Gerçekler~ |
Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic |
Yazar
Mesaj



1. Kısım
Spoiler:
Komidinin üzerindeki telefonum çalmaya başladı.O orada çalmaya devam edebilirdi pek de umurumda değildi.Biraz sonra susacaktı elbet.Ancak çalıyor çalıyor ve çalıyordu.Şu lanet Olasıca telefon beni uyutacak gibi gözükmüyordu.Saate bakmak için başımı çevirdim.Saat sabahın 4’üydü.Ne için aranıyordum ki SABAHIN 4 ÜNDE...Benim daha uyumam gereken 3 Saat vardı ama. Ancak telefonum hala çalıyordu.Biraz sonra ev de çalmaya başlayacaktı.Ne güzel ninni olurlardı!Kaplumbağa hızıyla telefonu açtım.Tabii ki beklediğim bir günaydın değildi.Zaten ne zaman kibar bir insan beni aradı ki!
-Lanet olsun Gece! Neden cevap vermiyorsun telefona?
-Uyuyordum
Bu basit cevabın karşısında Deniz daha çok sinirlendi.Her an sövmeye başlayabilirdi.
-Hemen kalkıyorsun ve merkeze geliyorsun!
-Ne var başkente nükleer bomba mı düştü?
-O kadar abartı değil ama ciddi bir sorun.Yeni bir seri katilimiz oldu!
O sırada üstümü giyinmekte ve hiç dizginleştiremediğim saçlarımla uğraşmaktaydım.
-Çok sıra dışı bir olay Deniz! Hayretler içinde kaldım.Bir seri katil için mi beni uyandırdın!Lanet olsun uyumaya gidiyorum.
O sırada telefondan kaba bir erkek sesi geldi.Öldürmek için sabırsızlandığım lanet sülüktü telefondaki.
-15 dakika içinde burada oluyorsun Gece
ve telefon kapandı.Bu salağın merkezde ne işi vardı ki?En azından iyi tarafı belki onu orada öldürebilirdim. Aynada kendime baktım.Siyah kot beyaz gömlek ve beyaz convers'lerimi giymiştim.Bu kıyafetleri kesinlikle fovarimdi.Zaten herkes kotun ve dar gömleğin bana yakıştığını söyler dururdu.Bu sırada gece mavisi-siyah karışımı saçlarımı salık bırakmıştım.Sürme çektiğim koyu mavi gözlerim daha ön plana çıkmıştı.Pek makyaja bağımlı bir insan değildim. Makyajsız insanların daha güzel olduğunun kanısındayım hala.Geç kaldığımı fark edip silahımı ve sırt çantamı alıp fırladım. 15 dakika sonra hızlı siyah arabam sayesinde merkezdeydim.Merdivenleri çifter çifter çıkıp Deniz’in yanına gittim.Beni görür görmez azarlamaya başladı.
-Nerdesin kızım sen?
Umursamaz bir tavır içerisinde
-Ne yani sırf yeni bir seri katil için saat 4 kalkmadığım yetmedi bir de senin tarafından azarlanıyorum.
-Bu sefer iş ciddi.8 ekip ve 3 grup yollandı siz dâhil 5 grup olacak
-Biz dâhil?
-Sen ve Yenigün bir de Tan'la senin Kaan
-Hımım....
Deniz o sırada arkamda bir şeye odaklanıp güldü.
-Seninki geliyor.
Arkamı dönüp herkese sırıtan yakışıklı sevgilime bakmaya başladım.Kısa siyah saçlı ve gri gözlü.Uzun boylu -193- atletik ve kaslı bir vücuda sahip kendileri.Yani onu sakın kızdırmayın.Merkezde malum yakışıklığı ile yakışıklı oğlan sıfatını kapmış durumda.
Kolunu omzuma atıp Deniz’in azarlarını dinlemeye başladı.Azarlar bitince ona bir gülümseyip bana döndü.
-Eeee uykundan uyandırdıkları için kimleri vurmayı düşünüyorsun?
Ah tabi buranın agresif kızı olarak patronun yanında sülüğe silah çektiğim için her gören korkmaya başlamıştı.Ve yakışıklı sevgilim -Kaan- bu konuda her zaman benimle dalga geçerdi.
Ona bakıp gülümsedim, Çoğunlukla gülümsemem onda şaşkınlık yaratırdı.
-Hımım sülükten başlayıp seri katile kadar gitmeyi düşünüyorum.
-Zevkle yardım ederim
-Ah sağol bir mezar kazıcıya ihtiyacım olacak zaten
Bir kaşını kaldırıp gülümsedi.Daha sonra cehennem azabını çekmek üzere patronun yanına götürmeye başladı.
Odaya sigara kokusu sinmişti.Yani benim gibi sigaradan nefret eden kişiler için bir işkenceydi.Odayı tanımlamaya gerek yok klasik dağınık bir polisin odası.Kahverengi koltuklar bir masa sandalye ve bizim patronun ailesinin resimleri.Amirime patron dememi nedeni patron gibi emir verip durması.Kendisini severim.1.67 boyunda hafif kilolu(bakış açısına göre değişir kendisinde göre baya fit bir insan.) ve kafasındaki yarı saç dökülmüş diğer yarısı ise siyah ile beyaz karışımı sevimli yeri geldiğinde şeytan kurnaz bir tip.
Odaya girdiğimizde heyecanla hayal ettiğim sahnenin olması istiyordum.Ne mi?Tabi ki patronun sülüğü boğması (kendisi de çok istiyor tabi sülük üst olunca malum laf bile söylemiyoruz.Arada laf sokuyorum ama anlamayınca ne anlamı var!) Bizim patron ile sülük bir dosyayı inceliyordu.Bizim öksürmelerimiz sayesinde başlarını kaldırıp bize bakmaya başladılar.
-Ooooo kimleri görüyorum kahve filan ister misiniz?
-Ne zamandır cinayet masasına geliyorsun Ekrem?Yoksa patronumuz büyük ikramiye mi kazandı? diye sordum.
Cevap patron geldi:
-İş bu kadar ciddi olunca...Gelmesi doğal Gece.
İnanmıyorum bizim patron az kaldı onu savunacaktı.Ne olmuştu adama galiba iş baya ciddiydi.Merak etmeye başlamıştım.Kaan'ın sormaya tenezzülü bile yoktu yani iş bana kalmıştı yine.
-Sorunu bir anlatırsanız.
Sülük konuşmaya başladı.Bu ne sesti böyle kulaklarımı tıkamak istiyorum!
-Duyduğun kadarıyla yeni bir seri katil var.Şimdiye kadar bulduğumuz ceset sayısı 28.Cesetlerde aynı tanımlamalar ve aynı kanıtlar bırakılmış.Ve hala bulunamayan 2 kayıp.Büyük ihtimalle katilin yeni kurbanları bunlar.
Ellindeki dosyalara bakıp
-Biri asansör girişinden kaçırılmış.Diğeri araba kazasında.Galiba katilimiz kadına çarpıp kaza yaptırmış.
O anda kendimi tutamayıp ‘Siz manyak mısınız’ diyebilirdim.28 ceset var ve daha yeni mi haberim oluyor!
-Bize daha önce niçin haber verilmedi?
Kaan düşündüklerimi söze aktarmıştı.Belli ki o da çok şaşırmıştı.Tanrı aşkına 28 ceset.Tek düşünebildiğim buydu.
-Neden acaba ? Farkındaysanız son 20 günden beri ikinizde yoktunuz.Doğal olarak söylenemezdi.
Bu da neydi şimdi?Beni kandırabileceğini mi sanıyor bu Sülük.Yok olanlar sadece Kaan ile bendim.Ama bütün merkez yeni duymuştu.Pislik ilk önce kendi bölümüne haber verdi.Onlarda çözmeye çalıştılar tabi.Sonuç çıkmayınca ayağını sürüye sürüye merkeze geldi.Zaten Ekrem’den bu beklenir.
-Ben de buna inandım ya Ekrem.Dur tahmin gücümü kullanıp da sana nasıl bizim yeni haber aldığımızı söyleyeyim.İlk başta kendi bölümüne götürdün değil mi ? Tabi onlarda beceremediler. Sonuç olarak buraya getirmen gerekti. Eğer daha önce haberi olsaydı merkezin ki yoktu Deniz bana telefonda olayı başka şekillerde açıklardı.
Konuşmam sırasında Ekrem bozulurken patron kafasını sallayıp beni haklı bulduğunu göstermişti.Vay canına ne yetenek değil mi?
-Gece kesinlikle dedektif olmak için doğmuşsun.Süper bir tahmin düşüncen var.
Dedi Kaan.Kesinlik o böyle düşünmemişti.Ama benim düşüncemde mantıklı gelmişti.Ah işte bu yüzden onu seviyorum hiçbir zaman beğendiği bir şeye beğenmedim demez.
-Ah teşekkürler. Aslında dedektif olacaktım da Ekrem bensiz ne yapar diye gitmedim.
-Eminim sensiz çok rahat olurdum.
-Buna tüm kalbimle inanıyorum Ekrem.
-Şu aranızdaki diyalogu bitirip konuya odaklanır mısınız Ekrem ve Gece?
Hemen konuya odaklandım.Önümüzde bir hayli ciddi bir konu vardı.Patron dosyaları ikimize fırlatıp bizi odamıza gönderdi.Dosyayı inceleyip 7 de gruplarımızla olay yerine gitmemizi söylemeyi de unutmadı.İki olay yeri vardı şu anda.Biri seri katilin çalıştığı mekân diğeri de orman.Kaan her ne kadar da Yenigün ile tek başımıza itiraz etse de sonunda kabul etti.Ama bize en iğrenç olay yerini bıraktı.Seri katilin çalıştığı mekân.Iyyy.
Odama geçip birlikte dosyaları incelemeye başladık.Adam tam bir manyaktı.Kurbanları kadındı.Ve kadınlara çektirmediği işkence kalmamıştı.Ve kendini tanıtmak amaçlı kadınların sol ellerinin yüzük parmaklarını kesmişti.Ve en kötü bölümü bu kadınların hepsi evliydi.Lanet olsun hepsinin bir ailesi çocukları vardı.Ve iğrenç adam hiç acımadan hepsini öldürmüştü.
Dosyayı masamın üstüne fırlatıp başımı masaya koydum.O kadar üzülmüştüm ki eğer o adamı görürsem vuracaktım.Bir kez değil birkaç kez hem de.Bir yandan adamın hala yakalanamaması sinir ediyordu.Elimizde şüpheli bile yoktu.Ne biçim işti bu!
Düşünceler içinde boğuşurken Kaan’ın elini başımda hissetim.Saçlarımı okşuyordu.Normal de gayet iyi gelirdi ama bu hareket uykumu daha çok getirmişti.Ona bakıp gülümsedim.Şefkatli bir ses tonuyla
-Galiba hala uykun var prenses
-Hayır, sadece sinirlerim bozuk! Ve birazcık da uykum var.
-Dur bende tahmin gücümü kullanıp sinirlerinin neden bozuk olduğunu söyleyeyim.Ne dersin?
-Hah bir kere o yetenek sadece bende var.Senin yeteneğin güç.Adamları boğmakla ve kötü polis rolünü oynamakla yükümlüsün sen.
Güldü.Gülmesini de seviyorum.İnsan ona bakınca rahatlıyor ve kendini güvende hissediyordu.
Of uykum baya gelmişti.Şimdi burada uyuyabilirdim.Kendime bir kahve almalıydım.Gözlerimin yavaş yavaş kapandığını gören Kaan
-En iyisi sana kahve getiriyim.Uykun ancak böyle açılacak.
Her ne kadar saçımı okşamasını devam ettirmesini söylemek istesem de bana kahve getirmesine izin verdim.O kahve almaya giderken uykulu Yenigün odamıza girdi.Başımı kaldırıp ona gülümsedim.Bu kız da her zaman bir gariplik hissetmişimdir. Sanki kusursuzdu.Bir insan hiçbir zaman kusursuz olamayacağını herkes bilir bu bir kuraldır.Ama bu kızda bu kural değişiyordu.Kumral ve uçları kahverengi olan saçları bal rengi gözleri kusursuz vücut hatları ve küçük boyu ile o kadar şeker duruyordu ki.Gören herkes onu sevebilirdi.Merkez de tatlı küçük sıfatında…
-Günaydın küçük uykucu!Nerdeydin sen?
-Anlaşılan küçük uykucu yalnızca kardeşim olmuyor Gece.
Bu sesi gayet iyi tanıyordum.Ve karşınızda işkolik abimiz(merkezdeki sıfatı) Tan. Yenigün’ün baş belası.Normalde kardeşler abi/ablaların baş belası olurken Tan bir abi olarak kardeşinin baş belasıdır.Her yerde başına iş açar.Yani her gittiğimiz olayda olan ona olur.Ya da eğlenmeye gidince.Doğal olarak 1.85 boyuyla sürekli bağladığı kızıl saçlarıyla koyu yeşil gözleri ve Kaan’ın nefret ettiği küpesiyle bütün kızların ilgisini çeker.Aslında Kaan’da çeker ama en azında yüz vermez.Tan yüz verdiğinden dolayı birkaç erkek arkadaşla kavga ettiği olmuştur.Merkezin ikinci yakışıklısı…Ve aramızda bir şeyler geçen arkadaşım.Kaan bu konuyu bilmiyor.O gelmeden önce olmuştu zaten bilmesine gerek yok diye düşünüyorum.Benden 2 yaş büyük Kaan’la yaşıt.Tabi bu durumda küçük cadı diye çağrılıyorum onun tarafından.
-Benim uykumun olması doğal Tan.Sabahın 4.de buradaydım.
-Bizi de o zaman çağırdılar.Bazı aksaklıklar oldu.
Dedi Yenigün ters ters abisine baktı.İşte yeni tartışmaya başlayacaklardı.Bundan pek hoşlandığım söylenemez.Baya gürültü yapıyorlar.
-Bu gün olmaz uykulu halimle sizi çekmeyeceğim.Dosyayı incelediniz mi?
-Hımmm evet gelirken ben baktım.Adam psikopatın teki gibi.
-Yani bütün seri katiller psikopattır abi.
-Adamda başka bir şeyler var Yenigün.
Dedim.Gerçekten adamın evli kadınlarla ne işi olabilirdi ki? Ne yaptılar ki ona?
-Oooo kimler gelmiş ortağım.
Diye kapıda gözüktü Kaan.Hepimize kahve getirmişti.Demek ki giderken görmüştü Tan’la Yenigün’ü. Kahveleri masaya bıraktı.Sevinçle aldım kahvemi ve içmeye başladım.Ah ne güzel bu tat.Kahveyi sevmeyenlere hep garip bakmışımdır.Böyle bir tat nasıl sevilmez ki? Sıcak kahvelerimizi içip uykumuzu kaçırdıktan görevlerimizin başına döndük.Kaan ile Tan bize baya bir öğüt verdikten sonra görev yerlerine gittiler.Biz de Yenigün ile yola koyulduk.İkimizde hem endişeli hem de düşünceliydik.Sonuçta adamın kadınlara yaptığı işkencelerin gerçekleştirdiği yere gidiyorduk.İkimiz de sessizdik.Doğal bu kadar sessiz olmazdım.Anlaşılan bu davaya kafayı fazlaca takmıştım.Yenigün ise benim gibi davayı düşünmüyordu.Meraklanmıştım.
-Nedir bu sessizlik nerde bizim küçük neşe kaynağımız?
-Uğraşma benimle Gece…Sinirlerim çok bozuk.
-Ne oldu ki? Konu ne? Yoksa Tan yine bir şey mi yaptı?
-Hayır, bu sefer Kaan’dı.
Kaan mı? Yenigün’le mi uğraşmıştı.Moralini bozan Kaan olamazdı herhalde.Yapmazdı o öyle şeyler.Ama ne yaptıysa Yenigün’ün sinirlerini bozmuştu.
-Ne oldu Yenigün? Kaan sana ne yaptı?
Diye sordum biraz şaka biraz umursamazlık içerisinde.
-Geçen bizim hani merkeze geri gelen beyinsiz Ahmet var ya…
Ah bilmez miyim o Ahmet’i?Ağzından hiç bakla ıslanmazdı.Anında duyduklarını başkalarına iletirdi.Bu yüzden pek sevilmezdi.Ama konun Ahmet’le Kaan’la ne ilişkisi vardı ki.Kaan onu tanımazdı ki.Hem tanımış olsa merkezdeki ününü bildiği için konuşmazdı.Merakım iyice büyüyordu.
Devam etti büyük bir ciddiyetle:
-İşte bizim Kaan nasıl olduysa bilmiyorum onunla konuşmuş.Ve bizim beyinsiz sen ile abim hakkında bir şeyler söylemiş…
Arabayı acı bir frenle durdurdum.
Orman yolunda olduğumuzdan hiç araba yoktu.Bir şey olmazdı.Nasıl açar Ahmet ağzını? Gider gitmez ona haddinin bildirilmesi gerek yani.Yuh ya gelir gelmez direk anlatmıştı.Hem de Kaan’a.Nasıl da üzülmüştür canım benim ya.Ahmet’e boşu boşuna beyinsiz denmemiş; ne bilmesine gerek var Tan’la eski sevgili olduğumuzu…Lanet olsun.
-Eeee?
-İşte sonra Kaan bunlar doğru mu diye bana geldi.Bende her şeyi anlattım.Özellikle de belirttim bunlar eski de kaldı vs diye.
-İyi yapmışsın canım ya.Sonra ne oldu?
-Baya bozuldu ve sinirlendi.Kapıyı çarpıp gitti.
-Doğal tabi.Ama o anlayışlıdır.Anlamıştır dimi?
-İlk başta kızgın olmasını doğal karşılıyordum ama hala kızgın olması tuhaf değil mi?
-Hala kızgın mı ki? Ben neden göremedim?
-Fark etmedin mi? Abime pis pis bakıyor.Endişeliyim hem de çok.Ya sinirlenip bir şey yaparsa…
-Saçmalama yapmaz o.
Yapmaz değil mi? Beynimi kurcalamaya başlamıştı bu soru.Tamam Yenigün haklıydı ilk başlarda sinirli olması doğaldı.Ama daha sonra niye devam etmişti bu siniri? Sonuçta geçmiş geçmiştir.Oldubitti ondan önceydi.Of inanmıyorum o Ahmet’i bir dizi kurşuna dizeceğim.
-Bu ne zaman oldu Yenigün?
-3 hafta önce…Sen yoktun bir şey diyemedim kusura bakma.
-Önemli değil ama bu gün sinirli değildi dimi Kaan?
-Hayır değildi.
-O zaman aşmış bunları.Merak etme bir şey olmaz.Ama çok endişelenirsen ormana gideriz buradaki işimiz bitince ben Kaan’la konuşurum.Tamam mı?
-Tamam, o zaman.Ay birden içim rahatladı.
-E tabi doğal bu.
Arabayı yeniden sürmeye başlamıştım.Kaan sakin bir kişilikti ve düşünmeden saçma sapan işlere de kalkışmazdı.Kafamdan bu konuyu büyük bir şiddetle kovdum.Şimdi kafamın boş olması lazımdı.Davaya odaklandım.O sırada büyük eski fabrikaya geldik.3 tane de ekip duruyordu kapıda.İçimden ‘hadi bakalım iş zamanı’ diye geçirdim.
Hızlı bir şekilde arabadan inip çevreye baktım.Dağlık bir alandı.Kar yağıyordu.Karı severim hem de çok.Birden içimi bir mutluluk kapladı.Küçüklüğüme gidebilirdim.Dava gözümün önüne gelince bütün mutluluğum uçuverdi.
Fabrikaya doğru yürümeye başladık bir yandan da eldiven takmaya.Girişinde bizi Cem bekliyordu.Bizi bakıp gülümsedi ve içeriye götürdü.Koku burnuma çarpar çarpmaz kusma ihtiyacı hissettim.İçerisi kan çürümüş ceset kokuyordu.Etrafa şöyle bir baktım.Birçok işkence aleti ile kan…Tek görebildiğim bunlardı.Tanrım adam iğrençti.İnsan sıfatından çıkarılması gerek kesinlikle.
-Gece ve Yenigün nerden başlayalım?
Hızlıca bir soluk alıp:
-Nerden başlarsak başlayalım da bitsin.
Yenigünde beni onaylarcasına başını salladı.
Cem bizi ilk olarak kadınları tuttuğu yere götürdü.Bir tür penceresiz odaydı.Çürümüş yemek artıklarıyla idrar kokuyordu.Anlaşılan adam kadınların ihtiyaçlarını bile gidermesine izin vermiyordu.Duvarlarda birçok çizik vardı.Yaklaştım ve incelemeye başladım duvarları.Bir sürü çizik vardı.Ve birçok kurumuş kan lekesi.Kadınlar bağırmışlardı.Ama neden duvarları çizmişlerdi ki.Sonuçta ulaşabilecekleri bir pencere yoktu.
Cem gösterdiğim yerlerin fotoğraflarını çekti hemen.
Sonra yukarıya çıktık.Birçok masa vardı kanlı.Buralarda işkence ettiği belliydi.Masaların hemen kenarlarında birçok ilaç duruyordu.İlaçları hepsini inceledim.Çoğu uyuşturucu ve sakinleştiriciydi.Ama geri kalanları adrenalindi.
-Kalplerine adrenalin verip acıdan bayılmamalarını sağlıyormuş
Dedi Cem fısıldayarak.
-Ne kadar da korkunç
-Haklısın Yenigün.Neden bu kadar acı çektirsin ki? Ne derdi vardı kadınlarla?
-Kim bilir Gece.İğrenç bir canavardan başka bir şey değil bu pislik
Dedi Yenigün.Cem bizi başka bir yere götürdü.Gördüğüm tek şey yüzük parmaklarıydı bir kutunun içindeydiler.Hepsi dondurulmuştu. Ama hiç birinde evlilik yüzüğü yoktu.Cem:
-Anlaşılan katilin yüzük parmaklarıyla bir sorunu varmış.
O sırada başka bir kutuyu açmakla uğraşıyordum.Küçük bir kutuydu.Biraz zorladıktan sonra açıldı.İçinden her türlü evlilik yüzüğü çıktı.Hepsi temizlenmiş ve parlatılmıştı.Onlara dönüp:
-Aslında yüzük parmaklarıyla sorunu yoktu yüzüklerle sorunu vardı.
Deyip kutuyu gösterdim.İkisi de baya bir şaşırdı.Cem kutuyu incelemeye götürmek için benden aldı.Daha sonra tüm kadınların 28 tanesinin de bir düzine resmi bulunduğu odalara girdik.Duvarlara asılmıştı hepsi.Kadınların isimlerini altında fotoğrafları duruyordu.Her fotoğrafın altındaysa fotoğrafın saat kaçta nerede çekildiği ve kurbanın ne amaçla o yerlere gittiğini yazılmıştı.
Düşünemiyordum.Katil bütün kurbanlarını tanıyordu.Hem de ayrıntılı olarak.Onları izliyordu resmilerini çekiyordu.Yalnız yakaladığında ise buraya getiriyordu.Odaya koyup onları yakarışlarını dinliyordu sonra onları sıra sıra alıp işkence etmeye götürüyordu.İşkence ederken bayılmasınlar diye adrenalin veriyordu.Sonra felç edip onlara istediği işkenceyi yapıyordu.İşkence bittikten sonra yüzük parmaklarını kesip yüzüklerini alıyordu.Parmak izlerini yok edip ormana götürüyor ve hepsini gömüyordu.
Lanet olsun ne iğrençlikti bu.Bunu yapan bir insan olamazdı.Kesinlikle olamazdı.Arabayı sürerken aklımdan bir türlü gitmek bilmiyordu ne fabrika ne yüzükler…Ormana gidiyorduk Yenigün için hem oradan bizimkiler alıp eve gidebilirdik orada eğlenirdik belki de film izlerdik.Bende şu davayı en azından bir akşam için unutabilirdim.
Hava kararıyordu birazdan akşam olacaktı.Belki güneşin batışını izleyebilirdim.Ne güzel olurdu!Of ya kafamdan gitmek bilmiyordu.Unutmak istiyorum ya…
Ormana vardığımızda ekipler arama içindelerdi.Köpekler iş başındaydı.Normalde cesetleri bulmuşlardı.Niye arıyorlardı ki?Kim bilir? Bizi görünce hemen bir polis memuru bize doğru koşarak geldi.
-İyi akşamlar…Ne oluyor burada?
-Efendim Teğmen Kaan ile Tan ormanda kayboldular.
-NEEE?
Diye bağırdık Yenigün’le.Hadi ama ormanda nasıl kayboldular.Tanrı aşkına yoksa katil burada mıydı? Bayıltmış olabilirdi onları.Ama iki kişiydiler.Nasıl kaybolabilirlerdi ki? Aklım bir türlü almıyordu.
Akşam olmaya başladığından fenerlerimizi alıp yola koyulduk.Polis memurlarının aksi yönde ilerlemeye başladık.Silahımı elime alıp etrafa bakmaya başladım.Arkamda Yenigün’ün adımlarının sesi duyabiliyordum.Bu da kendimi biraz güvende hissettiriyordu.
Hava iyice kararmıştı.Yarım saatten beri arıyorduk onları.Ormanın sesi başlamıştı kendini göstermeye.Ay ve yıldızlar yoktu bulutlar kapatmıştı önlerini.Kapkaranlıktı sadece fenerlerimiz bize ışık kaynağı oluyordu.
-Gece sence bizde kaybolur muyuz?
-Saçmalama bu ormanı iyi bilirim geri döneceğiz merak etme.Şu salakları bir bulsak.
-Aynen ya bir kerede adam gibi bir iş yapsalar şaşarım, değil mi?
Bir anda durdum önümde bir şey kıpırdamıştı.Sonra yere baktım kan vardı.İleride de Tan’ın cep telefonu…
-Gece….Gece ne oldu?
Yenigün merak edip yanıma geldi.Gördüklerinden sonra soğukkanlılığını yitirmeden silahını sıkıcı kavrayıp etrafa bakmaya başladı.Biraz ilerledik.Yenigün’ün beni uyarmasıyla ilerideki bedeni gördüm.Hemen ona doğru koşmaya başladık.Hangisi olabilirdi? Tanrım lütfen bir şey olmasın.Sadece bayılmış olsun.Hangisi olursa sadece bayılmış olsun.Lütfen…
Beden yüzüstüydü.Yavaşça sırtı üstü yatırdık.Tan’dı.
Ah tanrım yüzü kan içerisindeydi.Ölmüş müydü? Yenigün ağlamaya başlamıştı.Eğildim nabzını ölçmek için.Evet hala vardı.Zayıf da değildi.Şükürler olsun.
-Nabzı var mı Gece
Diye fısıldadı.Kız hıçkırıklara boğulmak üzereydi.
-Evet, var.Şükürler olsun.Kaan nerde peki?
O sırada Tan gözlerini açmıştı biraz.Zorlukla konuşuyordu.Yenigün onu soru yağmuruna tuttu.Konuştukça yoruluyordu nefes alması da güç oluyordu.
-Zorlama onu Yenigün.Bırak biraz nefes alsın.
-Tamam, Gece.Kusura bakma ağabeycim.
Tan önemli değil gibisinden sesler çıkardı.O sırada telsizden ekiplere nerde olduğumuz söylüyordum.Bu işi yaptıktan sonra Kaan’ı aramaya çıkacaktı.
-Yenigün ben biraz daha ileriye gidiyorum.Ekipler gelecek biraz sonra.Kaan yakınlarda olmalı.
-Çok uzaklaşma…
-Elimden geleni yaparım.
İlerlemeye başladım ormanın derinliklerinde.Sürekli Kaan’ı düşünüyordum.Nerdeydi?Yaklaşmış mıydım?Bir şey olmuş muydu ona?O sırada telsizden ekiplerin Tan’ların yanına geldiğini duydum.Onlara biraz sonra geleceğimi söyledim.Kaan’ı bulmadan dönmeyi hiç düşünmüyordum.Biraz daha ilerledim.Endişem her geçen dakika artıyordu.Korkmuyordum.Çocukluktan beri ormanda büyümüştü.Tek endişem Kaan’dı.Düşünürken arkamdan bir çıtırtı duydum.Hemen arkamı dönüp etrafı kolaçan ettim.Kimse yoktu.Bir kaç kez Kaan’a seslendim.O tarafa doğru ilerken birisi kolumdan tuttu.Korkudan feneri düşürdüm elimden.Arkama dönmeye vaktim olmadan arkamdaki kişi ellerimi tutmuştu.Silahım ayakkabılarımın yanında düşmüştü.
Düşünemiyordum.Arkamdaki kesinlikle katildi ve bende yakalanmıştım.Fabrikada her sahne gözümün önüne geliyordu.Oda ve çizikler…Kanlı masalar adrenalin…Parmaklar ve yüzükler…Kesinlikle ölmüştü.Bitmişti.Ama korkmuyordum.Kaan nerdeydi?Belki de çoktan ölmüştü?Benim sevgili Kaan’ım ölmüştü belki.İçimden ağlamak geldi.Ama soğukkanlılığımı yitirmedim.Arkamdaki kişi beni sıkıca tutmuştu.Elleri çok güçlüydü kaçmam imkânsız gibi görünüyordu.Ellerimi çeviklikle bağladı.O sırada silahıma nasıl ulaşacağımı düşünüyordum.Onu vurabilirdim sonra Kaan’ın yerini öğrenebilirdim.Lanet olsun.
Katil bir eliyle ellerimi tutarken diğer elleriyle saçlarımı kulağımın önünden çekip
-Hoş geldin Gece…Sevgilim
Dedi ve bir tür silahın kabzasıyla başıma vurdu.Yere düşerken ve bayılırken tek düşündüğüm; Neden… Neden bunu neden yaptın?Niye o kadınlara zarar verdin? Neden öldürdün? Neden Kaan…
Güneş yüzüne vurmaya başlamıştı.İçinden biri şu perdeleri kapatsın diye söylendi.Huysuzlana huysuzlana uyandı.Üstüne sabahlığını giyip muhtemelen hazır olan kahvaltıya gitti.Her zamanki gibi kusursuzdu kahvaltı.Hizmetçilerin hakkını vermeliydi prenseslere layıktı…
-Suzan…Suzan…Gelebilir misin?
Diye seslendi.
-Evet hanımım, buyurun.
-Çocuklar nerde?
Sanki çok umrundaydı.Sonuçta kendi çocukları değildi.Zavallı ablasından kalan gereksiz çocuklar.Ama formalite icabı sormak zorundaydı.Sonuçta bu hizmetçileri her hafta yeni kocasına rapor veriyorlardı.
-Okuldalar hanımım…Her zamanki gibi diye yüz ekşitti hizmetçi.
Şu karşısındaki kadının yüzündeki ifadeyi görmemesini istemediği için hemen yalan bir gülümseme konduruverdi yüzüne.Bu kadından sadece o nefret etmiyordu ki herkes bu evde tüm ona hizmet edenler ve çocuklar.Sonuçta ahlaksızın önde gideniydi.İlk önce eniştesini ayartmıştı sonra eniştesini karısından boşanmaya zorlamış sonra gidip ablasına kocasının aldattığını söylemişti.Kadın üzüntüden hasta olmuş birkaç ay sonra intihar etmişti.Sonra eniştesiyle evlenip bu evin yeni hanımı olmuştu.Ne kadar kötü bir kadındı kesinlikle ölmeyi hak etmişti.Suzan böyle düşünüyordu.Son kez gülümseyip içeri gitti.
Ela kahvaltıya bakıp kahvesini yudumladı.Her sabah kalktığında yemediği bir kahvaltı onu bekliyordu.Hayatı lüks içindeydi ama hala buna alışamamıştı.Ama zengin bir kadın gibi davranıyordu.Hizmetçilerin onun hakkında ne düşündüğü önemli değildi.Evet ahlaksız iğrenç ve korkunç bir kadın olabilirdi ama zengin olmuştu ve bundan sonra para için çalışmasına gerek kalmamıştı.Kötü olabilirdi ama aynı zamanda da şanslıydı da.Kim bilebilirdi ki ablasının üzüntüden öleceğini.Küçüklüğünden beri ona üstünlük taslamıştı ve kendisinden daha yüksek yerlerde olmuştu.Bu yüzden pek sevmezdi ablasını.Öldüğüne de pek üzülmemişti ve ona göre bu normaldi.
Sigara paketinden bir sigara aldı ve yaktı.Dışarıyı izlemeye başlamıştı.Önünde güllerle kapalı bir bahçe duruyordu.Ablasının sevdiği çiçek türü ve sevdiği renk beyaz.En yakın zamanda burayı orkidelerle dolduracaktı.Aklına koymuştu bunu.
Ayağa kalktı ve odasına gitti.Üstüne vücudunun hatlarını iyi gösteren siyah bir elbise giydi.Fit bir vücudu vardı ve o bunun farkındaydı.Ayrıca güzeldi hem çok diye düşünüyordu aynaya bakarken.Annesi hep fazla güzel olduğundan yakınırdı kıskanç bir koca bulmaması için dua ederdi.
Yeşili kahverengiye çalan gözleri, ince telli dümdüz sarı saçları, kusursuz yüz hatları…Böyle bir güzellik ona verilmişti.Ve o da kullanıyordu.Dolgun dudaklarına kırmızımsı rujunu sürerken kendini inceliyordu. Lise zamanında lisedeki tüm erkekler çıkmıştı.Ablası ise hayatında bir erkekle çıkmamış olarak üniversiteyi bitirmişti.Sonra aşık olduğunu sanıp bu adamla evlenmişti.Derslerde notlarda onu kat kat geçen ablası hayat sınavında ona yenilmişti.Ne dram ama…
Evden aceleyle çıktı.Resim galerisine yetişmesi gerekiyordu.Bir zamanlar bir hiçlik uğruna sattığı resimleri sergilenecekti bu gün.Bütün tablolarını alıp yeni evinin duvarlarını süsleyecekti.Ne kadar mal olursa olsun tüm tablolarını alacaktı.Hakkı olan her şeyi alacağı gibi…
Lüks arabasını resim galerisinin olduğu yerde durdurdu.Geç kalmıştı şu yoğun trafikten .Belki birkaç resmini kaçırmıştı ama geri kalanları alacaktı.Kafasına koymuştu.Arabasından indi resim galerisine doğru ilerlemeye başladı.Tüm başlarının ona doğru döndüğünü fark etti.Güzelliğinin bir kanıtı daha…
İçeri girdi ve bir çok ünlü zengin kişileri gördü.Bir an kendisiyle gurur duydu.Buradaki tabloların çoğu onundu.Demek ki resimleri bir şeylere benziyordu.İlk resminin önünde durdu ve resmine bakmaya başladı.Bir kadın karanlıklar içinde duruyordu ve elini o karanlıktan kurtarmak için adama uzatıyordu ama adam arkasını dönmüş gidiyordu.Umutsuzluk kırık bir aşk…
Bunu ne zaman yaptığını biliyordu.Okuldaki bir çocuğu gerçekten çok sevdiği zaman…Onu da güzelliği ile elde edebileceğini sanmıştı.Ama çocuğa onu sevdiğini söyleyince aynı bu kadın gibi olmuştu.Çocuk ona bakmış
-Pardon ben zengin çocuğu değilim pek de yakışıklı değilim.Şaka mı bu?
Deyip şaşırmıştı.Sonra senin gibi kızlarla takılmam demişti.O zaman anlamamıştı o çocuğu ama şimdi gayet iyi anlıyordu.O ablası gibi kadınlar istiyordu.Sevdiği çocuk bile onun yerine ablasını tercih etmişti.Nasıl sevebilirdi ki ablasını?
Resme dalıp gitmişti.Ona yaklaşmakta ona beyefendiyi fark edememişti.Daha sonra arkasındaki iki adamın konuşmalarını duydu.Bir adam resmi anlatıyordu adam ise arada yorumlar yaparak dinliyordu.Onlara döndü iki adam onu bakıp gülümsedi.Görevli olan adama bakıp
-Bu resmi satın alacağım fiyatı ne kadar?
Yanındaki adam onu şöyle bir baktı.Görevli ise fiyatı söyledi ve çok pahalı olduğunu ekledi.Sanki çok umurundaydı ya.Sonuçta ülkenin en zengin iş adamlarından biriyle evliydi.Para onun için önemli değil istediği her şeyi alabilirdi…Her şeyi….
O sırada onu iki adamdan daha uzaktı onu izlemekte olan o kişi gördü.Neden fark edememişti ki onu…Adamın çevresinde öyle bir aura vardı ki Ela hemen çekim etkisini üstünde hissetmişti.Siyah hafiften dalgalı saçları, ilk göze çarpan nadir bir güzellikte bulunan gri gözleri uzun boyu atletik vücudu kendine güvenen duruşu ve Ela’ya bakışları…
Adam her şeyiyle Ela’yı etkilemişti.Adama gülümsedi.
-Yoksa siz de mi bu resmi almaya niyetlenmiştiniz
Lise çağındaki gibi heyecanlanmıştı.Adam gülümsemesine karşılık verdi.Ela içinde ne yakışıklı adam diye geçirdi.Zor beğenirdi ve pek çok erkek ona basit gelirdi.Ama bu yabancı hem yakışıklıydı hem de içinde bir sürü gizem saklıydı.
-Aslında evet ama bakılırsa siz çoktan satın aldınız.
Sesi güçlüydü ve kendinden emin çıkıyordu ve çok da arkadaşçaydı.Ela içindeki gurur daha çok büyümüştü demek ki bu resim herkesçe bir anlam ifade ediyordu.Bunu hissetmek ne güzeldi.
-Galiba bu güzel resmi hızlı olan aldı ne dersiniz?
-Ah kesinlikle size katılıyorum…
Ela elini uzatıp gülümsedi.Bu adama karşı gerçekten bir şeyler hissetmeye başlamıştı.Adamda uzatıp eli tuttu.
-İsmim Ela…Tanıştığıma memnun oldum bay…
-Kaan…Bende tanıştığıma memnun oldum bayan Ela…
1 saat sonra~~
Genç kadın yolda tüm hız kurallarını yıkarken tek düşündüğü kişi tanıştığı yakışıklı adamdı.Kaan ona gizem dolu gelmişti. Sanki Ela bu gizemleri çözmek istiyordu.Yavaş yavaş hepsini çözecekti. Kaan’ı hem güzelliği ile hem de zekâsıyla esir edecekti kendine.
Hayatında ilk kez birisinden bu kadar hoşlanmıştı. Ve bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Kaçırmayacaktı da.Sonuçta o eniştesini ayartıp ablasının ölümüne sebep olmuş bir sürtüğün önde gideniydi.Evindeki herkes kocası dâhil onu böyle biliyordu.
Ama Kaan onu öyle görmemişti.En azından bir saatlik konuşmalarında onu anlayabilecek bir kişi olduğunu görmüştü Ela.Bu önsezi Kaan’a olan duygularının başlangıcındaki tohumu daha da büyütmüştü.
Ela daha çok hız yaparak eve giderken bunları düşünüyordu.Hız onun eğlencesiyken tek korktuğu Kaan’a âşık olabileceği düşüncesiydi.
1 hafta sonra~~
Güneş her zamankinden daha parlak bir şekilde gülümsüyordu insanlara.Ağaçlar kuşlar böcekler çiçekler güneşin bu neşesine ortak oluyorlardı.
Bir kafede güneşin neşesiyle eğlenen insanlar yeni günün getireceklerinden habersiz kahvelerini yudumluyorlardı.Yeni güne umutla bakıyorlardı.
Genç garson karşısındaki güzel ve –her halinden belli- zengin kadına kahvesini götürürken ileride evleneceği kadının böyle olmasını hayal ediyordu. Ama o bile bu güzellikte ve zenginlikte olan kadının ne kötülükler yaptığını bilmiyordu. Ama Ela biliyordu.
Orada oturup garsonun kahvesini getirmesini izlerken havadan olsa gerek içinde garip bir neşe vardı. Normalde bu kadar umutlu ve neşeli olmazdı. Her şeyi elde etmiş bir kadın daha ne isteyebilirdi ki?
Ela bunun cevabını biliyordu ve cevap her saniye ona daha çok yaklaşıyordu.
-Yeni tablolar mı arıyorsunuz Ela?
Ela şaşkınca onunla konuşan adama baktı ve bu günün o günü olduğuna karar verdi.Karşısındaki adam sanki onun isteği üzerine gelmişti.Zarifçe gülümsedi;
-Ah hayır kafa dinlemeye geldim Kaan…Oturmaya ne dersiniz?
-Karşı koyamayacağım bir davet derdim.
Ela sandalyeyi hafifçe çekip oturan adam baktı hafif bir cilveyle.Hala nefisini kesiyordu.Kaç yıldır böyle bir yakışıklı görmemişti.Ve ondan ciddi derecede hoşlanmıştı.
-Burada tek başınıza oturmuş ne düşünüyordunuz?
-Aslında pek çok şeyi…Yeniden resim yapabileceğimi mesela
-Evet, güzel işler çıkartıyorsunuz
Ela ona şaşkınca bakarken Kaan gülerek
-Ne yani oradaki resimlerin sizin olduğunu bilmediğimi mi sanıyordunuz?
-Bilmenize şaşıyorum oradaki resimlerin hepsinin ressamı belirtilmemişti.
-Biraz araştırmacı bir doğal var…O resimleri ne zaman yaptınız?
-Üniversite çağlarındayken bazıları da lise…O zamanlar cebimde beş kuruş yoktu ve resimlerimi tek geçim kaynağımdı.
-Ve şimdi zenginsiniz o zaman inat bütün resimlerinizi almak istiyorsunuz.
-Ah evet çok doğru bir tahmin oldu. Hem araştırmacısınız hem de doğru tahminler yapabilen biri…Ayrıca duruşunuz ve bakışınız da farklı…Sizin polis ve ya dedektif olabileceğinizi düşünmeye başladım.
O sırada garson Kaan’ın önüne kahvesini bırakarak giderken Kaan sırıttı.
-Hem ressam hem insan sarrafı. Başka özelliğiniz var mı güzelliğiniz dışında.
Ela bu iltifat karşısında erimeye başladığını hissediyordu.
-İltifatınız için teşekkürler, yoksa suçluları iltifat ederek mi yakalıyorsunuz?
-Kadın olurlarsa evet.
-Hallerine acıyorum şu an.
-Aslında yakaladığımız suçlular içinde pek azı kadın. Erkekler öldürmeyi daha çok seviyor sanki?
-Öldürmek derken? Yoksa dedektif misiniz?
-Aslında hayır.Cinayet masasında çalışıyorum ve yakaladığım suçlular çoğunlukla kafayı yemiş ve gözünü kan bürümüş oluyorlar.
Ela merakla Kaan doğru uzanırken gülümsüyordu.Bu adamı çok sevmişti ve gizemlerini yavaş açıyorlardı.Hafifçe fısıldayarak
-Peki, bu kafayı yemiş olan kişiler sizce bazen haklı olabiliyorlar mı?
Kaan tek kaşını kaldırarak gülümsedi.Önündeki kadın onu resmen sırlarını çözmeye çalışıyordu. O an birden gece gibi simsiyah saçlarıyla kopkoyu okyanus derinliklerini anımsatan sır dolu çocuksu mavi gözleriyle Kaan’ı kendisine âşık etmiş olan Gece beliriverdi gözünün önünde.
Kaan gülümseyerek koltuğuna yaslanırken Ela aklından geçenleri bilmek için her şeyini verebilmeyi istedi.
-Evet, onların bazen haklı olabildiklerini düşünüyorum. Ama bazılar tam bir vahşi bir hayvan.Amaçsızca öldürüyorlar. İşte onları görünce bazen kafalarına sıkmak istiyorum ama hep Gece engel oluyor.
-Gece?
-Ah biz çoğunlukla iki grup çıkarız.Ortağımla ben ve Gece’yle ortağımın kardeşi…Gece içimizde en hassas olanı da.Çoğunlukla tüm seri katillerin yaşamasının gerektiğini düşünür.
Ela bir an umutsuzluğa kapıldı.Kaan’ın sevgilisi olduğunu düşündü.
-Gece, özel bir kişi gibime geliyor.
-Hayır değil sadece aşırı derecede hassas olan zayıf bir kız
Diye yalan söyledi Kaan.
Ela karşısındaki genç adamın yüzünü incelemeye başladı.Kusursuz yüzünde yalan söylediğine dair bir iz aradı.Ama gördüğü tek şey nefes kesebilecek kadar yakışıklı bir oldu.Kararsız kaldı. Yalan söylüyorsa çok iyi oynuyordu.Yalan söylemiyorsa şansı daha çok artmış.En güzel gülüşüyle gülümsedi.
-Anlıyorum…Zor olmalı
-Hem de nasıl.Ela istersen biraz yürüyelim tabi kahven bittiyse.
-İşiniz ne olacak?
-Bu gün o psikopat katillerle bu gün uğraşmıyorum.Kendime vakit ayırıyorum bu gün.Hem hava bu kadar güzelken onlara uğraşmak kim ister.
-Ah tamam o zaman.Biraz yürüyüş ayaklarıma iyi gelecek.Zarifçe masadan kalktı ve çantasını aldı.Kaan’la kafeden çıkarken tek düşündüğü ne istese sahip olabileceğini sağlayan güçtü.
Genç garson kahveleri ve bol bahşişi alırken güzel kadın ve ona garip gelen adamın arkasından baktı. Sonra gülümseyerek içeri başka masaya doğru gitti.
Birkaç hafta sonra~~
Etrafta büyük bir kargaşa vardır.Ortalık polis kaynıyordu.Ormanın temiz havasında tek görülenler olay yeri, çürümeye yüz tutmuş bir kadın cesedi ve polislerdir.
O sırada ormanın toprak yolundan siyah bir araba vardığında ortalık sakinleşmişti.Havada gerginlik vardı.Sanki o arabadan çıkacak olan kişi buradaki tüm polislerin korktuğu kişidir.
Siyah son model arabadan orta boylarda başındaki kahverengi saçlarının bir kısmı dökülmeye başlamış sinirli aynı zamanda da soğukkanlı bir adam çıkmıştı.Bir eliyle silahını kontrol ettikten sonra polislere doğru ilerlemeye başladı.Yanına bir polis çağırıp ona sert sert baktı.Polis bu ifadenin ‘Ne orada duruyorsun her şeyi anlatmayı başla’ demek isteğini biliyormuş gibi konuşmaya başladı.
-Efendim bir günlük çürümeye başlamış bir kadın cesedi…25-30 yaşlarında olduğunu tespit ettik.Tırnakları sökülmüş ve vücudunun birçok yerinde derin kesikler var.Tahmini olarak 25 saat önce ölmüş.Ayrıca kollarına ve bacaklarına asit dökülmüş.
Ölüm nedeni boynundaki atar damarında olan derin kesik…Vücudundaki küçük yaralara bakılırsa işkence edilmiş.
Adam polise soğukkanlılıkla tekrar bakıp çürümeye yüz tutmuş cesede doğru yürümeye başladı.
-Katil bize imza bırakmış mı?
-Evet, kadının sol elinin yüzük parmağı kesilmiş efendim
-Kanıt veya olay izinde bizi katile götürebilecek bir şey var mı?
-Ne yazık ki efendim
-Kadının kimliğini belirleyebildiniz mi peki?
-Evet, efendim.Kurbanın ismi Güler Yazar…Evli ve iki çocuğu var.Ünlü bir iş adamıyla evli.Kocası 4 gün önce kaybolduğu söylemiş.
Adam yavaşça başını sallamaya başladı.
-Bu olay gizli kalacak cinayet masasına gitmeyecek…
-Peki efendim.
-Cinayet masasından Kaan’ı çağırın bana
-Hemen
Polis yavaşça arabalara doğru ilerlerken efendisinin neden böyle yaptığına bir anlama vermeye çalışıyordu.Cinayet masasına haber verilmeyeceğini daha sonra Cinayet masasından Komiser Kaan’ı istiyordu.
Yarım Saat Sonra~~
Olay yerine gelen gri spor lüks arabayla birlikte tüm polisler merak içinde arabadan çıkacak adama baktılar.Lüks spor arabanın içinden normal giyimli oldukça uzun boylu bir adam çıktı ve olay yerine doğru yürümeye başladı.Bir eliyle silahını hazırlarken bir yandan da etrafı süzüyordu.Üstündeki beyaz gömlek siyah deri ceketiyle zıt renklerinin hoşluğunu kanıtlıyordu.Koyu mavi taşlanmış kotu siyah spor ayakkabılarıyla hem hoş hem de spor gözüküyordu.Tavırlarından aceleyle geldiği belli oluyordu.
Kaşlarını çatarak olay yerinin ve cesedinin incelemesini izleyen adama doğru yürümeye başladı.Yanına vardığında adam ona bakmadan
-Hoş geldin Kaan…Çok geç kaldığını belirtmek isterim
-Yarım saatte geldim daha ne istiyorsun?
Kaan cesedin yanına gidip çömeldi.Yaraları incelerken soğukkanlılığını koruyordu.
-İşkence görmüş…Yazık olmuş kadına.
-Başka?
Kaan adama bakıp cesede geri döndürdü bakışlarını…Bir süre sonra şokla tepesinde dikilen adama bakıp ayağa kalktı.
-Bu diğer cesetlerle aynı imzayı taşıyor...Lanet olsun!
-Başımız bir seri katil ile belada.
-Her hangi bir kanıt?
-Sıfır…Ne bir iz ne bir kumaş parçası onu bırak saç teli yok.
-Anlaşılan bir profesyonelle karşı karşıyayız
-Şimdi ne yapacağız?
-Kolay Kaan sen işine devam edeceksin bizde bunu gizli tutacağız.
-Kaç tane şüphelimiz var?
-5, 6 tane…Adli tıptan kişiler gelmeden bir de sen bak dedim.
-Aynı yaralar,aynı şekilde ölüm, bir öncekiler gibi ormana gömülmüş.Aynı kişinin yaptığı çok belli.
-Tahminlerin nedir Kaan?
Yavaşça arabalara doğru yürüyordu iki adam.Kaan dalgınca tekrar olay yerine baktı.Sonra sert bakışlarını adama döndürdü.
-İki kişi yapmış olması yüksek ya da 3-4… Ama tek kişi bu işi başaramaz.Seri katiller de insandır ve onlar da hata yapar.Sanki birileri bu yapılan hataları düzeltiyor.
-Ben de öle düşünüyorum.Ve bu organizasyona birkaç kişi eklemek istiyorum.
Kaan etrafı izlemeye başladı.Soğuk yüzünü dondururken sadece buradan bir an önce gitmek istiyordu.
-Kim mesela?
-Gece
Kaan şokla arkasında duran adama doğru baktı.
-Gece mi?
-Çok zeki soğukkanlı oldukça dikkatli senin kadar cesur ve güçlü…Tam isteğim özellikler…
-Sen Gece’yi sevmezsin…Ne planlıyorsun anlamıyorum ama Gece’yi karıştırma bu işe.
-Sen dedin diye onu bu işin dışında tutmayacağım.O yetenekli biri, her ne kadar dilini tutamasa da.
-Başkalarını al ama Gece’ye dokunma
-Kim mesela, Yenigün ile Tan mı? Onlar zaten bu işin içindeler Kaan…Bir tek Gece eksik.
Kaan sabırsızca arabaya ilerlemeye başladı.Sinirinden kuduruyordu.Arkasını dönüp adam sert sert baktı.
-Ona zarar gelirse çok ağır ödersin.
Adam alayla Kaan bakıp
-Gece’yi bu kadar düşünebilmen oldukça şaşırtıcı, ben o kadında takılı kalacaksın diye düşünüyordum.
Kaan şaşırtıcı bir hızla arkasını dönüp adamın yakasına yapıştı.
-Benden de mi şüphelenmeye başladın lanet olasıca?
Adam yavaşça Kaan’ın elinden kurtulup arabasına doğru gitti.
-Biliyorsun Kaan ben oldukça şüpheli biriyim.Dikkatli ol da duymasın.Biliyorsun kadınlar nedenlerine bakmadan aldatan erkeğin canını okur.
Kaan cevap olarak hiçbir şey söylemedi.Arabasına binip sertçe kapıyı çekti.Başını direksiyona koyup düşünmeye başladı.Gece’nin işe karışacak olması onu oldukça zor durumda bırakıyordu.Tam her şey düzene gitmişken Gece’nin gelişi her şeyi karıştıracaktı.İçinden küfür etti.Yavaşça arabayı çalıştırırken karşınsındaki arabanın gittiğini gördü.Sinirle içini çekti.
-Teşekkürler sana, lanet olasıca Ekrem…
Birkaç saat sonra~~
Güneş üzüntüyle batarken bir dağın ardında adam geniş pencerelerden endişeyle onu izliyordu.Ne düşüneceğini bilmeyen adam güneş gibi kaybolmak istiyordu.Buraya gelmemeliydi ama gelmişti.Kalbi söz dinlememişti ki…Onu görmek için atıyordu hala.
Gözlerinde elindeki içkiye çevirdi adam ve daldı derin düşüncelerine.
Kadın merdivenlerden çıkarken bu gün nasıl yorucu geçtiğini düşünüyordu.Bir yandan kaç gündür görmediği sevgilisini…Endişelenmiyordu aslında sadece özlüyordu.Bunu kendine de yakıştıramıyordu.Bakışları bir an elindeki telefonuna gitti.Hiç aramamıştı bile.Gelince görecekti o asıl.10 metre yakınına bile yaklaştırmayacaktı.Yavaşça kapıyı açtı ve bakışlarını duvarlarının bir bölümü cam olan yatak odasında duran adama çevirdi.İlk önce şüphe etti ama sonra odanın içini doldurmuş parfümü duyumsadı.Çocukça bir sevinç ve kızgınlıkla ışıkları açıp gürültülü bir şekilde sırt çantasını yere bıraktı.
Adam yerinde sıçradı ve arkasında kızgın kızgın bakan kızı gördü.Yüzüne o çarpık gülümsemelerinden biri yerleştirip ona ilerledi.Yavaşça saçlarından öptü.Sonra geri çekilip kadının yüzüne baktı.
Kadın ona hala kızgındı.
-Babanın evi mi? Ne işin var evimde?
-Evet sevgilimin evi.
-Hiç kusura bakma Kaan Bey artık sevgiliniz yok
-Hah! Niyemiş efendim o?
-Kadınlar hakkında bir şeyler biliyorsan ihmal edilmekten hoşlanmadıklarını da bilirsin.
-Ne yani ihmal mi ettim seni? Görende hiç görüşmüyoruz sanır.
-Alo! Farkındaysan bir hafta oldu!
-O kadar oldu mu canım? Hiç farkına varmamıştım.
Gece daha çok sinirlenip kıyafetlerini alıp banyoya gitti.Kaan ise bu küçük kızgın cadıyı ne yapacağını düşünüyordu.Yavaş kalkıp mutfağa yöneldi.Yeteneklerini göstermek üzere ellerini sıvadı.
O sırada küvette diz çökmüş düşünüyordu.Kafasına akan soğuk sular umurunda değildi.Kafası sürekli Ekrem’in gönderdiği fotoğrafları ve imalı sözlerine kayıyordu.Ekrem’in dediklerini düşünecek olursa Kaan onu aldatıyordu.Bir süre sonra kafasından kovdu bu sözleri.Hızlıca duş alıp kıyafetlerini giydi.Saçlarını kurutmakla uğraşmamak istemiyordu.Banyodan çıkar çıkmaz burnuna lezzet dalgası çarptı.Kaan yine yapacağını yapmıştı.Ancak bu yemekle onun kalbini almaya çalışıyorsa yanılıyordu.Ağır ağır mutfağa ilerledi.
Masadaki yemeklerinin yanındaki mumlar onu şaşırtmıştı.Salatayı hazırlamakta olan Kaan’a dönüp
-Ne oldu romantik havaya mı giriyoruz?
Dedi.
Kaan ona hızlıca bakıp hazırladığı salatayı masaya koydu.Sonra gülümseyerek ona baktı.
-Romantizm yaparsam biraz kalbini alabilirim diye düşünmüştüm.
-Rüşvetler kabul edilmez!
Kaan kaş çatarak önündeki kadına baktı.
-Niye diğer kadınlar gibi olmuyorsun?
-Sığ olmak tarzım değil ne yapabilirim.
Gece hızlıca ilerleyip mumları kaldırırken Kaan somurtmaya başlamıştı.Sonra içkileri kaldırırken
-Bari onları kaldırma!
-Benim evimde içki yasak hatırlatırım sana!
-Seni duyan hiç içki içmemiş sanacak.
-Evet, ne yani çok mu temiz mi geldim?
-Of sevgilim ne yapacağım ben seni?
Kaan ışıkları açmaya giden Gece’yi belinden yakalayıp kendine çekti.Kadın yeni yıkanmış ıslak saçlarını kokladı ilk önce sonra yanağına öpücük kondurdu.
-Yılışma yalakacı seni!
-Şimdi de yalakacı oldum öyle mi?Yakında ne diyeceksin bana?
-Düşünmem lazım ama merak etme çok geniş olan yaratıcılığım halleder bu işi.
Çenesini kadın başına dayayarak kadının onu çekip götürmesine izin verdi.Gece ışıkları açtı.Sonra masaya doğru gitmeye başladı.Başında çenesini dayamış Kaan’ı da sürüklüyordu bu sırada.Sonra ona dönerek
-Belimi bıraksan diyorum.
-Teşekkür etmeden olmaz.
-Neden bu kadar teşekkür meraklısın yoksa küçükken travma mı geçirdin?
-Sen neden teşekkür etmemeye inat ediyorsun?
-Of …
Gece uzanıp Kaan dudaklarına küçük öpücük kondurdu.Kaan ona şaşkınca bakarken Gece sevgiyle bakıyordu.
-Teşekkürler sevgilim
Kaan sırıtarak
-Anlaşıldı her zaman teşekkür isteyeceğim.
-Oldu başka isteğin?
-İçkiler? Lütfen…
-Hayır asla olmaz.
Gece Kaan elinden kurtarırken Kaan onu kendine çekip öptü.Gece geri çekilirken gülümsüyordu.Kaan ona bakıp
-Ben bu inatçı kadını seviyorum ya…Ne yapacağım doktor hanım? Sevmek yakışmıyor bana.
-Daha çok operasyona çıkın beyefendi.İyi gelir.
-Özür dilerim Gece.Seninle ilgilenmediğimin farkındayım ama şu operasyon çok işimi alıyor.
-Biliyorum ama telefon diye bir icat var onu kullanabilirdin.
-Özür dilerim sevgilim bir dahakine on dakikada bir arayacağım seni…
Gece yaramazlık yapıp pişman olan çocukların takındığı ifadeye sahip yüze baktı.Sonra gülerek kolların çıktı ve sandalye çekip oturdu.
-Affedildin Kaan.Şimdi tekrar beni kızdırmadan yemeği yiyelim.Yoksa bu kadar lezzetli yemeklerin tadı gidecek.
Kaan gülerek karşısına oturdu Gece’nin.Yemeklerini yemeye başladılar.Kaan Gece’nin her hareketini izliyordu.Hem hayrandı hem aşıktı karşısındaki kadına.
-Ne oldu bu gün yorgunsun gibi?
-Evet bir manyağı daha yakalarken yine kaçırıldım.
-Gidip o manyağı vuracağım.
-Merak etme ben vurdum topuğundan.
-Seni mafya babası yapalım Gece! Yakışır valla.
-Anlamıyorum niye hep ben kaçırılıyorum…Ya da neden hep başıma silah dayanıyor manyaklar tarafından.
-Bende katil olsaydım ilk seni kaçırırdım.
-Bende topuğundan vururdum.
-Silahı almayı akıl ederdim merak etme!
-Olsun ben bir yolunu bulur yine vururdum.
-Düşünemiyorum…Büyük ihtimal beni baştan çıkarırdın o güzelliğinle.
-Aklıma bu gelmemişti ya. Uygulayacağım bunu.
-Tamam bende katil olursam ilk seni kaçıracağım.
-Anlaştık o zaman.
-Anlaştık benim mafya sevgilim…
İkisi kahkahalarla yemeğe devam ettiler.Bir süre sonra ikisi bulaşıkları yıkarken Gece Kaan’ın yalakalıklarına ters ters cevap veriyordu.
Bir süre sonra koltuklara oturdular.Kaan Geceyi yakınına çekip saçlarını öptü.
- Ne filmi izliyoruz bu gün?
Dedi uykulu bir sesle Gece.
-Sen büyük ihtimal filmin yarısında uyuyakalacağın için seni pek alakadar etmiyor.
-Oldu, seni duyan her filmde uyuyakaldığımı sanır.
-Öyle değil mi?
Gece omzuna vurunca kıvırmaya başladı Kaan.
-Tamam canım sen tüm filmleri pür dikkat izliyorsun.
-Aferin öğreniyorsun yavaş yavaş.
-Korku filmi koyuyorum.
-Of sıkılıyorum ben onlardan.
-Korku filmlerinden sıkılamazsın yasaklıyorum.
-Akşam operasyona gitmeyecek miydin sen?
-Evet ne oldu ki?
-Film yüzünden geç kalma.
-Kalmam merak etme.
-Pekala.
-Bu arada Ekrem seni aradı değil mi?
-Evet! Ama neden gizli yürütülüyor anlamıyorum.
-Önemli kişilerden şüphelendiği için gizli tutuyor.
-Yarın onunla konuşmaya gideceğim.Sonra 20 gün izin alacağım patrondan.
-İzin verir mi ki?
-Bu günlerde çok yorulduğumu kendisi söyledi.İzin verir büyük ihtimal.
-Bana da izin verir o zaman.
-Ekrem zaten kendi grubuna çekmedi mi seni?
-Patron bundan hoşlanmıyor ama ne yapabilirim.
-İzin alma sen.Bir kaç gün sonra Ekrem götürür olayı zaten. Bende şu 20 günlük izinde operasyona iyice odaklanırım.
-Tamam o zaman.Seviyorum senin kurnazlığını
-Sevmediğin özelliğim yok zaten.
Bir süre sonra gülerek korku filmini izleyen Gece’ye susması için uğraşan Kaan’ı izliyordu yıldızlar.Bir kaç saat sonra bu kez uyuklayan Gece’yi izliyordu Kaan.Yavaşça ayak uçlarına kaymış örtüyü örtü üstlerini.Filmin sonunda ise yavaşça kucağına alıp yatağa yatırdığı Gece’ye son kez bakıp alnından öptü.Ses çıkarmadan ceketini alıp nefret ederek telefonunu çıkardı.Ela’yı arayıp evden dışarı çıktı.
Akşamüstü~~
Toplantı odasına hızla giren Ekrem masa oturan kişilere bir göz gezdirdi ve sonra masanın ortasına giderek elindeki fotoğrafları koydu.Masadaki herkes sessiz ona gözlerini dikmişti.Ekrem ise sakin bir şekilde sandalye çekip oturdu.
-Evet baylar ve bayanlar elimizde ne var?
-Aslında bir çok ipucu…Ama nasıl yorumlanacağına bağlı.
Ekrem yavaşça masanın karşısındaki kadına baktı.Kadının kumral uzun saçları güzel yüzünün her iki tarafından dökülüyordu.Ciddiyet sarmış ela gözlerini Ekrem’e dikmişti.Duruşuyla sesindeki ciddi tavır ile saygı gören bir kadındı.Ekrem grubunda en çok Gül’ün sözlerini ciddiyete alırdı.
-Evet dinliyorum seni Gül?
-Aslında imza konusuna değinmek istiyorum.Bir çok seri katil bunu bilinçsizce yapar başlardı.Yani imza bırakmayı düşünmezler.Ancak bir süre sonra sürekli bu kanıtı bırakırlar ve bu onlar fantezi olur.Ancak bu olayda sanki ilgi çekmek için yapılmış bir imza bu.
Masa onu dikkatle dinlemeye başlar
-Sanki özellikle yapılmış gibi.Katil bizi farklı bir yere yönlendirmişte olabilir.Kaç günden beri evliliği biten veya evlilikle sorun yaşayan kişileri inceliyoruz ama nedense bir sonuç çıkmıyor.
Ekrem yavaş pencereye doğru ilerlerken
-Yani sen şu anda katilin sırf yanlış tarafa gitmemizi isteği için mi imza bıraktığını düşünüyorsun?Aslında katilimizin evlilik ile sorunu olmamasına rağmen sırf dikkat çekmek için parmakları kestiğini mi söylüyorsun?
-Evet öyle söylüyorum.Hem katilin erkek olduğunu düşünüyoruz elimizde kanıt olmamasına rağmen ama kadın olabilir de.
Ekrem Gül’e ters ters bakarak konuşmaya başlar.
-Sanki ben bunu düşünmedim!Onun için de araştırma yapıyoruz merak etme.
-Peki şüphelendiğimiz kişiler?
Soru odaya hızlıca dalan genç kadından gelmişti.Her göreni büyüleyen kızıl saçları dalga dalga omuzlarından iniyordu.Rengine karar verilemeyen mavi-yeşil gözleri güzel yüzünü çevreliyordu.Atletik vücuduyla kapıya dayanmış duruyordu.
Ekrem genç kadına bakmadan
-Ne işin var burada Gizem?
-Ne biliyim canın vurulmak filan istemiştir diye geldim.
-Eksik kalsın Gizem bana bir manyak yetiyor.
-Gece’den bahsediyorsun değil mi Ekrem?
-O kızın ne özelliği var? Her bir şey olduğunda grubun içine onu dahil ediyorsun!
-Kaan gruba dahil olurken bir şey demiyorsun ama!
Gül tartışacak ikiliye dönüp kaşlarını çattı;
-Başka zaman yapsanız olmuyor mu şu kavganızı?
O sırada içeriye giren Okan ikiliye bir göz gezdirip göz devirdi.Dünyayı takmayan asiliğiyle masaya oturdu.O sırada Ekrem tartışmayı bırakmış dosyaları inceliyordu.Okan’ın geldiğini görünce dönüp ona baktı.Okan durumu anlayıp hemen rapor vermeye başladı.
-Şüpheliler üstünde biraz araştırma yaptım.Ayrıca adli tıp’a gidip bir şey buldular mı diye baktım.
-Sonuç?
-Umut verici…Ama büyük yerlerdekilerin parmağı var.
Gül Okan dönüp merakla baktı.
-Ne kadar büyük?
-Ekrem kadar olabilir…
Gizem diğerlerine bakarak
-Demek ki şüphelilerimiz doğru…Bir bakıma…
Ekrem Okan’ın uzattığı dosyayı okurken Gül Okan’a döndü.
-Diğerleri nerde?
-Savaş beyefendi yarım saat içinde burada olacağını söyledi.Diğerleri ne alemde bilmiyorum…
Gül hafifçe başını sallayıp çalışma grubuna döndü.
-Evet bu günkü işlerimiz bitti arkadaşlar.Dağılabilirsiniz.
Odada yalnız dördü kalınca Gizem Ekrem’e döndü.
-Eee ne zaman Gece’yi işin içine katacaksın.
-Kaan’ın görmediği bir zaman.
Okan pis pis sırıtarak Ekrem’e döndü.
-Yoksa izin vermiyor mu beyefendi?
Gül dosyadan başını kaldırıp Okan’a döndü.
-Tabi ki izin vermez.Ekrem gibi bir patron olursa başında Allah bilir Gece’ye ne olur?
-Merak etme Ekrem onu babasıymış gibi korur.
-Kapayın çenenizi…Gece’yi sevmediğinizin farkındayım.
Gül ciddi bir tavırla
-Ne alaka.Gece büyük bir saygım var sonuçta sana silah çekebilen tek kişi.
-Aynen öle Ekrem ben Gece’yi pek sevmem ama saygım sonsuz.
Okan Gül’e dönerek
-Gül, sana kesinlikle katılıyorum.Hem baya da güzel kız nesini beğenmeyeyim?
-Abartmasan diyorum Okan! Kızın sevgilisi var.
Okan Gizem’e döndü bu kez.
-Hayatım yakında öle bir şey de olmayacak bana güven!
Ekrem buz gibi bakışlarını onlara çevirip
-Susmanız için bir kez daha kapayın çenenizi mi demem gerek?
Oda sessizliğin içinde sürüklenirken kapıdan bir görevli bir kişi gelip
-Ekrem Bey misafirimiz geldi.
Okan hafifçe gülümseyerek
-Tahmin edeyim kim?
Gül de gülümsüyordu o ara
-Cevap vereyim… Gece
-İşinizin başına döndün…Ben de şu asi kızla konuşacağım
-Kolay gelsin sana…Dikkat et vurulma ha!
-Defol Okan!
-Okan’ın dediğini dikkate al.Damarına basma!
-Sen de mi Gül?
-Aynen Ekrem sensiz ne yaparım ben?
Ekrem Gizem’e dönerek kaş çatmaya başladı.
-Sus Gizem…Sizinle uğraşacak sabrım yok! Hepsini Gece’ye saklıyorum
Deyip odadan çıktı.
~~~
Gece masanın yanına duran iki koltuktan birine oturmuş dava dosyasını inceliyordu.Üstündeki beyaz kayık yaka kazağı ve siyah kotu ile zıt renkleri tüm ihtişamlığı ile taşıyordu.Siyah ve bir parça gece mavisi olan saçlarını at kuyruğu yapmıştı.Koltukta o kadar zarif duruyordu kimse onun polis olduğunu düşünmezdi.
Ekrem yavaşça içeri girip kapıyı kapattı.Gece ona bakmadan dosyayı inceliyordu.Ekrem içinden sabır diledi ve Gece’ye döndü.
-Hoş geldin Gece
Gece başını dosyadan başını kaldırmadan
-Hoş bulduk Ekrem.
Ekrem Gece’nin karşısına oturdu ve ona baktı.Genç kadın ne kadar da güzeldi.Onu uzun zamandır tanıyordu.Her ne kadar Gece ondan nefret etse de o, ona büyük bir sevgiyle bağlıydı.Ve biliyordu ki Gece bunu hissediyordu.
-Gördüğün kadarıyla küçük hanım seni davamda istiyorum.
-Ben mal değilim Ekrem! Rica etmesini öğren!
-Sana emir veriyorum Gece. Bir emirde rica olmaz!
Gece Ekrem odaya girdiğinden beri ilk onun yüzüne baktı.Yüzünde ne yapacağı tahmin edilemeyen bir ifade vardı.Bir sadist gibi gülümsedi.
-Sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun?
Ekrem kaşlarını çattı ve sinirle kısılmış olan bir çift mavi göze baktı.
-Üstün olarak Gece…Bunu o küçük aklından çıkarmasan iyi olur?
-Vay canına hakaret etmeyi de öğrenmişsin.Kutluyorum Ekrem.
Ekrem sabırsızca bir iç çekti.Ve ayağa kalktı.Gece doğru eğildi.
-Davanın halini gördün sana ihtiyacım var biliyorsun!
-Farkındayım ama birkaç sorum olacak.
-Söyle lütfen.
-Kaan senin için –dava için- ne yapıyor?
-Git onu sevgiline sor!
-Sordum ama pekiyi cevap alamadım.
-Pekala, onların içine girmek için uğraşıyor.
-Ben ne yapacağım?
-Kabul ediyorsun o zaman?
-Kabul ettiğimi düşün ben ne için görevlendireceksin?
-Okan’la çalışacaksın uygun mu?
-Sence?
-Sorularıma sorularla cevap verme Gece!
-Peki Ekrem, kabul ediyorum.Zaten 20 günlük izin aldım.Ancak Okan’la çalışacaksam Tan ve Yenigün’le de çalışmak isterim.
-Siz dörtlüyü asla ayıramayacağım herhalde.
-Evet, bir sorunun mu var?
-Hayır. Yok! Yarın sabah gel sana tüm bulduklarımızı anlatayım.Bu gece git eğlen Gece! Yorgun görünüyorsun.
-Bu seni ilgilendirmez Ekrem.
Gece o sırada dışarıya çıkıyordu.Ancak Ekrem’in sözü onu durdurdu.Yaralı bir kalple ona baktı.Ekrem o iki kelimeyi tekrarladı.
-Babanım Gece!
Gece hafifçe gülümsedi.Kapıdan çıkmadan önce son kez Ekrem’e baktı.
-Benim babam öldü Ekrem Bey!
Kapı kapandı.Oda da üzgün bir baba kaldı.Koridorlar ise üzgün bir kızı taşımaya başladı.Kim bilebilirdi ki? Gece uzun zaman önce soyadını değiştirmiş ve babasının hiç sevmediği eski ortağı ile çalışmaya başlamıştı.Ondan hayatı boyunca nefret etmişti.Hafifçe güldü.Baba kız tekrar bir davada çalışıyordu.Ve onları bir araya getiren tek şey davaydı.Ne acıydı ama!
Akşam~~
Soğuk bir akşam… Bir restaurant… Bir masa…Bir tarafında karşısındaki adama aşık olan genç bir kadın…Diğer tarafında işinden yorulmuş sıkıldığını belli etmemeye çalışan bir adam.Bir müzik…Sessizlik…Şaraplar….Dans, tutku, unutulan nedenler… Ne olacağını bilmeyen bir restaurant... Biraz sonra nefretle ve bir kalbin kırılmış parçalarıyla dolacak olan bir restaurant.
Tan arabayı ünlü lüks bir restaurantın karşısında durdurdu.Arabadan inen iki genç kadına baktı.İkisi de birbirinden daha güzeldi.Biri hayatının gerçek ama geçmişte kalmış aşkı diğeri hayatının önemli bir parçası… Yavaşça onlara ilerledi anahtarı ilerideki genç adama attı.İki genç kadını da koluna aldı ve hızla içeriye yürümeye başladı.
O sırada çalan bir telefon olacak olanı geciktirmişti biraz.Gece Tan’a gülümsedi.Dışarı çıktı ve hastalık hastası annesiyle konuşmaya başladı.Genç kadın siyah elbiseyi tüm ihtişamıyla taşıyordu.Hafifçe gülerek annesiyle konuşurken o kadar güzeldi ki…
Tan Yenigün’le içeriye girerken genç kadının sözlerini dinleyip gülüyordu.Ancak bir anda gülmesi soldu ve yerinde dondu.Yenigün’e baktı.Genç kadın dudağını ısırmıştı.Olamaz diye mırıldanıp duruyordu.Tan içinden küfür etti ve arkasını döndü.Gece oraya gelirken bir kez daha küfür etti.Yenigün’ü orada bırakıp Gece’ye doğru ilerledi.
-Güzelim istersen başka bir yere gidelim.
Gece tek kaşını kaldırıp ona baktı.
-Niye yakışıklı beyefendi!
-Burası seni sıkar diye düşündüm.
-Yalancı çekil önümden…
-Hadi Gece gidelim lütfen!
-Hayır hiçbir yere gitmiyorum Tan! Ne saklıyorsun benden?
Gece oraya gelen Yenigün’e baktı .Yenigün’ün yüzünü bir hüzün kaplamıştı. Gece bir anda ciddiyetle ikisine baktı. Yenigün hafifçe mırıldandı.
-Lütfen Gece gidelim! Lütfen!
Gece hızla ikisini geçti.Ve yerinde dondu.Kalbinin yere düşüşünü duydu önce sonra kırılmasını…Gözleri doldu aynı restaurantın kalbinin kırık parçalarıyla dolması gibi.Tan’ın yanına geldiğini duymadı.Ona sarılmasını hissetmedi.Hızla çıkışlarını duymadı.Tan’ın omzunda gözyaşı döktüğünü anımsamıyordu.Yenigün’ün sırtını sıvazlamasını duyumsamadı bile…
Sadece aklı ona o manzarayı gösteriyordu.Beyninde sadece bu cümleler dönüyordu.Ne kadar atmak istese de gözlerinin önüne gelip duruyordu.
Kaan başka bir kadını öpüyordu.O masada o restaurantta başka bir kadını…Başka bir kadını….
Bulutsuz bir gece…Yıldızların parıldamasına eşlik eden bir ay…Rüzgarlar yavaşça esiyordu…Bir kadın…Üstünde gece kadar siyah bir elbise vücudunu sarıyordu.Yanındaki genç adam çaresizce ona bakıyordu.Genç kadının sevgilisi bir kumar oynamıştı ve hayatının en önemli parçasını kaybediyordu.Genç adam hafifçe başını iki yana salladı.Genç kadın hızla restauranta girdi.Arkasından çaresizlikle ilerleyen iki kişi bıraktı.
Tan yanındaki Yenigün’e baktı.Genç kadın başını hafifçe salladı.Tan Gece’nin arkasından restauranta girdi hızla.Gece’nin yanına gidip kolunu tuttu.Genç kadın onun elinden kurtulmak istese de Tan’ın gücüyle ona döndü.Genç adam Gece’ye bakıp kaşlarını hafifçe çattı.Gece’nin kızgın yüzüne baktı.Tanrım ne kadar güzeldi bu kadın…
-Bırak beni Tan! Bir şey yapmayacağım…
-Eminim! Bana silahını ver.
-Bir şey yapmayacağım dedim sana!
-Veriyorsun dedim…Tekrarlatma beni!
Tan elini Gece’nin bacağındaki silaha uzattı.Gece ona öyle bir bakış attı ki Tan bir an geri adım istedi.Gece hızlıca elbisesinin altındaki silahını Tan’a uzattı.Tan silahı alıp emniyet kilidi kontrol edip beline yerleştirdi.Gece onu izliyordu.Bakışları kesişince ikisi de başlarını çevirmedi.
-Ben ne dersem bana karşı bir şey söylemeyeceksin.
-Ne yapmayı planlıyorsun söyle bana…
-Hayır!
Gece hızla Kaanların masasına doğru ilerdi.Kaan yanındaki kadınla gülüp konuşuyordu bazen de öpüyordu.Gece’nin içinde öyle bir hiddet vardı ki silahı yanında olsaydı ikisini de vurabilirdi.Masaya yaklaştı ve Tan’a baktı.Tan ona bakıp yanına geldi.Gece Tan’ın koluna girdi ve Kaan’ı selamladı.
Kaan onu gördüğünde bembeyaz kesildi.Masaya gelen kişi Geceydi.Bir tanrıça kadar güzeldi ve zarifti.Kızdığı belliydi.Ama kızgınlık yüzüne öyle bir güzellik vermişti ki Kaan’ın nefesi kesildi. Terliyordu bembeyaz kesildiğini biliyordu.Elleri titriyordu. Konuşamıyordu.Nefes alamıyordu.Gece sanki ona hayat veriyordu ve o gittiğinde Kaan ölecekti.Tek bir şey biliyordu; Gece’sini kaybetmişti.
Gece Kaan’ın yüzünün bem
-Lanet olsun Gece! Neden cevap vermiyorsun telefona?
-Uyuyordum
Bu basit cevabın karşısında Deniz daha çok sinirlendi.Her an sövmeye başlayabilirdi.
-Hemen kalkıyorsun ve merkeze geliyorsun!
-Ne var başkente nükleer bomba mı düştü?
-O kadar abartı değil ama ciddi bir sorun.Yeni bir seri katilimiz oldu!
O sırada üstümü giyinmekte ve hiç dizginleştiremediğim saçlarımla uğraşmaktaydım.
-Çok sıra dışı bir olay Deniz! Hayretler içinde kaldım.Bir seri katil için mi beni uyandırdın!Lanet olsun uyumaya gidiyorum.
O sırada telefondan kaba bir erkek sesi geldi.Öldürmek için sabırsızlandığım lanet sülüktü telefondaki.
-15 dakika içinde burada oluyorsun Gece
ve telefon kapandı.Bu salağın merkezde ne işi vardı ki?En azından iyi tarafı belki onu orada öldürebilirdim. Aynada kendime baktım.Siyah kot beyaz gömlek ve beyaz convers'lerimi giymiştim.Bu kıyafetleri kesinlikle fovarimdi.Zaten herkes kotun ve dar gömleğin bana yakıştığını söyler dururdu.Bu sırada gece mavisi-siyah karışımı saçlarımı salık bırakmıştım.Sürme çektiğim koyu mavi gözlerim daha ön plana çıkmıştı.Pek makyaja bağımlı bir insan değildim. Makyajsız insanların daha güzel olduğunun kanısındayım hala.Geç kaldığımı fark edip silahımı ve sırt çantamı alıp fırladım. 15 dakika sonra hızlı siyah arabam sayesinde merkezdeydim.Merdivenleri çifter çifter çıkıp Deniz’in yanına gittim.Beni görür görmez azarlamaya başladı.
-Nerdesin kızım sen?
Umursamaz bir tavır içerisinde
-Ne yani sırf yeni bir seri katil için saat 4 kalkmadığım yetmedi bir de senin tarafından azarlanıyorum.
-Bu sefer iş ciddi.8 ekip ve 3 grup yollandı siz dâhil 5 grup olacak
-Biz dâhil?
-Sen ve Yenigün bir de Tan'la senin Kaan
-Hımım....
Deniz o sırada arkamda bir şeye odaklanıp güldü.
-Seninki geliyor.
Arkamı dönüp herkese sırıtan yakışıklı sevgilime bakmaya başladım.Kısa siyah saçlı ve gri gözlü.Uzun boylu -193- atletik ve kaslı bir vücuda sahip kendileri.Yani onu sakın kızdırmayın.Merkezde malum yakışıklığı ile yakışıklı oğlan sıfatını kapmış durumda.
Kolunu omzuma atıp Deniz’in azarlarını dinlemeye başladı.Azarlar bitince ona bir gülümseyip bana döndü.
-Eeee uykundan uyandırdıkları için kimleri vurmayı düşünüyorsun?
Ah tabi buranın agresif kızı olarak patronun yanında sülüğe silah çektiğim için her gören korkmaya başlamıştı.Ve yakışıklı sevgilim -Kaan- bu konuda her zaman benimle dalga geçerdi.
Ona bakıp gülümsedim, Çoğunlukla gülümsemem onda şaşkınlık yaratırdı.
-Hımım sülükten başlayıp seri katile kadar gitmeyi düşünüyorum.
-Zevkle yardım ederim
-Ah sağol bir mezar kazıcıya ihtiyacım olacak zaten
Bir kaşını kaldırıp gülümsedi.Daha sonra cehennem azabını çekmek üzere patronun yanına götürmeye başladı.
Odaya sigara kokusu sinmişti.Yani benim gibi sigaradan nefret eden kişiler için bir işkenceydi.Odayı tanımlamaya gerek yok klasik dağınık bir polisin odası.Kahverengi koltuklar bir masa sandalye ve bizim patronun ailesinin resimleri.Amirime patron dememi nedeni patron gibi emir verip durması.Kendisini severim.1.67 boyunda hafif kilolu(bakış açısına göre değişir kendisinde göre baya fit bir insan.) ve kafasındaki yarı saç dökülmüş diğer yarısı ise siyah ile beyaz karışımı sevimli yeri geldiğinde şeytan kurnaz bir tip.
Odaya girdiğimizde heyecanla hayal ettiğim sahnenin olması istiyordum.Ne mi?Tabi ki patronun sülüğü boğması (kendisi de çok istiyor tabi sülük üst olunca malum laf bile söylemiyoruz.Arada laf sokuyorum ama anlamayınca ne anlamı var!) Bizim patron ile sülük bir dosyayı inceliyordu.Bizim öksürmelerimiz sayesinde başlarını kaldırıp bize bakmaya başladılar.
-Ooooo kimleri görüyorum kahve filan ister misiniz?
-Ne zamandır cinayet masasına geliyorsun Ekrem?Yoksa patronumuz büyük ikramiye mi kazandı? diye sordum.
Cevap patron geldi:
-İş bu kadar ciddi olunca...Gelmesi doğal Gece.
İnanmıyorum bizim patron az kaldı onu savunacaktı.Ne olmuştu adama galiba iş baya ciddiydi.Merak etmeye başlamıştım.Kaan'ın sormaya tenezzülü bile yoktu yani iş bana kalmıştı yine.
-Sorunu bir anlatırsanız.
Sülük konuşmaya başladı.Bu ne sesti böyle kulaklarımı tıkamak istiyorum!
-Duyduğun kadarıyla yeni bir seri katil var.Şimdiye kadar bulduğumuz ceset sayısı 28.Cesetlerde aynı tanımlamalar ve aynı kanıtlar bırakılmış.Ve hala bulunamayan 2 kayıp.Büyük ihtimalle katilin yeni kurbanları bunlar.
Ellindeki dosyalara bakıp
-Biri asansör girişinden kaçırılmış.Diğeri araba kazasında.Galiba katilimiz kadına çarpıp kaza yaptırmış.
O anda kendimi tutamayıp ‘Siz manyak mısınız’ diyebilirdim.28 ceset var ve daha yeni mi haberim oluyor!
-Bize daha önce niçin haber verilmedi?
Kaan düşündüklerimi söze aktarmıştı.Belli ki o da çok şaşırmıştı.Tanrı aşkına 28 ceset.Tek düşünebildiğim buydu.
-Neden acaba ? Farkındaysanız son 20 günden beri ikinizde yoktunuz.Doğal olarak söylenemezdi.
Bu da neydi şimdi?Beni kandırabileceğini mi sanıyor bu Sülük.Yok olanlar sadece Kaan ile bendim.Ama bütün merkez yeni duymuştu.Pislik ilk önce kendi bölümüne haber verdi.Onlarda çözmeye çalıştılar tabi.Sonuç çıkmayınca ayağını sürüye sürüye merkeze geldi.Zaten Ekrem’den bu beklenir.
-Ben de buna inandım ya Ekrem.Dur tahmin gücümü kullanıp da sana nasıl bizim yeni haber aldığımızı söyleyeyim.İlk başta kendi bölümüne götürdün değil mi ? Tabi onlarda beceremediler. Sonuç olarak buraya getirmen gerekti. Eğer daha önce haberi olsaydı merkezin ki yoktu Deniz bana telefonda olayı başka şekillerde açıklardı.
Konuşmam sırasında Ekrem bozulurken patron kafasını sallayıp beni haklı bulduğunu göstermişti.Vay canına ne yetenek değil mi?
-Gece kesinlikle dedektif olmak için doğmuşsun.Süper bir tahmin düşüncen var.
Dedi Kaan.Kesinlik o böyle düşünmemişti.Ama benim düşüncemde mantıklı gelmişti.Ah işte bu yüzden onu seviyorum hiçbir zaman beğendiği bir şeye beğenmedim demez.
-Ah teşekkürler. Aslında dedektif olacaktım da Ekrem bensiz ne yapar diye gitmedim.
-Eminim sensiz çok rahat olurdum.
-Buna tüm kalbimle inanıyorum Ekrem.
-Şu aranızdaki diyalogu bitirip konuya odaklanır mısınız Ekrem ve Gece?
Hemen konuya odaklandım.Önümüzde bir hayli ciddi bir konu vardı.Patron dosyaları ikimize fırlatıp bizi odamıza gönderdi.Dosyayı inceleyip 7 de gruplarımızla olay yerine gitmemizi söylemeyi de unutmadı.İki olay yeri vardı şu anda.Biri seri katilin çalıştığı mekân diğeri de orman.Kaan her ne kadar da Yenigün ile tek başımıza itiraz etse de sonunda kabul etti.Ama bize en iğrenç olay yerini bıraktı.Seri katilin çalıştığı mekân.Iyyy.
Odama geçip birlikte dosyaları incelemeye başladık.Adam tam bir manyaktı.Kurbanları kadındı.Ve kadınlara çektirmediği işkence kalmamıştı.Ve kendini tanıtmak amaçlı kadınların sol ellerinin yüzük parmaklarını kesmişti.Ve en kötü bölümü bu kadınların hepsi evliydi.Lanet olsun hepsinin bir ailesi çocukları vardı.Ve iğrenç adam hiç acımadan hepsini öldürmüştü.
Dosyayı masamın üstüne fırlatıp başımı masaya koydum.O kadar üzülmüştüm ki eğer o adamı görürsem vuracaktım.Bir kez değil birkaç kez hem de.Bir yandan adamın hala yakalanamaması sinir ediyordu.Elimizde şüpheli bile yoktu.Ne biçim işti bu!
Düşünceler içinde boğuşurken Kaan’ın elini başımda hissetim.Saçlarımı okşuyordu.Normal de gayet iyi gelirdi ama bu hareket uykumu daha çok getirmişti.Ona bakıp gülümsedim.Şefkatli bir ses tonuyla
-Galiba hala uykun var prenses
-Hayır, sadece sinirlerim bozuk! Ve birazcık da uykum var.
-Dur bende tahmin gücümü kullanıp sinirlerinin neden bozuk olduğunu söyleyeyim.Ne dersin?
-Hah bir kere o yetenek sadece bende var.Senin yeteneğin güç.Adamları boğmakla ve kötü polis rolünü oynamakla yükümlüsün sen.
Güldü.Gülmesini de seviyorum.İnsan ona bakınca rahatlıyor ve kendini güvende hissediyordu.
Of uykum baya gelmişti.Şimdi burada uyuyabilirdim.Kendime bir kahve almalıydım.Gözlerimin yavaş yavaş kapandığını gören Kaan
-En iyisi sana kahve getiriyim.Uykun ancak böyle açılacak.
Her ne kadar saçımı okşamasını devam ettirmesini söylemek istesem de bana kahve getirmesine izin verdim.O kahve almaya giderken uykulu Yenigün odamıza girdi.Başımı kaldırıp ona gülümsedim.Bu kız da her zaman bir gariplik hissetmişimdir. Sanki kusursuzdu.Bir insan hiçbir zaman kusursuz olamayacağını herkes bilir bu bir kuraldır.Ama bu kızda bu kural değişiyordu.Kumral ve uçları kahverengi olan saçları bal rengi gözleri kusursuz vücut hatları ve küçük boyu ile o kadar şeker duruyordu ki.Gören herkes onu sevebilirdi.Merkez de tatlı küçük sıfatında…
-Günaydın küçük uykucu!Nerdeydin sen?
-Anlaşılan küçük uykucu yalnızca kardeşim olmuyor Gece.
Bu sesi gayet iyi tanıyordum.Ve karşınızda işkolik abimiz(merkezdeki sıfatı) Tan. Yenigün’ün baş belası.Normalde kardeşler abi/ablaların baş belası olurken Tan bir abi olarak kardeşinin baş belasıdır.Her yerde başına iş açar.Yani her gittiğimiz olayda olan ona olur.Ya da eğlenmeye gidince.Doğal olarak 1.85 boyuyla sürekli bağladığı kızıl saçlarıyla koyu yeşil gözleri ve Kaan’ın nefret ettiği küpesiyle bütün kızların ilgisini çeker.Aslında Kaan’da çeker ama en azında yüz vermez.Tan yüz verdiğinden dolayı birkaç erkek arkadaşla kavga ettiği olmuştur.Merkezin ikinci yakışıklısı…Ve aramızda bir şeyler geçen arkadaşım.Kaan bu konuyu bilmiyor.O gelmeden önce olmuştu zaten bilmesine gerek yok diye düşünüyorum.Benden 2 yaş büyük Kaan’la yaşıt.Tabi bu durumda küçük cadı diye çağrılıyorum onun tarafından.
-Benim uykumun olması doğal Tan.Sabahın 4.de buradaydım.
-Bizi de o zaman çağırdılar.Bazı aksaklıklar oldu.
Dedi Yenigün ters ters abisine baktı.İşte yeni tartışmaya başlayacaklardı.Bundan pek hoşlandığım söylenemez.Baya gürültü yapıyorlar.
-Bu gün olmaz uykulu halimle sizi çekmeyeceğim.Dosyayı incelediniz mi?
-Hımmm evet gelirken ben baktım.Adam psikopatın teki gibi.
-Yani bütün seri katiller psikopattır abi.
-Adamda başka bir şeyler var Yenigün.
Dedim.Gerçekten adamın evli kadınlarla ne işi olabilirdi ki? Ne yaptılar ki ona?
-Oooo kimler gelmiş ortağım.
Diye kapıda gözüktü Kaan.Hepimize kahve getirmişti.Demek ki giderken görmüştü Tan’la Yenigün’ü. Kahveleri masaya bıraktı.Sevinçle aldım kahvemi ve içmeye başladım.Ah ne güzel bu tat.Kahveyi sevmeyenlere hep garip bakmışımdır.Böyle bir tat nasıl sevilmez ki? Sıcak kahvelerimizi içip uykumuzu kaçırdıktan görevlerimizin başına döndük.Kaan ile Tan bize baya bir öğüt verdikten sonra görev yerlerine gittiler.Biz de Yenigün ile yola koyulduk.İkimizde hem endişeli hem de düşünceliydik.Sonuçta adamın kadınlara yaptığı işkencelerin gerçekleştirdiği yere gidiyorduk.İkimiz de sessizdik.Doğal bu kadar sessiz olmazdım.Anlaşılan bu davaya kafayı fazlaca takmıştım.Yenigün ise benim gibi davayı düşünmüyordu.Meraklanmıştım.
-Nedir bu sessizlik nerde bizim küçük neşe kaynağımız?
-Uğraşma benimle Gece…Sinirlerim çok bozuk.
-Ne oldu ki? Konu ne? Yoksa Tan yine bir şey mi yaptı?
-Hayır, bu sefer Kaan’dı.
Kaan mı? Yenigün’le mi uğraşmıştı.Moralini bozan Kaan olamazdı herhalde.Yapmazdı o öyle şeyler.Ama ne yaptıysa Yenigün’ün sinirlerini bozmuştu.
-Ne oldu Yenigün? Kaan sana ne yaptı?
Diye sordum biraz şaka biraz umursamazlık içerisinde.
-Geçen bizim hani merkeze geri gelen beyinsiz Ahmet var ya…
Ah bilmez miyim o Ahmet’i?Ağzından hiç bakla ıslanmazdı.Anında duyduklarını başkalarına iletirdi.Bu yüzden pek sevilmezdi.Ama konun Ahmet’le Kaan’la ne ilişkisi vardı ki.Kaan onu tanımazdı ki.Hem tanımış olsa merkezdeki ününü bildiği için konuşmazdı.Merakım iyice büyüyordu.
Devam etti büyük bir ciddiyetle:
-İşte bizim Kaan nasıl olduysa bilmiyorum onunla konuşmuş.Ve bizim beyinsiz sen ile abim hakkında bir şeyler söylemiş…
Arabayı acı bir frenle durdurdum.
Orman yolunda olduğumuzdan hiç araba yoktu.Bir şey olmazdı.Nasıl açar Ahmet ağzını? Gider gitmez ona haddinin bildirilmesi gerek yani.Yuh ya gelir gelmez direk anlatmıştı.Hem de Kaan’a.Nasıl da üzülmüştür canım benim ya.Ahmet’e boşu boşuna beyinsiz denmemiş; ne bilmesine gerek var Tan’la eski sevgili olduğumuzu…Lanet olsun.
-Eeee?
-İşte sonra Kaan bunlar doğru mu diye bana geldi.Bende her şeyi anlattım.Özellikle de belirttim bunlar eski de kaldı vs diye.
-İyi yapmışsın canım ya.Sonra ne oldu?
-Baya bozuldu ve sinirlendi.Kapıyı çarpıp gitti.
-Doğal tabi.Ama o anlayışlıdır.Anlamıştır dimi?
-İlk başta kızgın olmasını doğal karşılıyordum ama hala kızgın olması tuhaf değil mi?
-Hala kızgın mı ki? Ben neden göremedim?
-Fark etmedin mi? Abime pis pis bakıyor.Endişeliyim hem de çok.Ya sinirlenip bir şey yaparsa…
-Saçmalama yapmaz o.
Yapmaz değil mi? Beynimi kurcalamaya başlamıştı bu soru.Tamam Yenigün haklıydı ilk başlarda sinirli olması doğaldı.Ama daha sonra niye devam etmişti bu siniri? Sonuçta geçmiş geçmiştir.Oldubitti ondan önceydi.Of inanmıyorum o Ahmet’i bir dizi kurşuna dizeceğim.
-Bu ne zaman oldu Yenigün?
-3 hafta önce…Sen yoktun bir şey diyemedim kusura bakma.
-Önemli değil ama bu gün sinirli değildi dimi Kaan?
-Hayır değildi.
-O zaman aşmış bunları.Merak etme bir şey olmaz.Ama çok endişelenirsen ormana gideriz buradaki işimiz bitince ben Kaan’la konuşurum.Tamam mı?
-Tamam, o zaman.Ay birden içim rahatladı.
-E tabi doğal bu.
Arabayı yeniden sürmeye başlamıştım.Kaan sakin bir kişilikti ve düşünmeden saçma sapan işlere de kalkışmazdı.Kafamdan bu konuyu büyük bir şiddetle kovdum.Şimdi kafamın boş olması lazımdı.Davaya odaklandım.O sırada büyük eski fabrikaya geldik.3 tane de ekip duruyordu kapıda.İçimden ‘hadi bakalım iş zamanı’ diye geçirdim.
Hızlı bir şekilde arabadan inip çevreye baktım.Dağlık bir alandı.Kar yağıyordu.Karı severim hem de çok.Birden içimi bir mutluluk kapladı.Küçüklüğüme gidebilirdim.Dava gözümün önüne gelince bütün mutluluğum uçuverdi.
Fabrikaya doğru yürümeye başladık bir yandan da eldiven takmaya.Girişinde bizi Cem bekliyordu.Bizi bakıp gülümsedi ve içeriye götürdü.Koku burnuma çarpar çarpmaz kusma ihtiyacı hissettim.İçerisi kan çürümüş ceset kokuyordu.Etrafa şöyle bir baktım.Birçok işkence aleti ile kan…Tek görebildiğim bunlardı.Tanrım adam iğrençti.İnsan sıfatından çıkarılması gerek kesinlikle.
-Gece ve Yenigün nerden başlayalım?
Hızlıca bir soluk alıp:
-Nerden başlarsak başlayalım da bitsin.
Yenigünde beni onaylarcasına başını salladı.
Cem bizi ilk olarak kadınları tuttuğu yere götürdü.Bir tür penceresiz odaydı.Çürümüş yemek artıklarıyla idrar kokuyordu.Anlaşılan adam kadınların ihtiyaçlarını bile gidermesine izin vermiyordu.Duvarlarda birçok çizik vardı.Yaklaştım ve incelemeye başladım duvarları.Bir sürü çizik vardı.Ve birçok kurumuş kan lekesi.Kadınlar bağırmışlardı.Ama neden duvarları çizmişlerdi ki.Sonuçta ulaşabilecekleri bir pencere yoktu.
Cem gösterdiğim yerlerin fotoğraflarını çekti hemen.
Sonra yukarıya çıktık.Birçok masa vardı kanlı.Buralarda işkence ettiği belliydi.Masaların hemen kenarlarında birçok ilaç duruyordu.İlaçları hepsini inceledim.Çoğu uyuşturucu ve sakinleştiriciydi.Ama geri kalanları adrenalindi.
-Kalplerine adrenalin verip acıdan bayılmamalarını sağlıyormuş
Dedi Cem fısıldayarak.
-Ne kadar da korkunç
-Haklısın Yenigün.Neden bu kadar acı çektirsin ki? Ne derdi vardı kadınlarla?
-Kim bilir Gece.İğrenç bir canavardan başka bir şey değil bu pislik
Dedi Yenigün.Cem bizi başka bir yere götürdü.Gördüğüm tek şey yüzük parmaklarıydı bir kutunun içindeydiler.Hepsi dondurulmuştu. Ama hiç birinde evlilik yüzüğü yoktu.Cem:
-Anlaşılan katilin yüzük parmaklarıyla bir sorunu varmış.
O sırada başka bir kutuyu açmakla uğraşıyordum.Küçük bir kutuydu.Biraz zorladıktan sonra açıldı.İçinden her türlü evlilik yüzüğü çıktı.Hepsi temizlenmiş ve parlatılmıştı.Onlara dönüp:
-Aslında yüzük parmaklarıyla sorunu yoktu yüzüklerle sorunu vardı.
Deyip kutuyu gösterdim.İkisi de baya bir şaşırdı.Cem kutuyu incelemeye götürmek için benden aldı.Daha sonra tüm kadınların 28 tanesinin de bir düzine resmi bulunduğu odalara girdik.Duvarlara asılmıştı hepsi.Kadınların isimlerini altında fotoğrafları duruyordu.Her fotoğrafın altındaysa fotoğrafın saat kaçta nerede çekildiği ve kurbanın ne amaçla o yerlere gittiğini yazılmıştı.
Düşünemiyordum.Katil bütün kurbanlarını tanıyordu.Hem de ayrıntılı olarak.Onları izliyordu resmilerini çekiyordu.Yalnız yakaladığında ise buraya getiriyordu.Odaya koyup onları yakarışlarını dinliyordu sonra onları sıra sıra alıp işkence etmeye götürüyordu.İşkence ederken bayılmasınlar diye adrenalin veriyordu.Sonra felç edip onlara istediği işkenceyi yapıyordu.İşkence bittikten sonra yüzük parmaklarını kesip yüzüklerini alıyordu.Parmak izlerini yok edip ormana götürüyor ve hepsini gömüyordu.
Lanet olsun ne iğrençlikti bu.Bunu yapan bir insan olamazdı.Kesinlikle olamazdı.Arabayı sürerken aklımdan bir türlü gitmek bilmiyordu ne fabrika ne yüzükler…Ormana gidiyorduk Yenigün için hem oradan bizimkiler alıp eve gidebilirdik orada eğlenirdik belki de film izlerdik.Bende şu davayı en azından bir akşam için unutabilirdim.
Hava kararıyordu birazdan akşam olacaktı.Belki güneşin batışını izleyebilirdim.Ne güzel olurdu!Of ya kafamdan gitmek bilmiyordu.Unutmak istiyorum ya…
Ormana vardığımızda ekipler arama içindelerdi.Köpekler iş başındaydı.Normalde cesetleri bulmuşlardı.Niye arıyorlardı ki?Kim bilir? Bizi görünce hemen bir polis memuru bize doğru koşarak geldi.
-İyi akşamlar…Ne oluyor burada?
-Efendim Teğmen Kaan ile Tan ormanda kayboldular.
-NEEE?
Diye bağırdık Yenigün’le.Hadi ama ormanda nasıl kayboldular.Tanrı aşkına yoksa katil burada mıydı? Bayıltmış olabilirdi onları.Ama iki kişiydiler.Nasıl kaybolabilirlerdi ki? Aklım bir türlü almıyordu.
Akşam olmaya başladığından fenerlerimizi alıp yola koyulduk.Polis memurlarının aksi yönde ilerlemeye başladık.Silahımı elime alıp etrafa bakmaya başladım.Arkamda Yenigün’ün adımlarının sesi duyabiliyordum.Bu da kendimi biraz güvende hissettiriyordu.
Hava iyice kararmıştı.Yarım saatten beri arıyorduk onları.Ormanın sesi başlamıştı kendini göstermeye.Ay ve yıldızlar yoktu bulutlar kapatmıştı önlerini.Kapkaranlıktı sadece fenerlerimiz bize ışık kaynağı oluyordu.
-Gece sence bizde kaybolur muyuz?
-Saçmalama bu ormanı iyi bilirim geri döneceğiz merak etme.Şu salakları bir bulsak.
-Aynen ya bir kerede adam gibi bir iş yapsalar şaşarım, değil mi?
Bir anda durdum önümde bir şey kıpırdamıştı.Sonra yere baktım kan vardı.İleride de Tan’ın cep telefonu…
-Gece….Gece ne oldu?
Yenigün merak edip yanıma geldi.Gördüklerinden sonra soğukkanlılığını yitirmeden silahını sıkıcı kavrayıp etrafa bakmaya başladı.Biraz ilerledik.Yenigün’ün beni uyarmasıyla ilerideki bedeni gördüm.Hemen ona doğru koşmaya başladık.Hangisi olabilirdi? Tanrım lütfen bir şey olmasın.Sadece bayılmış olsun.Hangisi olursa sadece bayılmış olsun.Lütfen…
Beden yüzüstüydü.Yavaşça sırtı üstü yatırdık.Tan’dı.
Ah tanrım yüzü kan içerisindeydi.Ölmüş müydü? Yenigün ağlamaya başlamıştı.Eğildim nabzını ölçmek için.Evet hala vardı.Zayıf da değildi.Şükürler olsun.
-Nabzı var mı Gece
Diye fısıldadı.Kız hıçkırıklara boğulmak üzereydi.
-Evet, var.Şükürler olsun.Kaan nerde peki?
O sırada Tan gözlerini açmıştı biraz.Zorlukla konuşuyordu.Yenigün onu soru yağmuruna tuttu.Konuştukça yoruluyordu nefes alması da güç oluyordu.
-Zorlama onu Yenigün.Bırak biraz nefes alsın.
-Tamam, Gece.Kusura bakma ağabeycim.
Tan önemli değil gibisinden sesler çıkardı.O sırada telsizden ekiplere nerde olduğumuz söylüyordum.Bu işi yaptıktan sonra Kaan’ı aramaya çıkacaktı.
-Yenigün ben biraz daha ileriye gidiyorum.Ekipler gelecek biraz sonra.Kaan yakınlarda olmalı.
-Çok uzaklaşma…
-Elimden geleni yaparım.
İlerlemeye başladım ormanın derinliklerinde.Sürekli Kaan’ı düşünüyordum.Nerdeydi?Yaklaşmış mıydım?Bir şey olmuş muydu ona?O sırada telsizden ekiplerin Tan’ların yanına geldiğini duydum.Onlara biraz sonra geleceğimi söyledim.Kaan’ı bulmadan dönmeyi hiç düşünmüyordum.Biraz daha ilerledim.Endişem her geçen dakika artıyordu.Korkmuyordum.Çocukluktan beri ormanda büyümüştü.Tek endişem Kaan’dı.Düşünürken arkamdan bir çıtırtı duydum.Hemen arkamı dönüp etrafı kolaçan ettim.Kimse yoktu.Bir kaç kez Kaan’a seslendim.O tarafa doğru ilerken birisi kolumdan tuttu.Korkudan feneri düşürdüm elimden.Arkama dönmeye vaktim olmadan arkamdaki kişi ellerimi tutmuştu.Silahım ayakkabılarımın yanında düşmüştü.
Düşünemiyordum.Arkamdaki kesinlikle katildi ve bende yakalanmıştım.Fabrikada her sahne gözümün önüne geliyordu.Oda ve çizikler…Kanlı masalar adrenalin…Parmaklar ve yüzükler…Kesinlikle ölmüştü.Bitmişti.Ama korkmuyordum.Kaan nerdeydi?Belki de çoktan ölmüştü?Benim sevgili Kaan’ım ölmüştü belki.İçimden ağlamak geldi.Ama soğukkanlılığımı yitirmedim.Arkamdaki kişi beni sıkıca tutmuştu.Elleri çok güçlüydü kaçmam imkânsız gibi görünüyordu.Ellerimi çeviklikle bağladı.O sırada silahıma nasıl ulaşacağımı düşünüyordum.Onu vurabilirdim sonra Kaan’ın yerini öğrenebilirdim.Lanet olsun.
Katil bir eliyle ellerimi tutarken diğer elleriyle saçlarımı kulağımın önünden çekip
-Hoş geldin Gece…Sevgilim
Dedi ve bir tür silahın kabzasıyla başıma vurdu.Yere düşerken ve bayılırken tek düşündüğüm; Neden… Neden bunu neden yaptın?Niye o kadınlara zarar verdin? Neden öldürdün? Neden Kaan…
Güneş yüzüne vurmaya başlamıştı.İçinden biri şu perdeleri kapatsın diye söylendi.Huysuzlana huysuzlana uyandı.Üstüne sabahlığını giyip muhtemelen hazır olan kahvaltıya gitti.Her zamanki gibi kusursuzdu kahvaltı.Hizmetçilerin hakkını vermeliydi prenseslere layıktı…
-Suzan…Suzan…Gelebilir misin?
Diye seslendi.
-Evet hanımım, buyurun.
-Çocuklar nerde?
Sanki çok umrundaydı.Sonuçta kendi çocukları değildi.Zavallı ablasından kalan gereksiz çocuklar.Ama formalite icabı sormak zorundaydı.Sonuçta bu hizmetçileri her hafta yeni kocasına rapor veriyorlardı.
-Okuldalar hanımım…Her zamanki gibi diye yüz ekşitti hizmetçi.
Şu karşısındaki kadının yüzündeki ifadeyi görmemesini istemediği için hemen yalan bir gülümseme konduruverdi yüzüne.Bu kadından sadece o nefret etmiyordu ki herkes bu evde tüm ona hizmet edenler ve çocuklar.Sonuçta ahlaksızın önde gideniydi.İlk önce eniştesini ayartmıştı sonra eniştesini karısından boşanmaya zorlamış sonra gidip ablasına kocasının aldattığını söylemişti.Kadın üzüntüden hasta olmuş birkaç ay sonra intihar etmişti.Sonra eniştesiyle evlenip bu evin yeni hanımı olmuştu.Ne kadar kötü bir kadındı kesinlikle ölmeyi hak etmişti.Suzan böyle düşünüyordu.Son kez gülümseyip içeri gitti.
Ela kahvaltıya bakıp kahvesini yudumladı.Her sabah kalktığında yemediği bir kahvaltı onu bekliyordu.Hayatı lüks içindeydi ama hala buna alışamamıştı.Ama zengin bir kadın gibi davranıyordu.Hizmetçilerin onun hakkında ne düşündüğü önemli değildi.Evet ahlaksız iğrenç ve korkunç bir kadın olabilirdi ama zengin olmuştu ve bundan sonra para için çalışmasına gerek kalmamıştı.Kötü olabilirdi ama aynı zamanda da şanslıydı da.Kim bilebilirdi ki ablasının üzüntüden öleceğini.Küçüklüğünden beri ona üstünlük taslamıştı ve kendisinden daha yüksek yerlerde olmuştu.Bu yüzden pek sevmezdi ablasını.Öldüğüne de pek üzülmemişti ve ona göre bu normaldi.
Sigara paketinden bir sigara aldı ve yaktı.Dışarıyı izlemeye başlamıştı.Önünde güllerle kapalı bir bahçe duruyordu.Ablasının sevdiği çiçek türü ve sevdiği renk beyaz.En yakın zamanda burayı orkidelerle dolduracaktı.Aklına koymuştu bunu.
Ayağa kalktı ve odasına gitti.Üstüne vücudunun hatlarını iyi gösteren siyah bir elbise giydi.Fit bir vücudu vardı ve o bunun farkındaydı.Ayrıca güzeldi hem çok diye düşünüyordu aynaya bakarken.Annesi hep fazla güzel olduğundan yakınırdı kıskanç bir koca bulmaması için dua ederdi.
Yeşili kahverengiye çalan gözleri, ince telli dümdüz sarı saçları, kusursuz yüz hatları…Böyle bir güzellik ona verilmişti.Ve o da kullanıyordu.Dolgun dudaklarına kırmızımsı rujunu sürerken kendini inceliyordu. Lise zamanında lisedeki tüm erkekler çıkmıştı.Ablası ise hayatında bir erkekle çıkmamış olarak üniversiteyi bitirmişti.Sonra aşık olduğunu sanıp bu adamla evlenmişti.Derslerde notlarda onu kat kat geçen ablası hayat sınavında ona yenilmişti.Ne dram ama…
Evden aceleyle çıktı.Resim galerisine yetişmesi gerekiyordu.Bir zamanlar bir hiçlik uğruna sattığı resimleri sergilenecekti bu gün.Bütün tablolarını alıp yeni evinin duvarlarını süsleyecekti.Ne kadar mal olursa olsun tüm tablolarını alacaktı.Hakkı olan her şeyi alacağı gibi…
Lüks arabasını resim galerisinin olduğu yerde durdurdu.Geç kalmıştı şu yoğun trafikten .Belki birkaç resmini kaçırmıştı ama geri kalanları alacaktı.Kafasına koymuştu.Arabasından indi resim galerisine doğru ilerlemeye başladı.Tüm başlarının ona doğru döndüğünü fark etti.Güzelliğinin bir kanıtı daha…
İçeri girdi ve bir çok ünlü zengin kişileri gördü.Bir an kendisiyle gurur duydu.Buradaki tabloların çoğu onundu.Demek ki resimleri bir şeylere benziyordu.İlk resminin önünde durdu ve resmine bakmaya başladı.Bir kadın karanlıklar içinde duruyordu ve elini o karanlıktan kurtarmak için adama uzatıyordu ama adam arkasını dönmüş gidiyordu.Umutsuzluk kırık bir aşk…
Bunu ne zaman yaptığını biliyordu.Okuldaki bir çocuğu gerçekten çok sevdiği zaman…Onu da güzelliği ile elde edebileceğini sanmıştı.Ama çocuğa onu sevdiğini söyleyince aynı bu kadın gibi olmuştu.Çocuk ona bakmış
-Pardon ben zengin çocuğu değilim pek de yakışıklı değilim.Şaka mı bu?
Deyip şaşırmıştı.Sonra senin gibi kızlarla takılmam demişti.O zaman anlamamıştı o çocuğu ama şimdi gayet iyi anlıyordu.O ablası gibi kadınlar istiyordu.Sevdiği çocuk bile onun yerine ablasını tercih etmişti.Nasıl sevebilirdi ki ablasını?
Resme dalıp gitmişti.Ona yaklaşmakta ona beyefendiyi fark edememişti.Daha sonra arkasındaki iki adamın konuşmalarını duydu.Bir adam resmi anlatıyordu adam ise arada yorumlar yaparak dinliyordu.Onlara döndü iki adam onu bakıp gülümsedi.Görevli olan adama bakıp
-Bu resmi satın alacağım fiyatı ne kadar?
Yanındaki adam onu şöyle bir baktı.Görevli ise fiyatı söyledi ve çok pahalı olduğunu ekledi.Sanki çok umurundaydı ya.Sonuçta ülkenin en zengin iş adamlarından biriyle evliydi.Para onun için önemli değil istediği her şeyi alabilirdi…Her şeyi….
O sırada onu iki adamdan daha uzaktı onu izlemekte olan o kişi gördü.Neden fark edememişti ki onu…Adamın çevresinde öyle bir aura vardı ki Ela hemen çekim etkisini üstünde hissetmişti.Siyah hafiften dalgalı saçları, ilk göze çarpan nadir bir güzellikte bulunan gri gözleri uzun boyu atletik vücudu kendine güvenen duruşu ve Ela’ya bakışları…
Adam her şeyiyle Ela’yı etkilemişti.Adama gülümsedi.
-Yoksa siz de mi bu resmi almaya niyetlenmiştiniz
Lise çağındaki gibi heyecanlanmıştı.Adam gülümsemesine karşılık verdi.Ela içinde ne yakışıklı adam diye geçirdi.Zor beğenirdi ve pek çok erkek ona basit gelirdi.Ama bu yabancı hem yakışıklıydı hem de içinde bir sürü gizem saklıydı.
-Aslında evet ama bakılırsa siz çoktan satın aldınız.
Sesi güçlüydü ve kendinden emin çıkıyordu ve çok da arkadaşçaydı.Ela içindeki gurur daha çok büyümüştü demek ki bu resim herkesçe bir anlam ifade ediyordu.Bunu hissetmek ne güzeldi.
-Galiba bu güzel resmi hızlı olan aldı ne dersiniz?
-Ah kesinlikle size katılıyorum…
Ela elini uzatıp gülümsedi.Bu adama karşı gerçekten bir şeyler hissetmeye başlamıştı.Adamda uzatıp eli tuttu.
-İsmim Ela…Tanıştığıma memnun oldum bay…
-Kaan…Bende tanıştığıma memnun oldum bayan Ela…
1 saat sonra~~
Genç kadın yolda tüm hız kurallarını yıkarken tek düşündüğü kişi tanıştığı yakışıklı adamdı.Kaan ona gizem dolu gelmişti. Sanki Ela bu gizemleri çözmek istiyordu.Yavaş yavaş hepsini çözecekti. Kaan’ı hem güzelliği ile hem de zekâsıyla esir edecekti kendine.
Hayatında ilk kez birisinden bu kadar hoşlanmıştı. Ve bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Kaçırmayacaktı da.Sonuçta o eniştesini ayartıp ablasının ölümüne sebep olmuş bir sürtüğün önde gideniydi.Evindeki herkes kocası dâhil onu böyle biliyordu.
Ama Kaan onu öyle görmemişti.En azından bir saatlik konuşmalarında onu anlayabilecek bir kişi olduğunu görmüştü Ela.Bu önsezi Kaan’a olan duygularının başlangıcındaki tohumu daha da büyütmüştü.
Ela daha çok hız yaparak eve giderken bunları düşünüyordu.Hız onun eğlencesiyken tek korktuğu Kaan’a âşık olabileceği düşüncesiydi.
1 hafta sonra~~
Güneş her zamankinden daha parlak bir şekilde gülümsüyordu insanlara.Ağaçlar kuşlar böcekler çiçekler güneşin bu neşesine ortak oluyorlardı.
Bir kafede güneşin neşesiyle eğlenen insanlar yeni günün getireceklerinden habersiz kahvelerini yudumluyorlardı.Yeni güne umutla bakıyorlardı.
Genç garson karşısındaki güzel ve –her halinden belli- zengin kadına kahvesini götürürken ileride evleneceği kadının böyle olmasını hayal ediyordu. Ama o bile bu güzellikte ve zenginlikte olan kadının ne kötülükler yaptığını bilmiyordu. Ama Ela biliyordu.
Orada oturup garsonun kahvesini getirmesini izlerken havadan olsa gerek içinde garip bir neşe vardı. Normalde bu kadar umutlu ve neşeli olmazdı. Her şeyi elde etmiş bir kadın daha ne isteyebilirdi ki?
Ela bunun cevabını biliyordu ve cevap her saniye ona daha çok yaklaşıyordu.
-Yeni tablolar mı arıyorsunuz Ela?
Ela şaşkınca onunla konuşan adama baktı ve bu günün o günü olduğuna karar verdi.Karşısındaki adam sanki onun isteği üzerine gelmişti.Zarifçe gülümsedi;
-Ah hayır kafa dinlemeye geldim Kaan…Oturmaya ne dersiniz?
-Karşı koyamayacağım bir davet derdim.
Ela sandalyeyi hafifçe çekip oturan adam baktı hafif bir cilveyle.Hala nefisini kesiyordu.Kaç yıldır böyle bir yakışıklı görmemişti.Ve ondan ciddi derecede hoşlanmıştı.
-Burada tek başınıza oturmuş ne düşünüyordunuz?
-Aslında pek çok şeyi…Yeniden resim yapabileceğimi mesela
-Evet, güzel işler çıkartıyorsunuz
Ela ona şaşkınca bakarken Kaan gülerek
-Ne yani oradaki resimlerin sizin olduğunu bilmediğimi mi sanıyordunuz?
-Bilmenize şaşıyorum oradaki resimlerin hepsinin ressamı belirtilmemişti.
-Biraz araştırmacı bir doğal var…O resimleri ne zaman yaptınız?
-Üniversite çağlarındayken bazıları da lise…O zamanlar cebimde beş kuruş yoktu ve resimlerimi tek geçim kaynağımdı.
-Ve şimdi zenginsiniz o zaman inat bütün resimlerinizi almak istiyorsunuz.
-Ah evet çok doğru bir tahmin oldu. Hem araştırmacısınız hem de doğru tahminler yapabilen biri…Ayrıca duruşunuz ve bakışınız da farklı…Sizin polis ve ya dedektif olabileceğinizi düşünmeye başladım.
O sırada garson Kaan’ın önüne kahvesini bırakarak giderken Kaan sırıttı.
-Hem ressam hem insan sarrafı. Başka özelliğiniz var mı güzelliğiniz dışında.
Ela bu iltifat karşısında erimeye başladığını hissediyordu.
-İltifatınız için teşekkürler, yoksa suçluları iltifat ederek mi yakalıyorsunuz?
-Kadın olurlarsa evet.
-Hallerine acıyorum şu an.
-Aslında yakaladığımız suçlular içinde pek azı kadın. Erkekler öldürmeyi daha çok seviyor sanki?
-Öldürmek derken? Yoksa dedektif misiniz?
-Aslında hayır.Cinayet masasında çalışıyorum ve yakaladığım suçlular çoğunlukla kafayı yemiş ve gözünü kan bürümüş oluyorlar.
Ela merakla Kaan doğru uzanırken gülümsüyordu.Bu adamı çok sevmişti ve gizemlerini yavaş açıyorlardı.Hafifçe fısıldayarak
-Peki, bu kafayı yemiş olan kişiler sizce bazen haklı olabiliyorlar mı?
Kaan tek kaşını kaldırarak gülümsedi.Önündeki kadın onu resmen sırlarını çözmeye çalışıyordu. O an birden gece gibi simsiyah saçlarıyla kopkoyu okyanus derinliklerini anımsatan sır dolu çocuksu mavi gözleriyle Kaan’ı kendisine âşık etmiş olan Gece beliriverdi gözünün önünde.
Kaan gülümseyerek koltuğuna yaslanırken Ela aklından geçenleri bilmek için her şeyini verebilmeyi istedi.
-Evet, onların bazen haklı olabildiklerini düşünüyorum. Ama bazılar tam bir vahşi bir hayvan.Amaçsızca öldürüyorlar. İşte onları görünce bazen kafalarına sıkmak istiyorum ama hep Gece engel oluyor.
-Gece?
-Ah biz çoğunlukla iki grup çıkarız.Ortağımla ben ve Gece’yle ortağımın kardeşi…Gece içimizde en hassas olanı da.Çoğunlukla tüm seri katillerin yaşamasının gerektiğini düşünür.
Ela bir an umutsuzluğa kapıldı.Kaan’ın sevgilisi olduğunu düşündü.
-Gece, özel bir kişi gibime geliyor.
-Hayır değil sadece aşırı derecede hassas olan zayıf bir kız
Diye yalan söyledi Kaan.
Ela karşısındaki genç adamın yüzünü incelemeye başladı.Kusursuz yüzünde yalan söylediğine dair bir iz aradı.Ama gördüğü tek şey nefes kesebilecek kadar yakışıklı bir oldu.Kararsız kaldı. Yalan söylüyorsa çok iyi oynuyordu.Yalan söylemiyorsa şansı daha çok artmış.En güzel gülüşüyle gülümsedi.
-Anlıyorum…Zor olmalı
-Hem de nasıl.Ela istersen biraz yürüyelim tabi kahven bittiyse.
-İşiniz ne olacak?
-Bu gün o psikopat katillerle bu gün uğraşmıyorum.Kendime vakit ayırıyorum bu gün.Hem hava bu kadar güzelken onlara uğraşmak kim ister.
-Ah tamam o zaman.Biraz yürüyüş ayaklarıma iyi gelecek.Zarifçe masadan kalktı ve çantasını aldı.Kaan’la kafeden çıkarken tek düşündüğü ne istese sahip olabileceğini sağlayan güçtü.
Genç garson kahveleri ve bol bahşişi alırken güzel kadın ve ona garip gelen adamın arkasından baktı. Sonra gülümseyerek içeri başka masaya doğru gitti.
Birkaç hafta sonra~~
Etrafta büyük bir kargaşa vardır.Ortalık polis kaynıyordu.Ormanın temiz havasında tek görülenler olay yeri, çürümeye yüz tutmuş bir kadın cesedi ve polislerdir.
O sırada ormanın toprak yolundan siyah bir araba vardığında ortalık sakinleşmişti.Havada gerginlik vardı.Sanki o arabadan çıkacak olan kişi buradaki tüm polislerin korktuğu kişidir.
Siyah son model arabadan orta boylarda başındaki kahverengi saçlarının bir kısmı dökülmeye başlamış sinirli aynı zamanda da soğukkanlı bir adam çıkmıştı.Bir eliyle silahını kontrol ettikten sonra polislere doğru ilerlemeye başladı.Yanına bir polis çağırıp ona sert sert baktı.Polis bu ifadenin ‘Ne orada duruyorsun her şeyi anlatmayı başla’ demek isteğini biliyormuş gibi konuşmaya başladı.
-Efendim bir günlük çürümeye başlamış bir kadın cesedi…25-30 yaşlarında olduğunu tespit ettik.Tırnakları sökülmüş ve vücudunun birçok yerinde derin kesikler var.Tahmini olarak 25 saat önce ölmüş.Ayrıca kollarına ve bacaklarına asit dökülmüş.
Ölüm nedeni boynundaki atar damarında olan derin kesik…Vücudundaki küçük yaralara bakılırsa işkence edilmiş.
Adam polise soğukkanlılıkla tekrar bakıp çürümeye yüz tutmuş cesede doğru yürümeye başladı.
-Katil bize imza bırakmış mı?
-Evet, kadının sol elinin yüzük parmağı kesilmiş efendim
-Kanıt veya olay izinde bizi katile götürebilecek bir şey var mı?
-Ne yazık ki efendim
-Kadının kimliğini belirleyebildiniz mi peki?
-Evet, efendim.Kurbanın ismi Güler Yazar…Evli ve iki çocuğu var.Ünlü bir iş adamıyla evli.Kocası 4 gün önce kaybolduğu söylemiş.
Adam yavaşça başını sallamaya başladı.
-Bu olay gizli kalacak cinayet masasına gitmeyecek…
-Peki efendim.
-Cinayet masasından Kaan’ı çağırın bana
-Hemen
Polis yavaşça arabalara doğru ilerlerken efendisinin neden böyle yaptığına bir anlama vermeye çalışıyordu.Cinayet masasına haber verilmeyeceğini daha sonra Cinayet masasından Komiser Kaan’ı istiyordu.
Yarım Saat Sonra~~
Olay yerine gelen gri spor lüks arabayla birlikte tüm polisler merak içinde arabadan çıkacak adama baktılar.Lüks spor arabanın içinden normal giyimli oldukça uzun boylu bir adam çıktı ve olay yerine doğru yürümeye başladı.Bir eliyle silahını hazırlarken bir yandan da etrafı süzüyordu.Üstündeki beyaz gömlek siyah deri ceketiyle zıt renklerinin hoşluğunu kanıtlıyordu.Koyu mavi taşlanmış kotu siyah spor ayakkabılarıyla hem hoş hem de spor gözüküyordu.Tavırlarından aceleyle geldiği belli oluyordu.
Kaşlarını çatarak olay yerinin ve cesedinin incelemesini izleyen adama doğru yürümeye başladı.Yanına vardığında adam ona bakmadan
-Hoş geldin Kaan…Çok geç kaldığını belirtmek isterim
-Yarım saatte geldim daha ne istiyorsun?
Kaan cesedin yanına gidip çömeldi.Yaraları incelerken soğukkanlılığını koruyordu.
-İşkence görmüş…Yazık olmuş kadına.
-Başka?
Kaan adama bakıp cesede geri döndürdü bakışlarını…Bir süre sonra şokla tepesinde dikilen adama bakıp ayağa kalktı.
-Bu diğer cesetlerle aynı imzayı taşıyor...Lanet olsun!
-Başımız bir seri katil ile belada.
-Her hangi bir kanıt?
-Sıfır…Ne bir iz ne bir kumaş parçası onu bırak saç teli yok.
-Anlaşılan bir profesyonelle karşı karşıyayız
-Şimdi ne yapacağız?
-Kolay Kaan sen işine devam edeceksin bizde bunu gizli tutacağız.
-Kaç tane şüphelimiz var?
-5, 6 tane…Adli tıptan kişiler gelmeden bir de sen bak dedim.
-Aynı yaralar,aynı şekilde ölüm, bir öncekiler gibi ormana gömülmüş.Aynı kişinin yaptığı çok belli.
-Tahminlerin nedir Kaan?
Yavaşça arabalara doğru yürüyordu iki adam.Kaan dalgınca tekrar olay yerine baktı.Sonra sert bakışlarını adama döndürdü.
-İki kişi yapmış olması yüksek ya da 3-4… Ama tek kişi bu işi başaramaz.Seri katiller de insandır ve onlar da hata yapar.Sanki birileri bu yapılan hataları düzeltiyor.
-Ben de öle düşünüyorum.Ve bu organizasyona birkaç kişi eklemek istiyorum.
Kaan etrafı izlemeye başladı.Soğuk yüzünü dondururken sadece buradan bir an önce gitmek istiyordu.
-Kim mesela?
-Gece
Kaan şokla arkasında duran adama doğru baktı.
-Gece mi?
-Çok zeki soğukkanlı oldukça dikkatli senin kadar cesur ve güçlü…Tam isteğim özellikler…
-Sen Gece’yi sevmezsin…Ne planlıyorsun anlamıyorum ama Gece’yi karıştırma bu işe.
-Sen dedin diye onu bu işin dışında tutmayacağım.O yetenekli biri, her ne kadar dilini tutamasa da.
-Başkalarını al ama Gece’ye dokunma
-Kim mesela, Yenigün ile Tan mı? Onlar zaten bu işin içindeler Kaan…Bir tek Gece eksik.
Kaan sabırsızca arabaya ilerlemeye başladı.Sinirinden kuduruyordu.Arkasını dönüp adam sert sert baktı.
-Ona zarar gelirse çok ağır ödersin.
Adam alayla Kaan bakıp
-Gece’yi bu kadar düşünebilmen oldukça şaşırtıcı, ben o kadında takılı kalacaksın diye düşünüyordum.
Kaan şaşırtıcı bir hızla arkasını dönüp adamın yakasına yapıştı.
-Benden de mi şüphelenmeye başladın lanet olasıca?
Adam yavaşça Kaan’ın elinden kurtulup arabasına doğru gitti.
-Biliyorsun Kaan ben oldukça şüpheli biriyim.Dikkatli ol da duymasın.Biliyorsun kadınlar nedenlerine bakmadan aldatan erkeğin canını okur.
Kaan cevap olarak hiçbir şey söylemedi.Arabasına binip sertçe kapıyı çekti.Başını direksiyona koyup düşünmeye başladı.Gece’nin işe karışacak olması onu oldukça zor durumda bırakıyordu.Tam her şey düzene gitmişken Gece’nin gelişi her şeyi karıştıracaktı.İçinden küfür etti.Yavaşça arabayı çalıştırırken karşınsındaki arabanın gittiğini gördü.Sinirle içini çekti.
-Teşekkürler sana, lanet olasıca Ekrem…
Birkaç saat sonra~~
Güneş üzüntüyle batarken bir dağın ardında adam geniş pencerelerden endişeyle onu izliyordu.Ne düşüneceğini bilmeyen adam güneş gibi kaybolmak istiyordu.Buraya gelmemeliydi ama gelmişti.Kalbi söz dinlememişti ki…Onu görmek için atıyordu hala.
Gözlerinde elindeki içkiye çevirdi adam ve daldı derin düşüncelerine.
Kadın merdivenlerden çıkarken bu gün nasıl yorucu geçtiğini düşünüyordu.Bir yandan kaç gündür görmediği sevgilisini…Endişelenmiyordu aslında sadece özlüyordu.Bunu kendine de yakıştıramıyordu.Bakışları bir an elindeki telefonuna gitti.Hiç aramamıştı bile.Gelince görecekti o asıl.10 metre yakınına bile yaklaştırmayacaktı.Yavaşça kapıyı açtı ve bakışlarını duvarlarının bir bölümü cam olan yatak odasında duran adama çevirdi.İlk önce şüphe etti ama sonra odanın içini doldurmuş parfümü duyumsadı.Çocukça bir sevinç ve kızgınlıkla ışıkları açıp gürültülü bir şekilde sırt çantasını yere bıraktı.
Adam yerinde sıçradı ve arkasında kızgın kızgın bakan kızı gördü.Yüzüne o çarpık gülümsemelerinden biri yerleştirip ona ilerledi.Yavaşça saçlarından öptü.Sonra geri çekilip kadının yüzüne baktı.
Kadın ona hala kızgındı.
-Babanın evi mi? Ne işin var evimde?
-Evet sevgilimin evi.
-Hiç kusura bakma Kaan Bey artık sevgiliniz yok
-Hah! Niyemiş efendim o?
-Kadınlar hakkında bir şeyler biliyorsan ihmal edilmekten hoşlanmadıklarını da bilirsin.
-Ne yani ihmal mi ettim seni? Görende hiç görüşmüyoruz sanır.
-Alo! Farkındaysan bir hafta oldu!
-O kadar oldu mu canım? Hiç farkına varmamıştım.
Gece daha çok sinirlenip kıyafetlerini alıp banyoya gitti.Kaan ise bu küçük kızgın cadıyı ne yapacağını düşünüyordu.Yavaş kalkıp mutfağa yöneldi.Yeteneklerini göstermek üzere ellerini sıvadı.
O sırada küvette diz çökmüş düşünüyordu.Kafasına akan soğuk sular umurunda değildi.Kafası sürekli Ekrem’in gönderdiği fotoğrafları ve imalı sözlerine kayıyordu.Ekrem’in dediklerini düşünecek olursa Kaan onu aldatıyordu.Bir süre sonra kafasından kovdu bu sözleri.Hızlıca duş alıp kıyafetlerini giydi.Saçlarını kurutmakla uğraşmamak istemiyordu.Banyodan çıkar çıkmaz burnuna lezzet dalgası çarptı.Kaan yine yapacağını yapmıştı.Ancak bu yemekle onun kalbini almaya çalışıyorsa yanılıyordu.Ağır ağır mutfağa ilerledi.
Masadaki yemeklerinin yanındaki mumlar onu şaşırtmıştı.Salatayı hazırlamakta olan Kaan’a dönüp
-Ne oldu romantik havaya mı giriyoruz?
Dedi.
Kaan ona hızlıca bakıp hazırladığı salatayı masaya koydu.Sonra gülümseyerek ona baktı.
-Romantizm yaparsam biraz kalbini alabilirim diye düşünmüştüm.
-Rüşvetler kabul edilmez!
Kaan kaş çatarak önündeki kadına baktı.
-Niye diğer kadınlar gibi olmuyorsun?
-Sığ olmak tarzım değil ne yapabilirim.
Gece hızlıca ilerleyip mumları kaldırırken Kaan somurtmaya başlamıştı.Sonra içkileri kaldırırken
-Bari onları kaldırma!
-Benim evimde içki yasak hatırlatırım sana!
-Seni duyan hiç içki içmemiş sanacak.
-Evet, ne yani çok mu temiz mi geldim?
-Of sevgilim ne yapacağım ben seni?
Kaan ışıkları açmaya giden Gece’yi belinden yakalayıp kendine çekti.Kadın yeni yıkanmış ıslak saçlarını kokladı ilk önce sonra yanağına öpücük kondurdu.
-Yılışma yalakacı seni!
-Şimdi de yalakacı oldum öyle mi?Yakında ne diyeceksin bana?
-Düşünmem lazım ama merak etme çok geniş olan yaratıcılığım halleder bu işi.
Çenesini kadın başına dayayarak kadının onu çekip götürmesine izin verdi.Gece ışıkları açtı.Sonra masaya doğru gitmeye başladı.Başında çenesini dayamış Kaan’ı da sürüklüyordu bu sırada.Sonra ona dönerek
-Belimi bıraksan diyorum.
-Teşekkür etmeden olmaz.
-Neden bu kadar teşekkür meraklısın yoksa küçükken travma mı geçirdin?
-Sen neden teşekkür etmemeye inat ediyorsun?
-Of …
Gece uzanıp Kaan dudaklarına küçük öpücük kondurdu.Kaan ona şaşkınca bakarken Gece sevgiyle bakıyordu.
-Teşekkürler sevgilim
Kaan sırıtarak
-Anlaşıldı her zaman teşekkür isteyeceğim.
-Oldu başka isteğin?
-İçkiler? Lütfen…
-Hayır asla olmaz.
Gece Kaan elinden kurtarırken Kaan onu kendine çekip öptü.Gece geri çekilirken gülümsüyordu.Kaan ona bakıp
-Ben bu inatçı kadını seviyorum ya…Ne yapacağım doktor hanım? Sevmek yakışmıyor bana.
-Daha çok operasyona çıkın beyefendi.İyi gelir.
-Özür dilerim Gece.Seninle ilgilenmediğimin farkındayım ama şu operasyon çok işimi alıyor.
-Biliyorum ama telefon diye bir icat var onu kullanabilirdin.
-Özür dilerim sevgilim bir dahakine on dakikada bir arayacağım seni…
Gece yaramazlık yapıp pişman olan çocukların takındığı ifadeye sahip yüze baktı.Sonra gülerek kolların çıktı ve sandalye çekip oturdu.
-Affedildin Kaan.Şimdi tekrar beni kızdırmadan yemeği yiyelim.Yoksa bu kadar lezzetli yemeklerin tadı gidecek.
Kaan gülerek karşısına oturdu Gece’nin.Yemeklerini yemeye başladılar.Kaan Gece’nin her hareketini izliyordu.Hem hayrandı hem aşıktı karşısındaki kadına.
-Ne oldu bu gün yorgunsun gibi?
-Evet bir manyağı daha yakalarken yine kaçırıldım.
-Gidip o manyağı vuracağım.
-Merak etme ben vurdum topuğundan.
-Seni mafya babası yapalım Gece! Yakışır valla.
-Anlamıyorum niye hep ben kaçırılıyorum…Ya da neden hep başıma silah dayanıyor manyaklar tarafından.
-Bende katil olsaydım ilk seni kaçırırdım.
-Bende topuğundan vururdum.
-Silahı almayı akıl ederdim merak etme!
-Olsun ben bir yolunu bulur yine vururdum.
-Düşünemiyorum…Büyük ihtimal beni baştan çıkarırdın o güzelliğinle.
-Aklıma bu gelmemişti ya. Uygulayacağım bunu.
-Tamam bende katil olursam ilk seni kaçıracağım.
-Anlaştık o zaman.
-Anlaştık benim mafya sevgilim…
İkisi kahkahalarla yemeğe devam ettiler.Bir süre sonra ikisi bulaşıkları yıkarken Gece Kaan’ın yalakalıklarına ters ters cevap veriyordu.
Bir süre sonra koltuklara oturdular.Kaan Geceyi yakınına çekip saçlarını öptü.
- Ne filmi izliyoruz bu gün?
Dedi uykulu bir sesle Gece.
-Sen büyük ihtimal filmin yarısında uyuyakalacağın için seni pek alakadar etmiyor.
-Oldu, seni duyan her filmde uyuyakaldığımı sanır.
-Öyle değil mi?
Gece omzuna vurunca kıvırmaya başladı Kaan.
-Tamam canım sen tüm filmleri pür dikkat izliyorsun.
-Aferin öğreniyorsun yavaş yavaş.
-Korku filmi koyuyorum.
-Of sıkılıyorum ben onlardan.
-Korku filmlerinden sıkılamazsın yasaklıyorum.
-Akşam operasyona gitmeyecek miydin sen?
-Evet ne oldu ki?
-Film yüzünden geç kalma.
-Kalmam merak etme.
-Pekala.
-Bu arada Ekrem seni aradı değil mi?
-Evet! Ama neden gizli yürütülüyor anlamıyorum.
-Önemli kişilerden şüphelendiği için gizli tutuyor.
-Yarın onunla konuşmaya gideceğim.Sonra 20 gün izin alacağım patrondan.
-İzin verir mi ki?
-Bu günlerde çok yorulduğumu kendisi söyledi.İzin verir büyük ihtimal.
-Bana da izin verir o zaman.
-Ekrem zaten kendi grubuna çekmedi mi seni?
-Patron bundan hoşlanmıyor ama ne yapabilirim.
-İzin alma sen.Bir kaç gün sonra Ekrem götürür olayı zaten. Bende şu 20 günlük izinde operasyona iyice odaklanırım.
-Tamam o zaman.Seviyorum senin kurnazlığını
-Sevmediğin özelliğim yok zaten.
Bir süre sonra gülerek korku filmini izleyen Gece’ye susması için uğraşan Kaan’ı izliyordu yıldızlar.Bir kaç saat sonra bu kez uyuklayan Gece’yi izliyordu Kaan.Yavaşça ayak uçlarına kaymış örtüyü örtü üstlerini.Filmin sonunda ise yavaşça kucağına alıp yatağa yatırdığı Gece’ye son kez bakıp alnından öptü.Ses çıkarmadan ceketini alıp nefret ederek telefonunu çıkardı.Ela’yı arayıp evden dışarı çıktı.
Akşamüstü~~
Toplantı odasına hızla giren Ekrem masa oturan kişilere bir göz gezdirdi ve sonra masanın ortasına giderek elindeki fotoğrafları koydu.Masadaki herkes sessiz ona gözlerini dikmişti.Ekrem ise sakin bir şekilde sandalye çekip oturdu.
-Evet baylar ve bayanlar elimizde ne var?
-Aslında bir çok ipucu…Ama nasıl yorumlanacağına bağlı.
Ekrem yavaşça masanın karşısındaki kadına baktı.Kadının kumral uzun saçları güzel yüzünün her iki tarafından dökülüyordu.Ciddiyet sarmış ela gözlerini Ekrem’e dikmişti.Duruşuyla sesindeki ciddi tavır ile saygı gören bir kadındı.Ekrem grubunda en çok Gül’ün sözlerini ciddiyete alırdı.
-Evet dinliyorum seni Gül?
-Aslında imza konusuna değinmek istiyorum.Bir çok seri katil bunu bilinçsizce yapar başlardı.Yani imza bırakmayı düşünmezler.Ancak bir süre sonra sürekli bu kanıtı bırakırlar ve bu onlar fantezi olur.Ancak bu olayda sanki ilgi çekmek için yapılmış bir imza bu.
Masa onu dikkatle dinlemeye başlar
-Sanki özellikle yapılmış gibi.Katil bizi farklı bir yere yönlendirmişte olabilir.Kaç günden beri evliliği biten veya evlilikle sorun yaşayan kişileri inceliyoruz ama nedense bir sonuç çıkmıyor.
Ekrem yavaş pencereye doğru ilerlerken
-Yani sen şu anda katilin sırf yanlış tarafa gitmemizi isteği için mi imza bıraktığını düşünüyorsun?Aslında katilimizin evlilik ile sorunu olmamasına rağmen sırf dikkat çekmek için parmakları kestiğini mi söylüyorsun?
-Evet öyle söylüyorum.Hem katilin erkek olduğunu düşünüyoruz elimizde kanıt olmamasına rağmen ama kadın olabilir de.
Ekrem Gül’e ters ters bakarak konuşmaya başlar.
-Sanki ben bunu düşünmedim!Onun için de araştırma yapıyoruz merak etme.
-Peki şüphelendiğimiz kişiler?
Soru odaya hızlıca dalan genç kadından gelmişti.Her göreni büyüleyen kızıl saçları dalga dalga omuzlarından iniyordu.Rengine karar verilemeyen mavi-yeşil gözleri güzel yüzünü çevreliyordu.Atletik vücuduyla kapıya dayanmış duruyordu.
Ekrem genç kadına bakmadan
-Ne işin var burada Gizem?
-Ne biliyim canın vurulmak filan istemiştir diye geldim.
-Eksik kalsın Gizem bana bir manyak yetiyor.
-Gece’den bahsediyorsun değil mi Ekrem?
-O kızın ne özelliği var? Her bir şey olduğunda grubun içine onu dahil ediyorsun!
-Kaan gruba dahil olurken bir şey demiyorsun ama!
Gül tartışacak ikiliye dönüp kaşlarını çattı;
-Başka zaman yapsanız olmuyor mu şu kavganızı?
O sırada içeriye giren Okan ikiliye bir göz gezdirip göz devirdi.Dünyayı takmayan asiliğiyle masaya oturdu.O sırada Ekrem tartışmayı bırakmış dosyaları inceliyordu.Okan’ın geldiğini görünce dönüp ona baktı.Okan durumu anlayıp hemen rapor vermeye başladı.
-Şüpheliler üstünde biraz araştırma yaptım.Ayrıca adli tıp’a gidip bir şey buldular mı diye baktım.
-Sonuç?
-Umut verici…Ama büyük yerlerdekilerin parmağı var.
Gül Okan dönüp merakla baktı.
-Ne kadar büyük?
-Ekrem kadar olabilir…
Gizem diğerlerine bakarak
-Demek ki şüphelilerimiz doğru…Bir bakıma…
Ekrem Okan’ın uzattığı dosyayı okurken Gül Okan’a döndü.
-Diğerleri nerde?
-Savaş beyefendi yarım saat içinde burada olacağını söyledi.Diğerleri ne alemde bilmiyorum…
Gül hafifçe başını sallayıp çalışma grubuna döndü.
-Evet bu günkü işlerimiz bitti arkadaşlar.Dağılabilirsiniz.
Odada yalnız dördü kalınca Gizem Ekrem’e döndü.
-Eee ne zaman Gece’yi işin içine katacaksın.
-Kaan’ın görmediği bir zaman.
Okan pis pis sırıtarak Ekrem’e döndü.
-Yoksa izin vermiyor mu beyefendi?
Gül dosyadan başını kaldırıp Okan’a döndü.
-Tabi ki izin vermez.Ekrem gibi bir patron olursa başında Allah bilir Gece’ye ne olur?
-Merak etme Ekrem onu babasıymış gibi korur.
-Kapayın çenenizi…Gece’yi sevmediğinizin farkındayım.
Gül ciddi bir tavırla
-Ne alaka.Gece büyük bir saygım var sonuçta sana silah çekebilen tek kişi.
-Aynen öle Ekrem ben Gece’yi pek sevmem ama saygım sonsuz.
Okan Gül’e dönerek
-Gül, sana kesinlikle katılıyorum.Hem baya da güzel kız nesini beğenmeyeyim?
-Abartmasan diyorum Okan! Kızın sevgilisi var.
Okan Gizem’e döndü bu kez.
-Hayatım yakında öle bir şey de olmayacak bana güven!
Ekrem buz gibi bakışlarını onlara çevirip
-Susmanız için bir kez daha kapayın çenenizi mi demem gerek?
Oda sessizliğin içinde sürüklenirken kapıdan bir görevli bir kişi gelip
-Ekrem Bey misafirimiz geldi.
Okan hafifçe gülümseyerek
-Tahmin edeyim kim?
Gül de gülümsüyordu o ara
-Cevap vereyim… Gece
-İşinizin başına döndün…Ben de şu asi kızla konuşacağım
-Kolay gelsin sana…Dikkat et vurulma ha!
-Defol Okan!
-Okan’ın dediğini dikkate al.Damarına basma!
-Sen de mi Gül?
-Aynen Ekrem sensiz ne yaparım ben?
Ekrem Gizem’e dönerek kaş çatmaya başladı.
-Sus Gizem…Sizinle uğraşacak sabrım yok! Hepsini Gece’ye saklıyorum
Deyip odadan çıktı.
~~~
Gece masanın yanına duran iki koltuktan birine oturmuş dava dosyasını inceliyordu.Üstündeki beyaz kayık yaka kazağı ve siyah kotu ile zıt renkleri tüm ihtişamlığı ile taşıyordu.Siyah ve bir parça gece mavisi olan saçlarını at kuyruğu yapmıştı.Koltukta o kadar zarif duruyordu kimse onun polis olduğunu düşünmezdi.
Ekrem yavaşça içeri girip kapıyı kapattı.Gece ona bakmadan dosyayı inceliyordu.Ekrem içinden sabır diledi ve Gece’ye döndü.
-Hoş geldin Gece
Gece başını dosyadan başını kaldırmadan
-Hoş bulduk Ekrem.
Ekrem Gece’nin karşısına oturdu ve ona baktı.Genç kadın ne kadar da güzeldi.Onu uzun zamandır tanıyordu.Her ne kadar Gece ondan nefret etse de o, ona büyük bir sevgiyle bağlıydı.Ve biliyordu ki Gece bunu hissediyordu.
-Gördüğün kadarıyla küçük hanım seni davamda istiyorum.
-Ben mal değilim Ekrem! Rica etmesini öğren!
-Sana emir veriyorum Gece. Bir emirde rica olmaz!
Gece Ekrem odaya girdiğinden beri ilk onun yüzüne baktı.Yüzünde ne yapacağı tahmin edilemeyen bir ifade vardı.Bir sadist gibi gülümsedi.
-Sen kim oluyorsun da bana emir veriyorsun?
Ekrem kaşlarını çattı ve sinirle kısılmış olan bir çift mavi göze baktı.
-Üstün olarak Gece…Bunu o küçük aklından çıkarmasan iyi olur?
-Vay canına hakaret etmeyi de öğrenmişsin.Kutluyorum Ekrem.
Ekrem sabırsızca bir iç çekti.Ve ayağa kalktı.Gece doğru eğildi.
-Davanın halini gördün sana ihtiyacım var biliyorsun!
-Farkındayım ama birkaç sorum olacak.
-Söyle lütfen.
-Kaan senin için –dava için- ne yapıyor?
-Git onu sevgiline sor!
-Sordum ama pekiyi cevap alamadım.
-Pekala, onların içine girmek için uğraşıyor.
-Ben ne yapacağım?
-Kabul ediyorsun o zaman?
-Kabul ettiğimi düşün ben ne için görevlendireceksin?
-Okan’la çalışacaksın uygun mu?
-Sence?
-Sorularıma sorularla cevap verme Gece!
-Peki Ekrem, kabul ediyorum.Zaten 20 günlük izin aldım.Ancak Okan’la çalışacaksam Tan ve Yenigün’le de çalışmak isterim.
-Siz dörtlüyü asla ayıramayacağım herhalde.
-Evet, bir sorunun mu var?
-Hayır. Yok! Yarın sabah gel sana tüm bulduklarımızı anlatayım.Bu gece git eğlen Gece! Yorgun görünüyorsun.
-Bu seni ilgilendirmez Ekrem.
Gece o sırada dışarıya çıkıyordu.Ancak Ekrem’in sözü onu durdurdu.Yaralı bir kalple ona baktı.Ekrem o iki kelimeyi tekrarladı.
-Babanım Gece!
Gece hafifçe gülümsedi.Kapıdan çıkmadan önce son kez Ekrem’e baktı.
-Benim babam öldü Ekrem Bey!
Kapı kapandı.Oda da üzgün bir baba kaldı.Koridorlar ise üzgün bir kızı taşımaya başladı.Kim bilebilirdi ki? Gece uzun zaman önce soyadını değiştirmiş ve babasının hiç sevmediği eski ortağı ile çalışmaya başlamıştı.Ondan hayatı boyunca nefret etmişti.Hafifçe güldü.Baba kız tekrar bir davada çalışıyordu.Ve onları bir araya getiren tek şey davaydı.Ne acıydı ama!
Akşam~~
Soğuk bir akşam… Bir restaurant… Bir masa…Bir tarafında karşısındaki adama aşık olan genç bir kadın…Diğer tarafında işinden yorulmuş sıkıldığını belli etmemeye çalışan bir adam.Bir müzik…Sessizlik…Şaraplar….Dans, tutku, unutulan nedenler… Ne olacağını bilmeyen bir restaurant... Biraz sonra nefretle ve bir kalbin kırılmış parçalarıyla dolacak olan bir restaurant.
Tan arabayı ünlü lüks bir restaurantın karşısında durdurdu.Arabadan inen iki genç kadına baktı.İkisi de birbirinden daha güzeldi.Biri hayatının gerçek ama geçmişte kalmış aşkı diğeri hayatının önemli bir parçası… Yavaşça onlara ilerledi anahtarı ilerideki genç adama attı.İki genç kadını da koluna aldı ve hızla içeriye yürümeye başladı.
O sırada çalan bir telefon olacak olanı geciktirmişti biraz.Gece Tan’a gülümsedi.Dışarı çıktı ve hastalık hastası annesiyle konuşmaya başladı.Genç kadın siyah elbiseyi tüm ihtişamıyla taşıyordu.Hafifçe gülerek annesiyle konuşurken o kadar güzeldi ki…
Tan Yenigün’le içeriye girerken genç kadının sözlerini dinleyip gülüyordu.Ancak bir anda gülmesi soldu ve yerinde dondu.Yenigün’e baktı.Genç kadın dudağını ısırmıştı.Olamaz diye mırıldanıp duruyordu.Tan içinden küfür etti ve arkasını döndü.Gece oraya gelirken bir kez daha küfür etti.Yenigün’ü orada bırakıp Gece’ye doğru ilerledi.
-Güzelim istersen başka bir yere gidelim.
Gece tek kaşını kaldırıp ona baktı.
-Niye yakışıklı beyefendi!
-Burası seni sıkar diye düşündüm.
-Yalancı çekil önümden…
-Hadi Gece gidelim lütfen!
-Hayır hiçbir yere gitmiyorum Tan! Ne saklıyorsun benden?
Gece oraya gelen Yenigün’e baktı .Yenigün’ün yüzünü bir hüzün kaplamıştı. Gece bir anda ciddiyetle ikisine baktı. Yenigün hafifçe mırıldandı.
-Lütfen Gece gidelim! Lütfen!
Gece hızla ikisini geçti.Ve yerinde dondu.Kalbinin yere düşüşünü duydu önce sonra kırılmasını…Gözleri doldu aynı restaurantın kalbinin kırık parçalarıyla dolması gibi.Tan’ın yanına geldiğini duymadı.Ona sarılmasını hissetmedi.Hızla çıkışlarını duymadı.Tan’ın omzunda gözyaşı döktüğünü anımsamıyordu.Yenigün’ün sırtını sıvazlamasını duyumsamadı bile…
Sadece aklı ona o manzarayı gösteriyordu.Beyninde sadece bu cümleler dönüyordu.Ne kadar atmak istese de gözlerinin önüne gelip duruyordu.
Kaan başka bir kadını öpüyordu.O masada o restaurantta başka bir kadını…Başka bir kadını….
Bulutsuz bir gece…Yıldızların parıldamasına eşlik eden bir ay…Rüzgarlar yavaşça esiyordu…Bir kadın…Üstünde gece kadar siyah bir elbise vücudunu sarıyordu.Yanındaki genç adam çaresizce ona bakıyordu.Genç kadının sevgilisi bir kumar oynamıştı ve hayatının en önemli parçasını kaybediyordu.Genç adam hafifçe başını iki yana salladı.Genç kadın hızla restauranta girdi.Arkasından çaresizlikle ilerleyen iki kişi bıraktı.
Tan yanındaki Yenigün’e baktı.Genç kadın başını hafifçe salladı.Tan Gece’nin arkasından restauranta girdi hızla.Gece’nin yanına gidip kolunu tuttu.Genç kadın onun elinden kurtulmak istese de Tan’ın gücüyle ona döndü.Genç adam Gece’ye bakıp kaşlarını hafifçe çattı.Gece’nin kızgın yüzüne baktı.Tanrım ne kadar güzeldi bu kadın…
-Bırak beni Tan! Bir şey yapmayacağım…
-Eminim! Bana silahını ver.
-Bir şey yapmayacağım dedim sana!
-Veriyorsun dedim…Tekrarlatma beni!
Tan elini Gece’nin bacağındaki silaha uzattı.Gece ona öyle bir bakış attı ki Tan bir an geri adım istedi.Gece hızlıca elbisesinin altındaki silahını Tan’a uzattı.Tan silahı alıp emniyet kilidi kontrol edip beline yerleştirdi.Gece onu izliyordu.Bakışları kesişince ikisi de başlarını çevirmedi.
-Ben ne dersem bana karşı bir şey söylemeyeceksin.
-Ne yapmayı planlıyorsun söyle bana…
-Hayır!
Gece hızla Kaanların masasına doğru ilerdi.Kaan yanındaki kadınla gülüp konuşuyordu bazen de öpüyordu.Gece’nin içinde öyle bir hiddet vardı ki silahı yanında olsaydı ikisini de vurabilirdi.Masaya yaklaştı ve Tan’a baktı.Tan ona bakıp yanına geldi.Gece Tan’ın koluna girdi ve Kaan’ı selamladı.
Kaan onu gördüğünde bembeyaz kesildi.Masaya gelen kişi Geceydi.Bir tanrıça kadar güzeldi ve zarifti.Kızdığı belliydi.Ama kızgınlık yüzüne öyle bir güzellik vermişti ki Kaan’ın nefesi kesildi. Terliyordu bembeyaz kesildiğini biliyordu.Elleri titriyordu. Konuşamıyordu.Nefes alamıyordu.Gece sanki ona hayat veriyordu ve o gittiğinde Kaan ölecekti.Tek bir şey biliyordu; Gece’sini kaybetmişti.
Gece Kaan’ın yüzünün bem
Pasión de los cielos...

2. Kısım
Spoiler:
Sabah~~
Güneş tüm ihtişamlığı doğarken sonbahar son dönemlerine yaklaşıyordu.Etrafta kırmızı kahverengi sarı ve turuncu renkler vardı.Ağaçlardan kurtulmak isteyen büyük bir heyecanla düşüyorlardı.Hüzün sarmıştı sessiz doğayı…
Gece hızla evden çıkarken cep telefonu çalıyordu.Arayanın yine Kaan olduğunu gören genç kadın meşgule aldı.Arabasına fırtına gibi bindi.Ormana doğru giderken yine telefonu çalmaya başladı.Genç kadın telefonu camdan dışarı atmayı düşünürken arayanın Okan olduğunu gördü.Hafifçe gülümseyip telefonu açtı.
-Ne var?
-Neden bu kadar kabasın anlamıyorum.
-İşime geldiğinde çok nazik olabilirim ama havamda değilim.
-O günü göremeyeceğim galiba…
-Ne istiyorsun Okan?
Karşıdaki ses güldü ve alaylı bir ses tonuyla cevap verdi.
-Seni…
-Defol…Senin kafan iyi mi? Kolana bak en iyisi birisi bir şey katmış anlaşılan.
-Evet anlaşılan şaka çekemeyecek durumdasın-
-Anlayabildiğine sevindim.
-Ekrem’in mesajını gördün değil mi?
-Evet...Oraya gidiyorum zaten…
-Silahın yanında mı?
-Hayır…Tan’da…Hayır nedenini söylemeyeceğim…
-Onlar da gelecek zaten alırsın.
-Alacağım hatta Ekrem’e birkaç tane sıkacağım.
-Ciddi misin? Çok eğlenceli bir gün olacak.
-Eminim…Neden aradığını söylersen diyorum?
-Ekrem Kaan’ı da çağırıyor ve ona ulaşamadım…Nerden olduğunu biliyor musun?
Genç kadın kaskatı kesilmişti.Soğuk bir sesle cevap verdi.
-Nerde olduğu hakkında hiçbir fikrim yok!
-Peki…Anlıyorum…Gelince sana fabrikayı anlatırım.
-Planları mı inceledin?
-Eh sayılır.Tan anlatır diye.
-Adam öğretmen mi pardon?
-İşkolik…
Genç kadın gülüp telefonu kapattı.Geceden beri ilk kez gülmüştü.Bunu Okan başarmıştı.Rock müzik açıp sesini sonuna kadar açtı.Tüm hız kurallarını yıkmıştı.Asilik onun parçasıydı ve belki de Gece’yi Gece yapan asiliği ve hazırcevaplılığıydı.
Açıklığa gelince arabayı durdurdu ve arabadan indi.Güneş gözlerine kısmasına neden oldu.Hemen güneş gözlüklerini taktı ve topluluğa doğru ilerlemeye başladı.
Her zaman ki topluluk vardı.Gözleriyle etrafı tarayıp onların yanına ilerledi.Okan onu görünce ooolamaya başladı.Gül ise her zamanki sıcaklığıyla selamladı.Gizem diğer tarafta telefonla hararetli hararetli konuşuyordu.Gece’yi görünce soğuk bir selam verdi.
Okan ona fabrikanın planlarını anlatırken Ekrem damlamıştı açıklığa.Gece onu görmezden gelip Okan bakıyordu.Okan ise Ekrem’le dalga geçmeye başlamıştı ama Gece’nin bakışlarını görünce jet hızıyla ona dönüp anlatmaya devam etti.
Ekrem ise Gece’nin sinirlerinin hopladığını görüp ona buluşmamıştı.O sırada Tan ile Yenigün gelmiş açıklığa.Yenigün herkese şeker bir selam verdikten sonra Gece’nin yanına ilerlemişti.Gece ona bakıp gülümsemişti.Okan Kaan’ı bulamadığını söylerken Ekrem onu dinliyordu.Ekrem sessizce lanet okudu.O sırada Tan’a yalvaran Gece , Tan’ın ayağına bastı.Tan pes etmediğini söylerken Gece sırıtıyordu.Bir süre sonra elinde silahını tutuyordu.Tan ise Gece’den nefret ettiğini ilan ederken herkes gülmeye başlamıştı.
Ekrem onlara dönüp bir güzel azarladı.Her zamanki gibi sessizliğin sağlanmasını bekledi.Sonra hızla döndü ve emirler yağdırmaya başladı polis memurlarına.Sadece onun grubu kaldığında rahat bir nefes aldı.
-Evet millet herkes burada mı? Elbette değil Savaş’ı ve Kaan’ı öldüreceğim hatırlatın bana.
Okan sırıtırken lafa karıştı.
-Gece’ye gönderelim Ekrem…Ne dersin?
-Olabilir Okan…Güzel bir fikir.
-Benim için bir zevk ama Okancık Ekrem’i de postalarsan yanında çok sevinirim.
-Peki Gececik…
-Bahsedeceklerimiz önemli…Bu gün ölen kadınların ailelerine gidip araştıracaksınız.
Herkes ciddileşirken Ekrem en sonunda diye fısıldadı.
-Bu görev için iki grup istiyorum.Gizem sen Gül’le ve Tan sende Yenigün’le gidiyorsun.
İki grupta zevkle derken Ekrem gözlerini devirdi.Sonra Gece’yle Okan dönüp konuşmasına devam etti.
-Siz ikinizde fabrikayı araştıracaksınız.Size 20 kişilik bir grup hazırlattım…Hepsini sağ getirin…
Gece’nin keyfi yerine gelmiş küçük bir kız gibi parmak kaldırdı.
-Okan’ı yanlışlıkla vurabilir miyim?
Okan hızla ona bakıp
-Bende Gece’yi öpebilir miyim?
Dedi.
Ekrem onlara bakıp iç çekti ve onları hızla kovaladı.İkisi de gülerek uzaklaşırken telefonunu alıp Kaan’ı aradı.Telefon bir süre çalıp meşgul oldu.Derin bir nefes alıp arabasına yürümeye başladı Ekrem…Bu gün zor bir gün olacaktı, bunu biliyordu.
Güneş tüm ihtişamlığı doğarken sonbahar son dönemlerine yaklaşıyordu.Etrafta kırmızı kahverengi sarı ve turuncu renkler vardı.Ağaçlardan kurtulmak isteyen büyük bir heyecanla düşüyorlardı.Hüzün sarmıştı sessiz doğayı…
Gece hızla evden çıkarken cep telefonu çalıyordu.Arayanın yine Kaan olduğunu gören genç kadın meşgule aldı.Arabasına fırtına gibi bindi.Ormana doğru giderken yine telefonu çalmaya başladı.Genç kadın telefonu camdan dışarı atmayı düşünürken arayanın Okan olduğunu gördü.Hafifçe gülümseyip telefonu açtı.
-Ne var?
-Neden bu kadar kabasın anlamıyorum.
-İşime geldiğinde çok nazik olabilirim ama havamda değilim.
-O günü göremeyeceğim galiba…
-Ne istiyorsun Okan?
Karşıdaki ses güldü ve alaylı bir ses tonuyla cevap verdi.
-Seni…
-Defol…Senin kafan iyi mi? Kolana bak en iyisi birisi bir şey katmış anlaşılan.
-Evet anlaşılan şaka çekemeyecek durumdasın-
-Anlayabildiğine sevindim.
-Ekrem’in mesajını gördün değil mi?
-Evet...Oraya gidiyorum zaten…
-Silahın yanında mı?
-Hayır…Tan’da…Hayır nedenini söylemeyeceğim…
-Onlar da gelecek zaten alırsın.
-Alacağım hatta Ekrem’e birkaç tane sıkacağım.
-Ciddi misin? Çok eğlenceli bir gün olacak.
-Eminim…Neden aradığını söylersen diyorum?
-Ekrem Kaan’ı da çağırıyor ve ona ulaşamadım…Nerden olduğunu biliyor musun?
Genç kadın kaskatı kesilmişti.Soğuk bir sesle cevap verdi.
-Nerde olduğu hakkında hiçbir fikrim yok!
-Peki…Anlıyorum…Gelince sana fabrikayı anlatırım.
-Planları mı inceledin?
-Eh sayılır.Tan anlatır diye.
-Adam öğretmen mi pardon?
-İşkolik…
Genç kadın gülüp telefonu kapattı.Geceden beri ilk kez gülmüştü.Bunu Okan başarmıştı.Rock müzik açıp sesini sonuna kadar açtı.Tüm hız kurallarını yıkmıştı.Asilik onun parçasıydı ve belki de Gece’yi Gece yapan asiliği ve hazırcevaplılığıydı.
Açıklığa gelince arabayı durdurdu ve arabadan indi.Güneş gözlerine kısmasına neden oldu.Hemen güneş gözlüklerini taktı ve topluluğa doğru ilerlemeye başladı.
Her zaman ki topluluk vardı.Gözleriyle etrafı tarayıp onların yanına ilerledi.Okan onu görünce ooolamaya başladı.Gül ise her zamanki sıcaklığıyla selamladı.Gizem diğer tarafta telefonla hararetli hararetli konuşuyordu.Gece’yi görünce soğuk bir selam verdi.
Okan ona fabrikanın planlarını anlatırken Ekrem damlamıştı açıklığa.Gece onu görmezden gelip Okan bakıyordu.Okan ise Ekrem’le dalga geçmeye başlamıştı ama Gece’nin bakışlarını görünce jet hızıyla ona dönüp anlatmaya devam etti.
Ekrem ise Gece’nin sinirlerinin hopladığını görüp ona buluşmamıştı.O sırada Tan ile Yenigün gelmiş açıklığa.Yenigün herkese şeker bir selam verdikten sonra Gece’nin yanına ilerlemişti.Gece ona bakıp gülümsemişti.Okan Kaan’ı bulamadığını söylerken Ekrem onu dinliyordu.Ekrem sessizce lanet okudu.O sırada Tan’a yalvaran Gece , Tan’ın ayağına bastı.Tan pes etmediğini söylerken Gece sırıtıyordu.Bir süre sonra elinde silahını tutuyordu.Tan ise Gece’den nefret ettiğini ilan ederken herkes gülmeye başlamıştı.
Ekrem onlara dönüp bir güzel azarladı.Her zamanki gibi sessizliğin sağlanmasını bekledi.Sonra hızla döndü ve emirler yağdırmaya başladı polis memurlarına.Sadece onun grubu kaldığında rahat bir nefes aldı.
-Evet millet herkes burada mı? Elbette değil Savaş’ı ve Kaan’ı öldüreceğim hatırlatın bana.
Okan sırıtırken lafa karıştı.
-Gece’ye gönderelim Ekrem…Ne dersin?
-Olabilir Okan…Güzel bir fikir.
-Benim için bir zevk ama Okancık Ekrem’i de postalarsan yanında çok sevinirim.
-Peki Gececik…
-Bahsedeceklerimiz önemli…Bu gün ölen kadınların ailelerine gidip araştıracaksınız.
Herkes ciddileşirken Ekrem en sonunda diye fısıldadı.
-Bu görev için iki grup istiyorum.Gizem sen Gül’le ve Tan sende Yenigün’le gidiyorsun.
İki grupta zevkle derken Ekrem gözlerini devirdi.Sonra Gece’yle Okan dönüp konuşmasına devam etti.
-Siz ikinizde fabrikayı araştıracaksınız.Size 20 kişilik bir grup hazırlattım…Hepsini sağ getirin…
Gece’nin keyfi yerine gelmiş küçük bir kız gibi parmak kaldırdı.
-Okan’ı yanlışlıkla vurabilir miyim?
Okan hızla ona bakıp
-Bende Gece’yi öpebilir miyim?
Dedi.
Ekrem onlara bakıp iç çekti ve onları hızla kovaladı.İkisi de gülerek uzaklaşırken telefonunu alıp Kaan’ı aradı.Telefon bir süre çalıp meşgul oldu.Derin bir nefes alıp arabasına yürümeye başladı Ekrem…Bu gün zor bir gün olacaktı, bunu biliyordu.
Pasión de los cielos...

Yeni Bölümler
Ve Açıklama;
Yeni bir düzenleme yaptım.Bu düzenleme doğrultusunda ve eski başlıkta bir kaç sorun çıktığı için yeni bir başlık açıp bölümleri düzenli bir biçimde koydum.
3 tane mesaj attım neden? Çünkü hikaye birinci başlığa sığmıyordu ve geleceğini düşünürsem ikincisine de sığmayacaktı.
Bu mesajda yeni bölümleri okuyacaksınız ta ki diğer yeni bölümler gelene kadar...Yeni bir bölüm geldiğinde bu mesajdaki bölüm ikinciye aktarılıp yeni bölüm buraya koyulacaktır.Böylece daha düzenli bölümler olacak.Eski başlığımı kilitlettirip buradan devam edeceğiz.
*Gerçekler tüm hız devam eder*
Spoiler:
Fabrika~
Okan çalılıkta durup yanındaki partnerine baktı hızlıca.Gece’nin gözleri avını izleyen bir dişi aslan gibi kısılmıştı.Tüm dikkati fabrikaya yönelmişti.Okan iç çekerek fabrikaya baktı.
Etrafta ürkütücü bir hava vardı.Fabrika bilinmeyen bir şeydi bir puzzle veya bir labirent.Ve Okan oraya üstünkörü girecekti.Gece’ye döndü.
-Ayrılmamız gerekebilir içeride.
Gece hızlıca ona bakıp fabrikaya yürümeye başladı.
-Problem olmaz on on paylaşırız.
Okan onun umursamazlığına bakıp göz devirdi.
-Dikkatli ol.Pusu kurmuş olabilir birileri.
Gece tetikte fabrikaya girerken hafifçe mırıldandı.
-Evet, katilin işi yok bize pusu hazırlayacak.
Okan fabrikaya girdiğinden beri içinde kötü bir his, Gece’ye bakıyordu.Gruba dönüp ikiye ayırdı ve önlerine çıkan ilk yol ayırımından Gece’yi gönderdi.Silahını sıkıca tuttu ve ikincisini kontrol etti.Onu bekleyen koridora gözünü dikip ilerlemeye başladı.
Gece hızla ilerliyor ve duvarları inceliyordu.Fabrikanın kasvetli havasında boğulmaya başlamıştı.Her adımda daha çok kararıyordu ilerlediği yol.Ancak hiç tereddüt etmiyordu Gece.Grubunun ayak adımları ona yetiyordu.Kendini güvende hissediyordu.Önüne gelen 3 yol ayrımına baktı önce, daha sonra duvarlardaki lekelere.Elini gezdirdi duvarda.Yanındaki grubun kaptanına bakıp lekeleri gösterdi.
-Kan lekeleri ve yol ayrımı…
-Doğru iz üstündeyiz anlaşılan efendim…
Gece tereddütle yol ayrımına baktı.Arkasındaki gruba bakıp iç çekti sonra.Grubunu ayırması hoşuna gitmiyordu bir türlü.
-Siz ikiniz birinci yola, siz ikiniz ikinciye geri kalan da benimle.Dikkatli olun ve ateş etmekte tereddüt etmeyin.Okan’ın ne dediğini duydunuz.
Ayırdığı gruplar ilk yola doğru giderken Gece kulaklığına elini bastırdı.
-Okan bir şeyler buldunuz mu?
-Hayır temiz…Siz?
-Kan lekeleri…Ve yol ayrımı…
-Dikkatli ol! Duydun mu beni Gece?
-Gayet iyi duyabiliyorum.Siz aramaya devam edin.Eğer ayrılmadıysan bana iki kişi gönder.
Okan göndereceğini söylediği sırada Gece üçüncü yola doğru gidiyordu.Koku bir an değişirken Gece yüzünü buruşturdu.Duvarlara bakmaya başladı.Bir anda kan lekeleri yoğunlaşmaya başlamıştı.Yine bir yol ayrımına geldiklerinde Gece sövmeye başladı.Elinde kalan adamları yollara ayırırken bu işten hoşlanmıyordu.Sadece grubun kaptanıyla kalırken yeni yoluna doğru hızla ilerlemeye başladı.
Tetikte duruyordu hızlı ama emin ilerliyordu.Tek umudu sonunda ceset veya bir ipucu bulabilmekti.Arkasını dönüp grubun kaptanına herkesi kontrol etmesini söyledi.
-Efendim…Bir grup cevap vermiyor.
-Hangisi?
-1. Yola giden…
Gece hızla düşünmeye başladı.Kafasındaki planları bir kenara attı.Kaptana dönüp hızla konuşmaya başladı.
-Herkesi toparla ve arkamdan gel.Oraya gidiyorum.Okan’a söyle dikkatli olsunlar.
Gece adamın her şeyi anlayıp anlamadığına baktı.Hızla koşmaya başladı.Kan lekeleriyle kirlenmiş duvarları geçti.Kasvetli fabrika sanki lanet olasıca bir labirent gibiydi.Silahını hiç tereddüt etmeden tutuyordu.Zamanın ilerlediğini görüp daha hızla koşmaya başladı.İlk başa döndü ve ilk ekibi gönderdiği yola doğru ilerlemeye başladı.Burada kan lekeleri hatırı sayılır bir şekilde artmıştı.Kasvetli hava Gece’yi boğmak istermiş gibi daha çok yoğunlaşıyordu.Daha karanlık daha kasvetli ve daha çok kanın bulunduğu bir yol…Gece hiç düşünmeden ilerliyordu.
Fabrikanın Dışı~
Ekrem usulca fabrikayı izliyordu.Fabrikadan elli metre ötede bir açıklıkta bekliyordu polis arabaları.Gruplarla iletişime geçilmişti.Her düzgün gidiyordu görünürde.Ama Ekrem bir şey olacağını hissediyordu.Diken üstünde bekliyordu kötü haberi.Arabasına dayandı ve yanına gelmekte olan adama baktı.
-Hoş geldin…
-Hiç hoş gelmedin Ekrem.Ne diye çağırdın beni buraya?
-Ne oldu pek sinirlisin.Güzellik uykundan mı uyandırdım?
Genç adam etrafına hızlıca baktı.Ve Ekrem’i anlayarak iç çekti.
-Orada değil mi?
-Okan da yanında…
-Ama?
-Aması kötü bir şeyler olacak, onu bekliyorum.
-Ne zamandır medyum oldun Ekrem?
-Kızım fabrikaya girdiğinden beri.
Genç adam şaşırdı ilk önce.Ekrem’in ağzından ilk defa kızım lafı çıkmıştı.Gözlerini kısıp fabrikaya baktı.Ekrem’in aklının orada olduğunu biliyordu.Aklı orada olmasına rağmen sakin bir sesle soruları dizmeye başladı.
-Nasıl gidiyor plan?
-Benim açımdan oldukça iyi ama Gece öğrendi.
-Belliydi öğreneceği.Affeder umarım.
Genç adam Ekrem’in lafında alayı anlayıp güldü.Ve psikopat kişiliğini çıkardı.
-Şu olay bitsin Ekrem katilin eline bizzat kendi ellerimle seni vereceğim.
-Razıyım, yeter ki bu olay çözülsün.Artık hiçbir şüphem kalmadı katil konusunda.
-Ama bize açıklamıyorsun?
-Kanıtları toplayıp sizin bulması daha iyi olur.Kanıt yok elimde.Ve itiraf edecek birisi değil.
-Neden bir kez de kolay bir dava olmuyor?
-Emin ol, bu davadan sonra bir şeyler değişecek.
-Hayatımın içine etti bile daha ne değişecek?
-Göreceksin…
O sırada gerilmiş olan bir polis memuru Ekrem’e doğru yürümeye başladı.Ekrem’in beyazlamaya başladığını gören genç adam kaşlarını çatıp polis memurunu dinlemeye başladı.
-Efendim 2. Gruptan birkaç kişiyle iletişim kesildi.Grubun başındaki teğmen olay yerine doğru gidiyor.
Ekrem söverek fabrikaya doğru baktı.Yanındaki genç adama döndü.Merakla teğmenin kim olduğunu öğrenmek istiyordu.
-Gece…
Konuşmaya başladığında sesinin bu kadar sakin çıkabilmesi onu korkuttu bir an.Soğukkanlılığından kızı bile olsa taviz vermiyordu Ekrem.Genç adam bu kelimeyi duyar duymaz hızla fabrikaya doğru ilerlemeye başladı.Silahını kontrol etti ve Ekrem’e baktı.
-İçeri giriyorum.5 kişi gelsin.Hemen!
Ekrem’in soğuk bakışlarında genç adam 5 kişiyle fabrikaya doğru hızla koşmaya başladı.Ekrem telsizi eline alarak Okan’a da haber verdi.Tüm gruplar olayın olduğu yere doğru giderken Ekrem silahını kontrol etti ve birkaç polis memurunu ormana gönderdi.İç çekip koşan yetenekli ve başarılı genç adama baktı.Mantığının yüzde yüz güvendiği adam ikisinin de değer verdiği bir şey için koşuyordu.Montunun cebindeki kağıdı çıkarıp okudu tekrar.Arabasında bulmuştu sabahleyin.Ama yine o inatçılığı yüzünden plana devam etmiş ve Gece’yi Okan’ı oraya göndermişti.Yazan şeye rağmen…
“Oradan kimse sağ çıkmayacak eski dostum.Emin ol!”
Kağıdı buruşturup yere attı.Ve gözlerini genç adama çevirdi.
-Umarım zamanında yetişirsin, Kaan…
Okan çalılıkta durup yanındaki partnerine baktı hızlıca.Gece’nin gözleri avını izleyen bir dişi aslan gibi kısılmıştı.Tüm dikkati fabrikaya yönelmişti.Okan iç çekerek fabrikaya baktı.
Etrafta ürkütücü bir hava vardı.Fabrika bilinmeyen bir şeydi bir puzzle veya bir labirent.Ve Okan oraya üstünkörü girecekti.Gece’ye döndü.
-Ayrılmamız gerekebilir içeride.
Gece hızlıca ona bakıp fabrikaya yürümeye başladı.
-Problem olmaz on on paylaşırız.
Okan onun umursamazlığına bakıp göz devirdi.
-Dikkatli ol.Pusu kurmuş olabilir birileri.
Gece tetikte fabrikaya girerken hafifçe mırıldandı.
-Evet, katilin işi yok bize pusu hazırlayacak.
Okan fabrikaya girdiğinden beri içinde kötü bir his, Gece’ye bakıyordu.Gruba dönüp ikiye ayırdı ve önlerine çıkan ilk yol ayırımından Gece’yi gönderdi.Silahını sıkıca tuttu ve ikincisini kontrol etti.Onu bekleyen koridora gözünü dikip ilerlemeye başladı.
Gece hızla ilerliyor ve duvarları inceliyordu.Fabrikanın kasvetli havasında boğulmaya başlamıştı.Her adımda daha çok kararıyordu ilerlediği yol.Ancak hiç tereddüt etmiyordu Gece.Grubunun ayak adımları ona yetiyordu.Kendini güvende hissediyordu.Önüne gelen 3 yol ayrımına baktı önce, daha sonra duvarlardaki lekelere.Elini gezdirdi duvarda.Yanındaki grubun kaptanına bakıp lekeleri gösterdi.
-Kan lekeleri ve yol ayrımı…
-Doğru iz üstündeyiz anlaşılan efendim…
Gece tereddütle yol ayrımına baktı.Arkasındaki gruba bakıp iç çekti sonra.Grubunu ayırması hoşuna gitmiyordu bir türlü.
-Siz ikiniz birinci yola, siz ikiniz ikinciye geri kalan da benimle.Dikkatli olun ve ateş etmekte tereddüt etmeyin.Okan’ın ne dediğini duydunuz.
Ayırdığı gruplar ilk yola doğru giderken Gece kulaklığına elini bastırdı.
-Okan bir şeyler buldunuz mu?
-Hayır temiz…Siz?
-Kan lekeleri…Ve yol ayrımı…
-Dikkatli ol! Duydun mu beni Gece?
-Gayet iyi duyabiliyorum.Siz aramaya devam edin.Eğer ayrılmadıysan bana iki kişi gönder.
Okan göndereceğini söylediği sırada Gece üçüncü yola doğru gidiyordu.Koku bir an değişirken Gece yüzünü buruşturdu.Duvarlara bakmaya başladı.Bir anda kan lekeleri yoğunlaşmaya başlamıştı.Yine bir yol ayrımına geldiklerinde Gece sövmeye başladı.Elinde kalan adamları yollara ayırırken bu işten hoşlanmıyordu.Sadece grubun kaptanıyla kalırken yeni yoluna doğru hızla ilerlemeye başladı.
Tetikte duruyordu hızlı ama emin ilerliyordu.Tek umudu sonunda ceset veya bir ipucu bulabilmekti.Arkasını dönüp grubun kaptanına herkesi kontrol etmesini söyledi.
-Efendim…Bir grup cevap vermiyor.
-Hangisi?
-1. Yola giden…
Gece hızla düşünmeye başladı.Kafasındaki planları bir kenara attı.Kaptana dönüp hızla konuşmaya başladı.
-Herkesi toparla ve arkamdan gel.Oraya gidiyorum.Okan’a söyle dikkatli olsunlar.
Gece adamın her şeyi anlayıp anlamadığına baktı.Hızla koşmaya başladı.Kan lekeleriyle kirlenmiş duvarları geçti.Kasvetli fabrika sanki lanet olasıca bir labirent gibiydi.Silahını hiç tereddüt etmeden tutuyordu.Zamanın ilerlediğini görüp daha hızla koşmaya başladı.İlk başa döndü ve ilk ekibi gönderdiği yola doğru ilerlemeye başladı.Burada kan lekeleri hatırı sayılır bir şekilde artmıştı.Kasvetli hava Gece’yi boğmak istermiş gibi daha çok yoğunlaşıyordu.Daha karanlık daha kasvetli ve daha çok kanın bulunduğu bir yol…Gece hiç düşünmeden ilerliyordu.
Fabrikanın Dışı~
Ekrem usulca fabrikayı izliyordu.Fabrikadan elli metre ötede bir açıklıkta bekliyordu polis arabaları.Gruplarla iletişime geçilmişti.Her düzgün gidiyordu görünürde.Ama Ekrem bir şey olacağını hissediyordu.Diken üstünde bekliyordu kötü haberi.Arabasına dayandı ve yanına gelmekte olan adama baktı.
-Hoş geldin…
-Hiç hoş gelmedin Ekrem.Ne diye çağırdın beni buraya?
-Ne oldu pek sinirlisin.Güzellik uykundan mı uyandırdım?
Genç adam etrafına hızlıca baktı.Ve Ekrem’i anlayarak iç çekti.
-Orada değil mi?
-Okan da yanında…
-Ama?
-Aması kötü bir şeyler olacak, onu bekliyorum.
-Ne zamandır medyum oldun Ekrem?
-Kızım fabrikaya girdiğinden beri.
Genç adam şaşırdı ilk önce.Ekrem’in ağzından ilk defa kızım lafı çıkmıştı.Gözlerini kısıp fabrikaya baktı.Ekrem’in aklının orada olduğunu biliyordu.Aklı orada olmasına rağmen sakin bir sesle soruları dizmeye başladı.
-Nasıl gidiyor plan?
-Benim açımdan oldukça iyi ama Gece öğrendi.
-Belliydi öğreneceği.Affeder umarım.
Genç adam Ekrem’in lafında alayı anlayıp güldü.Ve psikopat kişiliğini çıkardı.
-Şu olay bitsin Ekrem katilin eline bizzat kendi ellerimle seni vereceğim.
-Razıyım, yeter ki bu olay çözülsün.Artık hiçbir şüphem kalmadı katil konusunda.
-Ama bize açıklamıyorsun?
-Kanıtları toplayıp sizin bulması daha iyi olur.Kanıt yok elimde.Ve itiraf edecek birisi değil.
-Neden bir kez de kolay bir dava olmuyor?
-Emin ol, bu davadan sonra bir şeyler değişecek.
-Hayatımın içine etti bile daha ne değişecek?
-Göreceksin…
O sırada gerilmiş olan bir polis memuru Ekrem’e doğru yürümeye başladı.Ekrem’in beyazlamaya başladığını gören genç adam kaşlarını çatıp polis memurunu dinlemeye başladı.
-Efendim 2. Gruptan birkaç kişiyle iletişim kesildi.Grubun başındaki teğmen olay yerine doğru gidiyor.
Ekrem söverek fabrikaya doğru baktı.Yanındaki genç adama döndü.Merakla teğmenin kim olduğunu öğrenmek istiyordu.
-Gece…
Konuşmaya başladığında sesinin bu kadar sakin çıkabilmesi onu korkuttu bir an.Soğukkanlılığından kızı bile olsa taviz vermiyordu Ekrem.Genç adam bu kelimeyi duyar duymaz hızla fabrikaya doğru ilerlemeye başladı.Silahını kontrol etti ve Ekrem’e baktı.
-İçeri giriyorum.5 kişi gelsin.Hemen!
Ekrem’in soğuk bakışlarında genç adam 5 kişiyle fabrikaya doğru hızla koşmaya başladı.Ekrem telsizi eline alarak Okan’a da haber verdi.Tüm gruplar olayın olduğu yere doğru giderken Ekrem silahını kontrol etti ve birkaç polis memurunu ormana gönderdi.İç çekip koşan yetenekli ve başarılı genç adama baktı.Mantığının yüzde yüz güvendiği adam ikisinin de değer verdiği bir şey için koşuyordu.Montunun cebindeki kağıdı çıkarıp okudu tekrar.Arabasında bulmuştu sabahleyin.Ama yine o inatçılığı yüzünden plana devam etmiş ve Gece’yi Okan’ı oraya göndermişti.Yazan şeye rağmen…
“Oradan kimse sağ çıkmayacak eski dostum.Emin ol!”
Kağıdı buruşturup yere attı.Ve gözlerini genç adama çevirdi.
-Umarım zamanında yetişirsin, Kaan…
Ve Açıklama;
Yeni bir düzenleme yaptım.Bu düzenleme doğrultusunda ve eski başlıkta bir kaç sorun çıktığı için yeni bir başlık açıp bölümleri düzenli bir biçimde koydum.
3 tane mesaj attım neden? Çünkü hikaye birinci başlığa sığmıyordu ve geleceğini düşünürsem ikincisine de sığmayacaktı.
Bu mesajda yeni bölümleri okuyacaksınız ta ki diğer yeni bölümler gelene kadar...Yeni bir bölüm geldiğinde bu mesajdaki bölüm ikinciye aktarılıp yeni bölüm buraya koyulacaktır.Böylece daha düzenli bölümler olacak.Eski başlığımı kilitlettirip buradan devam edeceğiz.
*Gerçekler tüm hız devam eder*
Pasión de los cielos...


Teşekkürler...Gerçekleri de yarım bırakamazdım sıkmıyordu konusu bayağı olmamış ve sürekli bir gizem vardı eğer bıraksaydım kendimden nefret ederdim.
Yeni bölüm ne zaman gelir bilemiyorum ztn buraya koyduğu 2 bölümdü.Bakacağız artıkın...
Yeni bölüm ne zaman gelir bilemiyorum ztn buraya koyduğu 2 bölümdü.Bakacağız artıkın...
Pasión de los cielos...



![]() ![]() |
|
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 7 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |
Sailor Venus Fan Sitesi & Anime ve Manga Sitesi © 2003 - 2023