KADİM SÖYLEV Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 13, 14, 15 ... 18, 19, 20, Sonraki |
Yazar
Mesaj


Tsukino-Usagi yazmış:
kesinlikle katılıyorum az kaldı çatlamama o.o biraz daha bölüm gelmezse ve ben merak edersem çatlıycam orta yerimden o.o (aslında ben kitabımı bitirene kadar zamanım var çatlamak için şimdi okuduğum kitapta da sarsıcı gerçekler öğreniyorum o.o 50-100 sayfam kaldı yarım saat olmadı bi saate yalar yutarım ben bu kitabı


aşk o *-* kimse beni bu adamın 30 yaşında olduğuna inandıramaz XD özellikle de kaspiyan rolündeyken u.u
Ben Barnes iz lav *-*

By İrma *-*








“Her şey tamam mı?” dedi Zainin korkudan titreyen toy efsuncuya bakarak.
“E-evet lordum…B-başka bi-bir emriniz?”
“Bence onu arka tarafa yollamalıyız.Biraz dinlensin.” dedi Ushaloé karanlıklar içinden çıka gelerek.
“Sen karışma Ushaloé bu çocuğun daha yapacak işi var.Git ve şurdakilere yardım et.”
“E-emredersiniz!” diyerek hızla uzaklaştı.
“Demek dinlensin?Sonsuza dek mi?”
“Kalbin çok yumuşak gümüş efsuncu…”
“Senin gibi her önüme geleni öldürmediğim için mi?Benim senden farkım Ushaloé…” kızıl gözlerini kısıp yaklaştı “dürtülerimle harket etmemem.”
Kadının yanından geçip giderken “Ah, pardon tatlım.Sen kalbinle hareket etmeyi tercih ede-“
-I NOANNE DOKO TO NO KARA!!!
Ushaloé’nin etrafını gümüş bir ateş çemberi sarmıştı: -Beni böyle mi durduracaksın?Tatlım…
-Bana bak şu hallerinden kurtulmazsan…
-Ne?Senin benden farkın ne? Ya da efsun hırsızından?Bizim gibi birer piyonsun.
-Benim burada olmamı sorgulamak sana düşmez.
-Sen beni şu çemberde tutsan bile ben seni yok edebilirim.
Zainin arkasını döndüğünde devasa bir kuş onu bir pençe ile yere devirmişti. Ushaloé ağır adımlarla azalan gümüş alevlerden geçip Zainin yanına geldi:-Benimle oyun oynama gümüş efsun ustası.Bunun senin gücünün binde biri olduğunun farkındayım.Ama unutma bu da benim gücümün binde biri olabilir.
Kuşu etrafta dağılan tüyler arasında yok olurken kadın da aynı şekilde kaybolmuştu.
Zainin ayağa kalktı ve çarpık bir gülümseme yanağındaki gümüş kanı sildi.
-Demek buradasın Zainin…küçük hanım seninle tanışmak istiyor.
-Sen de onun bebek bakıcısı mı oldun?
-Bana kalırsa en büyük bebeğe bakan sensin.
-Bunu duymasın.
-Beni öldürecek mi?, derken kıkırdadı ve omzuna ve değen mor saçlarını savurdu, ben zaten ölüyüm.
-Bunu sürekli hatırlatmak zorunda mısın Daisy…Üstelik şu andaki halin tam anlamıyla ölü olmayacağın anlamına gelmiyor.Senin ayakta tutan efendinin efsunu.
-ve yakınlarımın gücü.Korag benim için iyi bir dirilme aracı oldu.Ondaki enerji ve var oluş efsunu. Tadı hala damağımda.
Zainin gözlerini kıstı: -Şansını benim önümde çok fazla zorluyorsun.
Daisy gülümseyip kollarını Zainin’in boynuna doladı ve onu öptü.Şaşkınlıkla kalan Zainin öpücüğe karşılık vermese de kızı reddetmemişti.Aklından Daisy ölürken vermediği öpücük geçiyordu.
-Benim tekrar ölmemden o kadar korkuyorsun ki istediğim her şeyi yaparsın.Bir öpücük, bir arkadaş, bir kardeş…Ölürken beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum açıkçası.Pişmanlık cidden bazılarını adam ediyormuş demek ki
-Neden bunu yapıyorsun?
-Dur bir düşüneyim…Belki intikam için…belki de sadece eğlencesine, diyerek gülümsedi masumca., Hadi gidelim artık.
-Küçük bir kızın gönlünü eylemekten daha mühim işlerim var benim.
-Unutma senin üssünüm beni kızdırmasan iyi edersin gümüş efsuncu., yürürlerken adama baktı, Peki sen neden bunu yapıyorsun ?
-Neyi?
-Neden bizim tarafımızdasın?Aniden çıka geldin ve içimize karıştın.Ne gariptir ki efendimiz seni almakta tereddüt bile etmedi.Ne gizliyorsun yine Zainin?
Zainin Daisy’nin yüzünü tuttu ve kızıl gözleri ile onun gözlerini içine baktı:-Belki intikam için belki de eğlencesine?, diyerek loş koridorda yürümeye devam etti.
Zainin odaya girer girmez büyük bir güç hissetmişti.Buna yakın bir gücü bir yerlerden hatırlıyor gibiydi ama bir türlü çıkaramıyordu.Bütün efsun hisleri sanki ayaklanmıştı.Karanlık odanın köşesinde beyaz tenli siyah saçlı küçük bir kız duruyordu.Zainin gelince dikkatini kucağında yatan cansız bedenden alıp Zainin e verdi.
-Aaaaaa…Zainin değil mi?
Zainin yılların deneyimi ile hiçbir tepki vermemişti ama kucağında yere akan bakır kan ile duran kıza bakınca kusmamak içten bile değildi.
-Evet…küçük hanım.
Gözleri kör olsa da görürmüşçesine bakışları Zainin’in üstünde dolaşıyordu:-Buraya gelmeden önce tanıştığım birine çok benziyorsun., elini ölü adamın üstüne sıkıca bastırdı ve adam gümüşi-siyah bir alevle küle dönüştü.
-Anneniz?
-A hayır Derin Gece değil…gerçi onunla da görünüş olarak benziyorsunuz ama benim bahsettiğim ruhunuzun benzerliği.Senin kadar yalnız, senin kadar öfkeli, senin kadar çaresiz ve senin kadar güçlü…
Zainin kendine yöneltilen küçümseyici yakıştırmalardan hiç hoşlanmamıştı ama bu minik kıza karşı ters bir davranışta bulunmayı en azından şu an için düşünmüyordu.Bu kız neden buradaydı, nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu ve herkesin ölümüne göz yumulacak derecede onu önemli yapan neydi? Bunları bilmeden bir şeyler yapmak istemiyordu.
-Bana bu kadar benzettiğiniz kimmiş merak ettim doğrusu…küçük hanım.
-Resmini görmek ister misin? Yeni bitirdim.
Küçük ritimli adımlarla yatağının üstünde duran kağıdı kaldırdı ve Zainin’e çevirdi.Zainin olduğu yere saplanmış kalmıştı.
-Sanırım onu tanıyorsun?, dedi küçük kız munzurca.
-Ben…benim öğrenimcimdi…
-Anladııım…demek hocanın izinde ilerliyor. Eminim yakında yine yanındaki yerini alacaktır.
-O mu? Hıh! Efendimiz Zainin’i kabul ettiyse bile o insanoğlunu asla kabul etmez., dedi sinirle Daisy.
-Unutma ki o artık sıradan bir insanoğlu değil, dedi savunmaya geçerek Zainin, kim bilir şu an ne kadarı öyle kalmıştır?
-Tamamen insanoğlu olsaydı farklı mı konuşurdun gümüş efsun ustası?, dedi küçük kız.
Ortalığa bir süre sessizlik çöktü.Bu sessizliği bozan yine küçük kız oldu: -Neyse nasılsa yakında anlarız.Daisy çok güç kaybettim daha fazla efsunlu kana ihtiyacım var.
Daisy bozulsa da selam vererek odadan çıktı.Kız yine Zainin’e döndü: -O gelecek bunu zaten sen de biliyorsun değil mi?-Zainin sessizdi- Geldiğinde onu bul ve bizim yanımıza çek aksi taktirde onun kanı da benim damarlarımda dolaşacak.Dur sonrasını da tahmin edelim sen ya buna izin vermek istemezken ya da geç kaldığında ortaya çıkacak kızgınlıkla bana saldıracaksın ama sonra senin de sonun onunla aynı olacak.Bu yüzden…gümüş efsun ustası…onu bizim tarafımıza çeksen iyi olur.Bana kalsa diğer yolu tercih ederim ama Daisy’nin düşüncelerinin aksine bence efendimiz ona sıradan bir insanoğlu gözüyle bakmıyor.
Zainin sinirli ve sessizdi.İçinden o küçük masum kızı parçalara ayırmak geçiyordu.Yine de kendinin tuttu: -Görüşlerinize saygım var ancak gelecek değişkendir küçük hanım bu nedenle bence siz şimdilik sadece kendi sağlığınızla ilgilenseniz daha iyi olur.
-Mmmm…zekice bir cevap.Sen den beklendiği gibi.-derin bir nefes verdi ve kapıya doğru seslendi-getir daisy…umarım bu biraz daha lezzetlidir.-Zainin’e döndü- Gerçi gücüme kavuştuğumda daha güzel tatlar bulacağım kesin.
Zainin selam vererek odadan ayrıldı “Kendimden nefret ediyorum” diyordu içten içe öte yandan hızlı adımları bir an durdu ve tuzağa doğru geleceğini bildiği kızı düşündü…Saena’yı.”Onu kesinlikle önce ben bulmalıyım.”-bir iç çekti-“Karşına hep başını derde sokmak için çıkmak berbat bir durum küçük öğrencim…” yüzünden bir tebessüm geçti ilk tanıştıkları zamanı düşünürken –ki bu sırada yeniden yürümeye koyulmuş ve odasına gelmişti- “Sanırım artık öğrencim olmadığını iyice aklıma yerleştirmem gerek” derken odasının duvarındaki fotoğraflara baktı.Fotoğrafın birinde Saena bir masaya servis yapıyordu, bir diğerinde Floa’nın okulunun önündeydi, ötekinde alış verişteydi, birinde ise sahil kenarında yalnız başına oturmuş denize dalıp gitmişti…Saena’nın bu hüzünlü fotoğrafını duvardan aldı Zainin “sanırım seni daha fazla kollayamayacağım…yeniden karşına çıkma zamanı…” diyerek fotoğrafı bıraktı ve yere kadar uzanan siyah ceketini çıkardı, kendini yatağına bıraktı.Kasları haftaların yorgunluğu ile sızlarken kızıl gözlerine yavaş yavaş uyku çökmeye başlamıştı.Yarın zor bir gece olacaktı.
****
-SEN!!! SEN!!!, Slithliam o kadar sinirliydi ki bütün kafeyi havaya uçurabilirdi.Onu tutan neydi bilmiyordu ama öylece dimdik durmaktan başka bir şey yapamıyordu.
-Ben de seni çok özledim Lordum, şuh bir sesle güzel kadın, Eminim bir sarılmak istersin?
-SENİ GEBERTİCEM!, diyerek devasa kılıcını mavi bir şimşekle yakalayıp koltuğa sapladı ama sonrası yine bir sessizlikti.
-Sarılmaktan kastım bu değildi gerçi…, dedi kadın ayağa kalkarak.
-Se…sen…sana ne oldu?
-O bir ruh, dedi Saena gece kadar güzel olan kadının içinden geçip arkasındaki koltuğa sağlı duran kılıca yarım bir gülümseme ile bakarak, bir hayalet…
Slithliam’a ağır ağır yaklaştı Shienaya uzandı slithliam ın yüzüne doğru ama dokunamadı.Yine de dokunurmuş gibi okşadı yüzünü ve bu kez içten bir sesle konuştu:-Merhaba Slithliam…merhaba.
-Nasıl?, diye fısıldadı.
-Çok mu önemli lordum?, dedi hüzünle kadın, eskiden nedenleri sorgulamazdın.
-Benim aşkım sadece Elaheh içindi senin için değil.Sen…sen…
-Ne kadar farklı olsak da o kadar uzun süredir aynı bedendeyiz ki birbirimizde parçamız var lordum.hem neticede aynı özdeniz.Ne olursa olsun birbirimizi-
-Bedeninden çıkalı çenen düşmüş Shienaya, dedi sert bir şekilde Saena.
-Ah., dedi kadın utanarak.Tebessümle adamın yüzüne baktı, kutsal hanımı çok seven iki kişiden biri ile konuşurken sanırım kendimi kaptırmışım.
-Sen artık kutsal hanım değilsin, diyerek ayağa kalktı Saena, Madem kendini artık göstermeye karar verdin gerçeklerle de yüzleşeceksin., Shienaya gergindi.Siyah gözlerini kısmış genç kadının adımlarını takip ediyordu bakışlarıyla,Slithliam’ın sevdiği kadın da değilsin.Sen –sadece-bana- bağımlı-bir-ruhsun.
-Bakıyorum da Lorda sadece adıyla hitap eder olmuşsun.
-Sen…bunca dediğim içinden bunu mu çıkardın?, sinirden köpürüyordu Saena
-Ben her şeyi çok iyi anlıyorum.Kutsal Hanım olmadığımın farkındayım.Sana bağımlı olduğumun da ama şunu unutma sen de bana bağımlısın.ve gittikçe seninde ruhuna sızıyorum.Bunu engelleyemezsin.Tıpkı…neyse…beni zorlama…
-Bana tüm bunları hanginiz açıklayacak?, diyerek araya girdi Slithliam gözleri buz mavisi parlıyordu, hemen!
-Bizi öldürmeye kalktığında onun ruhuna bağlandım.Beni reddemedi ki bunun farkında bile değildi.Sessizce gömüldüm içine çünkü benim en büyük arzum yaşamaktı.Ve zaman içimde kendimi ona hissettirdim., diye başladı Shiénaya.
-Başta hayal görüyorum sandım.Önceki olan her şeyin etkisinde olduğumu düşündüm.Gerçeği gösterdiğinde ise bana hep bir adım daha yaklaşmıştı sanki.Çok şeyde yardımcı oldu kimsenin haberi olmadan.Beni çok kötülükten haberdar etti ve korudu.Sonunda teklifini reddemedim., diye devam ettirdi Saena.
-Ne teklifi?
-Ya bu gezen de ikimize zehir olacaktı ya da bedeninde yaşamama izin verecekti. Karşılığında ona yardım edebildiğim her konuda yardım edecektim.
-Burda bir şeyler eksik, dedi Slithliam, O saena…sana neden boyun eğsin?Neden yeni bedenini seninle paylaşsın?
-Ruhlarımız artık bir diğerimiz olmadan çok zor yaşar Lordum.Bu anlaşma ile mühürlendi.Aksi halde parçalanırcasına canımız acır ve hatta ölebiliriz.Onun hem ölmesini engelliyorum hem de hizmetimi sunuyorum.Karşılığında ise sadece yaşıyorum.
-Senin amacın özgür yaşamaktı.
-Şu an pek bir alternatifim kalmadı.
-Sana güvenmiyorum.
-Biliyorum.Ama ben de hala Elaheh i gördüğünü de biliyorum.Kalbini yokla.Yaşadığıma sevindiğini biliyorum “lordum”
Slitham sinirle Saena ya döndü: -Bu yaptığına inanamıyorum! Her şey bu hale düşmek için miydi?
-Bu hale düşmek dediğin benim yaşamak için tek yolum.Üstelik beni bu hale düşüren kendim miyim? Baştan düşün istersen.
-Sen…ben…ahhh…o varken sana bir şey söyleyemem!
-Zorunda değilsin, dedi hüzünle Shiénaya, Saena isterse ruhun derinliğine saklanırım ya da istediği ölçüde o çağırana kadar uzaklaşabilirim.
-Doğru, dedi Saena, şimdi hiçbir yere gitmene gerek yok çünkü kararımı sorgulama hakkına sahip hiç kimse yok burada.
Lord Slithliam birkaç saniye Saena ya baktı ve başını iki yana sallayarak üst kata çıktı
-Gerçeği eksik söylemek de senin oyun tipin ha?, dedi Shiénaya, bana uyar kadim ruh.Bana ev sahipliği yaptığın sürece sorun değil.
-Shiénaya…
-Evet?
-Defol.
Ruh ayışığının bulutların arkasında yok oluşuyla aynı anda solup gitmişti.Saena ise masada oturup sessizce ağlamaya başlamıştı ama bir süre sonra dudağını ısırarak sustu “ağlayamam…ağlarsam ölürüm.”
“E-evet lordum…B-başka bi-bir emriniz?”
“Bence onu arka tarafa yollamalıyız.Biraz dinlensin.” dedi Ushaloé karanlıklar içinden çıka gelerek.
“Sen karışma Ushaloé bu çocuğun daha yapacak işi var.Git ve şurdakilere yardım et.”
“E-emredersiniz!” diyerek hızla uzaklaştı.
“Demek dinlensin?Sonsuza dek mi?”
“Kalbin çok yumuşak gümüş efsuncu…”
“Senin gibi her önüme geleni öldürmediğim için mi?Benim senden farkım Ushaloé…” kızıl gözlerini kısıp yaklaştı “dürtülerimle harket etmemem.”
Kadının yanından geçip giderken “Ah, pardon tatlım.Sen kalbinle hareket etmeyi tercih ede-“
-I NOANNE DOKO TO NO KARA!!!
Ushaloé’nin etrafını gümüş bir ateş çemberi sarmıştı: -Beni böyle mi durduracaksın?Tatlım…
-Bana bak şu hallerinden kurtulmazsan…
-Ne?Senin benden farkın ne? Ya da efsun hırsızından?Bizim gibi birer piyonsun.
-Benim burada olmamı sorgulamak sana düşmez.
-Sen beni şu çemberde tutsan bile ben seni yok edebilirim.
Zainin arkasını döndüğünde devasa bir kuş onu bir pençe ile yere devirmişti. Ushaloé ağır adımlarla azalan gümüş alevlerden geçip Zainin yanına geldi:-Benimle oyun oynama gümüş efsun ustası.Bunun senin gücünün binde biri olduğunun farkındayım.Ama unutma bu da benim gücümün binde biri olabilir.
Kuşu etrafta dağılan tüyler arasında yok olurken kadın da aynı şekilde kaybolmuştu.
Zainin ayağa kalktı ve çarpık bir gülümseme yanağındaki gümüş kanı sildi.
-Demek buradasın Zainin…küçük hanım seninle tanışmak istiyor.
-Sen de onun bebek bakıcısı mı oldun?
-Bana kalırsa en büyük bebeğe bakan sensin.
-Bunu duymasın.
-Beni öldürecek mi?, derken kıkırdadı ve omzuna ve değen mor saçlarını savurdu, ben zaten ölüyüm.
-Bunu sürekli hatırlatmak zorunda mısın Daisy…Üstelik şu andaki halin tam anlamıyla ölü olmayacağın anlamına gelmiyor.Senin ayakta tutan efendinin efsunu.
-ve yakınlarımın gücü.Korag benim için iyi bir dirilme aracı oldu.Ondaki enerji ve var oluş efsunu. Tadı hala damağımda.
Zainin gözlerini kıstı: -Şansını benim önümde çok fazla zorluyorsun.
Daisy gülümseyip kollarını Zainin’in boynuna doladı ve onu öptü.Şaşkınlıkla kalan Zainin öpücüğe karşılık vermese de kızı reddetmemişti.Aklından Daisy ölürken vermediği öpücük geçiyordu.
-Benim tekrar ölmemden o kadar korkuyorsun ki istediğim her şeyi yaparsın.Bir öpücük, bir arkadaş, bir kardeş…Ölürken beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum açıkçası.Pişmanlık cidden bazılarını adam ediyormuş demek ki
-Neden bunu yapıyorsun?
-Dur bir düşüneyim…Belki intikam için…belki de sadece eğlencesine, diyerek gülümsedi masumca., Hadi gidelim artık.
-Küçük bir kızın gönlünü eylemekten daha mühim işlerim var benim.
-Unutma senin üssünüm beni kızdırmasan iyi edersin gümüş efsuncu., yürürlerken adama baktı, Peki sen neden bunu yapıyorsun ?
-Neyi?
-Neden bizim tarafımızdasın?Aniden çıka geldin ve içimize karıştın.Ne gariptir ki efendimiz seni almakta tereddüt bile etmedi.Ne gizliyorsun yine Zainin?
Zainin Daisy’nin yüzünü tuttu ve kızıl gözleri ile onun gözlerini içine baktı:-Belki intikam için belki de eğlencesine?, diyerek loş koridorda yürümeye devam etti.
Zainin odaya girer girmez büyük bir güç hissetmişti.Buna yakın bir gücü bir yerlerden hatırlıyor gibiydi ama bir türlü çıkaramıyordu.Bütün efsun hisleri sanki ayaklanmıştı.Karanlık odanın köşesinde beyaz tenli siyah saçlı küçük bir kız duruyordu.Zainin gelince dikkatini kucağında yatan cansız bedenden alıp Zainin e verdi.
-Aaaaaa…Zainin değil mi?
Zainin yılların deneyimi ile hiçbir tepki vermemişti ama kucağında yere akan bakır kan ile duran kıza bakınca kusmamak içten bile değildi.
-Evet…küçük hanım.
Gözleri kör olsa da görürmüşçesine bakışları Zainin’in üstünde dolaşıyordu:-Buraya gelmeden önce tanıştığım birine çok benziyorsun., elini ölü adamın üstüne sıkıca bastırdı ve adam gümüşi-siyah bir alevle küle dönüştü.
-Anneniz?
-A hayır Derin Gece değil…gerçi onunla da görünüş olarak benziyorsunuz ama benim bahsettiğim ruhunuzun benzerliği.Senin kadar yalnız, senin kadar öfkeli, senin kadar çaresiz ve senin kadar güçlü…
Zainin kendine yöneltilen küçümseyici yakıştırmalardan hiç hoşlanmamıştı ama bu minik kıza karşı ters bir davranışta bulunmayı en azından şu an için düşünmüyordu.Bu kız neden buradaydı, nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu ve herkesin ölümüne göz yumulacak derecede onu önemli yapan neydi? Bunları bilmeden bir şeyler yapmak istemiyordu.
-Bana bu kadar benzettiğiniz kimmiş merak ettim doğrusu…küçük hanım.
-Resmini görmek ister misin? Yeni bitirdim.
Küçük ritimli adımlarla yatağının üstünde duran kağıdı kaldırdı ve Zainin’e çevirdi.Zainin olduğu yere saplanmış kalmıştı.
-Sanırım onu tanıyorsun?, dedi küçük kız munzurca.
-Ben…benim öğrenimcimdi…
-Anladııım…demek hocanın izinde ilerliyor. Eminim yakında yine yanındaki yerini alacaktır.
-O mu? Hıh! Efendimiz Zainin’i kabul ettiyse bile o insanoğlunu asla kabul etmez., dedi sinirle Daisy.
-Unutma ki o artık sıradan bir insanoğlu değil, dedi savunmaya geçerek Zainin, kim bilir şu an ne kadarı öyle kalmıştır?
-Tamamen insanoğlu olsaydı farklı mı konuşurdun gümüş efsun ustası?, dedi küçük kız.
Ortalığa bir süre sessizlik çöktü.Bu sessizliği bozan yine küçük kız oldu: -Neyse nasılsa yakında anlarız.Daisy çok güç kaybettim daha fazla efsunlu kana ihtiyacım var.
Daisy bozulsa da selam vererek odadan çıktı.Kız yine Zainin’e döndü: -O gelecek bunu zaten sen de biliyorsun değil mi?-Zainin sessizdi- Geldiğinde onu bul ve bizim yanımıza çek aksi taktirde onun kanı da benim damarlarımda dolaşacak.Dur sonrasını da tahmin edelim sen ya buna izin vermek istemezken ya da geç kaldığında ortaya çıkacak kızgınlıkla bana saldıracaksın ama sonra senin de sonun onunla aynı olacak.Bu yüzden…gümüş efsun ustası…onu bizim tarafımıza çeksen iyi olur.Bana kalsa diğer yolu tercih ederim ama Daisy’nin düşüncelerinin aksine bence efendimiz ona sıradan bir insanoğlu gözüyle bakmıyor.
Zainin sinirli ve sessizdi.İçinden o küçük masum kızı parçalara ayırmak geçiyordu.Yine de kendinin tuttu: -Görüşlerinize saygım var ancak gelecek değişkendir küçük hanım bu nedenle bence siz şimdilik sadece kendi sağlığınızla ilgilenseniz daha iyi olur.
-Mmmm…zekice bir cevap.Sen den beklendiği gibi.-derin bir nefes verdi ve kapıya doğru seslendi-getir daisy…umarım bu biraz daha lezzetlidir.-Zainin’e döndü- Gerçi gücüme kavuştuğumda daha güzel tatlar bulacağım kesin.
Zainin selam vererek odadan ayrıldı “Kendimden nefret ediyorum” diyordu içten içe öte yandan hızlı adımları bir an durdu ve tuzağa doğru geleceğini bildiği kızı düşündü…Saena’yı.”Onu kesinlikle önce ben bulmalıyım.”-bir iç çekti-“Karşına hep başını derde sokmak için çıkmak berbat bir durum küçük öğrencim…” yüzünden bir tebessüm geçti ilk tanıştıkları zamanı düşünürken –ki bu sırada yeniden yürümeye koyulmuş ve odasına gelmişti- “Sanırım artık öğrencim olmadığını iyice aklıma yerleştirmem gerek” derken odasının duvarındaki fotoğraflara baktı.Fotoğrafın birinde Saena bir masaya servis yapıyordu, bir diğerinde Floa’nın okulunun önündeydi, ötekinde alış verişteydi, birinde ise sahil kenarında yalnız başına oturmuş denize dalıp gitmişti…Saena’nın bu hüzünlü fotoğrafını duvardan aldı Zainin “sanırım seni daha fazla kollayamayacağım…yeniden karşına çıkma zamanı…” diyerek fotoğrafı bıraktı ve yere kadar uzanan siyah ceketini çıkardı, kendini yatağına bıraktı.Kasları haftaların yorgunluğu ile sızlarken kızıl gözlerine yavaş yavaş uyku çökmeye başlamıştı.Yarın zor bir gece olacaktı.
****
-SEN!!! SEN!!!, Slithliam o kadar sinirliydi ki bütün kafeyi havaya uçurabilirdi.Onu tutan neydi bilmiyordu ama öylece dimdik durmaktan başka bir şey yapamıyordu.
-Ben de seni çok özledim Lordum, şuh bir sesle güzel kadın, Eminim bir sarılmak istersin?
-SENİ GEBERTİCEM!, diyerek devasa kılıcını mavi bir şimşekle yakalayıp koltuğa sapladı ama sonrası yine bir sessizlikti.
-Sarılmaktan kastım bu değildi gerçi…, dedi kadın ayağa kalkarak.
-Se…sen…sana ne oldu?
-O bir ruh, dedi Saena gece kadar güzel olan kadının içinden geçip arkasındaki koltuğa sağlı duran kılıca yarım bir gülümseme ile bakarak, bir hayalet…
Slithliam’a ağır ağır yaklaştı Shienaya uzandı slithliam ın yüzüne doğru ama dokunamadı.Yine de dokunurmuş gibi okşadı yüzünü ve bu kez içten bir sesle konuştu:-Merhaba Slithliam…merhaba.
-Nasıl?, diye fısıldadı.
-Çok mu önemli lordum?, dedi hüzünle kadın, eskiden nedenleri sorgulamazdın.
-Benim aşkım sadece Elaheh içindi senin için değil.Sen…sen…
-Ne kadar farklı olsak da o kadar uzun süredir aynı bedendeyiz ki birbirimizde parçamız var lordum.hem neticede aynı özdeniz.Ne olursa olsun birbirimizi-
-Bedeninden çıkalı çenen düşmüş Shienaya, dedi sert bir şekilde Saena.
-Ah., dedi kadın utanarak.Tebessümle adamın yüzüne baktı, kutsal hanımı çok seven iki kişiden biri ile konuşurken sanırım kendimi kaptırmışım.
-Sen artık kutsal hanım değilsin, diyerek ayağa kalktı Saena, Madem kendini artık göstermeye karar verdin gerçeklerle de yüzleşeceksin., Shienaya gergindi.Siyah gözlerini kısmış genç kadının adımlarını takip ediyordu bakışlarıyla,Slithliam’ın sevdiği kadın da değilsin.Sen –sadece-bana- bağımlı-bir-ruhsun.
-Bakıyorum da Lorda sadece adıyla hitap eder olmuşsun.
-Sen…bunca dediğim içinden bunu mu çıkardın?, sinirden köpürüyordu Saena
-Ben her şeyi çok iyi anlıyorum.Kutsal Hanım olmadığımın farkındayım.Sana bağımlı olduğumun da ama şunu unutma sen de bana bağımlısın.ve gittikçe seninde ruhuna sızıyorum.Bunu engelleyemezsin.Tıpkı…neyse…beni zorlama…
-Bana tüm bunları hanginiz açıklayacak?, diyerek araya girdi Slithliam gözleri buz mavisi parlıyordu, hemen!
-Bizi öldürmeye kalktığında onun ruhuna bağlandım.Beni reddemedi ki bunun farkında bile değildi.Sessizce gömüldüm içine çünkü benim en büyük arzum yaşamaktı.Ve zaman içimde kendimi ona hissettirdim., diye başladı Shiénaya.
-Başta hayal görüyorum sandım.Önceki olan her şeyin etkisinde olduğumu düşündüm.Gerçeği gösterdiğinde ise bana hep bir adım daha yaklaşmıştı sanki.Çok şeyde yardımcı oldu kimsenin haberi olmadan.Beni çok kötülükten haberdar etti ve korudu.Sonunda teklifini reddemedim., diye devam ettirdi Saena.
-Ne teklifi?
-Ya bu gezen de ikimize zehir olacaktı ya da bedeninde yaşamama izin verecekti. Karşılığında ona yardım edebildiğim her konuda yardım edecektim.
-Burda bir şeyler eksik, dedi Slithliam, O saena…sana neden boyun eğsin?Neden yeni bedenini seninle paylaşsın?
-Ruhlarımız artık bir diğerimiz olmadan çok zor yaşar Lordum.Bu anlaşma ile mühürlendi.Aksi halde parçalanırcasına canımız acır ve hatta ölebiliriz.Onun hem ölmesini engelliyorum hem de hizmetimi sunuyorum.Karşılığında ise sadece yaşıyorum.
-Senin amacın özgür yaşamaktı.
-Şu an pek bir alternatifim kalmadı.
-Sana güvenmiyorum.
-Biliyorum.Ama ben de hala Elaheh i gördüğünü de biliyorum.Kalbini yokla.Yaşadığıma sevindiğini biliyorum “lordum”
Slitham sinirle Saena ya döndü: -Bu yaptığına inanamıyorum! Her şey bu hale düşmek için miydi?
-Bu hale düşmek dediğin benim yaşamak için tek yolum.Üstelik beni bu hale düşüren kendim miyim? Baştan düşün istersen.
-Sen…ben…ahhh…o varken sana bir şey söyleyemem!
-Zorunda değilsin, dedi hüzünle Shiénaya, Saena isterse ruhun derinliğine saklanırım ya da istediği ölçüde o çağırana kadar uzaklaşabilirim.
-Doğru, dedi Saena, şimdi hiçbir yere gitmene gerek yok çünkü kararımı sorgulama hakkına sahip hiç kimse yok burada.
Lord Slithliam birkaç saniye Saena ya baktı ve başını iki yana sallayarak üst kata çıktı
-Gerçeği eksik söylemek de senin oyun tipin ha?, dedi Shiénaya, bana uyar kadim ruh.Bana ev sahipliği yaptığın sürece sorun değil.
-Shiénaya…
-Evet?
-Defol.
Ruh ayışığının bulutların arkasında yok oluşuyla aynı anda solup gitmişti.Saena ise masada oturup sessizce ağlamaya başlamıştı ama bir süre sonra dudağını ısırarak sustu “ağlayamam…ağlarsam ölürüm.”

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:



Shienaya kızım başını ye emi
Kör olmayasıca
Ay ne pislik lanet bişiy bu, heryere yapışım yapışıp parazit gibi yaşıyo yaa,
Ben gelip ayırcam onu Saenanın bedeninde
Küçük bir tıbbı operasyona bakar sun
(Sen merak etme öldürürüm
Ben ben öldürürüm onu
Adi Yelloz
)
Sabah sabah Zainin de ayrı havada zaten
Gidiyorum ben işim gücüm var... Sözleşmeleri toplucam, patron gelir şimdi,kredi mi çekçeklermiş ne
Ay bu efsunlular dünyaya geldi, bizim ofise bi uğrasalar ya
Bi iki taktik verirlerdi
Yok yok düşündüğün gibi , gümüş veya altın kanın peşinde değilim yanii
(
)





Ben gelip ayırcam onu Saenanın bedeninde






Sabah sabah Zainin de ayrı havada zaten

Gidiyorum ben işim gücüm var... Sözleşmeleri toplucam, patron gelir şimdi,kredi mi çekçeklermiş ne

Ay bu efsunlular dünyaya geldi, bizim ofise bi uğrasalar ya


Yok yok düşündüğün gibi , gümüş veya altın kanın peşinde değilim yanii





14. sayfa (Toplam 20 sayfa) [ 296 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |