Geçmiş'in Hediyesi-Tanrılar Savaşı 16. Bölüm EKLENDİ :) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Teşekkür ederiz.
Güzel olmuş okuyunca
Hadi bir bölüm daha yazalım şimdi sıra bendee:)
Güzel olmuş okuyunca

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.



gerçekten yeni bölümü beğendim.Acaba usagi hamile felan mı? yoksa bir güç yüzünden mi?hala karar veremedim bu davranışına .Minako'nun yateni yok mu tamam yaten açılmıyor ama hala yalnız hissediyor sanırım neyse eminim zamanla açılacaktır.Yeni bölümleri bekliyorum en kısa sürede mümkünse 


Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.

chopini bulabilirsem yeni bölüm sırası bende çok yakında yeni bölümümüz eklenecektir. Bizi okumaya devam edin efendim:)
@prensesbenim: Minako'nun atarlanmasının sebebi Yaten biraz gıcık çıktı. Neredeyse 4 yıl gibi bir süre geçti. Herkes çift ama Minako ki kendisi Venüs aşkın tanrıçası bir yerde o yalnız kaldı. Bence onun gider yapmasının sebebi bu.
Şok şok şok acaba Usagi hamile mi? Yoksa bebek mi geliyor? Güç yüzünden olacağını sanmıyorum. Kötü karakterler kısmını genelde ben yazıyorum romantizmin tavan yaptığı kısımlar Chopin'in eseri
Benim kötülerim öyle gelipte mide bulandırmaz. Az yesin Usagi pasta börek kurabiye belki de midesini bozdu bekleyelim görelim derim:)
@prensesbenim: Minako'nun atarlanmasının sebebi Yaten biraz gıcık çıktı. Neredeyse 4 yıl gibi bir süre geçti. Herkes çift ama Minako ki kendisi Venüs aşkın tanrıçası bir yerde o yalnız kaldı. Bence onun gider yapmasının sebebi bu.
Şok şok şok acaba Usagi hamile mi? Yoksa bebek mi geliyor? Güç yüzünden olacağını sanmıyorum. Kötü karakterler kısmını genelde ben yazıyorum romantizmin tavan yaptığı kısımlar Chopin'in eseri

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): chopinetto
LadyinDeath sen bunları söyledikten sonra usagi'nin hamile olduğuna emin oldum şüphelerim kalktı bunun için sana teşekkür ediyorum.Yeni bölümler nerde kaldı ayrıca niye
chopinetto siteye girmeyim okurlarını bekletiyor hiç anlamıyorum.daha ne kadar bekleyeceğiz bilmiyorum

chopinetto siteye girmeyim okurlarını bekletiyor hiç anlamıyorum.daha ne kadar bekleyeceğiz bilmiyorum



Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.

Sırayla ekliyoruz zaten yeni bölümün gelmemesinin Chopinle alakası yok. Hem malum final zamanları kendisi İngilterenin sulak topraklarında okuyan Elizabeth'in göz ağrısı o sebeple çok çalışması gerekiyor. Genelde de foruma giriyor sen denk gelmiyorsun belki:) Hem beklemek fflerin kaderindedir. Nerede öyle hemen her gün bir bölüm. İlham denen bir şey var değil mi ama:)
Chopiiiiinn seni seviyoruummmmmmm

Chopiiiiinn seni seviyoruummmmmmm



biliyorum ama daha ne kadar bekleyeceğiz ayrıca kusura bakmayın biraz sabırsız bir karaktere sahibim
neyse yeni bölümleri heyecanla bekliyorum 



Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.


Arkadaşkar kusura bakmayın son bir kaç gündür biraz rahatsızım, foruma girebilecek vaktim olmadı...oldukça yoğun bir programım var bilmeyenleriniz olabilir ama ben İngiltere'de okumaktayım...inanın başımı kaşıyacak vaktim yok...
3.bölüm en kısa sürede gelicek...
3.bölüm en kısa sürede gelicek...

chopinetto yorum yapmayınca sana bişey oldu sandım gerçekten korkuttun beni neyse yeni bölümde yakında geliyomuş acaba ne kadar yakında?

Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.


Teşekkürler tatlım
Yeni bölüm çok yakında gelecek belki de bu bekleyişe arka arkaya iki bölüm gelir. Chopinle bir karşılaşalım hele kaptırdı yine kendisini piyanoya:)

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.



3.Bölüm-Hoşgeldin Kıpırtı
Soğuk içime işliyor. Tuhaf. Gücümü yeniden toparlayana kadar kendime dikkat etmem gerek. Yeniden hükmetmek için sonsuzluğa bu iğrenç bedene katlanmam gerek. Yine de biliyorum imkanım var. Umut aptallar içindir benimse sahip olduğum sadece şartlar… Kullanmakla yükümlü olduğum ve sonucunu sabırla bekleyeceğim olaylar. Öyle şeyler yapacağım ki, ne olduklarını henüz bilemem ama onlar, yeryüzünün dehşeti olacak kendi payıma...
-Düşünüyorsun yazık. Düşmüşler hakkında ne derler bilirsin.
-Eski dostum hepimizin bir gün düzlüğe çıkacağını biliyorsun.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun kader sana en acımasız şekilde cevap vermişken senin gibi ulu bir tanrıyı tanrıların tanrısı yüce Zeus’u yerinden etmişken hala nasıl bu denli kesin olabiliyorsun?
-Zavallı hizmetkar. Bak etrafına kutuplarda 6 ay güneş doğmaz. Güneş yükselir yükselir ve en tepe noktaya gelir. Her yerin aydınlanacağını düşündüğün anda yeniden batmaya başlar. Başlangıç noktası beraberinde bitişi getirir ve her yer yeniden derin bir karanlığa çekilir. Bizim kaderimiz değerli dostum işte böyledir. Kötülük hiçbir zaman kaybolmaz.
-Biliyorsun güneş her zaman yeniden doğacaktır 6 ay sonrası bile. Sarı parıltısı ile her yeri aydınlatacaktır ve yokluğunda ay tüm gecenin karanlığına ufak bir ışık olacaktır. Tıpkı o taş gibi lanet olası bir kristal.
-Altın ve gümüş. Ay ve Güneş. Bu devinimi yeneceğiz sevgili dostum. Dünya denge üzerine kuruludur. Sen ve ben iyi ve kötü. Biri yükseldiğinde diğeri alçalmak zorundadır. Diğerinin yükselişi ise ötekisinin sonu olacaktır.İnsanlar buna ilahi adalet diyor. Düşünebiliyor musun ilahi? Garip bir devinim öyle değil mi?
-İnsanlar akıllarının ermediği her nokta için ilahi sözcüğünü kullanıyorlar oysa tanrıları yüzyıllardır yaptığı sadece kendi içlerinde savaşmak onlarsa sadece bir piyon. Evrene hükmetmek hükmedecek varlıklar olmadan neye yarar? Yeniden akacak kanlar ve sunaklar doyacak.
-Sense sahip olacaksın ölümün yaşadığı topraklara ve Lethenin değdiği yüce ırmaklara. Bu işte birlikteyiz. Ay ve güneş yeniden birleşmemeli. Birbirini tamamlayan bu iki güç dünyaya hükmetmemeli. Eskiden daha yeni bir yeni güç lanet olası karanlığımızda uyumamız demek. İnan bana dostum uyumak çok sıkıcı.
2 güçsüz ölümsüzün sözlerini kesen kızıl saçlarıyla bir kadın oldu.
-Ben hazırım efendim. Sizin için bilinmezliğe ve yeniden sahip olmak için vaad edilenlere. Görevimi layıkıyla yerine getireceğimden emin olabilirsiniz.
-Ah kızıl için ölümün rengi derler ama sende tatlım ölüyü bile diriltecek bir hal var. Senin başarılı olacağına inanıyorum. İhtiyacımız olanı bize getir. İntikamımızı unutma. Bize ve birliğimize inan. Yeniden görüştüğümüzde kaderimiz daha da güçlenecek.
Bir kadın karda ayak izlerini bırakarak yürüyordu. Uzun kızıl saçları havada dalgalanıyordu. Döndü arkasında bıraktığı iki muhteşem güce bakarak gülümsedi. Karanlık ve aydınlık ikisi de kendisini izliyordu ve bu kadına tarif edilemez bir duygu bahşediyordu. Gülümsedi ve karların içerisinde silüet ortadan kayboldu.
Akahana Kato Juuban Hatanesi’nin kapılarından içeri girdi...
İçeriye bir sessizlik hâkimdi. Olacakları anlatır gibiydi...
-Buyurun
-Chiba Mamoru ile bir randevum vardı.
-Bay Chiba sizi ofisinde bekliyor
-Teşekkürler
Akahana derin bir nefes aldı, uzun yıllardır alamadığı nefesleri içine çekti...Uzun yıllardır beklediği an çok yakınındaydı...İsmi gibi kaderi...kaderleri de kırmızıya bürüncekti...
-Bay Chiba?
-Bayan Kato değil mi?
-Evet...
-Lütfen buyrun...
Mamoru içindeki sıkıntıyı görmezden gelmek istiyordu... Neden şimdi? Neden bu an? Sanki aklı, ruhu kafeslere mahkum ediliyordu... Anlam veremiyordu... Gözlerini bürüyen kırmızı da neyin nesi idi?
-Demek Yale mezunusunuz, neden Japonya’ya geri döndünüz?
-Sanırım geçmişimde yaptığım hataları telafi etmek istiyorum... Memleketimi bırakmak istemiyorum
-Anladım, yalnız burada bir stajyer olmak oldukça yorucudur Bayan Kato, günlerce uykusuz kalabileceğinizi biliyorsunuz değil mi?
Uykusuzlukmuş... Oysa o uyanıklığa o denli hasretti ki...
-Benim için hiç önemli değil...
-O zaman aramıza hoş geldiniz...
-Teşekkürler Bay Chiba.
Minako hüzünlü bir şekilde dökülen yaprakları izlemekteydi. Yapraklarda onun gibi yalnızdılar. Arkadaşlarının mutluluğu her zaman için tesellisi olmuştu ama bunca zaman beklemek ve sonuçta yalnız kalmak yine de canını yakıyordu. Aşkın ebedi temsilcisi olmak oldukça zordu bir de yalnız bir tanrıçalık epey katlanılmaz bir hal almıştı. Düşündü daha öncesini ilk aşık olduğu zamanı. Ondan da arkadaşı uğruna vazgeçmişti. Üzülmesine üzülmüştü ama hiç pişman olmamıştı. Yine de üzerinden onca zaman geçmesine rağmen kalbinin deli gibi atışını hala hissedebiliyordu. Aşk böyle bir şeydi. Anlamsız ama derin sebepsiz ama gerekli. Ne demişti Persephone. Nefes almak gibi varlığı sıradan ama yokluğu imkansız… Yaten ise onun parlayan saçlarını gülen gözlerini onun için sürekli formda tutmaya çalıştığı vücudunu bir türlü göremiyordu. Herkes Yaten’in Minako’ya olan duygularından bahsediyordu ama kimse onun neden bu duyguları paylaşmadığından söz etmiyordu. Derin bir nefes aldı Minako ve yine de dedi hepimiz için er ya da geç bir şans vardır öyle değil mi?
-Minako-chaaaaaaannn!
-Ah Usagi-chan seni gördüğüme sevindim.
-Minako-chan iyi misin? O günden beri şey biliyorsun telefon haricinde bizimle görüşmedin. Seni çok merak ettik.
-Tabi iyiyim Usagi-chan. Benim gibi bir idolün üzgün olmasının hayranlarım arasında nasıl bir etki yaratacağını düşünebiliyor musun? Hem bilirsin armut üzümün rengini alır.
-Minako sanırım üzüm üzüme baka baka kararır demek istedin. Her neyse iyi olmana sevindim. Yaten işine kafanı taktığını biliyorum ama yine de fazla üzülme olur mu? Her şey olacağına varır.
-Usagi-chan biliyorum. Benimde bir şansım olacak öyle değil mi? Ben buna inanıyorum.
-Ben de inanıyorum. Minako-chan. Senin şansına bende çok inanıyorum.
Usagi kafasında Minako’nun mutluluk dolu suratı ve içerisinde kırgınlığı gizleyen gözleri arasındaki tezatlığı düşünerek evinin yolunu tutuyordu. Onun yalnız olması hem de bu denli iyi yürekli ve sevecen birinin hiç olası bir hal değildi. O esnada omzunda bir el hissetti. Derin düşüncelerinden uyandıran ve kendisini tetikleyen bir eldi.
-Usako. İyi misin? Seslendim ama duymadın.
-Mamo-chaaaan işlerinin bitmesine sevindim. İyiyim. Aslında düşünüyordum. Sence söyledikleri gibi insanlar gerçekten birbiri için mi yaratılmıştır? Yani huysuz Rei bile Yuichiro ile mutlu. Perse cehennemden kurtulup Seiya’yı buldu. Makoto yıllardır beklediği Motoki ile birlikte çalışıyor. Birbirlerini tamamlıyorlar.
-Ve sen prensesim onca olaya rağmen sonsuza kadar benimlesin. Bence insanlar birbiri için yaratılmışlardır. Tamamlayıcı unsurlar. Sen benim çocuksu yanımı tamamlıyorsun. Kendimi tüm bu ciddiyette ve sorunlarda boğmama engel oluyorsun. Sen benim hayat kaynağımı oluşturuyorsun. Senin olmayışın benim eksikliğimdir.
-Mamo-chan senin yokluğun benim yokluğum demek bunu sakın unutma.
-Benim güzel karımın aklını kim böyle karıştırdı söyle bakalım.
-Hah! Hiçbir şey! En azından halledemeyeceğim bir şey değil. Sadece biraz müdahale gerek. Biliyorsun bazen zorlamak gerek.
-Usako başkalarının işine karışmanın bize pek iyilik getireceğini sanmıyorum.
-Merak etme Mamochan her şey benim kontrolüm altında.
-Ah bende bunu söylemenden korkuyordum. Hadi evimize girelim. Hala zamanımız varken sana sarılmak istiyorum.
Ertesi gün Usagi tüm ciddiyeti ile Yaten’in karşısında dikilmek için yola koyulmuştur. Planı basit ve nettir. Ne de olsa birbirine aşık iki insanın arasını yapmak ne kadar zor olabilirdi ki?
-Bence karışmamalısın Usagi.
-Merak etme Luna sıra sana ve Artemis’e de gelecek. Birbirine aşık iki insanın arasını yapmak ne kadar zor olabilir ki?
-Sorun burada aralarını yapmak senin sorunun değil. Ayrıca bizim aramızı yapmana ihtiyacımız yok.
-Biz işimizi hallettik diyorsun yani. Ah sana inanamıyorum Luna. Evliyim diye benimle artık hiçbir şeyini paylaşmıyorsun. Yoksa siz…
-Usagiii! Yüzünü çizmemi istemiyorsan bu konuya son ver!
-Pekala, pekala şimdi uslu bir kedi ol da dikkat çekmeyelim. Yaten bizi bekliyor.Yaten masada yerini almış gözlüklerinin altından çevreyi izliyordu.Konu hakkında pek fikri yoktu. Ona söylenen gelmesiydi. O da denileni yaptı ve yerini aldı. Usagi’nin parlayan saçlarını görünce ona seslendi
-Hey odango buradayım.
-Merhaba Yaten-kun. Gelmene sevindim.
-Merhaba Usagi. Konunun acil olduğunu söyledin merak ettim doğrusu.
-Ah evet. Minako’ya aşık mısın?
-Ha ne ben? Yani şey.
-Bırak kekelemeyi. Sana Minako-chan’a karşı ne hissettiğini sordum.
-Bunlar seni ilgilendirmez Odango.
Yaten masadan kalkmak için yeltenir.
-Yaten-kun eğer beni dinleyip ona açılmazsan durum içinden çıkılmaz hal alacak. Biliyorsun artık zamanı geldi.
-Biliyorum odango ama nasıl olacağını bilmiyorum.
-Bu kısmı bana bırak. Harika bir planım var.
Usagi Yaten ile planını paylaşır ve ikisi de paylarına düşen kısmı halletmek için işe koyulurlar. Usagi Minako’nun evine doğru yola çıkmıştır.
-Minako-chaaaan.
-Usagi hoş geldin.
-Nasılsın Minako. Seni ziyarete geldim.
-Ah Usagi-chan gerçekten teşekkür ederim ama ben gerçekten iyiyim. Biliyorsun abartılacak bir şey yok.
Usagi ve Minako günün kalan yarısını birlikte geçirirler. Ta ki akşam olup hava kararıncaya kadar. Usagi beklediği işareti aldığı zaman bir fırsat yaratır ve bahçeye çıkar. Tiz bir çığlık atarak bağırır. Minako ise kulağına gelen sesin bir kız çığlığı olduğunu düşünerek balkona çıkmıştır. Tam o esnada Yaten bir şarkı mırıldanmaya başlar.
Söylemek ne zor bu güzel hisleri
Görmek her gün yeniden o güzel gözleri
Aşk tanrıçası can bulmuş faninin bedeninde
Saçlarına hapsolmuş rüzgar hes esişinde
Söylemek ne zormuş ah aşk ne kelime
Yaşamak birlikte her dakika ölesiye
Senin varlığın varlığım yokluğunsa en büyük hüzün
Yaşadığım en güzel en sonsuz duygu bu ne güzel ah yüzün.
Minako hiç beklemediği bu sözler karşısında oldukça duygulanır. Balkondan aşağı inip Yatenin kollarına kendisini atmıştır. Tam bu esnada Usagi midesinde tuhaf bir ağrı hisseder. Dünya yerinde değildir. Minako ve Yaten yerde gök yüzünde başının her yerinde birbirlerine sarılmaktadır. Sonrasında hatırladığı ise gözlerini hastanede açtığıdır.
-Neyim var benim?
-Bayan Chiba. Oldukça iyisiniz.
-Ben bilmiyorum en son hatırladığım. Ah Minako adınıza çok sevindim.
-Usagi-chan bizi düşünmemelisin. Senin artık düşünmen gereken başka birisi daha var.
-Nasıl yani?
-Tebrik ederiz Usagi-san. Dünyamız yeniden aydınlanacak.
-Üzgünüm Taiki-san ama ben hiçbir şey anlamadım.
-Hadi ama millet süslemenin ne lüzumu var. Usagi bir anne olacak olsa da hala bizim taş kafalı Usagi!
-Rei seni aptal aptal aptal! Bana nasıl taş kafalı dersin!Sana inanamıyorum. Ben hamileyim. Ben anne olacağım. Mamoru ve benim bir çocuğumuz olacak.
O an küçücük bir odadan taşan kocaman bir umuttu.
Soğuk içime işliyor. Tuhaf. Gücümü yeniden toparlayana kadar kendime dikkat etmem gerek. Yeniden hükmetmek için sonsuzluğa bu iğrenç bedene katlanmam gerek. Yine de biliyorum imkanım var. Umut aptallar içindir benimse sahip olduğum sadece şartlar… Kullanmakla yükümlü olduğum ve sonucunu sabırla bekleyeceğim olaylar. Öyle şeyler yapacağım ki, ne olduklarını henüz bilemem ama onlar, yeryüzünün dehşeti olacak kendi payıma...
-Düşünüyorsun yazık. Düşmüşler hakkında ne derler bilirsin.
-Eski dostum hepimizin bir gün düzlüğe çıkacağını biliyorsun.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun kader sana en acımasız şekilde cevap vermişken senin gibi ulu bir tanrıyı tanrıların tanrısı yüce Zeus’u yerinden etmişken hala nasıl bu denli kesin olabiliyorsun?
-Zavallı hizmetkar. Bak etrafına kutuplarda 6 ay güneş doğmaz. Güneş yükselir yükselir ve en tepe noktaya gelir. Her yerin aydınlanacağını düşündüğün anda yeniden batmaya başlar. Başlangıç noktası beraberinde bitişi getirir ve her yer yeniden derin bir karanlığa çekilir. Bizim kaderimiz değerli dostum işte böyledir. Kötülük hiçbir zaman kaybolmaz.
-Biliyorsun güneş her zaman yeniden doğacaktır 6 ay sonrası bile. Sarı parıltısı ile her yeri aydınlatacaktır ve yokluğunda ay tüm gecenin karanlığına ufak bir ışık olacaktır. Tıpkı o taş gibi lanet olası bir kristal.
-Altın ve gümüş. Ay ve Güneş. Bu devinimi yeneceğiz sevgili dostum. Dünya denge üzerine kuruludur. Sen ve ben iyi ve kötü. Biri yükseldiğinde diğeri alçalmak zorundadır. Diğerinin yükselişi ise ötekisinin sonu olacaktır.İnsanlar buna ilahi adalet diyor. Düşünebiliyor musun ilahi? Garip bir devinim öyle değil mi?
-İnsanlar akıllarının ermediği her nokta için ilahi sözcüğünü kullanıyorlar oysa tanrıları yüzyıllardır yaptığı sadece kendi içlerinde savaşmak onlarsa sadece bir piyon. Evrene hükmetmek hükmedecek varlıklar olmadan neye yarar? Yeniden akacak kanlar ve sunaklar doyacak.
-Sense sahip olacaksın ölümün yaşadığı topraklara ve Lethenin değdiği yüce ırmaklara. Bu işte birlikteyiz. Ay ve güneş yeniden birleşmemeli. Birbirini tamamlayan bu iki güç dünyaya hükmetmemeli. Eskiden daha yeni bir yeni güç lanet olası karanlığımızda uyumamız demek. İnan bana dostum uyumak çok sıkıcı.
2 güçsüz ölümsüzün sözlerini kesen kızıl saçlarıyla bir kadın oldu.
-Ben hazırım efendim. Sizin için bilinmezliğe ve yeniden sahip olmak için vaad edilenlere. Görevimi layıkıyla yerine getireceğimden emin olabilirsiniz.
-Ah kızıl için ölümün rengi derler ama sende tatlım ölüyü bile diriltecek bir hal var. Senin başarılı olacağına inanıyorum. İhtiyacımız olanı bize getir. İntikamımızı unutma. Bize ve birliğimize inan. Yeniden görüştüğümüzde kaderimiz daha da güçlenecek.
Bir kadın karda ayak izlerini bırakarak yürüyordu. Uzun kızıl saçları havada dalgalanıyordu. Döndü arkasında bıraktığı iki muhteşem güce bakarak gülümsedi. Karanlık ve aydınlık ikisi de kendisini izliyordu ve bu kadına tarif edilemez bir duygu bahşediyordu. Gülümsedi ve karların içerisinde silüet ortadan kayboldu.
Akahana Kato Juuban Hatanesi’nin kapılarından içeri girdi...
İçeriye bir sessizlik hâkimdi. Olacakları anlatır gibiydi...
-Buyurun
-Chiba Mamoru ile bir randevum vardı.
-Bay Chiba sizi ofisinde bekliyor
-Teşekkürler
Akahana derin bir nefes aldı, uzun yıllardır alamadığı nefesleri içine çekti...Uzun yıllardır beklediği an çok yakınındaydı...İsmi gibi kaderi...kaderleri de kırmızıya bürüncekti...
-Bay Chiba?
-Bayan Kato değil mi?
-Evet...
-Lütfen buyrun...
Mamoru içindeki sıkıntıyı görmezden gelmek istiyordu... Neden şimdi? Neden bu an? Sanki aklı, ruhu kafeslere mahkum ediliyordu... Anlam veremiyordu... Gözlerini bürüyen kırmızı da neyin nesi idi?
-Demek Yale mezunusunuz, neden Japonya’ya geri döndünüz?
-Sanırım geçmişimde yaptığım hataları telafi etmek istiyorum... Memleketimi bırakmak istemiyorum
-Anladım, yalnız burada bir stajyer olmak oldukça yorucudur Bayan Kato, günlerce uykusuz kalabileceğinizi biliyorsunuz değil mi?
Uykusuzlukmuş... Oysa o uyanıklığa o denli hasretti ki...
-Benim için hiç önemli değil...
-O zaman aramıza hoş geldiniz...
-Teşekkürler Bay Chiba.
Minako hüzünlü bir şekilde dökülen yaprakları izlemekteydi. Yapraklarda onun gibi yalnızdılar. Arkadaşlarının mutluluğu her zaman için tesellisi olmuştu ama bunca zaman beklemek ve sonuçta yalnız kalmak yine de canını yakıyordu. Aşkın ebedi temsilcisi olmak oldukça zordu bir de yalnız bir tanrıçalık epey katlanılmaz bir hal almıştı. Düşündü daha öncesini ilk aşık olduğu zamanı. Ondan da arkadaşı uğruna vazgeçmişti. Üzülmesine üzülmüştü ama hiç pişman olmamıştı. Yine de üzerinden onca zaman geçmesine rağmen kalbinin deli gibi atışını hala hissedebiliyordu. Aşk böyle bir şeydi. Anlamsız ama derin sebepsiz ama gerekli. Ne demişti Persephone. Nefes almak gibi varlığı sıradan ama yokluğu imkansız… Yaten ise onun parlayan saçlarını gülen gözlerini onun için sürekli formda tutmaya çalıştığı vücudunu bir türlü göremiyordu. Herkes Yaten’in Minako’ya olan duygularından bahsediyordu ama kimse onun neden bu duyguları paylaşmadığından söz etmiyordu. Derin bir nefes aldı Minako ve yine de dedi hepimiz için er ya da geç bir şans vardır öyle değil mi?
-Minako-chaaaaaaannn!
-Ah Usagi-chan seni gördüğüme sevindim.
-Minako-chan iyi misin? O günden beri şey biliyorsun telefon haricinde bizimle görüşmedin. Seni çok merak ettik.
-Tabi iyiyim Usagi-chan. Benim gibi bir idolün üzgün olmasının hayranlarım arasında nasıl bir etki yaratacağını düşünebiliyor musun? Hem bilirsin armut üzümün rengini alır.
-Minako sanırım üzüm üzüme baka baka kararır demek istedin. Her neyse iyi olmana sevindim. Yaten işine kafanı taktığını biliyorum ama yine de fazla üzülme olur mu? Her şey olacağına varır.
-Usagi-chan biliyorum. Benimde bir şansım olacak öyle değil mi? Ben buna inanıyorum.
-Ben de inanıyorum. Minako-chan. Senin şansına bende çok inanıyorum.
Usagi kafasında Minako’nun mutluluk dolu suratı ve içerisinde kırgınlığı gizleyen gözleri arasındaki tezatlığı düşünerek evinin yolunu tutuyordu. Onun yalnız olması hem de bu denli iyi yürekli ve sevecen birinin hiç olası bir hal değildi. O esnada omzunda bir el hissetti. Derin düşüncelerinden uyandıran ve kendisini tetikleyen bir eldi.
-Usako. İyi misin? Seslendim ama duymadın.
-Mamo-chaaaan işlerinin bitmesine sevindim. İyiyim. Aslında düşünüyordum. Sence söyledikleri gibi insanlar gerçekten birbiri için mi yaratılmıştır? Yani huysuz Rei bile Yuichiro ile mutlu. Perse cehennemden kurtulup Seiya’yı buldu. Makoto yıllardır beklediği Motoki ile birlikte çalışıyor. Birbirlerini tamamlıyorlar.
-Ve sen prensesim onca olaya rağmen sonsuza kadar benimlesin. Bence insanlar birbiri için yaratılmışlardır. Tamamlayıcı unsurlar. Sen benim çocuksu yanımı tamamlıyorsun. Kendimi tüm bu ciddiyette ve sorunlarda boğmama engel oluyorsun. Sen benim hayat kaynağımı oluşturuyorsun. Senin olmayışın benim eksikliğimdir.
-Mamo-chan senin yokluğun benim yokluğum demek bunu sakın unutma.
-Benim güzel karımın aklını kim böyle karıştırdı söyle bakalım.
-Hah! Hiçbir şey! En azından halledemeyeceğim bir şey değil. Sadece biraz müdahale gerek. Biliyorsun bazen zorlamak gerek.
-Usako başkalarının işine karışmanın bize pek iyilik getireceğini sanmıyorum.
-Merak etme Mamochan her şey benim kontrolüm altında.
-Ah bende bunu söylemenden korkuyordum. Hadi evimize girelim. Hala zamanımız varken sana sarılmak istiyorum.
Ertesi gün Usagi tüm ciddiyeti ile Yaten’in karşısında dikilmek için yola koyulmuştur. Planı basit ve nettir. Ne de olsa birbirine aşık iki insanın arasını yapmak ne kadar zor olabilirdi ki?
-Bence karışmamalısın Usagi.
-Merak etme Luna sıra sana ve Artemis’e de gelecek. Birbirine aşık iki insanın arasını yapmak ne kadar zor olabilir ki?
-Sorun burada aralarını yapmak senin sorunun değil. Ayrıca bizim aramızı yapmana ihtiyacımız yok.
-Biz işimizi hallettik diyorsun yani. Ah sana inanamıyorum Luna. Evliyim diye benimle artık hiçbir şeyini paylaşmıyorsun. Yoksa siz…
-Usagiii! Yüzünü çizmemi istemiyorsan bu konuya son ver!
-Pekala, pekala şimdi uslu bir kedi ol da dikkat çekmeyelim. Yaten bizi bekliyor.Yaten masada yerini almış gözlüklerinin altından çevreyi izliyordu.Konu hakkında pek fikri yoktu. Ona söylenen gelmesiydi. O da denileni yaptı ve yerini aldı. Usagi’nin parlayan saçlarını görünce ona seslendi
-Hey odango buradayım.
-Merhaba Yaten-kun. Gelmene sevindim.
-Merhaba Usagi. Konunun acil olduğunu söyledin merak ettim doğrusu.
-Ah evet. Minako’ya aşık mısın?
-Ha ne ben? Yani şey.
-Bırak kekelemeyi. Sana Minako-chan’a karşı ne hissettiğini sordum.
-Bunlar seni ilgilendirmez Odango.
Yaten masadan kalkmak için yeltenir.
-Yaten-kun eğer beni dinleyip ona açılmazsan durum içinden çıkılmaz hal alacak. Biliyorsun artık zamanı geldi.
-Biliyorum odango ama nasıl olacağını bilmiyorum.
-Bu kısmı bana bırak. Harika bir planım var.
Usagi Yaten ile planını paylaşır ve ikisi de paylarına düşen kısmı halletmek için işe koyulurlar. Usagi Minako’nun evine doğru yola çıkmıştır.
-Minako-chaaaan.
-Usagi hoş geldin.
-Nasılsın Minako. Seni ziyarete geldim.
-Ah Usagi-chan gerçekten teşekkür ederim ama ben gerçekten iyiyim. Biliyorsun abartılacak bir şey yok.
Usagi ve Minako günün kalan yarısını birlikte geçirirler. Ta ki akşam olup hava kararıncaya kadar. Usagi beklediği işareti aldığı zaman bir fırsat yaratır ve bahçeye çıkar. Tiz bir çığlık atarak bağırır. Minako ise kulağına gelen sesin bir kız çığlığı olduğunu düşünerek balkona çıkmıştır. Tam o esnada Yaten bir şarkı mırıldanmaya başlar.
Söylemek ne zor bu güzel hisleri
Görmek her gün yeniden o güzel gözleri
Aşk tanrıçası can bulmuş faninin bedeninde
Saçlarına hapsolmuş rüzgar hes esişinde
Söylemek ne zormuş ah aşk ne kelime
Yaşamak birlikte her dakika ölesiye
Senin varlığın varlığım yokluğunsa en büyük hüzün
Yaşadığım en güzel en sonsuz duygu bu ne güzel ah yüzün.
Minako hiç beklemediği bu sözler karşısında oldukça duygulanır. Balkondan aşağı inip Yatenin kollarına kendisini atmıştır. Tam bu esnada Usagi midesinde tuhaf bir ağrı hisseder. Dünya yerinde değildir. Minako ve Yaten yerde gök yüzünde başının her yerinde birbirlerine sarılmaktadır. Sonrasında hatırladığı ise gözlerini hastanede açtığıdır.
-Neyim var benim?
-Bayan Chiba. Oldukça iyisiniz.
-Ben bilmiyorum en son hatırladığım. Ah Minako adınıza çok sevindim.
-Usagi-chan bizi düşünmemelisin. Senin artık düşünmen gereken başka birisi daha var.
-Nasıl yani?
-Tebrik ederiz Usagi-san. Dünyamız yeniden aydınlanacak.
-Üzgünüm Taiki-san ama ben hiçbir şey anlamadım.
-Hadi ama millet süslemenin ne lüzumu var. Usagi bir anne olacak olsa da hala bizim taş kafalı Usagi!
-Rei seni aptal aptal aptal! Bana nasıl taş kafalı dersin!Sana inanamıyorum. Ben hamileyim. Ben anne olacağım. Mamoru ve benim bir çocuğumuz olacak.
O an küçücük bir odadan taşan kocaman bir umuttu.




2. sayfa (Toplam 18 sayfa) [ 262 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |