*Dikenli Sarmaşık~ |
Yazar
Mesaj
Merhaba arkadaşlar.Bu forumda daha yeniyim. Bende hikayemi yayınlamak istedim. Biliyorum biraz uçuk birşey. Hatalarımı ve eksiklerimi söylerseniz sevinirim.
(Biraz tanıtım gibi oldu...)
~~ Bölüm 1 ~~
Güney Kore’de ki psikoloji öğrenimimi bitireli 2 yılı aşkın bir süre oluyor. Ben daha kendimi bir çırak zannederken meğerse “Doçent” unvanına layıkmışım. Hastalarım beni çok başarılı buluyor. Tedavi ettiğim 70 kişiden 62 sine yaşama sevinci aşıladım. Bundan daha güzel ne olabilir ki derken başıma talih kuşu konmuştu. Ünlü aktör Kim Sang Bum bir süre önce sevgilisinden tatsız bir tartışma ile ayrılmıştı. Yakınları bunalımda olduğunu iddia ediyor ama o, bunu inkâr ediyor. Doğrusu buna hiç şaşırmamıştım çünkü herkes böyle durumlarda bu tür şeyleri inkâr eder. Hele ki bu ünlü bir aktör ise…
Daha mutluluğumu kutlayamadan bu yakışıklı aktöre yaşama sevincini aşılamam için bana dil döken yakınlarının sözleri havalara uçmama neden olmuştu. Çünkü bu benim meslek hayatımın dönüm noktası olabilirdi. Elimde ki bu iyi tezle Amerika kapılarının bana açılması şansım artardı ne de olsa. Randevular basının erişemeyeceği dosyalar arasında olacaktı. Eğer bu olay duyulursa saçma sapan dedikodulara neden olabilirdi çünkü…
Kim Sang Bum ile ilk randevumuz yarın saat 3’te idi. Sanki o saate kadar zor yaşamıştım. Kim Bum ile görüşeceğimiz yer iş yerindeki küçük bir odaydı. Kendimi kapının önünde bulduğum anda heyecandan ölmek üzereydim. Kendimi hemen toparlamasaydım büyük ihtimal orada yığılır kalırdım. Kapıyı tıklattım “Giriiin” sesini bekledim. Sonradan fark ettim ki kapı zaten açıktı. Heyecandan kör olmuştum galiba. Sessizce içeri girdim. O sırada Kim Bum birkaç replik için sesini deniyordu. Beni görünce yüzü buruştu. Yanıma gelip;
-Siz…Bayan Melike olmalısınız?
-Evet,doktor Melike
-Doktor kelimesini kullanmayın lütfen,en azından beni m yanımdayken… Yakınlarım bazı sorunlarım olduğunu söylüyor ama bu sadece kısa bir sıkıntı.
-Anlıyorum,Sorunlarınızın olmadığını iddia ediyorsunuz
-Etmiyorum.Zaten herhangi bir sorunum yok. Her neyse buyurun şöyle…
Birlikte küçük şirin bir odaya girdik.Sorunlarını çözebilmem için olayın en başını bilmem gerekiyordu.
-Sevgilinizden nasıl ayrıldığınızdan başlayın lütfen.
Şaşırmış görünüyordu.
-Özel hayatımın her anını bilmeniz gerekmez.(Ne sinir şeydi bu böyle… )
-Bakın,sıkıntılarınızı çözebilmemiz için her şeyi bilmem gerekiyor.
Bir an yüzüme dik dik baktı.Sonrada;
-Birbirimizden sıkıldık,dedi.
Pöh,bu adam beni keriz mi sandı ne? Bir ayrılığın sebebi bu kadar basit olmazdı. Olayı çözmeye kararlıydım.
-Benimle açık konuşun lütfen. Bir ayrılığını sebebi bu kadar basit olamaz.
-Bana inanmıyormusunuz?
-Hayır, ama…
-Siz psikologlar hep böylesiniz zaten.Bize bunak gibi davranırsınız.Oysa…Hem benim sıkıntılarım yok.En iyisi boş yere zaman kaybetmeyin…
( Puff,bu adam kendini ne zannediyordu. Bunakmış… Gerçi daha 70 yaşına gelmeden bunamış, orası doğru… )
-Size bunak filan demiyorum. Yanlış anlamayın.Sadece size yardımcı olmak istiyorum. Beni arkadaşınız gibi değerlendirin lütfen…
-Hem sizin basından olmadığınız ne belli?Belkide buraya dedikodu yaymak için geldiniz.
-Söylediklerinize siz bile inanmıyorken ben nasıl inanayım? Lütfen işimi zorlaştırmayın.
Kararlı olduğumu anlamış olacak ki sustu. Sonra ağzını açıp bir şey söyleyecek oldu. Olayı anlatmasını bekliyordum.Beyhude beklemişim. Sadece;
-Yorgunum ve başım ağrıyor. Sanırım bu tatlı(!) sohbetimizi yarılamamız gerekecek…Öyle değimli?,dedi.
Numara yaptığı her halinden belliydi ama yapacak başka çarem de yoktu.
-Elbette.Bir daha ki sefere kendinize dikkat edinde bu tatlı(!)sohbetimiz yarım kalmasın…
Sessizce odadan çıktım.Çok sinirliydim. İlk defa biri beni bu kadar zorlamıştı. Keriz şey,odun. Nasıl aktör olmuşsa….Ama bir daha ki sefere böyle sonuçlanmayacaktı. Her nekadar odun,aptal olsada ona üzülmekten kendimi alamamıştım…
(Biraz tanıtım gibi oldu...)
~~ Bölüm 1 ~~
Güney Kore’de ki psikoloji öğrenimimi bitireli 2 yılı aşkın bir süre oluyor. Ben daha kendimi bir çırak zannederken meğerse “Doçent” unvanına layıkmışım. Hastalarım beni çok başarılı buluyor. Tedavi ettiğim 70 kişiden 62 sine yaşama sevinci aşıladım. Bundan daha güzel ne olabilir ki derken başıma talih kuşu konmuştu. Ünlü aktör Kim Sang Bum bir süre önce sevgilisinden tatsız bir tartışma ile ayrılmıştı. Yakınları bunalımda olduğunu iddia ediyor ama o, bunu inkâr ediyor. Doğrusu buna hiç şaşırmamıştım çünkü herkes böyle durumlarda bu tür şeyleri inkâr eder. Hele ki bu ünlü bir aktör ise…
Daha mutluluğumu kutlayamadan bu yakışıklı aktöre yaşama sevincini aşılamam için bana dil döken yakınlarının sözleri havalara uçmama neden olmuştu. Çünkü bu benim meslek hayatımın dönüm noktası olabilirdi. Elimde ki bu iyi tezle Amerika kapılarının bana açılması şansım artardı ne de olsa. Randevular basının erişemeyeceği dosyalar arasında olacaktı. Eğer bu olay duyulursa saçma sapan dedikodulara neden olabilirdi çünkü…
Kim Sang Bum ile ilk randevumuz yarın saat 3’te idi. Sanki o saate kadar zor yaşamıştım. Kim Bum ile görüşeceğimiz yer iş yerindeki küçük bir odaydı. Kendimi kapının önünde bulduğum anda heyecandan ölmek üzereydim. Kendimi hemen toparlamasaydım büyük ihtimal orada yığılır kalırdım. Kapıyı tıklattım “Giriiin” sesini bekledim. Sonradan fark ettim ki kapı zaten açıktı. Heyecandan kör olmuştum galiba. Sessizce içeri girdim. O sırada Kim Bum birkaç replik için sesini deniyordu. Beni görünce yüzü buruştu. Yanıma gelip;
-Siz…Bayan Melike olmalısınız?
-Evet,doktor Melike
-Doktor kelimesini kullanmayın lütfen,en azından beni m yanımdayken… Yakınlarım bazı sorunlarım olduğunu söylüyor ama bu sadece kısa bir sıkıntı.
-Anlıyorum,Sorunlarınızın olmadığını iddia ediyorsunuz
-Etmiyorum.Zaten herhangi bir sorunum yok. Her neyse buyurun şöyle…
Birlikte küçük şirin bir odaya girdik.Sorunlarını çözebilmem için olayın en başını bilmem gerekiyordu.
-Sevgilinizden nasıl ayrıldığınızdan başlayın lütfen.
Şaşırmış görünüyordu.
-Özel hayatımın her anını bilmeniz gerekmez.(Ne sinir şeydi bu böyle… )
-Bakın,sıkıntılarınızı çözebilmemiz için her şeyi bilmem gerekiyor.
Bir an yüzüme dik dik baktı.Sonrada;
-Birbirimizden sıkıldık,dedi.
Pöh,bu adam beni keriz mi sandı ne? Bir ayrılığın sebebi bu kadar basit olmazdı. Olayı çözmeye kararlıydım.
-Benimle açık konuşun lütfen. Bir ayrılığını sebebi bu kadar basit olamaz.
-Bana inanmıyormusunuz?
-Hayır, ama…
-Siz psikologlar hep böylesiniz zaten.Bize bunak gibi davranırsınız.Oysa…Hem benim sıkıntılarım yok.En iyisi boş yere zaman kaybetmeyin…
( Puff,bu adam kendini ne zannediyordu. Bunakmış… Gerçi daha 70 yaşına gelmeden bunamış, orası doğru… )
-Size bunak filan demiyorum. Yanlış anlamayın.Sadece size yardımcı olmak istiyorum. Beni arkadaşınız gibi değerlendirin lütfen…
-Hem sizin basından olmadığınız ne belli?Belkide buraya dedikodu yaymak için geldiniz.
-Söylediklerinize siz bile inanmıyorken ben nasıl inanayım? Lütfen işimi zorlaştırmayın.
Kararlı olduğumu anlamış olacak ki sustu. Sonra ağzını açıp bir şey söyleyecek oldu. Olayı anlatmasını bekliyordum.Beyhude beklemişim. Sadece;
-Yorgunum ve başım ağrıyor. Sanırım bu tatlı(!) sohbetimizi yarılamamız gerekecek…Öyle değimli?,dedi.
Numara yaptığı her halinden belliydi ama yapacak başka çarem de yoktu.
-Elbette.Bir daha ki sefere kendinize dikkat edinde bu tatlı(!)sohbetimiz yarım kalmasın…
Sessizce odadan çıktım.Çok sinirliydim. İlk defa biri beni bu kadar zorlamıştı. Keriz şey,odun. Nasıl aktör olmuşsa….Ama bir daha ki sefere böyle sonuçlanmayacaktı. Her nekadar odun,aptal olsada ona üzülmekten kendimi alamamıştım…
Spoiler:
*Kiss,kiss,kiss NoW!~
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 3 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |