Kız Kulesi Sayfaya git: Önceki, 1, 2 |
Yazar
Mesaj
Arkadaşlar aslında orda hiç bir şey yok...!!Ama sizede sakın gidip gezmeyin demem aksine gidip gezin görün derim Çünkü bu bir kültürel bir gezi diyim Oraya giderseniz muhakkak üst kata çıkın (sakın restoranına gitmeyin temekler hiç güzel değil ) Orda kahve için (biraz kazık ama olsun) tadı damğınızda kalıyor...Arkadaşlarla karşıya gittik mi kesin uğraraız..(hoş karşıya geçmek zor oluyo ^^'' onun yerine artık taksime kadar gidiyoruzz... )Size önerim muhakkak gidin sakın oradan hatıra diye bişi almayın diyemiyeceğim çünkü istanbulda oturmayanlar almak isterler haklılarda bana kalırsa
Ama dediğim gibi istanbula gelipte sakın buraya uğramadan gitmeyin Muhakkak kahvesini için boğazın serinlikllerinde bir höpürdetin derim
Ama dediğim gibi istanbula gelipte sakın buraya uğramadan gitmeyin Muhakkak kahvesini için boğazın serinlikllerinde bir höpürdetin derim
Cevapsız soruların, boynumda kolların, al senin olsun!
bende kız kulesi hakkında bilgiler buldum sizinle paylaşmak istedim
Alm. Leanderturm (m), Fr. Tour (f) de Leandre, İng. Maidens Tower, Tower of Leander. Marmara Denizinden İstanbula girişte Üsküdara yakın, denizin ortasında bir kaya üzerine inşâ edilmiş tarihî kule. Zamanımızda deniz feneri olarak kullanılmaktadır. Dakikada 20 defa yanıp sönen ışığı ile, gemicilere boğaza girişlerinde yol gösterir. Kız Kulesi fenerinin ışığı, dört mil uzaktan görülür. Kız Kulesi, Üsküdardan denize doğru uzanan burnun, 200 m kadar açığında bulunmaktadır.
Kız Kulesinin inşası hakkında, mîlâddan önceki devirlere kadar varan değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu efsanelerin çoğu gönül hikâyelerine dayanmaktadır. Aynı tarzdaki hikayeler Anadolunun muhtelif yerlerinde bulunan kız kuleleri için de anlatılır. M.Ö. 411de Peloponnes Savaşları esnasında Boğaz deniz trafiğini kontrol altına almak isteyen Atinalılar tarafından, bu kara parçası üzerine bir gümrük binası yapılması ile Kız Kulesinin tarihi başlar. Bizans İmparatoru Manuel Kommenosun Sarayburnu ile kule arasına bir zincir çekerek Boğazı kontrol altına alma teşebbüsünde bulunduğu bilinmektedir. Kız Kulesinin daha sonra harab olduğu söylenmekteyse de, 1453te İstanbulun fethi sırasında buranın savunmasının Venedikliler tarafından yapılması, fetih esnasında kulenin faal olduğunu göstermektedir.
Fetihten sonra, îmar edilerek, Boğaz ve İstanbulun müdafaasında istifade edilmiştir. On beşinci asrın sonu ile on altıncı asrın ilk yarısına ait gravürlerde, Üsküdar açığında ufak bir kale görülür. Pîrî Reisin İstanbul haritalarına bakılınca, burada etrafı mazgallı duvarla çevrili, ortasında küçük bir kulenin varlığı fark edilir.
Kız Kulesi çevresinin sığ olması sebebiyle on yedinci asırdan sonra kuleye bir fener konulmuştur. 1719 senesinde çıkan bir yangında ahşap kısımları tamamen yanan Kız Kulesi, Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşa tarafından yeniden kargir olarak inşa edilmiş ve on sekizinci asırda devlet adamlarının haklarındaki kesin karar verilinceye kadar hapsedildikleri bir yer olarak kullanılmıştır. Boğaz istihkamlarının yeniden ıslahı ile vazifelendirilen Baron de Totun Kız Kulesi bataryalarının faal olduğunu yazması, buranın sonradan ehemmiyet kazandığı ihtimâlini ortaya koymaktadır. Sultan İkinci Mahmûd Han devrinde tâmir edilen Kız Kulesi, bu pâdişâhın son zamanlarında kurulan Karantina Teşkilâtının kontrol istasyonu olarak kullanılmıştır. Kulenin giriş kapısının üzerinde, Rakım Efendinin
hattıyla Sultan İkinci Mahmûd Hanın tuğrası bulunmakta ve 1832-33 (H.1248) tarihinde adı geçen pâdişâhın tamir ettirdiği yazılıdır.
Daha sonra deniz feneri olarak kullanılan Kız Kulesi, Cumhûriyet döneminde Denizcilik Bankasından Millî Savunma Bakanlığına devredilerek, Deniz Kuvvetlerinin emrine verilmiştir.
2. Alternatif : Kız Kulesi
thumb thumb thumb İstanbul'un sembolü olan Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder: "Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam seksen arşundur. Sathı mesehası ikiyüz adımdır. İki tarafına bakan yerde kapısı vardır." Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın mühim kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş taşlarla kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmut’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır. İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar bir çok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi... Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır. Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine(o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içinde bakıldığında yıkıntıları görülmektedir. Antik Çağ'da Arkla(küçük kale) ve Damialis(dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da "Tour de Leandros"(Leandros'un kulesi) ismi ile ün yapmıştır. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.
(alıntı)
Alm. Leanderturm (m), Fr. Tour (f) de Leandre, İng. Maidens Tower, Tower of Leander. Marmara Denizinden İstanbula girişte Üsküdara yakın, denizin ortasında bir kaya üzerine inşâ edilmiş tarihî kule. Zamanımızda deniz feneri olarak kullanılmaktadır. Dakikada 20 defa yanıp sönen ışığı ile, gemicilere boğaza girişlerinde yol gösterir. Kız Kulesi fenerinin ışığı, dört mil uzaktan görülür. Kız Kulesi, Üsküdardan denize doğru uzanan burnun, 200 m kadar açığında bulunmaktadır.
Kız Kulesinin inşası hakkında, mîlâddan önceki devirlere kadar varan değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu efsanelerin çoğu gönül hikâyelerine dayanmaktadır. Aynı tarzdaki hikayeler Anadolunun muhtelif yerlerinde bulunan kız kuleleri için de anlatılır. M.Ö. 411de Peloponnes Savaşları esnasında Boğaz deniz trafiğini kontrol altına almak isteyen Atinalılar tarafından, bu kara parçası üzerine bir gümrük binası yapılması ile Kız Kulesinin tarihi başlar. Bizans İmparatoru Manuel Kommenosun Sarayburnu ile kule arasına bir zincir çekerek Boğazı kontrol altına alma teşebbüsünde bulunduğu bilinmektedir. Kız Kulesinin daha sonra harab olduğu söylenmekteyse de, 1453te İstanbulun fethi sırasında buranın savunmasının Venedikliler tarafından yapılması, fetih esnasında kulenin faal olduğunu göstermektedir.
Fetihten sonra, îmar edilerek, Boğaz ve İstanbulun müdafaasında istifade edilmiştir. On beşinci asrın sonu ile on altıncı asrın ilk yarısına ait gravürlerde, Üsküdar açığında ufak bir kale görülür. Pîrî Reisin İstanbul haritalarına bakılınca, burada etrafı mazgallı duvarla çevrili, ortasında küçük bir kulenin varlığı fark edilir.
Kız Kulesi çevresinin sığ olması sebebiyle on yedinci asırdan sonra kuleye bir fener konulmuştur. 1719 senesinde çıkan bir yangında ahşap kısımları tamamen yanan Kız Kulesi, Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşa tarafından yeniden kargir olarak inşa edilmiş ve on sekizinci asırda devlet adamlarının haklarındaki kesin karar verilinceye kadar hapsedildikleri bir yer olarak kullanılmıştır. Boğaz istihkamlarının yeniden ıslahı ile vazifelendirilen Baron de Totun Kız Kulesi bataryalarının faal olduğunu yazması, buranın sonradan ehemmiyet kazandığı ihtimâlini ortaya koymaktadır. Sultan İkinci Mahmûd Han devrinde tâmir edilen Kız Kulesi, bu pâdişâhın son zamanlarında kurulan Karantina Teşkilâtının kontrol istasyonu olarak kullanılmıştır. Kulenin giriş kapısının üzerinde, Rakım Efendinin
hattıyla Sultan İkinci Mahmûd Hanın tuğrası bulunmakta ve 1832-33 (H.1248) tarihinde adı geçen pâdişâhın tamir ettirdiği yazılıdır.
Daha sonra deniz feneri olarak kullanılan Kız Kulesi, Cumhûriyet döneminde Denizcilik Bankasından Millî Savunma Bakanlığına devredilerek, Deniz Kuvvetlerinin emrine verilmiştir.
2. Alternatif : Kız Kulesi
thumb thumb thumb İstanbul'un sembolü olan Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder: "Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam seksen arşundur. Sathı mesehası ikiyüz adımdır. İki tarafına bakan yerde kapısı vardır." Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın mühim kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş taşlarla kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmut’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır. İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar bir çok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi... Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır. Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine(o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içinde bakıldığında yıkıntıları görülmektedir. Antik Çağ'da Arkla(küçük kale) ve Damialis(dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da "Tour de Leandros"(Leandros'un kulesi) ismi ile ün yapmıştır. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.
(alıntı)
Ahhaaa Üsküdar'a gelene çaylar benden ama kız kulesini ısmarlamam pahalı ya:P
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
2. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 29 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |