gece bekçileri Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18 |
Yazar
Mesaj
flood için özür ederim T-T
başta bir kaç düzensiz cümle dikkatimi çekmiş olsa da,sonra kendimi kaptırdığımı ve onların farkına bile varmadığımı fark ettim.. bir gecede bitti..
akıcılığı,diğer çok ufak tefek şeylerin üzerine örtüyo adeta.
-böyle düşünenin sadece ben olmadığımı bilsem de- karakteri çok sevdim ve benimsedim. karkterlerini mahalleme,okuluma,evime kadar soktuğumu bilmeni isterim. aslında bu bütün okudğum hikayelerde böyle çünkü okuduklarını film izler gibi gözünde canlandırıp,neredeyse seslerini duyarmışcasına hikayeye adapte olanlardanım.
mesela bu sabah okula gittiğimde,arka bahçede toplanmış 5 kişilk bir grrup gördüm. biri kenardan,kızla uğraşıp "malak melek" ya da "tosba" diyordu. sonra bşr sınıfın kapısında bekleyen uzun yakışıklı bir genç gördüm. okul çıkışı yine beş kişi şakalarla,gülüşmelerle kapıdan çıkıp gidiyorlardı..sonra evimde yabancı bir kadın ve bir adam, kızlarını kahvaltıya çağırıyorlardı.kadın annemin ocağında çay demlemiş,adam babamın bardağından çayını yudumluyordu..
bu benim için alışkanlık olmuş bir şey artık.hayatıma okuduğum karakterleri o kadar sokuyorum ki bazen ayna da bile arkamda birilerini gördüğümü hissetmiyor değilim .D e doğal tabi her an bir yerlerden bi damla,bi cenker,bi usagi bi mamoru, bi misa, bi duru çıkıveriyor; hatta daha nicesi..
neyse bu uzun konuşmanın tercümesi; karakterlerini bu kadar benmsetecek kadar etkili bir yazın var.
şimdi biraz hikayenin içerine dair yorumn yapacağım,acizane..
diyalogların sıcaklığı,karakterlerin sempatisi bir örtü gibi,geri kalan her şeyi kapatıyor sanki.ama yine de yazdıkça,bölümler ilerledikçe yazının derinleşip daha düzgünleştiğini görmek mümkün.
gereksiz detaylardan kaçınman güzel ama bazı yerler sanki biraz detay istiyor,yani en azından ben istedim .D mesela cumartesi akşamlarında daha bir detay görebilmek güzel olurdu benim açımdan.. olaya daha adapte olur,daha çok içine girerdik gibi geliyor.
ayrıca hikayede,bekçilerin görevinden,nasıl bekçiye dönüştüklerinden bahsediş var ama bu sanki bi ön gösterim,sadece bir değinişmşi gibi,beni tatmin etmedi. bekçinin görevini,ikili yaşantısını daha çok açarsan ve -ilerleyen bölümlerde belki- neden yaşlanamama ihtimali üzerinde konuşulduğundan bahsedersen sevineceğim.çünkü bunların babaları dedeleri hep moruklamış.nedn böyle bi ihtimalden bahsedildi bunu merak ediyorum..
son olark da melek ten bahsetmek istiyorum.
öncelikle soracağım soru, gamze nin nereden çıktığı olacak. çünkü başlarda kimsenin melek le arkadaşlık etmediğini,ona garip bakıp ilişmediklerini söylemiştin ama sonra bi gamze çıktı dosttan da öte olarak tabir edilen hemde.bu gamze nereden ne ara geldi?
sonra..melek in ergenlik zımbırtılarıyla saçmalamasının sebebi kütüphanedeki mavi gözlü çozuk mu? neden birden bire bütün ergenlik iç güdüsü kabarıp coştu? bu son hareketleri,
ergenlikle bağdaştırılmış da olsalar,hoşuma gitmedi. onca sempatik,sevimli,sürekli yanında olan insana ağır gelecektir bunca nahoş hareket.sonuda dördü de bırakıp gider diye bekliyorum yani.
miraç ın ada yla olması çok da beklenmedik değildiyse de,çok beklediğimi de söyleyemeyeceğim .D nedense ben hep dördününde melek ten hoşlandığını,onun da içlerinden birini seveceğini düşündüm -ki bu kişiyi miraç olark hayal etmiştim- şimdi hem kütüphandeki çocuk hem de ada, kara çalı gibi girdiler araya .P
ayrıca melek i kurtaran kişiyi de merak ediyorum. o kütüphanedeki çocuk çıkarsa çok klişe olacak sanki ve sonunda hepimiz "biliyodum yaa!" diyeceğiz. o yüzden bir başkası olsun istiyorum.
ama bir de ada dan kuşkulandım biraz.çünkü şu var ki melek in onu kurtaran hakkında
' "dişi" bir melek' gibisinden birşeyler dediğini çok ne hatırlıyorum -en azından kesinlikle "dişi" dedimişti- .)
son olarak da..
ben bu en sondaki aynada canavar olarak kendini görmesi kısmında biraz endişeleiyorum. çünkü dede demişti ki,eğer bu görev ağır gelir,isyana kalkışırsalar filan onlar da canavara dönüşecekler. ve melek in en başından beri isteksiz ve benzer düşünceleri vardı bence ama belirgin değildi.son zamanlarda bu duygular daha bir kabarmış ve bu yüzden de -bi nevi kural ihlali gibi- canavara dönüşmeye başlamış olabilir diye düşünüyorum.
yada bir diğer ihtimal de, babadan oğula geçen bekçilik görevini,laneti tek ve ilk kız olarak almasıyla ilgili olabileceği. zaten canavarın geçen sefer "halkının üzstündeki en büyük lanet sensin" gibisinden ettiği o lafa epeyce takılmış ve onun altında epey bişey aramıştım. bence bu lanet,kız ve sonunda aynada kendini canavar olarka görmesi,hepsi birbiriyle bağlantılı.
ama henüz ne olduğunu açıklamayacağına eminim .D
çok konuşup sıktığım için özür dilerim. bundan sonra -devam edersen- inşallah takipçin olmayı düşünüyorum.
ellerine kollarına kuvvet <3
başta bir kaç düzensiz cümle dikkatimi çekmiş olsa da,sonra kendimi kaptırdığımı ve onların farkına bile varmadığımı fark ettim.. bir gecede bitti..
akıcılığı,diğer çok ufak tefek şeylerin üzerine örtüyo adeta.
-böyle düşünenin sadece ben olmadığımı bilsem de- karakteri çok sevdim ve benimsedim. karkterlerini mahalleme,okuluma,evime kadar soktuğumu bilmeni isterim. aslında bu bütün okudğum hikayelerde böyle çünkü okuduklarını film izler gibi gözünde canlandırıp,neredeyse seslerini duyarmışcasına hikayeye adapte olanlardanım.
mesela bu sabah okula gittiğimde,arka bahçede toplanmış 5 kişilk bir grrup gördüm. biri kenardan,kızla uğraşıp "malak melek" ya da "tosba" diyordu. sonra bşr sınıfın kapısında bekleyen uzun yakışıklı bir genç gördüm. okul çıkışı yine beş kişi şakalarla,gülüşmelerle kapıdan çıkıp gidiyorlardı..sonra evimde yabancı bir kadın ve bir adam, kızlarını kahvaltıya çağırıyorlardı.kadın annemin ocağında çay demlemiş,adam babamın bardağından çayını yudumluyordu..
bu benim için alışkanlık olmuş bir şey artık.hayatıma okuduğum karakterleri o kadar sokuyorum ki bazen ayna da bile arkamda birilerini gördüğümü hissetmiyor değilim .D e doğal tabi her an bir yerlerden bi damla,bi cenker,bi usagi bi mamoru, bi misa, bi duru çıkıveriyor; hatta daha nicesi..
neyse bu uzun konuşmanın tercümesi; karakterlerini bu kadar benmsetecek kadar etkili bir yazın var.
şimdi biraz hikayenin içerine dair yorumn yapacağım,acizane..
diyalogların sıcaklığı,karakterlerin sempatisi bir örtü gibi,geri kalan her şeyi kapatıyor sanki.ama yine de yazdıkça,bölümler ilerledikçe yazının derinleşip daha düzgünleştiğini görmek mümkün.
gereksiz detaylardan kaçınman güzel ama bazı yerler sanki biraz detay istiyor,yani en azından ben istedim .D mesela cumartesi akşamlarında daha bir detay görebilmek güzel olurdu benim açımdan.. olaya daha adapte olur,daha çok içine girerdik gibi geliyor.
ayrıca hikayede,bekçilerin görevinden,nasıl bekçiye dönüştüklerinden bahsediş var ama bu sanki bi ön gösterim,sadece bir değinişmşi gibi,beni tatmin etmedi. bekçinin görevini,ikili yaşantısını daha çok açarsan ve -ilerleyen bölümlerde belki- neden yaşlanamama ihtimali üzerinde konuşulduğundan bahsedersen sevineceğim.çünkü bunların babaları dedeleri hep moruklamış.nedn böyle bi ihtimalden bahsedildi bunu merak ediyorum..
son olark da melek ten bahsetmek istiyorum.
öncelikle soracağım soru, gamze nin nereden çıktığı olacak. çünkü başlarda kimsenin melek le arkadaşlık etmediğini,ona garip bakıp ilişmediklerini söylemiştin ama sonra bi gamze çıktı dosttan da öte olarak tabir edilen hemde.bu gamze nereden ne ara geldi?
sonra..melek in ergenlik zımbırtılarıyla saçmalamasının sebebi kütüphanedeki mavi gözlü çozuk mu? neden birden bire bütün ergenlik iç güdüsü kabarıp coştu? bu son hareketleri,
ergenlikle bağdaştırılmış da olsalar,hoşuma gitmedi. onca sempatik,sevimli,sürekli yanında olan insana ağır gelecektir bunca nahoş hareket.sonuda dördü de bırakıp gider diye bekliyorum yani.
miraç ın ada yla olması çok da beklenmedik değildiyse de,çok beklediğimi de söyleyemeyeceğim .D nedense ben hep dördününde melek ten hoşlandığını,onun da içlerinden birini seveceğini düşündüm -ki bu kişiyi miraç olark hayal etmiştim- şimdi hem kütüphandeki çocuk hem de ada, kara çalı gibi girdiler araya .P
ayrıca melek i kurtaran kişiyi de merak ediyorum. o kütüphanedeki çocuk çıkarsa çok klişe olacak sanki ve sonunda hepimiz "biliyodum yaa!" diyeceğiz. o yüzden bir başkası olsun istiyorum.
ama bir de ada dan kuşkulandım biraz.çünkü şu var ki melek in onu kurtaran hakkında
' "dişi" bir melek' gibisinden birşeyler dediğini çok ne hatırlıyorum -en azından kesinlikle "dişi" dedimişti- .)
son olarak da..
ben bu en sondaki aynada canavar olarak kendini görmesi kısmında biraz endişeleiyorum. çünkü dede demişti ki,eğer bu görev ağır gelir,isyana kalkışırsalar filan onlar da canavara dönüşecekler. ve melek in en başından beri isteksiz ve benzer düşünceleri vardı bence ama belirgin değildi.son zamanlarda bu duygular daha bir kabarmış ve bu yüzden de -bi nevi kural ihlali gibi- canavara dönüşmeye başlamış olabilir diye düşünüyorum.
yada bir diğer ihtimal de, babadan oğula geçen bekçilik görevini,laneti tek ve ilk kız olarak almasıyla ilgili olabileceği. zaten canavarın geçen sefer "halkının üzstündeki en büyük lanet sensin" gibisinden ettiği o lafa epeyce takılmış ve onun altında epey bişey aramıştım. bence bu lanet,kız ve sonunda aynada kendini canavar olarka görmesi,hepsi birbiriyle bağlantılı.
ama henüz ne olduğunu açıklamayacağına eminim .D
çok konuşup sıktığım için özür dilerim. bundan sonra -devam edersen- inşallah takipçin olmayı düşünüyorum.
ellerine kollarına kuvvet <3
Çok Yanlışım.
18. sayfa (Toplam 18 sayfa) [ 259 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |