Öylesine... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 9, 10, 11, 12, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
Okuyunca bir acayip hissettiriyor...
çok güzel yazmışsın hepsini...
bu kısımlarını bir ayrı sevdim..
düşünmeye zorlayan nadir yazılardan..
çok teşekkürler..ellerine sağlık..
çok güzel yazmışsın hepsini...
Alıntı:
Alıntı:
bu kısımlarını bir ayrı sevdim..
düşünmeye zorlayan nadir yazılardan..
çok teşekkürler..ellerine sağlık..
Donna toki mo kao wo agete “zutto watashi wa tsuite yuku wa.."
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): black rose, OleSea
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Kohana Mai, harukausagi, black rose
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): black rose
''Adam , evin diğer odalarının tersine çok daha sıcak ve ağır bir havaya sahip olan dağınık odasına ,çarşafı olmayan yatağı üzerinde bir post misali atılmışçasına otururken baktı.
Masası , yatağının sağındaydı, bu çok doğaldı : kalktığı gibi ilk işi masasının üzerindeki bilgisayarı ardından da birkaç melodyii açıp, yanına koyduğu dosyalarla ilgilenmekti. Ve masasının önüne her zaman simetrik biçimde koyduğu (simetrik olduğuna emin olmak için oraya halı bile koymamıştı,parkelerin çizgilerinden simetrisini ayarlıyordu.) koyduğu ahşap sandalyesi şimdi odanın ortasına fırlatılmış gibi duruyordu. Oysa fırlatılmamıştı ,sadece duruyordu işte..
Yerde 1-1 buçuk metre ebatlarında ''mega'' bavul denilen tiplerden petrol renkli bir bavul duruyordu. Bavulun içi doluydu.
Çok doluydu...
Çünkü bavul,onun anılarını taşıyordu, günlüklerini,zamanında olduğu terstleri,günlerini harcadığı ödevlerini,özenle biriktirdiği resim,minik minyatür oyuncaklarını..hepsini..Daha aklına gelmeyen birçok şeyi. Ve son zamanlarda o bavuldan nefret etmişti,çok sevdiği rengine rağmen hem de. Ki..nefret ettiği bavul bile değildi bir manada,içindekilerdi. Ama içini boşaltsaydı emindi,o bavuldan yine de nefret ederdi.Çünkü bir kere onun için ,onun geçmişiyle dolmuştu. Ve adam.. bavulu yıkasa bile içindeki geçmişinin kokusunu atamayacağına inanıyordu.
Petrol renkli bavulun ,ağırlıktan kırılmış ayaklarının değdiği dolaba gözlerini devirdi.Yatağının ucunda olan dolabın yönü koymak istediğinin tersiydi. Gerçekten de dolabı öyle koymak istememişti,kapılarının yatağa bakmasını dağlayacak biçimde koymayı planlamıştı ancak aynalardan ötürü vazgeçmişti..
Kendini'' dolap orada sallanıyor''diyerek kandırıyordu.Gerçekten de sallanıyordu,çünkü ne şekilde koyarsa koysun sallanan eşyalarının durduğu taban düz değildi.
Çok sevdiği masasının üzerinde 3-4 senelik bir kutu vardı,daha az önce koyduğu. O kutuyu ,petrol renkli bavuldan çıkarmıştı. Ve o çok sevdiği masası hiç olmadığı kadar dağınıktı.. Bir an için o bavuldaki ödevleri yaparken bile bu kadar dağılmadığını düşünüp kendine güldü. ''Berbat haldesin dostum..''diyordu kendine.Sonra iç çekti. Gözleri boş boş dolanıyor,odayı soyuyordu..
Çok pahalı gelmesine rağmen ,sırf elindeki parasını çabucak harcamak adına paradan nefret etmişti, kaptığı gibi satın aldığı ,şimdilerde kulağına ''trik-trok'' sesleri veren saate baktı. Saat bir çalar saatti ve yakın zamanda ihtiyacı olacaktı,eğer uyuyabilirse..
Eğer umut ettiği gibi uyku düzenini halledebilirse,geceleri bir ölü gibi etrafta karanlığa bezenmiş biçimde dolanmak yerine uyuyabilirse vakit onu sabah uyandırması için bu saate ihtiyacı olacaktı. Adam öyle umut ediyordu.
Sonra adamın dikkatini tek kişilik yatağında günlerdir sadece gözlerini açıp gülümsedikten sonra tekrardan uyuyan adı ''Ay'' anlamına gelen kıza çevirdi.
Ve adam kızgındı.
Adam mutluydu,çevresindekiler ,en azından öyle bilmeyi istediği kişiler..., mutluydu ve bu ona yeterliydi.
Adam odada sıkışmıştı.
Adam.. kafasında sıkışmıştı.
Adam.. kıza baktı.. Bacağını kavrayan soğuk eli tuttu. ''Soğuk..''diye düşündü..
Bu kızın kızgın olduğuna işaretti.. Kız ne zaman kızsa buz keserdi ve şimdi elleri buz gibiydi.
Adam ,kızın yanına iyice uzanıp uyuyan yüzüne baktı,saçlarına dokunup başını okşamaya başladı.
''Üzgünüm..''diyordu..''Üzgünüm .. ''
Üzgünüm çünkü artık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum..
Çünkü..kim olmam gerektiğini bilmiyorum..
Adam masasına arkasını dönmeden uzanıp rengi solmuş kutuyu aldı. Kapak kendini bir anda yerde bulmuştu fırlatmanın o çarpıcı etkisiyle..
Sonra adam kutunun içindeki Kelebek işlemeli açılıp kapanan aynaya baktı. Ona dakikalarca baktı...
''Ve bu defa..sadece yok olmama izin ver..''diyordu sesi..
''Dinlenmeme izin ver..''... ''..
yeni bir tane ekleyeyim dedim
Masası , yatağının sağındaydı, bu çok doğaldı : kalktığı gibi ilk işi masasının üzerindeki bilgisayarı ardından da birkaç melodyii açıp, yanına koyduğu dosyalarla ilgilenmekti. Ve masasının önüne her zaman simetrik biçimde koyduğu (simetrik olduğuna emin olmak için oraya halı bile koymamıştı,parkelerin çizgilerinden simetrisini ayarlıyordu.) koyduğu ahşap sandalyesi şimdi odanın ortasına fırlatılmış gibi duruyordu. Oysa fırlatılmamıştı ,sadece duruyordu işte..
Yerde 1-1 buçuk metre ebatlarında ''mega'' bavul denilen tiplerden petrol renkli bir bavul duruyordu. Bavulun içi doluydu.
Çok doluydu...
Çünkü bavul,onun anılarını taşıyordu, günlüklerini,zamanında olduğu terstleri,günlerini harcadığı ödevlerini,özenle biriktirdiği resim,minik minyatür oyuncaklarını..hepsini..Daha aklına gelmeyen birçok şeyi. Ve son zamanlarda o bavuldan nefret etmişti,çok sevdiği rengine rağmen hem de. Ki..nefret ettiği bavul bile değildi bir manada,içindekilerdi. Ama içini boşaltsaydı emindi,o bavuldan yine de nefret ederdi.Çünkü bir kere onun için ,onun geçmişiyle dolmuştu. Ve adam.. bavulu yıkasa bile içindeki geçmişinin kokusunu atamayacağına inanıyordu.
Petrol renkli bavulun ,ağırlıktan kırılmış ayaklarının değdiği dolaba gözlerini devirdi.Yatağının ucunda olan dolabın yönü koymak istediğinin tersiydi. Gerçekten de dolabı öyle koymak istememişti,kapılarının yatağa bakmasını dağlayacak biçimde koymayı planlamıştı ancak aynalardan ötürü vazgeçmişti..
Kendini'' dolap orada sallanıyor''diyerek kandırıyordu.Gerçekten de sallanıyordu,çünkü ne şekilde koyarsa koysun sallanan eşyalarının durduğu taban düz değildi.
Çok sevdiği masasının üzerinde 3-4 senelik bir kutu vardı,daha az önce koyduğu. O kutuyu ,petrol renkli bavuldan çıkarmıştı. Ve o çok sevdiği masası hiç olmadığı kadar dağınıktı.. Bir an için o bavuldaki ödevleri yaparken bile bu kadar dağılmadığını düşünüp kendine güldü. ''Berbat haldesin dostum..''diyordu kendine.Sonra iç çekti. Gözleri boş boş dolanıyor,odayı soyuyordu..
Çok pahalı gelmesine rağmen ,sırf elindeki parasını çabucak harcamak adına paradan nefret etmişti, kaptığı gibi satın aldığı ,şimdilerde kulağına ''trik-trok'' sesleri veren saate baktı. Saat bir çalar saatti ve yakın zamanda ihtiyacı olacaktı,eğer uyuyabilirse..
Eğer umut ettiği gibi uyku düzenini halledebilirse,geceleri bir ölü gibi etrafta karanlığa bezenmiş biçimde dolanmak yerine uyuyabilirse vakit onu sabah uyandırması için bu saate ihtiyacı olacaktı. Adam öyle umut ediyordu.
Sonra adamın dikkatini tek kişilik yatağında günlerdir sadece gözlerini açıp gülümsedikten sonra tekrardan uyuyan adı ''Ay'' anlamına gelen kıza çevirdi.
Ve adam kızgındı.
Adam mutluydu,çevresindekiler ,en azından öyle bilmeyi istediği kişiler..., mutluydu ve bu ona yeterliydi.
Adam odada sıkışmıştı.
Adam.. kafasında sıkışmıştı.
Adam.. kıza baktı.. Bacağını kavrayan soğuk eli tuttu. ''Soğuk..''diye düşündü..
Bu kızın kızgın olduğuna işaretti.. Kız ne zaman kızsa buz keserdi ve şimdi elleri buz gibiydi.
Adam ,kızın yanına iyice uzanıp uyuyan yüzüne baktı,saçlarına dokunup başını okşamaya başladı.
''Üzgünüm..''diyordu..''Üzgünüm .. ''
Üzgünüm çünkü artık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum..
Çünkü..kim olmam gerektiğini bilmiyorum..
Adam masasına arkasını dönmeden uzanıp rengi solmuş kutuyu aldı. Kapak kendini bir anda yerde bulmuştu fırlatmanın o çarpıcı etkisiyle..
Sonra adam kutunun içindeki Kelebek işlemeli açılıp kapanan aynaya baktı. Ona dakikalarca baktı...
''Ve bu defa..sadece yok olmama izin ver..''diyordu sesi..
''Dinlenmeme izin ver..''... ''..
yeni bir tane ekleyeyim dedim
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): harukausagi, Kohana Mai, black rose
Burası insana yazma isteği veriyor...
Neden bunca zamandır yazmaya başladığım şeylere devam edemediğimi anladım..
Burası açıldığı andan beri içimde yazmak için geberen bir canavar var.Ve sorun şu ki;ilk harf olmadan bir sayfa dolmaz..peki ilk harf ne olmalı?...
İşte sorun da orada...
Neden bunca zamandır yazmaya başladığım şeylere devam edemediğimi anladım..
Burası açıldığı andan beri içimde yazmak için geberen bir canavar var.Ve sorun şu ki;ilk harf olmadan bir sayfa dolmaz..peki ilk harf ne olmalı?...
İşte sorun da orada...
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Kohana Mai
Hayat Zannedildiğinden Daha Basitti;Sen Görmeyi Bilirsen.
''Bu,kendisiyle karşı karşıya oturmaktan farksızdı. İkizlerden biri ölmeliydi,ona göre, kimsenin bilmediği bu sır,kimsenin bilmediği-olmayan ,hiç olmamış olan mezara gitmeliydi.
Babaları onları birbirlerinden ayırt edebilsin diye saçını kesmiş olan ikiz bacalkarı ve belinden sandalyeye bağlıydı. Sol gözü kan toplamış ,saçlarından damlayan ter damlaları artık ter değil adeta bedeninde salgılanan adrenalinin kendisi haline gelmişti.
Uzun saçlı ikiz ,kardeşine onca işkence ettikten sonra oturduğu yerden kalkıp çalan müziği kapattı.
-Son bir sorum olacak sana.
Kapağı mavi bir kitap vardı masasının üzerinde. Kapağı açıp içindeki 2 kağıdı aldı. Bunlar: normal boyutlardaki bir kağıdın 1/4 ü kadardı. İçine bir şeyler yazılmış ve katlanmıştı.
-İki tane katlı ve içinde ''Buradaki herkes ölecek.''yazan kağdımız olsun.Ancak saldırgan ,kurbana yalan söyleyip bunların birinde yaşayacağını yazdığını,onu seçerse yaşayacağını söylesin.
Kağıtları kız kardeşine uzatıp
-Hangisini seçerdin? boş gözlerle...
Ağrıdan bacaklarını hissetmeyen kardeş elleriyle saçlarını düzeltip kağıtlara baktı. Gözlerinde büyük bir boşluk ve kibir vardı. Gözlerini kardeşinin gözleriyle birleştirdi;ardından devirdiği gözleriyle beraber kağıtlardan birini aldı ve ağzına atıp çiğnemeye başladı.
-Eğer ağzımdakinde yaşayacağım yazıyorsa,sendekinde öleceğim yazıyor.. ''
''Bu,kendisiyle karşı karşıya oturmaktan farksızdı. İkizlerden biri ölmeliydi,ona göre, kimsenin bilmediği bu sır,kimsenin bilmediği-olmayan ,hiç olmamış olan mezara gitmeliydi.
Babaları onları birbirlerinden ayırt edebilsin diye saçını kesmiş olan ikiz bacalkarı ve belinden sandalyeye bağlıydı. Sol gözü kan toplamış ,saçlarından damlayan ter damlaları artık ter değil adeta bedeninde salgılanan adrenalinin kendisi haline gelmişti.
Uzun saçlı ikiz ,kardeşine onca işkence ettikten sonra oturduğu yerden kalkıp çalan müziği kapattı.
-Son bir sorum olacak sana.
Kapağı mavi bir kitap vardı masasının üzerinde. Kapağı açıp içindeki 2 kağıdı aldı. Bunlar: normal boyutlardaki bir kağıdın 1/4 ü kadardı. İçine bir şeyler yazılmış ve katlanmıştı.
-İki tane katlı ve içinde ''Buradaki herkes ölecek.''yazan kağdımız olsun.Ancak saldırgan ,kurbana yalan söyleyip bunların birinde yaşayacağını yazdığını,onu seçerse yaşayacağını söylesin.
Kağıtları kız kardeşine uzatıp
-Hangisini seçerdin? boş gözlerle...
Ağrıdan bacaklarını hissetmeyen kardeş elleriyle saçlarını düzeltip kağıtlara baktı. Gözlerinde büyük bir boşluk ve kibir vardı. Gözlerini kardeşinin gözleriyle birleştirdi;ardından devirdiği gözleriyle beraber kağıtlardan birini aldı ve ağzına atıp çiğnemeye başladı.
-Eğer ağzımdakinde yaşayacağım yazıyorsa,sendekinde öleceğim yazıyor.. ''
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): black rose
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): melis, Kohana Mai
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): melis
10. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 173 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |