Marondan yeni bir romannn Sayfaya git: Önceki, 1, 2 |
Yazar
Mesaj
hemavaz yazmış:
koycaktım ama bi türlü vakit olmuyor daha geçiremedim bilgisayara
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
kimse yorum yapmıo yaaaa yine de kaoyayım devamını, ama bu beşinci bölümn hepsi değil devamııı var başını koyuyorum sadece
Beşinci Bölüm
Hazelin Öfkesi
Ertesi sabah öyleye doğru geldi Zafer. İşlerinin çok yoğun olduğunu söylüyor, homurdanıp duruyordu. ‘’Ne zaman bulacağız bunları?’’dedi öfkeli bir sesle ‘’Aylardır dolanıp duruyoruz daha kaç ay dolanacağız.’’Ters ters baktı ona Hazel, şimdi o da gerçekten öfkeli görünüyordu, tehlikeli bir sesle ‘’Ne zannediyordun acaba?’’dedi. ‘’Hemen gideceğiz bulacağız mı? O kadar kolay mı sanıyorsun? Baştan beri biliyordun, söyledim, şimdi neden sorun çıkarıyorsun? Ben süre vermedim, şu kadar zamanda buluruz demedim, o halde?’’
Gazel Zafer’in feci öfkelendiğini görebiliyordu, belli ki kendisiyle böyle konuşulmasına, hem de kendisinden yaşça küçük bir kızın konuşmasına alışık değildi. Yine de sesini çıkarmadı. Mete’ye baktı Gazel, yüzü tamamen ifadesizdi, sonra gözlerini ayaklarına indirdi Gazel. ‘’Asla bulamayacaklar tılsımları’’ diye düşündü. Ne yazıyordu mektupta, Safir çok iyi saklamıştı onları. Mektuptan kimseye bahsetmemişti Gazel, bahsetmeye de hiç niyeti yoktu.’’Mektup bana yazılmış’’ diye düşündü, ‘’O halde onu kimseyle paylaşmak zorunda değilim.’’
Hazel, Mete ve Zafer aralarında konuşuyorlar, Gazel ise dinliyordu. Aslında sadece dinliyor gibi görünüyordu. Kafası çok daha başka yerlerdeydi.’’Tılsımları bulamazlarsa ne olacak peki?’’ diye düşündü, ‘’Ne olacak bize?’’
Başını kaldırıp Hazel’e baktı.’’O çok farklı ‘’ diye düşündü. ‘’Bana karakter olarak hiç mi hiç benzemiyor. Sanki benim ikizim değil… Neden her şey tersine akıyor ki… İstediğim hiçbir şey olmuyor… İkizimi buldum, ama tam bir hayal kırıklığı benim için.’’
Sonra kendi kendine kızdı, başını ellerinin arasına aldı. ’’Off, saçmalama’’ diye düşündü.’’O benim kardeşim.’
‘’Gazel, Gazel, iyi misin?’’ dedi Hazel.
‘’Hı’’ dedi Gazel başını kaldırıp, sonra aceleyle ‘’Ha’’ dedi, ‘’İyiyim’’
‘’Babaannemin bozkırdaki evine gideceğiz’’ dedi Hazel. ‘’Ama akşamı beklemeliyiz çünkü eve sadece geceleri girilebiliyor.’’
Akşam beşten sonra yine geçit bir açtı Hazel ve hepsi kendini uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında buldu. Rüzgâr esiyordu ve soğuktu. Gazel ceketine sımsıkı sarındı. Bir yandan da koşamaya çalışmasın diye Tomodachi’yi sımsıkı tutuyordu tasmasından.
Hazel rüzgârda sesini duyurabilmek için bağırarak ‘’Ev tam olarak nerede bilmiyorum’’ dedi. ‘’Biraz yürümeliyiz, yakınlarda olduğuna eminim. Mavi bir kaya olacak, daha doğrusu kaya karanlıkta mavi mavi parlıyor. Onu bulmalıyız.’’
Hazel, en önde koşarcasına yürüyordu. Yanında Tomodachi neşeyle koşuyor, arada sırada kendi kendine havlıyor, zıplıyor, bazen de Hazelin bacaklarına dolanıyordu. Hazelin hemen ardında Zafer vardı. Hala somurtuyor ve öfkeli görünüyordu. Gazel ve Meteyse daha arkadaydılar. Mete bir şarkı mırıldanıyor, Gazel de ne söylediğini anlamaya çalışıyordu. Ama rüzgâr sözleri bastırdığı için bir kelime bile anlayamıyordu. İşin en garip tarafı Gazelin Meteyi kendisine yakın hissetmesiydi. Oysa Mete neredeyse hiç konuşmuyor ve herkese karşı oldukça mesafeli duruyordu. Hazelin sırtına baktı Gazel ‘’O benim kardeşim’’ diye düşündü ‘’Kardeşim, ikizim’’ Ama bu sözlerden sonra şiddetle acı çektiğini hissetti. Canı çok yanıyordu, içinde sürekli sancıyan ve canını çok yakan bir yer vardı. ‘’Hazeli kabullenemiyorsun değil mi?’’ dedi beyninin içinde bir ses. ‘’O benim kardeşim’’ diye tekrar etti Gazel. ‘’Elbette öyle’’ dedi küçük, gıcık ses. ‘’Ama hayal ettiğin kardeş değil. Seni ürkütüyor hatta…’’ ‘’Bu doğru değil’’ dedi Gazel. ‘’Evet, öyle güzelim’’ dedi ses. ‘’Kendine karşı dürüst ol, hep onu aradın, onun düşünü kurdun, kardeşinin. Seni en iyi o anlar sanıyordun. Ne de olsa ikizin, ama sen onu anlamıyorsun ki…’’
Rüzgâr daha da artmış, hava iyice karanlık olmuştu. Ama hala o ‘’mavi mavi parlayan’’ kaya görünürde yoktu.
‘’Ah’’ Gazelin ayağı bir taşa takılmış, az daha yere kapaklanıyordu. Mete kolundan tutup ‘’Dikkat et’’ dedi. ‘’Tamam, iyiyim, sağol’’dedi Gazel, sonra ‘’Daha çok yürüyecek miyiz?’’ diye sordu. Mete ‘’En ufak bir fikrim yok’’ dedi, ‘’Ama acele etsek iyi olur, yağmur çiseliyor’’
Gerçekten de Gazel yüzüne düşen su damlalarını hissedebiliyordu, o sırada Zaferin bağırdığını duydu. ‘’Daha ne kadar var? Dalga mı geçiyorsun sen bizimle?’’
‘’Arıyoruz işte’’ dedi Hazel ‘’Beğenmiyorsan defolup git!’’
‘’Öyle mi?’’ dedi Zafer, ‘’Ama bir anlaşma yaptık küçük hanım’’
‘’Biliyorum!’’ diye bağırdı Hazel, ‘’Ama o anlaşmada babaannemi öldürmen yoktu!’’
‘’Ne yapacaktı yani?’’ dedi adam, ‘’Resmen dalga geçiyordu bizimle’’
Şimdi Zafer ve Hazel tam karşı karşıya duruyorlardı, Hazel çok kısa gibi görünüyordu Zaferin yanında, çok da çelimsiz. Ama yüzüne korkunç bir öfke kazınmıştı. ‘’Geri zekâlı herif’’ diye böğürdü. ‘’Sana onun canını yakma ‘’ demiştim, ‘’Onu öldürdün!’’
‘’Benimle düzgün konuş ‘’ dedi Zafer. ‘’Şapşal!’’ ve Hazeli itti.
‘’Hey!!’’ diye bağırdı Gazel, ‘’O benim kardeşim’’ Ama Mete kolundan tutup çekti Gazeli. ‘’Bırak beni’’ dedi kız, ‘’O benim ikizim’’
‘’Hayır’’ dedi Mete, ‘’Biz karışmamalıyız. Bu gecikmiş bir kavga, olmak zorunda. Bırak ikisi halletsin.’’
‘’Hazelin canını yakmasını istemiyorum’’ dedi Gazel.
‘’Korkma ‘’ diye mırıldandı Mete, ‘’Hazel daha iyi olacak’’
Saçları uçuşuyordu Hazelin ve yağmurdan ıslanmıştı. Tüm gücüyle bağırıyordu ‘’Sana babaannemi öldürmemeni söylemiştim’’ diye. Sonra hızla elini kaldırdı, Gazel herhangi bir şey görmedi ama Zafer resmen böğürdü, yerde birkaç metre sürüklendi. Fakat Hazel hırsını alamamıştı, havaya fırladı adam, sonra yere çarptı. Onun yerine bağıran Gazel oldu. O da ağlıyordu şimdi. Ne yaptığını pek de bilmeden Meteye sokulup sarıldı. Yağmur iyice boşalmıştı artık.
‘’Korkma, korkma’’ diye mırıldandı Mete. Gazeli omzundan tutuyordu.
Sımsıkı yumdu Gazel gözlerini, kavganın kalan kısmını görmedi, daha çok duydu. Çat diye bir ses duyunca Zaferin öldüğünü anladı.
Sonra yanı başında Hazelin sesini duydu. Başını kaldırdı.
‘’Özür dilerim’’ dedi Hazel, ağlıyordu. ‘’Seni korkutmak, incitmek istemedim hiç. Babaannem ölsün de istemedim. Onun canının yanmasını da istemedim’’
Sonra iki kardeş sımsıkı sarıldılar birbirlerine.
Beşinci Bölüm
Hazelin Öfkesi
Ertesi sabah öyleye doğru geldi Zafer. İşlerinin çok yoğun olduğunu söylüyor, homurdanıp duruyordu. ‘’Ne zaman bulacağız bunları?’’dedi öfkeli bir sesle ‘’Aylardır dolanıp duruyoruz daha kaç ay dolanacağız.’’Ters ters baktı ona Hazel, şimdi o da gerçekten öfkeli görünüyordu, tehlikeli bir sesle ‘’Ne zannediyordun acaba?’’dedi. ‘’Hemen gideceğiz bulacağız mı? O kadar kolay mı sanıyorsun? Baştan beri biliyordun, söyledim, şimdi neden sorun çıkarıyorsun? Ben süre vermedim, şu kadar zamanda buluruz demedim, o halde?’’
Gazel Zafer’in feci öfkelendiğini görebiliyordu, belli ki kendisiyle böyle konuşulmasına, hem de kendisinden yaşça küçük bir kızın konuşmasına alışık değildi. Yine de sesini çıkarmadı. Mete’ye baktı Gazel, yüzü tamamen ifadesizdi, sonra gözlerini ayaklarına indirdi Gazel. ‘’Asla bulamayacaklar tılsımları’’ diye düşündü. Ne yazıyordu mektupta, Safir çok iyi saklamıştı onları. Mektuptan kimseye bahsetmemişti Gazel, bahsetmeye de hiç niyeti yoktu.’’Mektup bana yazılmış’’ diye düşündü, ‘’O halde onu kimseyle paylaşmak zorunda değilim.’’
Hazel, Mete ve Zafer aralarında konuşuyorlar, Gazel ise dinliyordu. Aslında sadece dinliyor gibi görünüyordu. Kafası çok daha başka yerlerdeydi.’’Tılsımları bulamazlarsa ne olacak peki?’’ diye düşündü, ‘’Ne olacak bize?’’
Başını kaldırıp Hazel’e baktı.’’O çok farklı ‘’ diye düşündü. ‘’Bana karakter olarak hiç mi hiç benzemiyor. Sanki benim ikizim değil… Neden her şey tersine akıyor ki… İstediğim hiçbir şey olmuyor… İkizimi buldum, ama tam bir hayal kırıklığı benim için.’’
Sonra kendi kendine kızdı, başını ellerinin arasına aldı. ’’Off, saçmalama’’ diye düşündü.’’O benim kardeşim.’
‘’Gazel, Gazel, iyi misin?’’ dedi Hazel.
‘’Hı’’ dedi Gazel başını kaldırıp, sonra aceleyle ‘’Ha’’ dedi, ‘’İyiyim’’
‘’Babaannemin bozkırdaki evine gideceğiz’’ dedi Hazel. ‘’Ama akşamı beklemeliyiz çünkü eve sadece geceleri girilebiliyor.’’
Akşam beşten sonra yine geçit bir açtı Hazel ve hepsi kendini uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında buldu. Rüzgâr esiyordu ve soğuktu. Gazel ceketine sımsıkı sarındı. Bir yandan da koşamaya çalışmasın diye Tomodachi’yi sımsıkı tutuyordu tasmasından.
Hazel rüzgârda sesini duyurabilmek için bağırarak ‘’Ev tam olarak nerede bilmiyorum’’ dedi. ‘’Biraz yürümeliyiz, yakınlarda olduğuna eminim. Mavi bir kaya olacak, daha doğrusu kaya karanlıkta mavi mavi parlıyor. Onu bulmalıyız.’’
Hazel, en önde koşarcasına yürüyordu. Yanında Tomodachi neşeyle koşuyor, arada sırada kendi kendine havlıyor, zıplıyor, bazen de Hazelin bacaklarına dolanıyordu. Hazelin hemen ardında Zafer vardı. Hala somurtuyor ve öfkeli görünüyordu. Gazel ve Meteyse daha arkadaydılar. Mete bir şarkı mırıldanıyor, Gazel de ne söylediğini anlamaya çalışıyordu. Ama rüzgâr sözleri bastırdığı için bir kelime bile anlayamıyordu. İşin en garip tarafı Gazelin Meteyi kendisine yakın hissetmesiydi. Oysa Mete neredeyse hiç konuşmuyor ve herkese karşı oldukça mesafeli duruyordu. Hazelin sırtına baktı Gazel ‘’O benim kardeşim’’ diye düşündü ‘’Kardeşim, ikizim’’ Ama bu sözlerden sonra şiddetle acı çektiğini hissetti. Canı çok yanıyordu, içinde sürekli sancıyan ve canını çok yakan bir yer vardı. ‘’Hazeli kabullenemiyorsun değil mi?’’ dedi beyninin içinde bir ses. ‘’O benim kardeşim’’ diye tekrar etti Gazel. ‘’Elbette öyle’’ dedi küçük, gıcık ses. ‘’Ama hayal ettiğin kardeş değil. Seni ürkütüyor hatta…’’ ‘’Bu doğru değil’’ dedi Gazel. ‘’Evet, öyle güzelim’’ dedi ses. ‘’Kendine karşı dürüst ol, hep onu aradın, onun düşünü kurdun, kardeşinin. Seni en iyi o anlar sanıyordun. Ne de olsa ikizin, ama sen onu anlamıyorsun ki…’’
Rüzgâr daha da artmış, hava iyice karanlık olmuştu. Ama hala o ‘’mavi mavi parlayan’’ kaya görünürde yoktu.
‘’Ah’’ Gazelin ayağı bir taşa takılmış, az daha yere kapaklanıyordu. Mete kolundan tutup ‘’Dikkat et’’ dedi. ‘’Tamam, iyiyim, sağol’’dedi Gazel, sonra ‘’Daha çok yürüyecek miyiz?’’ diye sordu. Mete ‘’En ufak bir fikrim yok’’ dedi, ‘’Ama acele etsek iyi olur, yağmur çiseliyor’’
Gerçekten de Gazel yüzüne düşen su damlalarını hissedebiliyordu, o sırada Zaferin bağırdığını duydu. ‘’Daha ne kadar var? Dalga mı geçiyorsun sen bizimle?’’
‘’Arıyoruz işte’’ dedi Hazel ‘’Beğenmiyorsan defolup git!’’
‘’Öyle mi?’’ dedi Zafer, ‘’Ama bir anlaşma yaptık küçük hanım’’
‘’Biliyorum!’’ diye bağırdı Hazel, ‘’Ama o anlaşmada babaannemi öldürmen yoktu!’’
‘’Ne yapacaktı yani?’’ dedi adam, ‘’Resmen dalga geçiyordu bizimle’’
Şimdi Zafer ve Hazel tam karşı karşıya duruyorlardı, Hazel çok kısa gibi görünüyordu Zaferin yanında, çok da çelimsiz. Ama yüzüne korkunç bir öfke kazınmıştı. ‘’Geri zekâlı herif’’ diye böğürdü. ‘’Sana onun canını yakma ‘’ demiştim, ‘’Onu öldürdün!’’
‘’Benimle düzgün konuş ‘’ dedi Zafer. ‘’Şapşal!’’ ve Hazeli itti.
‘’Hey!!’’ diye bağırdı Gazel, ‘’O benim kardeşim’’ Ama Mete kolundan tutup çekti Gazeli. ‘’Bırak beni’’ dedi kız, ‘’O benim ikizim’’
‘’Hayır’’ dedi Mete, ‘’Biz karışmamalıyız. Bu gecikmiş bir kavga, olmak zorunda. Bırak ikisi halletsin.’’
‘’Hazelin canını yakmasını istemiyorum’’ dedi Gazel.
‘’Korkma ‘’ diye mırıldandı Mete, ‘’Hazel daha iyi olacak’’
Saçları uçuşuyordu Hazelin ve yağmurdan ıslanmıştı. Tüm gücüyle bağırıyordu ‘’Sana babaannemi öldürmemeni söylemiştim’’ diye. Sonra hızla elini kaldırdı, Gazel herhangi bir şey görmedi ama Zafer resmen böğürdü, yerde birkaç metre sürüklendi. Fakat Hazel hırsını alamamıştı, havaya fırladı adam, sonra yere çarptı. Onun yerine bağıran Gazel oldu. O da ağlıyordu şimdi. Ne yaptığını pek de bilmeden Meteye sokulup sarıldı. Yağmur iyice boşalmıştı artık.
‘’Korkma, korkma’’ diye mırıldandı Mete. Gazeli omzundan tutuyordu.
Sımsıkı yumdu Gazel gözlerini, kavganın kalan kısmını görmedi, daha çok duydu. Çat diye bir ses duyunca Zaferin öldüğünü anladı.
Sonra yanı başında Hazelin sesini duydu. Başını kaldırdı.
‘’Özür dilerim’’ dedi Hazel, ağlıyordu. ‘’Seni korkutmak, incitmek istemedim hiç. Babaannem ölsün de istemedim. Onun canının yanmasını da istemedim’’
Sonra iki kardeş sımsıkı sarıldılar birbirlerine.
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
bu bölümü nasıl kaçırdım bilmiyorum. pcm bozuk düzenli giremiyorum. gerçekten çok güzel olmuş. seni tebrik ediyorum. kimsenin yorum yazmadığını söylüyorsun doğru ama ben okuyorum ve merakla yeni bölümü bekliyorum bilgin sunarım. buaada herkes yaz tatilinde olduğu için kışın gösterilen ilgi yazın gösterilmiyor bence ama bu senin kötü olduğun anlamına gelmiyor. bence çok güzel yazıyorsun... buarada hazel, gazele gre çok acımasız. bilimsel araştırmalarda da hep vardır. tek yumurta ikizlerinin bile farklı ortamlarda yetiştirildikleri zaman çok farklı kşiler olabilceğini gözlemleyebiliyorz. bakalım neler olacak....
O
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
Spoiler:
2. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 21 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |