Hayal Olsaydı.. -1.bölüm- Sayfaya git: 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Merhaba arkadaşlar
İlk defa böyle bir işe kalkışıyorum,can sıkıntısına aklıma esti ve bugün biraz word belgesini karaladım =P Diğer arkadaşların da çalışmalarını takip edeceğim,eksiklerimi kapatır-ufkumu açarım.
Çok ilgi olmazsa son da verebilirim,kısa sürede yazılmış birşey bu ve ne kısmettir ki ilk defa bu sitede paylaşıyorum
Hikayemize girelim bakalım ^^
İyi okumalar
***************
Eskiden biraz toymuşum, ilk bölümü yeniden yazdım. Diğer bölümlerde törpülenerek yazılacak, iyi okumalar arkadaşlar
[i]1.Bölüm Taşınma Telaşı
Babasının tayini çıkmıştı her zamanki gibi. Fakat bu sefer daha iyi olmuştu onlar için, en azından çevreye uyum sağlayamamışlardı henüz. Zaten ne zaman mutlu bir düzenleri olmuştu ki.
Düşüncelere dalmış bir şekilde günlüğünü karalıyordu Kübra, hayatta olmasının, yaşamasının amacını sorguluyordu kafasında. Uzun ipeksi saçları, sağ gözünün üstünde hafif bir perçem şeklinde duruyordu. Koyu kahverengi gözleri ve beyaz bir teni vardı, kestane rengindeki saçları ona çok yakışıyordu.
"Yaşıyorum ama ne için? Bana yaşama sevinci veren ne var ki? Ben bu dünyada sadece bir fazlalığım, hiçbir gayem yok. Unutmak ve unutulmak istiyorum, daha fazla zorlanmak istemiyorum." diye kafasında birçok şey canlandırırken saçmaladığını düşündü ve bir anlık duraksamadan sonra defterini karalamaya devam etti. "Saçmalıyor muyum acaba? Yo hayır tamamen objektif yaklaşıyorum." derken:
-Acele et abla,babam birazdan gelir.
-Tamam Gizem, yazımı tamamlıyorum sen de geride kalanları toparla hemen, yoksa annem gelip bağıracak birazdan.
Küçük kardeşi Gizem'in ablasının aksine açık tonlarda yeşil gözleri, ona nazaran bir karış daha kısa olan kıvırcık saçları vardı. Kahkülleri gözünün önüne düşerdi her zaman, ablası ise ona püsküllü derdi. Bu Gizem'in pek de hoşuna gitmezdi fakat birbirlerini her zaman korurlardı, aralarındaki bağ kuvvetliydi.
Son olarak perdeleri bavullara koymasıyla oda toparlanmış olacaktı. Bu arada yazısını bitiren Kübra, günlüğünü kitleyerek çantasına yerleştirdi.
-Kızlar! Hadi ama delirtmeyin beni, neredesiniz kaç saattir. İyi ki kendi başınıza bıraktım sizi. Bir işi de bensiz, tek başınıza yapın da kız olduğunuzu gösterin! Bunlar gerçekten geri zekalılar. Diye söylendi anneleri Meryem Hanım.
Gizem:
-Bitti sayılır anne, söylenecek bir şey yok, hem daha abim gelmedi.
-Abin iş yeri ile konuşacaktı bakalım, umarım İstanbul'daki bir şubede işine devam edebilir. Yazık benim Ozan'ıma, ne iş olursa olsun yapmaya çalışıyor -paraları bana vermiyor orası ayrı- takdir ediyorum onu. Neymiş efendim, kardeşlerine daha güzel bir gelecek sunacakmış! Lan Kübra okusa n'olur okumasa n'olur, veririz zengin bir kocaya hem biz bundan kurtuluruz hem de biraz para yüzü görürüz. Diye homurdandı..
Kübra artık bu konuşmaları duymaya alışmıştı, annesine de hak veriyordu yaşadığı olaylar dolasıyla. Belki de çok merhametliydi, hiç de hak vermemeliydi. Ve bazılarına göre annesi kötü biriydi, ama o böyle düşünmüyordu. Yine de dayanamayıp patladığı anlar sık sık gerçekleşirdi. Şu an ise içinde garip bir huzur vardı, nedeni hakkında hiçbir fikre sahip değildi. "Acaba ölecek miyim? Nasıl oluyor da böylesine bir sarhoşluk hissediyorum anlayamadım" dedi. O sırada yük kamyonuyla eve gelen baba Kamil Bey:
-Hazırlandınız mı çocuklar? Birazdan yola çıkıyoruz. Bu taraftan beyler, üstünde kıralacak eşyalar yazan kolilere dikkat edin lütfen. Birine zarar gelirse eşim sizi asla affetmez.
O ara kapının önünde dikilmiş adamları izleyen Meryem Hanım:
-Ay ne kadar pis kokuyor bu adamlar, böyle bir şey görmedim ben. Umarım arabayı doğru düzgün kullanırlar. Yoksa sinirlerim tepeme çıkacak gene bu böy- dikkatli taşıyın onları!
İçinden susmasını dileyen Kamil Bey:
Meryem Ozan'la konuştum az önce, ayarlamışlar bir şube ama ulaşım biraz zahmet verecekmiş, ayrıca pek bir övmüşler oğlumuzu, gitmemize de çok üzülmüşler.
"Eh genlermi taşıyor ne de olsa, aferin benim oğluma." Diyerek saçlarını geriye topladı ve zorlanarak yutkundu Meryem Hanım.
Koliler ile ilgilenen ameleler aralarında söylendiler o arada. "Acıdım şimdi bu adama be, yakışmıyorlar hem." "Ne kadar da kendini beğenmiş bir kadın bu!"
...
Hazırlıkları tamamlamış olan aile fertleri hep beraber kamyona bindiler. Yaklaşık olarak 3 saatlik bir yolculuk onları bekliyordu.
Meltem Hanım:
-Iy ne pis kokuyor içerisi, her yere elinizi sürmeyin kızlar.
Gizem:
-Aman anne yahu zaten gittiğimiz ev pis olacak, şimdi biz kirlensek ne olacak ki? Bir de evi temizlemekle uğraşacağız zaten.
-Mız mızlanma, boşuna büyütmedim sizi ben.
O arada Kübra yeni okulunun ve arkadaşlarının nasıl olacağını düşünüyordu, bu konuda endişeliydi. Pek kolay arkadaş edinemezdi, ama ilişkiye girdiği insanlarla iyi anlaşırdı, tek sorunu uyum sağlamaktı. Bu da uzun bir zaman alıyordu. "En azından Gizem ile burada kalsaydık hem annemden de kurtulmuş olurduk" diye söylendi sessizce.[i]
İlk defa böyle bir işe kalkışıyorum,can sıkıntısına aklıma esti ve bugün biraz word belgesini karaladım =P Diğer arkadaşların da çalışmalarını takip edeceğim,eksiklerimi kapatır-ufkumu açarım.
Çok ilgi olmazsa son da verebilirim,kısa sürede yazılmış birşey bu ve ne kısmettir ki ilk defa bu sitede paylaşıyorum
Hikayemize girelim bakalım ^^
İyi okumalar
***************
Eskiden biraz toymuşum, ilk bölümü yeniden yazdım. Diğer bölümlerde törpülenerek yazılacak, iyi okumalar arkadaşlar
[i]1.Bölüm Taşınma Telaşı
Babasının tayini çıkmıştı her zamanki gibi. Fakat bu sefer daha iyi olmuştu onlar için, en azından çevreye uyum sağlayamamışlardı henüz. Zaten ne zaman mutlu bir düzenleri olmuştu ki.
Düşüncelere dalmış bir şekilde günlüğünü karalıyordu Kübra, hayatta olmasının, yaşamasının amacını sorguluyordu kafasında. Uzun ipeksi saçları, sağ gözünün üstünde hafif bir perçem şeklinde duruyordu. Koyu kahverengi gözleri ve beyaz bir teni vardı, kestane rengindeki saçları ona çok yakışıyordu.
"Yaşıyorum ama ne için? Bana yaşama sevinci veren ne var ki? Ben bu dünyada sadece bir fazlalığım, hiçbir gayem yok. Unutmak ve unutulmak istiyorum, daha fazla zorlanmak istemiyorum." diye kafasında birçok şey canlandırırken saçmaladığını düşündü ve bir anlık duraksamadan sonra defterini karalamaya devam etti. "Saçmalıyor muyum acaba? Yo hayır tamamen objektif yaklaşıyorum." derken:
-Acele et abla,babam birazdan gelir.
-Tamam Gizem, yazımı tamamlıyorum sen de geride kalanları toparla hemen, yoksa annem gelip bağıracak birazdan.
Küçük kardeşi Gizem'in ablasının aksine açık tonlarda yeşil gözleri, ona nazaran bir karış daha kısa olan kıvırcık saçları vardı. Kahkülleri gözünün önüne düşerdi her zaman, ablası ise ona püsküllü derdi. Bu Gizem'in pek de hoşuna gitmezdi fakat birbirlerini her zaman korurlardı, aralarındaki bağ kuvvetliydi.
Son olarak perdeleri bavullara koymasıyla oda toparlanmış olacaktı. Bu arada yazısını bitiren Kübra, günlüğünü kitleyerek çantasına yerleştirdi.
-Kızlar! Hadi ama delirtmeyin beni, neredesiniz kaç saattir. İyi ki kendi başınıza bıraktım sizi. Bir işi de bensiz, tek başınıza yapın da kız olduğunuzu gösterin! Bunlar gerçekten geri zekalılar. Diye söylendi anneleri Meryem Hanım.
Gizem:
-Bitti sayılır anne, söylenecek bir şey yok, hem daha abim gelmedi.
-Abin iş yeri ile konuşacaktı bakalım, umarım İstanbul'daki bir şubede işine devam edebilir. Yazık benim Ozan'ıma, ne iş olursa olsun yapmaya çalışıyor -paraları bana vermiyor orası ayrı- takdir ediyorum onu. Neymiş efendim, kardeşlerine daha güzel bir gelecek sunacakmış! Lan Kübra okusa n'olur okumasa n'olur, veririz zengin bir kocaya hem biz bundan kurtuluruz hem de biraz para yüzü görürüz. Diye homurdandı..
Kübra artık bu konuşmaları duymaya alışmıştı, annesine de hak veriyordu yaşadığı olaylar dolasıyla. Belki de çok merhametliydi, hiç de hak vermemeliydi. Ve bazılarına göre annesi kötü biriydi, ama o böyle düşünmüyordu. Yine de dayanamayıp patladığı anlar sık sık gerçekleşirdi. Şu an ise içinde garip bir huzur vardı, nedeni hakkında hiçbir fikre sahip değildi. "Acaba ölecek miyim? Nasıl oluyor da böylesine bir sarhoşluk hissediyorum anlayamadım" dedi. O sırada yük kamyonuyla eve gelen baba Kamil Bey:
-Hazırlandınız mı çocuklar? Birazdan yola çıkıyoruz. Bu taraftan beyler, üstünde kıralacak eşyalar yazan kolilere dikkat edin lütfen. Birine zarar gelirse eşim sizi asla affetmez.
O ara kapının önünde dikilmiş adamları izleyen Meryem Hanım:
-Ay ne kadar pis kokuyor bu adamlar, böyle bir şey görmedim ben. Umarım arabayı doğru düzgün kullanırlar. Yoksa sinirlerim tepeme çıkacak gene bu böy- dikkatli taşıyın onları!
İçinden susmasını dileyen Kamil Bey:
Meryem Ozan'la konuştum az önce, ayarlamışlar bir şube ama ulaşım biraz zahmet verecekmiş, ayrıca pek bir övmüşler oğlumuzu, gitmemize de çok üzülmüşler.
"Eh genlermi taşıyor ne de olsa, aferin benim oğluma." Diyerek saçlarını geriye topladı ve zorlanarak yutkundu Meryem Hanım.
Koliler ile ilgilenen ameleler aralarında söylendiler o arada. "Acıdım şimdi bu adama be, yakışmıyorlar hem." "Ne kadar da kendini beğenmiş bir kadın bu!"
...
Hazırlıkları tamamlamış olan aile fertleri hep beraber kamyona bindiler. Yaklaşık olarak 3 saatlik bir yolculuk onları bekliyordu.
Meltem Hanım:
-Iy ne pis kokuyor içerisi, her yere elinizi sürmeyin kızlar.
Gizem:
-Aman anne yahu zaten gittiğimiz ev pis olacak, şimdi biz kirlensek ne olacak ki? Bir de evi temizlemekle uğraşacağız zaten.
-Mız mızlanma, boşuna büyütmedim sizi ben.
O arada Kübra yeni okulunun ve arkadaşlarının nasıl olacağını düşünüyordu, bu konuda endişeliydi. Pek kolay arkadaş edinemezdi, ama ilişkiye girdiği insanlarla iyi anlaşırdı, tek sorunu uyum sağlamaktı. Bu da uzun bir zaman alıyordu. "En azından Gizem ile burada kalsaydık hem annemden de kurtulmuş olurduk" diye söylendi sessizce.[i]
Why do we fall, Bruce?
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): laru
hmm değişik bir hikaye ilk intiba olarak anneden pek hoşlanmadım kızın halinede üzüldüm doğrusu T-T sürekli tayin meselesi yüzünden şehir değiştirmeleri hoş bi fikir ^^ ama asıl hikayemiz nerde başlayacak merak ettim. güzell olmuş ilk bölüm ben beğendim ellerine sağlık Bessam ^_^
Spoiler:
Hikaye taşı toprağı altın istanbul'da başlar ama başlatırmıyım bilemiyorum u.u
Sanırım daha fantastik şeyler yazmam lazım yada karakterleri daha iyi betimlemeli ve olay kurgusunu daha heyecanlı yapmalıyım.Ee malum ilk bölümde bunları yapmak zor ^^'
Anne zaten gıcık bir kadın >_> Bu arada,beğenmene sevindim benim ilk okuruuuum
Sanırım daha fantastik şeyler yazmam lazım yada karakterleri daha iyi betimlemeli ve olay kurgusunu daha heyecanlı yapmalıyım.Ee malum ilk bölümde bunları yapmak zor ^^'
Anne zaten gıcık bir kadın >_> Bu arada,beğenmene sevindim benim ilk okuruuuum
Why do we fall, Bruce?
Spoiler:
ee o zaman sen 2.ci bölüm için biraz daha düşün yada hemen 2.ci bölümüde yazıp ekle hem bakarsın bölümler ilerledikçe ortaya senin bile planlamadığın şeyler çıkabilir ne dersin bu annede çok malzeme var zati bence devam et eminim yazdıkça dahada farklı dahada güzel şeyler çıkacaracaksın.. Başarı ve kolaylıklar diliyorum..
Spoiler:
Teşekkürler arkadaşlar,herhangi fikirlerinizi yorumlarınızda yazabilirsiniz ilham kaynağı olarak.Çok projelenmiş birşey olmadığı için bu,ama eğer hikayeyi kıvama sokup tutturabilirsem,güzel olabilir.ileriki bölümlerden spoiler falan da veririm
Why do we fall, Bruce?
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Gama_Sennin
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Sailor Star Fighter
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Sailor Star Fighter, Gama_Sennin
1. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 61 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |