Yaş: 28 Kayıt: 23 Nis 2010 Mesajlar: 66 Cinsiyet: Kız Nerden: Ay Krallığından Teşekkür: 10
Durumu: Çevrimdışı
serenity_endymon Üye
Konu: Dreams and Reality - Hayaller ve Gerçekler
Bu da yeni fanfiğim.Mizu no Kokoro'yu artık yazmıycam 2 sebebi var;
1) Fazla aksiyon şeylerin bana uzak olduğunu anladım. İçinde romantizm, aşk ve duygusallık az olsa o da yeter Ama yanlış anlamayın kendi yazdığım aksiyon şeyler bana hep 150 adım uzaktır özellikle içine romantizm katmazsam...
2) Yorum gelmediği için flood yapmak zorunda kalacağım. Flood yapmamak için yazmamam gerekiyor. Ya kilitler, ya sildirir ya da devam ederim
Bu benim 2. fanfiğim. Alttaki de ilk bölümü... Biraz kısa oldu ama özür dilerim. Aslında bu fanfiğimin konusu drama, romantizm, duygusal karışık... Umarım beğenirsiniz.
Spoiler:
Bölüm 1; Yolculuk Japonya, Tokyo’da geçen o kadar mevsimin sonunda Eylül ayı gelmişti. Esen sert rüzgar tüm ağaçları yana sallıyordu. Ağaçlar ise yapraksız kalmıştı...Tıpkı tüysüz bir kuş gibi...Bu yapraksız ağaca bir kuş kondu. O da rüzgarı hissediyordu. Sertliğini, serinliğini, duygularını..Esen bu sert rüzgarla beraber sert, sessiz bir yağmur yağıyordu.İnsanlar yaya kaldırımında koşuştura koşuştura yağmurdan kaçıyordu.Kimisi şemsiyesiyle korunduğu için yavaşça yürüyordu.Ama bazıları vardı ki, şemsiyesi olmamasına rağmen yağmurda kalmak istiyordu.Kanojo da bunlardan birisiydi.Rüzgarın en hafif ama en duygulu estiği yerde, çimenlerle dolu parkta banklardan birine oturdu.Gökyüzüne bakıyordu.Yüzü biraz mutsuzdu, gözleri de eğikti.Parlamayan ve ışık saçmayan masmavi gözleri bunu en belli eden şeydi.Mutsuzdu, çünkü...Birini hatırlıyor gibiydi.Belki bir arkadaşını, veya uzaktaki kardeşini...Belki de..Belki de ona sözleriyle umut veren, şu anda yaşamayan annesine bakıyordu.Onu göremediği, sesini duyamadığı için üzgündü.Annesi onu her konuda teselli ederdi.Ve şuan ona ihtiyacı vardı.Sıradan bir konuda...Aşk...Sessizdi, ama asla gerçekleşmeyecek bir aşkı vardı.Bir J-Rock grubu üyesinden hoşlanıyordu.Belki garip gelebilir.Ama ilk gördüğünden beri hep asla olmayacak hayaller kurardı.Annesi şu an onun yanında olsaydı ona söylerdi ne yapacağını, teselli ederdi.Bir süre daha gökyüzünde damla damla yağmur akıtan kapkara bulutlara baktı.O sırada annesi sanki gökyüzünde belirdi.Söylediği bir sözü hatırladı “Herkesin bir sırrı vardır, sadece seninle paylaşmaz...Ve bu sırlarda her şey olabilir.”Kim bilir, belki ummadığı bir an onunla tanışır.Annesinin ona sık sık dediği gibi “Hiç bir şey imkansız değildir.”Kanoja’nın o anda gözü parladı, yüzü gülmeye başladı.Belki bu grubu, Air Air grubunu bir gün görebilirdi.Evet, görecekti.Nasıl olsa yağan aaşırı yağmur ve havaların kötü olması nedeniyle okullar tüm Eylül ve Ekim ayı kapanmıştı.Bu fırsatı değerlendirmenin de bir yoluydu ayrıca.Kanoja’nın yüzü hafifçe güldü.Banktan kalkıp yavaş adımlarla yürümeye başladı, eve doğru.Giderken içinden şunu söylüyordu “Oraya gideceğim, belki...Belki onlara bile katılabilirim.Ama asıl bundan çok onlarla tanışmak istiyorum”Kanoja eve yaklaşmışken bulutlar gökyüzünden çekildi.Kapkara bulutların yerini masmavi gökyüzü ve az ama aydınlık olan bembeyaz bulutlar kapladı.Gökkuşağı çıktı.Her bir rengi başka bir şeyi anlatıyordu.Yeşil doğayı, mavi sonsuz gökyüzünü, pembe hayaller ve rüyaları, ve kırmızı...Kırmızı da aşkı anlatıyordu.Apartman kapısına sonunda ulaştı.Kapı kapalıydı.Siyah ve altınlarla süslü çantasını açtı anahtarı almak için.O anda diğer apartmandan geçen komşular Kanoja’nın yere eğik ve hafif parlayan, kirpikleri ve uzun gözlerine baktılar.Gözlerine bir kere bakan, bir daha bakmaktan kendini alamıyordu.Kanoja sonunda anahtarı buldu.Anahtar ile kapıyı açtı ve yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladı.Merdiven Kanoja gibi sessizdi.Koridorda duyulan tek ses Kanoja’nın yavaş ve hafif ayak sesleriydi.Evinin kapısına ulaştığında elindeki anahtar ile kapıyı açtı.Babasının Almanya’ya gitmesine izin vereceğinden kuşkuluydu.Ama orada büyükannesi, büyükbabası ve kuzeni ile birlikte kalabilirdi.Bu bakımdan da izin verebilirdi ama Kanoja hiç emin değildi.Anahtarı çevirmek zorundaydı.Kararını verdi, gidecekti.Onun için vazgeçmek diye bir şey yoktu.Kapıyı açtı ve içeri girdi.Yavaşça babasının oturduğu salona girdi.Mor ve beyaz desenli koltuklardan birine oturdu.Çantasını önünde az ilerideki cam masanın üstüne koydu.Babası mutfaktan elinde 2 kahve fincanı ile döndü.Kanoja’yı gördüğünde sevinmişti.Aslında babasının da onunla konuşması gereken şeyler vardı.Uzun bir sessizlik oldu.Baba eline kahve fincanını aldı ve bir yudum kahve içti.Bu bir yudumdan sonra sessizliği bozması gerektiğini anladı.
Baba:
- Merhaba Kanoja’cığım.Yağmurlu bir gündü.Sanırım yağmurda kalmak istedin.
Kanoja da hemen konuya girmedi.Yüzü hafifçe güldü.O hafif ve güzeller güzeli sesini kullandı.Nazikçe konuştu.
Kanoja:
- Merhaba baba.Evet, yağmurlu.Ama yağmur kesildi.Bak, dışarıda gökkuşağı var.
Baba:
- Renkleriyle bambaşka bir şey anlatan gökkuşağı...
Kanoja:
- Şey, baba.Benim sana söylemem gereken bir şey var.
Baba:
- Aslında benimde söyleyeceklerim var ama önce kızımın sözünü dinlemek istiyorum.
Kanoja:
- Sende biliyorsun ki yağan aşırı yağmur ve havalar kapalı olduğu için 2 ay boyunca okullar kapandı.Bende düşünüyorsum ki...Bu 2 ayı Almanya’daki büyükannem, büyükbabam ve kuzenim Melodie ile geçirebilir miyim? Yani senden istediğim...2 ay tatil fırsatım var ve 3 yıldır hiç görmediğim büyükannem, büyükbabam ve kuzenimi görmeye Almanya’ya gidebilir miyim?
Baba:
- Aslında bende senin oraya gitmeni istiyorum.Büyüdün ve büyük bir kız oldun.Kendine bakmayı öğrenmen için 2 ay orada kalman gerek.Bu süre içinde kendine bakmayı öğrenirsin.Hemde büyükannen, büyükbaban ve kuzenini görme fırsatını bulursun.Ama iyi olacağına söz ver.
Kanoja sevinir.Babasına cevabını verirken iki gözüde kapalı ve mutlu bir şekilde cevabı verir.
- Söz veriyorum baba.
Baba:
- O zaman Almanya’ya giden ilk uçağı kaçırma derim. Kalkmasına yarım saat kalmış.
Kanoja tüm eşyalarını toplayıp valizine koyar.Aşağı inerler.Babası arabayla onu havaalanına götürür.Kanoja arabanın bagajına valizini koyar.Bagajı kapatır ve arabanın kapısını açıp içeri girer.Babası da direksiyonun başına geçer.Giderken Kanoja arabanın camından yanlarında geçtikleri kaldırımın yanındaki binalara, binaların bahçelerindeki çalı, ağaç, kuşlara bakar.Mutlaka oraya gidecektir çünkü bu fırsatı bir kere yakalamıştır.Air Air grubuyla tanışmak için gidiyordur aslında...Havaalanına geldiklerinde babasının yardımı ile valizleri -2 tane- çıkarır.Uçakta valizleri koydukları yere koyar. Ve uçakta cam kenarındaki boş bir koltuğa oturur.Yanına kimse gelmez.Uçak dolduktan sonra kalkışa hazırlanır ve uçmaya başlar.Kanoja giderken babası ona el sallıyordur.Kanoja da babasına...Kanoja artık gülüyordur.Uçak öyle yukarıdadır ki insan kendini bulutların üstünde bile zannedebilirdi. Camdan dışarı bakar ve bakarken annesinin şu sözünü düşünür “Hiç bir şey imkansız değildir, her şey olabilir. Sen yeter ki iste...”
By mé
Spoiler:
irma^ya çok tşk..
14 Hzr 2010 21:22
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 1 mesaj ]
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız