gece bekçileri Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 11, 12, 13 ... 16, 17, 18, Sonraki |
Yazar
Mesaj

Mükemmel diye bunlara derim *-*
süperisn bezgin sen
miraç <3 ada
6 çocuklu aile mübarekler o.O
yeşil kırmızılı yabancı o.O
ımm ilginçleşmiş
ayy çok sevdim ben bu hikayeyi bağlandıkça bağlanıyorum.
çok sürükleyici gidiyor miracım *-*
bir aralar yabancım vardı şimdi miracım *-*
yup ^^
yeni bölüm isterim

süperisn bezgin sen

miraç <3 ada

6 çocuklu aile mübarekler o.O
yeşil kırmızılı yabancı o.O
ımm ilginçleşmiş
ayy çok sevdim ben bu hikayeyi bağlandıkça bağlanıyorum.
çok sürükleyici gidiyor miracım *-*
bir aralar yabancım vardı şimdi miracım *-*
yup ^^
yeni bölüm isterim


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin




geldim millet uzun zamandır hiç yazamadım yahu neyse koyuyorum yeni bölümü acele yazdığım için hatalar olabilir bildirin ki düzelteyim e mi canlar:)
Aradan bir ay kadar geçmişti. Gündüzleri aynı monoton yaşantım devam ediyordu. Görevimize devam ediyor her hangi bir problemle karşılaşmıyorduk. Eski tempodaydı her şey hatta diğer zamanlara göre canavar saldırısı azalmış gibiydi. Bunlar beni rahatlatıyordu. Tehlike sona ermiş gibi görünüyordu.
Ama yaşadığım şeyler kâbuslarımda yeniden hayat buluyor beni soluksuz bırakıp yatağımı terden sırılsıklam edene dek sürüyordu. Annem ve babamın sesiyle uyanıyor kendimi aciz duruma düşürdüğüm için kötü hissediyordum. Daha sağlam bir bünyeye sahip olmayı diliyordum ve yüklendiğim şeyleri kaldırabilmeyi…
Mavi gözlü yabancı… Kütüphanede karşılaştığım bu yabancıyı hala aklımdan çıkaramamış olmak da beni rahatsız ediyordu. Hemen hemen her gün düşünüyordum. İçimde bir ateş büyüyor gittikçe yanacak daha çok şey bekliyor gibiydi. O ateşi hem söndürmek hem de daha da alevlendirmek istiyordum.
Araştırma yapmam için kütüphaneye gitmem gerekiyor fakat onu orada görebileceğim düşüncesi ile erteliyordum. İçimden bir ses kütüphanenin onun evi olmadığını söylüyor olsa da onun da orada olduğu bir zaman seçerim diye gitmekten korkuyordum.
Son zamanlarda Sami nin de tuhaflaştığını hissettim. Bazen fazla neşeli bazen fazla durgun oluyordu. Belki de ben öyle olduğum için çevremdekileri öyle düşünmeye başlamıştım. Kendimi normal görmek için diğerlerine de aynı davranışları yükleyerek kendimi rahatlatıyordum. Miraç, Emin ve Gökhan da pek değişiklik yok gibiydi.
Küçük ilçede ise hareketlilik mevcuttu. Sokaklar kalabalıklaşıyordu sanki. yeni binalar ve kuruluşlar da görmeye başlamıştım. Mahallede de hanımlar arasında toplantılar tertip ediliyordu. Özellikle son taşınan edebiyat öğretmeni Harir hanım düzenliyordu ev partilerini. Çocukları ise sokağa ses gelmesini sağlamışlardı. Arada konuşmalarına kulak misafiri oluyor oyunlarını izlemekten keyif alıyordum.
Annem ve harir teyze gittikçe daha da yakınlaşıyorlardı. Kızı Ada bize hiç gelmemişti.tahmin ettiğim gibi içine kapanık bir kızdı. Sadece okulda karşılaştığımız zamanlarda selam veriyorduk birbirimize. Kardeşlerini görünceye kadar Ada nın farklı olduğunu bilmiyordum. Hepsi cıvıl cıvıldı. Yaşlarını sormamıştım ama hemen hemen birer sene arayla doğmuş gibilerdi. Anne-babalarının gözleri koyu olmasına rağmen dört tanesinin gözü renkliydi. Ve hepsi de çok anlamlı bakıyorlardı. Özellikle de kucağındaki bebek.
Cuma günü eve geldiğimde yine annem ve Harir teyzeyi salonda sohbet ederken buldum. Yanlarına geçip selam verdikten sonra odama geçtim. Okul üniformamı çıkardıktan sonra bebeği sevebilmek için yeniden salona döndüm.
“nasılsın Melek?” Diye sordu Harir teyze
“teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız?”
Bebek bana doğru yönelmişti. Kollarını bacaklarını sallıyor annesinin kucağından inmeye çalışıyordu. Harir teyzeye bakarak “Enes i kucağıma alabilir miyim?” diye sordum. Gülümseyip bebeğe döndü “ablayı sevdin mi bir tanem?” deyip bana uzattı.
Kucağıma aldığımda gamzeleri yeniden belirmeye başlamıştı. Küçük mavi pandifli ayaklarını karnıma yaslayıp elini yüzüme koydu. Sonra da ağzını açıp değişik sesler çıkarmaya koyuldu. Sanki gösteri yaparmışçasına onu izliyorduk. Birden sessizleşti. Birkaç dakika öylece kalakaldı. Sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş gibi kaşlarını çattı. Ben büyülenmişçesine izlerken birden eğilip küçücük midesinde ne varsa yüzüme boşalttı. O an yeni emmiş bir bebeğin o şekilde tutulamayacağını anladım. Harir teyze gözlerini kocaman açmış yüzümdekileri silmeye çalışırken hala gülüyordum.
Bebeği yere yatırmış ayaklarıyla oynarken “Melek?” dedi Harir teyze. Dönerek bir isteği olup olmadığını sordum. “biliyorsun öğretmenliğe uzun bir ara vermiştim kendimi çok geride kalmış hissediyorum, son zamanlarda çıkan hiçbir edebi üründen haberdar değilim” dedi. Ses çıkarmadan devam etmesini bekliyordum. “ilçe kütüphanesini araştırdım, eski kaynakları barındırıyor neticede benim istediğim gibi türler mevcut değil bir de il kütüphanesine gitmek istiyorum” kalbim güm güm çarpıyordu “ne güzel” diye mırıldandım saçmaladığımı bildiğim halde. “annen senin sık sık gittiğini söyledi eğer yarın müsaits” “değilim” diye atladım. “Yarın işim var” anormal davrandığımın farkında olduğumu zaten büyük olan gözlerinin daha da büyümesinden anladım. Harir teyze şaşkınlıkla bakıyordu. Annem “Pazar günü herhangi bir işin yok öyle değil mi” dedi. Kaşlarımı çatıp anneme baktım. Ne olduğunu anlayamamıştı. “sanırım kendim bulabilirim” dedi Harir teyze.
Başını yere eğmesinden belliydi, yanlış anlamış olmalıydı. Onunla gitmek istemediğimi sanmıştı. Neden aklı başında bir insan gibi davranamayıp yanlış düşüncelere mahal veriyordum ki. Sessizleşen ev moralimi daha da bozmuş kendimi suçlu hissettiriyordu. Ortamdaki gerilimimi fark etmiş olacak ki Enes bile ses çıkarmıyordu. Bir şeyler söyleyip düşüncesini değiştirmem gerekiyordu. Ne diyebilirdim ki hastayım çok klasik bir yalandı. Pes edip canlı bir sesle “yarın ders çalışmam lazım Pazar günü gidelim olur mu?”dedim. Kafasını kaldırıp kararımı sorgularmışçasına bana bakıyordu “t-tamam olur” diye seslendi fısıltıyla. Annem ise benim çıkışlarımı kabullenmiş gibi bakıyordu. İçimden “keşke bu cumartesi yine bir problem olsa” diye düşünürken buldum kendimi. Kafamı düşüncelerden silkeleyip tek kaşını kaldırıp bana gülümseyen bebekle oynamaya devam ettim.
Aradan bir ay kadar geçmişti. Gündüzleri aynı monoton yaşantım devam ediyordu. Görevimize devam ediyor her hangi bir problemle karşılaşmıyorduk. Eski tempodaydı her şey hatta diğer zamanlara göre canavar saldırısı azalmış gibiydi. Bunlar beni rahatlatıyordu. Tehlike sona ermiş gibi görünüyordu.
Ama yaşadığım şeyler kâbuslarımda yeniden hayat buluyor beni soluksuz bırakıp yatağımı terden sırılsıklam edene dek sürüyordu. Annem ve babamın sesiyle uyanıyor kendimi aciz duruma düşürdüğüm için kötü hissediyordum. Daha sağlam bir bünyeye sahip olmayı diliyordum ve yüklendiğim şeyleri kaldırabilmeyi…
Mavi gözlü yabancı… Kütüphanede karşılaştığım bu yabancıyı hala aklımdan çıkaramamış olmak da beni rahatsız ediyordu. Hemen hemen her gün düşünüyordum. İçimde bir ateş büyüyor gittikçe yanacak daha çok şey bekliyor gibiydi. O ateşi hem söndürmek hem de daha da alevlendirmek istiyordum.
Araştırma yapmam için kütüphaneye gitmem gerekiyor fakat onu orada görebileceğim düşüncesi ile erteliyordum. İçimden bir ses kütüphanenin onun evi olmadığını söylüyor olsa da onun da orada olduğu bir zaman seçerim diye gitmekten korkuyordum.
Son zamanlarda Sami nin de tuhaflaştığını hissettim. Bazen fazla neşeli bazen fazla durgun oluyordu. Belki de ben öyle olduğum için çevremdekileri öyle düşünmeye başlamıştım. Kendimi normal görmek için diğerlerine de aynı davranışları yükleyerek kendimi rahatlatıyordum. Miraç, Emin ve Gökhan da pek değişiklik yok gibiydi.
Küçük ilçede ise hareketlilik mevcuttu. Sokaklar kalabalıklaşıyordu sanki. yeni binalar ve kuruluşlar da görmeye başlamıştım. Mahallede de hanımlar arasında toplantılar tertip ediliyordu. Özellikle son taşınan edebiyat öğretmeni Harir hanım düzenliyordu ev partilerini. Çocukları ise sokağa ses gelmesini sağlamışlardı. Arada konuşmalarına kulak misafiri oluyor oyunlarını izlemekten keyif alıyordum.
Annem ve harir teyze gittikçe daha da yakınlaşıyorlardı. Kızı Ada bize hiç gelmemişti.tahmin ettiğim gibi içine kapanık bir kızdı. Sadece okulda karşılaştığımız zamanlarda selam veriyorduk birbirimize. Kardeşlerini görünceye kadar Ada nın farklı olduğunu bilmiyordum. Hepsi cıvıl cıvıldı. Yaşlarını sormamıştım ama hemen hemen birer sene arayla doğmuş gibilerdi. Anne-babalarının gözleri koyu olmasına rağmen dört tanesinin gözü renkliydi. Ve hepsi de çok anlamlı bakıyorlardı. Özellikle de kucağındaki bebek.
Cuma günü eve geldiğimde yine annem ve Harir teyzeyi salonda sohbet ederken buldum. Yanlarına geçip selam verdikten sonra odama geçtim. Okul üniformamı çıkardıktan sonra bebeği sevebilmek için yeniden salona döndüm.
“nasılsın Melek?” Diye sordu Harir teyze
“teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız?”
Bebek bana doğru yönelmişti. Kollarını bacaklarını sallıyor annesinin kucağından inmeye çalışıyordu. Harir teyzeye bakarak “Enes i kucağıma alabilir miyim?” diye sordum. Gülümseyip bebeğe döndü “ablayı sevdin mi bir tanem?” deyip bana uzattı.
Kucağıma aldığımda gamzeleri yeniden belirmeye başlamıştı. Küçük mavi pandifli ayaklarını karnıma yaslayıp elini yüzüme koydu. Sonra da ağzını açıp değişik sesler çıkarmaya koyuldu. Sanki gösteri yaparmışçasına onu izliyorduk. Birden sessizleşti. Birkaç dakika öylece kalakaldı. Sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş gibi kaşlarını çattı. Ben büyülenmişçesine izlerken birden eğilip küçücük midesinde ne varsa yüzüme boşalttı. O an yeni emmiş bir bebeğin o şekilde tutulamayacağını anladım. Harir teyze gözlerini kocaman açmış yüzümdekileri silmeye çalışırken hala gülüyordum.
Bebeği yere yatırmış ayaklarıyla oynarken “Melek?” dedi Harir teyze. Dönerek bir isteği olup olmadığını sordum. “biliyorsun öğretmenliğe uzun bir ara vermiştim kendimi çok geride kalmış hissediyorum, son zamanlarda çıkan hiçbir edebi üründen haberdar değilim” dedi. Ses çıkarmadan devam etmesini bekliyordum. “ilçe kütüphanesini araştırdım, eski kaynakları barındırıyor neticede benim istediğim gibi türler mevcut değil bir de il kütüphanesine gitmek istiyorum” kalbim güm güm çarpıyordu “ne güzel” diye mırıldandım saçmaladığımı bildiğim halde. “annen senin sık sık gittiğini söyledi eğer yarın müsaits” “değilim” diye atladım. “Yarın işim var” anormal davrandığımın farkında olduğumu zaten büyük olan gözlerinin daha da büyümesinden anladım. Harir teyze şaşkınlıkla bakıyordu. Annem “Pazar günü herhangi bir işin yok öyle değil mi” dedi. Kaşlarımı çatıp anneme baktım. Ne olduğunu anlayamamıştı. “sanırım kendim bulabilirim” dedi Harir teyze.
Başını yere eğmesinden belliydi, yanlış anlamış olmalıydı. Onunla gitmek istemediğimi sanmıştı. Neden aklı başında bir insan gibi davranamayıp yanlış düşüncelere mahal veriyordum ki. Sessizleşen ev moralimi daha da bozmuş kendimi suçlu hissettiriyordu. Ortamdaki gerilimimi fark etmiş olacak ki Enes bile ses çıkarmıyordu. Bir şeyler söyleyip düşüncesini değiştirmem gerekiyordu. Ne diyebilirdim ki hastayım çok klasik bir yalandı. Pes edip canlı bir sesle “yarın ders çalışmam lazım Pazar günü gidelim olur mu?”dedim. Kafasını kaldırıp kararımı sorgularmışçasına bana bakıyordu “t-tamam olur” diye seslendi fısıltıyla. Annem ise benim çıkışlarımı kabullenmiş gibi bakıyordu. İçimden “keşke bu cumartesi yine bir problem olsa” diye düşünürken buldum kendimi. Kafamı düşüncelerden silkeleyip tek kaşını kaldırıp bana gülümseyen bebekle oynamaya devam ettim.

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
yeni bölüm için tşkler..
noktalama işaretlerine biraz daha dikkat et.. büyük harf kullanman kereken çoğu yerde küçük harf kullanmışsın..
bunun dışında hikayen çok güzel..gayet akıcı.. bölümleri uzun yazıyosun bu da çok iyi.. ( bana yinede kısa geliyo..
)
aklımdakiler bu kadar..yeni bölüm bekliyorum..

noktalama işaretlerine biraz daha dikkat et.. büyük harf kullanman kereken çoğu yerde küçük harf kullanmışsın..
bunun dışında hikayen çok güzel..gayet akıcı.. bölümleri uzun yazıyosun bu da çok iyi.. ( bana yinede kısa geliyo..

aklımdakiler bu kadar..yeni bölüm bekliyorum..


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
hepinize çok teşekkür ederim sevindim yorumlarınıza:)
eliza burada görmekten çok memnun oldum:)
darchi bekle daha da utandıracam
dgr_serenity çok teşekkür ederim teknik açıdan çok yetersizim gördüğün gibi ama bunlar düzeltilecek şeyler daha çok hikayenin kurgusu üzerinden eleştirirsen çok memnun olurum canım yine de eleştirilerin için çok teşekkürler ne kadar dikkatli olduğunu ve önem verdiğini gösterir:)
yeni bölümü en kısa zamanda hazırlayıp koyacağım
eliza burada görmekten çok memnun oldum:)
darchi bekle daha da utandıracam

dgr_serenity çok teşekkür ederim teknik açıdan çok yetersizim gördüğün gibi ama bunlar düzeltilecek şeyler daha çok hikayenin kurgusu üzerinden eleştirirsen çok memnun olurum canım yine de eleştirilerin için çok teşekkürler ne kadar dikkatli olduğunu ve önem verdiğini gösterir:)
yeni bölümü en kısa zamanda hazırlayıp koyacağım


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
bezgin yazmış:
bana kısaca değer de..


ama bunlar tam olarak neye dönüşüyor onu anlayamadım ben..

yeni bölüm için çok bekletme..

Spoiler:

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
12. sayfa (Toplam 18 sayfa) [ 259 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |