ahahahaha deli bu arad yeni bölümü yazdım canım beğenirsin inşallah dizi izliyordum bir yandan tam konsatre olamadım :p

işte geldim burdayım
fanficleri okumaktayım
mağlesef bir hafta bilgisayar yasaklanmıştı
bi hafta yoktum neler olmuş yaa gerçekten baya güzelleşmeye başlamış çokk sevindimm buna yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum

" Onların bizi bu şekilde yenmelerine izin veremeyiz. Star! Orada tacı almayı beceremeyerek bizi utandırdın! " Star, Sun'a doğru gözlerini dikti. Çok masum, gözleri her an yaşlarla dolabilecek gibi görünse de, içinde patlamaya hazır bir bomba vardı. " Uranüs'ün hızını hafife almamam gerektiğini öğrendim. " Sun içini çekerek diğerlerine döndü. " Sky! " Otomatik olarak gözlerini Sun'a dikti Sky. " Evet, Sun? "

" Planımız belli. " Sun içinde zerre kadar mizah bulunmayan bir kahkaha savurdu. " - ve, ilk görev senin! "

*

" Ginozushiou aşkına! Serenity, bana sakın hiç uyumadığını söyleme! " Minako'nun lafı üzerine Rei'nin başında bir damlacık belirdi. Kafasında cümleyi tartmaya başladı. Ona inanamıyorum. 'Ginozushiou aşkına' adında yeni bir şey türetti. Minako tam bir gerzek! Serenity ise tacına sımsıkı sarılmıştı. Gözleri akmaya hazırlanmış bir kaç damla yaşla doluydu. Rei, dikkatini ona verdi. Ağzını açmışken Makoto konuya daldı. " Böyle yapmamalısın, Serenity. Sen bir Kraliçe'sin. Halkına umut dağıtmak yerine, gerçekten burada böyle oturacak mısın? " Kraliçe hiçbir şey söylemedi. Yalnızca gözündeki yaşların akmasına izin verdi. En sonunda elini kalbine koydu. " İçimde kötü hisler var. " Başını eğdi. " Onlar kötü şeyler yapacaklar. Bundan eminim. " Kafasını kaldırıp Luna'ya baktı. " Bu... mümkün mü? Onlar gerçekten senshi olabilirler mi? " Luna'nın yüzü ay-lütfen-rahatsız-etmeyin-düşünüyoruz-şurda ifadesini almıştı. Minako'nun yüzündeki ifadeyse aynen şuydu: üf-tam-zamanında-aradın-sevgilimle-buluşmalıyım. Her neyse, Luna uzuuun uzuuun düşündükten sonra kendisine dikilmiş olan mavi gözlere baktı. " Plüton, yüzde yüz bir senshi. Ama Sun, Sky ve Star, bana kalırsa şüpheliler. " Ami ilk defa konuştu. " Seninle aynı fikirdeyim Luna. " Serenity, tacını başına taktı. " Ne yapacaklarını
kestiremiyorum. Ama gördüğüm son rüya, dünyaya felaket getirdikleriydi. " Herkes sonsuz bir sessizliğe gömüldü.

*

" Gökyüzünün mavilikleri! Derinliğini gönder, güzelliğini hissettir! Sky Power! " Esen güçlü rüzgar, yeşil yaprağı ağaçtan yavaşça düşürdü. Usulca, süzülerek inmeyi planlıyordu belki ağaçtan, ama Sky'ın saldırısı, hemen yere çarpmasına neden olmuştu. Ama küçücük yaprak, başına geleceklerden haberdar bile değildi. O sadece yerde öylece duruyordu. Fakat bu, çok da uzun sürmeyecekti. " Yüce efendimiz Shaula adına, sana Sailor Leaves'e dönüşmeni emrediyorum! " Yaprak büyüdükçe büyüdü, şimdi 180 cm boylarında dev Yaprak Savaşçısı'na dönüşüp, oluşturulacak ordunun ilk Youma'sı olmuştu.

*

" Asla... asla huzur olmayacak... " Serenity, Mamoru'nun kollarında ağlıyordu. Titriyordu ama üşüdüğü için değildi bu titreme. Nedenini kendisi bile bilmiyordu. Dünya bir felakete uğrayacaktı. Bundan emindi. Eski günler aklına geldi. Galaxia, Concorda... Boynundan asla çıkarmadığı, Endymion'a ait olan yıldız şeklindeki kolyeyi sıktı. " Korkma, Serenity. Başaracağız. " Serenity ağlamayı bırakıp kaşlarını çattı. " Pes etmek yok. " Başını kaldırıp Endymion'a baktı. " Bu seferkiler sonuncular olacak. " Senshiler etrafını çevrelemişlerdi. Bu seferkiler sonuncular olacaktı belki, ama Ami aniden ağzı kapatılıp kocaman bir yaprak tarafından esir alınmasaydı.

" MERKÜR! "

karıştıkça karışıyo ortalık güzel şimdi bir kaç tane düşman öldürsek güzel olcak ama daha neler yapabilcekleri belli değil neler olcak merak ediyorum

Valla orasını bilemem ama Ami elden gidiyor

ay müthiş olmuş moral alkışı=)
ye-ni bö-lüm şak şak şak ye-ni bö-lüm şak şak şak
gösterelim onlara dünyanın kimin krallığı olduğunu

Abartıyım mı *-* Haydin mitinge gidiyoruz! Herkes taksime! SUN TAKIMI düşene kadar grev!!!

tamam, ama tokluk grevi, dünyada zaten aç insan çok, tokluk grevi daha çok ilgi çeker
dizelim yemekleri önümüze,çatlayana kadar hem katılım da fazla olur

grev mi? ben gelemem

Güzel bir bölüm ama açıkcası az aksiyonlu sakin bir bölüm,fırtına öncesi sessizlikmidir nedir

Evet, tamamen fırtına öncesi sessizlikti.
İşte, fırtına kopuyor.
---

Merkür çığlık atmaya başlar ve savaşçılar onu kurtarmak için çabalarken, Serenity yeniden elinde olmadan eskiyi hatırlayıvermişti. Dünyadayken, Makoto'yu kaçırmışlardı. Sadece kendi AHMAKLIĞI YÜZÜNDEN! Plüton sırf ONU KURTARMAK İÇİN hayatını feda etmişti! Şimdi, bir senshiye daha onun için bir şey olmasına izin vermeyecekti! " Sakın dokunma ona! ASLA! " Youma, kafasını kaldırdı. Prenses'in kızgın gözleriyle karşılaşınca savaşçıyı bırakıp bırakmama konusunda tereddüte düştü. " Sana durmanı emrediyorum, Sailor Leaves! " Sky, bir anda ortaya çıkmıştı doğrusu. Leaves, Merkür'ü baygın biir şekilde yere atıp, Sky'ın önünde eğildi. Gökyüzü Savaşçısı, onu Shaulatua'ya gönderdikten sonra, diğer yedi savaşçıya döndü. Ardından gözü Serenity başındaki taca kaydı. Dudağının köşesi yukarı kalktı. Onu ele geçirebilmemesi için hiçbir neden yoktu... Elini havaya kaldırdı ve bir anda yumruk haline getirip kendisine yönlendirdi. Taç havada süzülüyordu. Serenity önce kafasını yokladı ve hemen öne atılıp hızla süzülen tacın peşinden koşmaya başladı. GİTME! diye bağırmak istiyordu. BIRAKMA BENİ! GİTME! Ama ağzını açacak gücü yoktu. Sky elini kaldırıp tacı yakalayıp giderken de yapabileceği bir şey yoktu. Serenity, Sky taçla kaybolduktan sonra tuhaflaştı.

Kızlar, Plüton'un ölümünde hissettikleri o sersemliği ve teredütü bir an bile yaşamadılar. " HAYIR! " diye bir çığlık koyverip, Serenity'nin yanına koştular. Serenity, ellerinin ve dizlerinin üstünde, başı neredeyse yere değecek kadar eğik hâlde duruyor, acıyla inliyordu. Yüzünü göremiyorlardı ama elbisesinin terden sırılsıklam olduğunu fark etmişlerdi. Arkasından neyin geleceğini çok iyi biliyorlardı; Serenity havaya yükselecek ve aniden gözleri donuklaşacaktı, sonra yere düşüp ölecekti. Ve evet, en az kelimelerin çağrıştırdığı kadar korkunç olacaktı. Hiçbir şey bunu durduramazdı. Hiçbir şey bu durumu değiştiremezdi. Tek yapabilecekleri, yanında olmaktı. Sonuna kadar. Mars, elini Serenity'nin titreyen omzuna yerleştirdi. Sanki alevlerin ortasında kalmış gibi, deli gibi terliyordu. Çılgın gibi çevrelerine baktılar. Serenity, bir aslan pençeleriyle göğsünü parçalamaya çalışıyormuş gibi, iki büklüm hâlde bir çığlık koyverdi. Ellerini yüzüne gömülecek kadar bastırmıştı ve hâlâ fena hâlde titriyordu. Acı çektiği her hâlinden belliydi. Bağrışmaların üzerine Eski Kraliçe gözyaşlarından boğulurcasına oraya koştu. Elini Serenity'nin omzuna koydu.

*

" Aferin sana, Sky. " Sailor Sky, Sun'a gözlerini dikti. " Bu sadece başlangıçtı arkadaşım, sadece başlangıç. " Sun aynı kahkahayı attı. " Şimdi yapmanız gereken şey savaşçıları mahvetmek. Star! Plüton! " İki savaşçı aynı anda belirdiler. " Üçünüz birlikte, ne yapacağınızı biliyorsunuz. " Hepsi başlarını eğdiler ve yok oldular.

*

Serenity'nin bedeni ağır ağır çözüldü ve yere çarptı. Her şey bitmişti.

--

Tamam, tamam. Farkındayım, çok kısa. Bu arada, Serenity'nin acı çekme kısmı bir kitaptan esinlenişmiştir. Okuyup kendi cümlelerimle tarif etmeye çalıştım. Güzel de oldu bana kalırsa *-* Okuyup kendi cümlelerimle yorumlamak tam bana göre! U_U

dmktürmüş yine benim kuzum.bravo tatlım.yolun açık olsun geleceğin çok parlak

milleet hande sınıf birincisi olmuuuuuuşşşşşş

Utandım

utanılcak deil gurur duyulacak bişey kuzum.herkes görsün handem neymiş

çok mutlu oldum yeni bölüm gelmiş yine çok güzel bi bölümdü bayıldım yeni bölümü biraz daha uzun bekliyorum

bu arda kutlarım