A Journey Of The Sun.. Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa




7.BÖLÜM
Savaştan sonra ağır yara alan ülkeden çok Kai'nin yaralarının iyileşmeye ihtiyacı vardı. Odasına kapanan Kai 3 gündür dışarı çıkmıyordu. Buna dayanamayan Hikari bu kadar üzüntünün Kai'ye fazla olduğunu düşünerek onun yanına gitti.
Hikari: Kai! Yeter artık kaç gündür bu odadan adımını atmadın yapma bunu lütfen.
Kai: Beni rahat bırak Hikari.. Hiç kimseyi görmek ve sesini duymak istemiyorum.
Hikari: Ama..
Kai: HİKARİ! KİMSEYİ İSTEMİYORUM DEDİM! LÜTFEN ÇIK GİT!
Hikari ağlayarak odadan çıkar. Kai ise kılıcını alarak Insei Vadisi'nin yolunu tutar. Kılıcını çıkarıp ona şöyle bir bakar ve “keşke geleceğe gitme şansımız olsaydı da olacakları önceden tahmin edebilseydim”der.Kılıcın koruyucu ruhu da Kai'ye “İstersen bunu yapabilirsin ama geri dönüşün çok zor olabilir”der. Kai'nin içinde inanılmaz bir intikam duygusu vardı,sevdiklerinin canını alan Amadeus'u ve krallığını onun başına yıkmak tek amacıydı ve bunu yapmayı kafasına koymuştu.Eksik olan bir iki şey vardı elbet,başta yaşı çok küçüktü ve savaş deneyimi olmadığı için stratejik zekası Amadeus kadar gelişmiş değildi,tuzaklara düşmesi çok kolay olabilirdi.Kai,saraya geri döndüğünde kapıda annesi Mamori ona kızgın bir ifadeyle bakıyordu. Kai bir an olsun annesine tebessümle bakmıştı fakat annesinin tepkisi onun kadar ılımlı değildi, zira attığı tokatın üzerine arkasını dönüp gitmesi Kai için ağır gelmişti. Olduğu yerde dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başlamıştı. O anda karar vermişti,kendini inanılmaz şekilde geliştirecek ve krallığının huzurunu bozanları evrenden silecekti. Kai akademinin toplanması ve yeniden eğitim vermeye başlamasını sabırsızlıkla bekliyordu. Hikari ile ikisi eğitimlerine kaldığı yerden devam edecekti. Aradan geçen 3 ayın ardından akademi yeniden eğitim vermeye hazırdı. Kai ve Hikari bu günü heyecanla beklemişti. Kai, Hikari için bir hediye hazırlamıştı ona şans getirmesi için. Üzerinde yakut taşından iki gözü olan altın anka kuşunu simgeleyen bir broştu bu ve Kai onu Hikari'ye akademiye başladığı gün şerefine hediye etmişti. Akademide geçen zamanlar Kai'nin her açıdan gelişmesi için fayda sağlıyordu.Mental açıdan kimsenin belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı bir seviyeye gelmişti. Aradan tam 2 yıl geçmişti. Kai ile Hikari akademiden mezun olacaklardı. İkisi de 12 yaşındaydı ve artık mezundular.. Kai artık kendini amacını gerçekleştirmek için hazır hissediyordu ama mezuniyet günü gelen kötü bir haber daha moralleri bozabilirdi. Ay Krallığı Amadeus tarafından yerle bir edilmişti ve Kraliçe Serenity iki kızından birini kaybetmiş, diğer kızı Akina'yı ve beraberindeki 8 savaşçıyı da güvenli bir şekilde dünyaya göndermişti. Kai,Amadeus'u yenebilmek için Prenses Akina ile iş birliği yapmak zorunda hissediyordu kendini ve bunu yapabilmek için zamanı vardı. Ailesi ve konsey ile Güneş Odası'nda toplantı yapan Kai sonuç olarak bu yolculuğa çıkmak istediğini ve eğer isterse Hikari'nin de onunla gelebileceğini söylemişti. Hikari ise Kai'nin gitmesi durumunda annesi Mamori'ye bakacak tek kişinin o olduğunu söyleyerek Kai'nin de gitmemesi için ona yalvarır fakat sonuç olarak Kai gitmeye karar verdi. Hazırlıklarını yapmaya başlayan Kai'nin odasına gelen bir mektup onu derinden yaralayacaktı. Mektuptaki yazı annesine aitti ve şunlar yazıyordu..
“Sevgili oğlum krallığımın veliahtı geleceğim biricik prensim.. Babanın ölümünden sonra artık ben eski ben değilim ve sana çok ihtiyacım olduğunu hissediyorum, fakat sen hala daha yaşının farkında olmadan içindeki intikam duygusunun sana söyledikleri ile hareket ediyorsun ve bu beni çok üzüyor.. Kai, benim artık senden başka güveneceğim sığınacağım kimsem kalmadı ve eğer sende gidersen ve korktuğum şey başıma gelirse bunun telafisi ancak hayatımın sonlanması ile olur. Helena'nın gidişi zaten yeterince üzücü ve biliyorum ki onu sende kurtarmak istiyorsun. Maalesef elimizden gelecek tek şey senin büyüyüp gelişmeni ve bu ülkenin yeni kralı olduğunu görebilmek ve Nemesis ile olan savaşımızı ülke olarak kazandığımızı görmek.. Sonuç olarak oğlum senden tek isteğim bu ruhen zayıf anneni yalnız bırakma ve babanın acısını daha unutamamışken yeni bir acının filizlenmesine engel ol..”
Kai bunları okuduğunda gözyaşlarını tutamamıştı. Odanın kapısını açıp annesinin yanına fırladığında Mamori'nin yanında Hikari vardı. Annesinin boynuna atlayan Kai ağlayarak “Anne beni merak etme benim gücüm seni de Hikari'yi de bu ülkeyi de korumaya yetecek inan bana” dedi ve annesi ile beraber alamaya başladı. İki gün sonra bütün eşyalarını toplayan Kai Dünya yolculuğu için hazırdı ve gidecekti..
Savaştan sonra ağır yara alan ülkeden çok Kai'nin yaralarının iyileşmeye ihtiyacı vardı. Odasına kapanan Kai 3 gündür dışarı çıkmıyordu. Buna dayanamayan Hikari bu kadar üzüntünün Kai'ye fazla olduğunu düşünerek onun yanına gitti.
Hikari: Kai! Yeter artık kaç gündür bu odadan adımını atmadın yapma bunu lütfen.
Kai: Beni rahat bırak Hikari.. Hiç kimseyi görmek ve sesini duymak istemiyorum.
Hikari: Ama..
Kai: HİKARİ! KİMSEYİ İSTEMİYORUM DEDİM! LÜTFEN ÇIK GİT!
Hikari ağlayarak odadan çıkar. Kai ise kılıcını alarak Insei Vadisi'nin yolunu tutar. Kılıcını çıkarıp ona şöyle bir bakar ve “keşke geleceğe gitme şansımız olsaydı da olacakları önceden tahmin edebilseydim”der.Kılıcın koruyucu ruhu da Kai'ye “İstersen bunu yapabilirsin ama geri dönüşün çok zor olabilir”der. Kai'nin içinde inanılmaz bir intikam duygusu vardı,sevdiklerinin canını alan Amadeus'u ve krallığını onun başına yıkmak tek amacıydı ve bunu yapmayı kafasına koymuştu.Eksik olan bir iki şey vardı elbet,başta yaşı çok küçüktü ve savaş deneyimi olmadığı için stratejik zekası Amadeus kadar gelişmiş değildi,tuzaklara düşmesi çok kolay olabilirdi.Kai,saraya geri döndüğünde kapıda annesi Mamori ona kızgın bir ifadeyle bakıyordu. Kai bir an olsun annesine tebessümle bakmıştı fakat annesinin tepkisi onun kadar ılımlı değildi, zira attığı tokatın üzerine arkasını dönüp gitmesi Kai için ağır gelmişti. Olduğu yerde dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başlamıştı. O anda karar vermişti,kendini inanılmaz şekilde geliştirecek ve krallığının huzurunu bozanları evrenden silecekti. Kai akademinin toplanması ve yeniden eğitim vermeye başlamasını sabırsızlıkla bekliyordu. Hikari ile ikisi eğitimlerine kaldığı yerden devam edecekti. Aradan geçen 3 ayın ardından akademi yeniden eğitim vermeye hazırdı. Kai ve Hikari bu günü heyecanla beklemişti. Kai, Hikari için bir hediye hazırlamıştı ona şans getirmesi için. Üzerinde yakut taşından iki gözü olan altın anka kuşunu simgeleyen bir broştu bu ve Kai onu Hikari'ye akademiye başladığı gün şerefine hediye etmişti. Akademide geçen zamanlar Kai'nin her açıdan gelişmesi için fayda sağlıyordu.Mental açıdan kimsenin belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı bir seviyeye gelmişti. Aradan tam 2 yıl geçmişti. Kai ile Hikari akademiden mezun olacaklardı. İkisi de 12 yaşındaydı ve artık mezundular.. Kai artık kendini amacını gerçekleştirmek için hazır hissediyordu ama mezuniyet günü gelen kötü bir haber daha moralleri bozabilirdi. Ay Krallığı Amadeus tarafından yerle bir edilmişti ve Kraliçe Serenity iki kızından birini kaybetmiş, diğer kızı Akina'yı ve beraberindeki 8 savaşçıyı da güvenli bir şekilde dünyaya göndermişti. Kai,Amadeus'u yenebilmek için Prenses Akina ile iş birliği yapmak zorunda hissediyordu kendini ve bunu yapabilmek için zamanı vardı. Ailesi ve konsey ile Güneş Odası'nda toplantı yapan Kai sonuç olarak bu yolculuğa çıkmak istediğini ve eğer isterse Hikari'nin de onunla gelebileceğini söylemişti. Hikari ise Kai'nin gitmesi durumunda annesi Mamori'ye bakacak tek kişinin o olduğunu söyleyerek Kai'nin de gitmemesi için ona yalvarır fakat sonuç olarak Kai gitmeye karar verdi. Hazırlıklarını yapmaya başlayan Kai'nin odasına gelen bir mektup onu derinden yaralayacaktı. Mektuptaki yazı annesine aitti ve şunlar yazıyordu..
“Sevgili oğlum krallığımın veliahtı geleceğim biricik prensim.. Babanın ölümünden sonra artık ben eski ben değilim ve sana çok ihtiyacım olduğunu hissediyorum, fakat sen hala daha yaşının farkında olmadan içindeki intikam duygusunun sana söyledikleri ile hareket ediyorsun ve bu beni çok üzüyor.. Kai, benim artık senden başka güveneceğim sığınacağım kimsem kalmadı ve eğer sende gidersen ve korktuğum şey başıma gelirse bunun telafisi ancak hayatımın sonlanması ile olur. Helena'nın gidişi zaten yeterince üzücü ve biliyorum ki onu sende kurtarmak istiyorsun. Maalesef elimizden gelecek tek şey senin büyüyüp gelişmeni ve bu ülkenin yeni kralı olduğunu görebilmek ve Nemesis ile olan savaşımızı ülke olarak kazandığımızı görmek.. Sonuç olarak oğlum senden tek isteğim bu ruhen zayıf anneni yalnız bırakma ve babanın acısını daha unutamamışken yeni bir acının filizlenmesine engel ol..”
Kai bunları okuduğunda gözyaşlarını tutamamıştı. Odanın kapısını açıp annesinin yanına fırladığında Mamori'nin yanında Hikari vardı. Annesinin boynuna atlayan Kai ağlayarak “Anne beni merak etme benim gücüm seni de Hikari'yi de bu ülkeyi de korumaya yetecek inan bana” dedi ve annesi ile beraber alamaya başladı. İki gün sonra bütün eşyalarını toplayan Kai Dünya yolculuğu için hazırdı ve gidecekti..

Efsane baştan yazılıyor..
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): haruka-usa, Bahar
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa

8.BÖLÜM
Kai,saray kapısına geldiğinde bütün halk onu göz yaşlarıyla uğurluyordu. Kapıda annesine ve Hikari'ye son kez sarılan Kai,ülkeyi kanını içeren bir mühürle koruma altına almıştı, o ölmediği sürece hiç kimse ülkeye zarar veremezdi, zaten Kai'nin gücü bitmek tükenmek bilmeyen bir güçtü çünkü o seçilmiş kişiydi ve geleceğin en büyük savaşçısıydı. Teleport yeteneğini kullanarak Dünya'ya doğru yola çıkmıştı. Krallığını geride bırakmanın burukluğunu yaşasa da Kai, yapmak zorunda olduğu şeyin peşinden gitmesi gerektiğinin farkndaydı ve bunu yapabilecek tek kişi de oydu. Aradan geçen bir saatten sonra dünyaya gelen Kai şöyle bir etrafına bakındı önce birkaç tarla ve kulübe dışında hiçbir şey yoktu etrafta. Yanından geçen bir köylüye burası neresi diye sordu cevabı “Okinawa” olarak aldı. Gitmesi gereken yer burası değildi ama çok da uzak değildi diye düşündü ve yola devam etti. Şehrin merkezine yürümeye devam eden Kai, oradaki dükkanlardan birine girdi ve burada yer tarifi alabileceğim bir yer var mı varsa nerede diye sordu ve oradaki adam ona burada tarif verilmesi gereken yer neresi genç delikanlı diye sordu Kai de ona Tokyo cevabını verdi. Oradaki herkes önce birbirine bakıştı ve sonra hepsi bi anda gülmeye başladılar. Kai ilk önce ne olduğunu anlamadı ama yüzünde aptal bir gülümseme belirdi ne oldu der gibisinden. Daha sonra o adam ona Tokyo'nun buraya çok uzak olduğunu gitmesinin biraz zor olduğunu söyledi. Kai o an sinirlerine hakim olamayıp anka kuşunun onu yanlış yere getirmiş olmasından dolayı ona çok kızmıştı. Hangi yöne gideceğini de öğrendikten sonra kimsenin olmadığı bir yere giden Kai gideceği yeri düşünerek yönü ve mesafeyi katarak teleport oldu. Göz açıp kapayıncaya kadar gelmişti bile. Tokyo kulesinin önündeydi ve oradaki kalabalık onu inanılmaz etkilemişti. Enerjiyi hissetmeye başlamıştı bile sadece gideceği yerin neresi olduğu konusunda bir fikri yoktu. Çok büyük bir şehre gelmişti ve ona gideceği yer konusunda yardımcı olacak tek şey hisleriydi. Prenses Akina ve savaşçılarını bulup onlara durumun tehlikesini anlatmalı ve olaya hemen müdahale etmeliydi. Fakat herşeyden önce buraya yerleşmesi gerektiğini biliyordu. Etrafı gezmeye başlamıştı boş bir ev arıyordu kendine. Aradığı evi iki saat içinde bulmuştu da. Para konusunda sıkıntısı yoktu onun ne de olsa altın gezegeninin kralıydı ve bitmez tükenmez bir kaynağı vardı. Gün sonunda herşeyi hazırdı evin eşyaları dahil ve kendi evindeotumuş televizyon izliyordu. Daha 12 yaşında bir çocuktu ama olgunluğu ile hiç öyle göstermiyordu. Vücut yapısı olarak da 12 yaşında sıradan bir çocuktan daha gelişmiş bir vücudu vardı. Televizyondan birşeyleri izlerken yaşayacağı hayatı gözlemliyordu ve Prenses Akina ile ilgili bir haber çıkar mı diye izliyordu. Fakat ne ilginçtir ki Kai'nin ilgisini spor haberleri çekmişti. Futbol haberleri dikkatini çekmiş ve bu sporu yapabilir miyim acaba diyerek kendi kendine sormuştu. Ertesi gün kalkıp kendine bir okul aramaya başlamıştı yakınlarda gidebileceği bir okul ve aradığını da bulmuştu Juuban bölgesinde. Okul kaydını da halleden Kai, çevreyi biraz gezmeye karar vermişti. Parklardan birine oturup aldığı gazeteyi okumaya başlamıştı. Aradan bir on beş dakika geçmişti ki çevrede inanılmaz bir enerji hissetmişti. Gözlerini kapatıp etrafından gelen bu sıcak enerjinin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu ki kafasını az sola çevirip gözlerini açtığında karşısında gördüğü kişi de gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Bu o olabilir miydi? Prenses Akina?!..
Kai,saray kapısına geldiğinde bütün halk onu göz yaşlarıyla uğurluyordu. Kapıda annesine ve Hikari'ye son kez sarılan Kai,ülkeyi kanını içeren bir mühürle koruma altına almıştı, o ölmediği sürece hiç kimse ülkeye zarar veremezdi, zaten Kai'nin gücü bitmek tükenmek bilmeyen bir güçtü çünkü o seçilmiş kişiydi ve geleceğin en büyük savaşçısıydı. Teleport yeteneğini kullanarak Dünya'ya doğru yola çıkmıştı. Krallığını geride bırakmanın burukluğunu yaşasa da Kai, yapmak zorunda olduğu şeyin peşinden gitmesi gerektiğinin farkndaydı ve bunu yapabilecek tek kişi de oydu. Aradan geçen bir saatten sonra dünyaya gelen Kai şöyle bir etrafına bakındı önce birkaç tarla ve kulübe dışında hiçbir şey yoktu etrafta. Yanından geçen bir köylüye burası neresi diye sordu cevabı “Okinawa” olarak aldı. Gitmesi gereken yer burası değildi ama çok da uzak değildi diye düşündü ve yola devam etti. Şehrin merkezine yürümeye devam eden Kai, oradaki dükkanlardan birine girdi ve burada yer tarifi alabileceğim bir yer var mı varsa nerede diye sordu ve oradaki adam ona burada tarif verilmesi gereken yer neresi genç delikanlı diye sordu Kai de ona Tokyo cevabını verdi. Oradaki herkes önce birbirine bakıştı ve sonra hepsi bi anda gülmeye başladılar. Kai ilk önce ne olduğunu anlamadı ama yüzünde aptal bir gülümseme belirdi ne oldu der gibisinden. Daha sonra o adam ona Tokyo'nun buraya çok uzak olduğunu gitmesinin biraz zor olduğunu söyledi. Kai o an sinirlerine hakim olamayıp anka kuşunun onu yanlış yere getirmiş olmasından dolayı ona çok kızmıştı. Hangi yöne gideceğini de öğrendikten sonra kimsenin olmadığı bir yere giden Kai gideceği yeri düşünerek yönü ve mesafeyi katarak teleport oldu. Göz açıp kapayıncaya kadar gelmişti bile. Tokyo kulesinin önündeydi ve oradaki kalabalık onu inanılmaz etkilemişti. Enerjiyi hissetmeye başlamıştı bile sadece gideceği yerin neresi olduğu konusunda bir fikri yoktu. Çok büyük bir şehre gelmişti ve ona gideceği yer konusunda yardımcı olacak tek şey hisleriydi. Prenses Akina ve savaşçılarını bulup onlara durumun tehlikesini anlatmalı ve olaya hemen müdahale etmeliydi. Fakat herşeyden önce buraya yerleşmesi gerektiğini biliyordu. Etrafı gezmeye başlamıştı boş bir ev arıyordu kendine. Aradığı evi iki saat içinde bulmuştu da. Para konusunda sıkıntısı yoktu onun ne de olsa altın gezegeninin kralıydı ve bitmez tükenmez bir kaynağı vardı. Gün sonunda herşeyi hazırdı evin eşyaları dahil ve kendi evindeotumuş televizyon izliyordu. Daha 12 yaşında bir çocuktu ama olgunluğu ile hiç öyle göstermiyordu. Vücut yapısı olarak da 12 yaşında sıradan bir çocuktan daha gelişmiş bir vücudu vardı. Televizyondan birşeyleri izlerken yaşayacağı hayatı gözlemliyordu ve Prenses Akina ile ilgili bir haber çıkar mı diye izliyordu. Fakat ne ilginçtir ki Kai'nin ilgisini spor haberleri çekmişti. Futbol haberleri dikkatini çekmiş ve bu sporu yapabilir miyim acaba diyerek kendi kendine sormuştu. Ertesi gün kalkıp kendine bir okul aramaya başlamıştı yakınlarda gidebileceği bir okul ve aradığını da bulmuştu Juuban bölgesinde. Okul kaydını da halleden Kai, çevreyi biraz gezmeye karar vermişti. Parklardan birine oturup aldığı gazeteyi okumaya başlamıştı. Aradan bir on beş dakika geçmişti ki çevrede inanılmaz bir enerji hissetmişti. Gözlerini kapatıp etrafından gelen bu sıcak enerjinin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu ki kafasını az sola çevirip gözlerini açtığında karşısında gördüğü kişi de gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Bu o olabilir miydi? Prenses Akina?!..

Efsane baştan yazılıyor..
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa


ilginiz için teşekkür ederim arkadaşlar
9. bölümü atacağım yarın akşam çünkü henüz 13. bölümden sonrasını yazamadım biraz ilerleyim devam edeceğim
zaten bu hikayenin resmi face sayfası var isteyene linkini özelden verebilirim


zaten bu hikayenin resmi face sayfası var isteyene linkini özelden verebilirim


Efsane baştan yazılıyor..

2. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 45 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |