sunnnnn.... matrix'i kaptığına inanmıyorummm ayrıca filmin adı "The Matrix"

Dur ya aceleyle kaptım işte düzenliyeceğim şimdi

MATRIX RELOADED


HAKKINDA
The Matrix Reloaded, The Matrix serisinin ikinci filmidir. Film ABD'de 281 milyon, tüm dünyada ise 738 milyon $ gelir getirmiştir.

Yönetmen Wachowski kardeşler
Yapımcı -Joel Silver
Wachowski kardeşler
Senaryo yazarı -Wachowski kardeşler
Yapım yılı, ülkesi -2003, ABD
Dağıtım şirketi -Warner Bros.
Village Roadshow Pictures
Süre -138 dakika
Dil -İngilizce
Bütçe -150 milyon $
KONUSU
Sinemanın çehresini değiştiren, vizyona girdikten kısa bir süre sonra kült mertebesine yükselen “The Matrix”in devam filmi olan “Matrix Reloaded” yüzyılın en çok beklenen ve merak edilen filmi olmaya aday.
Serinin bu ikinci filminde, makineler, Matrix’e karşı direnen son insan şehri olan Zion’un yerini bulup insan direnişine son vermeye çalışıyorlar. Direnişçilerin, Zion’u sentinel denen dev ahtapot robotlardan kurtarmak için yalnızca 72 saatleri vardır. Tek umutları, ‘İkizler’ adlı karizamtik iki korumacı tarafından korunan ‘Anahtarcı’ isimli gizemli şahsı bulmak ve makinelerin istilasından kurtulmaktır. Bu yolda en büyüük ümitleri ise tabii ki seçilmiş kişi Neo’dur.


KARAKTERLER
Karakterler
Neo | Trinity | Morpheus | Smith | Ajanlar | Kahin | Architect | Niobe | Merovingian | Seraph | Diğer karakterler | Programlar ve makineler

MATRIX REVOLITIONS

HAKKINDA
The Matrix Revolutions, The Matrix serisinin üçüncü filmidir. Film ABD'de 140 milyon, tüm dünyada ise 456 milyon $ gelir getirmiştir.

Yönetmen -Wachowski kardeşler
Yapımcı -Joel Silver
Wachowski kardeşler
Senaryo yazarı -Wachowski kardeşler
Oyuncular -Keanu Reeves
Laurence Fishburne
Carrie-Anne Moss
Hugo Weaving
Yapım yılı, ülkesi -2003, ABD
Dağıtım şirketi -Warner Bros.
Village Roadshow Pictures
Süre -129 dakika
Dil- İngilizce
Bütçe -150 milyon $

KONUSU
Konu
Matrix efsanesinin son bölümü “Matrix – Revolutions”da, özgürlük savaşçılarının doruğa ulaşan mücadelesi, son bir çarpışma ile sonuçlanıyor.
Zion ordusu, kendilerine katılan gönüllü savaşçılar Zee ve Kid ile sentinel ordularına karşı son savaşa tutuşurlar. Kaybeden ırkın tamamen silinmesi anlamına gelen savaşta insanoğlu, yanlız kendi hayatı için değil, tüm insanlığın geleceği için savaşıyor. Ancak makinelerin tarafında da sıkıntılar yaşanıyor. Ajan programı Smith kontrolden çıkmış, uçuş filosundan Bane’i kaçırmıştır. Smith, yanlız insanoğlunun değil, makinelerin de geleceğini etkileyecek kadar büyük bir kuvvet haline gelmiştir. Gerçek dünya kadar, Matrix de tehlikededir. Öğütleriyle Neo’ya yol gösteren Kahin son nasihatını verir ve ‘Bugüne dek verdiğim nasihatlar da aynı tasarımın içindeyseler, söylediklerime inanmamanı tavsiye ediyorum’ der.

Niobe’nin yardımıyla Trinity ve Neo hiç bir insanın cesaret edemeyeceği bir yolculuğa çıkarlar. Gerçek dünyaya, toprağın üzerine çıkarak, makine dünyasının en büyük gücüyle – the Deus Ex Machina- karşı karşıya gelirler ve sadece ölmekte olan bir dünyanın isteyeceği bir anlaşma yaparlar.

KEANU REEVES

Keanu Charles Reeves (d.2 Eylül,1964/Beyrut,Lübnan)

2 Eylül 1964'te Beyrut'ta doğdu.Annesi İngiliz,babası ise Amerikalıdır.Ancak kendisini Kanada'da büyüdüğü için Kanadalı sayar.Üç ülkenin de vatandaşlığına sahiptir.Speed ve Matrix filmleri en çok tanındığı filmlerdir. Adının anlamı "Dağlardan esen rüzgar" dır.

***
Biyografi
Kariyeri
Oyunculuk kariyerine ilk kez Kanada'da Hanging In isimli bir yapımla başladı.1980'ler boyunca çeşitli reklamlarda(bir tanesi Coca-Cola için) rol aldı.İlk stüdyo filmi Kanada'da çektiği Youngblood oldu.Bu filmden sonra yeşil kart aldı ve Toronto'dan Los Angeles'a geçiş yaptı.Birkaç küçük rolden sonra River's Edge'de rol aldı ve bu filmin başarısından sonra Bill ve Ted'in Maceraları'nı çekti.Platoon filmi için teklif geldi ancak filmdeki şiddeti sevmediği için rolü reddetti.

'90'ların başlarında hem yüksek bütçeli filmlerde hem de bağımsız ancak çok ses getiren filmlerde yer aldı.Bunlara örnekler; Point Break ve My Own Private Idaho'dur.1993 yılında Reeves, Bram Stoker's Dracula'da yer aldı.Film büyük gişe başarısı elde eeti ancak Reeves çok eleştiri aldı.Yönetmen Francis Ford Coppola Reeves'den başka seçeneği olmadığını çünkü gençlerin ilgisini o sırada ancak onun çekebileceğini söyledi.1994 Speed filmini çekti.Film büyük bir reklam başarısıydı.Bu film sayesinde Keanu'nun izlenirliği arttı ve onun Johnny Mnemonic ve Chain Reaction gibi filmlerde rol almasını sağladı.Ancak iki film de gişede büyük hayal kırıklığı yarattı.Kariyerinde düşüş yaşayan Reeves'e Speed filminin devamında yer alması için 11 milyon dolar teklif edildi ancak o bunu reddederek Al Pacino ve Charlize Theron'la Şeytanın Avukatı'nı çekmeyi tercih etti.

1999'da büyük hit film The Matrix'i çekti.Bu filmle tekrar büyük Hollywood yıldızı olduğunu ispatladı.The Matrix ile bu filmin devam filmleri arasında birkaç filmde daha yer aldı.Bu filmlerin hepsi de iyi gişe hasılatı yaparak Reeves'i tüm dünyanın dikkatine taşıdı.

31 Ocak 2005'te Reeves'e Hollywood Walk of Fame'de bir yıldız verildi.

Reeves 2006 Oscar Ödül Töreni'ne Sandra Bullock ile katıldı.İkili 2006 yılında çektikleri The Lake House ile Speed filminden sonra bir kere daha bir araya geldi.

Keanu Reeves'in de rol aldığı A Scanner Darkly de 2006 yılında gösterime girdi.


Özel Hayatı

Reeves, kızkardeşi Kim'le birlikte.Aralık 1999'da Reeves 'in kız arkadaşı Jennifer Syme, ölü bir kız çocuğu doğurdu.Nisan 2001'de Jennifer Syme Marilyn Manson'ın partisinden sonra aldığı alkol ve uyuşturucu sonucu bir trafik kazası geçirdi ve hayatını kaybetti.Mezarı Los Angeles'ta kızlarının mezarının yanındadır.

Keanu Reeves'in üç kızkardeşi vardır.Bunlardan Kim,yıllardır lösemidir,bakımını Reeves üstlenmiştir ve sürekli kardeşini evinde ziyaret eder.

Reeves'in motorsikletlere büyük ilgisi bulunmaktadır.

Dogstar isminde bir rock grubu vardır.Kendisi de büyük bir punk rock dinleyicisir.Solak olmasına rağmen gitarı sağ eliyle çalar.Ünlü rock grubu Anthrax'ın bir video klibinde yer almıştır.Son zamanlarda Becky isimli bir grupla çalmaktadır.

Reeves hakkında yıllardır homoseksüel ve biseksüel dedikoduları vardır.Hatta bir dönem ünlü yapımcı David Geffen'la evlendiği dahi söylenmiştir.Kendisi homoseksüel olduğunu reddetmektedir.Ancak heteroseksüel mi yoksa biseksüel mi olduğu konusunda yorum yapmamaktadır.


Filmografi
The Lake House (2006) - Alex Wyler
A Scanner Darkly (2006) - Bob Arctor
Constantine (2005) - John Constantine
Thumbsucker (2005) - Perry Lyman
Video Hits: Paula Abdul (2005) - The Boy
Ellie Parker (2005) - Dogstar
Something's Gotta Give (2003) - Dr. Julian Mercer
The Matrix Revolutions (2003) - Neo
Enter the Matrix (2003) (VG) - Neo
The Matrix Reloaded (2003) - Neo
The Animatrix: Kid's Story (2003) (ses) - Neo
Hard Ball (2001) - Conor O'Neill
Kasımda Aşk Başkadır (2001) - Nelson Moss
The Gift (2000) - Donnie Barksdale
The Watcher (2000) - David Allen Griffin
The Replacements (2000) - Shane Falco
Me and Will (1999) - Keanu Reeves
The Matrix (1999) - Neo
Şeytanın Avukatı (1997) - Kevin Lomax
The Last Time I Committed Suicide (1997) - Harry
Feeling Minnesota (1996) - Jjaks Clayton
Chain Reaction (1996) - Eddie Kasalivich
A Walk in the Clouds (1995) - Paul Sutton
Johnny Mnemonic (1995) - Johnny Mnemonic
Speed (1994) - Jack Traven
Little Buddha (1993) - Siddhartha
Even Cowgirls Get the Blues (1993) - Julian Gitche
Much Ado About Nothing (1993) - Don John
Bram Stoker's Dracula (1992) - Jonathan Harker
My Own Private Idaho (1991) - Scott Favor
Bill & Ted's Bogus Journey (1991) - Ted Logan/Evil Ted
Point Break (1991) - John Utah
Providence (1991) - Eric
Tune in Tomorrow... (1990) - Martin Loader
I Love You To Death (1990) - Marlon James
Parenthood (1989) - Tod Higgins
Bill & Ted'in Maceraları (1989) - Ted Logan
Life Under Water (1989) (TV) - Kip
Dangerous Liaisons (1988) - Le Chevalier Raphael Danceny
The Prince of Pennsylvania (1988) - Rupert Marshetta
Permanent Record (1988) - Chris Townsend
The Night Before (1988) - Winston Connelly
River's Edge (1986) - Matt
Youngblood (1986) - Heaver
Flying (1986) - Tommy
One Step Away (1985) - Ron Petrie

Ehem ehem...Keanu'nun kızkardeşi

Carrie-Anne Moss

Carrie Anne Moss, 21 Ağustos 1967, Vancouver, Kanada doğumlu oyuncu.

Eğitimi
Pasedena Dramatik Sanatlar Akademisinde oyunculuk eğitimi aldı.


Çocukluğu
17 yaşında evlenip 19 yaşında iki çocuk sahibi olan annesi ona hayal etmeyi öğretti. Moss, 11 yaşında Vancouver çocuk müzikal tiyatrosuna girdi ve tüm Avrupa'yı kapsayan turlarda oynadı.

Önceki işleri: 1985 yılında Toronto'ya giderek modelliğe başladı ve Japonya'dan İspanya'ya kadar birçok ülkede modellik yaptı.


Başlangıç
1991 yılında İspanya'da modellik yaparken Barcelona'da çekilen bir NBC dizisi olan "Dark Justice"de bir rol aldı. Daha sonra çekimler Los Angeles'a kaydırıldı ve Moss da oyunculuğa adım atmış oldu.


TV
"Dark Justice"den sonra "Baywatch" ve "Silk Stalkings" gibi dizilerde bir süre rol aldı. Kaderin bir cilvesi olarak bu yıllarda "The Matrix" adlı ilerde oynayacağı sinema filmiyle hiçbir benzerliği olmayan bir TV dizisinde de oynadı.


Çıkışı
Carrie-Anne Moss, Matrix'in yönetmenleri Larry ve Andy Wachowski'yi sadece güzel olmayıp aynı zamanda yetenekli olduğuna inandırmak için tam 6 defa deneme çekimine alındı. Sonunda çok büyük başarı kazanan film, onu aranan bir yıldız haline getirdi.


Hobileri
Paten kaymaktan ve bisiklete binmekten hoşlanıyor. Ayrıca karate ve aerobiğin karışımı olan "karobiks" yapıyor.

Biliyor musunuz?: Annesi kızına bir isim ararken, 1967 yılında büyük bir hit olan Hollies grubunun "Carrie-Anne" şarkısından esinlenerek kızına bu ismi vermeye karar verdi.

Söz: "Oyunculuğun %99'unun kendine güvenden ibaret olduğunu düşünüyorum."


İlişkileri
1999'ta oyuncu Steve Roy ile evlendi. Beverly Hills'teki evlerinde yaşıyorlar. Sherman Blue adlı bir köpeği ve Rudy adlı bir kedisi var.


Filmografi
Disturbia (2007)
Matrix Revolutions, The (2003)
Suspect Zero (2003
Matrix Reloaded, The (2003)
Chocolat � 2000
Memento � 2000
The Crew � 2000
Red Planet � 2000
The Matrix � 1999
New Blood � 1999
Secret Life of Algernon � 1997
Lethal Tender � 1997
Sabotage � 1996
Terrified � 1995
The Soft Kill � 1994
Flashfire � 1993

LAURENCE FISHBURNE


Doğum Yeri: ABD
Doğum Tarihi: 30.07.1961
Boy : 1.85 m
Takma Adı : Fish
Onu Ünlü Yapan Ne? Francis Ford Coppola'nın Apocalypse Now (1979) filmindeki topçu "Mr. Clean" rolü
Birliktelikleri:
Eşi: Gina Torres; 2002'de evlendiler
Eşi: Hajna O. Moss; 1985'te evlendiler; boşandılar
Ailesi:
Oğlu: Langston; annesi, Hajna O. Moss
Kızı: Montana; annesi, Hajna O. Moss
Ödüllerinden Bazıları: -
Eğitim:
- Lincoln Square Academy, New York, aktörlük çalıştı.
Aile: Memur bir baba (Laurence) ve öğretmen bir annenin (Hattie) tek çocuğu.
İlişki: Eski eşi Hanja Moss'tan Langston ve Montana adlarında iki çocuğu var.
Eğitim: New York Sahne Sanatları Lisesi'ni bitirdi. New York Lincoln Square Academy'de oyunculuk eğitimi aldı.
İlk Filmi: İlk sinema filmi 1975 yapımı "Cornbread, Earl and Me" adlı filmdi. Bundan 4 sene sonra, henüz 14 yaşındayken, yaşını büyük göstererek Coppola'nın unutulmaz filmi "Apocalypse Now" da Marlon Brando, Martin Sheen, Robert Duvall gibi dev isimlerle oynadı.
Ödüller: 1992'de "Two Trains Running"deki performansıyla Tony ödülü kazanan sanatçı, 1994'te Ike Turner'ı canlandırdığı "What's Love Got To Do With It" filmindeki rolüyle Oscar'a aday oldu.
Biliyor musunuz?: Beyazperdede Othello'yu canlandıran ilk zenci aktör.
Bunu biliyor musunuz?: "Larry" diye çağırılmaktan nefret eden Fishburne'ü kızdıran tek şey bu değil. 1999'da "The Lion In Winter" adlı oyunda rol alan sanatçı, bir gece oyun sırasında izleyicilerden birinin cep telefonu çalmaya başlayınca çok sinirlendi. Bir süre bu sesi dinledikten sonra, sahnesini yarım kesip seyirciye dönerek "Şu lanet olası telefonu kapatır mısın lütfen?" diye bağırdı. Telefonu çalan izleyici utanç içinde salonu terkettikten sonra, oyun kaldığı yerden devam etti.
Söz: "Bir sürü kötü adamı oynadım, çünkü alabildiğim tek iş buydu. İnsanlar yüzümü görünce 'Oooh' diyorlardı"
"İnsanlar son 6 aydır yanıma gelip 'Sizi Pulp Fiction'da çok beğendim Bay Jackson' diyorlar"
Meraklısına...
• 1991 yılına kadar filmlerde ismi Larry Fishburn olarak görülüyordu, bu tarihten sonra ismini Laurence Fishburn olarak değiştirdi.
• 10 yaşında aktörlüğe başlamıştı, 90'lı yıllardan sonra iyi adam rollerinde oynamaya başlamıştı
FİLMOGRAFİ
• Assault on Precinct 13 (2005)
• Scheherazade (2005)
• Matrix Revolutions, The (2003)
• Mystic River (2003)
• Matrix Reloaded, The (2003)
• Biker Boyz (2003)
• Osmosis Jones (2001) (seslendirme) Once in the Life (2000)
• Matrix, The (1999)
• Hoodlum (1997)
• Event Horizon (1997)
• Fled (1996)
• Othello (1995)
• Just Cause (1995)
• Bad Company (1995)
• Higher Learning (1995)
• Searching for Bobby Fischer (1993)
• What's Love Got to Do with It (1993)
• Deep Cover (1992)
• Class Action (1991)
• Boyz N the Hood (1991)
• Cadence (1990)
• King of New York (1990)
• Red Heat (1988)
• School Daze (1988)
• Cherry 2000 (1987)
• Gardens of Stone (1987)
• Nightmare On Elm Street 3: Dream Warriors, A (1987)
• Band of the Hand (1986)
• Quicksilver (1986)
• Color Purple, The (1985)
• Cotton Club, The (1984)
• Rumble Fish (1983)
• Death Wish II (1982)
• Willie and Phil (1980)
• Apocalypse Now (1979)
• Fast Break (1979)

Hugo Weaving

Özgeçmiş
İlk Yıllar
Hugo Weaving İngiliz Wallace ve Anne çiftinin çocukları olarak Nijerya’da dünyaya geldi. Çocukluğunu Güney Afrika’da geçiren Weaving, ilk gençlik yıllarında Birleşik Krallık’a taşındı. İngiltere’de prestijli bir yatılı okul olan Queen Elizabeth's Hospital’a gitti. 1976’da Avustralya’ya taşındı, Sidney’deki Knox Grammar School okuluna devam etti. 1981 yılında National Institute of Dramatic Art’tan mezun oldu.


Kariyer Yılları
Weaving’in ilk önemli rolü, 1984’te Bodyline adlı TV dizisinde canlandırdığı, İngiliz kriket takım kaptanı Douglas Jardine karakteridir. 1988’de The Dirtwater Dynasty adlı mini-dizide küçük bir rol almış, daha sonra 1989 yapımı Bangkok Hilton filminde Nicole Kidman’le birlikte oynamıştır. 1991 yapımı düşük bütçeli bir film olan Proof(film)’taki performansıyla Australian Film Institute tarafından “En İyi Erkek Oyuncu” seçilmiştir. Weaving aynı zamanda, “Sir John” rolüyle 1993 Yahoo Serious komedisinde ve Avusturalya’nın ünlü kanun kaçağı Ned Kelly’yi hicveden Reckless Kelly filminde yer almıştır. Fakat, Weaving ancak The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert filmindeki performansının ardından Avustralya dışında da ilgi görmeyi başardı. 1998’de Montreal Film Festivali’nde The Interview filmindeki performansıyla “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü aldı. Odyssey Destanı’ndan uyarlanan mini-dizide Deniz Tanrısı Poseidon’u canlandırdı. Bunların yanında, Weaving 'The Magic Pudding' adlı çizgi filmde seslendirme sanatçısı olarak görev almaktaydı.


Weaving, The Matrix Üçlemesinde Ajan Smith rolüyle görülüyor.Weaving’in dünya çapında ilgi görmesi, 1999 yılının hit filmi olan Matrix (film)’teki Ajan Smith rolüyle gerçekleşti. Matrix Üçlemesinin diğer iki filminde de (The Matrix Reloaded ve The Matrix Revolutions) Weaving Ajan Smith rolüyle kamera karşısına geçti. Peter Jackson'ın 2001-2003 yılları arasında gösterilen Yüzüklerin Efendisi (kitap) uyarlamasındaki Elrond rolü de Weaving’in popülaritesini daha da arttırdı.

Weaving, Andrew Kotatko'nun 2004 yapımı Everything Goes filminde başrol oynamış, Wachowski Kardeşler’le yeniden biraraya geldiği 2006 yapımı V for Vendetta filminde de film boyunca maskesiyle görünen “V” karakterini canlandırmıştır. Daha önceden “V” rolü için seçilen James Purefoy’un, -film boyunca maske takma zorunluluğunun yarattığı rahatsızlıktan dolayı- çekimler başladıktan altı hafta sonra ekipten ayrılması sonucu, Weaving bir son dakika kararıyla “V” rolünü almıştır. Filmin büyük kısmında Weaving’in canlandırdığı “V” olsa da, Purefoy'un “V”si de filmin birkaç sahnesinde kullanılmıştır. Purefoy’un filmde kullanılacak sahnelerini Weaving yeniden seslendirmiştir.

Weaving ayrıca, The Lord of the Rings: The Battle for Middle-Earth II adlı videa oyununda seslendirme yapmaktadır.

Film kariyerinin yanısıra, Weaving Sydney Theatre Company’nin oyunlarında düzenli olarak aldığı rollerle tiyatro oyuncusu olarak da çalışmalarını sürdürmektedir. 2006’da Hedda Gabler oyununu New York’ta sergilemek üzere Cate Blanchett’la çalışmaktadır.


Özel Hayatı
Weaving, kız arkadaşı Katrina Greenwood ve çocukları Harry ve Holly ile birlikte Sidney’de yaşamaktadır. Bazı kaynaklarda Weaving’in Greenwood’la evli olduğu söylense de, Weaving’in röportajlarında evlilik kurumundan hoşlanmadığını belirtmesi bunu yalanlar gözüküyor.

Bir röportajında, arada sırada sigara içtiğini; nadiren de alkollü içki tükettiğini söylemiştir.

15 yaşlarındayken, Weaving’e epilepsi teşhisi konmuş [1]; fakat Weaving, sahnede nöbet geçirmesiyle ilgili bir anekdot dışında nadiren bu durumdan söz ediyor. Bu hastalığı yüzünden Weaving ehliyet alamamış.


Weaving, V rolünde. (David Lloyd ve Alan Moore'un 1988 tarihli çizgi romanı V for Vendetta'nın 2006 beyazperde uyarlaması). V'nin maske ve giysisi Guy Fawkes model alınarak yapılmış.
Filmografi (kısmen) [değiştir]Transformers (2007), (seslendirme sanatçısı olarak “Megatron”)
Happy Feet (2006), (seslendirme sanatçısı olarak “Noah”)
V for Vendetta (2006), as V
Little Fish (film) (2005), (Lionel Dawson)
Peaches (2004), (Alan)
Everything Goes (2004), (Ray)
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü (film) (2003) (Elrond)
The Matrix Revolutions (2003), (Ajan Smith)
After the Deluge (2003), (Martin Kirby)
The Matrix Reloaded (2003), (Ajan Smith)
Yüzüklerin Efendisi: İki Kule (film) (2002), (Elrond)
Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği (film) (2001), (Elrond)
Russian Doll (2001), (Harvey)
The Old Man Who Read Love Stories (2001), (Rubicondo-Dişçi)
Strange Planet (1999), (Steven)
Little Echo Lost (1999), (Echo Man)
Matrix (1999), as (Ajan Smith)
Babe: Pig in the City (1998), (seslendirme sanatçısı olarak “Rex”)
Bedrooms and Hallways (1998) (Jeremy)
The Interview (1998), (Eddie Rodney Fleming)
The Kiss (1998), (Barry)
True Love and Chaos (1997) (Morris)
Halifax f.p: Isn't It Romantic (1997), (Det. Sgt. Tom Hurkos)
"Frontier" (1997), (Governor Arthur)
"Naked: Stories of Men" - Episode "Coral Island" (1996) (Martin Furlong)
"The Bite" (1996), (Jack Shannon)
"Bordertown" (1995), (Kenneth Pearson)
Babe (1995) (seslendirme sanatçısı olarak “Rex”)
Exile (1994), (Innes)
The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert (1994), (Anthony 'Tick' Belrose/Mitzi Del Bra)
What's Going On, Frank? (1994), (Supermarketteki tuhaf ambalajcı)
Frauds (1993), (Jonathan Wheats)
Reckless Kelly (1993), (Sir John)
The Custodian (1993), (Det. Church)
"Seven Deadly Sins" (1993), (Lust)
Road to Alice (1992), (Morris)
Proof (1991), (Martin)
...Almost (1990), (Jake)
"Bangkok Hilton" (1989), (Richard Carlisle)
Dadah Is Death (1988), (Geoffrey Chambers)
"The Dirtwater Dynasty" (1988), (Richard Eastwick)
The Right Hand Man (1987), (Ned Devine)
"Melba" (1987), (Charles Armstrong)
For Love Alone (1986), (Johnathan Crow)
"Bodyline" (1984), (Douglas Jardine)
The City's Edge (1983), (Andy White)
...Maybe This Time (1980), (Öğrenci 2)

ÜÇLEMELERDEN SAHNELER

[img]http://whatisthematrix.warnerbros.com/rl_cmp/may_pix11.html[/img]

[img]http://whatisthematrix.warnerbros.com/rl_cmp/may_pix29.html[/img]
[img]http://whatisthematrix.warnerbros.com/rl_cmp/may_pix35.html[/img]


[img]http://whatisthematrix.warnerbros.com/rl_cmp/timepix5.html[/img]

RÖPORTAJ:KEANU REEVES
Kung Fu’dan Futbola uzanan yol...

“ Matrix” in elde ettiği başarı herkesi olduğu gibi Keanu Reeves’i de şaşkına çevirdi. Başarı onu kariyerinde iniş noktasında olduğu bir anda gelip buldu. Şimdi, 35(sailorsundan dipnot şu an 42) yaşındaki aktör, bir ‘yıldız’ olarak kendini yeniden kabul ettirmesinin hemen ardından “ The Replacements ” daki futbolcu Shane Falco rolü ile bir kez daha sinema salonlarını doldurmaya hazırlanıyor...

--------------------------------------------------------------------------------

“The Replacements”daki Shane rolü için aldığınız eğitim, “The Matrix”e hazırlık için girdiğiniz Kung Fu kampına benziyor muydu?

Futbolla Kung Fu’nun benzeyip benzemediğini mi soruyorsunuz? Her ikisi için de disiplin ve eğitim şart. Fiziksel olarak kendinizi tam anlamıyla bu işe vermelisiniz. Yine de iki spor birbirinden farklı güçlükleri içinde barındırıyor.


“Kung Fu’da yapılan bir çok hareketi daha önce hiç denememiştim.”

Sizce hangisi daha zor?

Harcanan emekten söz edecek olursak, sanırım Kung Fu daha zordu. Daha çok vaktimi almıştı, dört ay süresince eğitim almıştım. Yabancısı olduğum bir alandı. Oysa futbol öyle değil. Topla oynayarak, spor yaparak büyüdüm; Kung Fu’da yapılan bir çok hareketi ise daha önce hiç denememiştim.



Jackie Chan’ı yenebilecek kadar Kung Fu öğrendiniz mi?

Elbetteki hayır!



Ya Jet Li’yi?

Ona da yenilirdim, ama her ikisinden de daha hızlı koştuğuma iddiaya girebilirim.



Bir futbol fanatiği misiniz?

Evet. Futbolla büyüdüm diyebilirim. Çocukken hiç oynamadım, sadece seyrettim. O vakitler buz hokeyi oynuyordum. Ama futbolu hep sevdim.



O halde “ The Replacements”da rol almak sizin için bir çocukluk düşünü gerçekleştirmek gibi bir şey olmalı?...

Pek öyle denilemez. Çocukken futbolcu olmak gibi bir hayalim yoktu. Ama işin‘oyun’ yönü söz konusu olduğunda, futbol da kızıl derili ya da kovboy oyunları kadar önemliydi benim için.


“Daha 15 yaşındayken aktör olmaya karar verdim.”

Peki sizin çocukluk düşünüz neydi?

Hokeyde her zaman Kanada adına olimpiyatlarda yer almak istedim. Olimpiyat golcüsü ilan edilmek isterdim, ama daha 15 yaşındayken aktör olmaya karar verdim.



Bir keresinde karanlıktan korktuğunuzu söylemiştiniz? Gerçekten korkuyor musunuz?

Evet, bir zaman böyle bir şey söylemiştim. Korkum hala sürüyor. Ama bundan kastım daha ziyade felsefi anlamdaydı. Işıkların kapalı olmasından korkmuyorum, daha derin bir korku benimkisi. Uyurken banyonun ışığını açık bırakmıyorum örneğin.



Eğer bir çizgi film karakteri olsaydınız, hangisi olmak isterdiniz? Mesela Scooby-Doo olmak ister miydiniz?

Wolverine olmayı tercih ederim.


“Bir quarter-back olarak inandırıcı görünmek benim için önemliydi”

Bu biraz “The Replacements” daki John Elway’i andırıyor galiba. Bu role nasıl hazırlandınız?

Birçok kaset izledim, bir futbolcu oyunda neler yapar, diğer oyunculara neler söyler, hepsini öğrenmeye çalıştım. Bir quarter-back olarak inandırıcı görünmek benim için önemliydi. Bu amaçla ders aldım, beslenme şeklimi değiştirdim, ağırlık çalıştım. Sonra 14 yıl quarter-back’ lik yapmış koç Bob Galliamo ile çalışmaya başladım. Bana bir quarter-back’in nasıl oynaması gerektiğini öğretti, aynı zamanda NFL’deki kendi deneyimlerini de anlattı. Sonra 3 hafta boyunca eski bir oyuncu olan T.J. Rublee ile çalıştım. Rublee ile filmde de beraberdik.



Bu süre boyunca darbe aldığınız, yaralandığınız oldu mu?

Derin dondurucumda altı paket buz bulunduruyordum, işe koyulmadan önce de kollarımı bacaklarımı güzelce sarıyordum. Yine de ayaklarımın çiğnenmesini engelleyemiyordum.



Çiğnenmesini mi?

Evet. Çarpışma anında orta sahadan çıkmakta gecikirseniz, geri çekilirken yeterince atik olmazsanız, başınıza gelecek olan budur.


“Genellikle azla yetinen bir insanımdır.”

Çekimler sırasında neden kısa bir fragmanı tercih ettiniz?

Genellikle azla yetinen bir insanımdır; örneğin bana bir oda ve biraz su verseler, sabahları da belki biraz meyve, küçük bir kahvaltı bana yeter de artar bile. Öyle fazla bir şey istemem.

İnsanlar sizin bir yıldız gibi karşılanmak istediğinizi mi düşünüyorlar?

Evet. Bu kimi zaman hoş olabiliyor. Ama bunu ancak karşınızdaki insan sağlayabilir. Kral Lear’ı oynamak için provalara katılan ve kendini İngiliz bir aktör olarak tanıtan bir kişi hakkında bir hikaye duymuştum. Ortalıkta “Ben Lear’ım, bana ona göre davranın” diye gezen, sinir bozucu, berbat biri... Sonunda yönetmen diğer oyuncuları ona kral muamelesi yapmamaları için uyarmak durumunda kalmış. Ve birdenbire artık hiç kimsenin aldırmadığı bir zavallıya dönüşmüş.



Rol arkadaşlarınız sizin ünlü olmak istemediğinizi söylüyorlar?...

Hollywood’da çalışmak istiyorum, orada edindiğim tecrübeler hayatım boyunca edindiklerimin en iyileri ve bu yüzden oyunculuğu sürdürmek istiyorum. Bu demek oluyor ki, yaptığınız bir film başarılı olursa onun getireceklerini kabullenmeniz gerekiyor, ben de bunu kabul ediyorum.


“Ünlü olmak kimi zaman eğlenceli olabiliyor.”

Daha az göz önünde olacağınız bir mesleğiniz olsun ister miydiniz?

Bilmiyorum. Böyle bir şey şu an için mümkün görünmüyor. İster miydim? Hayır. Ünlü olmak kimi zaman eğlenceli olabiliyor.



Peki ünlü olmanın kötü olan yanı nedir?

Özel hayatınız diye bir şeyin kalmaması kim zaman çok can sıkıcı olabiliyor.



Tanınmamayı istediğiniz olur mu?

Tanınmaz olmak şu anda da mümkün.



Nasıl?

Evimden çıkıp sokaklarda dolaşmam yeterli.



Çocuklar sizinle çok saygılı konuştuklarında onlara nasıl karşılık verirsiniz?

Ellerini sıkar, teşekkür eder ve “merhaba! Nasıl gidiyor?” derim.



Hayranlarınızla ilgili başınızdan geçen en tuhaf maceranızı anlatır mısınız?

Bazen insanlar gelip haklarında hiçbir fikrim olmayan olaylardan, ilişkilerden haberdarmışım, ya da öyle olmalıymışım gibi davranıyorlar. Komik bir durum oluyor bu.



Hakkınızda yazılan en saçma şey neydi?

Los Angeles’da bir otelde Sharon Stone ile yüzerken görüldüğüm haberi. Bunun gerçek olmasını isterdim doğrusu.


“Bir rol bulmaya çalıştığınız zamanlarda bazen hiçbir şey bulamayabiliyorsunuz.”

Hiç her şeyi bırakıp çekip gitmek istediğiniz olur mu?

Buna çok yaklaştığım oluyor, sanırım çoğu insan da hayatla başa çıkabilmek için zaman zaman böyle hissediyor olmalı. Bir aktör için bu istek daha da yoğun hissediliyor, çünkü bir rol bulmaya çalıştığınız zamanlarda bazen hiçbir şey bulamayabiliyorsunuz.



Siz bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Koltuğuma oturup hiçbir şey düşünmeksizin pencereden dışarı bakarak...



Bu, en nihayetinde yerleşik hayata geçtiniz anlamına mı geliyor?

Bir evim yok, ama göçebe de değilim. İçinde kendime ait eşyalarımın olacağı mutlu bir evim olsun isterdim, ama şu ana kadar bu mümkün olmadı.



Bir otel odasında mı kalıyorsunuz yoksa?

Hayır, son zamanlarda birbirinden farklı bir çok yerde çalıştım ve ailemin yanında kalıyorum.



Grubunuz “ Dogstar ” sizin için rahatlatıcı mı oluyor?

Bazen oluyor bazen de olmuyor. Kimi zaman çalışma bitiminde çok rahatlamış hissediyorum kendimi, ama kimi zaman oluyor ki, rahatlamak bir yana, daha çok gerilmiş olarak ayrılıyorum çalışmadan.



“N Sync” kadar büyük olmak gibi bir arzunuz var mı?

Bilmiyorum, onlar müzik yaparken eğleniyorlar, insanlar da onları dinlerken, yani evet, güzel bir şey olmalı bu, sizce de öyle değil mi?
“Küçük bir kızıl derili grubuyuz, ama dinleyici mükemmel.”

Japon hayranlarınızın “ Dogstar” için deli olduğu doğru mu?

Japonya’ya dört kez gittik ama iş o kadar ciddi değil. Küçük bir kızıl derili grubuyuz, ama dinleyici mükemmel. Kısa sürelerle kaldık ama çok hoştu, hatta bu yazki konserimizde dinleyicilerin bir kısmı şarkıları bizimle beraber söylüyorlardı.



Bir aktör olarak hakettiğiniz değeri görmediğinizi düşünüyor musunuz?

Meslektaşlarımdan değil, hiçbir zaman, ama bazen eleştirmenlerden kaynaklı olarak böyle düşündüğüm oluyor.



Bu demek oluyor ki hakkınızda yazılan kötü eleştirileri de okuyorsunuz?

Okumamaya çalışıyorum, ama aktör olmanın kötü yanı bu işte, hakkınızda yazılıp çizilen her şeyi takip etmek istiyorsunuz.



Rollerinizi seçerken belli bir çizgide ilerlemek için belirli rolleri tercih ediyor musunuz?

Pek sayılmaz, oyunculuğu seviyorum, sadece bir tek şey olacağım diye bir kaygım yok. Hep aynı ya da benzer roller oynayan bir aktör olmak istemiyorum.


“Canlandırdığım karakterlere bağlanma gibi bir huyum yok.”

Bu şekilde çok başarılı olacak olsanız bile mi?

Canlandırdığım karakterlere bağlanma gibi bir huyum yok, bir rol üzerinde çalışırım, sonra o biter ve ben yeni bir rol arayışına girerim. Şansım yaver giderse, yeni bir rol bulur ve tekrar çalışmaya başlarım. Bir film başarılıysa, bu orada sanatsal veya ticari amaçla olsun, çalışan herkesin ortak başarısıdır. Kişisel başarılarımsa, benim için yeni olanaklar yaratması açısından önemlidir.



“ Matrix ” nedir?

Kelimesi kelimesine mi? Filmdeki anlamını soruyorsanız, makinelerin insanları köleleştirdiği bir durumun adı. Bir ruh hastaları topluluğu da denilebilir.


“Fare deliğinde kalmayı sürdürecek miyiz, yoksa dışarı çıkıp gerçeği görmeye cesaret edebilecek miyiz?”

“Matrix”e bağlı insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Thomas Anderson hayatında cevaplar arayan biri, bir medyum. Hayatlarımız hakkında doğru sorular soruyor. Seçimlerimiz neler, fare deliğinde kalmayı sürdürecek miyiz, yoksa dışarı çıkıp gerçeği görmeye cesaret edebilecek miyiz? ‘ Gerçek’ dediğimiz nedir, ne kadar gerçek? Bu adam uyumak istiyor, ama sürekli uyanıyor, tam yedi kez. Film de bu ‘uyanış’la ilgili zaten.



Filmin bu kadar başarılı olacağını düşünmüş müydünüz?

Bu konuda hiçbir fikrim, ya da beklentim yoktu. Çekimler bitip de filmi seyrettiğimde, filmin benim düşündüğümden daha iyi olduğunu gördüm. Farklı bir şeyi başarmaya çalışıyordu, sinemasal anlamda daha önce denenmemiş olan bir form yaratmak gayretindeydi. Grafik anlamında, çekimler açısından oldukça etkileyiciydi, ama bundan daha fazlasını gerçekleştirmek istiyor, bir hikayeyi Kung Fu veya bilim-kurgu metaforlarını kullanarak çok farklı bir şekilde anlatmaya çabalıyordu.



Filmin devamını çekmeye ne zaman başlıyorsunuz?

Kasımda başlayacağı söyleniyor ama bana kalırsa martın sonunu bulur.



Çekimler olay sırasına göre mi yapılacak?

Hayır, böyle bir sıra izlenmeyecek, aynı zamanda bir çok farklı sahneyi çekiyor olacağız. Büyük olasılıkla çekim sırası, mekana bağlı olarak belirlenecek. Çekimler için öngörülen süre bir yıl, tabii bundan önce bir de dört aylık eğitim süreci var. Bu demek oluyor ki, tam 17 ay boyunca bu filmle uğraşıyor olacağım.



“ Matrix”in sonunda ne olacağını kısaca anlatabilir misiniz?

Bunu anlatma iznim olabilir mi sizce? Başlangıçta, Zion’u ve onun dünyasını göreceksiniz, sonra da öykümüz başlayacak.



Neo’nun sahip olduğu gibi bir güce sahip olsaydınız ne yapmak isterdiniz?

Neo gibi insan üstü güçlere mi sahip olsaydım? Sanırım iyileştirme gücümün olmasını isterdim. Diş ağrımdan kurtulabilmek için...

RÖPORTAJ
Keanu Reeves - Carrie Anne Moss
Kategori: yabanci -sinema-



Keanu, bu filmin senin için değişik bir şey yapma fırsatı olduğunu mu düşünüyorsun?

Keanu : Evet en önemli nedenlerden biri buydu. İnsanlar bana "Bunu yapmak zor muydu? Bir eğitim aldın mı? Bunların hepsini sen mi yaptın?" gibi sorular sordu. Ben (yönetmenler) Wachowski kardeşleri sevdim, senaryoyu sevdim ve birbirimizi sevdik. Filmi gördüm ve bence bu çok olumlu bir film. Yapıcı ve verdiği mesajlar harika.

Filmde çalışan insanlar harika. Bu filmde çalışmak hayatımın en güzel anlarından biriydi. Çok ender olarak görülen bir şekilde kostümcüden görüntü yönetmenine, montajdan senaryoya kadar herşey ve herkes büyük bir uyum içindeydi. Bu çok olağandışı bir deneyimdi.

Wachowski kardeşler senin senaryoyu ilk kavrayan kişi olduğunu söylediler.

Keanu : Evet çizgi romanlardan ve daha önce izlediğim bazı filmlerden dolayı bazı şeylere aşinaydım. İlk karşılaşmamızda bana resimli bir romana benzeyen bir kitap gösterdiler. İçinde filmden bazı sahnelerin çekim planları vardı. Bunları görüp senaryoyu okuduğumda "Vav" dediğimi hatırlıyorum.

Carrie : Doğrusunu isterseniz benim tam olarak anlamam için iki defa okumam gerekti. Filmi, birçok anlam katmanı içerdiğinden çok sevdim. Senaryoyu okuduğum anda benim karakterim Trinity hakkında hissettiğim ilk şey, inancı temsil ettiği oldu. Karakteri bu açıdan ele aldım. Altı yedi deneme çekiminden sonra rolü aldım.

Altı- yedi deneme çekiminden sonra role kabul edildin?

Carrie : Evet doğru.

Basın bülteninde kapıdan içeri girdiğin, bir parça okuduğun ve role kabul edildiğin yazıyor.

Carrie: Hayır yazmıyor!

Evet Yazıyor (Gülerek) Keanu sen ilk okuduğunda ne anlam ifade etti?

Keanu : Fikirleri beğendim. Thomas'ın çevresinde olan biteni anlamak istemesi ve şüpheci davranması hoşuma giti. Filmin dediği gibi "Dünyada yanlış giden birşeyler var ama ne olduğunu bilmiyorsun. Nedenini anlayamıyorsun ama bu beynine saplanmış bir kıymık gibi seni çıldırtıyor. Matrix'in ne olduğunu öğrenmek istiyormusun?" Thomas şüpheci ve araştırıyor. Yanlış olan birşey var ve bunun ne olduğunu bulmak istiyor. Bu özellik benim doğamda da var.

Yani bu senin doğanın bir parçası.

Keanu : Evet

Carrie : Ben ise tam tersiyim. Herşeye inanırım.

Yapımcı Joel Silver size duvarda koşma sahnesini nasıl öğrettiğini ve koruyucu destekleri çıkardıklarında nasıl heyecanlandığınızı anlattı. Bunun bir engelden atlamaya korkan bir ata benzediğini söyledi.

Carrie : Evet duvar sahnesinde çok korktum. Başlarda koruyucularla çalışıyorduk ve gün gelip de koruyucuları çıkardıklarında...Bu çok ürkütücüydü. Bütün deneyim aslında birlikte çalıştığınız insanlara güvenmekle ilgiliydi. Bu biraz zaman aldı ama sonunda tamamıyla güvendim. Ama o zamana kadar korkuyordum.

Senin için bu tür seyleri yapmak zor muydu Keanu?

Keanu : Evet tabii. Bazılarını yaptım bazılarını ise yapamadım.

Bunların hiçbirini daha önce denememiştin değil mi?

Keanu : Hayır

İkinizde 12 yaşınızdan beri jimnastik ile ilgileniyorsunuz.

Keanu : Evet doğru. Hatta Laurence Fishburne'le birbirimize doğru atladığımız sahnede "uçabilirim" diye bağırdım. Küçükken kung-fu filmlerini seyreder ve çalışırdım. Tabii atletizm eğitimi de aldım.

Carrie : Dans ve jimnastik. Sanırım bunların gerçekten çok faydası oldu. Küçükken herşeyden çabuk sıkılıyorsunuz. Bende herşeyten biraz yaptım.

Keanu, bu film senin açından bir oyuncu olmaktan çok, bir film yıldızı olmak açısından ne kadar önemli?

Keanu : Bilmiyorum. Stüdyo filmlerinde çalışmayı çoğunlukla seviyorum. Bu çalışmak istedeğim tek yer değil ama gerçekten seviyorum. Büyük ustalarla ve sanatçılarla çalışma imkanınız oluyor. Eğer beğendiğiniz bir çalışmaysa daha büyük kitleler tarafında izlenebiliyor. Benim için bu harika birşey. Demek istediğim şu ana kadar hayatımın bana sunduğu şeyler inanılmaz. Bunun değerini biliyorum. Bunun devam etmesini istiyormuyum? Evet bunu gerçekten isterim.

Peki Laurence Fishburne ile birlikte oynamak nasıldı. Laurence filmin temel taşlarından biri gibi.

Keanu : Evet gerçekten de öyle.

Carrie : Filme hazırlık döneminde erkeklerin arasındaki tek kız bendim ve onlara gördüğüm en harika adamlar olduklarını söylüyordum. Keanu, Laurence, Hugo (Weaving) ve Joe, (Pantoliano) hepsi de inanılmazdı. Laurence çok cömert ve nazikti. Bu benim ilk büyük filmim olduğu için bana bazı öğütler verdi. Keanu'yla "Laurence Fishburne ile birlikte oynuyoruz" diye fısıldaşıyorduk.

Şu anda bir projede çalışıyor musunuz?

Keanu : Hayır.

Carrie : Hayır.

Carrie-Anne bu sizin ilk büyük filminizdi. Neler hissettiniz?

Carrie : Aslında aklımı kaybedecektim. Buna inanamıyordum.Ama sanırım kariyerime ilk başlarken aldığım rollerdeki hissettiğim şeyler gibisi yok. Kanada'da yaşayan ve Aaron Spelling dizileri seyreden bir kızın buraya gelmesi gerçekten inanılmaz.

Keanu, sen ilk büyük rolünün hangisi olduğunu hatırlıyor musun?

Keanu : Evet tabii. 17-18 yaşındaylen Toronto'da Wolf Boy adlı bir oyunda oynamıştım. O kadar heyecanlıydım ki metro istasyonunun yanındaki parmaklıklara çarpmıştım.

Basını ciddiye alıyor musunuz?

Keanu : Bilmiyorum. Çoğunlukla yazılanları okumuyorum ve haberim de olmuyor. Sadece bu tip röportajlarda sizlerin bana yönelttiğiniz sorulardan ve tepkilerinizden bazı şeylerden haberim oluyor.

Carrie : Bilmiyorum.

Keanu : Ciddiye alma konusunda ise demek istediğim buraya sadece film ve çalışma hakkında konuşmak için geliyoruz.

Sizce bu filmin mesajı ne?

Keanu : Birden fazla olabilir mi?

Tabii.

Carrie : İnanç. Eğer kendinizi bir kutuya kapatırsanız hep orda kalırsınız. Ordan çıktığınızda ise uçabilirsiniz.

Keanu : Bazı yansımalar görüyorsunuz. Thomas "Neo" Anderson (benim karakterim) gerçeğin ne olduğunu ve etrafta neler olduğunu sorguluyor. Bence sorgulamanın kişi için anlamı nasıl yaşamak istediğidir. Sorguladıkça, seçme fırsatını buluyor ve sonra kendileri de savaşçı olan insanlarla tanışıyor. Bazı yol ayrımları, yapmak zorunda olduğunuz seçimler var. Bazen bir şeyi sadece kolay ve elverişli olduğu için seçiyorsunuz. Bence filmin bize göstermek istediği, Thomas Anderson'ın eline geçen her fırsatta bilginin neresinde olduğunu öğrenmek zorunda olduğu.

Andy ve Larry Wachowski nasıl yönetmenler?

Carrie : Siz daha önce garip olarak tanımlamıştıınz.

Keanu : Bence tanıştığım en iyi ve en makul insanlar. Söylediğim gibi film daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyor. Bu yeni bir hikaye anlatma yolu. Bir çok fikirle dolu ve birçok değişik açıdan bakabiliyorsunuz.

MATRIX İLE ALAKALI TÜM HABERLER(İÇİNDE MATRİX GEÇEN BİRÇOK HABER)

The Matrix` filminin iki devam filmi `Matrix Reloaded` ve `Matrix Revolution`ın çekimleri Avustralya`da tamamlandı.
Sony, `Matrix`in patentini aldı

DIŞ HABERLER SERVİSİ Japon elektronik firması Sony, insanların izledikleri görüntülerde yer alan cisimlerden, koku, tat, hatta dokunma hissi almalarını sağlayan bir cihazın fikir patentini aldı.


Matrix 2`ye 200 bin dolarlık set yapılacak
Matrix` filminin devamı olan `Matrix Reloaded`un yapımcıları, Sydney yakınlarındaki bir istasyonda gerçekleştirecekleri dev patlama sahnesi için izin almayı başardılar.

`Trinity` Görevimiz Tehlikede

`Matrix` serisinin gözüpek `Trinity` karakteri Carrie-Anne Moss, `Görevimiz Tehlike-Mission Impossible` filminin üçüncüsünde ünlü aktör Tom Cruise ile kamera karşısına geçecek.

Samanlık seyran oldu

Matrix filminin ünlü ismi Keanu Reeves ile genç ve seksi oyuncusu Lindsay Lohan`ın yolları, Hollywood`daki bir Fransız restoranında kesişti. Restoranın girişinde karşılaşan iki yıldız, telefon numaralarını yazabilmek için garsondan hemen bir kalem istedi.

Matrix`in yıldızına 60`lık sevgili

Matrix filmindeki `Neo` rolüyle yıldızı parlayan Hollyvvood`un başarılı ismi Keanu Reeves, kendisinden 19 yaş büyük Oscarlı oyuncu Diane Keaton`la aşk yaşıyor

Wachowski kardeşlerden çizgi film uyarlaması.

Los Angeles - Ünlü Matrix filminin yaratıcısı Andy ve Larry Wachowski kardeşler, ünlü Japon çizgi filmi `Speed Racer`ı sinemaya uyarlayacak. Variety dergisinin haberinde, gelecek yaz çevrilecek filmin, 2008`te gösterime girmesinin planlandığı belirtild

Keanu Reeves, yeni filminde `Sinbad` olacak

`Matrix`` serisinin ünlü aktörü Keanu Reeves, yeni filminde denizlerin hakimi Sinbad`ı canlandıracak.İnternetteki `cinema confidental`` sitesinin haberine göre Reeves, bu kez uzun deri paltosu ve siyah gözlüklerini çıkarıp Sinbad`ın kostümlerine bürünecek.