Yaş: 34 Kayıt: 20 Şub 2009 Mesajlar: 204 Cinsiyet: Erkek Nerden: Kristal Tokyo Teşekkür: 6
Durumu: Çevrimdışı
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Konu: Yanıt: cadı kazanı(bir cadının günlüğü)
daha önce bunun başını okumuş sıkıcı bulmuştum daha ilk bölümü bitirmeden geçmiştim ama şimdi tekrar okumaya fırsat bulunca bu hikaye çok sürükleyici ya resmen olayı yaşıyomuş gibi oldum burda bi de yeni bölümler bir ay falan sonra gelmese daha ii olcak gibi geliyo bana ama hikaye muhteşem bence yeni bölümleri kısa zamanda bekliyoruz ona göre
beni utandırıyorsunuz yaa yeni bölüm diğer hikayeylen gelecek akşama T_T ailem sınırsız int.i görünce cozuttuğumdan dolayı hafta içi modemi kaldırıyolar T_T
17 Ekm 2009 12:53
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Yaş: 34 Kayıt: 20 Şub 2009 Mesajlar: 204 Cinsiyet: Erkek Nerden: Kristal Tokyo Teşekkür: 6
Durumu: Çevrimdışı
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Konu: Yanıt: cadı kazanı(bir cadının günlüğü)
yazın benim de cozuttuğum oldu int başında ama ne yapiim 1.5 ay internet görmeyince bi oturdum sabahın 8 inde gece 1 de zorla kaldırdılar bu arada yeni bölümü bekliyorum
çooook özür dilerim...gomen na sai gomen na sai,sumi masen bu lise çok yoğun olunca akşam bilene giremiyorum yahu kusuruma bakmayın pazar dedim sanırım ama bu haftaın sonu geldi anca yetişti valla
yeni bölüm:
Alıntı:
20.07.xxxx
Şu an her şey yolunda ama…,
Evet!Duyduğun gibi hayatımı bir düzene sokabildim sonunda ama yine dee…İçimde büyük şeyler olacağının hissi var.Belki de bu his gittikçe yaklaşan lise seçimlerimin önsezisidir…
Bütün bu endişelerimi bir kenara bırakıp olanları yeniden kalemimden senin sayfalarına aktarıyorum…
Aradan birkaç gün geçti ve ben cadı olduğumu biliyordum ama hala büyü yapamıyordum.Acaba ne gerekti bunun için?Ben,diğer dünyadaki en üst seviyedeki bir varlıktım ama aynı zamanda en tehlikelere açık olanıydımda…Tehlikeyi bir mıknatıs gibi çekiyordum resmen.Hiçbirşey yapmadan nasıl başarıyordum merak ediyorum?Bu güç herhalde her göze batan kişilerin başına gelen şeylerdi.Ahhh konu dağıldı yine…Hikayemize devam edelim.Büyü yapamıyordum ve benim bir öğretmene ihtiyacım vardı.Birçok şey hakkında bilgisi olan biri…Ama ben sadece Peter’ı tanıyordum.Ehh ondan daha iyi de bir öğretmen bulamazdım herhalde.Bu düşüncemi açmam biraz zaman aldı.Yine bütün ahali toplanmış geziyorduk.Her zamanki gibi Kate konuşuyor ve biz susuyorduk.Kate’e inanamıyordum.Çünkü kendini aşmıştı bir hayli.Peter,yakınlarda göründüğünde Kate’in feromonları tavan yapıyordu.Kate resmen Peter’a tapıyordu.Tabiiki aşk denen bir şey değildi bu.Büyük bir sanatçıya duyulan hayranlık gibi bir şeydi.Onun feromonları artık sinirimi bozmaya başlamıştı.Çünkü artık patlama evresi derecesinde şişkinlerde.(Ahh feromonlar bana kalpli balonlar gibi gözüküyordu.Ve sahibine bir iple bağlı oluyorlardı.)Peter’ında dikkatini çekmişti sanırım.Eliyle Kate’in ağzını kapattı artık.
--Neden biraz susupta öndekilere yetişmeyi denemiyoruz Kate?dedi bezginlikle.Ben bayılmak üzere hayalet biçiminde onayladım.
--İyi zaten biraz yorulmuştum ben de dinlenmiş olurum…
O zaman ikimizinde aklından geçenleri okumak için illa doğaüstü güce sahip olmak gerekmiyordu.
“Bence sen sonsuza kadar dinlenmelisin Kate…”
Kate,beni bir kez daha şaşırtıp yol boyunca tek çıt çıkarmadı.Bundan şüphelenerek duygularına baktım.Şimşekler,kafasını sarmıştı.Kıskançlıktı bu.Kime karşı ama?Tabii benim artık durdurulamayan merakım harekete geçmişti yine.Kate’in hafızasına girdim.Bir süre sonra bir görünmez duvara çarptım Kate’in hafızasında.Ne kadar diretsem de geçemedim.Peter’a anlamamış gözlerle baktım.Çünkü bu Peter’ın işiydi.Gücünü bana karşı kullanıyordu.Neden böyle bir şey yaptığını anlamadım ve hala çözemedim.Ve biraz da bozuldum açıkcası…Peter ise kıskıs gülüyordu.O gece büyük büyük annem Diana’nın evine kadar Peter eşlik etti yine.O arada fikrimi söyledim…
--Hey…Senden bir şey rica edebilir miyim?dedim en masum bakışlarımı takınarak.
--Kesin redeedeceğim bir şey ama söyle bakalım…
--Ben hala büyü yapamıyorum…dedim bezginlikle.
--Biliyorum…
--Nasıl?
--Nesil Defteri olmadan büyü yapamazdın zaten…
--Nesil Defteri mi?dedim şaşkınlıkla.
--Bir cadının büyü yapmasının tek yolu Nesil Defteri’dir.Tabii doğuştan gelen yetenekler istisna…Nesil Defteri,cadı ailesinin kendine özgü büyülerini taşır.Onu bulmadan büyü yapamazsın…
--O zaman öncelikli hedefimi defteri bulmaya yönlendirmeliyim…Benim öğretmenim olur musun?
--Ahh!Bu da nerden çıktı şimdi?dedi abartılı bir şaşkınlıkla.
--Ben,bu dünya hakkında çok bilgisizim ve sen çok şey biliyorsun…Bu yüzden sormuştum ama…İstemezsen sorun olmaz…dedim üzgünce.Duygu sömürüsü numaramı uyguluyordum.Bu,her zaman işe yaramıştı.
--Bilmiyorum ama…ben öğretmen olacak kadar iyi olduğumu düşünmüyorum…
--Öyle düşünürsen tabii yapamazsın.Bence senden daha iyisi olamaz…dedim.Birden yüzü kızardı.Tabii bende kıpkırmızı oldum.Bakışlarını benden kaçırarak
--Sanırım başka çarem yok…dedi.Ama kurallarım çok serttir…
--Olsun.dedim mutlulukla.Artık eve gelmiştim.
--İlk ders ne zaman?dedim.
--Ne zaman defteri bulursan…
--Tamam o zaman yarın sabah 8:25 uygun mu?
--Ha!?O kadar çabuk mu?dedi şaşırarak.Sonra toparlandı.
--Peki o zaman 8:25’te buradayım.dedi ve gitti.O gidince ben de kendimi kanepeye attım.Yarın sabah dedim ama…Defteri nasıl bulacaktım?Bütün gece,evin altını üstünü getirdim.Artık yürüyecek yer yoktu.Yastıklar,kitaplar ve birsürü ıvır zıvır ortalıktaydı.Ne kadar uğraşsam da bulamadım.Büyük büyük annem Diana’nın odasında uykuya dalmışım.Uyandığımda saat 7:45’ti.Bütün gece bulamadığım defteri yarım saatte nasıl bulacağım diye düşünürken ayağım takıldı ve yere kapaklandım.Aynı anda sehpanın örtüsünü çektiğim için üzerindeki cam vazo kırıldı ve parmağıma cam parçası battı.Yerimden sıçrayarak fırladım.Parmağımdan süzülen kan,sevgili Diana’dan kalan hatıralardan biri olan küçük takı kutusuna damladı.Hiç kimsenin açamadığı kutu,kendiliğinden açıldı.İçi,öyle çok şey ile doluydu ki ama nedense her şey düzenliydi.O kutuya nasıl sığdığını merak ediyorum onca şeyin.Yakşalık 4-5 tane kitap gibi kabı olan defterler ve 6-7 tane de özenle işlenmiş kutular vardı.Bir de en üste konmuş bir mektup.Metubu aynen yazıyorum:
“Gina,
Senden isteyeceğim iki şey var.Birincisi kutulardan en küçük olanını her zaman taşıman,ikincisi ise kendine dikkat etmendir.Sen,birçok kez ölümle burun buruna geleceksin.Bu senin kaderin ama pes etme…”
Bu kadar mıydı?Her an ölümle karşılaşmak…Sanırım sadece yarışın başındayım.Defterlere şöyle bir göz attım ama hiçbir şey anlamadım.Saat yavaş yavaş 8:10 olurken ben telaşla etrafı biraz toparladım.8:25’te tam tekmil hazırdım(ev dışında tabii).Ev,bayağı bir dağınık olduğundan dersi bahçede yapmaya karar verdim.Peter,büyük bir şaşkınlıkla karşıladı.Onun dediğine göre defteri en kısa sürede bulan kişi benmişim.
--Eveeeet!İlk dersimiz…
--Öğretmenim!
--Efendim…
--Ben bu yazıları okuyamıyorum…
--Hımmm bir bakalım…Cadı Alfabesi’ni bilmiyorsan okuyamazsın tabiiki.dedi Peter.
--Hönk!?
--Bak,bunun bir püf noktası var.Elini şu aile armasının üstüne koy…
Dediğini yaptım.Bir anda beynim çok fazla bilgi ile dolmaya başladı.Aklım,o büyük sandığım aklım,neredeyse kafamın dışına çıkacaktı.Ama beklediğim gibi olmadı.Artık defteri rahatça okuyabiliyordum.Bir kaç gün böyle devam etti derslerimiz.Birkaç küçük büyü öğrenmiştim bilene ama tekniğim çok kötüydü.Yine bir gün bahçede ders zamanıydı…
--Bütün büyüler bir şekilde doğa ile bağdaşmıştır.Zaten biz,gerçek bir şey üretmeyiz.Bu sadece gerçeklerin bir yanılsamasıdır…
Peter,cidden çok şey biliyordu.Ve muhteşem anlatıyordu.Ben,ayrı bir deftere not alırken birden beni şaşırtan bir soru geldi.
--Neden br günde benim evimde ders işlemiyoruz?
Çok şaşırdım ve ne diyeceğimi bilemedim.Sonuçta onun evini ilk defa görecektim.
--O-olabilir…dedim.Şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz yeni ders zamanımıza karar verdi bilene.
--Yarın saat 1:30’da seni alırım o zaman…
İkinci bir şok dalgası üzerime bodoslama dadıktan sonra Peter dersi bitirdi.Ehh…yaşadıklarım bu kadar ama daha çok şey olacak…Bunu hissediyorum ve bu his gün geçtikçe içimde büyüyor.En yakın zamanda olanları yine anlatacağım…
Gina
22 Ekm 2009 16:26
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Yaş: 34 Kayıt: 20 Şub 2009 Mesajlar: 204 Cinsiyet: Erkek Nerden: Kristal Tokyo Teşekkür: 6
Durumu: Çevrimdışı
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Konu: Yanıt: cadı kazanı(bir cadının günlüğü)
yine çok güzel bi bölüm oldu ama biraaazzzz geçç geliyo bölümler daha kısa sürede gese çoook güzeeelll olcakkk
houuuuyyff cidden çok tembelim....dediğime bakmayın siz benim yayınlayamamam sebebim paratonel gibi bi düşünce yaısına sahip olmam -ki şu anda bilene 5 tane hikaye türettim kafamdan xD ehh size göstermediğim bir çok hikaye yazıyorum yanii.birde birkaç kişinin bildiği ve uğraşmaya çalıştığım bir hikaye var ki gerçekten zor.ne biçim hayal gücü yahu bendekide aslında bugün yeni bölüm yayınlamak istiyodum fakat sınav varki matematik sınavı ve ben mf grubunda bir öğrenciyim ve bu sınavdan kötü not alırsam sonum olur T_T bu yüzden hiç yapmadığım bir şeyi:çalışmayı denemeye çalışıyorum ki beynim kızardı şu an tavada pek başarılı değilim çalışma konusunda T_T yani anlayacağınız cuma günü öğleye doğru yeni bölüm var^^lafı çok uzatmışım yaa
11 Ksm 2009 16:59
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Yaş: 34 Kayıt: 20 Şub 2009 Mesajlar: 204 Cinsiyet: Erkek Nerden: Kristal Tokyo Teşekkür: 6
Durumu: Çevrimdışı
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Konu: Yanıt: cadı kazanı(bir cadının günlüğü)
yeni bölüm hala gelmemiş cuma demişsin pazartesi oldu yoksa ben mi yanlış anladım haftaya cuma falan mı demek istedin bekliyorum bak ona göre
ayy ekleyemedim yaa biliyorum uzun zaman oldu ama liseye uyum sağlamaya çalışıyorum benide anlayın u.u dönem ödevimi yazarken yeni bölümü de aradan çıkarttım^^merakla bekleyenlere...(çoooookk gomen vaktinde yetiştiremediğim için)
Spoiler:
23.07.xxxx
Adrenalin seviyem son raddesindeydi…
Neyden mi bahsediyorum?Tabiiki son dersimizden…Peter’ın evinde ders işlemek imkansızdı.O yaşlı kaçık az daha beni öldürüyordu.Sana olanları en baştan anlatayım.
Ertesi gün,Peter ile buluşup evine gittim.İki katlı,tarihi eser türünden sade bir evdi.Dış görünüşü böyle idi.İç görünüşü ise çok tuhaftı.Daha eve ilk adımımı atar atmaz karışık bir his dalgası çevremi sarmıştı bile.
--İlk önce seni biri ile tanıştırmalıyım…Kendisinden çok bilgi alabileceğin,tecrübeli bir Bilinmeyen’le…dedi Peter.Geniş holden yukarı kata çıkan merdivenleri çıktık.Yukarısı inanılmaz bir şeydi.Duvarlar,tamamen raflarla çevrilmişti ve ağzına kadar kitap doluydu.Kendini bir milli kütüphanede hissetmemek elde değildi.Rafların bittiği yerde,başka bir odaya açılan kapıdan geçtik.Pencerede,tekerlekli sandalyede yaşlı bir adam oturuyordu.Kendinden hiç beklenmedik bir refleksle,içeri girdiğim anda bana bir şey fırlattı.İç güdülerim,canımı yakacak bir şey olduğunu söylüyordu.Ani olduğu için ne yapacağımı bilemedim.Kalp atışlarım,anormal derecede hızlanmıştı.Bana doğru ilerlerken,Peter kolunu bana kalkan olarak uzattı.Şaşkınlığım iki kat artmıştı.
--Bir misafire böyle davranıldığını ilk defa sende görüyorum,büyükbaba.Bana böyle öğretmemiştin.
Sesi inanılmaz derecede soğuktu.Bir süre sonra yere tıngırtıyla bir kama düştü.Yaşlı adam,hoşnutsuz bir biçimde bana baktı.
--Bir cadıyı misafir etmemeni öğrettiğimden eminim.
Sesi,yaşlılığından da dolayı sert ama soluktu.Soğuk bakışları,tüylerimi diken diken ediyordu.İkisi de birbirlerine kızgınlıkla bakıyorlardı.Peter,uzun bir aradan sonra bana döndü.
--Karşılama için özür dilerim.Böyle bir şey hiç beklemiyorduk.
--Önemli değil…Gerçekten hiç problem değil…diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştım.Peter,yaşlı adamın yanına gitti ve kulağına anlamadığım dilde bir şeyler fısıldadı.Benden bir şeyler saklıyordu.Benim hakkımda mı konuşmuştu?Merak ediyorum doğrusu…
Yaşlı adam,Peter’ı dinledikten sonra suratındaki hoşnutsuzluk yok oldu.Gözleri ışıldamaya başladı.Yüzünü düşürdü birden.
--Kusura bakma kızım.Senin iyi bir cadı olduğunu bilmiyordum…Senden binlerce kez özür dilerim.Yaşlılık işte.Bir de suikast korkusu-
Peter,yaşlı adamın konuşmasını eliyle bölmüştü.Anlayamıyordum.Benden saklanan bir değil bir sürü şey var!”Suikast” ile ne kastedilmişti?Peter neden susturmuştu?
Bir süre gerginlik ortadan kayboldu.Yaşlı adam ile çok iyi anlaştık.Bana yaşadığı maceralardan bahsetti.Daha sonra derslere geçtik.Bu sefer öğretmenim adının Christopher olduğunu öğrendiğim bu yaşlı adamdı.Christopher amcadan öğrendiğim şeyler yabana atılır cinsten değildi.Akşam karanlığı çökmeden yola koyuldum.Yine Peter,bana eşlik ediyordu.Fırsat bu fırsat deyip sordum.
--Benden neler saklıyorsunuz?
Alaycı bir tavırla bana baktı.
--Neyden bahsediyorsun?
--“Suikast” lafı hatırlamana yardımcı olur mu?
--Önemli bir şey değil…diyerek geçiştirmeye çalıştı.Ama ben taktım bir kere!Öğrenmeden peşini bırakmayacaktım.
--Ne yani?Bana güvenemeyecek kadar gizli bir şey mi?dedim denemek amacıyla.Yüzü sarardı birden.O zaman ciddi bir şeyler olduğunu anladım.Arkamdan neler dönüyordu böyle?Daha yeni yeni alışmışken bu hayatıma bir karmaşa istemiyordum.Sadece kendim olup normal bir cadı olmak istiyorum!Bu isteğim yersiz belki…Ben en başından beri anormalim.Evet!Bunu kabul ediyorum.Cadı-Bilinmeyen savaşında belki de tek tarafsız kalan benim!Bu yüzden her iki tarafta beni kendi tarafına çekmeye çalışacaktı.Onların böyle bir planına dahil olmaya hiç niyetim yok!Kusura bakma ama…ben tarafsızlığımı koruyacağım.
Bu düşünceler sayesinde içimde bir soğukluk hissettim.Her iki tarafa da daha önyargılı bakmaya başladım.Bu soğukluk,kendini daha çok hissettiriyordu…
Peter,beni bıraktıktan sonra uykuya dalana kadar ne yapacağımı düşünmemle geçti…Ne yapacaktım?Gerçek bir cadı olup ne yapacaktım?Kötü bir yapım olmadığı için kimseye karşı gelemezdim…Bu,benim en kötü ve zayıf noktamdı.En azından bunu biliyor olmam bana bahşedilen bir lütuftu.
Uykuya,zihnimin bulanıklığıyla daldım…Hiç duymadığım bir ses,sanki bana ninni söylüyordu.O ses,söyledikçe içim huzurla doluyordu.İçimden her şeyi boşvermek geliyordu.Ne idi bu?Bu güzel sesin sahibi kimdi?Derinlerden bir ses,beni kendime getirdi:”Kes şunu…Aldanma ona!” Ha!?Kendi sesim nasıl bana ulaşıyordu!? “Yeter,uyan artık!Gözlerini aç!”
Uzaktan,sisler dağılmaya başlayınca bir görüntü görür gibi oldum!Bir el bana uzanıyordu…Tutmak istedim.Elimi uzattım.Yeterince yakınımda değildi.Bir kadın silueti sislerin arasından bana baktı.Sanki bana yıllarca tanıdığım birini hatırlatıyordu.Gülümsedi narince.Yeniden elini uzattı.Bu sefer yakınımdaydı.Elini tuttum.Bir patlama oldu.Kendime geldim.Gözlerim açıldı bir anda.Yatağımda doğruldum hemen.Terlemiştim.Ter damlaları alnımdan yanaklarıma akıyordu.Derin bir nefes aldım.Pencereden süzülen tatlı ışığın sahibi aya baktım.Sadece bir rüyaydı…diyordum ki o zaman yalnız olmadığımı fark ettim.Başucumun az ilerisindeki duvara yaslanmış birisi vardı.Kaşlarımı çattım.
--Sen de kimsin?dedim halihazırda.
--Tch!Avlayamadım!Ne tür bir büyü bu!?dedi.Sonra bir tüy yumağı şekline gelip kayboldu gözden…Meraklı gözlerle önceden orada olduğu duvara bakakaldım.Kim bu?Geri yatağıma yattım.Bir süre sonra gözlerim,kendiliğinden kapandı…
Sabah,gece olanları düşünüyordum.Duvara yaslandığı yerin her yerini aradım.Bir tüy bile yoktu.En sonunda pes edip kahvaltımı ettim.Bugün de tam vaktinde hocam,ders için gelmişti.Hava sıcak olduğundan evin kenarındaki küçük bir alanda ders alıyordum.Bir sürü şeylerin arasında,aklım,gece olanlardaydı.Bir türlü konsantre olamıyordum.Benim bu ilgisizliğimi fark eden Peter,şüpheyle bana baktı.
--Bir şey mi oldu?
Düşündüm.Söylemeli miydim?Aslında onu endişelendirmek istemiyordum ama önemli bir mesele de olabilirdi…
--Sayılır…dedim keyifsizce.
--Böyle dediğine göre sayılırdan daha fazlası hatta hayati önem taşıyan bir şey…?
--Belki de…
Benim bu kaçamak cevaplarımdan sıkıldığını biliyordum ama hala kararsızdım.En sonunda içimdeki savaş anlatmam gerektiğini kabul etmemle bitmişti.
--Dün…tanımadığım biri evimdeydi.
--Hırsız mı yoksa?
--Hayır öyle bir şey değil…
Gece olanları anlattım.Anlattıkça kaşları daha çok çatıldı.Anlattıklarım bitince kollarını göğsünde bağlayıp gözlerini bir noktaya dikti.Derin bir düşüncesi vardı!Bilmek istiyordum ama onun kanından gelen özellik izin vermiyordu!Ne olurdu bir kere şu sisleri dağıtabilseydim...Etrafımda bir sır perdesi,beni bir hortum gibi sarıyordu.Tüm olanları ben yaşamama rağmen hiçbir gerçeği bilmiyordum.Bu büyük bir adaletsizlik!
--Kusura bakma Gina,bugün dersi erken bitiriyoruz…Gitmem gereken bir yer var.Eğer o kişi yine gelirse sana öğretilenleri kullanıp kendini savun.En yakın zamanda geri dönüp seni bilgilendireceğim…deyip hızla gitti.
Ne yapacağımı bilemez halde,verandada düşüncelere daldım…Sonra sen aklıma geldin!Yazmak istedim ve işte buradayım.Peter’ın açıklamasını sabırsızlıkla bekliyorum…
30 Mar 2010 17:11
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Yaş: 34 Kayıt: 20 Şub 2009 Mesajlar: 204 Cinsiyet: Erkek Nerden: Kristal Tokyo Teşekkür: 6
Durumu: Çevrimdışı
moonlightt Beni Görmeye Alışın
Konu: Yanıt: cadı kazanı(bir cadının günlüğü)
ooo yeni bölümmm gelmiş gözüm yollarda kalmıştı zaten hatta beklemekten bende göz-möz kalmadı
nesem bölüm gerçekten güzeldi zaten onun bi şeyler saklıycağını tahmin ediyodum ben ayrıca büyükbabası da biraz kafamı karıştırdı (artık kulağına ne dediyse 180 derece döndü adam ) cidden neler olcak çok merak ettim şimdi
yeni bölümleri bekliyorum (inşallah bu sefer 6 ay beklemeyiz en azından ayda 1 bölüm gelse çook güzelll olcakkk )
merak etme her gün dönem ödevini yazıyorum araya da bunu sıkıştırıyorum belki günde bölüm bile verebilirim *-*aslında söylemek istemiyodum ama çoooook beklemediğiniz şey olacak.bi bakmışsınız "aaa!"diyeceğiniz şeyler...
27.07.xxxx
Ah,gerçekten neler dönüyor?,
Anlamadığım ve benden kasıtlı olarak gizli tutulduğu benim hakkımda bir şeyler var.Bunu biliyorum…Hissediyorum.İçimdeki ses,gerçekten çok büyük sırların olduğunu söylüyordu.Etrafımdaki bütün büyülü dünya,bana karşı aşırı bir tepkili ve sessizdiler.Ve ne yazık ki,güçlerim de işe yaramıyordu.Peter,en büyük avantajını kullanıyordu.Ah!Delireceğim yakında meraktan!O “tüy yumağı”-gece yarısı gizemli bir şekilde evimde beliren kişi- sanki yetmiyormuş gibi yeni sırlar çıkıyordu karşıma.Daha ne kadar böyle sakin kalabileceğimi cidden bilemiyordum.Her an patlayabilirdim…Yeni sırlar dedim değil mi?Nereden çıktı bu yeni sırlar?Tabiiki kuzenim Cash’ten!
İki gün sonra Peter,geri geldi.Meraktan ölüyordum neredeyse!O kadar sabırsızdımki dudaklarımı kemirmekten yara bere içinde bırakmıştım!Peter,geldiğinde verandada Nesil Defteri’ni okuyordum.Geldiğinde bütün merakım dinmişti.Hiç olamayacağım kadar dingin ve sessizdim.Uzun bir sessizlikten sonra sessizliği bozdu.
--Ben,senin meraktan çatlayacağını,gelir gelmez soru yağmuruna tutacağını zannetmiştim…
Gözlerimi defterden ayırıp ona baktım dalgınca.
--Ben de senin ne soracağımı tahmin edip sormadan anlatacağını sanmıştım.
Sesim,istediğimden daha iğneleyici çıkmıştı.Kesin yanlış anlayacaktı.
--Hmmm…dedi.Söylesene,ben yokken ilginç bir şey oldu mu?
--Hayır…O her kimse artık bir daha gözükmedi.
Bir anda şoke oldu.Gözleri irileşti.
--Emin misin!?dedi telaşla.
--Evet?dedim soru dolu bakışlarla.
--Olamaz…diye mırıldandı.
--Neler döndüğünü daha ne kadar benden saklamayı düşünüyorsun?dedim.Sabrım artık taşmıştı.
--İnan,bilmek istemezsin…dedi sıkıntıyla.Fazla üstelemek istemedim.Açıkcası kararsızdım.Belki,artık sırların açıklanması gerekti ama içimdeki his de Peter’a katılıyordu.Bir süre daha bekleyebilirdim.
--Eeee,bugün ders yapacak mıyız?dedim.
--Bakıyorumda,çok heveslisin…Ömrüm boyunca senin kadar istekli bir öğrenci görmedim.
--Konu büyü olunca…dedim.Gerçekten hevesliydim.Bayılıyordum büyü yapmaya.Farklı şeyler her zaman hoşuma gitmiştir.Güldük.
--Tamam o zaman,bugün ne öğreneceğim?dedim mutlulukla.
--Hımmm…Hava olaylarına ne dersin?Bir başlangıç yaptık ama hala tekniğe geçmedin…
--Peki,dedim.Her zamanki gibi öğrendiklerimi uygulamak için,fazla göze batmayan yerimizi aldık.İki metre ötemde durdu.
--İlk önce yağmurdan başla.dedi.Komutu alır almaz,kollarımı havaya kaldırdım.Sanki elimde bir küre tutuyormuşcasına açtım ellerimi.Gözlerimi kapattım.Büyülü sözcükleri söylemeye başladım…
--Kutsal doğa ana.Ben,Nesil Defteri ile yaptığımız antlaşma ile senden yağmurun gücünü istiyorum.Antlaşmamıza uy…Yağmur bana itaat et ve yeni efendini selamla!
Gözlerimi açtığımda gökyüzünün kara bulutlarla kapanmaya başlandığını gördüm.Başarmıştım.Sevinçle gülerken beklenen olmadı.Ben,büyük bir alanın yağmur altında kalacağını düşünürken sadece bizim bulunduğumuz alana yağmaya başladım.Ben “hönk” şeklinde kalakalmıştım.Peter’a korkuyla baktım.Kollarını bağlamış bana kızgın kızgın bakıyordu(bu arada biz bayağı ıslanmıştık…).
--Bayan “beceriksiz” cadı!Size daha ne kadar “sözleri doğru düzgün ezberle” dememi bekliyorsunuz!?
--Nerede hata yaptım anlayamıyorum?diyerek kafamı kaşıdım.
--Koca bir cümleyi yok saydın!
--Ahh olamaz!diyerek elimi alnıma vurdum.Aklıma gelmişti nerede hata yaptığım.Bulutların hakimiyetini istemeyi unutmuştum…
--Şimdi ne yapacağız?dedim şaşkınca.
--Tabiiki bulutlar,boşalana kadar bekleyeceğiz…Sonra kendi kendine dağılacaklar.Ah Tanrım!Eğer bulutların hakimiyetini unutmasaydın hemen büyüyü bloke edebilirdik ve yağış miktarını belirleyebilirdin…
--Çok pardon…Benim yüzümden ıslandın sen de…Dur hemen bir havlu felan getiriyim…dedim ve hızla eve doğru koşmaya başladım.Evi darmadağan ettikten sonra ilk önce kendim kurulanıp üstümü hızlıca değiştirdikten sonra hızlıca başka temiz ve kuru bir havluyu kaptığım gibi evden çıktım.Bu arada Peter çoktan hala yağmur yağan bölgeden çıkıp bu tarafa ilerliyordu.Havluyu ona uzattım.
--Teşekkürler…diyerek gülümsedi.Saçlarını kurularken bir yandan beni azarlıyordu.
--Hala seviye belirtmeyi atlıyorsun…Böyle atlamalar yaparsan bir gün yanlışlıkla birilerini öldürürsün.
Kaşlarımı çattım.
--Yalan söylüyorsun değil mi?dedim.
--Ben çok ciddiyim…dedi gözlerime bakarak.Gerçekten ciddiydi.—Eğer birilerini öldürmek istemiyorsan eksiklerini bir an önce gidermelisin.Çünkü şu an başlangıçtasın…Yani demek istediğim,biz bu tür büyüleri beş yaşındayken yapıyorduk.Bu büyüler bütün Nesil Defterleri’nde var.Biz-yani düşmanlarınız-bile biliyoruz.Yakın bir zamanda gerçek büyüye geçtiğin zaman,bu eksiğin sorun yaratacak…Bu yüzden şimdiden öğrenmelisin.Beni anlıyorsun değil mi?
--Evet evet dedim gözlerimi çevirerek.Ne kadar büyü yapmaya bayılıyor olsam da ezber işi canımı çoook sıkıyor!Bu yüzden kafama göre söylüyordum.
--Peki o zaman,biraz daha bilgi edinmelisin.Defter kalemi ve sıranı hazırla,sana öğretmem gereken daha çook şey var…diyerek havluyu bana uzattı.Hiçbirşey demeden gittim.Zaten hazır olan masama benim not aldığım bir defter ve kalemlerimi koydum.Derse başladık.Peter,bana bildiği kadarıyla yasakları anlatıyordu.Bilerek,Cadı Alfabesi’ni kullanıyordu ve ben de bilerek Cadı Alfabesi’nde notlar alıyordum.Böylece herkese Eski Mısır dili diye yutturduğum cadılık ile alakalı şeyleri sadece biz anlayabiliyorduk.Gülmemek elde değildi.Özellikle Kate’in anlama çabalarına…Neyse neyse…!İşte o zaman Cash’in başıma sardığı yeni sırlar olduğu ortaya çıkmıştı.Aslında içeriklerini bilemediğim için onun bir suçumuydu kestirmek zordu.
Cash,karşıdan,elleri cepte bu tarafa doğru ilerliyordu.Sadece yürümesi bile göze batıyordu.Cash,tam bir mankendi.Uzun boyu,siyah saçları ve onunla anormal derecede alakası olmayan beyaz teni dikkat çekiyordu.Saçlarını her zaman havaya diker,güneş ışınları saçlarına değdikçe saçlarının arasındaki kızıllıklar belli olurdu.Her zaman küçümser bakardı insana.Sanki “ben bu dünyadaki en üstün kişiyim” havası vardı.Pek bir muhataplığımız yoktu.Genellikle sessiz birisiydi.Her gördüğümde elinde bir kalem,önünde bir defter,bir şeyler yazıp dururdu.Bazen ortalıktan kaybolur,akşam gün batarken gelirdi.Bazen gece de ortadan kaybolduğu olurdu.Ama bunu benden başka kimse bilmezdi.Özellikle benden çekinir,mümkün olduğunca uzak dururdu.Ne derdi vardı bu çocuğun anlayamıyorum…
İçimden “Eyvah!Beni görmese iyi olur…Tanrım…”diye dua etmeye başlamıştım.Ama boşunaydı.Sanki inadıma bu tarafa doğru bakıyor ve geliyordu.Pes ettim artık.Beni görmüştü artık.Yanıma geldiğinde ona soğukça baktım.Gayet neşeliydi.Duygularında biraz sinsilik vardı.Kafasının üstünde gece gibi bir karaltı vardı.Birkaç bulut bir şeyleri saklıyormuşcasına süzülüyordu.
--Neden geldin?dedim.
--Büyük annem seni kontrol etmemi istedi…dedi gözlerini benden gözlerini kaçırarak.
--Ve sen de kabul ettin…Ben de bunu yuttum!dedim sinsice gülerek.Güldü ilk önce.
--Aslında gerçekten böyle oldu,ama başka bir şey için de geldim…
Bana yaklaştı.
--Cadı olduğunu öğrenmeni kutlamak için geldim dedi kulağıma.Kaskatı kesildim!Nereden biliyordu!?Elimde olmadan kaşlarımı çatmıştım.
--Nasıl öğrendin?
--Hala anlayamadın mı?Biraz düşün istersen,senin benim bazı geceler kaçtığımı bildiğini biliyorum…Hangi günlere denk geliyor sence?
Gerginliğim bir kat daha arttı.Gözlerimi yere dikerek birkaç dakika düşündüm.O an,bir şeyin farkına vardım!Olamaz!Cash,bir vampirdi!Her dolunay zamanına –ki 3 gün sürüyor- denk geliyordu kaçışları!Ona diktim gözlerimi.
--Sen…dedim.Sözümü tamamlayamadan zihnimi okumuşcasına cevap verdi.
--Doğru tahmin.
Benim aksime Peter hiç şaşkınlığa uğramamıştı.Ama çok feci gergin duruyordu.
--Gina,rica etsem bir bardak su getirir misin?Hava çok sıcak ve onca yol beni susattı...
Cash’in bu isteği,biraz sakinleşmem için fırsat verecekti.Biraz düşünmek için…
--T-tabii…dedim.Hala şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım.Verandanın basamaklarını hızla çıkıp eve girdim.Mutfağa ilerledim.Bir bardağa su doldurdum.İlk önce kendim içtim.Çünkü ondan çok benim ihtiyacım vardı!Şaşkındım.Ellerim titriyordu.Sakinleşene kadar öylece durdum orada.Sonra başka bir bardağa yeniden su doldurdum.İlerledim.Tam verandanın basamaklarını inecektimki kendimi hızla duvara atıp yaslandım.Gördüğüm şeyden dolayı böyle davranmıştım.Cash,Peter’la önemli olduğu her halinden belli olan bir şeyler konuşuyordu.
--Ondan daha ne kadar saklamayı düşünüyorsun…Eğer ondan sonsuza kadar saklarsan o zaman son umut da söner…dedi Cash.
--Biliyorum ama şimdi vakti değil.dedi hızlıca Peter.Sonra refleksle sağ kolunu tuttu.Göz ucuyla gördüm tuttuğunu.
--Ortaya mı çıkıyor?dedi heyecanla Cash.
--Biraz fazla yanında kaldım…Doğal olarak tepki veriyor.
--Ne yapmayı düşünüyorsun?Çok yakındalar…
--Kasabaya girdiler mi?
--Hayır,ama yakında girecekler.Bir an önce bu işi bitirmelisin.
--Hey!dedi fısıldarcasına Peter.Beni fark ettiklerini biliyodum.Hızla daha yeni kapıdan çıkıyormuşcasına basamaklara ilerleyip indim.Aklım,daha çok karışmıştı!Suyu,Cash’e uzattım.
--Teşekkürler.deyip hepsini içti.Geri giderken onu süzmeden edemedim.İkisine de şüpheyle baktım.Daha fazla şey saklanıyordu benden!!Ama bu kadarı da fazlaydı.Şüphelerim,tüylerimi diken diken ediyordu.Hiç beklemediğim şeylerin olmasından korkuyordum.Aklımdan kötü düşünceleri kovaladım.Geri geldiğimde Cash,çoktan gitmişti.Hala şüpheli gözlerle Peter’a baktığımdan o da şüphelenmişti.Sonra sessizliği bozmak için anlamsız bir soru sordum.
--Bugün ayın kaçı?
--25 Temmuz,neden sordun?
25 Temmuz…25 Temmuz…Ah aman Tanrım!Yaklaşık bir hafta sonra liseye kayıt olacaktım!Şaşkınlıkla yerimden sıçradım.
--Başvuru sonuçları!dedim.Ah olamaz!Hemen hazırlanmalıyım!
Telaşla etrafta dolanmaya başladım.Peter,neyden bahsettiğimi anlamış gibi
--Sanırım bir yolculuk var…dedi.Sesi,olağandan biraz neşeli gelmişti sanki.Fazla üstünde durmadım.Çünkü o an sadece hemen eve dönmem gerektiğini biliyordum!
--Ahh Peter!Sanırım tatil zamanı geldi.dedim.—Benim hemen eve dönmem gerek,liseye yapılan başvuru sonuçları açıklanacak…
--Biliyorum,iyi şanslar.dedi.Hızlıca eve girip valizimi toparlamaya başladım.Elime ne geçerse doldurdum.Sonuçta,bir hafta kalacaktım.Sonra hemen dönecektim.Ne olur ne olmaz diye yanıma sadece benim açabildiğim kutumu-ve tabiiki içindeki eşyalarımı- da aldım.Hemen büyük annemgile gidip durumu anlattım.Oradan çıktığım gibi oranın tek merkezi ulaşım noktası olan otobüs durağına gittim.Hızlıca bir bilet alıp bekledim.Tam zamanında almışımki otobüsü kaçırmamışım.Yarım saat bekledikten sonra otobüs geldi.Hızlıca bindim.Görevliye biletimi gösterdim.Koltuk numaramı bulup yerleştim.Otobüs,kalktı sonunda.Ben de derin bir nefes alıp soluklanma fırsatı bulabildim…
Eve vardığımda çok geç olmuştu.İyi olmuştu,eğer erken gelseydim burası beni zehirler ve kendimi kusmamak için zor tutardım.Neyse!Kapıyı çaldım ama kimse açmadı.Acaba annem evde yok mu deyip el çantamı karıştırdım.Anahtarlığımı bulup kapıyı açtım.Evde yalnız olduğumu anlayınca hemen annemi aradım.Ne kadar kötü birisi olsa da o benim annemdi.Telefonunu açmadı.Ne olmuştu?Sonra masanın üstünde bir kağıt buldum.
“Eve gelen ziyaretçi,
Her kimsen ben bir aylığına bir geziye çıkıyorum.
Jessica Johnson”
Ah Tanrım!Evde yapayalnız kalmıştım.Bu,çok iyiydi!!!!Hemen valizimi içeri taşıdım ve kendimi yatağıma attım.Yorgunluktan ölüyordum!Anında uykuya daldım.Rahat,güzel ve huzurlu bir uyku çektim.Ertesi sabah-yani bugün-,büyük bir sevinçle kalktım.Kahvaltımı yaptıktan sonra ortalığı bir elden geçirdim.Ben ve benim temizlik hastalığım!!Yine iş başındaydık.Sonra biraz televizyon izledim.Ve biraz Nesil Defteri’ni karıştırdım.Şimdi ise seni yazıyorum.Ve itiraf etmek istemiyorum ama canım çoooook sıkıldı.Şu an,bir çılgınlık yapıp dışarıya çıkmak istiyorum.Biraz gezip geri geleceğim günlüğüm…Beni burada bekle!
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız