gece bekçileri Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 16, 17, 18, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Sen zaten o kafa ile yazmaya devam edersen daha çok yazım hataları yaparsın
Ama normalde ben onlara çok dikkat eden birisiyimdir fakat artık nasıl görmezden geliyorsam herhalde hikayeyi sıkılmadan okuduğum içindir bilinmez ancak dediğim gibi ben söylemiyorsam bu demektir ki pek de tınmıyor kendimce
Sonuçta anlıyorum yani. Önemli olan o.
NOT: Belki de Sun'ın hikayelerindeki hatalar beni alıştırdı gibime geliyor desem daha doğru olur
DipNOT: Sakın gücenme bana canım çünkü inan söylerken art niyet yoktur bende... Zaten şu an senin hikayeni her zaman yaptığım gibi arşivime koymaktayım hatta koydum bile ve sakın hikayeni bırakmaaa...




Ama normalde ben onlara çok dikkat eden birisiyimdir fakat artık nasıl görmezden geliyorsam herhalde hikayeyi sıkılmadan okuduğum içindir bilinmez ancak dediğim gibi ben söylemiyorsam bu demektir ki pek de tınmıyor kendimce

Sonuçta anlıyorum yani. Önemli olan o.

NOT: Belki de Sun'ın hikayelerindeki hatalar beni alıştırdı gibime geliyor desem daha doğru olur

DipNOT: Sakın gücenme bana canım çünkü inan söylerken art niyet yoktur bende... Zaten şu an senin hikayeni her zaman yaptığım gibi arşivime koymaktayım hatta koydum bile ve sakın hikayeni bırakmaaa...



KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR

Tangel yazmış:
sağlam kafayla yazınca da aklıma bişey gelmiyor:)






bezgin anca okudum yeni bölümü çok güzeldi =3
miraça aşık oldum adssfdffd
çok soğukkanlı ve espirili *-*
neyse beni geçelim bunlar şimdi nasıl canavarlarla karşılaşıyolar neye dönüşüyolar noluyo bunları en yakın zamanda yaz çatlıcam
süper gidiyor
olay örgüsünü sevdim hikayenin =3
yeni bölümü bekliyorum *-*
(bir an önce !.~
)
miraça aşık oldum adssfdffd
çok soğukkanlı ve espirili *-*
neyse beni geçelim bunlar şimdi nasıl canavarlarla karşılaşıyolar neye dönüşüyolar noluyo bunları en yakın zamanda yaz çatlıcam

süper gidiyor
olay örgüsünü sevdim hikayenin =3
yeni bölümü bekliyorum *-*
(bir an önce !.~

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin

Perşembe günleri en sevdiğim gündü. Bir sonraki sevdiğim gün de pazardı. Perşembe günleri herkes alışveriş yapar kendilerini bütün bir haftanın ihtiyaçlarına verirdi. Rivayet e göre kutsal bir gece olması bakımından perşembeleri hiçbir kötü varlık dünya üzerine inemezdi. Bütün normal yaşam hareketliliği Perşembe gününe sığdırılırdı. Perşembe günleri okul çıkışı il merkezindeki büyük kütüphaneye gider o haftaki ödev ve inceleme konularını araştırırdım. Okuyacağım romanları da aldıktan sonra şehrin dar sokaklarında biraz yürüyüp Bazı Perşembe akşamlarında da yine tüm aileler toplanır haftanın tüm olaylarını incelerdik. Arada gelen yaşlılar da yorumları dinler son sözü söyleyip bizleri yalnız bırakırlardı. Birkaç saatlik sohbetten sonra biz gençler dışarı çıkıp yürüyüş yapardık. Pazar günlerinin tadı ise apayrı olurdu. Genelde aileler genç yaşlı toplanır, mangal partileri yapardık veya yakın köylerden birine seyahat edip günü ormanda geçirirdik. Ortamın yaşlı üyelerinden itibaren herkes başına gelen komik ya da korkunç av hikâyelerini anlatırdı. Sıkıldığımız anda Emin in babası Salih amca eline saz alır bize şarkı söylettirirdi. Babaannelerin kaşıklarıyla birlikte bölgenin ozanlarının şarkıları tek tek söylenirdi. Emin in dedesi olan Ramazan amca da titrek sesiyle “çal be Salih im” der meşhur bozlak türkülerinden birini patlatırdı. O incecik duygu yüklü sesine o kadar yakışırdı ki o an sadece o şarkı vardı bizim için sanki o gurbet şarkılarında geçen kahraman kendiniz gibi dinler duygulanırdınız. Eve dönmek de bir o kadar üzücü olurdu. Güzel bir rüyadan uyanmak gibiydi. Ya da tembel birisine televizyon izni verdikten sonra “hadi bakalım otur da ders çalış” demek gibi. Haftanın en sevdiğim iki günü Perşembe ve Pazar hep böyle geçerdi.
Perşembe günü Sami okula gelmişti. İyi görünüyordu fakat ara ara kızarıyor bakışlarını başka taraflara çeviriyordu. Utanmıştı belliydi. Ve görevi sırasındaki olayların etkisi uzun süre çıkmayacak gibiydi. Emin ve Gökhan Sami yi neşelendirmeye çalışıyor, kendi aralarında çevredeki komik lakapları söyleyip eğleniyorlardı.
-şimidan Fatma
-boyuneğri Remzi
-burunsuz Nazmiye
-patates Mehmet
-patlak hatça
-tangafa eşref
-zipzop Mustafa
-lıkkıdı Ahmet
-pinokyonun torunu
Tezatlıklar da benden dedi miraç:
-canlı Pakize
-cansız İsmail
Egzotik lakaplar da benden dedi Sami de katılarak:
-çakal Ahmet
-dişi tavşan Döndü
-geyik Ahmet… devam eder gider böyle, dedi sami.
Söylenen herkesi tanıyordum. Katılarak gülüyorduk. “bugün yeterince duyulacak bu isimler” dedim. Çoğunluğu yaşlıydı dedelerimizin arkadaşlarıydı. Anılar hiç bitmezdi. Bugün de yine toplantı yapılacaktı. “Bizim lakaplarımız yaşlanınca ne olur acaba” diye sordu Emin gülerek.
“Melek, malak olarak değişebilir” dedi miraç. Bacak eklemine vurup dizinin yere gelmesini sağladıktan sonra “hava yeterince soğuk miraç” dedim. Herkes gülmeye başladı. “tosbayı mı tercih ediyordun” dedi bağdaş kurup oturduğu yerden. “en azından beyini olan bir canlı” dedim. Sami gülerek “Miraç, yeter bir sonraki lafında suratın yere gömülecek” dedi. Miraç yerdeki oturma pozisyonunu değiştirmeden gülümsüyordu. Sonra gülümsemesi durdu. Başını önüne eğip yerden bir ot aldı ve elinde çevirmeye başladı. Diğerlerine baktığımda onlar da durgunlaştılar. “ne oluyor” dedim. “hey cevap versenize” kimseden ses çıkmıyordu. “belki de hiç yaşlanmayacağız” dedi Emin. Koyu, büyük gözlerindeki hüzün çok netti. “torunlarımızı dizimize oturtup anılarımızı anlatamayabiliriz” dedi Gökhan. Sami ellerini yumruk yapmıştı.
Gelecekten bahsedip aile kurma sevdasını anlatırdı hep. Annesi gibi becerikli, sevecen bir kadın ve aslan parçası gibi bir çocuk (benden sonra oğul yerine çocuk kullanılıyordu. Ne de olsa artık bir kız evlat da doğabilirdi) istiyordu. Yine bunları düşünüyor olmalıydı. “elbette yaşlanacağız” diye bağırdım. Sesimin çok yüksek çıkmasından biraz utanarak devam ettim. “torunumu kucağıma oturtacak ve ona ilk kız savaşçının unutulmaz ilk savaş tecrübesini anlatacağım ben”. Hepsi birden gülmeye başlamışlardı. “Onlardan önce bize anlatsan ya tekrar” dedi emin. Diğerleri de gözlerimin içine bakınca “iyi peki” dedim. “değişim geçirdikten sonra olabilecekleri biliyordum. Uçabilecek ve normal halimden çok daha güçlü olabilecektim. Özel kıyafetleri giydiğim anda kimse beni fark edemezdi fakat sesimi duyabilirlerdi. Bu nedenle konuşmak ses çıkarmak yasaktı. Her şeyi yeniden kendime hatırlatıp duruyordum”
“hepimiz yaşamıştık bunları” dedi Gökhan gülümseyip devam ettim.
“göreceğim canavarı da sürekli düşünüyordum. Kafamda canlandırıp anlatılanlar kadar korkunç olup olmadığını merak ediyordum. Ceplerimi kırmızı toprak ile doldurmuştum ve söylemem gereken sözleri en başından beri bildiğim için rahattım. Ne olur ne olmaz diye tekrar ediyordum. Bir yandan da annemin ağlaması gözümün önüne geliyor “ya bana bir şey olursa annem ne yapar” diye düşünüp ne olur ölmeyim bari bu gece değil” diyordum. Rezil olup babamın başını eğdiğini düşünmek de cabasıydı. Dedikleri gibi kollarımı açarak kendimi binadan attım. Kendimi tutamayıp bir çığlık koparmışım. Kısa zamanda kendime hakim olmayı başarıp evlerin üzerinden uçmaya başladım. Pis bir koku geldi burnuma. Bahsettikleri koku bu olmalıydı. O yöne doğru uçmaya başladım. İlkokul arkadaşımın dedesi Hüseyin amcanın eviydi. Pencerenin önünde durup içeriye baktım. Devasa büyüklükteki bir yaratık adamın üstüne eğilmiş dudaklarından öpüyor gibi duruyordu. Enerjisini bu şekilde aldığını söylemişlerdi. Zangır zangır titremeye başlamıştım. Anlatılanların abartı, efsane olduğunu düşünmüştüm. İkinci düşüncem beni korkutmamak için gerçeklerin az anlatıldığıydı. Kırmızı ile turuncu arası yünleri olan, keskin yine kırmızı tuhaf bir ışığa sahip göz olduğunu sandığım iki uzuvsa sahip normal insan bedenin üç katı büyüklüğünde devasa bir yaratık vardı karşımda. Birden kafasını Hüseyin amca nın başından kaldırıp bana baktı. Ben ise korkudan kıpırdayamaz hale gelmiştim. Bu canavar beni öldürmeyecekse bile kalpten gidebilirdim. Bir hışımla kafasını kaldırıp yerinden doğruldu. Hüseyin amca bir nefes verdi. Kırmızı gözleriyle dikkatle beni inceliyordu. Yünlü tuhaf renkli kolunu bana doğru uzatmaya başladı. Korkudan boğazımdan hafif bir ses çıktı.. Ne söyledim bilmiyorum fakat bu ses hiç beklemediğim bir tepki yarattı onda. Gülüyordu. Kahkahalarla gülüyordu. Nefes aldığı bir arada “bir dişi ha” dedi. Öyle bir sinir geldi ki düşüncelerime hakim olamıyordum.” Anlatırken herkesin güldüğünü fark ediyor grubun neşesinin geldiğini görünce yeniden devam ediyordum.
“eee sonra” dedi Gökhan. “devam et” dedi Sami. “anlatıyorum” dedim.
“öyle bir sinir geldi ki “seni çirkin zırtapoz” diye bağırdım. Sonra da cebimdeki bir avuç dolusu kırmızı toprağı çıkarıp suratına fırlattım. Toprak parçaları yatağa ve halıya yayılmıştı.
“şimdi görürsün” diyerek bir hışımla karşıma dikilip boğazımı tuttu. Yakından kokusu daha da berbattı. Kanalizasyon gibi daha da beteri. Yünlü elleri buz gibiydi. Yünlerin altındaki toynak benzeri şeyler de canımı fena acıtıyordu. “nasıl olabilir bu” dedi. “neden kızsın sen”
Bu sözlerin de etkisiyle karnına güçlü bir tekme savurdum. ardından beş kez yeniden vurdum. Her seferinde daha çok zevk alıyordum. Diğer evin duvarına çarpmış ardından yere düşmüştü. Aramızda altı metre kadar vardı. Savunmasızdı.. Söylemem gereken sesleri kendime engel olamadan o sinirle yüksek sesle söyleyip yanına kadar vardım. “seni öldürmeyeceğim bir iletim olacak diğerlerine git ve onlara söyle artık savaşçılar arasında bir kız var ve de ki canınıza okuyacak”
Hikayem bitmişti ve alkış eşliğinde baş semalı verdim.sıra bende dedi Emin olayların arkası daha heyecanlı dedi ve anlatmaya başladı. “Hüseyin amca sabah erkenden dedeme gelmiş ve olayları anlatmış dediğine göre diş sancısı çekiyormuş. rüyasında çok güzel bir diş doktoruna gitmiş. Tam ağzını açmış doktor dişine bakarken” “Hüseyin amca nın farklı bir rüya gördüğüne eminim” dedi Miraç. Gülmekten gözümden yaş geliyordu. Kahkalaları arasında devam ettirdi Emin. “ tam diş doktoruna bakarken birden odaya hayranı olduğu Gülşen Kutlu gelmiş. Tam “şarkı okusun” diye beklerken Gülşen Kutlu “NAS ve FELAK” surelerini okumaz mı”
Perşembe günü Sami okula gelmişti. İyi görünüyordu fakat ara ara kızarıyor bakışlarını başka taraflara çeviriyordu. Utanmıştı belliydi. Ve görevi sırasındaki olayların etkisi uzun süre çıkmayacak gibiydi. Emin ve Gökhan Sami yi neşelendirmeye çalışıyor, kendi aralarında çevredeki komik lakapları söyleyip eğleniyorlardı.
-şimidan Fatma
-boyuneğri Remzi
-burunsuz Nazmiye
-patates Mehmet
-patlak hatça
-tangafa eşref
-zipzop Mustafa
-lıkkıdı Ahmet
-pinokyonun torunu
Tezatlıklar da benden dedi miraç:
-canlı Pakize
-cansız İsmail
Egzotik lakaplar da benden dedi Sami de katılarak:
-çakal Ahmet
-dişi tavşan Döndü
-geyik Ahmet… devam eder gider böyle, dedi sami.
Söylenen herkesi tanıyordum. Katılarak gülüyorduk. “bugün yeterince duyulacak bu isimler” dedim. Çoğunluğu yaşlıydı dedelerimizin arkadaşlarıydı. Anılar hiç bitmezdi. Bugün de yine toplantı yapılacaktı. “Bizim lakaplarımız yaşlanınca ne olur acaba” diye sordu Emin gülerek.
“Melek, malak olarak değişebilir” dedi miraç. Bacak eklemine vurup dizinin yere gelmesini sağladıktan sonra “hava yeterince soğuk miraç” dedim. Herkes gülmeye başladı. “tosbayı mı tercih ediyordun” dedi bağdaş kurup oturduğu yerden. “en azından beyini olan bir canlı” dedim. Sami gülerek “Miraç, yeter bir sonraki lafında suratın yere gömülecek” dedi. Miraç yerdeki oturma pozisyonunu değiştirmeden gülümsüyordu. Sonra gülümsemesi durdu. Başını önüne eğip yerden bir ot aldı ve elinde çevirmeye başladı. Diğerlerine baktığımda onlar da durgunlaştılar. “ne oluyor” dedim. “hey cevap versenize” kimseden ses çıkmıyordu. “belki de hiç yaşlanmayacağız” dedi Emin. Koyu, büyük gözlerindeki hüzün çok netti. “torunlarımızı dizimize oturtup anılarımızı anlatamayabiliriz” dedi Gökhan. Sami ellerini yumruk yapmıştı.
Gelecekten bahsedip aile kurma sevdasını anlatırdı hep. Annesi gibi becerikli, sevecen bir kadın ve aslan parçası gibi bir çocuk (benden sonra oğul yerine çocuk kullanılıyordu. Ne de olsa artık bir kız evlat da doğabilirdi) istiyordu. Yine bunları düşünüyor olmalıydı. “elbette yaşlanacağız” diye bağırdım. Sesimin çok yüksek çıkmasından biraz utanarak devam ettim. “torunumu kucağıma oturtacak ve ona ilk kız savaşçının unutulmaz ilk savaş tecrübesini anlatacağım ben”. Hepsi birden gülmeye başlamışlardı. “Onlardan önce bize anlatsan ya tekrar” dedi emin. Diğerleri de gözlerimin içine bakınca “iyi peki” dedim. “değişim geçirdikten sonra olabilecekleri biliyordum. Uçabilecek ve normal halimden çok daha güçlü olabilecektim. Özel kıyafetleri giydiğim anda kimse beni fark edemezdi fakat sesimi duyabilirlerdi. Bu nedenle konuşmak ses çıkarmak yasaktı. Her şeyi yeniden kendime hatırlatıp duruyordum”
“hepimiz yaşamıştık bunları” dedi Gökhan gülümseyip devam ettim.
“göreceğim canavarı da sürekli düşünüyordum. Kafamda canlandırıp anlatılanlar kadar korkunç olup olmadığını merak ediyordum. Ceplerimi kırmızı toprak ile doldurmuştum ve söylemem gereken sözleri en başından beri bildiğim için rahattım. Ne olur ne olmaz diye tekrar ediyordum. Bir yandan da annemin ağlaması gözümün önüne geliyor “ya bana bir şey olursa annem ne yapar” diye düşünüp ne olur ölmeyim bari bu gece değil” diyordum. Rezil olup babamın başını eğdiğini düşünmek de cabasıydı. Dedikleri gibi kollarımı açarak kendimi binadan attım. Kendimi tutamayıp bir çığlık koparmışım. Kısa zamanda kendime hakim olmayı başarıp evlerin üzerinden uçmaya başladım. Pis bir koku geldi burnuma. Bahsettikleri koku bu olmalıydı. O yöne doğru uçmaya başladım. İlkokul arkadaşımın dedesi Hüseyin amcanın eviydi. Pencerenin önünde durup içeriye baktım. Devasa büyüklükteki bir yaratık adamın üstüne eğilmiş dudaklarından öpüyor gibi duruyordu. Enerjisini bu şekilde aldığını söylemişlerdi. Zangır zangır titremeye başlamıştım. Anlatılanların abartı, efsane olduğunu düşünmüştüm. İkinci düşüncem beni korkutmamak için gerçeklerin az anlatıldığıydı. Kırmızı ile turuncu arası yünleri olan, keskin yine kırmızı tuhaf bir ışığa sahip göz olduğunu sandığım iki uzuvsa sahip normal insan bedenin üç katı büyüklüğünde devasa bir yaratık vardı karşımda. Birden kafasını Hüseyin amca nın başından kaldırıp bana baktı. Ben ise korkudan kıpırdayamaz hale gelmiştim. Bu canavar beni öldürmeyecekse bile kalpten gidebilirdim. Bir hışımla kafasını kaldırıp yerinden doğruldu. Hüseyin amca bir nefes verdi. Kırmızı gözleriyle dikkatle beni inceliyordu. Yünlü tuhaf renkli kolunu bana doğru uzatmaya başladı. Korkudan boğazımdan hafif bir ses çıktı.. Ne söyledim bilmiyorum fakat bu ses hiç beklemediğim bir tepki yarattı onda. Gülüyordu. Kahkahalarla gülüyordu. Nefes aldığı bir arada “bir dişi ha” dedi. Öyle bir sinir geldi ki düşüncelerime hakim olamıyordum.” Anlatırken herkesin güldüğünü fark ediyor grubun neşesinin geldiğini görünce yeniden devam ediyordum.
“eee sonra” dedi Gökhan. “devam et” dedi Sami. “anlatıyorum” dedim.
“öyle bir sinir geldi ki “seni çirkin zırtapoz” diye bağırdım. Sonra da cebimdeki bir avuç dolusu kırmızı toprağı çıkarıp suratına fırlattım. Toprak parçaları yatağa ve halıya yayılmıştı.
“şimdi görürsün” diyerek bir hışımla karşıma dikilip boğazımı tuttu. Yakından kokusu daha da berbattı. Kanalizasyon gibi daha da beteri. Yünlü elleri buz gibiydi. Yünlerin altındaki toynak benzeri şeyler de canımı fena acıtıyordu. “nasıl olabilir bu” dedi. “neden kızsın sen”
Bu sözlerin de etkisiyle karnına güçlü bir tekme savurdum. ardından beş kez yeniden vurdum. Her seferinde daha çok zevk alıyordum. Diğer evin duvarına çarpmış ardından yere düşmüştü. Aramızda altı metre kadar vardı. Savunmasızdı.. Söylemem gereken sesleri kendime engel olamadan o sinirle yüksek sesle söyleyip yanına kadar vardım. “seni öldürmeyeceğim bir iletim olacak diğerlerine git ve onlara söyle artık savaşçılar arasında bir kız var ve de ki canınıza okuyacak”
Hikayem bitmişti ve alkış eşliğinde baş semalı verdim.sıra bende dedi Emin olayların arkası daha heyecanlı dedi ve anlatmaya başladı. “Hüseyin amca sabah erkenden dedeme gelmiş ve olayları anlatmış dediğine göre diş sancısı çekiyormuş. rüyasında çok güzel bir diş doktoruna gitmiş. Tam ağzını açmış doktor dişine bakarken” “Hüseyin amca nın farklı bir rüya gördüğüne eminim” dedi Miraç. Gülmekten gözümden yaş geliyordu. Kahkalaları arasında devam ettirdi Emin. “ tam diş doktoruna bakarken birden odaya hayranı olduğu Gülşen Kutlu gelmiş. Tam “şarkı okusun” diye beklerken Gülşen Kutlu “NAS ve FELAK” surelerini okumaz mı”
Bu mesaja teşekkür edenler (4 kişi): Minako-chan, Linkin Park, Neo Queen Serenity, kai suzuke
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin






















-Tam “şarkı okusun” diye beklerken Gülşen Kutlu “NAS ve FELAK” surelerini okumaz mı-
ALLAHIM sabah sabah, güldürdün beni

Valla yazım hatasını görsemde aman diyip, bırakıyorum... hiç hikayenin bütünlüğünü o an bozasım gelmiyor ne yapayım... kendimi kaptırıp gidiyorum, meriç , miraç, mihrace hiçç takamıyorum kusura bakma... ay çok sevdim bu hikayeyi.
Bende ekibe katılcam


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
yup ^^
yeni bölüm *-*
bu bölüm eğlenceliydi ama bezgin senden daha eyecanlı maceralı bölümler bekliyorum *-*
mükemmlsin =)
bu arada bu meleği tasvir etmedin sen kızın fiziki özelliklerini falan merak ettim hani*
yeni böümü ışık hızıyla bekliyorum haberin olsun *-*
bekletme bizi =3
yeni bölüm *-*
bu bölüm eğlenceliydi ama bezgin senden daha eyecanlı maceralı bölümler bekliyorum *-*
mükemmlsin =)
bu arada bu meleği tasvir etmedin sen kızın fiziki özelliklerini falan merak ettim hani*
yeni böümü ışık hızıyla bekliyorum haberin olsun *-*
bekletme bizi =3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
jandark yazmış:
ekip derken hikayedeki ekipten bahsediyorsun sanırım

bunların dışında hepinize çok teşekkür ederim:) çok mutlu ettiniz beni ayrıca istediğiniz türleri söylediğinizde gelecek bölümü ona göre ayarlamaya çalışıyorum elimden geldiğince:) ve güzel haber aşk çok yakında geliyor:)



amanın amanın
eh sizden gelsin bi aşk haberi bari,
Bİzde Mamo-chan dan haber yok
Tabiki emin meleğin olduğu gruba girmekten bahsediyorum,
süper güçlerim var benimde ,, mesela yüksek bi yerden atladığımda bi kaç saniye uçabiliyorum, süper sonic gözlerimle camların ardını görebiliyorum daha ne olsun... iyi de koku alırım bakk
ekip seçmelerine gelicem bende bekleyin benii
güzel gidiyor

Bİzde Mamo-chan dan haber yok

Tabiki emin meleğin olduğu gruba girmekten bahsediyorum,
süper güçlerim var benimde ,, mesela yüksek bi yerden atladığımda bi kaç saniye uçabiliyorum, süper sonic gözlerimle camların ardını görebiliyorum daha ne olsun... iyi de koku alırım bakk

ekip seçmelerine gelicem bende bekleyin benii

güzel gidiyor

Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): bezgin
5. sayfa (Toplam 18 sayfa) [ 259 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |