tokyo
Teşekkür: 28

Durumu: Çevrimdışı

0704b
Otaku
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
herşey cok guzeldı Gülücük Dağıtıyor sız bır harıkasınız dıyecek kelıme bulamıyorum Kayan Gözler

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
24 Nis 2012 16:01
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Evet arkadaşlar özel bölümlerle karşınızdayımGülücük DağıtıyorGülücük Dağıtıyor Özel bölüm deyip geçmeyin özel bölümler esas bölümleri açıklayıcı niteliktedir. Tamamen konuyla bağlantılı. Gelecek bölümler bu ışıkta gidecektir. Yalnız çok uızun olduğundan sadece ilk kısmı ekliyorum uykum geldi de Gülücük Dağıtıyor Yarın 2. kısmıda eklerim beğenmeniz dileğiyle:)


17.Bölüm ÖZEL BÖLÜM-1. KISIM -YASAK-
-Burası neresi?
-Elysium.
-Burası cehennem mi?
-Cehennem acı çektiğin her yerdir. Buradaki tüm ruhlar aslında ölüler. Tanrılar acımasız biliyorsun. Onlar ölüleri topraklarında istemezler. Burası ölümün cenneti…
-Cehennemin derinliklerinde ölümün cenneti bu çok saçma. Burada olmaması gerekiyor.
-Yaşadığın süre boyunca hiç ölüye rastladın mı?
-Hayır.
-O halde tüm bu iyiler ve kötüler tüm bu acılar üzüntüler korkular endişeler nereye gidiyor?
-Bu haksızlık.
-Haklı olan kim?
-Bilmiyorum.
-Söyler misin güzel tanrıça cehennemin bu derin çukurunda bu ölüm kokan yalnız karanlıkta ne işin var?
-Kaçtım. Anlık bir karardı. Önce ne yapacağımı bilemeden yürüdüm. Yoruldum. Tanrılar yorulur mu? Tapınaklarımdan insanların arasından evrenden cennetimden kaçtım. Aşkın kollarından kaçtım. Benim olmayan ama sürekli bana sahip olan bir aşkın pençesinden kendimi kurtarmak zorundaydım. Hiçbir yer ve hatta cehennem bile benim kadar yalnız olamaz.
-Karanlığını karanlığıma katmaya geldin. Neden burayı seçtin?
-Gidebileceğim tek yer burasıydı. Onun beni aramak için uğraşmayacağı tek yer burasıydı. Korkularım buraya olan korkumdan daha büyüktü. Kalbimse tüm bunlar karşısında küçücük. Ben çok üzüldüm çok acıdım. Çok acıdım çok yoruldum. Küçüldüm küçüldükçe duruldum. Ben kendimi bir anda Lethe’nin sularında kaybolma arzusuyla tutuşurken buldum. Beni arıyordu. Adımı sayıklıyordu. Bir kere göz hapsine aldığı kişi kaçışı yok kurtulamaz onun ellerinden. Sonsuzluk öyle büyük bir kavram ki titretiyor bedenimi. Nefes almamı engelliyor. Sonsuzluğun sonunda kimi seçtiyse ona sahip oluyor. Onun o iğrenç sesi kulaklarımda. İnsanlar onun öfkesinden korkuyorlar. Tanrılar onun adaletini sorgulama cesaretini göstermiyorlar.
-Bu neden burayı seçtiğin sorusuna cevap değil.
-Buraya yönlendirildim. Ay tanrıçası Serene. Onun soyundan gelen beni buraya yönlendirdi. En güvenilir olan yerin burası olduğunu söyledi. Sesi bir fısıltı gibiydi. Alçak ama güvenilir. Ona güvenmekten başka çarem yoktu. Sana olan güvenine güvenmem gerekiyordu.
-Yaşlı kadın seni bana yönlendirdi demek. Ay klanının misafiri misafirimdir hoş geldin.
-Kader dedi usulca. Değişecek. Onun doğuşuyla.
-Kim? Neden bahsediyorsun sen?
-Ay Kraliçesi Selenity’nin size mesajı bu yönde. Zaman değişecek. Doğan ve doğacak olanlar sayesinde. Sadece güven.
-Sadece dinlen bu kısımları düşünme. Sahi sana nasıl hitap etmeliyim?
-İnsanlar ve o bana Ceres diyorlar ama Demeter benim adım. Baharın habercisi hasatın olgunluğun habercisi demeter. Gezdiğim zaman topraklarda tüm bahar coşkusu yayılır. Benim gücüm ve hükmüm bu. Ben sadece basit bir bahar tanrıçasıyım. Hepsi bu.
-Demeter diyeceğim o halde. Cehenneme hoş geldin.
Demeter korkuyordu. Cehennem hakkında çocukluğundan beri duyduğu hikayeler kulaklarındaydı. Cehennem sonsuzdu. Korkutucu bir karanlık hakimdi orada. Lethe unutkanlıktı. Tırnağının ucu değse bile tüm geçmişini unuturdun. Zeus böyle fısıldamıştı kulağına. Aptal kardeşim öfkesini bu şekilde gösteriyor o zavallı ölümlülere. Halbuki onlar sadece ölü. Bu kaderi kendi elleri ile seçti. Bu lüksten ve şatafattan uzak durmayı kendi seçti ama şimdi cehennemin tüm korkulu haliyle gurur duyuyor. Orada bulunsaydın sevgili Demeter şu an benim kollarımda olmanın benimle birlikte uyumanın ne kadar muhteşem bir duygu olduğunu çok daha iyi anlardın. Demeter tiksinerek saçlarını savurdu. Zeus gözlerini kapatırken o son haz anında hiddetle saçlarını çekiştirirdi. Ondan nefret ediyordu Demeter. Yapacağı başka bir şey yoktu. Hera sevgili karısı ne zaman onu ihmal etse tanrıların tanrısı Zeus başka birisini gözüne kestirirdi. :Kızıl kıvırcık saçları ve lanet olası baharın habercisi o taze teniyle Demeter Zeus’un dikkatini ilk görüşte çekmişti. Demeter ise bu güçlü bu yakışıklı adamın suratını ilk gördüğünde bunun aşk olduğuna yemin edebilirdi. Onun gibi kurnaz birisinin kendisiyle bu kadar iyi oynayabileceğini düşünmemişti. Zeus’un öpücüklerine boğulduğu anlar hayatının en mutlu anlarıydı. Zeus söz vermişti Hera bitmişti. Sonsuzluk onunla harcanmayacak kadar uzundu. Zeus’a onun gibi birisi lazımdı. Zeus yanında baharı taşımak istiyordu. Zeus her sabaha papatyaların kokusuyla uyanmak istiyordu. Öyle söylemişti buna inanmıştı Demeter. Bunun yanlış bunun hatalı olduğunu anlaması ise onun yıllarına mal olmuştu. Yalnız bir köle olarak geçen yıllar. Heyecanın olmadığı tenine değen her darbede acının tüm bedenini gerdiği anlardan ibaret bir an. Şimdi diye geçirdi içinden Demeter. Cehennemin içinde olsam bile neye yarar? Ne kadar kötü olabilir yaşadıklarımdan. Zaman aktı. Demeter cehennemde can bulalı aylar geçti. Kraliçe haklıydı. Zeus onu bir kez bile kardeşinin yanında aramamıştı. Elysium dingindi. Sessiz bir yerdi. Hades ona ölümü göstermişti. Birbirini ayıran yığınla katman. Acı çekenler işkence görenler hepsi de vardı. Kötülerin kötüsü ve iyilerin en iyisi hepsi aynı yerde farklı alanlarda sonsuzluğu yaşıyorlardı. Cehennem farklı bir örgüye sahipti. Hades’in anlattıklarına göre burada en önemli şey farkındalıktı.Kişi gerçekten kötü biriyse tek farkında olduğu hissettiği acıdan ibaretti. Yaşadığı acının sebebini ölü mü yoksa diri mi olduğunu bilmiyordu. Cehennemin derinliklerinde acı içerisinde amaçsızca sadece geziniyorlardı. Elysium ise farklıydı. Elysium sakindi burada olağan dışı bir olay göremezdiniz. Burası cehennemin merkeziydi. Yönetim yeri. Buraya sığındığından beri merkezlerinde kendisine bir oda tesis etmişlerdi. Bu karanlık dünyada duvarları bembeyaz bir oda.
Bu beyazlıkla karşılaştığında gözleri kamaşmıştı ve uzun bir aradan sonra ilk kez gülümsemişti kahkahalar eşliğinde.
-Beyaz. Bembeyaz. Bu karanlıkta nasıl da parlıyor böyle.
-Beğenmene sevindim.
-Beğenmek mi burası şahane. Ama neden beyaz. Ben cehennemi hep kapkaranlık bir yer olarak hayal etmiştim. Karanlık ve kasvetli bana öyle anlatılmıştı çünkü.
-Gözlerini kapa.
-Efendim.
-Gözlerini kapamanı söyledim.
Demeter aceleyle gözlerini kapadı. Kalbini kaplayan kuşkuyu büyük bir coşku bastırmıştı. Evet korkuyordu ama bir yandan da ne olacağını merak ediyordu.
-Ne görüyorsun?
-Karanlık çok karanlık.
-Şimdi gözlerini açabilirsin. İnsan uzun süre bu karanlıkta kaldığında kendi içininde karardığını hissediyor.
Hades uzun camın köşesine ilişerek çevresini göstermişti. Sözleri Demeter’in kulağına geliyordu ama o sözcüklerde bile derin bir sessizlik hüküm sürüyordu.
-Bu karanlıkta kaybolmamanın tek yolu aydınlık. Öyle anlar geliyor ki neyin iyi neyin kötü olduğunu karıştırıyorsun. Burası böyle bir yer. O zaman kalbimdeki aydınlığı görmek için bu beyaz odalara sığınıyorum. Doğru yolu bulmak için doğru ışığa ihtiyaç duyuyorum. O ışığa olan özlemim o kadar uzun zamandır devam ediyor ki. Hüküm sürdüğüm tüm bu sınırlara karanlık çöktükçe aydınlığa olan ihtiyacım daha da artıyordu. İşte bu şekilde bu saray aydınlandı ve aydınlandı. Sonra durdu.
-Neden durdu?
-Çünkü aydınlanması gereken saray değildi.
-Neydi?
-Aydınlanması gereken kalbimdi. Aydınlandı.
-Nasıl yani?
İyi uykular Demeter. Burada geçen vaktinin en iyi şekilde geçmesini dilerim. Ve burada mutlu olmanı.
Hades son sözüyle birlikte kapıya yaklaşmıştı bile. Adımları ağır ama kararlıydı. Başını arkaya çevirmemek için kendisini zor tutuyordu. İçinden geçen ses tüm kuvvetiyle bağırıyordu. Son bir kez daha aydınlığa muhtacım lütfen bir kez daha. İçini bastıran Demeter oldu.
-Biliyor musun Hades? Bahsettikleri gibi değilmişsin. Yani sen kötü biri değilsin.
Hades içinde başlayan ani coşkuyu bastırarak kafasını Demeter’e döndürdü. Onun gözlerine tekrar baktı. Yeniden derin bir aydınlık tüm içini kapladı.
-Teşekkür ederim.
Demeter Elysium’u seviyordu. Buranın o umursamaz havasına hayrandı. Burası ölüler diyarıydı. Ölü olduğunun bilincinde olan ölüler ile birlikte yaşıyordu. Hades’in en iyi iki yardımcısı Hypnos ve Thanatos adlı ikizlerdi. Hypnos her ne kadar gizlemeye çalışsa da efendisine aşıktı bunu hissedebiliyordu ancak Hades tarafından öyle bir baba şefkati görüyordu ki Demeter hisleri sebebiyle Hypnos’un bile üzüldüğüne emindi. Hypnos düşlerin tanrıçasıydı. İnsanları kabuslarında takip ederdi. Demeter hatırlıyordu rüyalarında üzerlerine yürüyen kadınlardan bahseden insanlar… ve sonra tüm nefesini kulağıma üflüyor sakin olmamı söylüyor kokusu baş döndürücü ama bir o kadar hayal dışı ne olduğunu bilmiyorum sadece hissediyorum sonrasında kalbime bir ağırlık çöküyor öldüğüme eminim ama ölmüyorum. Demeter bu konuşmaları düşününce utanmıştı. Hypnos ise onun bu haline gülümsemişti. İnsanlarla oynamak hoşuma gidiyor. Onların fantezi ürünü olmak hayatlarına bir şekilde müdahale etmek hoşuma gidiyor demişti. Thanatos ise ölümdü. O işini abartmayı sevmez aceleyle bitirmek isterdi. Hades onun için üzüldüğünü bile dile getirmişti. Burası benim görev alanım. Hayır ben can almam. Yaşlı cadılar kader iplerini kestiğinde onları Thanatos karşılar. Ben cehenneme şekil veririm hepsi bu. Ama avuçlarında ne kadar çok ölümü hissedersen o kadar çok yakın olursun öbür tarafa. İyilik ve kötülük öyle ince bir çizgi ile ayrılmıştır ki zavallı Thanatos o ince çizgide her ölümle karşılaşmasında gidip gelir. Onu olduğu yerde tutan benim prensiplerim. Yine de iyi birisi emin olabilirsin. O zaman Thanatos’un bu sessizliği ve utangaçlığı mantıklı gelmişti. Demeter yaşadığı yeri seviyordu sevmesine de bu yerden daha çok sevdiği bir şey vardı artık. Onun bahçede gezişini uzaktan izliyordu. Cehennemde yetişen zeytin ağaçları. Öyle güzel kokuyordu ki. Demeter onları koklayışını izliyordu. Her gün görevi gereği çevreyi kontrol edişini ve sonra gelip söylenerek Hypnos’un başını okşayışını izliyordu. İştahla yemek yiyişini sarayına her zaman iyilere açık tutuşunu izliyordu. Sonra bir gün yine aynı zeytin ağaçlarının arasında onunla konuşuyordu.
-Buradan gitmek istemiyorum.
-Kalabilirsin.
-Birgün beni bulacak biliyorsun.
-Zorunda değilsin.
-Sana zarar verecek.
-Ölülerin hükmettiği bu topraklara kimse zarar veremez.
-Ya verirse?
-Seni korurum.
-Ama buraya zarar verirse…
-Gerekirse yeniden inşa ederim.
-Kehanet konuştu.
Tüm tanrılar biliyordu. Onlardan üstün olan tek şey kaderdi. Kehanetler kitabı kendi kendine kaleme alınırdı ona müdahale edilmesi imkansızdı. Bu onların gücünün de bir sonu olduğunun göstergesiydi. Kehanet kitabı doğruyu konuşurdu ona karşı gelmek imkansızdı. İmkansızın sesleriyse kulak tırmalayıcıydı.
-Nereden biliyorsun?
-Chronos ve Zeus’u konuşurken duydum. Kehanet yazıldı. Sonumuz yazıldı. Hepimiz sonsuz uykuya mahkumuz. Zeus ve tanrıların sonu çok yakında Hades. Bunu kendi gözlerimle okudum. Bundan eminim. Planlar yapıldı.
-Buraya neden geldin?
-Ben bilmiyorum. Kaçmak istiyordum ve kendimi derin bir boşlukta buldum. Sonra ay kraliçesinin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Gideceğin yol seni ait olduğun yere götürecek korkma demişti. Sesi ninni gibiydi. Korkulacak hiçbir şey yok bu sadece hayat ve hiçbirimiz artık sonsuz değiliz. Bunu sende biliyorsun. Sonra gözlerimi açtığımda kendimi burada buldum.
-Yaşlı kraliçenin aklından neler geçiyor?
-Bilmiyorum hiçbir fikrim yok.
-Korkuyor musun?
-Tuhaf değil mi? Endişeliyim. Bazen gözlerimi kapıyorum ve bana gösterdiğin karanlığı düşünüyorum. Sonsuz karanlığa hapsolsam delireceğime eminim nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsun.
-Bu benim görevim. Görev bilinci ve inanç farklıdır. Ben adalete inanırım. Burasının adaletinden sorumluyum. İyiler iyi muamele kötüler kötü muamele görmeliler. Bu dünyanın kuralı. Ben görevimi kötüye kullanırsam en başta kendime ihanet ederim. Kendine ihanet eden birisi bir başkasına sadık kalabilir mi?
-Sadık kalmak istediğin birisi olduğunu bilmiyordum.
-Bende. Bunu bilmiyordum. Ama öğrendim. Önceleri gece uykusuzluk çektim. Sonra mantıksız gelmeye başladı. Lanetler savurdum. Sonra kabullendim. Her sabah aynaya bakıp yüzünün nasıl neşeli olduğunu gördükçe odaların aydınlığının yetmediğini farkettim. Daha fazlasını istiyordum.
-Daha fazlası?
-Ellerimin sıcaklığını hissedebilir misin? Ben ellerimde ölümü taşırım. Bu yüzden yer yüzüne gitmem. Ellerim ölümle mühürlüdür. Yanlışlıkla dokunduğum her canlı ölür. Bitkiler solar. Onları uzaktan izlemek benim kaderim. Ama sana dokunduğumda sen ölmedin. Ölümsüz bir tanrının ışığına ihtiyacım olduğunu hiç düşünmemiştim ve bana ilk gelişinde. Buradan daha karanlık olduğunu söylemiştin ama yanılıyordun burasının karanlığı senin aydınlığında söndü. Sen parladın dev bir ateş topu gibi burayı aydınlattın ve ben kalbimin her atışını kulağımda duyabiliyorum artık. Ölümüm ama ölü değilim
-Ben bilmiyorum.
-Korktun değil mi? Mühim değil. Karşılık vermene lüzum yok. Sana hiçbir zarar vermeyeceğim ve beni sevmeni de beklemeyeceğim. Bu küstahlık olur. Ben benim bunlar da hissettiklerim hepsi bu sadece bu.
Demeter ağlıyordu. Koşarak odasına gitti. Kalbinde hissettikleri midesinde düğümlenmişti. Yanakları kızarmıştı. Ellerinde onun ellerini hissetmişti. Kalbi atmıyordu. Derin nefes aldı. Neden kaçtığını bilmiyordu. Duyguları alev alev yanaklarında yanıyordu. Son kez derin nefes aldı. Yanaklarından yaşlar akıyordu ve:
-Bunu yapamayız bu ihanet!
-Neye ihanet söyle bana! Kime ihanet! Beni sevdiğini düşünüyordum.
-Evren bizim ellerimizde. Tanrıların ve tanrıçaların kanını taşıyoruz biz onların soyunu devam ettiriyoruz. Bu yanlış biliyorsun.
-Tamamen yanlış.
-Peki o halde neden hala yanımdasın?
-Olmak istiyorum.
-Seni istiyorum.

Gözlerini gözlerimde hissediyorum. Teninin kokusunun bu denli cezbedici olmasının sebebi nedir? Korkmam gerektiğini biliyorum,hissediyorum ama o halde neden tüm benliğim yanlışın en güzel yanının tam da bu an olduğunu söylüyor. Gözlerinin gözlerime kitlenmesi mi bu anı bu denli mükemmel kılan? Ben ki yüzyıllarımı aynı isme hizmetle geçirdim. Gözlerimi yumdum ve olmasını bekledim. Yasaktım gönülsüzdüm yine de kaderime razı geldim. Şimdi seninle burada, cehennemin ortasında tüm ölülerin arasında ve hakkında çıkan tüm o kötü sözlere rağmen neden kendimi evimde hissediyorum. O halde gerçek senin yanın. İnsanlar iyiliğime adak sunuyorlar. Ne işe yarar? Efendilerin efendisinin basit bir parçası olmaktan öteye gidemeyen bir zavallı şimdi tüm o gücün ve ihtişamın kendini bir kara delikte akladığı kendini nasıl da mükemmel hissediyor. Aşk cehennemin tam ortasında şimdi tüm bedenimde. Hisssediyorum. Nefesim hızlanıyor. Tanrıçalar ve tanrılar dünya ve ölüm gerçek ve yalan eğer gerçekten iyiyseniz tahtada siyah olmanız neye fayda?

-Seninle yeniden hissediyorum.

Bak bana dedi tanrı yanında tüm asaletiyle yatan güzel tanrıçanın yüzünü ellerine alarak. Dokundu dudaklarına ve dudaklarını kulağına götürdü. Usulca fısıldadı:

-Seni ne zamandır derin bir tutku, sarsıcı bir ihtiras, büyük bir aşkla seviyorum. seni eksilmeyen bir arzu, yaşlanmayan bir yenilik, ölümsüz bir şiddetle seviyorum. seni hiç sönmeyen bir ateş, hep uğuldayan bir vadi, dinmeyen bir yara, susmayan bir nehir, bütün zamanlarda esen bir rüzgar gibi seviyorum. aramızda milyarlarca yıl ışık hızı uzaklık da olsa, aramızda gezegenler, gökadalar, kara delikler de olsa, aramızda yaşayan ya da ölü milyarlarca yıldızın ışığı ya da evrenin uçsuz ve dilsiz karanlığı, sonsuz sessizliği de olsa seviyorum.

Tanrıça sustu. Bir ihanetin gölgesinde şimdi tüm benliğiyle aşka uyanıyordu. Yüce Selene’nin tüm masumiyetini ve inanışlarından vazgeçişini şimdi çok iyi anlıyordu.
Zaman aktı.

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
02 May 2012 23:17
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): 0704b, elaaa

elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
Bir gün Hades'i seveceğim aklıma gelmezdi.Çok iyiymiş ya. =))
Zeus Demeter'e ne yaptı sonra acayip merak ediyorum.Diğer kısmıda yaz Gülsümmmmmm Çok Mutlu
Şu Hades'in Demeter'e dokunması ve ölmemesi kısmı niye bilmiyorum çoook güzeldi.Zaten son diyalogda gittim ben Çok Mutlu
Ama "Seninle yeniden hissediyorum" ne güzel cümledir arkadaş Hayranlık Besliyor
Lethe'yi araştırcam şimdi neymiş bu Lethe tam olarak hakim olmam lazım konuya =)


Devamının bugün gelmesi gerekmiyor muydu? Madde Çok Mutlu



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
03 May 2012 23:07
0704b
Otaku
Otaku



Yaş: 34
Kayıt: 07 Nis 2011
Mesajlar: 382
Cinsiyet: Kız
Nerden: crystal tokyo
Teşekkür: 28

Durumu: Çevrimdışı

0704b
Otaku
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
elaaa yazmış:
Bir gün Hades'i seveceğim aklıma gelmezdi.Çok iyiymiş ya. =))
Zeus Demeter'e ne yaptı sonra acayip merak ediyorum.Diğer kısmıda yaz Gülsümmmmmm Çok Mutlu
Şu Hades'in Demeter'e dokunması ve ölmemesi kısmı niye bilmiyorum çoook güzeldi.Zaten son diyalogda gittim ben Çok Mutlu
Ama "Seninle yeniden hissediyorum" ne güzel cümledir arkadaş Hayranlık Besliyor
Lethe'yi araştırcam şimdi neymiş bu Lethe tam olarak hakim olmam lazım konuya =)


Devamının bugün gelmesi gerekmiyor muydu? Madde Çok Mutlu
katılıyorum Gülücük Dağıtıyor hıkayedekı konudan başka olmasına ragmen surukleyıcı olmus cok guzeldı devamını ve nasıl ne sekılde bağlayacagını cok merak edıyorum.devamını yaz lutfen Ponpon Kız

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
04 May 2012 5:10
0704b
Otaku
Otaku



Yaş: 34
Kayıt: 07 Nis 2011
Mesajlar: 382
Cinsiyet: Kız
Nerden: crystal tokyo
Teşekkür: 28

Durumu: Çevrimdışı

0704b
Otaku
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
elaaa yazmış:
Bir gün Hades'i seveceğim aklıma gelmezdi.Çok iyiymiş ya. =))
Zeus Demeter'e ne yaptı sonra acayip merak ediyorum.Diğer kısmıda yaz Gülsümmmmmm Çok Mutlu
Şu Hades'in Demeter'e dokunması ve ölmemesi kısmı niye bilmiyorum çoook güzeldi.Zaten son diyalogda gittim ben Çok Mutlu
Ama "Seninle yeniden hissediyorum" ne güzel cümledir arkadaş Hayranlık Besliyor
Lethe'yi araştırcam şimdi neymiş bu Lethe tam olarak hakim olmam lazım konuya =)


Devamının bugün gelmesi gerekmiyor muydu? Madde Çok Mutlu


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
04 May 2012 5:10
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
18.BÖLÜM-ÖZEL BÖLÜM KISIM 2- KARAR

-Zamanı geldi öyle değil mi?
-Onun kehaneti gördüğünü biliyorsun.
-Ama ben yapamam ondan vazgeçemem.
-Bu sadece sizin kararlarınız değil. Bu hepimizin bu tüm geleceğimizin kararı. Daha iyisi için daha kötüsüne hazırlıklı olmalıyız. Yaşamak için ölümü göze almalıyız.
-Bunun doğru olduğunu düşünüyor musun?
-En az senin kadar endişeleniyorum. Onlar için hepsi için. İnan bana bu hikayenin hiçbir zaman sonu yok ama uğraşacağız. Sürekli ve sürekli. Şimdi sadece adil duygularınla bunu istiyorsun ama o zaman gelecek. Öyle bir an gelecek ki adalet duygunun yerini çok farklı bir duygu ele geçirecek.
-Neden bahsediyorsun?
-Hissedemiyor musun Hades? Kalbini aç ve dinle. Bu ölü topraklarda seni ve diğerlerini çok iyi tanıyorum ve şu anda yabancı bir kalbi hissedebiliyorum. Bunu sende biliyorsun. Senin için çarpan bir kalp aşinasın ama şimdi kulak dikil ve dikkatlice dinle. Farklı bir enerji hissetmiyor musun? Senden ve ondan ayrı bir enerji hem sizden apayrı hem sizinle aynı bir enerji seninde kalbinde garip bir titreşim oluşmuyor mu?


Hades hüzünle dizlerinin üstüne çöktü. Önce anlamamıştı her şey anlamsızdı. Burası onun hükümdarlığı onun aşina olduğu krallıktı. Burada yabancı bir güç kendisinden başka kimse olamazdı. Yaşlı cadı söyledikleriyle dikkatini bir noktaya çekmişti evet; ama sadece gerilmesine sebep olmuştu. Farklı bir enerji demek kendi sınırlarına kendi topraklarına bir başkasının müdahalesi demekti. Hissedebiliyordu o küçücük enerji. Uzakta olduğu için mi bu kadar zayıftı beyni aceleyle durum analizi yapmaya başladı. Dikkatini verdikçe hissettiği enerji büyüdü ve büyüdü. Hiç düşünmemişti bu yabancının kendisi için bu kadar anlam taşıyacağına imkan vermemişti. Tüm düşünceleri aniden silindi. Kalbine ise sahip çıkan kocaman bir boşluktu. Boşluk doldurulmak için bekliyordu. Bu ışık yabancıydı bu ışık başkasıydı. Bu ışık oydu ve bu ışık diğeriydi. Usulca çöktü dizlerinin dibine. Yaşlı cadı haklıydı Demeter nefesiyle kendisine ait bir parçanın yaşamasını sağlıyordu. Demeter bu çorak arazide ona ait varlığı taşıyordu. Sonra Hades'in tüm korkuları ve inançları silindi. Tüm bildikleri bilmedikleri haline geldi. Tüm bu adil düzen saçmalıktan ibaretti. Hepsi değişmeliydi. Kendisi gibi bir hayata mahkum olmayacak bir hayata bırakılmalıydı bu yeni nefes. Elysium ölülere aitti. Nefes alan canlı sonsuzluğa asla ait değildi. Ellerine baktı usulca. Baharın habercisi bir tanrıça ölümü ellerinde taşıyan bir tanrı. Nasıl bir güç olacağından korkuyordu. Karanlık tarafının ve onun aydınlığının nasıl bir bedende dengeleneceğini bilmiyordu ama bir şeyden emindi. O ince hassas ışığı ne pahasına olursa olsun koruyacaktı.
-Ne yapmamız gerekiyor?
-Sadece bekle. Bir sonraki görüşmemizde hep birlikte kararı vereceğiz.


Demeterse hiçbir şeyin farkında olmadan yaşıyordu. Mutluluk saçlarında esen o soğuk rüzgardı. Her daim ölülerle selamlaştığı sabahlardı. Hypnos'un haşarılıkları ve Thanatos'un anlattığı pişmanlıklarıydı. Onlarla kendi kardeşleriyle ailesiyle olan mutsuzluğundan milyon kez daha mutluydu. Demeterde hissediyordu kanını ısıtan bu sıcaklığı. Her sabah midesini alt üst eden ve iradesine karşı gelen inanılmaz gücü çok net hissedebiliyordu. Kendi babasının diğer tanrılar tarafından aşağılanmasının öncesinde kendisine söylediği sözleri hatırladı aşkın meyvesi kadar leziz bir şey var olamazdı. Mutluluk gözlerinden fışkırırdı. Bir kere yalnızca bir kere kokusunu burnunda hissetsen o meyvenin baş döndürücü büyüsüne kapılsan dahi yeterdi ve bir kez onunla karşılaşıp o mutluluk hazzını yaşadıysan evren sadece ondan ibaret olurdu. Aşk güzeldi onun yarattıkları ise milyon kez güzeldi. Tarif edilemez derin ve bütün bir özlem bir mutluluk. Hayal edilemeyecek kadar gerçek. Demeter kendi vücudunda kendisine karşı gelen bu güce saygı duyuyordu. Bedeninde gelişen bu güce tam anlamıyla tapıyordu. Hades'in bunu ilk farkedişini gördü. Gözleri yaşlı bir halde karnına dokundu. Koskoca tanrı ağlıyordu. Tanrılar o sonsuz güçler o büyük iradeler de ağlar mıydı? Sonra söz verdi ne pahasına olursa olsun koruyacağına. Sonu ölüm olsa bile...


-Tanrılar en çok neden korkar Demeter?
-Bilmiyorum. Böyle sonsuz bir gücün neden korkacağı hususunda hiçbir fikrim yok; ama benim neden korktuğumu biliyorum. Hayır biliyordum. Önceleri yalnızlıktan korkardım. Yalnız ve çaresiz kalmaktan, kaçamamaktan bulunamamaktan korkardım. Şimdiyse önceliklerimin değiştiğini hissediiyorum. Onun her tekmesi vücuduma yeniden can veriyor. Onun ilk tekmesi tüm dünyamı değiştirmiş ve ben yeni farkediyorum.
-Biz neydik? Tüm bunların anlamı ne? Biz bu evrene yeni bir canı neden getireceğiz. Tıpkı sen ve ben gibi onun öfkesini üstüne çekmiş bir güç nasıl yaşayacak? Önceliklerinin değiştiğini söylemiştin. Tıpkı senin gibi benim de değişti. Artık adaletten adaletsizlikten korkmuyorum. Biliyor musun Demeter onun daha yüzünü bile görmedim ama onun o varlığını her hissedişimde bildiğim inandığım güvendiğiim tüm o adalete gerçeğe tek bir hamlede ihanet edebilirim.
-İhanet? Bu benim için yeni bir şey değil. Ama senin ihanetten bahsetmen. Zamanın geldiğini gösteriyor.
-Kehaneti gören sensin Demeter. Bu kararı yalnız başıma veremem.
-Bu kararı yalnız başımıza veremeyiz. Evreni böylesine derinden sarsacak bir olay akışı bizim ellerimizden çıkmamalı. Yine de var olduğun sürece tüm ihanetlere razıyım. İlk ihanetim sendin. Seninle her ihanet gurur verici.
-Teşekkürler. Bunu bilmek güzeldi. Teşekkürler. Her şey için. Sonu ölüm olsa bile sonu hiç olsa sonu yokluk olsa sonu ayrı olsa bile şunu asla unutma seni seviyorum.


Aufinler (yani piskoposlar/filler) boynuzlu din adamlarıdır.
Düz bir şekilde hareket etmezler, çünkü hemen hemen her piskopos makamını aç gözlülükleri için kullanır.
Quaendam Moralites de Scaccario



Thanatos ve Hypnos Elysium kalesinin bilinmeyen köşesine bekçilik yapıyorlardı. Hades’in yıllar boyu süren dostluğu sadece Ay Kraliçesi’ne aitti. Ay kraliçesi Selenity Hades’e her zaman eşlik etmişti. Yalnızlığında sıkıntısında kalbi ve beyni arasında kaldığı anlarda ve o kara çizginin çevresinde yolunu şaşırdığında Selenity onun yoldaşı onun en iyi müttfeki olmuştu. Hades yüce Selene’nin kanını taşıyan bu Kraliçe’ye sonsuz güven ve sadakat besliyordu. Şimdiyse korktukları kehaneti tartışmak üzere Demeter, Hades ve Selenity Elysium’un gizli köşelerinde görüşme yapıyorlardı. Herkes tahtadaki yerini alacak sözleriyle davet etmişti Hades. Saray olağan gününü yaşıyordu. Olan ve biten hakkında kimsenin haberi yoktu. Sadece üç tanık biliyordu olanları ve olacakları.


-Böyle büyük bir karar verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum.
-Müttefiğiniz olmak bizim için her zaman bir onurdur Selenity. Yokluğumda ve yalnızlığımda kayboluşumu engelleyen beni aşka beni bu evrene ait hissettiren senin öngörülerindi. Senin yanında olmak bu uğurda her şeyimden vazgeçmek benim için bir onurdur.
-Teşekkürler Demeter ve Hades. Sizden başka güvenebileceğim dostlarım yok. Tüm konuştuklarımız burada kalmalı. Emrinizdeki güçlere hayır bu evrende yanınızda bulunan dostlarınıza ne kadar güveniyorsunuz önce onu bilmeliyim.
-Selenity. Çevremde bulunan tüm insanlara güvenim sonsuz. Öyle ki sebebini sormadan tıpkı benim onlar için yapacağım gibi onlarda benim için gözleri kapalı ölüme gidebilirler.
-Aynısı benim içinde geçerli Hades. Çevreme gezegen savaşçılarına onların yerini alan minik varislerine Terra prensine ve minik prensesime güvenim sonsuz. Onlar bizim kaderimizi değiştirecekler.
-Kehanet gerçekten konuştu öyle değil mi?
-Öyle. Zeus korkuyor. Zeus karşısına hangi gücü alacağını ve hangi güçten kurtulması gerekeceğini bilmiyor. Kehanet belirsiz. Kehanetin gerçekleşmesi için gerekli güçler henüz ortada yokken onlara müdahale edemez. Bu yüzden Demeter’i aramadı artık daha büyük sorunları var düşmanının kim olduğunu bilemediği bir sorun. Ancak kader belirginleşti. Demeter karnındaki minik tekmeyi hissettiği ilk anda kader kendini gösterdi.
-Bu bizimle alakalı öyle değil mi?
-Bu hepimizle alakalı Demeter. En çokta tüm evrenin kaderiyle alakalı.
-Selenity tüm tanrılar neden korkar?
-Demeter. Çok gençsin. Bunu bilmeni hiçbir zaman beklemiyordum. Biz tanrıların gücü sonsuz olabilir. Yaşamımız sonsuzla sınırlandırılabilmiş olabilir ancak bizim bile karşı koyamayacağımız bir güç vardır. Kader… Kehanetler kitabı geleceğin sözlerini yazar. Onun öngördükleri olur. Yani her zaman bir taraf yenilir ve bir taraf kazanır. Her iki tarafında sahip olduğu farklı güç dengeleri vardır. Kazanan taraf güç dengesinin değişmesiyle oluşur. Kehanet defteri kazananı göstermez. Sadece bu güç dengelerinin nerede var olacağını belirtir. Olacaklar hakkında yol gösterir. Dengeler değiştiğinde defter yeniden yazılır. Kehanet yeniden değişir. Kazanan ve kaybeden yaptığı hamlelerle belli olur.
-Burada önemli olan husus ise bizim ne yapacağımız yönünde?
-Hades Haklı Demeter. Seni buraya gönderdim çünkü senin eksik bir parçanı aradığını biliyordum. Daha da önemlisi bizim durumumuzda iki büyük güç geleceğimizi şekillendirecek. Zeus bunun bilincinde ama bunun ne olduğunu göremeyecek kadar küstah. İlk güç kendi kardeşinin gücünden doğacak yeni bir güç. İkincisi ise 8’in gücü. Birbirine bağlı iki gezegen. Biri minik bir inci ötekisi evrenin en parlak yeri. Birleştiğinde Sekiz oluşacak. Sekizin gücü sonsuzluk. Sonsuzluk ise tüm bu tanrılara tüm bu sonsuzluğa son verecek. Sonsuzluğun sonu yeni bir sonsuzlukla gelecek.


Demeter umutsuzlukla karnına dokundu. Karnında taşıdığı bu enerjinin aslında çok daha büyük anlamları olduğunu biliyordu. Yine de onu böylesine bir savaş için feda etmesi gerektiğini duymak tüylerini diken diken etmişti.


-Korkma onlara hiçbir şey olmayacak. Gücün karşısında bizler ateşiz. Bu bizim görevimiz. Hades ve onun kanı bir de evrenin ateşinin temsilcisi bizim koruyucularımız olacaklar. Ateş keskindir Demeter. Ateş sağlamdır. Öfkeyle körelir sevdiğini ısıtmasını ise çok iyi bilir. Onların kaderlerinde bu yazılı. Onların kaderleri her ne pahasına olursa olsun sevdiklerinin ve kendilerinin yokluğuna sebep olsa bile ve kendi güçlerinin sönmesi gibi bir sonucu yaratsa bile olay akışının devamını sağlamak. İleriye gitmek istiyorsak bu çağı kapatmak zorundayız. Bizim görevimiz yalnızca güç dengelerini daha iyi bir hale taşımak için zaman kazanmak. Selene’nin intikamını almayı çok istesem de bununda ötesinde Ay’ın onurunun ve gururunun tüm bunlar karşısında alacağı destekle dimdik bir şekilde devam edeceğini biliyorum. Biz ruhlarımızı bu zamanın gelmesi için feda edeceğiz. Biz yaşlılara düşen bu. Onlara karşı bizim herhangi bir şansımız olmayabilir ama bizi temsil edecek olanlara güvenmeliyiz. Gümüş kristal yeni varisini yeni tanrıçasını o doğduğu ilk andan bu yana seçti. Selene’nin ruhundan bu yana gümüş kristalin tüm gücünü serbest bırakabilecek yeni bir güç var olmamıştı. Altın kristal ise Terra topraklarında nefes alan gencin ellerinde. Onun her çağrısına kulak veriyor. Zeus bu iki gücün varlığını hissedebiliyor. Terra ve Ay kendi aralarında gizli bir anlaşma içerisinde bu iki gücün gözükmesini ortaya çıkmasını engellemek için tüm güçleri ile çalışıyorlar.
-Peki bizim görevimiz ne olacak?
-Biz dikkatleri dağıtacağız. Esas gücün kim olduğunu ortaya çıkarmayacağız. Bu büyük bir fedakarlık gerekitirecek ve en çok ikiniz için zor olacak ama size söz veriyorum sizin kanınızı taşıyan varisiniz zarar görmeyecek.
-Sana inanıyoruz Selenity. Bu uğurda tüm varlığımızı vermeye hazırız.
-O halde dinleyin. Zeus büyük bir gücün doğacağını biliyor. Bunun nereden geleceğini ise kestiremiyor. Bu noktada Demeter’in kendi öz kardeşinin bebeğini taşıdığını öğrendiğinde aklına ilk bu gelecek. Bu gücü yok etmek istemeyecek hayır bu gücü yok etmesi her iki taraf içinde kötü olurdu. Bu gücü kendi tarafına çekmek isteyecek. Eminim ki onu Zeus’un yanında tüm evrenden uzak tutacak şekilde takip edecek ve gün geldiğinde bize karşı kullanacak. Prensesi, prensi gezegen savaşçılarını ve lordları hepsini bize karşı kullanacak. Biz sadece güçleri koruyacağız ve…
-Bu uğurda hayatımızı sonlandıracağız öyle değil mi?
-Yapmamız gereken bu.
-Hypnos sana olan aşkından delirmiş izlenimi verecek ve Demeter’in hamileliğini Zeus’a duyuracak. Zeus Demeterî bir şekilde ele geçirecek ve bebeği senin ellerine bırakacak Hades. Zaman gelene kadar en iyi şekilde onu yetiştirmeni diliyorum. Onları tüm acılara katlanacak şekilde yetiştirmeliyiz üzülerek söylüyorum ki tüm bunların sonucunda hepimizi katlanılması imkansız acılar bekliyor olacak.
-Emiriniz benim görevimdir Kraliçem.
-Bunun zor bir görev olduğunu hatta kayıplarla dolu bir görev olduğunu biliyorum ancak bunu yerine getirmeliyiz.
-Tanrıların Zamanı bitecek.
-Yeni güçler tamamen son verene ve tüm topraklarda barış egemen olana kadar biz sadece güçlenmelerini ve hatta diğer güçlerin müdahale etmelerini engelleyeceğiz.
-Bunun sonu ölüm.
-Bunun sonu yalnızlık.
-Yine de ne pahasına olursa olsun.
-Başaracağız!



Sonra kadın satranç tahtasını getirip onunla oynamaya başladı; ama Şerkan onun hamleleri yerine güzel ağzına bakıyordu.Filin yerine atı koydu, atın yerine de fili.
Kadın gülüp adama dedi ki: ‘’ Eğer bu şekilde oynamaya devam edersen oyunu hiç kazanamazsın.’’
‘’Bu daha ilk oyunumuz,’’ dedi adam ‘’Yalnızca bu yenilgiye göre karar verme.’’
Binbir Gece Masalları.


he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
04 May 2012 11:01
0704b
Otaku
Otaku



Yaş: 34
Kayıt: 07 Nis 2011
Mesajlar: 382
Cinsiyet: Kız
Nerden: crystal tokyo
Teşekkür: 28

Durumu: Çevrimdışı

0704b
Otaku
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
asıl olaylar bundan sonra baslayacak galıba merak ve heyecanla beklıyorum ...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
04 May 2012 13:42
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
kutsal üçlünün kim olduğunu sonracığıma görevi ne olduğunu açıklamış bulunuyoruz bundan sonra bencede olaylar olaylar olur:D Orası Elif'in bileceği iş ben yeniden bu sahnelerle karşınızda olacağım Dil Çıkartıyor

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
04 May 2012 14:12
elaaa
Süper Üye
Süper Üye



Yaş: 30
Kayıt: 17 Oca 2012
Mesajlar: 824
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bermuda.
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

elaaa
Süper Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
"-Bunun sonu ölüm.
-Bunun sonu yalnızlık. "

Çoookkk güzeldi..Ama çookkk.Çok yani Çok Mutlu
Yorum yok.O kadar güzeldi ki...Tanrıların Savaşı şimdi başlıyor.



Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
04 May 2012 17:54
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Konu: Yanıt: Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ
Alıntıyla Cevap Gönder
gene döktürmüşsünüz sayın sevgili gülsüm hanım kızım

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
04 May 2012 21:51
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18, Sonraki
17. sayfa (Toplam 18 sayfa) [ 262 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız