yeni bölümler yaz tatliyle beraber geliyor dört gözle bekliyorum sun-chan

bu arada bizim saena ile zainin ( ) ne zman karşılaşıcak? içimden bi ses yanlarında slitliam da olucak ve güzel bi kavga-savaş çıkıcak, atraksiyon olucak diyo

abla bugün kkoycaktın yeni bölümü noldu özledim vallaaa

LAHİT SUALİ VII: Her şey karıştığında yanında kimin olmasını istersin? Belki de ölümsüzlüğe kavuşturacak kadar birbirinizi iyi koruduğunuz, anladığınız dostunuz mu yoksa elinden ölüme bile razı olacağın ruh eşin mi?

“Bugün önemli bir gün kardeşlerim!” Daisy parlak demirleri olan dar savaşçı kıyafeti geniş omuzlukları ve ardında dalgalanan pelerini ile tam bir savaşçı prenses gibiydi… Kalabalık kendini ortama mı yoksa onun etkileyiciliğine mi kaptırmıştı belli değildi.Kimse sesini çıkarmıyor yüzlerce efsunlu onu dinliyordu.

“Bu gün önemli bir gün!” diye tekrar etti tek tek herkesin gözlerini içine bakar gibiydi “Bizim miladımız sayılabilecek birgün… Benim kim olduğumu merak ediyorsunuz! Farkındayım…lakin benden mühim kişiler var ki onlar da sizsiziniz.Biliyorum aslında siz yüz yıllardır dünya denen bu gezende yaşıyorsunuz ve belki de neyin başlangıcı olacak diye düşünüyorsunuz.Bugün sizin buradaki esaret yaşamın bitişinin ve efsunlu soydan geldiğinizi saklamanız gerekemeyecek o çağın miladı, bugün kendinizden iğrenmeyerek, kendinizi kötü görmeyerek dolaşacağınız çağın miladı, hatta bugün sizin hükmünüzün başlayacağı çağın miladı!” Kalabalık her cümlede biraz daha coşkulanmış ve son cümle ile gözleri alev alev hararetle tezahürat eder hale gelmişti.
“Siz! Benden önemlisiniz ama biliyorsunuz ki bizden daha önemli biri var!”

Herkes bir solukta “YENİDEN DOĞAN!” deyivermişti.

Aşağıdaki kalabalık coştukça Daisy’nin mor gözlerindeki karanlık parıltı artıyordu.”DOĞRU!” dedi gülümseyerek “Ancak onun yüce yerinden bize kendini göstermesinin henüz vakti değil.”Kalabalık sessizleşmiş hayal kırıklığı cümleleri sinsi mırıldanmalar dolaşmaya başlamıştı. “Kardeşlerim! Şimdi size kim olduğumu söyleme zamanı…Ben yeniden doğan tarafından adı Şer Ecel Fatihi ilan edilen baş komutanım! Ben yeniden doğana en yakın kişiyim! Ölüm benim düşmanım değil hayır yoldaşım da değil ölüm benim kölem! Ve bana bu gücü veren de yeniden doğan!” Herkes etkilenmişti ama yeniden doğanın gelemeyeceğinin söylenmesi yüzünden bir tatminsizlik söz konusuydu.

-NEREDEN İNANALIM SANA?, diye bağırdıverdi tok bir ses.

Daisy usulca iri yapılı adama döndü ve nazikçe gülümsedi “Haklısın kardeşim…size bir kanıt gerek.” Dedi ve usulca fısıldadı “Mia oxwa athe nie do enrathes cximsa…” parlak dudakları kapandığı anda adam ortalıktan yok olmuştu. Efsunlular bir şey anlamamış yarı dalga geçerek etraflarına bakınıyorlardı.Adamın sesi bir yerlerden geldi:

-Hadi ama… ne bu? Sihirbazlık mı? Kalabalığı bana tepeden izlettirmek de neyin nesi?

Efsunlular anlamamıştı içlerinde hafif çekik gözlü orta yaşlı bir kadın yüzüne bir şey damlaması ile irkildi ve yukarı baktı. Yukarı bakmasıyla çığlığı koyuvermesi bir oldu: -PARÇALARA AYRILMIŞ!

-Saçmalamayın! Ben…sadece…, derken durakladı adam.Aşağı değil ileri baktığında iki kolunun, bedeninin bacaklarının her birinin bir yerde havada sallandığını gördü.Ve hala canlı hareket ediyorlardı.

-Ö-ölü değil mi?, dedi donmuş bir vaziyette gözleri tamamen siyah olan zenci bir adam.Herkes korkuyla Daisy’e dönmüştü.

-Onu hala canlı tutan bana bahşedilen güç… Birkaç dakika sonra ne olacak biliyor musunuz? Vücudundaki acıyı hissetmeye başlayacak her zerresi ve çığlıklarına siz de şahit olacaksınız.

Haklıydı. Bir süre sonra adam önce hafif hafif sonrada kanı donduracak kadar ürkütücü ve yüksek çığlıklar atmaya başladı: -HAYIR! HAYIR! AL CANIMI EFENDİM! YALVARIRIM! BU IZDIRAPTAN KURTAR BENİ! YALVARIRIM!

-Bana inanıyor musun?, dedi Daisy usulca.

-EVET! EVET! YALVARIRIM ! HER YERDELER RUHUMU LİMELİYORLAR! SADECE İZİN VER RUHUM GİTSİN LÜTFEN! SİZE İNANIYORUM ŞER ECEL FATİHİ!!! AAAAAAHHHHHH!!!

-Hayır! Koxza!, dedi bir kadın, Lütfen onu öldürmeyin! Onun bedenini birleştirin! Size yalvarıyorum…

Daisy ikisine de baktı ve gülümsedi: -İkinizin dileğini de yerine getireceğim, diye geldi sesi derinlerden, “Nokxza ahtwa anshé to onda domo quadfe…”

Bir saniye sonra adam kadının kollarının arasındaydı.Kadın bir sevinç çığlığı ile sarıldı adama.Sonra adam yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Fakat aynı anda kadın geriye zıpladı “Soğuk…çok soğuk…sanki..ölü gibi…”

Adam hiçbir tepki vermeden ayağa kalktı ve bir sıçrayış ile Daisy’nin yanına gitti “Kraliçem…” dedi duygusuz bir sesle ve dizlerinin üstüne çöküp dudaklarını usulca Daisy’nin eline dokundurdu.

-Ah evet…ölümün soğukluğu bu, dedi büyük bir zevkle başını geriye atarak., İkinizin dileği de olmadı mı? Onun ruhunu parçalanmadan serbest bıraktım ve bedenini bir araya getirim.Ve üçüncü bir kişinin dileğini de yerine getirdim aslında…

Karanlıktan bembeyaz giyinmiş siyah uzun saçlı kör ama gerçek olamayacak kadar güzel küçük bir kız geldi.Üstü başı gümüş renkli kana bulanmıştı, dudaklarını yaladı ve gülümsedi “İşte bunun tadı güzeldi…”

-Se…seni görmüştüm…, dedi Daisy’nin önünde diz çökmüş adam.
Küçük kız ellerini öne uzattı ve üstündeki gümüş kanlarla havaya adını yazdı : “Dlayra”

-Söylediği gibi adı Dlayra, dedi Şer Ecel Fatihi, söyle bana anlamını benim kaslı kölem…

Adam mırıldandı ama sesi her yerde yankıladı: Dla karanlık, y “-nın”, ra güneş tanrısı… Güneş Tanrısının Karanlığı…

-Ta kendisi dedi küçük kız kıkırdayarak, babasının yolunu takip etmeyi reddeden bir tanrıçayım ben…

Bazı efsunlular kendilerini güçsüz hissetmişler yere oturmuşlardı, bazıları gözlerini kime odaklayacağını şaşırmış çivilenmiş kalmışlardı, bazıları ise hayranlıkla olanları sindirmeye çalışıyordu.

-Bize güvenin kardeşlerim, diye fısıldadı Daisy, Bu sahip olduğumuz gerçek gücün yanında bir kum tanesinde bile küçük… sizi sadece özgür kılmayacak efendimiz aynı zamanda yeniden doğuşunuzu sağlayıp bu gezegene hükmünüzü gerçekleştirecek. Ebediyen özgür ve güçlü olacağız! Karşımıza çıkanların hiç şansı yok… aramızdaki köstebekler de bunu böyle köpekleri oldukları liderlerine iletsinler! Herkes duysun! Burası BİZİM GEZEGENİMİZ!

-BURASI BİZİM GEZEGENİMİZ! ,diye kükredi herkes

-BENİMLE MİSİNİZ?

-EVEEET!

-EFENDİMİZİN GÖLGESİNDE MİSİNİZ?

-EVEEEEET!!! BURASI BİZİM GEZEGENİMİZ! BURASI BİZİM GEZEGENİMİZ!!! BURASI BİZİM GEZEGENİMİZ!!!, yer gök inliyor gibiydi.Sanki uyuyan bir canavar uykusundan uyanmıştı.

-O HALDE EFENDİMİZİN GÜCÜ İLE KUTSANACAKSINIZ! VE BU GEZEN BİZİM OLACAK! BİZDEN OLMAYAN EFSUNLU , İNSANOĞLU YA DA HER NE İSE ÖLECEK BOYUN EĞERSE KÖLEMİZ OLACAKLAR!

-HEEEEEEY!!!! ŞER KARANLIK FATİHİ !!! DLAYRA!!! YENİDEN DOĞAN!!!

*

-Bu…bu vahşet…, dedi taş kesilmiş halde Saena.

-Bu daha başlangıç, dedi buz gibi sesi ile Slithliam ilk tanıştıkları gün kadar bile insancıl değildi, her şey çok daha kötü olacak.O büyük savaştan bile kötü.

Floa bir köşede kusmus kendine gelmeye çalışıyordu: - kutsal her ne varsa bizi korusun.

-Şu an bizi ancak kendimiz koruyabiliriz, dedi Andes Floa’nın düşmemesi için kolundan tutuyordu.

-Plana geçmezsek şimdi düşüp bayılacağım dedi Clara

Silvia sessizce başıyla onayladı ve Saena ve diğerlerine baktı.Planladıkları gibi ikişerli gruplara ayrıldılar.Aslında bu Slithliam’ın hiç hoşuna gitmemişti ama razı olmak durumunda kalmıştı.Saena Floa ile Silvia Andes ile Slithliam ise Clara ile grup olmuşlardı ve farklı yönlere dağıldılar.

Saena planlarını konuştukları zamanı düşündü “Şu an tek yapacağımız şey bilgi toplamak ve efsunluları dinlemek bu sefer bodoslama bir şey yapmayacağız.” Aklından bunu geçirirken içinden tüm burayı yakıp yıkma arzu kükrüyordu. Herkese adaleti göstermek istiyordu. Duraksadı. Adaleti mi? Bunu o mu düşünmüştü?

“Saena saena saena…sen kadim bir güçsün ne kadar sıradan olmaya kendini zorlayacaksın ki? Eninde sonunda o anka arzuları için kanat çırpacak”
“Kapa çeneni” diye zihninden geçirdi Saena “Uzaklaş yanımdan zavallı ruh!Emrediyorum!” demesiyle eski kutsal hanımın karanlık ruhu silinip gitti yüzünde Saenayı tiksindirici bir gülümseme ile.

“Arka tarafa geçe Flo-FLOA?” kız ortadan kaybolmuştu. Kendine bir küfür savurdu Saena ve deli gibi etrafta onu aramaya başladı.

*

-Onun yanında olmalıydım…

-Ne? Dedi Slitliam Clara’yadönerek.

-“Onunla olmalıydım” diye düşünüyorsun değil mi? Yani Saena ile.

-Senin bize söylemediğin güçlerin falan mı var? Zihin okumak gibi

-Zihin okumaya gerek yok.Yüzünü okumak yeterli., gözleri deli gibi güç isteyen bir adama takıldı.

-Yüzümdeki maskenin ardına sakladıklarımı görebilenler azdır.,Slithliam ise korku ile köşeye büzülmüş bir efsunluya acıyarak baktı.

-Kalbinin kapılarının ardına girmek çok daha zor. Maskenin ardını görmem bir şey değiştirmiyor. Kalbine girenler çok şanslı.

-Daha çok gençsin Clara. Öğreneceğin çok şey var ve eminim bu yolda sana eşlik edecek-

-Beni avutmayın Lordum, gülümserken çok olgun görünmüştü, ben yerimi biliyorum merak etmeyin. Yine de belki bir gün yerimi değiştirmeyi düşünürseniz diye sizin benim için olan yerinizi söylüyorum. Sadece bilginiz olsun.

-Teşekkür ederim, dedi kızın saçlarını hafif karıştırarak., Andes şu konuşmanı duysa çok takdir ederdi seni.

-Bence kıskanırdı, diye kıkırdadı, aranızdaki bağ çok güçlü.

Bir nefes verdi Slithliam: -Kölem olmak zorunda kaldı, onu herkesin önünde binlerce kez küçük düşürdüm, benimle çok savaşlara k atıldı… asla şikayet etmedi. Kardeşim kadar severim onu.Ama sakın ona söyleme bunu.

-Ha ha! Şımarmasın diye değil mi?

-Şşşt, Slithliam ilerideki tenha bir koridoru gösterdi ve başıyla orayı işaret etti.

*

-Ne kabus ama… hayır yani niye oturdukları yerde oturmazlar ki bunlar, savaş bilmem ne…hey Silvia şuradaki kız pek hoşmuş yahu.

-O kız senin boğazını keserken de böyle diyebilir misin acaba?, temkinli bir şekilde bir yandan yürürken öte yan etrafı inceliyordu.

-Yani o kadar yakınlaşabilirim diyorsun?

-Çok konuşuyorsun diyorum.

-Sen de çok sessizsin.

-Ona temkinli…ol…mak…, Silvia aniden konuşamayacak hale gelmişti.

-Kaçamayacağın ecele karşı nasıl temkinli olacaksın? Sevgili kardeşim.

-Daisy.

*

Saena kalabalıkta her yere bakmıştı ama bir türlü Floayı bulamıştı sonunda nefes nefese bir duvara dayanmıştı ki bir el sertçe onun ağzını kapayıp duvardan diğer tarafa geçirdi.Saena diğer tafra geçtiği gibi efsununu harekete geçirdi. Elin sahibi de kızın vücudu alev alev olduğu için geri çekildi.O an elin sahibini görünce Saena tüm efsununu kaybetmiş sanki hiçbir şeyin olmadığı zamanki Palomita oluvermişti:-Za…i…nin…

Zainin de o halini fark etmiş olacak ki gülümsedi ve eski zamanlarda nadir de olsa gösterdiği sevecenliği ile ona seslendi: Palomita.

Saena gözün takip edemeyeceği bir hızda Zainin’e koşmuş ve ona sıkı sıkı sarılmıştı. Zainin de aynı şekilde onu sıkıca kucaklamıştı.

-Seni çok özledim Zainin…çok özledim., göz yaşları Zainin’in az önce yaktığı ellerine damlamış ve iyileşmesini sağlamıştı.Zainin de bir tebessümle parmaklarını kızın kızıl saçlarından geçirdi.

-Bir şey söyle! Dedi kız çaresizce

-Ne diyebilirim ki? Evrendeki hiçbir kelime şu an anlatmak istediklerime yetmeyecektir., Saena’nın yanağına götürdü elini ve derin bir iç çekti, Palomita.

-Sen benim gerçek adımı biliyorsun, hüzünle gülümsedi, bu haksızlık…ben de senin gerçek adını artık bilmek ve senin zırhının ardına uzanmak istiyorum., bir an olsun kollarını gevşetmiyordu hayal olması endişesiyle.

-Zainin eskiden benim için lanetli bir lakap gibiydi…ama…sen hayatıma girdin gireli beni olduğum gibi kabul ettin edeli gerçek adım oldu.Sen en başından beri zaten zırhımın ötesine uzanıyordun.

Gözleri birbirlerine kilitlenmiş ve yüzleri gittikçe yakınlaşmıştı. Hem tebessüm hem hüzün vardı yüzlerinde. Bir de tarif edemedikleri bir duygu gözlerinde.İkisi de çok hızlı nefes almaya başlamıştı. Neden oradalardı? Ne yapacaklardı? Hepsi uçup gitmişti akıllarından. Sadece gözlerindeki alev rengi ve sıcaklıkları vardı.Mesafe yok denecek kadar azdı yüzlerinin arasında.

O anda Zainin Saena nın fark edemeyeceği bir zarafetle kollarının arasında geri çekilmişti: -Git.

Saena buz kesilmiş gibiydi Zainin sadece birkaç adım ötesinde olmasına rağmen o kadar uzak görünüyordu ki şimdi: -Ne?

-Git. Saena. Bana seni kendi tarafımıza çekme görevi verildi. Aksi takdirde öldürüleceğin söylendi.

-Saena ha…belki sizin yanınızda olmak istiyorum?

-Bu imkansız. Sen bizim gibi değilsin. Yerin burası değil.

-Ah pardon? Birisi yine beni başından atmaya mı çalışıyor? Ne tanıdık bir hikaye… Ama ben o tanıdığın kişi değilim daha doğru sadece az önceki gibi olursa… belki…

-Hayır bu her şeyi daha da kötü hale getirir.

-Benim adım karar veremezsin. Sen neden buradasın o halde? Karanlık yol…hem de kendi isteğinle…

-Kader beni buraya getirdi. Sanırım bu konuda yapacak bir şey yok.

-Ne kadar çaresizsin? Zainin! kendine gel! Eğer biz istersek!

-Biz yok…senin ve benim aramızdaki bağ o kapıdan geçtiğinde koptu.
Saena o zamanı hatırladı. Onun gelmesini engellemiş ve dünyaya gelmişti: -Üzgünüm ben sadece sen daha mutlu olursun diye…bu kadar bağlanmış olduğumuzu bilmiyordum.

-Artık değiliz. Git. Yaşamak istiyorsan git.

-Yanılıyorsun! Benim o zaman yanıldığım gibi yanılıyorsun!BEN SENİ-

O anda aralarına kızıl bir örtü girmiş ve iki saniye içinde bir insan ortaya çıkmıştı: -Uzak dur o kızdan! Günahkar…

Zainin’in yüzü gerilmişti ama sakindi: -Kimsin?

-Hatırlamıyor musun?, Saena’ya döndü, Sanırım ikiniz de hatırlamıyorsunuz.

Uzun boylu zarif ama bir o kadar güçlü görünen bir beden sahip uzun simsiyah saçları vardı. Üzerindeki düz siyah giysileri bozan kırmızı pelerini be önüne düşen saçları kaldıran bandıydı. Gözleri değişse de bakışları kesiştiğinde Saena onu hatırladı:

-Vincent!

-Ta kendisi…

-Şu insanoğlu…Nasıl oldu da bu hale geldin?

-Sana hayat hikayemi anlatacak halim yok, uzun namlulu klasik görünümlü silahını ona doğrulttu, gitsen iyi olur.

-Beni o silahla mı öldüreceksin? Güldürme beni.

-Aaaa…Bu sıradan bir silah değil.Ki siz bu silahların tohumunun atıldığı yerde yaşadınız.

Efsun ve teknolojinin birleştirildiği yer saklı şehri hemen ikisi de hatırladı.

-Bu savaşta karşınızdayız Zainin.

-Ne olduda onlara katıldın bilmiyorum ama ne ile karşı karşıya olduğunun farkında değilsin.İkinizde gidin.Bir dahaki karşılamamızda böyle sakin olmayacağım ve öldürmekten kaçınmayacağım.İkinizi de., diyerek karanlığa karıştı.

Vincent silahını indirip arkasını döndüğünde boşluğa dalıp gitmiş zavallı bir kız görmüştü karşısında: “Neden?” diye mırıldanıp duruyordu.

-Hocan yanlış yolu seçmiş.Seni etkilemesine izin verme Palomita.

Eski adının seçmesi ile bakışları sertleşti: -Ben Saenayım! Ve onun dediği gibi sen sadece bir insanoğlusun! Burada ne işin var?

-Beni küçümsüyorsunuz kadim ruh. Sandığınızdan fazlasıyım.Karşınızda Dünyadaki saklı şehrin lideri duruyor.

-Ne?Na-nasıl?

-Bunları sonra konuşuruz. Varlığımızı zaten biliyorlardı teker teker adamlarımı avlamaya başladılar.Sizi fark ettik ve diğerleri de arkadaşlarını bulup sığınağımıza getirecekler; gitmeliyiz.

-Hey dur! Floa!

-Şu pembe saçlı kız mı? Onu çoktan götürdük. Gerçi bir adamımı iyi benzetti ama…

Saena kararsızdı. Vincent omzuna dokundu:- : Her şey karıştığında yanında kimin olmasını istersin? Belki de ölümsüzlüğe kavuşturacak kadar birbirinizi iyi koruduğunuz, anladığınız dostunuz mu yoksa elinden ölüme bile razı olacağın ruh eşin mi?

Saena şaşkınlıkla Vincent’a baktı.Böylesine efsun kokan bir sözü nasıl bir insanoğlu söyleyebilirdi?Peki ya bu söz…ne anlama geliyordu? Birbirlerinin hayatlarını koruyabileceklerini mi ima ediyordu? Öte yandan Zainin ile aralarındaki bağı yanlış mı anlamıştı? Duraksadı ve az önce Zainin’in kaybolduğu karanşığa baktı. Aralarındaki bağ neydi? Başka herkese kendisinin Saena olduğunu söylerken neden onunla Palomita olmak istiyordu? Bakışları Vincent ‘a kaydı. Çok gizemli ve etkileyici duran genç adam kızın içini okuyor gibi ona bakıyordu. Bir klik ile bir şeyler değişmişti yine kaderinde yine…

Ve sessizliğin ortasındaki her klik sesinin ardından büyük bir patlama olurdu onun efsunlu kaderinde ve yine aynı şey o anda oldu…

ay yeni bölüüüüüm -iki tablet sakinleştiriciden sonra-
-----------------------------

BÖLÜM HAKKINDA:


-------------------------------------------------------------

YAZARA:


not of the dip: bunca zamandan sonra yeni bölümüm görünce çoşup manas destanı yazmışım spoiler'lere sıkıştırdım

Olmazsa Olmaz:

[size] YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK[size=18]

senin yorumlarına bitiyorum ya bu kadar güzel yorum yazmak da bi yetenek olmalı ama Gözde abla da böyle okuyucuya layık zaten.Abla,yazını okumayı haketmiyorum ama beni de bi okurun olarak kabul edebilir misin ^^
Bende yorum yazma özürü var ama.Yazcak bişey bulamıyorum
Abla öyle bi yazıyosun ki insan bölüme aşık oluyo yorum yazcak akıl kalmıyo

Arkadaşa köküne kadar katılıyorum. Ben baya iyi yorum yazarım ama artık bu kadar güzel hikayelerin yazılması bende yorum yapma kabiliyetimi kaybettiriyor. Sadece içimden Güneşim karşısında eilmek ya da çömelmek istiyorum. Secde eder gibi... Bu konuda ciddiyim bak. Daha ilk sezona yazacağım onca şey var o başka ama bunu da tamamlanınca değil de köye gittiğimde orada bol bol okumayı düşünüyorm. Huzurlu ortam ne de olsa...

Allah'ım *.* İnsan bu kadar güzel yorumlar görür degaza gelmez mi? Elimde henüz yeni bölüm yok hepsini koydum çünkü xD (bkz: manas destanı) ama kolları sıvayıp normal uzunlukta bir şeyler yazacağım/ yazmaya çalışacağım (bkz: yine işler ama bu sefer benim kendi iyiliğim için yapmam gereken) ama az az yazsam pazartesiye normal bir bölüm koyarım sanırım ya da an kötü salıya...bölümler aklımda sadece kağıda dökmek içinzaman sıkın var.

Tekrar yorumlarınıza dönmek istiyorum:

@Tsukino_Usagi: Kız canım benim biz de ailecek seviyoruz yorumlarını XD Senin kalbine enerji katmak istiyorum kalp krizi geçirtmek değil (yaaannnniii...) ama şimdi etkili olmalı napayım XD yaaaa bu bölüm baya şaşırttı değil miiii XD hahaha daha çooook şaşıracaksın(ız). Yine direk aşka bağlamışsın ama...neyse sen illa birlikte yapacan onları neyse bakalım kaderlerinde ne var.
Vincent evet o Vincent hahahaahahah...bu anı çok beklemiştim ya XD
Zainin koordinatını veremem sana XD yoksa bir dahaondan haber alamazmışız gibi bir his var içimde XD
celtic women?ya cahilliğime ver valla anlamadım o.O
sloganına hastayım XD umarım bana hastır XD

@d@ml@:(baştaki nickinle karıştı ama neyse XD nickin hoş ama seviyorum)ehem...yaz kusum yaaaaa ama lütfen...duygularınızı öğrenmek karakterler ve olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz bilmek istiyorum *.* ama bu yorumun da çok içtendi çok teşekkür ederim. Beni buna layık bulduğun için de teşekkür ederim.

@Tangel:Ya asıl ben sana diyecek bir şey bulamıyorum valla kıpkırmızı oldum yine ama yani toptan yorum yazmak üüüüü....olmaz ki bu da bana haksızlık T-T

eeee hani diğer okuyucular? Haberin onlara yeni bölüm koydum XD

bölüm yeni bölüm *-*
tsukino-usaginin yorumundan sonra yorum yazmak insanın şevkini kırıyo valla o yorumu okuduktan sonra tüm yorumlar sönük kalıyomuş gibi geliyo o.O zaten yorum yazma kıtıyımdır -.-"
eheheh bunları geçersek daisy silviayıda geçelim ben zainin ve palomitaya gidiyim direk
ehem ehem öncelikle kızıl gözlü şovalye oryata çıktığında yüzümde aptal bi sırıtma oluşmu başladı sonra bu sırıtma okudukça büyüdü bi süre öyle kaldıktan sonra git saena odunluğuyla birlikte çöküş dönemine girdi sondada yandaki gibi oldum daha açıkça ifade edeyim: sonunda bu zainin beni öldürdü biz palomita palomita takılıyoduk hatta yandaki smiley gibi olmaya başlamıştık ay ne kadar tatlı ilanı aşk resmen zainin adamımsın ya dedikten sonra git saena lafıyla böyle garip bi şey oldu bize o.O(ya da yandaki ifade açıklayabilir o anki hayal kırıklığı ve siniri -> not:orda zainini parçalamak istiyorum bilgisayarla bi sorunm yok u.u) önce bir çığlık kıyamet kabullenememe durumu yaşandı -> sonra böyle zainini parçalama isteği gibi bi şey uyandı içimde -> sonra vincent çıktı ortaya yandaki gibi olduk kimdi bu ya falan sonra saklı şehir falan dedi bu yabancı varlık akla ilk dakikada Liam geldi dünyanın saklı şehriymiş pehh var mı Liam ve şehri gibisi var mı hiç unutmadım onu yeni aşkımın isminin içinde bile onun hatırası var slithliam... her ne kadar saena'ya aşıkmış ya da olacakmış gibi izlenim bıraksa da içimde bunun doğru olmadığını duymak istiyorum ilkini bi deniz canavarına mı ne(tek aklımda kalan denize doğru düşüşü öncesini ve sonrasını hatırlamıyorum o sahnede kopup gittiydim ben ) vermiştim ikincisini bi anka kuşuna hiç veresim yok sun-chan acı bana xD edebi yöne yorum yok ben resmen dizi falan izliyo gibiyim ben şimdi çok konuşurum susayım en iyisi ^.^ pazartesi ya da salıyı büyük bir hevesle bekliyorum ^.^ ama şimdi aklıma birden kutsal hanımıın kötü ruhu geldi o.O nolcak onun hali o.O sonra öyle diyince hiç takılmadığım şu yeni doğan aklıma geldi o.O sonra çok çok uzaklarda saena'ya cennet alevi miydi neydi onu veren garip yaratıkımsı varlık aklıma geldi o.O o yaratıkımsı tarif edemediğim varlığın yeni doğan olma ihtimali var mı yada ne biliyim onun bi çalışanı falan gerçi tarif ettiğim şeyi anlamamış olabilirsin senin yerinde ben olsam bende anlamazdım xD ilk kitapta kaldı kendileri ama ben ona ne olduğunu hep merak etmişimdir çünkü yeniden görüşçez diyodu saenaya o.O" neyse tamam bu sefer kesin sustum u.u

(böylece bu bölümün bende yarattığı duyguları özetledikten sonra yoruma geçebilirim...)
o vincent ismini ilk gördüğümde öyle bi ressam yok muydu diye düşündüm (van gogh) sonra insanoğlu falan diyince kim olduğu aklıma geldi... biliyodum böyle bi şey çıkıcağını (her ne kadar dünyadaki saklı şehir gibi bi şey aklımın ucundan bile geçmese de... )
zainine gelince... *!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*!*! (sansürlü U_U) kader onu oraya getirmişmiş kaçsaydı ya palomitayla..... birlikte balayına uzaaak bi gezegene gidip saklanırlardı... bu arada diğerleri de dünyayı kurtarıversin!!
daisy ve silvia... olacaklardan korkuyorum (ayrıca daisynin yeni ünvanını da hiç sevmedim içinde gereğinden fazla e var)

DAN DAN DAAANNN.....Ve beklenen okuyucu gelir.... Desemde bu koca bi yalan tabi... Nee-chan önünde saygıyla eğiliyorum Bu nasıl bir şeydir ilk kez bi fanfic beni bu kadar etkiledi Daha hepsini en baştan okuyamadım ama şunu demek istiyorum...Onegai Nee-san!Onegaiiiii!!!Bana iki kitabın da word'e yazılmış halini verir misin? Netten okuyamıyorum.Ama word de silip süpürürüm bi haftada Şu an kendimden utanıyor ve kendime fanfic yazarı demekle sana ve senin gibi yazarlara hakaret ettiğim için köprüye doğru yol alıyorum... Bundan sonra benden fanfic zor çıkar... Devam Nee-chan DEVAMM....

Çok güzel çok beğendim keşke daha önce okusaymışım ama kısmet bugüneymiş....

@SaILoRSuN :
-valla bi daha haber alamama gibi bi durum söz konusu olabilir cidden
-celtic women grubun adı, the vioce diye bi şarkıları var, süper hatta LOTR'da çalıyo

@d@ml@: benim yorum yaptığım yok yaa, bizim sülalede genetiktir olay örgüsüne müdahele ordan geliyo mesela babannem filan da dizilerde yapar''kızım gitme oraya, herif tekin değil'' tarzında

@hotaru-tomoe: sanırım bahsettiğin şu sessiz oterite zımbırtısı hani elf'lerin orda ortaya çıkan,dimi? harbiden olabilir mi acaba tekrar görüşçez anka alevi efsuncusu demişti bi dakka ya, o zamanlar kadim ruhun onda olduğu bilinmiyoduk ki,bu herif nasıl biliyodu SUN-CHAAAAN, neler oluyo burda

evet evet o zımbırtı xD
benim hep aklıma takılmıştır kendileri u.u gerçi yeni doğan olmayada bilir ^^" sonuçta karşımızdaki sun-chan belkide otoriter zımbırtımız iyi biridir belkide palomita saena olmak zorunadır dünyayı kurtarabilmek için bunun için hazırlıklara daha ilk kitaptan başlanmıştır u-u açıkçası ben sun-chandan artık her şeyi beklemeyi öğrendim o-o özellikle de zainin olayından sonra o-o