Spoilerda gösterdiğin resim sanırım Lucynin resmi değil mi?Elbisesi ve çizmesi çok güzel olmuş.Çorap olmasaymış keşke.Biraz çocuksu göstermiş nedense.Ben bir bıçak yerine silah olarak bir mızrak bekliyordum.Bir katil gibi görünüyor nedense.Bir asada olabilirdi elbette. Bakıyorum yine kelebekler etrafı sarmış.Resim için teşekürler.Bu arada hepsi benim fikirlerimdir kırılmanı istemem. Acaba yeni bölüm ne zaman gelir? Merakla bekliyorum.
Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.
01 Arl 2012 20:36
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2.Bölüm. Ve Spoiler
ahaha..
bak işte böyle bir yorumu beklemiyordum..
çok başka bir anlamı var o resmin:derinlere gidip hikayeyle birleştirmen lazım u..u
Derin ?Yoksa o Lucy değil mi?Yoksa o Misa mıydı?Kelebek olunca ben senin hayranlığın olarak düşünmüştüm ama nerden bilebilirdim ki Misa olduğunu.Eğer Misa değilse Senin bahsettiğin Lucynin bilinmeyen kişisi mi?Hiç biri değilse o zaman o. Olamaz yoksa senin kız arkadaşın mı? Son söylediğime aldırma sen.Gerçekten kim o? Artık düşünemeyeceğim yoruldum.
Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.
01 Arl 2012 22:33
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2.Bölüm. Ve Spoiler
prensesbenim yazmış:
Derin ?Yoksa o Lucy değil mi?Yoksa o Misa mıydı?Kelebek olunca ben senin hayranlığın olarak düşünmüştüm ama nerden bilebilirdim ki Misa olduğunu.Eğer Misa değilse Senin bahsettiğin Lucynin bilinmeyen kişisi mi?Hiç biri değilse o zaman o. Olamaz yoksa senin kız arkadaşın mı? Son söylediğime aldırma sen.Gerçekten kim o? Artık düşünemeyeceğim yoruldum.
Derin evet..
Siyah Kelebek ile alakası var evet;kelebekler onun için orada..Ama o kız Misa değil..
O kız Lucy..
Meraklanmayın her zaman kullanılan :''kişilik bölünmesi'' veya kötü-iyi ikiz konusu olmayacak..Oradaki manayı ilerideki bölümlerde anlarsınız:zaten o bölümün altına-unutmazsam- bu resmi de koyacağım.
Bu kadar kederli şeyler yazmaktan asla vaz geçmeyeceksin, anladım.
Gerçekten güzeldi. Hem konu olarak hem anlatım tarzı olarak.
Daha fanficin başlarında olduğun için pek bir şey diyemiyorum. Yalnız siyah kelebek meselesine takıldı kafam. Yani siyah kelebek aslın da Lucy mi? Merak ettim şimdi.
Yeni bölümün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
Spoiler:
Eğer geç okuyosam lütfen kusura bakma. Resim dersleri baya yoğun da bi ton sınavım var onlardan.
14 Arl 2012 22:46
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2.Bölüm. Ve Spoiler
Alice yazmış:
Bu kadar kederli şeyler yazmaktan asla vaz geçmeyeceksin, anladım.
Gerçekten güzeldi. Hem konu olarak hem anlatım tarzı olarak.
Daha fanficin başlarında olduğun için pek bir şey diyemiyorum. Yalnız siyah kelebek meselesine takıldı kafam. Yani siyah kelebek aslın da Lucy mi? Merak ettim şimdi.
Yeni bölümün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
Spoiler:
Eğer geç okuyosam lütfen kusura bakma. Resim dersleri baya yoğun da bi ton sınavım var onlardan.
Güzel yorumun için teşekkürler Beste-chan..
Sanırım öyle:bu da benim tarzım sanırım ..
Hayır,Kelebek karakterlerini burda da birkaç bölümlüğüne kullanacağım sadece ..
Yakın zamanda yola çıkar yeni bölüm..
Yeni bölüm için sabırsızlanıyorum. Görünen o ki bu sene derslerden fazla zaman bulamıyorsun.
01 Oca 2013 19:35
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2.Bölüm. Ve Spoiler
Bölümü yazmaya başladım ; aslında zamanım vardı ama biliyorsun biraz pinpirik olduğumdan dolayı olayları kurgulamam,onları mantiken incelemem ve de sonunu düşünmem için zamana ihtiyacım vardı.
Kafamda bir şeyler tam anlamıyla,hatlarıyla oturduğundan dolayı içim rahat biçimde yazmaya başladım.Çünkü ilk 2 bölümü çok zorlanarak,kuşku içinde yazmıştım.Doğru düzgün bir olaysal kurgum olmadığından dolayı açıklayıcı olmaktan kaçınıyordum..
Artık hayırlısı ..
Beğenirsiniz umarım
Ne diyeyim..
01 Oca 2013 19:39
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hp*star
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2.Bölüm. Ve Spoiler
3. ve 4. bölümler =)
Spoiler:
Bir Önceki Bölümün Sonu: ‘’.. Çünkü,ayağa kalktığımda düştüğüm gibi,karşı koltukta uyuyan adamın uyanıp yatağa yatırması gibi beni ,gözlerime baka baka :’’Gidemezsin..’’demesi gibi::’’Bazen yenerdim,bazen yenilirdim basbaya..’’…
-Boşuna uğraşma Lucy,buradan :’’gidemezsin’’..
Bazen sevdiklerine sarılırsın,doya doya,
Bazense,nefret ettiklerine,acıya acıya…
Tıpkı kollarımın arasındaki bana yaslanmış başın olması gibi,
Tıpkı yenilmiş gibi,
Hatta baya baya yenilmiş gibi..
Gözlerimden iki damla buz tanesi bile akamıyordu,’’Acı doruğa ulaştığında,gözyaşı gelmez gözden’’ derlerdi:doğruydu bu..
-Yaptıklarının…bedelini ödeyeceksin…:’’baba’’…’’ Yeni Bölüm 3 Bölüm: ‘’Yok Olmuş’’ (II) + 4. Bölüm: İlk Hatıra -…
http://www.youtube.com/watch?v=Db5oHC10bBw
Onun gibi ben de susuyordum,kafatasımın içinde milyonlarca kelime,duygu ve anı vardı ancak ben hiçbir zaman onları yeterince süzgeçten geçirip bir cümleye dönüştüremedim.Bu benim en büyük eksikliğimdi.
’Belki de olması gereken buydu..’’dediğinizde bile,kalbinizin kırgınlıkla ancak hızlıca çarptığını hissederdiniz.Bu çözümü olmayan bir hastalık gibidir:durdurulamaz,kızdırıcı,çöktürücü bir ilaç..
Anlıyordum şimdi ünlü düşünürün :’’Çoğu insan 20 lerinde ölür,80’inde gömülür’’demesinin sebebini..
Gözleri doluyordu babamın,yavaşça yeşil gözlerinden süzülüyordu sonra da ıslaklığı.Açık yeşil gözleri gözlerime mıhlıydı o anlarda,siyah uzun kollumun üzerine akan damlaları gizleniyordu yavaşça ruhumda.O damlalar kazakta kalmayı beceremiyor,ruhuma düşüyordu tane tane.
Deliyordu beni..
Ellerimi kömür karası saçlarına daldırıp okşadım,susması için,daha fazla delmemesi için asit damlaları ruhumu.
Gözlerim kapanıyordu,uykumun beni kucaklamak istediğini;beceremediğini ancak hissediyordum.Gece sessizdi..
Gece güzel..
Gece yağmurlu,işleyen sesiyle beyne…
Kazınan yavaşça….
Gece güzel..
Sessizce ilerliyor,
Sessizliğinde konuşuyordu..
Gözlerimi açtığımda kendimi yumuşacık bir battaniyenin altında ,sıcak kahve ve yemeğin çağırdığı bir günde buldum.Anlıyordum;elbette kaçamayacaktım.
Yavaşça üstümdeki battaniyeyi kaldırıp kendimi odanın buz soğukluğuna teslim etmek üzere çıplak ayaklarımı tahta zemine bastırdım:çok soğuk.Tüylerim diken diken olurken buna dayanamayacağımı anlayıp battaniyeyi üstüme aldım ve aşağıya doğru yürümeye başladım.
Daha merdivenin başındayken yorulduğumu hissediyordum.Merdivenler bana upuzun ,bitmek bilmeyen bir yokuşmuş gibi geliyordu.Aynı anda arkamdan belimi sarıp bir anda kucaklayan kolların sahibine büyük bir çığlık eşliğinde bakmaya çalışırken babam:
-Bu soğukta..bir de çorapsız…Aç olmalısın; kahveye ne dersin Lucy?
Gülümsüyordu..gülümsedim..
-Korkuttun…
Sesini çıkarmadan beni yavaş ve nazikçe aşağı kattaki mutfağa taşıyan babam,mutfağın bir köşesinden koca salona açılan bölümdeki şöminenin orada bulunan koltuğa oturtan babam alnımdan öpüp beni ;
-Az kaldı..Isın.. diyerek mutfağa ilerledi.
-Ah aman Tanrım!!. Bu ani çığlıkla yerimden sıçrarken:
-Baba..ne oldu? Diyerek oturduğum yerden mutfağa fırladım:babam ağızına geleni sayarken arkasında olduğumu fark edince utanıp küfretmeyi bıraktı :
-Yumurtaları ve tavayı yaktım sanırım..
-Önemli değil baba,yardımcı olmamı ister misin?
Çaresizdi..küçüklüğümden beri bir kere doğru düzgün yumurta yaptığını hatırlamıyordum.Sırtımdaki battaniye her nasılsa hala sırtımdaydı,ileriye doğru ilerlerken yavaşça bıraktım onu .Yerleri süpüren battaniyenin sırtımdaki bölümü yere süzülerek inerken ben mutfağa doğru emin adımlarla yürüyordum.
Babamın karşısına geçip içten bir gülümsemeyle ellerinden tutup –bu hareketim onun şaşırmasına sebep oldu.- masanın yanındaki koltuğumsu sandalyelerin birine oturttum.
-Ben yumurtaları hazırlarım..
Zaman ilerliyordu,hissediyordum ;onun nefesini,tıkanan konuşmak adına ancak boğazında havaya karışan,konuşmayı da beceremiyordu.Yumurtaları hazırladıktan sonra masaya koymak için ,masada altlık olup olmadığını kontrol ettikten sonra tavayla beraber oraya ilerledim.
Beni tüm benliğiyle izliyordu,gözlerinin bedenimin içinden ruhumu delip geçtiğini hissedebiliyordum.
Hissedebilmek kavramının önemini anlayamıyordum,
Kim hissederdi;
İnsanlar?
Hayvanlar?
Bitkiler?
Ne hissederdi?
Hissetmek neydi?..
Tüm bunların hiçbir önemi yoktu.İşte o an ;bunu anladığımda elimdeki çatalı ses çıkartacak biçimde masaya koyup dikkatinin dağılmasını sağladım.Oysa yumurtayı masaya koyup ,battaniyeyi üstüme alarak oturalı,yemeye bağlayalı yarım saatten fazla oluyordu.Ki ne ben ne de o birkaç parça domates ile salatalıktan ilerisini getiremiyorduk.
Buz mavisi gözlerimi onun orman kokan gözlerin bıçakmışçasına saplayıp,kanaması için keskin dilimi kullanmaya başladım bu defa:
-Annem neden öldü?
Elindeki boşu boşuna salladığı çatal birden sorumun verdiği ürpertiyle yere düştü.Gözleri gözlerimi kovalıyordu bu defa;
-Nasıl öldüğünü bilmiyor musun?
-Bildiğim sorunları sormadığımı biliyorsun zannetmiştim..
Sırtımdaki battaniyenin yavaşça sıyrıldığını hissediyordum.Gözlerini gözlerimden çekip ayağa kalktı,çatalı bir hareketle alıp masaya koyarken arkama geçip ,battaniyenin boşluğunu fazlasıyla hissettiğim boynumdaki saçlarımı çekip nefesini orada hissetmemi sağlayacak kadar yakınlaştı.
-Annen trafik kazasında öldü Lucy…
Sözcüklerinin her birinin sıcaklığını hissedebiliyordum,dudaklarını boynuma yapıştırıp çekti.Bu defa ürperme sırası bendeydi.
Dudaklarını boynumdan çekip :
-Onu özlediğini biliyorum,bu defa kaçamayacağını bildiğim gibi…
Kokumu içine derin bir nefesle çekip kollarıyla arkadan sardı beni;
-Üşüyeceksin…diye fısıldarken artık sırtımdan tamamıyla sıyrılmış olan battaniyeyi çekip sırtıma nazikçe koydu.
-Buradan gitmeme izin vermeyeceksin değil mi?
-…
Hiçbir şey yokmuş gibi mutfağa dalıp eline su ısıtıcısını aldı;
-Baba…
-Kahveni sade ve şekersiz seviyordun değil mi Lucy? Sesi çenemi kapamamı emrediyordu,ardından gözleri buluştu gözlerim ile;’’Sus Lucy..’’diye yalvarmaktan çok,:’’Sus yoksa olacaklardan sorumlu değilim..’’diyordu bana..
Sesimi çıkarmadan ayağa kalkıp çıtırtılarını duyduğum odunların yandığı şöminenin yanına gidip oradaki sallanan sandalyelerin birine bacaklarımı kendime çekerek oturdum.Başımı koltuğa yaslayıp çaresizliğimi izledim ateşte;ateş kızgındı bana..Ateş kırgın..
Sonra mutfaktan burnumun direğini sızlatan kahvenin kokusu yükseliverdi,gözlerim kapalı ,etrafı,babamın çıkarttığı,şömineden gelen sesler ile sallanan sandalyenin gacır gucur eden gıcırtısını dinliyor,suratıma,bedenime vuran ateşin sıcaklığıyla ısınıyordum…
Ses ve koku yoğunlaşınca gözlerimi açtım;babam bana büyük kupadaki sade,salonu buram buram kahve kokutan kahvemi uzatmış;onun elinden almamı bekliyordu.Sessizce kupayı elime alıp kısık gözlerle içime çektim kokusunu…
Bir yudum aldım ardından kupadan…
Bu bendim evet,uzun siyah saçları beline vuran mavi gözlü ,uzun beyaz kız..Nadiren siyah giyen,birkaç gün öncesine kadar mutlu bir ailede yaşayan bendim.Annesini lanet olasıca bir alkoliğin dikkatsizliğiyle kaybeden,cenazeden sonra evinde olanları kaldıramayıp o yağmurda dışarı çıkan,sevdiği insanın yanına gittiği anda sevgilisinin onu aldattığını yakalayan …
17 yaşında ama babası tarafından,onun koruma tutkusu yüzünden okula gitmeyen bendim…Artık babasıyla,babasının duygularıyla,kendi içindeki kaybolmuşluğuyla bilmediği bir ilçenin lanet dağının bir evinde yapayalnız kalan bendim..
Dünyadan..
İnsanlardan…
Olanlardan,olacaklardan sorgusuz sualsiz nefret eden bendim!.
Ben bendim!..
O gün rüyasında gördüğü manzara karşısında :’’Teslim olsam ne olurdu?’’diyen bendim..Ben yine benim..
Gözlerimi açtığında üst kattaki yatak odasında uzanırken bulum kendimi,yanımda bana bakarken uyuya kalan babamla.Kahveden sonraki o şömine sohbeti ;o sıcaklık ,saat akşamüzeri dörde doğru bastıran o yağmur,toprak kokusu ve sessizlikte çınlayan babamın o kadifemsi sesi ,kollarına salıvermişti anlaşılan beni uykunun.
Yanımda üstü açık biçimde uyuyan babamın üstünü sessizce örtüp dünkünden az biraz az soğuk olun zemine bastırdım yeniden ayaklarımı,yavaşça yürüdüm ve aşağıya doğru uzanan merdivenlerin başına vardım.
Evdeki tek ses ,duvarlardaki 2-3 saatin aynı anda çıkarttığı,fazla olduğunu varsaydığımız zamanın elimizden gidişini somutlaştıran ‘’tik-tak’’ sesleriydi;evet,sadece fazla olduğunu varsayıyorduk.Oysa;’’Tek hatamız zamanımızın fazla olduğunu zannetmek.’’değil midir Buda’nın da dediği gibi?
Ayağımı yavaşça birinci basamaya bastırıp duygusuz gözlerimi soğuktan morarmış ayağıma çiviledim.Bir süre öyle kaldıktan sonra geri adım atıp odaya geri döndüm ,yatağın ucundaki katlı duran battaniyelerden birini sırtıma çevirip yeniden başladığım yere döndüm;merdiven önüne..
Dakikalar sonra bile merdivenin son basamağına üç adımım vardı,üşüyordum,çok üşüyordum ama üşümemek için bir çabam bile yoktu,hiç hem de..Kafasının vurulmasını bekleyen bir ,idam cezalı mahküm gibi hissediyordum;boş,iğrenç,utanç dolu..Kusmak istiyordum..
Yağmur yağıyordu,fırtına gözyüzündeki gri boyasını küçük fırça darbeleri ile koyulturken mutfağa ardından da temizlenmiş olan şömineye baktım.Ağaçların arasından yukarıya koyulaşan rengiyle gökyüzü ağlıyordu hırçın bir şekilde..
Gözyaşlarını vuruyordu evin pencerelerine….
Mutfağa doğru yavaşça yürüyüp su ısıtıcısının içindeki suyun ısınması için ,ısıtıcının düğmesine bastırdım.Sıra bir fincan ve kahveyi bulmaktaydı…Dolapları sessiz ve nazikçe açmaya başladım soran,meraklı gözlerle.Açıp kapatırken çarpmamasına özen gösteriyor ,kafamın içindeki ritime ayak uyduruyordum.
Özenle dizilmiş fincanların olduğu dolabı bulduktan sonra aralarındaki siyah,üstünde iki tane kırmızı ,yatay çizginin olduğu fincanı aldım.Sıra kahvedeydi,bir yan dolaba baktım;tabaklar..tencereler..
Üst dolaplar bitince aşağıdakilere bakmaya başladım.Birçok çeşninin olduğu yerde,büyükçe bir kavanozun üstünde :’’Lav.Oro.’’yazıyordu .Bu :’’Lavazza Oro’’ kısaltmasıydı,en sevdiğim kahvenin kısaltması..
Normal kahve yapmaktan vazgeçip ocağın üstünde duran makinaya suyu,kahveyi yerleştirip pişmesini beklemeye başladım.Yağmur,çok güzeldi..
Birkaç dakika sonra evin her yanını saran kahve kokusu,kahvenin hazır olduğuna işaret ediyordu.
Kahveyi,büyüklüğünü umursamadan bulduğum fincana boşaltıp kokusunu,beni ısıtan sıcaklığını içime çektim.Yağmur şiddettini daha da arttırırken elimdeki kahve,sırtımdaki battaniye ve çıplak ayaklarımla yağmura teslim olmak üzere çıktım dışarı.
Yağmur güzel..
Saf..
Nazik..
Uzun zamandır böyle hissetmiyordum;özgür gibi…Oysa biz evrene kısılmış ‘’özgür’’canlılardık;büyük kafesin içerisinde ölmeyi bekleyen,çabalayan kuşlar gibi.Bir kuş;ne kadar çabalardı?...Bir insan…ne kadar çabalardı;yaşamak için?...
-Annemi istiyorum..
Bu kelimeler ile irkilirken ağlama sesi iyice yükseliyordu.Sesin geldiği yöne sadece iki yudum aldığım kahvemi tozu çamurlaşmış balkondaki cam masaya bırakarak ilerledim;oradaydı..bir kız…
-Anne…baba…Elysi neredesiniz?...
Kayıp bir kız mı?..Ormanda mı?..
Kafamdaki soruları boşverip kıza yaklaştım;iyi giyinimli,on yaşınlarında bir kız çocuğu.
-Sen?...
:’’Sen?’’haricinde hiçbir şey diyemeden bekledim.:’’Salak….’’…Kıza yaklaşıp yorgun ve korkudan kasılmış bedenini kucakladım,elini suratıma koyup ağlamayı bıraktığında şaşırdım,ağlamayı kesmekle kaşmamış gülümsemişti de…
Onu içeriye sokup üstünü çıkardım,sırılsıklamdı…Bayılmış bedeni henüz yanmayan şöminenin önüne yerleştirip üst kata diğer bir battaniyeyi almaya çıktım.Battanniyeyi alıp aşağı hızlıca inerken kendimi bunu neden yaptığım konusunda mahkemeye çıkarmak üzereydim.
Üstünü örtüp ay gibi parlayan yüzünün güzelliğine baktım bir süre.
-Yaran…
Bu ses…
Hemen arkama dönüp baktım ;’’oydu.’’..
-Kan kaybından ölmeye niyetli değilsindir umarım.
-Sen…
-Ben…. Bakışlarını elinde tadını almak için evirip çevirdiği kahve bardağından çevirip gözlerime dikti;Korkuyor musun?
-Hayır.Ben…
-Ne yapacağını sorma;yap…
Yaramdan çok kızı önemsediğim düşünülürse;şömineyi yakmalıydım..Oradaki eşyalarla bu işi biran önce halledip uzanmak istiyordum.
Beni izliyordu;kız uykudaydı,babam da..Ama o karşımda oturmuş beni izliyordu;gözleri acıyla bakıyordu bana,içimde bir şeylerin öldüğünü bir bilen o vardı…Şömineyi yaktıktan sonra dışarıdaki kahveme bakınırken ,oturduğu yerden onu bana uzattı;
-Otur.Buna ihtiyacın var…
-…
Sesimi çıkarmadan oturdum ve onu izlemeye başladım;diğer seferki gibi;beyaz takım..Dakikalar geçtikçe daha da geriliyordum.Bir süre sonra gayet sakin bir tavırla ayağa kalkıp bana yaklaştı,kulağıma eğilirken kolu arkadan belimi kavrıyor;beni oturduğum yerden kaldırıyordu .
-Beni sen haricince ne gören..ne duyan var…Lütfen kendine dikkat et;yeterince pişmanım….
Beni boynumdan öperken ne demek istediğini anlayabiliyordum.Sustum…Gözümün önünde gidişini izledim,kolu belimden yok olduğunda sarsılarak uyandım..
-Uyandın mı abla?
-Haa..? etrafa bir göz atıp,yaramın iyiye gittiğini gördükten sonra ‘’...Adın nedir?’’
‘’Rüyaydı,ha?Ya şömine?..’’
-Adım Hime..Hime Yagami..
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
http://www.youtube.com/watch?v=M3vq3WH4Xn8
-Sonunda uyandın mı Lucy?Bu küçük hanımefendiyi evimize getirerek ne güzel yapmışsın…Hadi hanımlar,bir şeyler yiyelim!
Zamanın nasıl geçtiğini bana soracak olsalardı;bedenimde bir zaman sayacı taşımadığım için ;’’zaman’’denilen şeyin aslında hiç var olmadığını söylerdim.Zaman yoktur.Ben yokum.Hiçkimse yok;Tanrı’nın oyuncakları;birer kukla…Basit dünyalarda,basit hayalleri olan,basit engelleri büyüterek ,basit hayatına son veren bizler;basitleşiyoruz ‘’zaman’’la….
Bu evi hatırlıyordum..Bu evde olanları hatırlıyordum,bu evde dolanıyor,yaşıyor uyuyordum da..Artık hiçbir şeyim yokmuş gibi davranıyordum..
Karma..tekrar ve tekrar kendini yineliyordu
İçinden kendini güçlendiriyordu,nazikçe.
Düşüyordu…
Düşüyordum..
Yemekten sonra saate baktığımda akşamüzeri dörde geliyordu,küçük Hime’yi aramaya gelen kimse yoktu hala.Babam ve Hime içeride otururken ben de mutfağı toparlamak istediğimi söyleyip az da olsa o ortamdan kaçırdığımı zannederek kendimi içimdeki sorulara yanıt bulmaya çalışıyordum.Oysa ‘’o ortam’’tam da Hime’yi bulduğumda ortaya çıkan,rüyalarımda bana sarılan, soğuk adamdı.
Her ne kadar tembel davransam da mutfak konusunda en sonunda bitti ve kahve yapıp onlara katıldım.Saatin kolları yer değiştiriyor;zaman akıyordu.
Gece olduğunda;fırtınadan ötürü Hime adına aşağıda kalmaya karar verdik.Şömine hala yanıyordu,üşüyordum..
-Bu ince battaniye ile şöminenin karşısında bile otursan üşüyeceksin,biraz kayar mısın?..
Ateşe dalmış donuk gözlerimi,boş düşüncelerimi dağıtan bu sese teslim ederek babamın yanıma geçmesi için yer açtım,merhamet ettiğim kişiden nefret ediyordum.
Arkamdan bana sarılmış olan babam ve üstümüzdeki bu iki battaniye ile soğuktan kurtulabilirdik.Küçük Hime’nin üstündeki o yorganları düşününce ,üşümesi muhtemel bile değildi.
Ateşe daldığım bir sırada:
-Neden ateşe baktığın gibi,bana hiç bakmadın?..
Gözlerimi babamın gözlerine çevirip baktım;bir şeyler ters gidiyordu..
DÜZENLENMİŞTİR.
İki müzik ve 2 bölüm ..Şikayet ve önerilerinizi bekliyorum..
10 Şub 2013 12:09
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Kohana Mai, black rose
Prenses olaya dahil oldu ancak Kelebek henuz yok..hmm..merak ettim dogrusu.. Bolumler cok guzeldi Ole-kun.Ellerine saglık
Dön gel , yine sev beni.
Sar sevgine , sevgimi.
Nefes gibi muhtacım sana...
Spoiler:
Zaman diye birşey yoksa eğer
Nedendir bu farklı hissedişler..
Nedendir bu farklı yaşayışlar ve farklılıklar..
Bu vahşetler ve ihanetler..
Sensizlik ve boşluk..
Bunların tümünün yok mu sonu??
Yok mu birlikte güleceğimiz bir gün??
10 Şub 2013 19:43
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Yaş: 31 Kayıt: 24 May 2011 Mesajlar: 1,239 Cinsiyet: Erkek Nerden: ... Teşekkür: 550
Durumu: Çevrimdışı
OleSea Aşk'ın Koruyucusu
Konu: Yanıt: -Jasmin-2 Bölüm (3+4) Birden.
Teşekkürler black..
Evet yavaş yavaş Kelebek devreye giriyor;Prenses..Hime..
Hayırlısı
Yeni bölümü koyduğuna sevindim Ole.Önceki bölümlere göre karışıklığı gitmiş.Yinede tek bir şey kafamı karıştırıyor.Babasından nefret mi ediyor yoksa seviyor mu?Bir kere bile erkek arkadaşından yani eski demek istedim bahsetmemesi onu gerçekten sevmediğini göstermez mi?Diğer bölümlere göre biraz duygu değişmiş.Artık isyan etmiyor ne de pes etmemek için çaba sarfediyor ki bunuda iyi bir şekilde aktarmışsın.Üstüste acı yaşaması kötü olmuş.Hime'nin katılması şaşırttı hiç beklemiyordum.Elsy bu korumalardan biriydi değil mi?Sağ olandı sanırım.Ben en çok beyaz takım elbiseli adamı merak ediyorum.Sarılması,ona hüzünlü gözlerle bakması,desteklemesi felan hoşuma gitti ama anne ve babasını öldürmesi en azından rüyada biraz acımasızca olmuştu.Yinede o kişinin kötü olmadığını düşünüyorum.İlk başlarda bir öğretmenden bahsetmiştin o olabilir tabiki mecazi anlamda kullanıp öğreten anlamında da kullanmış olabilirsin ki bende öyle istiyorum desem yalan söylemiş olmam.
Her neyse bölüm muhteşemdi yine.Devamını bekliyorum büyük bir merakla.
Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız