~~Benim Hayatım~~ |
Yazar
Mesaj
Arkadaşlar yeni bir fanfic yazmaya karar verdim bu diğer fanficlerimden farklı gerçek hayatta yapamadıklarımın yaşayamadıklarımın hepsini bu fanficle birleştireceğim. Sadece benim duygularımdan oluşan bir fanfic olacak. Benim isteklerim doğrultusunda yön değiştirecek. Kısaca ben olacak umarım beğenirsiniz...
Hiçbirşey tanıtmama gerek önsöz olaylardan anlayacağınızı umuyorum.
Merhaba Dünya…
Şu anda bir şeyin içinde kıvrılıyorum ama doktorlar biraz sonra doğum olacak diyorlar.
Bunun ne anlama geldiğini henüz bilmiyorum ama burası sıcacık bir yer buradan
ayrılmak istemiyorum. Öte yandan beni içinde taşıyan kişiyi merak ediyordum ama benim
buraya sapasağlam durmamı sağlayan eli bilmek istiyordum. O an geldi içimde bir şey acıyordu. Nedenini bilemiyordum birkaç dakika sonra bana bir elin dokunduğunu hissettim.
Bu el gerçekten büyük bir eldi. Bana “ Dünya’ya hoş geldin minik” dedi. Ve birden ciğerlerimde bir yanma hissettim bu o kadar güçlüydü ki ağlamaya başladım ben ağladıkça çevremdekiler buna seviniyordu anlamıyordum birden ılık bir sıvı hissettim bu sıvı ile beni yıkadılar ve sıcacık bir şeyin içine koydular. Hala anlamaya çalışıyordum acaba ben neredeydim. Birden kendimi bir şeyin içinde buldum sanki gerçek gibi ama gerçek olmayan görüntülerden oluşmaktaydı sanırım buna rüya deniliyordu. Geleceğimi görüyordum ama bir şey anlamıyordum bir elin benden uzaklaştığını hissettim kendimi oldukça güçsüz hissediyordum. Gitmesini beni bırakmamasını istemiyordum. Oda giderken ağlıyordu. O zaman neden beni terk ediyordu. Birden kendimi 7 yaşında buldum okula başlamıştım bana Lily diye sesleniyordu. Okumayı ve yazmayı öğrenmiştim. Düzenli bir hayatım vardı. Okuldan eve gidiyordum. Gece yarısı yine bir rüya gördüm. Bir el beni sıkı sıkı kavramıştı birden ürktüm ve gözlerimi açtım ve 15 yaşındaydım. Uzun siyah saçlarım gözlerimi örten kakülüm vardı. Ellerime baktım beyaza benzeyen bir renkteydiler. Aynanın karşısına geçtim. Gözlerim ela renginde idi. Kendimi yorgun hissediyordum. Yatıp uyudum. Ve yine bir rüya gördüm. Bir el artık yanımda yoktu. Sadece bir ses “Uyan ve gerçek hayatına başla.” dedi. Uyandım ve inanamadım 19 yaşındaydım. Zaman o kadar çabuk geçti ki çocukluğumu hatırlamıyordum. Bir hastane odasındaydım. Ne yaptığımı bilmiyordum bir an önce çıktım o garip kokulu yerden. Ama şimdi ne yapacaktım. Ne bir tanıdığım nede bildiğim bir yer vardı. Ne yapacaktım…
Hiçbirşey tanıtmama gerek önsöz olaylardan anlayacağınızı umuyorum.
Merhaba Dünya…
Şu anda bir şeyin içinde kıvrılıyorum ama doktorlar biraz sonra doğum olacak diyorlar.
Bunun ne anlama geldiğini henüz bilmiyorum ama burası sıcacık bir yer buradan
ayrılmak istemiyorum. Öte yandan beni içinde taşıyan kişiyi merak ediyordum ama benim
buraya sapasağlam durmamı sağlayan eli bilmek istiyordum. O an geldi içimde bir şey acıyordu. Nedenini bilemiyordum birkaç dakika sonra bana bir elin dokunduğunu hissettim.
Bu el gerçekten büyük bir eldi. Bana “ Dünya’ya hoş geldin minik” dedi. Ve birden ciğerlerimde bir yanma hissettim bu o kadar güçlüydü ki ağlamaya başladım ben ağladıkça çevremdekiler buna seviniyordu anlamıyordum birden ılık bir sıvı hissettim bu sıvı ile beni yıkadılar ve sıcacık bir şeyin içine koydular. Hala anlamaya çalışıyordum acaba ben neredeydim. Birden kendimi bir şeyin içinde buldum sanki gerçek gibi ama gerçek olmayan görüntülerden oluşmaktaydı sanırım buna rüya deniliyordu. Geleceğimi görüyordum ama bir şey anlamıyordum bir elin benden uzaklaştığını hissettim kendimi oldukça güçsüz hissediyordum. Gitmesini beni bırakmamasını istemiyordum. Oda giderken ağlıyordu. O zaman neden beni terk ediyordu. Birden kendimi 7 yaşında buldum okula başlamıştım bana Lily diye sesleniyordu. Okumayı ve yazmayı öğrenmiştim. Düzenli bir hayatım vardı. Okuldan eve gidiyordum. Gece yarısı yine bir rüya gördüm. Bir el beni sıkı sıkı kavramıştı birden ürktüm ve gözlerimi açtım ve 15 yaşındaydım. Uzun siyah saçlarım gözlerimi örten kakülüm vardı. Ellerime baktım beyaza benzeyen bir renkteydiler. Aynanın karşısına geçtim. Gözlerim ela renginde idi. Kendimi yorgun hissediyordum. Yatıp uyudum. Ve yine bir rüya gördüm. Bir el artık yanımda yoktu. Sadece bir ses “Uyan ve gerçek hayatına başla.” dedi. Uyandım ve inanamadım 19 yaşındaydım. Zaman o kadar çabuk geçti ki çocukluğumu hatırlamıyordum. Bir hastane odasındaydım. Ne yaptığımı bilmiyordum bir an önce çıktım o garip kokulu yerden. Ama şimdi ne yapacaktım. Ne bir tanıdığım nede bildiğim bir yer vardı. Ne yapacaktım…

Vinnie~




Etrafıma bakındım ama her şey çok çirkindi insanlar birbirilerini öldürüyorlardı. Burada kalamayacağımı hissettim elimi cebime attım. Bir bakkala daldım ve sadece 1 düzine su aldım. Buralardan gidecektim. Bu kirli yerlenden kurtulmak için canımı bile vermeye hazırdım. Kısa bir süre denize baktım. Denizle vedalaştım her şeye rağmen bu güzel mavi suları görmek güzel bir duyguydu. Ve şimdi yola koyulma zamanı. Gündüz gece demeden yürüdüm ama sadece 1 şişemi bitirmiştim çünkü lazım olacağını biliyordum. Suyu fazla tüketmemeye çalışıyordum. Kafamı kaldırdım ve kendimi çölün ortasında buldum nereye gideceğimi bilemiyordum. Çölün sıcağında kavruluyordum. Suyu içmemek için direniyordum ancak dilim çok kuruduğunda sadece 1 yudum alıp geri koyuyordum. Ve biraz ötede benim yaşlarımda birisini gördüm. Çok susamış gibiydi kafasını elleri arasına almış çömelmiş bir şekilde duruyor. Ne bir söz söylüyor nede bir şey düşünüyor gibiydi. Yanına gittim su ister misin dedim. Bir şişe su uzattım. Tahmin ettiğim gibi 1 şişe suyu bir dikişte bitirdi. Ve bana teşekkür etti. Adını sordum.
“Benim adım Meleny” dedi.
“Burada ne işin var” dedim.
“Bu karamsar dünyadan kurtulmak istiyorum” dedi.
“Benimde aynı düşüncem var. Benimle gelmek ister misin?” dedim
“Zaten başka yapabileceğim bir şey yok” dedi.
Birlikte atıldık yola geceleri -50 derecede donmamak için bir birimize sarılıyor gündüzleri ise sıcaktan pişiyorduk ama hiç durmadan yolumuza devam ediyorduk. Gece olmuştu. Kendimize güzel bir yer bulmuştuk. Ve sadece 3 şişe suyumuz kalmıştı. Ben uyumak üzere uzandım ve hemen uykuya daldım. Rüyam karanlıktı sadece bir ses bana “Kuzeye yürü” dedi. Ama ben daha kuzeyimi bilmiyordum. Tam bu sırada bir ışık gözlerimi yaktı açmadığım halde. Ve yavaşça açtım. Sabah olmuş. Güneş doğmuştu Meleny’i kaldırdım. Ve yola düştük yine.
“Meleny kuzey neresi biliyor musun?” dedim.
“Evet elbette.” dedi. Ve kuzeyi işaret etti.
“Tamam o zaman kuzeyden devam edelim.” Dedim
Ve kuzeye doğru yöneldik kısa süre içinde suyumuz tükendi. Meleny çok telaşlıydı ben ise sadece olayları değerlendiriyordum.
“Yoruldum Lily” dedi.
“Meleny biraz daha dayan bak orada uzun bir kaktüs var. Onun gölgesine gidelim.” dedim.
Meleny güçlükle oraya kadar geldi kaktüsün gölgesine geçtik. Artık çok fena susamıştık. Açtık ve pişiyorduk.
“Ömrümüzün sonlarına geldik Lily seninle tanışmak güzel bir duyguydu.” dedi
“Evet acı çekerek ölmek istemiyorum. Sadece acısız ölmek istiyorum” dedim
O kadar susamıştık ki kıpırdayamıyorduk bile kemiklerim iliklerine kadar sızlıyordu ve benden su istiyordu. Midem ise artık bir birine yapışmıştı. Gözlerimi kapayıp ölümü beklemeye başladım.
“Benim adım Meleny” dedi.
“Burada ne işin var” dedim.
“Bu karamsar dünyadan kurtulmak istiyorum” dedi.
“Benimde aynı düşüncem var. Benimle gelmek ister misin?” dedim
“Zaten başka yapabileceğim bir şey yok” dedi.
Birlikte atıldık yola geceleri -50 derecede donmamak için bir birimize sarılıyor gündüzleri ise sıcaktan pişiyorduk ama hiç durmadan yolumuza devam ediyorduk. Gece olmuştu. Kendimize güzel bir yer bulmuştuk. Ve sadece 3 şişe suyumuz kalmıştı. Ben uyumak üzere uzandım ve hemen uykuya daldım. Rüyam karanlıktı sadece bir ses bana “Kuzeye yürü” dedi. Ama ben daha kuzeyimi bilmiyordum. Tam bu sırada bir ışık gözlerimi yaktı açmadığım halde. Ve yavaşça açtım. Sabah olmuş. Güneş doğmuştu Meleny’i kaldırdım. Ve yola düştük yine.
“Meleny kuzey neresi biliyor musun?” dedim.
“Evet elbette.” dedi. Ve kuzeyi işaret etti.
“Tamam o zaman kuzeyden devam edelim.” Dedim
Ve kuzeye doğru yöneldik kısa süre içinde suyumuz tükendi. Meleny çok telaşlıydı ben ise sadece olayları değerlendiriyordum.
“Yoruldum Lily” dedi.
“Meleny biraz daha dayan bak orada uzun bir kaktüs var. Onun gölgesine gidelim.” dedim.
Meleny güçlükle oraya kadar geldi kaktüsün gölgesine geçtik. Artık çok fena susamıştık. Açtık ve pişiyorduk.
“Ömrümüzün sonlarına geldik Lily seninle tanışmak güzel bir duyguydu.” dedi
“Evet acı çekerek ölmek istemiyorum. Sadece acısız ölmek istiyorum” dedim
O kadar susamıştık ki kıpırdayamıyorduk bile kemiklerim iliklerine kadar sızlıyordu ve benden su istiyordu. Midem ise artık bir birine yapışmıştı. Gözlerimi kapayıp ölümü beklemeye başladım.

Vinnie~




Çok mutlu oldum hemen devam edeyim bari
Beklemek insana çok acı veriyordu. Ama buna mecburduk. Ve o sırada Melany şarkı söylemeye başlamaz mı. Saşkınlıkla onu dinliyordum. Ben tükenmiş bitmişim o ise ömrünün son dakikalarında şarkı söylüyordu. Melany şarkısını bitirdi. Teşekkkür bile edemedim. Ve birden bir koku burnuma geldi. Bu biraz garip kokuydu ve bir şey damlıyor gibiydi üstüme. Gözlerimi zar zorda olsa açıp baktım. Birde ne göreyim çöl yağmuru başlamıştı. Ve hemen kendimize geldik 2 şişeyide yağmurla doldurduk yine koyulduk yola bu sefer yolda garip bir şey vardı. Sanki bir heykel gibi duran ağaç. Birden şaşırdık. Çölün ortasında ağacın ne işi var. Ve bana o anda şimşek çaktı. Demek ki çölde yaşayanlar ve doğru yöndeyiz.
"Melany çölde yaşayanları bulmalıyız" dedim.
" Bu çok zor" dedi.
" Bu acağacı bile bulduysak gerisinide buluruz" dedim
Ve hemen yine yola atladık. Aç susuz 4 gün daha geride kaldı. 5. günde artık tükenmiş durumdayız bu sefer öleceğimize hepten inandık. Benim iskeletim çıkmıştı. Ama o biraz daha benden kilolu görünüyordu. Saçımın halini tahmin bile edemiyorum zaten. Bu sefer ciddi ciddi ikimizde susup ölümü bekliyorduk.Gözlerimi yumdum ve o anda ben yine dalmışım rüyaya bu sefer rüyadaki ses bana "Gözlerini aç" diyordu. Bende aynen dediği gibi yaptım gözlerimi açtım. Bu da ne ellerimiz duğara zincirlenmiş. Ayaklarımız bağlanmış. Öylece duruyorduk. Melany uyanık olduğunu gördüm ve hemen,
"Melany biz neredeyiz" dedim.
"Bilmiyorum bende az önce uyandım" dedi.
Ve beni korku bastırdı. Bilmediğimiz bir yerde ellerimiz bağlı öylece bekliyorduk. Ve birisi bizi duymuş olmalı.
"Siz ikiniz kesin çenenizi" dedi.
İkimizde bir birimize bakıp aynı anda
"Biz neredeyiz" dedik.
"Siz şu anda mahkumsunuz sizi öldürüp öldürmeyeceğimize karar vermeye çalışıyorlar" dedi. Ve beni soğuk terler bastırdı.Oysa bu çok saçmaydı. Çölde ölmek için adeta duğa ediyordum. Şimdi de ölmemek için direniyorum. İnsanoğlu ne garip bir şey. Ben bunları düşünürken Melany çoktan başmıştı göz yaşlarını. Ben ise onu teselli etmeye korku mu belli etmemeye çalışıyordum. Ama nafile kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bu sırada ayak sesleri duyuldu. İkimizde küçük dilimizi yutmuş gibi sessizliğe gömüldük ve beklemeye başladık acaba ölecekmiyiz, yoksa sürülecek miyiz.

Beklemek insana çok acı veriyordu. Ama buna mecburduk. Ve o sırada Melany şarkı söylemeye başlamaz mı. Saşkınlıkla onu dinliyordum. Ben tükenmiş bitmişim o ise ömrünün son dakikalarında şarkı söylüyordu. Melany şarkısını bitirdi. Teşekkkür bile edemedim. Ve birden bir koku burnuma geldi. Bu biraz garip kokuydu ve bir şey damlıyor gibiydi üstüme. Gözlerimi zar zorda olsa açıp baktım. Birde ne göreyim çöl yağmuru başlamıştı. Ve hemen kendimize geldik 2 şişeyide yağmurla doldurduk yine koyulduk yola bu sefer yolda garip bir şey vardı. Sanki bir heykel gibi duran ağaç. Birden şaşırdık. Çölün ortasında ağacın ne işi var. Ve bana o anda şimşek çaktı. Demek ki çölde yaşayanlar ve doğru yöndeyiz.
"Melany çölde yaşayanları bulmalıyız" dedim.
" Bu çok zor" dedi.
" Bu acağacı bile bulduysak gerisinide buluruz" dedim
Ve hemen yine yola atladık. Aç susuz 4 gün daha geride kaldı. 5. günde artık tükenmiş durumdayız bu sefer öleceğimize hepten inandık. Benim iskeletim çıkmıştı. Ama o biraz daha benden kilolu görünüyordu. Saçımın halini tahmin bile edemiyorum zaten. Bu sefer ciddi ciddi ikimizde susup ölümü bekliyorduk.Gözlerimi yumdum ve o anda ben yine dalmışım rüyaya bu sefer rüyadaki ses bana "Gözlerini aç" diyordu. Bende aynen dediği gibi yaptım gözlerimi açtım. Bu da ne ellerimiz duğara zincirlenmiş. Ayaklarımız bağlanmış. Öylece duruyorduk. Melany uyanık olduğunu gördüm ve hemen,
"Melany biz neredeyiz" dedim.
"Bilmiyorum bende az önce uyandım" dedi.
Ve beni korku bastırdı. Bilmediğimiz bir yerde ellerimiz bağlı öylece bekliyorduk. Ve birisi bizi duymuş olmalı.
"Siz ikiniz kesin çenenizi" dedi.
İkimizde bir birimize bakıp aynı anda
"Biz neredeyiz" dedik.
"Siz şu anda mahkumsunuz sizi öldürüp öldürmeyeceğimize karar vermeye çalışıyorlar" dedi. Ve beni soğuk terler bastırdı.Oysa bu çok saçmaydı. Çölde ölmek için adeta duğa ediyordum. Şimdi de ölmemek için direniyorum. İnsanoğlu ne garip bir şey. Ben bunları düşünürken Melany çoktan başmıştı göz yaşlarını. Ben ise onu teselli etmeye korku mu belli etmemeye çalışıyordum. Ama nafile kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bu sırada ayak sesleri duyuldu. İkimizde küçük dilimizi yutmuş gibi sessizliğe gömüldük ve beklemeye başladık acaba ölecekmiyiz, yoksa sürülecek miyiz.

Vinnie~



devam ediyom X)
Ayak sesleri giderek bize yaklaşıyordu. Ve kapının önündeki adam çekildi. İçeriye 2 tane adam girdi. Birisinin üzerinde mavi kot pantolon beyaz kazak diğerinde ise siyah kot pantolon siyah kazak ve garip bir kolye vardı. İkisininde gözlerinden ateş fışkırıyordu.
siyah kazaklı adam,
"Neden çöle geldiniz" dedi.
"Biz ülkedeki istiladan kurtulmak için düştük çöle" dedim.
"Bize yalan uydurmayın sizde o istilacılar gibisiniz öldürecek temiz insan bulamadınız ve şimdide bizi öldürmeye geldiniz" dedi siyah kazaklı adam.
"Sizleri neden öldürelim dedi ya biz istilacılardan kaçıyoruz." dedi Melany
"Sizlere nasıl güvenebilriz" dedi beyaz kazaklı adam.
"Eğer amacımız sizi öldürmek olsaydı o istilacıların içinden bir kaçını yanımızda getirirdik onlarda galiba bunu seve seve kabul ederdi. Ama biz tek başımıza geldik bizde zaten onlardan kaçıyoruz" dedim.
Adam sanki biraz ikna olmuş gibiydi. Ve ellerimiz ile ayaklarımızı çözdüler. Gözlerimizi bağladılar. Benim yanımda siyah kazaklı Melany yanında ise beyaz kazalı adam vardı. Bizi bir yerlerden geçirdiler.bir yere geldik. Hiç ses yoktu.
"Yere çökün" dedi yanımdaki adam.
Bizde hemen yere çöktük gözlerimizi açtılar. Birde ne olsun bütün insanlar oraya dolmuş öldürücü gözlerle bakıyorlar bize. 34-35 yaşlarındaki bir adam bize sorular sormaya başladı.
"Buraya neden geldiniz." dedi.
"Ülkedeki istiladan kurtulmak için" dedi melany
"Peki neden çölü seçtiniz?" dedi.
"Biz nereye gittiğimizi bilmiyorduk birden kendimizi çölde bulduk" dedim.
Adam arkasındaki kalabalığa döndü ve sizce dedi. Hepsi bir anda "Ölüm" dedi.
Şimdi ikimizide müthiş bir korku kapladı. Ve adam oturduğu yerden kalktı.
"Doktor buraya gelin" dedi.
Doktor hemen yanına geldi.
"Bunların bizden olup olmadığına bakın" dedi.
Doktor bir süre benim bir süre de melany in gözlerine baktı.
"Bunlar bizden istilacı değiller" dedi.
"O zaman onlara yaşama ve burada kalma hakkı tanıyoruz" dedi.
Biz sevindik ve bir birimize sarıldık melany ile. Ama kalabalık hala bize öldürücü gözlerle bakıyordu.
"Biz neredeyiz" dedi melany.
"Siz benim evimdesiniz." dedi o adam.
"Peki bundan sonra ne olacak."dedim.
"Bize 1 hafta içinde uyum sağlamalısınız aksi taktirde çöle sürgüne gidersiniz."dedi.
Ve bu kalabalığa alışmak çok da kolay olmayacak gibime geliyordu. Ve sadece 1 haftamız vardı.
"Şimdi beni takip edin" dedi.
Melany ve ben takıldık adamın peşine adam bizim kalmamız için bir oda verdi. Odada 2 tane şilte, yemek ve su vardı.
"Bundan sonra bize alışmak için burada kalacaksınız uyum sağladığınızda sizinde kendinize ait bir eviniz olacak ama önce bu odada kalacaksınız" dedi. Ve gitti.
Tabi biz hemen yemek ve sulara saldırdık gerçektende öyle çok acıkmıştık ki. Ama karnımız baya doydu yemekten sonra. Küük bir geziniye çıkacaktık ama mağarada birden fazla tünel vardı. Ben sağdakine Melany soldakine girdi. Ve kaybolduk.
Ayak sesleri giderek bize yaklaşıyordu. Ve kapının önündeki adam çekildi. İçeriye 2 tane adam girdi. Birisinin üzerinde mavi kot pantolon beyaz kazak diğerinde ise siyah kot pantolon siyah kazak ve garip bir kolye vardı. İkisininde gözlerinden ateş fışkırıyordu.
siyah kazaklı adam,
"Neden çöle geldiniz" dedi.
"Biz ülkedeki istiladan kurtulmak için düştük çöle" dedim.
"Bize yalan uydurmayın sizde o istilacılar gibisiniz öldürecek temiz insan bulamadınız ve şimdide bizi öldürmeye geldiniz" dedi siyah kazaklı adam.
"Sizleri neden öldürelim dedi ya biz istilacılardan kaçıyoruz." dedi Melany
"Sizlere nasıl güvenebilriz" dedi beyaz kazaklı adam.
"Eğer amacımız sizi öldürmek olsaydı o istilacıların içinden bir kaçını yanımızda getirirdik onlarda galiba bunu seve seve kabul ederdi. Ama biz tek başımıza geldik bizde zaten onlardan kaçıyoruz" dedim.
Adam sanki biraz ikna olmuş gibiydi. Ve ellerimiz ile ayaklarımızı çözdüler. Gözlerimizi bağladılar. Benim yanımda siyah kazaklı Melany yanında ise beyaz kazalı adam vardı. Bizi bir yerlerden geçirdiler.bir yere geldik. Hiç ses yoktu.
"Yere çökün" dedi yanımdaki adam.
Bizde hemen yere çöktük gözlerimizi açtılar. Birde ne olsun bütün insanlar oraya dolmuş öldürücü gözlerle bakıyorlar bize. 34-35 yaşlarındaki bir adam bize sorular sormaya başladı.
"Buraya neden geldiniz." dedi.
"Ülkedeki istiladan kurtulmak için" dedi melany
"Peki neden çölü seçtiniz?" dedi.
"Biz nereye gittiğimizi bilmiyorduk birden kendimizi çölde bulduk" dedim.
Adam arkasındaki kalabalığa döndü ve sizce dedi. Hepsi bir anda "Ölüm" dedi.
Şimdi ikimizide müthiş bir korku kapladı. Ve adam oturduğu yerden kalktı.
"Doktor buraya gelin" dedi.
Doktor hemen yanına geldi.
"Bunların bizden olup olmadığına bakın" dedi.
Doktor bir süre benim bir süre de melany in gözlerine baktı.
"Bunlar bizden istilacı değiller" dedi.
"O zaman onlara yaşama ve burada kalma hakkı tanıyoruz" dedi.
Biz sevindik ve bir birimize sarıldık melany ile. Ama kalabalık hala bize öldürücü gözlerle bakıyordu.
"Biz neredeyiz" dedi melany.
"Siz benim evimdesiniz." dedi o adam.
"Peki bundan sonra ne olacak."dedim.
"Bize 1 hafta içinde uyum sağlamalısınız aksi taktirde çöle sürgüne gidersiniz."dedi.
Ve bu kalabalığa alışmak çok da kolay olmayacak gibime geliyordu. Ve sadece 1 haftamız vardı.
"Şimdi beni takip edin" dedi.
Melany ve ben takıldık adamın peşine adam bizim kalmamız için bir oda verdi. Odada 2 tane şilte, yemek ve su vardı.
"Bundan sonra bize alışmak için burada kalacaksınız uyum sağladığınızda sizinde kendinize ait bir eviniz olacak ama önce bu odada kalacaksınız" dedi. Ve gitti.
Tabi biz hemen yemek ve sulara saldırdık gerçektende öyle çok acıkmıştık ki. Ama karnımız baya doydu yemekten sonra. Küük bir geziniye çıkacaktık ama mağarada birden fazla tünel vardı. Ben sağdakine Melany soldakine girdi. Ve kaybolduk.

Vinnie~



1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 14 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |