YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

LAHİT SUALİ XIV: GİDENLER Mİ YOKSA HAYATINA YENİ GİRENLER Mİ? KALAN…HANGİSİNİ SEÇİYORSUN?

Saena ağır adımlarla etrafı geziyordu. Ölü cennete sessizlik çökmüştü.Gecenin sessizliğinin yanı sıra gök yüzünün ihtişamı da tüm şehri kaplamıştı.Yapının içinin demirimsi sert bir maddeden olmasının yanı sıra etrafı her yeri görebilecek şekilde yapılmıştı o kadarki gök yüzünün bir parçasıydı sanki.Yıldızlar binanın içinde gibilerdi hatta…Saena kendini özgürlüğe bu kadar yakın hissetmemişti uzun zamandır. Burada uzun süre önce tattığı o mutluluk duygusunu hissetmişti.

Buna bir anlam veremiyordu öte yandan. Çünkü her şey çok hızlı gelişmişti. Buraya geleli birkaç hafta olmuştu. Ve garip bir şekilde sanki aylardır burada gibiydi. İnsanlar ona saygı gösteriyor ve onunla ilgileniyorlardı. Özellikle Vincent… Seana onu çok uzun zaman önce tanımıştı aslında. Wilson ile tatillerde bazen eve gelirdi. Wilson gibi o da başarılı ve göz alıcı idi. Yine de Palomita iken ona bu göz alıcılığını belli etmek istemezdi. Çünkü o abisini elinden alan onu değiştirenlerden biri idi. Fakat garip bir şekilde ona ne kadar ters davranırsa davransın Vincent bir anda onun başını okşar ve ona “bu kadar suratını asma küçük kız” derdi.”Yoksa güzelliğini kimse görmez.” Derin bir nefes verdi hüzünle. Bu yanlıştı. Kendini ona yakın hissetmesi ona hiç doğru gelmiyordu. Belki de tüm sebep Liam gibi olmasıydı. Bu yüzden böyle hissediyordu. Ya da Palomita olduğu zamanlardan kalan tek kişi olmasıydı. O sadece hayatı temsil eden ve onun yanında olan tek kişi… nedenini bilmiyordu ama hem kendini sıkıntılarda bulup öte yandan ferahlamış hissetmesine engel olamıyordu.

“Liam” diye düşündü “bana olduğun yerden kızıyor musun? Kanın damarlarımdayken… canın canımdayken… kalbim neden böyle olmaya başladı?”. Durdu… Ne olmaya başlamıştı? Ne saçmalıyordu kendi kendine? Geceye kaptırmış olmalıydı kendini… “Yıldızlar filan işte”, diye güldü… “ah duygusal ben…”

“Ağlamak bu kadar kötü mü?” dedi Slithliam karanlıkların ardından görünürken. “Neden ağlamaman gerektiğini hala anlatmadın.”

-Ben…ağlamamalıyım.Çünkü…çünkü ağlarsam bu kontrolümü yitirmeme sebep oluyor. Ve her şey o toplantıdaki gibi oluyor.

-Toplantı…, dedi Slithliam usulca, Daisy ve Silvia havada savaşıyorlardı.Ve Daisy zeplinde ölen herkesin bir parçası ile hayata geri döndüğünü o kötü tarzı ile anlattı. Ölümle doğduğu için şer ecel fatihi olduğu her halinden belli. Bence kendisi bile tam olarak canlı değil.

-Bence de…yine de…, Zainin’i anlamaya çalışıyordu, yine de o Daisy, üstelik diğer herkes…o Zainin için önemli.

-Bu yüzden mi Zainin’in orda olduğunu düşünüyorsun? Daisy için mi?

-Belki… aklıma başka bir seçenek gelmiyor. O da benim gibi ilk duyduğunda çıldırmış olmalı. Herkesi kaybetti ama onu yok edemezdi çünkü o herkesti. Bana bile ağlamam için sadece onu görmem yetti. Kendimi kontrol edemedim.

-Onu gördün ve ağladın…,dedi sanki sesi gecenin bir parçasıydı. Kızgın karanlık yine de yumuşak…, sonra o savaşı ve diğer olanları öğrendin.

-Neticede kontrolümü kaybettim.,dedi onaylayarak Saena, ve ordaki insanların yarısını öldürdüm. Gücümü kontrol edemedim. Böyleyken bir bomba gibiyim.

Slithliam ona yaklaştı ve usulca yüzünü kaldırdı: -Kendini yalnızlığa mahkum ettin. Böyle düşünmüştüm üçümüzün yolları ayrılırken. Zainin sana en yakın kişiydi. O anahtardı. Ve sen onu fırlatıp atmıştın mahkumiyetini devam ettirmek için. Sanırım yanılmışım. Senin için… başka anahtarlar da olabilirmiş.

-Ne demek istiyorsun?, dedi Saena yarı kızgın yari korkarak.

-Palomita…

-SAENA!, hızla dönerken elini kat kat aşağı boşluklara düşmeyi engelleyen balkon demirlerine çarpmıştı ama acısı sinirine karışıvermişti.

-Ama Vincent’a izin veriyorsun? Bir de Zainin’e veriyorsundur değil mi?, Saena sessizleşti, Liam yaşasaydı…yine onlara izin verir miydin? Zainin’e belki…o senin bu hayatının başından beri seninle…savaş ortağın…ya Vİncent?

-O…o benim geçmişim…

-Ya Liam?

-Onun yeri değişmeyecek ama ben geride kalanım ve bu sorumluluk çok fazla… birilerine bazen sırtımı yaslamak istiyorum.

-Ya ben?, dedi Slithliam ciddiyetle. Saena şaşırmıştı

-Ne demek istiyorsun?

-Başından beri düşmandık. Ben…hep öyle kalacağımızı düşündüm. Sonunda ben zarar görsem bile sana kızmayacaktım. Ama…her şey değişti.Biz artık düşman değiliz.Bana güvenemez misin? Artık bir bencil nedeler uğruna etrafımdaki feda etmek istemiyorum. Andes bu yüzden acı çekti, Liam da öyle ve sonunda hayatını kaybetti…Çünkü onun yanında değildim…ne bir lord ne de bir abi olarak…ama artık senin yanında olabilirim. Seni koruyabilirim. Senin Liam gibi yok olmana izin veremem.

“Slithliam bir şekilde değişmiş” diye düşündü Saena önce sonra başını iki yana salladı “yooo…daha çok yeniden kendi olmuş gibi…” gülümseyerek ona baktı.

-Ne?, dedi Slithliam.

-Bilmem…seni böyle görmek çok garip.

-Kendimi böyle görmek çok garip, dedi o da gülümsemişti, ama bunları sen başlattın.

-Bunun için sevinmeli miyim…emin değilim…

-Sevinmelisin. Mutlaka bir pusula bulunacaktı ya da kutsal hanıma bir şekilde ulaşılacaktı. Bunu doğru kişi yaptı. Sen olmasan geçmişimizle yüzleşemezdik.

-Hmmm…sanırım biraz rahatladım.

-Eh artık benimle konuşabileceğini anlamışsındır herhalde. Sırtını yaslamak için yeni birilerine ihtiyacın yok.

-Vincentı sevmiyorsun.

-Sevmiyorum.

-Ona güvenmiyorsun.

-Bilmiyorum.

-Zainin de Liam’ı sevmezdi.,Slithliam durakladı, ama ona güvenmediğini söyleyemem.Yani başlar da belki…çünkü aniden karşıam çıkmıştı ve bana çok yakın davranmıştı.Ama Liam sonunda benim için hayatını feda etti değil mi?, Slithliam sessizdi., Vincent’ın ne farkı var? Aksine onu geçmişten tanıyorum da…

-Yani…demek istiyorsun ki…sen…onu…

-Hayır!, daha kendisi tartmamıştı duygularını ama birden reddetme isteği duymuştu içinde, öyle düşünme… sadece demek istediğim. Zainin ile aynı tepkiyi veriyorsun aniden yeni biri karşımıza çıktı diye yani-

Bu sefer ikisi de duraklamıştı “Zainin ile aynı tepki?” diye düşündüler…

-Ben gitsem iyi olur, dedi Saena, desteğin için teşekkürler Lord Slithliam.

-Saena…

-Hı?

Slithliam yavaş adımlarla gelip Saena’nın elini tuttu ve çarpmanın etkisiyle yaralanan elini küçük bir efsun ile iyileştirdi: -Bazen Zainin gibi davranabilirim. Ben de bir lithyasis hocasıyım unutma. Her ne kadar onu köle haline getirmek zorunda kaldıysam da… Benim gözümde o iyi bir lithyasis olmayı çoktan hak etti. Öte yandan… sen de benim bir lithyasisim gibi oldun zamanla. Üstelik kardeşim için anlamlıydın. Hepimiz için ayrı ayrı anlamlısın ve değerlisin. Kimse senin yüzünden zarar görmüyor senin için zarar görüyorlar. Bu ikisi farklı. Sen bizim için…her birimiz için yapmaz mıydın? Yapmadın mı?

Saena, Zainin’in ilk kez Magnusfeye geldiğinde alnındaki yarayı iyileştirmesini hatırladı ve gözleri doldu.Slitliam küçük bir meltem ile gözlerini kuruttu çok dolmadan.

-Bizim hatrımıza ağlama…hiç birimiz bunu istemeyiz.

Saena Slithliama sarılıvermişti: -Teşekkür ederim…gerçekten…

- Gidenler mi yoksa hayatına yeni girenler mi? Kalan… hangisini seçiyorsun? ,Slithliam Saena’yı omzundan tutup geri çekildi, sanırım seçmeni istemekle çok ileri gittim ama bilmeni isterim hayatında hiç çıkmayacak insanlar da var ve onlar hep senin yanında olmayı seçecek.

Saena’nın kulakların o cümle yankılanmıştı sanki…farklı ama tanıdık birinin sesini uzun zaman sonra duymuş gibiydi. Kendisini anlayan birinin sesi... Tebessüm etti: -Sen harika bir efsun ustasısın ve eşsiz bir dostsun Slithliam., uzanıp Slithliam’ı yanağından öptü ve el sallayarak gerçekten ferahlamış bir şekilde odasına doğru yürümeye başladı.

Slithliam ise elini yanağına götürdü: -Mmm…heh…öyleyim değil mi?

-Hep öyle kalacaksın, dedi Shiénaya ardındaki karanlıktan belirerek, bu şekilde hep yanında olabilirsin.

-Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun parazit?, gözlerinin buz mavisi karanlık içinde fosforlu gibi parlamıştı.Shiénaya biraz geriledi.

-Biraz hassas davranmıyor musun? Sadece ortada duran bir şeyi söyledim.

-Biliyor musun? Neden gidip bir yerlerde kendini öldürmüyorsun? Bu yolun sonunda olacak olan kesin tek şey bu çünkü. En azından bize ayak bağı olmazsın.

-Bensiz siz bir hiçsiniz. Evet parazit gibi rezil bir haldeyim ama sizi koruyan bir parazitim.

-Bu bilmece gibi konuşmalarında bıktım artık! Ne diyeceksen de!

-Bunu ben söyleyemem dedim sana…ama sen Saena ile gerçekleri öğrenmek için konuşurken elinde kalan dostça bir öpücük oldu.

-Sinir bozucusun.

-Bence benden hoşlanmaya başladın, dedi munzurca bir gülümseme ile.

-Defol! Yoksa…, gözleri bir kez daha parlamıştı ve kılıcını ortaya çıkarmıştı.

-Hey hey sakin ol kaplan! Ne bu vahşi doğa hali? Medeni insanlarız netice de…şey ben pek insan sayılmam ama…, omuzlarını düşürdü karanlı güzel ruh, Anlamıyor musun? Size zarar veremem… bence bana kızmaktan başka şeylere odaklanmalısın. Şu anda burada efsun ustası olan tek kişi sensin.

-Silvia da var.

-vardı…o toplantıdan getirilemedi.

-NE?

-O orada tutsak…sanırım Vincent ve şifacılar bir şeyler söylemeyi unutmuş. İyi ki benim gibi gizemli bir haberciniz var değil mi?

Slithliam şaşkınlığından sıyrılıp aklına takılan soruyu sordu:-Neden bazıları seni görebiliyor sadece?

-Saena ile görmesinde hem fikir olduğumuz kişiler görebiliyor beni.Yani ikimiz de istemeliyiz.

-Anladım., kılıcını efsunla gönderdi, Silvia… o iyi mi biliyor musun?

-Pek sayılmaz ama öğrenebilirim.

-Nasıl? Saena’dan uzaklaşamazsın ki.

-O izin verirse uzaklaşırım ve şu sıralar ondan ne kadar uzak olmamı istiyor bilemezsin.

-Ne yani şimdi ben istesem bunun için gider misin?

-Slithliam…ben de senin hayatından gidenlerden sayılmam henüz. Bazı şeyleri düzeltemesem de bazı şeyleri düzeltebilirim.

-Bunu neden isteyesin? Sana değer veren ben değildim.

-Elaheh’e değer veren herkes bir şekilde bana da değer vermiş sayılır. Sevginizi kullanmış olabilirim ama bu onu anlamadığım anlamına gelmez. Neyse bu işi iyice duygusala bağlarsan vazgeçerim haberin olsun. Sadece istemen yeterli...
Slithliam düşündü Silvia’yı orada bırakamazdı ve Seana da bırakmazdı.Ama belli ki bundan o dahil kimsenin haberi yoktu. Olmasa da iyi olurdu. Bir anka katliamı daha iyi olmazdı kimse için.

-Pekala oradan haber getirmeni istiyorum ama bu aramızda kalacak.

-Sırlaaaar, derin bir nefes çekti, sırları çok severim. Ruhları yakınlaştırır. Seninki gibi özel bir ruha yakınlaşmayı kim istemez ki?

-Dikkat et o özel ruh seni buza çevirmesin. Şimdi yardım edeceksen git.
Shiénaya numaradan bir referans verip yok oldu. Slithliam ise aklında birçok kurtarma planı kurmaya başlamıştı bile.

***

“Derin derin çukurlaaar, yemeğimi saklarlaaar…” kör küçük kız hoplayıp zıplayarak karanlık zindanda ilerliyordu. Bir yandan sağda soldaki hücrelere göz atıyordu görür gibi öte yandan masumluğuyla ürküten gülümsemesi ile uydurduğu şarkıyı söylüyordu “…görmese de gözleriiim kokusunu sezeriiim, bakır, gümüş, altııııın…” kız durdu ve yüzünü bir hücreye çevirdi. İçerde güzel bir kadın duruyordu. Altın rengi saçları vardı korku ile baktı kıza. Kız ona gülümseyince o da gülümsedi.

-E-efendim…beni buradan çıkarmaya mı geldiniz?

-Bir peri…, dedi küçük kız, bir gök perisi…

-Evet küçük hanım. Lütfen beni çıkarın! Ben hep yeniden doğana sağdık oldum. Onun efsanesine inandım yüzyıllardan beri., perinin titrek altın kanatları saç telleri gibi ince ışıltı biçimin de isteği ile görünür olmuştu.

-Çok güzelsin…, dedi küçük kız, seni kafesinden bırakacağım ve yeni doğana götüreceğim, elini uzattı hücrenin kapısı usulca açılırken. Güzel peri koşup ona sarıldı. Küçük kız gözlerini kıstı “bakır, gümüş altıııın, yine bana kandıııııın…” diye mırıldandı. Hemen ardından zindanın koridorlarında perinin acı çığlıkları yankıları kızın ara ara söylediği şarkıya karışmaya başladı.

***

Çığlıklardan hemen önce hissetti şer bir şeylerin önünden geçtiğini. O kadar ki nefesi kesilmişti. Ağzını kapamak istedi ama ellerinin oturduğu yerden yukarı zincirli olduğunu fark etti. En fazla ağa kalkabilirdi ama birkaç adımdan öteye yürüyemezdi.

“Ben bile bu kadar ürkütücü değildim…” cümlesiyle yine titredi ve zümrüt yeşili gözlerini kaldırdı. Karşısında gördüğü kişiye inanamıyordu. Çok çok eskiden görmüştü onu ama bambaşka bir halini. O huzur veriyordu bu ise az önceki gibi kötü bir enerji yayıyordu.

-Shiénaya…

-Ta kendisi…, bir süre tutam tutam uzun olan saçlarına baktı. Silvia’nın hep ilginç bir tarzı olduğunu düşünmüştü. Gizli gizli, Elaheh’i korurlarken hepsini incelerdi. Böyle vakit geçirirdi. Böylece onların zayıf yanlarını bulmaya çalışırdı. Şimdi ise o zayıftı.Yine de Silvia ondan korkmuştu.

-Se…sen ölmüştün.

-Hikaye hikaye hikaye… anlatmadan olmaz değil mi? , arkadan küçük kızın şarkısı ikinci bir çığlığa karışmıştı.Silvia resmen duvara sinmişti korkudan.Kendisi de bunu yapmayı çok istedi o anda ama Slithliam’ın isteğini yerine getirmeliydi. Silvia’ya dönüp kısaca ne durumda olduğunu anlattı.

***

Zainin ormanın ortasındaki açıklıkta yürüyordu.Bir süre sonra durdu. İlerde ağaçların yanında biri vardı. Gümüşi alevi etrafını sardı ve alevlerin içinde kılıcı belirirken siyah dar kolları sıfır elbisesinin demirleri parladı. “Eceline mi susadın?”

-Bunu bana mı diyorsun?

Zainin gözlerini kocaman açtı ve kılıcını yere koyup tek dizi üstüne çöktü “Bağışlayın efendim.”

-Önemli değil. Aniden karşına çıkmak gibi bir huyum olduğunun farkındayım. Fakat Daisy ile iletişim kurmak son zamanlarda biraz…sinir bozucu.

-Toparlanacaktır. İçindeki öfkeyi bastıramadı. İlk kez ablası ile yüz yüze geldi.

-Toparlansa iyi olur. Yoksa sol kolumun sağ kolumu kesmesi gerekebilir.

Zainin başını biraz daha eğdi.Öte yandan sol kol ile kimi kastettiğini düşündü.Yeni biri mi vardı ona yakın?: -Arzunuz nedir?

-Sana yeni bir komutan gönderiyorum. Onu eğit demeyeceğim çünkü zaten öyle biridir. Kızla artık o ilgilenecek ve senin yerine piyonlarla.

-Pe-peki benim görevim ne olacak?

Uzun beyaz saçları yok olmaya başlayan dolun ayın ışığında ese rüzgarla dans etti: - Sen sessizlik ile ilgileneceksin…

Zainin başını kaldır ve göremediği yüze baktı: -Ben mi?

-Sadakatin yüzünden burada değil misin? O kapıdan geçerken kalbinde bu arzu yok muydu?

-Başka bir yaşama sebebim kalmadı…Sadece sadakatim. Ne zaman bu yoldan ayrıldım o zaman günahkar oldum. Şimdi eskiden olduğu gibi görevimi sadece görevimi düşünmek kalbimi de aklımı da görevimle doldurmak istiyorum. Sadece gümüş efsuncu olarak kaderimi yaşamak istiyorum.

-Yaşayacaksın. Söylendiği gibi bir efsane olacaksın. Benim hükmümdeki önemli efsanelerden biri…bu nedenle onunla sen ilgileneceksin. Toplantıdaki ruhlar ve sprituslarla daha iyi hale geldi. Artık daha az onun balında durabilirim. Ben yokken ona sen bakacaksın. Benim işlerim var., yok olmandan önce durdu, ve…, dedi usulca, sana küçük bir görev daha veriyorum.

***

Gün doğmaya başlamıştı gerinerek yatağından kalktı. Artık iyiydi ve 20 kat yukarıya çıkma vakti gelmişti. Hastane ne kadar şık olursa olsun hastaneydi işte… yukarıda arkadaşları onu bekliyordu. Dışarı çıktığında Healria’yı gördü. Nezaket olsun diye tam adı ile seslenmeyi düşündü ama tam adı hakkında hiçbir fikri yoktu.

-Önemli değil efendim, dedi kız anlayarak.

-Healria, benimle çok ilgilendin. İyi bir şifacısın.

-Teşekkürler efendim.Merak etmeyin tekrar görüşeceğiz.Yakında üst katlara göreve verileceğim.

-Gerçekten mi? Çok sevindim.

Healria’nın yanına cübbeli ve elinde asa olan genç kız gibi genç bir oğlan gelmişti. Healria eliyle onu gösterdi ve aynı anda oğlan selam verdi:

-Bu benim erkek kardeşim Nomadri.

-Nomadri…ailede adı uzun olan tek kişi sensin sanırım., dedi gülerek Saena.

-Şey…aslında adım Nomadrixedwrendres-

-Tamam!,deyip elini kaldırdı Saena ismin daha ne kadar uzayacağından korkarak, Nomadri iyidir.

İki kardeş birbirine bakıp gülümsedi.Nomadri asasını gösterek: -Adım gibi Giz büyücüsüyüm.

-Siz sohbetinize devam edin, dedi Healria gülümseyerek, benim ilgilenmem gereken bazı işler var.

-Biz de asansöre gidelim o zaman, dedi Nomadri, yolda konuşuruz.

Saena başı ile onayladı: -Yukarda görüşürüz Healria.

Nomadri’nin saçı Healria gibi sarı turuncuydu sesi ve boyu farklı olmasa biraz da giysi değişikliği ile Helaria ile karıştırılabilirdi.

-İsimlerinizin tam anlamını merak ediyorum aslında, dedi Saena.

Nomadri güldü: -Şey bambaşka anlamları olduğu kesin çünkü o şekilde farklı bir dile ait oluyorlar.

-Dünyanın en zor dili olmalı.

-Evrenin diyebiliriz, dedi Nomadri, Healrainınki Sukut benimki Akıl demek aslında.

-Ne yani o uzun isimler bu anlamlara mı geliyor?, Saena küçük bir kalp krizi geçirecek gibiydi.

-Öyle…ama buradakiler için gerçekten zor söylemesi. O da bizim isimlerimiz böyle kısalttı.

-O? Vincent mı?

-Şey…hayır kardeşim benim ve kuzenlerim için özel oranlardan biri.

“Bu çocuk da ayrı biz gizem küpü” diye düşündü Saena. Yine de bunu da deşecek hali yoktu “Giz büyücüsü demek Nomadri…Peki giz büyücüsü tam olarak ne oluyor?

-Bilmiyor musunuz? Bunu efsun öğrenirken öğretiyorlar sanıyordum.

-Şey…benim eğitimim biraz yarım kaldı, başını eğdi Zainin duysa kesin iyi bir azar çekerdi.

-Giz büyücüleri nadir yetişirler. Gizemli şeyleri çözme ve görme özellikleri vardır. Mesela kilitli kapılar, gizli şifreler, sırları sezmek, saklanan eşyaları bulmak… bunun gibi…bir de kendimizi ve çevremizdeki koruma ile ilgili büyülerde iyiyizdir.

-Yani o uzun isimlerinizin içine aileniz sanki geleceğinizi gizlemiş gibi…bu çok hoş bir tesadüf.

-İsimler tesadüf değildir, dedi Nomadri, isimler kaderin işaretidir sadece doğru yorumlarsak anlayabiliriz.

-Hmmm…ama benim adım yani önceden adım Palomita idi. Şu anki halimle ne ilgisi var?

-Palomita güvercin demek değil mi? Eminim bir güvercin kadar masum ve özgürlük peşindesinizdir. Öte yandan… düşünceli bir hale bürünmüştü ve asasındaki mavi taş hafifçe parlamıştı, güvencinler savunmasızdır.

-Benim öyle olmadığım kesin, dedi gülerek Saena, sanırım adımın değişmesi iyi oldu.

Nomadri düşünceli bir şekilde:-Belki…diye mırıldandı…yine de hala Palomita olduğunuz gerçeği de var. O sizin isminiz. Başka isimleriniz olabilir ama o da sizin bir parçanız.

Seane sırlarının görüldüğünü hissetmişti ve Nomadri’nin asasındaki küçük taşı eli ile kapadı:-Her sırrı görmek iyi değildir Nomadri.

Oğlan omzunu silkti: -Bazen kontrolümden çıkıyor üzgünüm efendim. İşte geldik., dedi asansör durmuş ve kapıları aralanıyordu.

-Saenaaaaaaaaaaaa!, diye koşup üstüne atlayanın Floa olduğunu anladığında biraz şaşırmıştı.

-Floa biraz sakin ol!, ayağa kalkarken şöyle bir baktı karşısındaki kıza, senin saçın mı uzadı?, yarı topuz yarı at kuyruğu şeklinde yandan toplanmış pembe saçlarına baktı, Boyun da uzamış gibi…

-Ben ergenlik çağındayım boyumun uzaması normal saçımda o kadar uzamadı sadece farklı topladım, diyerek gülümsedi.

-Ve erkeksi giyinmiyorsun?

-Hep böyle olmamı istemiyor muydun?, diye somurttu bu sefer kız, Ben de iyileştim ve tarzımı değiştirip yenilenmeye karar verdim. Biraz saygı göster!

Saena ellerini kaldırdı: -Tamam tamam…

-Ergenler…,diye yanına geldi Andes, sivilceleri diğer problemlerinin yanında küçük kalıyor.

-Seni duvara yapıştırırım…yere düştüğünde de üstüne basarım…, dedi soğuk bir sesle Floa.

-Yapar, dedi Slithliam., Andesi adam etmeyi sana bırakıyorum Floa.

-A..ama lorduuuuum, Andes Clara’nın arkasına saklanmıştı, Clara sen çok tatlı bi kızsın beni o canavara teslim etmezsin değil mi?

Clara kızararak:-Şey…aslında ben sizden iki yaş büyüğüm zaten.

-Ne! Dedi Andes fırlayarak. Sen 19 yaşında mısın?

-İkimizin de 17 yaşında olduğunu düşünürsek bay ergen…dedi Floa pis bir bakış atarak.

-Bu onun senden daha tatlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor dedi Andes. Clara biraz daha kızarmıştı bu sözler üzerine., Hem ben 17 yaşımı tamamladım sayılır.

Saena onları kendi hallerine bıraktı ve Slithliam’a döndü: -Nasılsın?

-Bunu ben sormalıyım. Orda bizden uzun kalman gerekti.İki ay oldu.

-İyiyim…sanırım…seninle konuşmak iyi gelmişti zaten.Bir iki hafta sonra da geldim işte.

-Bu iyi, dedi gülümseyerek Slithliam.

-Silvia nerde? Onu çok merak ediyorum.

-O…o aşağıda.

Saena telaşlandı:-Yoksa durumu çok mu kötü?

-Sakin ol…O merkezdeydi biliyorsun biraz daha ağır durumda olması normal.Ama bir iki haftaya o da gelecek.Tamamen toparlanmasını bekliyorlarmış.

Şifacıların titizliğini hatırlayan Saena: -Anlıyorum, dedi., Neyse umarım hemen gelir.

-Hey ufaklıklar!, dedi Slithliam, Saena’ya yolu gösterin!

Üçü de kavgayı bırakıp yanlarına geldiler.

-Ya sen , dedi Saena. Meraklı bakışlarla…

-Hala eskisi gibi aşırı meraklı bir güvercinsin, dedi Slithliam, benim Walker ile görüşmem gerek.

-AAAA! BEN DE-

-Sen odana git ve dinlen!, dedi kollarını kavuşturarak, hala aklın başına gelemdi mi ? Merak o kadar iyi bir şey değildir kimi zaman…

Saena çocuk gibi azarlandığında genelde ters tepki verirdi ama nedense bu hoşuna gitmişti:-Pekala ama bir daha ki sefere ben de gelicem.Benden selam söyle!, diyerek dördü uzaklaştı.

Slithliam geride kalan Nomadri’ye baktı.

-Beyaz yalanlar çok kolay kirlenir, dedi nomadri ve o da diğerlerini takip etti. Slithliam sırrının ağırlığının biraz daha arttığını hissetmişti.Bunu eline yüzüne bulaştırmadan halletmeliydi yoksa Saena bir kişiden fazlasına üzülebilirdi.

Başladım,, Bölüm uzunmuş okucam
Eee madem okumadın ne halta yazdın dersen İlk ben yazmak istedim bu Slithliam ne haltlar karıştırıyo böle, bi dengesiz oldu bu bak Ben huylandım bundan , Çek bakıyım o eli ordan Slithliam
Manyak mı dır nedir, Ayıp bee

Bölüme öl bit tap hanii çok çok güzel yazılmış bi bölüm daha.. Her ne kadar elektrikler kesilmiş olsa da telefondan girip bi yorum yapmaya karar verdim.. (:

Saena nın aklı cok karışmış.. Vincent onun için geçmişten gelen ve ona Palomita oldugu zamnları hatırlatan bi arkadas.. Ama aynı zamanda ona Liam gibi yaklaşan ve ona karşı tuhaf bi ilgisi olan ilginç bi lider.. Bu durum Saena nın duygularının yogunlaşmasına sebep oldu gibi geldi bana.. İçinde bi yerlerde Palomita oldugu zamanları tartan bi terazi var sanki.. Şimdiki haliyle kıyaslıyor ve diğer kefenin daha agır bastıgını fark ediyor..

Tabii bu yalnızca benim görüşüm.. Öyle de olmayabilir

Slithliam gerçekten değişmiş, kendine gelmiş.. O ilk kitaptaki adamla bu kesinlikle aynı kişi olamaz.. İlk kitaptakinden nefret ederken bundan resmen hoşlnıyorum.. (Zainin kadar olmasa da onun da cekici bi yanı var hanii )

Zainin ile aynı tepkii......... Vuhuuu.... Zainin ve Slithliam.... Aynı tepki... Yorum yok... Öyle kaldım hani..

Evet Lord, eşsiz bir dost olabilirsin, ama fazlasını pek sanmıyorum.. Öpücük kaptın diye fazla coşma

Ey gidi Silvia, ne hallere kaldın.. Kör bi kızın gelip kendini yemesini bekliyor resmen.. Ne acınası bi durum.. Ve onu kurtaracak olan da bi parazit mi..? Pek olanağı yok gibi.. Ama belli mi olur, parazit marazit bi işe yarar belki..

Daisy nin sonu yakın gibi.. Sol kolu sağ kolunu kesebilir.. Peki sol kolu kiiim ?? Merak merak merak.. Zainin e yeni görevler çıktı.. Birini duyamadık gerçi.. Merak merak merak...

Ve bir tahmin.. Zainin in casusu benceee Walker.. Hem eskilerden biri.. Güvenilir olabilir.. Ama yalnızca bi tahmndi bu

Nomadri bu ailede kısa isimli biri yok mudur Sukut ve Akıl... Aslında anlamları güzelmiş.. Keske Nomadri nin de tam adını duyabilseydik.. Gerçi bu durumda okuyoruz ya neyse

Her neyse Nomadri, her sırrı görmek iyi değildir.. O mavi taşına göz kulak ol, sinirli bi anında Saena parçalayabilir...

Ve Floa döner kız gibi giyindiğini felan düşünemiyorum.. Acaba sebebi Andes mi diye düşünürken birden Andes ortaya çıktı ve yeniden bi kavgaya tutuştular.. Evet kesinlikle Andes

Clara o kadar büyük müymüş ? Ben de bi 17dir diyordum hani.. Olsun olsun Floa nın yolu açıldı

Meraklı güvercin seniiii biraz da Slithliam ı dinle adam Lord boru diiiil

Yalanın ortaya çıkacak gibi lordum.. Çok üzülüyorum... O ankayı kızdırmak istemezsin.. Hele ağlamasını hiiiç...

Yeni bölümü merakla bekliyorum... (:

Efenim ilk okuyan olduğum halde uzun yorum yazmaya taktığım için geciken yorumum buyrunuz


Saena ve Slithliam ı anlayamıyorum.Saena sanki geçmişinden bir parça olduğu için Vincent'a sıkı sıkı bağlanmış gibi ama sevdiğini reddediyor.Slithliam da hem kardeşinin sevgilisine sahip çıkmak ister gibi hem de aşık gibi.Ama her ne kadar Slithliam a karşı sempati duysam da bir hikaye de aşk varsa aşkın belli kahramanları vardır ve ne yazıkki slithliam benim için bu hikayede yer almıyor.En azından o anlamda.
Bu bölümün çok sevdiğim bir yanı da Vincent'ın hiç olmaması ve Saena nın reddedişiydi.
Allah'ım!Teorim doğru çıktı *şaşkınlıkvemutluluktanhavalarauçanvarlık*
Daisy sen bir pisliksin! diye bağırmak geliyor içimden.Ama iyi ki söylemiş düşmanların yarısı gebermiş keşke hepsi geberseymiş(gözde abla senin yüzünden psikopatlaşmaya başladım ben burda o.O)
Küçük kız sinirime dokunmaya başladı.Hareketleri o kadar masumken öyle bir şeytana dönüşüyor ki kafamda onun ölümü için hayaller kurmaya başlıyorum(gözde abla cidden psikopata bağladım)
Shienaya da zamanla daha da işe yarayacak ve bizimkilere yararı dokunacak gibi.
Silvia...nasıl bu duruma düştün sen?Ölümü bekleyen kafesteki bir kuş gibisin şimdi.
Kuş demişken Nomadri geldi aklıma.Allah'ım o nasıl bir ailedir yani normal bir isim yok mudur?Anlamları her ne kadar güzel olsa da ben bir arkadaşımın mesela öyle bir ismi olmasını istemem.Bi düşünsenize soruyolar en iyi arkadaşının adı ne diye hönk diye kalıyosunuz...
Gözde abla bu isimleri nerden buluyosun sen şaşıyorum valla hele bi de anlamlarını bilmen...süpersin...bu arada hiç okumayı denedin mi o isimleri xD
Nomadri ye karşı cephe almalıydım belki Saena nın sırlarını gördüğü için ama nedense kanım kaynadı kerataya.Belki de Saena'nın omuzlarında çok yük olduğunu düşünüyorum ve birilerinin bunu açıkça görmesini istiyorum kazara bile olsa.tabi daha tam karakterini bilmiyoruz zaman göstericek.kim kısalttı isimlerini acaba?
Zainin zainin zainin...aptal demek istiyorum sana,bi yandan da hala anlayamıyorum seni tam olarak.umarım doğru yolu bulursun.ve küçük görevini de merak etmedim değil.
Sağ kol kim acaba?Sol kolu kesecek demek...Daisy'nin gebermesi benim için her ne kadar mutluluk verici olsa da sonuçta o diğerleriyle meydana gelmiş olduğu için ölmesi iyi mi tam karar verebilmiş değilim.

Andes ve Floa çok tatlı hikayeye renk katıyolar,çok sevimliler bence.

YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

Yeni Bölüme ne zaman kavuşacağız acaba ? ^^

Bazı arkadaşların yorumu gelmedi onları bekliyorum^^

Sİzin yorumlarınızı yorumlarsam XD

Slithliam ve Vincentta gelen gideni aratır söz konusu sanırım XD Bu gelişmeden memmununum ama daha çooook şaşıracaksınız.

O küçük kız cani bak onu söyliyim XD

Nomadri ve Healria XD *dındındındın...* ahaaha tamam o kadar atraksiyona gerek yok XD evet isimlerini okuyabiliyorum XD biraz zor oluyor ama oluyor XD

Zainin in olayı hakkında aslında biraz ipucu verdim ama elbette daha açık belirteceğim...

Daisy için durumlar karışık ama onun başına neler gelir ya da gelir mi bilinmez...

Andes ve FLoa olmasa biz ne yaparız XD

yeni bölümde görüşmek üzere...yorumlarınızı bekliyorum

Şehir dışında olduğumdan uzun zamandır yeni bölümleri takip edemiyordum. Ama bir oturuşta okudum. Her zamanki gibi harika yazmışsın. Yeni bölümü merakla bekliyorum

Ama ama ama, konu çok aşağılara taşınmış, bir an bulamadım..
Yeni bir şeyler yok mu Sun-sama...?

Var var da koymadım yorum beklerken...bu gün ya da yarın koyayım bari...

psmi düzeltmekle kafamı o kadar bozmuştum ki hiç bi fanfici okuyamadım T^T yorum yapmayan hayırsız okuyucu olarak özür diliyorum T^T
öncelikle sun abla seni tebrik ediyorum u-u nomadri ve kardeşinin ismini okuman büyük bir başarı u-u her konuda mükemmel olmak zorunda mısın
Vincent ne zaman okusam aklıma 50 cent geliyo xD iyi biri gibi sanki ama Slithliam sevmiyosa bende sevmem
yalnız bu bi ara slithliam'a bişi atmamış mıydı ya saenanin abiside vardı yanında slithliam bile mi unuttu bunu
bu arada zainin sessizlikle ilgilenecek derken ? sessiz otorite den mi bahsediyoruz yoksa ben çok mu uçtum
Floa ve andese bayılıyorum ya neşe böcüklerim benim
kör küçük kıza da sitem ediyorum burdan her şeyi yiyebilirsin zainini bile ama perileri olmaz pis kız hikayenin sonunda öle de gör ayrıca kimsede sana aşık olmaz bu ccanilikle sevgisiz aşksın kalırsın ben kesin çok uçtum ama perilerin yeri özel bende
hayırsız bir okuyucu olarak yb istemem doğru mu bilmiyorum ama istiyorum ama benim suçum değildi psye taktım mı tam takıyorum sabahtan akşama kadar uğraşıyorum onunla elimde değil

üzülme canım ama tabi yorumların (hepinizin) önemli benim için beni yorumsuz bırakmayın *.*

Slithliamcııııı XD iyi bakalım öyle olsun Bakalım nası biri çıkacak ya da nasıl gelişecek olaylar?

Detayları unutmayanları seviyorum XD

Floa ve Andesi ben de seviyorum hahahaah XD

O kız aşık olmayı hiç düşünür mü acaba? XD

Bu hafta içinde yeni bölüm gelecek (en kötü kaza bir şey olmazsa pazar)

hala yorumunu beklediklerim de var duyurulur ayrıca birbirinizin görüşleri hakkında da yorum yapmaktan çekinmeyin olay hikaye dışına çıkmadıkça bundan çok memnun olurum

anaa,yorum yapmayı unuttum been gerçi yazdıydım,sonra son kelimelerde bi baktım bütün yorum uçup gitmiş sinirlenip yarın yazarım dediydim,kalmış öyle GOMENNESAİ SUN-CHAN

YORUM:


KARAKTERLERE SESLENİŞ:

YAZARA:
gibi bir gün geçmesin ki kendini aşmayasın yani (sana o tava kadarlık nazar boncuklarında almak lazım ) yine muhteşem bir bölümdü( as usual);yine küçük kalp krizleri geçirdik;yine güldük;yine sinirden kendimizi paraladık ve yine sonunda senin yeteneğine hayran kaldık ehem,başarılarınızın devamını diliyoruz

@hotaru-tomoe: cidden yaa,neydi o verdiği şey ayrıca o sersemde kalp yerine kurşun kütlesi vardır büyük ihtimalle

YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

EDİT: the vioce amv'si ve şu arkadaşların sembolleri vardı zamanın yoksa zorlama tabii de,okur merak ediyo,mesela bi okur o sembole göre siyah eldivenin üstüne işleme yapçak yani

aaaa beyaz saçlı yazısını okuyunca aklıma hiç bişi gelmemişti ama bizim sephirotumuz vardı beyaz saçlı karizmatik erkeğimiz
bi de ablaa benim efsun öğretisini okuyacak zamanım olmuyo bi türlü >___< şu snow kimdir bi hatırlatsan bize *-*