A Journey Of The Sun.. Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 |
Yazar
Mesaj

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
9. BÖLÜM
Karşısındaki insan Prenses Akina değildi ama enerjisi yüksek biri olduğu kesindi. Yavaşça ayağa kalkıp ona doğru yürümeye başladı ama kız bir anda ortadan kaybolmuştu ve Kai'nin hissettiği enerji de ortadan kaybolmuştu. Acaba neydi diye bütün gün sordu kendine ve evi için alışveriş edip yola koyuldu. Ertesi gün okul günüydü ve çok heyecanlıydı. Yeni bir mekanda yeni bir hayatta kendini ilk defa hiç görmediği bir yerde yaşamaya alıştıracaktı Kai. Sınıfa geldiğinde bütün gözler onun üzerindeydi. Sınıf öğretmeni geldiğinde Kai'yi sınıfa tanıtmak için tahtanın önüne davet etti. Bu davranış Kai'nin çok hoşuna gitmişti. Kai kendini tanıtırken Osaka'da doğduğunu ailesini bir kazada kaybettiğini ve Kobe'deki teyzesinin ona yardım ettiğini söyledi. Bu konuşma en çok sınıfın en ön sıralarında oturan 5 kızın ilgisini çekmişti. Kai başını çevirdi ve onlara doğru bakıp gülümsedi. İçlerinden bir tanesi Kai'ye resmen aşık gibi bakakalmıştı ve yanındakiler onu dürtmese kendine gelmeyecekti de. Okulun öğle arasında Kai okulu biraz gezmek için bahçeye çıkmıştı. Okulun futbol sahasının önünden geçerken orada top oynayan yaşıtlarına ilgili ilgili bakıyordu. Derken ayağının önüne gelen topla beraber orada oynayan çocuklardan birisi “bize katılmak ister misin?” demesi ile Kai'nin büyük bir heyecanla evet demesi bir olmuştu. Teklifi yapan çocuğun adı Yusuke Kobayashi'ydi ve okul takımının önemli bireylerinden biriydi. Kai ise daha önce bunu hiç oynamadığını söyledi. İlk başta biraz gülüşmeler olsa da Yusuke, Kai'ye bunu öğretme niyetindeydi. Biraz topa ayağını alıştıran Kai, Yusuke'nin ona söylediği birkaç şeyden sora işin mantığını çözmüştü. Yusuke ona boyunun uzun olması nedeni ile forvet mevkiisinde oynaması gerektiğini söyledi yani gol yapmak için en uygun adamın o olacağını söylemişti. Maç başladığında Kai'nin gol atmasını engellemek için 3 kişi ona doğru markaj yapıyordu ama Kai'nin kıvrak zekası sayesinde bunu çok çabuk aşıp ona gelen ilk topu gol yapmayı başarmıştı. Yusuke, Kai de bir şey olduğunu anlamıştı ama bunun için zamanı vardı. Okul çıkışında Kai'yi bekleyen Yusuke yolda Kai'yle beraber eve gitmek istediğini ve konuşmak istediğini söyledi.
YUSUKE: Eee Kai nerden geldin buraya?
KAI: Ben Osaka'dan geldim.
YUSUKE: Sende benim gibi yalnız mısın?
KAI: Bunu da nerden çıkardın?
YUSUKE: Her halinden belli oluyor. Ama merak etme bunu ben anlayabilirim sadece.
KAI: Neden?
YUSUKE: Çünkü bende yalnızım.
KAI: Senin de mi ailen öldü?
YUSUKE: E..Evet..
Kai ve Yusuke yol boyunca uzun uzun konuşurlar. Yeni bir dostluğun başlangıcıydı bu ve zamanla da çok pekişecek güzel bir arkadaşlıktı. Yol ayrımına geldiklerinde Kai, sahil tarafına giderek güneşin batışını izlemeye başladı. “Demek benim gibi olan insanlar da varmış.” dedi kendi kendine, sonra da yavaşça gözlerini kapadı ve dedi “Nerdesin Prenses?”. Eve geldiğinde kapının önünde bir zarf gördü, bu bir mektuptu ve üzerinde güneş krallığının mührü vardı. Mektubu yazan annesi ve Hikari'ydi. Mektubu açan Kai'nin gözleri doldu ilk başta daha sonra bir ürperti doğdu içine, sanki kötü birşeyler yazıyor gibiydi.
“Kai oğlum. Amadeus yeni bir saldırı planı hazırlıyor ve çok kötü bir şey oldu. Sevgili kızımız Helena'yı koz olarak kullanacak. O küçücük aklını çelerek bize karşı kışkırtmış oğlum ve bu yüzden Hikari'yi sana yardımcı olması için yanına gönderiyorum. Ne de olsa ülkemiz senin sayende koruma altında bende iyiyim ve ülkemiz yaralarını hızla sarıyor. Çünkü bütün halkımız sana bel bağlamış durumda ve herşeyi senin için yapıyorlar. Kendine çok dikkat et..
Kuzen halamın isteği üzerine yanına geleceğim ve seni orda koruyup gözeteceğim ne olursa olsun. Bekle beni
“
Kai bunu görür görmez bir yandan sevinmişti bir yandan da endişesi artmıştı. Eğer ki Amadeus un böyle bir planı varsa ve yapmaya koyulduysa hedefi dünya olacaktı ve burada yaşayan milyarlarca insanın hayatı tehlikede olacaktı. Bir an önce Prenses Akina ve arkadaşlarını bulması gerekiyordu, dahası bu hain planda nasıl olur da kardeşini kullanırdı. Affedilemez bir durumdu ve bunun için herşeyi yapacaktı..
Karşısındaki insan Prenses Akina değildi ama enerjisi yüksek biri olduğu kesindi. Yavaşça ayağa kalkıp ona doğru yürümeye başladı ama kız bir anda ortadan kaybolmuştu ve Kai'nin hissettiği enerji de ortadan kaybolmuştu. Acaba neydi diye bütün gün sordu kendine ve evi için alışveriş edip yola koyuldu. Ertesi gün okul günüydü ve çok heyecanlıydı. Yeni bir mekanda yeni bir hayatta kendini ilk defa hiç görmediği bir yerde yaşamaya alıştıracaktı Kai. Sınıfa geldiğinde bütün gözler onun üzerindeydi. Sınıf öğretmeni geldiğinde Kai'yi sınıfa tanıtmak için tahtanın önüne davet etti. Bu davranış Kai'nin çok hoşuna gitmişti. Kai kendini tanıtırken Osaka'da doğduğunu ailesini bir kazada kaybettiğini ve Kobe'deki teyzesinin ona yardım ettiğini söyledi. Bu konuşma en çok sınıfın en ön sıralarında oturan 5 kızın ilgisini çekmişti. Kai başını çevirdi ve onlara doğru bakıp gülümsedi. İçlerinden bir tanesi Kai'ye resmen aşık gibi bakakalmıştı ve yanındakiler onu dürtmese kendine gelmeyecekti de. Okulun öğle arasında Kai okulu biraz gezmek için bahçeye çıkmıştı. Okulun futbol sahasının önünden geçerken orada top oynayan yaşıtlarına ilgili ilgili bakıyordu. Derken ayağının önüne gelen topla beraber orada oynayan çocuklardan birisi “bize katılmak ister misin?” demesi ile Kai'nin büyük bir heyecanla evet demesi bir olmuştu. Teklifi yapan çocuğun adı Yusuke Kobayashi'ydi ve okul takımının önemli bireylerinden biriydi. Kai ise daha önce bunu hiç oynamadığını söyledi. İlk başta biraz gülüşmeler olsa da Yusuke, Kai'ye bunu öğretme niyetindeydi. Biraz topa ayağını alıştıran Kai, Yusuke'nin ona söylediği birkaç şeyden sora işin mantığını çözmüştü. Yusuke ona boyunun uzun olması nedeni ile forvet mevkiisinde oynaması gerektiğini söyledi yani gol yapmak için en uygun adamın o olacağını söylemişti. Maç başladığında Kai'nin gol atmasını engellemek için 3 kişi ona doğru markaj yapıyordu ama Kai'nin kıvrak zekası sayesinde bunu çok çabuk aşıp ona gelen ilk topu gol yapmayı başarmıştı. Yusuke, Kai de bir şey olduğunu anlamıştı ama bunun için zamanı vardı. Okul çıkışında Kai'yi bekleyen Yusuke yolda Kai'yle beraber eve gitmek istediğini ve konuşmak istediğini söyledi.
YUSUKE: Eee Kai nerden geldin buraya?
KAI: Ben Osaka'dan geldim.
YUSUKE: Sende benim gibi yalnız mısın?
KAI: Bunu da nerden çıkardın?
YUSUKE: Her halinden belli oluyor. Ama merak etme bunu ben anlayabilirim sadece.
KAI: Neden?
YUSUKE: Çünkü bende yalnızım.
KAI: Senin de mi ailen öldü?
YUSUKE: E..Evet..
Kai ve Yusuke yol boyunca uzun uzun konuşurlar. Yeni bir dostluğun başlangıcıydı bu ve zamanla da çok pekişecek güzel bir arkadaşlıktı. Yol ayrımına geldiklerinde Kai, sahil tarafına giderek güneşin batışını izlemeye başladı. “Demek benim gibi olan insanlar da varmış.” dedi kendi kendine, sonra da yavaşça gözlerini kapadı ve dedi “Nerdesin Prenses?”. Eve geldiğinde kapının önünde bir zarf gördü, bu bir mektuptu ve üzerinde güneş krallığının mührü vardı. Mektubu yazan annesi ve Hikari'ydi. Mektubu açan Kai'nin gözleri doldu ilk başta daha sonra bir ürperti doğdu içine, sanki kötü birşeyler yazıyor gibiydi.
“Kai oğlum. Amadeus yeni bir saldırı planı hazırlıyor ve çok kötü bir şey oldu. Sevgili kızımız Helena'yı koz olarak kullanacak. O küçücük aklını çelerek bize karşı kışkırtmış oğlum ve bu yüzden Hikari'yi sana yardımcı olması için yanına gönderiyorum. Ne de olsa ülkemiz senin sayende koruma altında bende iyiyim ve ülkemiz yaralarını hızla sarıyor. Çünkü bütün halkımız sana bel bağlamış durumda ve herşeyi senin için yapıyorlar. Kendine çok dikkat et..
Kuzen halamın isteği üzerine yanına geleceğim ve seni orda koruyup gözeteceğim ne olursa olsun. Bekle beni

Kai bunu görür görmez bir yandan sevinmişti bir yandan da endişesi artmıştı. Eğer ki Amadeus un böyle bir planı varsa ve yapmaya koyulduysa hedefi dünya olacaktı ve burada yaşayan milyarlarca insanın hayatı tehlikede olacaktı. Bir an önce Prenses Akina ve arkadaşlarını bulması gerekiyordu, dahası bu hain planda nasıl olur da kardeşini kullanırdı. Affedilemez bir durumdu ve bunun için herşeyi yapacaktı..

Efsane baştan yazılıyor..
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar




10.BÖLÜM
Mektuptan sonra Kai'nin sinirleri iyice bozulmaya başlamıştı. Artık kardeşini de işin içine katan Amadeus'u ve hain planlarını yok etmek için herşeyi göze alan Kai, bu işi kendisi çözmek istiyordu. Çünkü Prenses Akina'yı bulması için gereken zaman ona daha çok zaman kaybettiriyordu. Dahası işin içinde şimdi de Hikari olacaktı. Kendinden ziyade onu da koruması gerekecekti. Ertesi sabah okula gitmek için hazırlanırken bir anda kapı çaldı. Yukarıdan aşağı inene kadar birkaç kez daha çalan kapıya yetişen Kai, kapıyı açtığında karşısında Hikari'yi görünce şoka uğramıştı. “Bu kadar çabuk beklemiyordum.” diyen Kai'ye sımsıkı sarılan Hikari “seni daha fazla özlemek istemedim kuzen.” dedi ve içeri geçtiler. Kai burada olan biten herşeyi Hikari'ye de anlattı ve “eğer burada yaşayacaksak buranın ortamına ayak uydurmak zorundayız kuzen” dedi. O gün için Hikari evde kaldı ve ortamı keşfetmeye başladı. Kai'nin odasına girdi ve etrafa bakınmaya başladı. Yatağın baş ucundaki komodinin yanına geldiği vakit üzerinde duran resimlere şöyle bir baktı ve kendi resmini de gördü. Canım kuzenim benim diyen Hikari aşağı inip bahçeye çıktı ve dışardaki havanın keyfini çıkarmak için hamağa geçti. Kai ise okuldaki günlerine de devam ediyordu. Yusuke ile olan arkadaşlığı her geçen gün daha da pekişiyor öte yandan da futbola olan düşkünlüğü ve yeteneği de artıyordu. Her arada Yusuke ile bahçede futbol oynayan Kai'nin okul takımına seçilmesi an meselesiydi. Okuldan sonra eve gelen Kai, Hikari'nin salondaki koltukta onun resmine sarılarak uyuduğunu görür. Onu uyandırmak istemez fakat Hikari eve geldiğini hissetmişti bile ve “geldin mi kuzen?” demişti bile.
KAI: Senden de hiç Bir şey kaçmıyor Hikari.
HIKARI: Kaçarsa korkmalısın bence.
KAI: Haklısın. Sen olmasan ben ne yaparım çok merak ediyorum kuzen.
HIKARI: Bunu bende düşünmedim kuzen. Bizden birine Bir şey olursa ne yaparız hiç düşünmedim düşünmek de istemiyorum.
KAI: Bende..
Akşam yemeğinden sonra Kai, Hikari'yi de alıp sahile doğru yürüyüşe çıkarlar. Güneşin batışını seyreden ikili, gün batımından sonra eve dönerken ikisi de birbirne aynı soruyu sorarlar.. “HELENA'YI KURTARABİLECEK MİYİZ?”
Kai, Prenses Akina'dan gelecek bir işaret bekliyordu ve bunun için hala zaman vardı. Gece yattıktan sonra Kai derin düşüncelere dalmaktan uyuyamadı ve sabah kalktığında gözleri kan çanağına dönmüştü. Hikari bunu görünce ne olduğunu merak etti ve Kai'de bütün gece uyuyamadığını söyledi. Okula beraber gitmeye karar verdiler. Ne de olsa Hikari de artık dünyada yaşayacaktı ve düzene ayak uydurması gerekiyordu. Kai ile aynı okula yazılan Hikari, kuzenine yakın olacağı için mutluydu ama aynı sınıfta olmak onu daha mutlu edecekti. Kayıttan sonra eve dönen Hikari akşam yemeği için birşeyler almak üzere marketlerden birine girer ve Kai'nin en sevdiği yemekler için malzeme almaya başlar. Öte yandan Kai okulda derslere son derece konsantre olmuştu ve son derece de başarılı bir öğrenci olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Fakat bir problem vardı. Kai eskisi gibi mutlu değildi ve Yusuke bunu farketmişti. Öğle arasında futbol oynamak yerine çatıda yemek yiyen ikili konuşmaya başlarlar. Dertlerini paylaştıkça daha da kardeş gibi yakınlaşırlar. Kai kardeşi Helena'dan bahsederken gözleri dolar. Öte yandan çatının öteki tarafında 5 kız birbirleri ile konuşuyorlardı. Kai nin gözü birden o tarafa doğru gitti ve inanılmaz bir enerji hissetti. Başı döndü ama ayağa kalkıp kızlara doğru yürümeye başladı. Kızlar da ona dönüp birden “NE KADAR YAKIŞIKLI!” diyerek dikkatle ona bakarlar. Kızlara selam veren Kai kızlarla tek tek tanışır. Ve sonunda Kai son tanıştığı kızdan sonra aradığını bulduğunu anlamıştı. “Tsukino.. Akina Tsukino. Memnun oldum.” dedi. Kai sevinçten havalara uçmak istemişti ama kendini tutmuştu. Kızlarla Yusuke'yi de tanıştırdıktan sonra öğle arasını beraber geçirirler. Daha sonra Kai ile Akina okul çıkışında beraber giderler. Kai, Akina'nın boynundaki hilal şeklindeki kolyeye dikkatli bir şekilde bakar ve “Ay'ı seviyorsun galiba.” der. Akina'da ay benim uğurum,herşeyim o yüzden takıyorum bu kolyeyi ölen annemden bana kalan tek hatıra kolyesi.” dedi. Kai nin başı öne doğru eğildi ve “bu kesinlikle o.”dedi. Uzun uzun konuşan Kai ile Akina'nın sohbeti, Akina'nın evine gelmeleri ile son bulur. Kai “sabah seni evden almamı ister misin?” dedi. Akina da buna “eğer sana ters gelmezse olabilir.” diyerek cevap verdi ve ayrıldılar. Kai evine doğru giderken onun ay prensesi olduğunu nasıl öğreneceğini düşünmeye başladı fakat onun dışında içinde çok daha garip bir his vardı. Daha önce hiç hissetmediği birşeydi ve ona çok garip gelmişti..
Mektuptan sonra Kai'nin sinirleri iyice bozulmaya başlamıştı. Artık kardeşini de işin içine katan Amadeus'u ve hain planlarını yok etmek için herşeyi göze alan Kai, bu işi kendisi çözmek istiyordu. Çünkü Prenses Akina'yı bulması için gereken zaman ona daha çok zaman kaybettiriyordu. Dahası işin içinde şimdi de Hikari olacaktı. Kendinden ziyade onu da koruması gerekecekti. Ertesi sabah okula gitmek için hazırlanırken bir anda kapı çaldı. Yukarıdan aşağı inene kadar birkaç kez daha çalan kapıya yetişen Kai, kapıyı açtığında karşısında Hikari'yi görünce şoka uğramıştı. “Bu kadar çabuk beklemiyordum.” diyen Kai'ye sımsıkı sarılan Hikari “seni daha fazla özlemek istemedim kuzen.” dedi ve içeri geçtiler. Kai burada olan biten herşeyi Hikari'ye de anlattı ve “eğer burada yaşayacaksak buranın ortamına ayak uydurmak zorundayız kuzen” dedi. O gün için Hikari evde kaldı ve ortamı keşfetmeye başladı. Kai'nin odasına girdi ve etrafa bakınmaya başladı. Yatağın baş ucundaki komodinin yanına geldiği vakit üzerinde duran resimlere şöyle bir baktı ve kendi resmini de gördü. Canım kuzenim benim diyen Hikari aşağı inip bahçeye çıktı ve dışardaki havanın keyfini çıkarmak için hamağa geçti. Kai ise okuldaki günlerine de devam ediyordu. Yusuke ile olan arkadaşlığı her geçen gün daha da pekişiyor öte yandan da futbola olan düşkünlüğü ve yeteneği de artıyordu. Her arada Yusuke ile bahçede futbol oynayan Kai'nin okul takımına seçilmesi an meselesiydi. Okuldan sonra eve gelen Kai, Hikari'nin salondaki koltukta onun resmine sarılarak uyuduğunu görür. Onu uyandırmak istemez fakat Hikari eve geldiğini hissetmişti bile ve “geldin mi kuzen?” demişti bile.
KAI: Senden de hiç Bir şey kaçmıyor Hikari.
HIKARI: Kaçarsa korkmalısın bence.
KAI: Haklısın. Sen olmasan ben ne yaparım çok merak ediyorum kuzen.
HIKARI: Bunu bende düşünmedim kuzen. Bizden birine Bir şey olursa ne yaparız hiç düşünmedim düşünmek de istemiyorum.
KAI: Bende..
Akşam yemeğinden sonra Kai, Hikari'yi de alıp sahile doğru yürüyüşe çıkarlar. Güneşin batışını seyreden ikili, gün batımından sonra eve dönerken ikisi de birbirne aynı soruyu sorarlar.. “HELENA'YI KURTARABİLECEK MİYİZ?”
Kai, Prenses Akina'dan gelecek bir işaret bekliyordu ve bunun için hala zaman vardı. Gece yattıktan sonra Kai derin düşüncelere dalmaktan uyuyamadı ve sabah kalktığında gözleri kan çanağına dönmüştü. Hikari bunu görünce ne olduğunu merak etti ve Kai'de bütün gece uyuyamadığını söyledi. Okula beraber gitmeye karar verdiler. Ne de olsa Hikari de artık dünyada yaşayacaktı ve düzene ayak uydurması gerekiyordu. Kai ile aynı okula yazılan Hikari, kuzenine yakın olacağı için mutluydu ama aynı sınıfta olmak onu daha mutlu edecekti. Kayıttan sonra eve dönen Hikari akşam yemeği için birşeyler almak üzere marketlerden birine girer ve Kai'nin en sevdiği yemekler için malzeme almaya başlar. Öte yandan Kai okulda derslere son derece konsantre olmuştu ve son derece de başarılı bir öğrenci olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Fakat bir problem vardı. Kai eskisi gibi mutlu değildi ve Yusuke bunu farketmişti. Öğle arasında futbol oynamak yerine çatıda yemek yiyen ikili konuşmaya başlarlar. Dertlerini paylaştıkça daha da kardeş gibi yakınlaşırlar. Kai kardeşi Helena'dan bahsederken gözleri dolar. Öte yandan çatının öteki tarafında 5 kız birbirleri ile konuşuyorlardı. Kai nin gözü birden o tarafa doğru gitti ve inanılmaz bir enerji hissetti. Başı döndü ama ayağa kalkıp kızlara doğru yürümeye başladı. Kızlar da ona dönüp birden “NE KADAR YAKIŞIKLI!” diyerek dikkatle ona bakarlar. Kızlara selam veren Kai kızlarla tek tek tanışır. Ve sonunda Kai son tanıştığı kızdan sonra aradığını bulduğunu anlamıştı. “Tsukino.. Akina Tsukino. Memnun oldum.” dedi. Kai sevinçten havalara uçmak istemişti ama kendini tutmuştu. Kızlarla Yusuke'yi de tanıştırdıktan sonra öğle arasını beraber geçirirler. Daha sonra Kai ile Akina okul çıkışında beraber giderler. Kai, Akina'nın boynundaki hilal şeklindeki kolyeye dikkatli bir şekilde bakar ve “Ay'ı seviyorsun galiba.” der. Akina'da ay benim uğurum,herşeyim o yüzden takıyorum bu kolyeyi ölen annemden bana kalan tek hatıra kolyesi.” dedi. Kai nin başı öne doğru eğildi ve “bu kesinlikle o.”dedi. Uzun uzun konuşan Kai ile Akina'nın sohbeti, Akina'nın evine gelmeleri ile son bulur. Kai “sabah seni evden almamı ister misin?” dedi. Akina da buna “eğer sana ters gelmezse olabilir.” diyerek cevap verdi ve ayrıldılar. Kai evine doğru giderken onun ay prensesi olduğunu nasıl öğreneceğini düşünmeye başladı fakat onun dışında içinde çok daha garip bir his vardı. Daha önce hiç hissetmediği birşeydi ve ona çok garip gelmişti..

Efsane baştan yazılıyor..
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): melis, haruka-usa, Bahar
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): soul of sun


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar


11. BÖLÜM PART-1
Gücünü her geçen gün daha da arttıran Kai için günler geçmek bilmiyordu. Dünya düzenine zor da olsa ayak uydurabilmişti ama esas görevinin dışına da çıktığının farkındaydı. Kardeşinin hayatı tehlikedeydi ve her şey daha da kötü olmadan buna bir çözüm bulmalıydı. Hikari'nin yanına gelmesinden sonra dünyada Prenses Akina ve askerlerini bulmanın verdiği huzur ile gelecek planlarını yola koyma zamanı gelmişti. Ama Kai hiç hissetmediği bir şey hissediyordu, bu aşk değildi ama içinde garip bir sıcaklık vardı. Acaba karşısındaki insanın gücünden dolayı mı böyle hissediyordu yoksa başka bir şey mi vardı? Bunu anlaması için tam 1,5 hafta beklemişti. Akina ile görüştüğü bir sırada konuyu ufaktan açan Kai, ağzından alabileceği bir lafın peşindeydi. Sonunda Akina' ya cesaret edip sormuştu. “sen ay prensesi misin?” diye. Akina şoka uğradığı bu soru karşısında “peki ya sen kimsin?” demekten başka bir şey yapamamıştı. Kai de ona olan biten herşeyi anlatmaya karar vermişti. Bir saat boyunca herşeyi anlatan Kai ile Akina yaşananların tekrar hatırlanması üzerine duygulanmışlardı ve bu işi beraber yapmaları gerektiğini anlamıştı. Kai nin bir planı vardı ama bu plan ne kadar işe yarayacaktı denemeden bilemezlerdi. Akina da arkadaşlarına durumun vahimliğini anlatarak Kai ile işbirliği içinde olacaklarına dair söz vermişlerdi. Reika nın yaşadığı tapınakta planlar yapılabileceğini söyleyen Akina her okul çıkışı burada toplanıp topluca planlar yapıp bu işi çözmenin yollarını aramaları gerektiğini söyledi. Kai ve Hikari de buna onay verdiler ve Amadeus'un yaptıklarına son vermek için atılan ilk adım böylece gelecekte olacakların da başlangıcını simgelemişti. Kai evine geldiğinde gözlerini şöyle bir kapattı ve içindeki sese kulak verdi. Onu koruyan Altın Anka Kuşu ona sakinliğini koruması gerektiğini korkulacak bir şeyin olmadığını ve savaşın kazanılacağına inandığını söyledi. Bu Kai için çok önemliydi ve özgüvenini yeniden toplayıp isteklerini gerçekleştirmek için lazın olan gücünü yavaş yavaş toplamaya başlamıştı. 14 yaşındaydı ve gücünün zirvesine doğru adım adım ilerliyordu. Şimdi önünde yok etmesi gereken Amadeus vardı ve tabi kurtarması gereken kardeşi Helena. Ona yardım edecek 6 kişi vardı ve her birisi de farklı güçlere sahipti. Bu yüzden de işi onun istediği şekilde gidebilecekti. Tabi ilerde ona yardım edecek başkaları çıkmazsa..
Gücünü her geçen gün daha da arttıran Kai için günler geçmek bilmiyordu. Dünya düzenine zor da olsa ayak uydurabilmişti ama esas görevinin dışına da çıktığının farkındaydı. Kardeşinin hayatı tehlikedeydi ve her şey daha da kötü olmadan buna bir çözüm bulmalıydı. Hikari'nin yanına gelmesinden sonra dünyada Prenses Akina ve askerlerini bulmanın verdiği huzur ile gelecek planlarını yola koyma zamanı gelmişti. Ama Kai hiç hissetmediği bir şey hissediyordu, bu aşk değildi ama içinde garip bir sıcaklık vardı. Acaba karşısındaki insanın gücünden dolayı mı böyle hissediyordu yoksa başka bir şey mi vardı? Bunu anlaması için tam 1,5 hafta beklemişti. Akina ile görüştüğü bir sırada konuyu ufaktan açan Kai, ağzından alabileceği bir lafın peşindeydi. Sonunda Akina' ya cesaret edip sormuştu. “sen ay prensesi misin?” diye. Akina şoka uğradığı bu soru karşısında “peki ya sen kimsin?” demekten başka bir şey yapamamıştı. Kai de ona olan biten herşeyi anlatmaya karar vermişti. Bir saat boyunca herşeyi anlatan Kai ile Akina yaşananların tekrar hatırlanması üzerine duygulanmışlardı ve bu işi beraber yapmaları gerektiğini anlamıştı. Kai nin bir planı vardı ama bu plan ne kadar işe yarayacaktı denemeden bilemezlerdi. Akina da arkadaşlarına durumun vahimliğini anlatarak Kai ile işbirliği içinde olacaklarına dair söz vermişlerdi. Reika nın yaşadığı tapınakta planlar yapılabileceğini söyleyen Akina her okul çıkışı burada toplanıp topluca planlar yapıp bu işi çözmenin yollarını aramaları gerektiğini söyledi. Kai ve Hikari de buna onay verdiler ve Amadeus'un yaptıklarına son vermek için atılan ilk adım böylece gelecekte olacakların da başlangıcını simgelemişti. Kai evine geldiğinde gözlerini şöyle bir kapattı ve içindeki sese kulak verdi. Onu koruyan Altın Anka Kuşu ona sakinliğini koruması gerektiğini korkulacak bir şeyin olmadığını ve savaşın kazanılacağına inandığını söyledi. Bu Kai için çok önemliydi ve özgüvenini yeniden toplayıp isteklerini gerçekleştirmek için lazın olan gücünü yavaş yavaş toplamaya başlamıştı. 14 yaşındaydı ve gücünün zirvesine doğru adım adım ilerliyordu. Şimdi önünde yok etmesi gereken Amadeus vardı ve tabi kurtarması gereken kardeşi Helena. Ona yardım edecek 6 kişi vardı ve her birisi de farklı güçlere sahipti. Bu yüzden de işi onun istediği şekilde gidebilecekti. Tabi ilerde ona yardım edecek başkaları çıkmazsa..

Efsane baştan yazılıyor..

3. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 45 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |