Yaş: 27 Kayıt: 22 Tem 2010 Mesajlar: 1,418 Cinsiyet: Kız Nerden: Crystal Tokyo Teşekkür: 388
Durumu: Çevrimdışı
CB O Bir Yıldız!
Konu: Yanıt: Lanet.
Yorum atmıştım beeeğn Gelmemiiş. pislik tetenet -.-
Neyse efendiim Müge -chanın dah aönce farkedilmemiş gizli yeteneği fanfic yazmakmış o.O Bunu keşfetmek de bugüne kısmetmiş.
Ah bu kızkardeş mevzusu.. Umarım beth e bir şey olmaz çünkü en son bir kardeş öldüğünde (malum primrose üü*) hüngür hüngür ağlamıştım tekrarlanmaz umarım
Devam et müğeeeeechhaaaaaaaaaanım :3
imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3
elaaa: Amacım onalrı beklemekti ama olsun ben yine de koyuyorum. Gerçi geç oldu ama
CB: Teşekkür ederim Melikeçi İltifat ediyorsun asdfggh
Beth'le ilgili planlarım var
İyi okumalar
Spoiler:
1. Bölüm “Yanılgı.”
Beth’le birlikte siyah Porche’a bindiler. Central High’a gitmek için yola çıktılar. Belle parmaklarıyla direksiyonda ritim tutmaya başladı. Gergin olduğunda bunu hep yapardı. Beth neşeli bir sesle konuşmaya başladı:
“Aslında bu çok rutin bir durum. Yani okula gitmek. Ama yine de çok heyecanlısın değil mi?”
Beth heyecanlı olabilirdi. Ama Belle kesinlikle bu kanıda değildi. O daha çok, yeni bir kabusun başlayacağını düşünüyordu. Yeni insanlarla tanış, yalan söyle, saklan…
“Evet öyle.” diye yalan söyledi zoraki bir gülümsemeyle.
“Bu seferki özel olamaz mı? Yani işte…”
“Beth, kimseyle duygusal ilişki kurmamanı kaç defa söyledim?”
“Of ya tamam. Ama en azından biraz daha insana özgü olurdu diye düşünmüştüm.
“Evet olurdu, ama inan bana sonra işler ayyuka biner.”
“O zaman ben de her zamanki okulun ikonu izlenimimi koruyacağım.”
“Ben de yine köşede bucakta oturup okulun bitmesini bekleyen tipik bir öğrenci olacağım.” güldüler.
Bu sırada yeni okullarının önüne varmışlardı. Arabayı park edip indiler. Sıradan öğrencileri olan, sıradan bir okul gibi görünüyordu. Ama değildi. Bu büyük yanılgı, sonun başlangıcıydı.
İki yanında rengarenk çiçekler dikili olan geniş, Arnavut kaldırımından okula gidiliyordu. Bir yanda ikinci, üçüncü ve son sınıfların kimi gruplarıyla birlikte gülüşerek bir kenarda oturuyordu, kimiyse heyecanla eski okullarına koşuyordu. Diğer yanda da birbirini tanımayan birçok göz, etrafa temkinli bakışlar atıyordu. Bu gruba karışarak okula girdiler.
Birinci sınıflar ferah girişin solunda kalan büyük panodaki listelerden sınıfına bakıyordu. Belle ad sırasından kendini ve Beth’i bulmaya çalıştı.
“Annabeth Ferrars, A9, bir bakalım, Isabelle Ferrars, C9. Buraya kadarmış, ayrılmak zorundayız.” dedi. Beth omuz silkti:
“Hiçbir zaman aynı sınıfta olmayız ki zaten.” dedi gülümseyerek. Sonra gözlerini ileride bir noktaya sabitledi.
“Hemen dönerim.” diye mırıldandı.
“Ne? Beth, ah...” Belle o yöne bakınca kumral saçlı, uzun boylu ve yapılı bir genç gördü.
“Beth lütfen…” Ama Beth uzaklaşmıştı bile. Neşeyle:
“Söz veriyorum fazla duygusal olmayacağım.” diye seslendi Belle’ye. Ancak Belle bu sefer peşinden gitmeyecekti. Sıkılmıştı. İkinci kattaki sınıfına çıkmak için merdivenlere yöneldi.
*rol tanrısı*~Aslıı^m.
Spoiler:
ssf.~
03 Mar 2012 22:00
elaaa Süper Üye
Yaş: 31 Kayıt: 17 Oca 2012 Mesajlar: 824 Cinsiyet: Kız Nerden: Bermuda. Teşekkür: 280
Durumu: Çevrimdışı
elaaa Süper Üye
Konu: Yanıt: Lanet.
Hmmmmm Beth ve Belle'nin okul için söylediklerini düşünürsek pek normal bir aile değiller sanırım.Okuldaki isimleri farklı mı ben mi yanlış anladım öyleyse özür dilerim
Ama ben sevdim karakterleri =)
Ellerine sağlık
Yeni bölüm ne zman gelir
Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
elaa: Şey öncelikle Beth "Annabeth"in, Belle de "Isabelle"nin kısaltması diye şeyettim
Beğenmene çok sevindim çok teşekkürleer :3
Yeni bölümü de önümüzdeki hafta içinde koyacağım inşallah ama zamanı duruma göre değişir.
Tekrar teşekkürler
*rol tanrısı*~Aslıı^m.
Spoiler:
ssf.~
04 Mar 2012 22:56
elaaa Süper Üye
Yaş: 31 Kayıt: 17 Oca 2012 Mesajlar: 824 Cinsiyet: Kız Nerden: Bermuda. Teşekkür: 280
Durumu: Çevrimdışı
elaaa Süper Üye
Konu: Yanıt: Lanet.
Yazmaya devam etmeyecek misin?
Alıntı:
“Bende seni hatırlatan şey narin kar tanesi....Gökteyken bir kar tanesi ve soğuk ama eline konunca ince sıcaklık hissettiren bir gökyüzü damlası”
Yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz^^
Not: Sınavlar vb. yüzünden yeni bölüm ekleyememiştim ama şimdilik o yoğun dönem geçti
Spoiler:
2. Bölüm “Çocuk”
Üst kat oradan oraya koşup lak lak eden öğrencilerle doluydu. Listeden baktığı numaradaki dolabı buldu. Kapağını açtı. İçinde duran anahtarı aldı. Dolabın iç kapağındaki ders programına göre kitaplarını dolaba yerleştirdi. Kapağı kapatıp koridora döndüğü sırada bir oğlanla burun buruna geldi. Koyu renk dalgalı saçlarının çevrelediği gri gözleri ifadesiz biçimde Belle’ninkilere sabitliydi. O an zaman bir-iki saniyeliğine durdu sanki. Aralarından soğuk bir hava akımı geçti. Sonra zaman eski haline döndü. Genç gözlerini Belle’ninkilerden alıp yoluna devam etti. Belle’yse sersemlemiş halde sınıfına doğru ilerledi.
Sınıfın önünde bir kızlar kalabalığı vardı. İkinci ve üçüncü sınıflardan oluşan bir kalabalık.
“Hey tatlım biraz dışarı gelsene.” diyordu uzun boylu bir tanesi.
“Evet biz ısırmayız.” diyordu bir ötekisi. Sonra da beyaz dişlerini gösterip sırıtıyordu. Kızlar kahakahaya boğuluyordu. Belle ne olduğunu anlamak için sınıfa doğru yürüdü. Kızların arasından zorlukla geçip sınıfa girdi. Girer girmez de içinden kahkaha atmak geldi –tabii ki bunu yapmadı-. Kirli sarı saçlarına müthiş uyan yeşil gözlü bir çocuk sınıfın en köşesinde tedirgin şekilde ayakta dikiliyordu. Anlaşılan şu kızlar tarafından köşeye sıkıştırılmıştı. Yakışlı olmasına yakışıklıydı ama şu an tıpkı bir çocuk gibi kaçacak yer arıyordu İçinden ona yardımcı olmak geldi. Ama nasıl yapacaktı ki bunu?
O bunları düşünürken arka sıralardan bir kız kalkıp kapıya doğru yürüdü. Oldukça ikna edici bir ses tonuyla:
“Hadi bakalım bu kadar oyun yeter birazdan ders başlayacak yani sınıfınıza gitseniz iyi olur!” dedi yüksek sesle. Ardından kapıyı sertçe çarpıp ona dayandı.
“Eeeh, çok sinir bozucu. Okulun ilk gününde sınıf kapısının önünde şapşal kızlar grubuyla karşılaşmak çok sinir bozucu.” dedi. “Hey sen,” parmağıyla o çocuğu göstererek gürledi. “bu seni ilk ve son kurtarışım. Bir daha başımıza böyle bir bela sarma. Git onlara ağzının payını ver ya da ne bileyim çirkinleş falan. Yakışıklılık başa bela.”
Çocuk afallamıştı. Ama yine de gülerek “Teşekkür ederim hayatımı kurtardın. Söylesene adın neydi?”
Kız, çocuğu küçümser bir bakışla süzdükten sonra:
“Tiffany, Tiffany Stephenson. Ya seninki?”
Çocuk kapıya doğru gelip elini kıza uzattı.
“Ben de Luke, Luke Fawkes. Tanıştığımıza memnun oldum.”
Bu sure zarfında olanları aynı yerde dikilerek izlediğini fark eden Belle, boş bir sıra arayışına girdi. Çoğu sırada birilerinin çantası vardı. Sınıfın dörtte üçü dışarıdaydı. Geri kalanlar da az önceki olaydan sıyrılıp işlerine dönmüşlerdi. Belle kitap okuyan gözlüklü bir kızın sırasına doğru ilerledi.
“Oturabilir miyim?” diye kibarca sordu. Kız kitabını kapatıp çantasına yerleştirirken:
“Elbette oturabilirsiniz.”
Belle çantasını sıraya koydu ve kızı şöyle bir süzdü. Altın rengi saçlarını yan tarafından bağlamıştı. Koyu mavi gözleri gözlüklerinin ardında olduklarından büyük görünüyordu. Belle onun çok uzun boylu olduğunu tahmin etmiyordu. Yaklaşık bir altmış civarlarında.
“Ben Isabelle Ferrars.” dedi gülümseyerek. Bir sohbet başlatmak istiyordu. Kız donuk bakışlarını Belle’ye çevirdi. Hiçbir mimik olmaksızın:
“Ben de Alison Knight. Tanıştığımıza memnun oldum.” sonra tekrar önüne dönüp bakışlarını tahtaya sabitledi.
Belle yerinde kıpırdandı. Kızın bir sorunu vardı sanki. Geçmişten gelen, kuvvetli… Birden başına bir ağrı saplandı. Kendi geçmişini geride bırakmaya çalışmalıydı. Dikkatinin dağılması için sınıfa bir kez daha göz gezdirdi. Tiffany ve Luke arka sıralardan birinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Sınıfta olmayanlar da yavaş yavaş sınıfa giriyordu. Aralarında Belle’nin bu sabah karşılaştığı çocuk da vardı. Çocuk yine bakışlarını ona sabitledi ve sırasına oturdu. Belle bakışlarını çekemiyordu ve bundan müthiş rahatsızlık duyuyordu. O çocukta onu rahatsız eden bir şey vardı. Ama o hala gri gözleriyle Belle’yi deliyordu. Sınıfa girdiğinde bile bakışlarını çekmedi. Belle’yse bu bahaneyle bakışlarını kaçırdı. Öğretmenleri uzun boylu, hafifçe çekik ela gözlü orta yaşlı bir adamdı.
“Hepinize merhaba gençler. Ben bu seneki edebiyat ve aynı zamanda sınıf öğretmeniniz Michael Kinney. İyi anlaşacağımızı düşünüyorum. Şimdi, sorusu olan var mı?”
*rol tanrısı*~Aslıı^m.
Spoiler:
ssf.~
01 May 2012 15:13, Değiştirme: 01 May 2012 22:52 (Toplamda 1 kere)
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız