İmkansız Hayaller |
Yazar
Mesaj
Daha bu işlerde yeniyim ama yazarak kendimi geliştirebileceğime inanıyorum =) Umarım beğenirsiniz...
______
....
Gözlerimi açtığımda zihnimde oluşan anlamsız sesler ve etrafımda 3-4 kişiden oluşan küçük bir topluluk vardı. Kendime gelmem pek uzun sürmedi. Sessizce odayı inceledim. Tüm hastane odaları aynıdır diyebilirsiniz ancak bu oda hiçbir hastane odasına benzemiyordu. Duvarları ve tavanı siyah olan bu odada tek bir ışık bile yoktu. Hemen yanımda duran küçük masada birkaç tane ilaç kutusu ve daha önce görmediğim, garip renklerde 3 sıvı vardı. Sonra etrafımda ki küçük topluluğa baktım. Bunlar ailem değildi, ya da arkadaşlarım… Bu insanları tanıdığımdan bile emin değildim. 1 saniye durdum ve düşünmeye başladım. Bu insanları tanıyor muydum?
Aslında yüzleri tanıdık geliyordu fakat hiçbirinin ismini bilmiyordum. Ya da hatırlıyamıyor…
Bir an hafızamı yitirdiğimi sandım ama bu mümkün değildi.. Ailemi ve arkadaşlarımı, yaşadığım tüm maceraları ve en önemlisi Arda’yı hala hatırlıyordum.
O an etrafıma bakınmayı bırakıp Arda’yı düşünmeye başladım. Yeşil gözlerini ve sarı saçlarını… Hala çok seviyordum onu. Ne kadar inkar etsem de senelerdir, kalbimde ki yeri hiçbir zaman değişmedi benim için. İlk gördüğümden beri yaşadığım heyecan ve mutluluk, senelerdir devam eden anlamsız hayaller… Hiçbiri değişmedi hala. Değişen tek bir şey vardı… Arda!
6. sınıfta tanıştığım o kişinin düşünceli, centilmen ve saygılı tavırları yerini patavatsızlığa ve terbiyesizliğe bıraktı ne yazık ki! Şimdi Lise 3 öğrencisiyiz ancak koskoca 4 sene Arda’ya hiçbir şey kazandıramamış. İşte o zamandan beri inkar ettim sevgimi, aşkımı! Seviyorum hala.. Çok seviyorum.! Ağlıyorum her gece. Düşlerimde bile ağlıyorum onun yüzünden… Ve hala onu sevdiğimi haykırıyorum kendi kendime. “Nasıl seviyorum hala?” diyorum ancak bu elimde değil ki!. Bir kere sevdim ve hiç unutmadım. Unutamadım…
Şans eseri aynı liselere düştük Arda’yla. Çok iyi arkadaştık. Günlerce beraber dolaştık hep. Sadece biz vardık birbirimize yetecek. Hiç unutmam, 28 Nisan Pazartesi günü… Öğlen teneffüsüne 1 ders kala hızla yağan bir yağmur başladı aniden. Tarih dersindeydik. (Şuana kadar gördüğüm en berbat ders!) Hem uykusuzdum hem de sıkıcı bir dersteydim. Sıraya başımı yasladım ve gözlerimi yumdum. Kısa bir süre sonra okul zilinin rahatsız eden gürültülü sesiyle irkildim.
Tam yemek yiyordum ki karşımda dikilen biri olduğunu fark ettim. Bu Arda’ydı. Yanına gittim ve bir sorun olup olmadığını sordum. Verdiği cevapla içimde bir anlık heyecan ve kuşku oluştu. “Yemeğini bitirdikten sonra hemen bahçedeki büyük ağacın altında buluşalım. Konuşmalıyız…” dedi. Koşar adımlarla bahçeye doğru ilerledi. Yemeğimi bir anda ağzıma tıktım ve bende bahçeye koştum. Orada bekliyordu. Her zaman oturup konuştuğumuz büyük ağacın altında.. Ciddi bir tavır takınıp hızlı adımlarla yanına gittim.
“Evet, ne konuşacağız?”
“Sen ve benle ilgili…”
“Neymiş sen ve benle ilgili olan?”
Bir an duraksadı ve etraf sessizliğe gömüldü. Ders zili çoktan çalmıştı ancak bu ikimizin de umurunda değildi. Gözleri gözlerime kilitlendi. Yavaşça yanıma sokuldu. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştıdı ve…
“Noldu!?”
“Küçük hanım bugün nasılsınız?” diye bir ses duydum güçlükle. Bu çirkin ses düşüncelerimi yarıda kesmeye yetmişti. Adam gittikce bana yaklaşıyordu. Yataktan kalkmaya çalıştım ancak hareket edemiyordum. Başımı sağa çevirdim ve masanın üzerindeki 3 sıvıdan birinin olmadığını gördüm. Bunlar… Nerdeydim ben!?
...Devam Edecek...
______
....
Gözlerimi açtığımda zihnimde oluşan anlamsız sesler ve etrafımda 3-4 kişiden oluşan küçük bir topluluk vardı. Kendime gelmem pek uzun sürmedi. Sessizce odayı inceledim. Tüm hastane odaları aynıdır diyebilirsiniz ancak bu oda hiçbir hastane odasına benzemiyordu. Duvarları ve tavanı siyah olan bu odada tek bir ışık bile yoktu. Hemen yanımda duran küçük masada birkaç tane ilaç kutusu ve daha önce görmediğim, garip renklerde 3 sıvı vardı. Sonra etrafımda ki küçük topluluğa baktım. Bunlar ailem değildi, ya da arkadaşlarım… Bu insanları tanıdığımdan bile emin değildim. 1 saniye durdum ve düşünmeye başladım. Bu insanları tanıyor muydum?
Aslında yüzleri tanıdık geliyordu fakat hiçbirinin ismini bilmiyordum. Ya da hatırlıyamıyor…
Bir an hafızamı yitirdiğimi sandım ama bu mümkün değildi.. Ailemi ve arkadaşlarımı, yaşadığım tüm maceraları ve en önemlisi Arda’yı hala hatırlıyordum.
O an etrafıma bakınmayı bırakıp Arda’yı düşünmeye başladım. Yeşil gözlerini ve sarı saçlarını… Hala çok seviyordum onu. Ne kadar inkar etsem de senelerdir, kalbimde ki yeri hiçbir zaman değişmedi benim için. İlk gördüğümden beri yaşadığım heyecan ve mutluluk, senelerdir devam eden anlamsız hayaller… Hiçbiri değişmedi hala. Değişen tek bir şey vardı… Arda!
6. sınıfta tanıştığım o kişinin düşünceli, centilmen ve saygılı tavırları yerini patavatsızlığa ve terbiyesizliğe bıraktı ne yazık ki! Şimdi Lise 3 öğrencisiyiz ancak koskoca 4 sene Arda’ya hiçbir şey kazandıramamış. İşte o zamandan beri inkar ettim sevgimi, aşkımı! Seviyorum hala.. Çok seviyorum.! Ağlıyorum her gece. Düşlerimde bile ağlıyorum onun yüzünden… Ve hala onu sevdiğimi haykırıyorum kendi kendime. “Nasıl seviyorum hala?” diyorum ancak bu elimde değil ki!. Bir kere sevdim ve hiç unutmadım. Unutamadım…
Şans eseri aynı liselere düştük Arda’yla. Çok iyi arkadaştık. Günlerce beraber dolaştık hep. Sadece biz vardık birbirimize yetecek. Hiç unutmam, 28 Nisan Pazartesi günü… Öğlen teneffüsüne 1 ders kala hızla yağan bir yağmur başladı aniden. Tarih dersindeydik. (Şuana kadar gördüğüm en berbat ders!) Hem uykusuzdum hem de sıkıcı bir dersteydim. Sıraya başımı yasladım ve gözlerimi yumdum. Kısa bir süre sonra okul zilinin rahatsız eden gürültülü sesiyle irkildim.
Tam yemek yiyordum ki karşımda dikilen biri olduğunu fark ettim. Bu Arda’ydı. Yanına gittim ve bir sorun olup olmadığını sordum. Verdiği cevapla içimde bir anlık heyecan ve kuşku oluştu. “Yemeğini bitirdikten sonra hemen bahçedeki büyük ağacın altında buluşalım. Konuşmalıyız…” dedi. Koşar adımlarla bahçeye doğru ilerledi. Yemeğimi bir anda ağzıma tıktım ve bende bahçeye koştum. Orada bekliyordu. Her zaman oturup konuştuğumuz büyük ağacın altında.. Ciddi bir tavır takınıp hızlı adımlarla yanına gittim.
“Evet, ne konuşacağız?”
“Sen ve benle ilgili…”
“Neymiş sen ve benle ilgili olan?”
Bir an duraksadı ve etraf sessizliğe gömüldü. Ders zili çoktan çalmıştı ancak bu ikimizin de umurunda değildi. Gözleri gözlerime kilitlendi. Yavaşça yanıma sokuldu. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştıdı ve…
“Noldu!?”
“Küçük hanım bugün nasılsınız?” diye bir ses duydum güçlükle. Bu çirkin ses düşüncelerimi yarıda kesmeye yetmişti. Adam gittikce bana yaklaşıyordu. Yataktan kalkmaya çalıştım ancak hareket edemiyordum. Başımı sağa çevirdim ve masanın üzerindeki 3 sıvıdan birinin olmadığını gördüm. Bunlar… Nerdeydim ben!?
...Devam Edecek...

Ver O Güzel Gözlerinden Birini Takayım Gönlüme..'


1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 2 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |