Karanlığın Altı Asil Özelliği Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj










seninki güzelde 2 kişi ya kolay değil depresyona girdiiiiim








tamam ama beğenmeyen arkadaşlarım lütfen nerde hata yaptığımı söyleyiin yalvarırım 



üzgünüm çok kısa oldu ama ben o iki yorumu gördükten sonra yazdığım bütün bölümleri sildim o yüzden şimdi yeniden yazmak zorunda kaldım ve birinci bölümün ilk kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum
1.Özellik: Karanlık merhamettir…
Tekrar gözlerimi açtığımda yapayalnızdım. Etrafıma baktım ve artık Günbatımı Lanetinde olmadığımı anladım… Tamamen yalnızdım. Yaris gitmişti. Biricik sevgilim gitmişti. Her şey allak bullaktı. Kaçırıldığımda çok küçüktüm ve hatırlamak benim için çok zordu. Ama onun sayesinde hatırlıyordum. Yaris… O gün bütün gün boyunca koşup eğlenmiştik. Karanlık benim bir parçam gibiydi o zamanlar. Işık bilgeleri beni almaya geldiğinde henüz yeni ayrılmıştık. Evime gitmek için yürüyordum. Ama hiçbir şey, hiçbir şey hissetmiyordum… Geçmişim beni terk mi etmişti yoksa? Peki gerçekte kimdim ben? Hep Eileen olarak tanımıştım kendimi ama ben bambaşka birisiydim. Üstelik bunu yeni öğreniyordum…
Düşüncelerim koyu bir denize benziyordu. Düşünemiyordum ve üzgündüm. O anda 14. yaş günümde bana gelen mektubu hatırladım… Mektup iki kelimeden oluşuyordu ve çok fena darbe vurucuydu. O zamanlar üzerinde durmamıştım ve atmıştım mektubu. Oysaki yeni anlıyordum ne demek istediğini. Mektup da şu iki kelime yazılıydı. Düzgün bir el yazısıyla, “ kimsin sen?”
“Kimim ben?” dedim seslice. Sesim siyah güllerin arasında yankılandı. Birden siyah solgun güller sanki uzun zamandır bu sesi duymak istiyormuşçasına coştular. Dans etmeye başladılar bana selam verdiler. O an fısıltılarını duydum…
“ Leydimiz… Efendimiz döndü! Evine geri döndü…”
Bu çok olağan dışıydı. Aydınlık tarafta bitkilerin seslerini duyamazdık. Birden gitme arzum yerini meraka bıraktı ve dönüp güllerden birini okşadım. Gül titredi, kıpırdandı ve yavaşça iç çekti.
“Leydim bana dokundu… Bana bu şerefi bahşetti. Evine hoş geldiniz leydim… Uzun zamandır bu cansız orman sizin dönüşünüzü bekliyor. Sarayınız hazır efendim sadece kraliçemiz eksik…”
Ah yüze ışık adına! Az önce bu gül bana kraliçe mi dedi? Lütfen yanıldığımı söyleyin. Tanrım ben sadece sıradan bir yaşam istiyorum. Kraliçelik değil! Birden aklıma Yaris’in söyledikleri geldi.
“Sürgün kızı,senin kaderin hep karanlıkmış ancak ışık tarafından alınmışsın.Bu ayrılık senin yüzünden başladı ve şimdi bunu sonlandırabilecek olan kişi sensin.Git karanlığın evladı,git ve uzun zaman önce senden alınan kaderi yaşa.Şunu unutma karanlığın kızı,Karanlık merhamettir saflıktır…Ondan korkma.Git hadi,karanlık seni şefkatle kollarına alacaktır…”
Bu gülün söyledikleri ve Yaris’in söyledikleri arasında bir bağlantı olabilir miydi? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. O da gidip karanlığı keşfetmek. Derin bir nefes aldım. Yüzüme vuran ılık rüzgarı hissettim aynı anda ve o sesi duydum…
“Bu sadece bir başlangıç… Gel kızım gel ve bende kaderini bul. Anastasia…”
Lanet olsun bu konuşan da kim! Tanrım ben nereye geldim böyle! Korkuyorum, burada tamamen yalnızım. Bir sorun çıkarsa – ki çıkması muhtemel kendimi nasıl koruyacağımı bilmiyorum. Buna rağmen bir şey beni oraya çekiyordu. Karanlık ormanın iç kısımlarına… Tereddütle bir adım attım. Az önce konuştuğum gül tedirginliğimi sezmiş olacaktı ki bana seslendi.
“Leydim… Korkmayınız… Orada da bizler gibi güller var. Onlar da sizin dönüşünüzü bekliyor. Size eşlik edeceklerdir leydim…”
“Tamam, teşekkürler…”
Yürümeye başladım. Sanki rüzgarda bana yardımcı olmak istiyordu. Arkamdan bana yol göstermek ister gibi sakince esiyordu. Ve yardımcı da oluyordu. Yavaşça karanlık ormana doğru ilk adımımı attım…
***

1.Özellik: Karanlık merhamettir…
Tekrar gözlerimi açtığımda yapayalnızdım. Etrafıma baktım ve artık Günbatımı Lanetinde olmadığımı anladım… Tamamen yalnızdım. Yaris gitmişti. Biricik sevgilim gitmişti. Her şey allak bullaktı. Kaçırıldığımda çok küçüktüm ve hatırlamak benim için çok zordu. Ama onun sayesinde hatırlıyordum. Yaris… O gün bütün gün boyunca koşup eğlenmiştik. Karanlık benim bir parçam gibiydi o zamanlar. Işık bilgeleri beni almaya geldiğinde henüz yeni ayrılmıştık. Evime gitmek için yürüyordum. Ama hiçbir şey, hiçbir şey hissetmiyordum… Geçmişim beni terk mi etmişti yoksa? Peki gerçekte kimdim ben? Hep Eileen olarak tanımıştım kendimi ama ben bambaşka birisiydim. Üstelik bunu yeni öğreniyordum…
Düşüncelerim koyu bir denize benziyordu. Düşünemiyordum ve üzgündüm. O anda 14. yaş günümde bana gelen mektubu hatırladım… Mektup iki kelimeden oluşuyordu ve çok fena darbe vurucuydu. O zamanlar üzerinde durmamıştım ve atmıştım mektubu. Oysaki yeni anlıyordum ne demek istediğini. Mektup da şu iki kelime yazılıydı. Düzgün bir el yazısıyla, “ kimsin sen?”
“Kimim ben?” dedim seslice. Sesim siyah güllerin arasında yankılandı. Birden siyah solgun güller sanki uzun zamandır bu sesi duymak istiyormuşçasına coştular. Dans etmeye başladılar bana selam verdiler. O an fısıltılarını duydum…
“ Leydimiz… Efendimiz döndü! Evine geri döndü…”
Bu çok olağan dışıydı. Aydınlık tarafta bitkilerin seslerini duyamazdık. Birden gitme arzum yerini meraka bıraktı ve dönüp güllerden birini okşadım. Gül titredi, kıpırdandı ve yavaşça iç çekti.
“Leydim bana dokundu… Bana bu şerefi bahşetti. Evine hoş geldiniz leydim… Uzun zamandır bu cansız orman sizin dönüşünüzü bekliyor. Sarayınız hazır efendim sadece kraliçemiz eksik…”
Ah yüze ışık adına! Az önce bu gül bana kraliçe mi dedi? Lütfen yanıldığımı söyleyin. Tanrım ben sadece sıradan bir yaşam istiyorum. Kraliçelik değil! Birden aklıma Yaris’in söyledikleri geldi.
“Sürgün kızı,senin kaderin hep karanlıkmış ancak ışık tarafından alınmışsın.Bu ayrılık senin yüzünden başladı ve şimdi bunu sonlandırabilecek olan kişi sensin.Git karanlığın evladı,git ve uzun zaman önce senden alınan kaderi yaşa.Şunu unutma karanlığın kızı,Karanlık merhamettir saflıktır…Ondan korkma.Git hadi,karanlık seni şefkatle kollarına alacaktır…”
Bu gülün söyledikleri ve Yaris’in söyledikleri arasında bir bağlantı olabilir miydi? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. O da gidip karanlığı keşfetmek. Derin bir nefes aldım. Yüzüme vuran ılık rüzgarı hissettim aynı anda ve o sesi duydum…
“Bu sadece bir başlangıç… Gel kızım gel ve bende kaderini bul. Anastasia…”
Lanet olsun bu konuşan da kim! Tanrım ben nereye geldim böyle! Korkuyorum, burada tamamen yalnızım. Bir sorun çıkarsa – ki çıkması muhtemel kendimi nasıl koruyacağımı bilmiyorum. Buna rağmen bir şey beni oraya çekiyordu. Karanlık ormanın iç kısımlarına… Tereddütle bir adım attım. Az önce konuştuğum gül tedirginliğimi sezmiş olacaktı ki bana seslendi.
“Leydim… Korkmayınız… Orada da bizler gibi güller var. Onlar da sizin dönüşünüzü bekliyor. Size eşlik edeceklerdir leydim…”
“Tamam, teşekkürler…”
Yürümeye başladım. Sanki rüzgarda bana yardımcı olmak istiyordu. Arkamdan bana yol göstermek ister gibi sakince esiyordu. Ve yardımcı da oluyordu. Yavaşça karanlık ormana doğru ilk adımımı attım…
***
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): ~Athena~
Tek kelime: *WaowfanficlerinevefanficyazmayeteneğinehayalgücünetapıyorumIrmakvedevamınısabırsızlıklabekliyorum* *-*

Teşekkürler küçük-melek


Teşekkürler princess mercury

Haruka'yı seviyorum!Seviyorum seviyorum!Se-vi-yo-rum!!!





~Athena~ yazmış:
sağol ceren ama beğenmeyenler var


sailor chibi chibi moon yazmış:
O onların zevksizliği -.- Takma sen kafana gayet güzel yazıyosun beğenen beğeniyo ayrıca beğeneler beğenmeyenlerden fazla, yani ne yapıyosun kafanı takmıyosun ve devam ediyosun -.-



Teşekkürler küçük-melek


Teşekkürler princess mercury

Haruka'yı seviyorum!Seviyorum seviyorum!Se-vi-yo-rum!!!





teşekkürler ceren 



teşekkürler 


2. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 50 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |