Anime Meleğinden bir macera... |
Yazar
Mesaj
bunu ben yazdım
bakalım ne diceksiniz
umarım güzel olmuşturrr
BİRİNCİ BÖLÜM
Mangaka Olmak-Kalemimin Ucundaki Melek
Saat çoktan gece yarısını çoktan geçmiş olmalıydı. Gölgelerle dolu oda, pencereden gelen ay ışığı da olmasa zifiri karanlık olacaktı. Sahra yatağında zapt edilemez bir öfkeyle döndü. Öfkelerin en büyüğü çaresizlikten ve adaletsizlikten doğan öfkedir herhalde, haklı öfkedir… O şimdi çaresizlikten duyulan öfkeyi duyuyordu, hırslanıyor, ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Gözlerini odada dolaştırdı bir süre, uzayıp kısalan, bazen hareket eden gölgeleri izledi. Eskiden ne kadar da çok korkardı onlardan.
14 yaşındaydı Sahra ve sekizinci sınıf öğrencisiydi. Yani OKS başta olmak üzere, tüm o bitip tükenmeyen sınavların ufukta göründüğü zamanlardaydı. Ellerini koyu kahverengi saçlarında gezdirdi bir süre, sonra odayı tekrar gözlüğünün üzerinden taradı ve hızla toparlanarak yatağında oturdu. ‘’Benim yerime, benim için karar verme hakkını kim verdi ki size?’’ diye düşündü, ‘’Kim verdi?’’ İstemediğim bir şeyi bana yaptırabileceğinizi mi sanıyorsunuz gerçekten, istemediğim bir geleceği bana verebileceğinizi?’’ Derin bir nefes aldı ve ‘’Hayır’’ diye fısıldadı, ‘’hiçbir zaman ders çalışmamak ya da ya da dersleri boş vermek gibi bir şeyi kastetmedim ben… Ama benim istediğim gelecek avukat, mühendis, doktor, gazeteci gibi bir şey olduğum bir gelecek değil… Hayır, gerçekten de … Benim istediğim gelecek harika bir mangaka olduğum, harika mangalar çizdiğim ve harika animeler yaptığım bir gelecek…’’
Hüzünle pencereden dışarı baktı, içinde ne zaman mangaka olmak gibi bir istek doğduğunu pek hatırlayamıyordu. Tek bildiği çizgi filmlere bayıldığıydı, adlarına anime dendiğini bilmediği çizgi filmlere.. Sonra hayatına internetin girmesiyle pek çok şey değişmişti Sahra için. Animeler ve mangalar… Mangakalar… Beyninin sınırlarını zorlayacak kadar çok Japon çizgi filmi ve çizgi romanı… Anime manga fan siteleri, anime hayranlarından oluşan bir internet çevresi… Hepsi de Sahrayı anlayamadığı bir hızla, adeta büyülüymüşçesine sarmışlardı. O zaman yaptığı resimlerin konusunda da ani bir değişiklik baş gösterdi. Önce en favori animelerinin kopyalarını çizmeye başladı; Ay savaşçısı, Kamikaze kaitou jeanne, Tokyo mew mew… Sonra kendi anime karakterlerini çizdi. Bu arada yedinci sınıfa gelmişti ve ‘’Hangi meslek?’’ sorusu onda da belirginleşmeye başladı, ve ‘’Hangi lise?’’ sorusuyla, güzel sanatlar lisesi denen liselerin olduğunu fark etti. Bu liselerden birine giderse üniversitede animasyon tercih edebilirdi ve hayalini bir köşesinden tutmuş olurdu. Annesi bu isteğine güldü geçti. Sahra’nın bu hayali gelip geçici bir hevesti sadece onun için, o kadar… Kızının dersleri iyiydi ve bu hevesin gelip geçeceğine emindi. Ama sekizinci sınıf ufukta görününce kadını da bir endişe sardı, Sahra dershaneye gitmek istemiyordu, mangaka olacağım diyordu. Anime, manga, mangaka olmak??? O zaman Sahra ve annesi kavga etmeye başladılar.
Sahra, yine ‘’Ders çalışmamayı kastetmemiştim ki!’’ diye düşündü, evet, asla kastetmemişti. Türkçe’ye edebiyata ve tarihe bayılıyordu. Ve dersleri de hiçbir zaman kötü olmamıştı, hatta çok iyi olmuştu-belki matematik hariç. Ama güzel sanatlar lisesine gidecekse dershaneye gitmesine ya da ders çalışıyorum diye kendini yırtmasına gerek yoktu. Bunun yerine resim yapmak çok daha mantıklıydı… Ama annesi onun güzel sanatlar lisesine gitmesini istemiyordu.
Odada öfke içinde dolanmaya başladı. Beyni sorularla çalkalanıyordu. Şimdi ne olacaktı? Ne yapacaktı? Özellikle annesiyle bu kadar inatlaştıktan sonra kalkıpta trigonemetri çalışmayı düşünmüyordu hiç. Planlarını da bambaşka yapmıştı. Planları… Hayalleri… ‘’Bunun eğitimini almazsam hayallerimi gerçekleştiremem’’ diye düşündü, çizileri çok iyi de olsa çizgi film yapmak çok daha başka, çok daha farklı bir şeydi. Bir an OKS ye hazırlanmayı, kazanmayı ya da kazanamamayı, annesinin istediği gibi bir liseye gitmeyi düşündü. Ya sonra… Evet, ya sonra… Sonra ne olacaktı? Ondan sonrası tam bir boşluk ve belirsizlikti. Herhangi bir üniversiteye gitmek… Herhangi bir meslek… Ama hiçbir meslek ‘’mangaka olmak’’ düşüncesinin Sahraya hissettirdiklerini hissettiremiyordu. Komodinin üzerinde duran çizim defterini aldı ve sayfalarını karıştırmaya başladı. Birbirinden ilginç giysiler içindeki, birbirinden ilginç anime karakterleri… Sahra’nın animesi… Sahra’nın animesinin kahramanları… Bir an hepsi canlanmış gibi geldi Sahra’ya, sanki sitemle bakıyorlardı kıza. Sahra ürperdiğini hissetti. Mangaka olmak. Kendisinin bu işi ne kadar ciddiye aldığının kendisi bile farkına varmamıştı anlaşılan. Kendi kurguladığı animeler… Ve onların kağıtlarda can bulan birbirinden canlı karakterleri… Defteri yatağının üzerine fırlattı, derin bir nefes aldı ve kendi kendine ‘’Aptallaşma’’ dedi, ‘’Aptallaşma.’’ Tekrar yatağına oturdu, elbette hayallerinden vazgeçmeyecekti. Elbette.
‘’Ama’’ diye düşündü, ‘’Bunu nasıl yapacağım?’’ Evet, gerçekten de annesi dershaneye gitmesi, sınavlara hazırlanması için bas bas bağırırken ve asla istediği liseye gitmesine izin vermeyeceğini söylerken nasıl yapacaktı? OKS ye girmese bile annesinin izni olmadan güzel sanatlar lisesine gidemezdi ve sonuçta yine amacına ulaşamamış olurdu. Dizlerini karnına çekip kollarıyla sardı ve düşünmeye başladı. Kendini bu konuda inanılmaz yalnız hissediyordu. Annesine karşı Sahra’nın yanında duracak hiç kimsesi yoktu. Öfkeyle homurdandı. Annesini ikna etmesi için başvurabileceği hiç kimse yoktu. Büyükannesi ve dedesi… Teyzesi… Öğretmenleri… Hatta arkadaşları bile… İçindeki hiç de sempatik olmayan bir ses ‘’Belki de haklılardır.’’ Dedi. Sahra, ‘’Hayır’’ diye fısıldadı ve yine homurdandı. Ama ses susmadı, ‘’Sen kaç tane mangaka tanıyorsun ki?’’ dedi, ‘’Çevrende tanıdığın kaç mangaka var?’’ ‘’Hayır yok, ama…’’ dedi Sahra, ses devam etti, ‘’Tanıdığın animasyon okumuş hiç kimse de yok’’ dedi, ‘’Hatta güzel sanatlar lisesine gitmiş hiç kimse de.’’ Ama Sahra hemen ‘’Var’’ diye fısıldadı. ‘’Burçin’in ablası…’’ Evet, Burçin’in-Sahra’nın en yakın arkadaşı-ablası vardı, zaten güzel sanatlar liselerinden ve animasyon okumaktan da Burçin bahsetmişti Sahra’ya. Ama yine Burçin bahsetmemiş miydi, iş bulmak ve para kazanmak çok zordu bu alanda. Evet, gerçekten de Sahra hiç Türk yapımı çizgi film görmemişti. Belki de sadece ben rastlayamadım, o kadar diye düşündü. Ama animeler sayılamayacak kadar çoktu ve en sevilen çizgi filmler de hep animelerden çıkıyordu.’’Eh’’ diye düşündü, ‘’en kötü ihtimalle Japonya’ya gitmek zorunda kalırım, o kadar’’
Zıplayarak yatağından indi ve lambayı yaktı. Saat sabahın üçüne geliyordu. Odasına göz gezdirdi. Sonra kitaplığına doğru ilerleyip en sevdiği romanlarının arasına karışmış olan Winx Club ve W.İ.T.C.H dergilerini aldı, winx de witch de anime değildi ama annesi Sahra’yı onları yakmak konusunda tehdit etmişti. Sonra odada bulunan animelerle ve diğer tüm çizgi filmlerle ilgili nesneleri topladı. Bunların arasında bilgisayardan çıktı olarak aldığı düzinelerce anime resmi, anime ve manga çizim dersleri ve içlerinde anime müziklerinin bulunduğu cdler de vardı. Bunun yanında resim malzemeleri ve Sahra’nın anime çizimleri de cabası. Tüm bunları bir dolaba doldurdu ve dikkatle kilitledikten sonra anahtarı küçük bir peluş ayıcığın sırtındaki yırtıktan içeri soktu. Ayıcığı da giysilerinin arasına sakladı.
Sıra tüm o OKS savaşı cephanesine gelmişti, hazırlık kitapları, dergiler, soru bankaları, deneme sınavları, çıkmış sorular ve cdler… Hepsini topladı ve atılmaya hazır çöpler gibi odasının ortasına yığdı. Sonra da iç rahatlığıyla gülümsedi. ‘’Yarın, hepiniz bu evden gidiyorsunuz.’’ diye mırıldandı.
Eline bir resim kağıdı, kalem ve silgi aldıktan sonra çalışma masasına oturdu ve kağıda bir şeyler karalamaya başladı. Bu Foton’un-Sahra’nın köpeği- anime tarzı, yani biraz ‘’olağanüstü’’ bir resmiydi. Yarım saat kadar uğraştıktan sonra ne kadar çok uykusu geldiğini fark etti. Gözkapakları düşüyor, gözlüğü başını masaya koymak istediğinde onu rahatsız ediyordu. Kendini yatağına attı.
devamı var...
birinci bölüm henüz bitmedi...
bakalım ne diceksiniz
umarım güzel olmuşturrr
BİRİNCİ BÖLÜM
Mangaka Olmak-Kalemimin Ucundaki Melek
Saat çoktan gece yarısını çoktan geçmiş olmalıydı. Gölgelerle dolu oda, pencereden gelen ay ışığı da olmasa zifiri karanlık olacaktı. Sahra yatağında zapt edilemez bir öfkeyle döndü. Öfkelerin en büyüğü çaresizlikten ve adaletsizlikten doğan öfkedir herhalde, haklı öfkedir… O şimdi çaresizlikten duyulan öfkeyi duyuyordu, hırslanıyor, ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Gözlerini odada dolaştırdı bir süre, uzayıp kısalan, bazen hareket eden gölgeleri izledi. Eskiden ne kadar da çok korkardı onlardan.
14 yaşındaydı Sahra ve sekizinci sınıf öğrencisiydi. Yani OKS başta olmak üzere, tüm o bitip tükenmeyen sınavların ufukta göründüğü zamanlardaydı. Ellerini koyu kahverengi saçlarında gezdirdi bir süre, sonra odayı tekrar gözlüğünün üzerinden taradı ve hızla toparlanarak yatağında oturdu. ‘’Benim yerime, benim için karar verme hakkını kim verdi ki size?’’ diye düşündü, ‘’Kim verdi?’’ İstemediğim bir şeyi bana yaptırabileceğinizi mi sanıyorsunuz gerçekten, istemediğim bir geleceği bana verebileceğinizi?’’ Derin bir nefes aldı ve ‘’Hayır’’ diye fısıldadı, ‘’hiçbir zaman ders çalışmamak ya da ya da dersleri boş vermek gibi bir şeyi kastetmedim ben… Ama benim istediğim gelecek avukat, mühendis, doktor, gazeteci gibi bir şey olduğum bir gelecek değil… Hayır, gerçekten de … Benim istediğim gelecek harika bir mangaka olduğum, harika mangalar çizdiğim ve harika animeler yaptığım bir gelecek…’’
Hüzünle pencereden dışarı baktı, içinde ne zaman mangaka olmak gibi bir istek doğduğunu pek hatırlayamıyordu. Tek bildiği çizgi filmlere bayıldığıydı, adlarına anime dendiğini bilmediği çizgi filmlere.. Sonra hayatına internetin girmesiyle pek çok şey değişmişti Sahra için. Animeler ve mangalar… Mangakalar… Beyninin sınırlarını zorlayacak kadar çok Japon çizgi filmi ve çizgi romanı… Anime manga fan siteleri, anime hayranlarından oluşan bir internet çevresi… Hepsi de Sahrayı anlayamadığı bir hızla, adeta büyülüymüşçesine sarmışlardı. O zaman yaptığı resimlerin konusunda da ani bir değişiklik baş gösterdi. Önce en favori animelerinin kopyalarını çizmeye başladı; Ay savaşçısı, Kamikaze kaitou jeanne, Tokyo mew mew… Sonra kendi anime karakterlerini çizdi. Bu arada yedinci sınıfa gelmişti ve ‘’Hangi meslek?’’ sorusu onda da belirginleşmeye başladı, ve ‘’Hangi lise?’’ sorusuyla, güzel sanatlar lisesi denen liselerin olduğunu fark etti. Bu liselerden birine giderse üniversitede animasyon tercih edebilirdi ve hayalini bir köşesinden tutmuş olurdu. Annesi bu isteğine güldü geçti. Sahra’nın bu hayali gelip geçici bir hevesti sadece onun için, o kadar… Kızının dersleri iyiydi ve bu hevesin gelip geçeceğine emindi. Ama sekizinci sınıf ufukta görününce kadını da bir endişe sardı, Sahra dershaneye gitmek istemiyordu, mangaka olacağım diyordu. Anime, manga, mangaka olmak??? O zaman Sahra ve annesi kavga etmeye başladılar.
Sahra, yine ‘’Ders çalışmamayı kastetmemiştim ki!’’ diye düşündü, evet, asla kastetmemişti. Türkçe’ye edebiyata ve tarihe bayılıyordu. Ve dersleri de hiçbir zaman kötü olmamıştı, hatta çok iyi olmuştu-belki matematik hariç. Ama güzel sanatlar lisesine gidecekse dershaneye gitmesine ya da ders çalışıyorum diye kendini yırtmasına gerek yoktu. Bunun yerine resim yapmak çok daha mantıklıydı… Ama annesi onun güzel sanatlar lisesine gitmesini istemiyordu.
Odada öfke içinde dolanmaya başladı. Beyni sorularla çalkalanıyordu. Şimdi ne olacaktı? Ne yapacaktı? Özellikle annesiyle bu kadar inatlaştıktan sonra kalkıpta trigonemetri çalışmayı düşünmüyordu hiç. Planlarını da bambaşka yapmıştı. Planları… Hayalleri… ‘’Bunun eğitimini almazsam hayallerimi gerçekleştiremem’’ diye düşündü, çizileri çok iyi de olsa çizgi film yapmak çok daha başka, çok daha farklı bir şeydi. Bir an OKS ye hazırlanmayı, kazanmayı ya da kazanamamayı, annesinin istediği gibi bir liseye gitmeyi düşündü. Ya sonra… Evet, ya sonra… Sonra ne olacaktı? Ondan sonrası tam bir boşluk ve belirsizlikti. Herhangi bir üniversiteye gitmek… Herhangi bir meslek… Ama hiçbir meslek ‘’mangaka olmak’’ düşüncesinin Sahraya hissettirdiklerini hissettiremiyordu. Komodinin üzerinde duran çizim defterini aldı ve sayfalarını karıştırmaya başladı. Birbirinden ilginç giysiler içindeki, birbirinden ilginç anime karakterleri… Sahra’nın animesi… Sahra’nın animesinin kahramanları… Bir an hepsi canlanmış gibi geldi Sahra’ya, sanki sitemle bakıyorlardı kıza. Sahra ürperdiğini hissetti. Mangaka olmak. Kendisinin bu işi ne kadar ciddiye aldığının kendisi bile farkına varmamıştı anlaşılan. Kendi kurguladığı animeler… Ve onların kağıtlarda can bulan birbirinden canlı karakterleri… Defteri yatağının üzerine fırlattı, derin bir nefes aldı ve kendi kendine ‘’Aptallaşma’’ dedi, ‘’Aptallaşma.’’ Tekrar yatağına oturdu, elbette hayallerinden vazgeçmeyecekti. Elbette.
‘’Ama’’ diye düşündü, ‘’Bunu nasıl yapacağım?’’ Evet, gerçekten de annesi dershaneye gitmesi, sınavlara hazırlanması için bas bas bağırırken ve asla istediği liseye gitmesine izin vermeyeceğini söylerken nasıl yapacaktı? OKS ye girmese bile annesinin izni olmadan güzel sanatlar lisesine gidemezdi ve sonuçta yine amacına ulaşamamış olurdu. Dizlerini karnına çekip kollarıyla sardı ve düşünmeye başladı. Kendini bu konuda inanılmaz yalnız hissediyordu. Annesine karşı Sahra’nın yanında duracak hiç kimsesi yoktu. Öfkeyle homurdandı. Annesini ikna etmesi için başvurabileceği hiç kimse yoktu. Büyükannesi ve dedesi… Teyzesi… Öğretmenleri… Hatta arkadaşları bile… İçindeki hiç de sempatik olmayan bir ses ‘’Belki de haklılardır.’’ Dedi. Sahra, ‘’Hayır’’ diye fısıldadı ve yine homurdandı. Ama ses susmadı, ‘’Sen kaç tane mangaka tanıyorsun ki?’’ dedi, ‘’Çevrende tanıdığın kaç mangaka var?’’ ‘’Hayır yok, ama…’’ dedi Sahra, ses devam etti, ‘’Tanıdığın animasyon okumuş hiç kimse de yok’’ dedi, ‘’Hatta güzel sanatlar lisesine gitmiş hiç kimse de.’’ Ama Sahra hemen ‘’Var’’ diye fısıldadı. ‘’Burçin’in ablası…’’ Evet, Burçin’in-Sahra’nın en yakın arkadaşı-ablası vardı, zaten güzel sanatlar liselerinden ve animasyon okumaktan da Burçin bahsetmişti Sahra’ya. Ama yine Burçin bahsetmemiş miydi, iş bulmak ve para kazanmak çok zordu bu alanda. Evet, gerçekten de Sahra hiç Türk yapımı çizgi film görmemişti. Belki de sadece ben rastlayamadım, o kadar diye düşündü. Ama animeler sayılamayacak kadar çoktu ve en sevilen çizgi filmler de hep animelerden çıkıyordu.’’Eh’’ diye düşündü, ‘’en kötü ihtimalle Japonya’ya gitmek zorunda kalırım, o kadar’’
Zıplayarak yatağından indi ve lambayı yaktı. Saat sabahın üçüne geliyordu. Odasına göz gezdirdi. Sonra kitaplığına doğru ilerleyip en sevdiği romanlarının arasına karışmış olan Winx Club ve W.İ.T.C.H dergilerini aldı, winx de witch de anime değildi ama annesi Sahra’yı onları yakmak konusunda tehdit etmişti. Sonra odada bulunan animelerle ve diğer tüm çizgi filmlerle ilgili nesneleri topladı. Bunların arasında bilgisayardan çıktı olarak aldığı düzinelerce anime resmi, anime ve manga çizim dersleri ve içlerinde anime müziklerinin bulunduğu cdler de vardı. Bunun yanında resim malzemeleri ve Sahra’nın anime çizimleri de cabası. Tüm bunları bir dolaba doldurdu ve dikkatle kilitledikten sonra anahtarı küçük bir peluş ayıcığın sırtındaki yırtıktan içeri soktu. Ayıcığı da giysilerinin arasına sakladı.
Sıra tüm o OKS savaşı cephanesine gelmişti, hazırlık kitapları, dergiler, soru bankaları, deneme sınavları, çıkmış sorular ve cdler… Hepsini topladı ve atılmaya hazır çöpler gibi odasının ortasına yığdı. Sonra da iç rahatlığıyla gülümsedi. ‘’Yarın, hepiniz bu evden gidiyorsunuz.’’ diye mırıldandı.
Eline bir resim kağıdı, kalem ve silgi aldıktan sonra çalışma masasına oturdu ve kağıda bir şeyler karalamaya başladı. Bu Foton’un-Sahra’nın köpeği- anime tarzı, yani biraz ‘’olağanüstü’’ bir resmiydi. Yarım saat kadar uğraştıktan sonra ne kadar çok uykusu geldiğini fark etti. Gözkapakları düşüyor, gözlüğü başını masaya koymak istediğinde onu rahatsız ediyordu. Kendini yatağına attı.
devamı var...
birinci bölüm henüz bitmedi...
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
aslında üçüncü bölüme kadar yazdım elbbette onları da koycam canım
ama şu aralar sınav mınav koyamadım bi türlü
önce bilgigisayrsa yazmam lazım onun için
ama şu aralar sınav mınav koyamadım bi türlü
önce bilgigisayrsa yazmam lazım onun için
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
anlaşılan pek beğenilmedi ki devamını beklleen yok
ama zaten ben de bunu yarım bırakmaı düşüünordum
ama zaten ben de bunu yarım bırakmaı düşüünordum
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 9 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |