Kimse bişi yazmamış dünden beri neyse yeni bölümmm:
SAILOR MOON-LAST BATTLE (SON SAVAŞ)
10. Bölüm(Dış Gezegenlerin Sorunu/Tatlilde Karmaşa [1])
"Onlar tatilde eğleniyordu ve sen burnunu işin içine kattın! Hey, niye bizi de eğlenceye çağırmadılar ki sanki? Kutsal ay adına onlar seni cezalandıracak! Değil mi?"
(Coddy Şatosu)
Baweii:
-Lordum, benim bir planım var.
Coddy:
-Evet, dinliyorum.
Baweii:
-Bu savaşçılar birlik olduğu sürece onları yenemeyiz, onları teker teker vurmalıyız.
Sarafara:
-Lordum, bu planı sadece Baweii kurmadı. Ben de fikir verdim.
Coddy:
-Öyle mi, iyi analştığınıza çok sevindim.
Baweii dişlerini göstererek Sarafara'ya baktı.
Coddy:
-Hadi gidin, size güveniyorum...
-----
Michiru:
-Haruka, onları rahatsız etmeyeceğimizden emin misin?
Haruka:
-Emin olabilirsin, sonuçta biz de onların bir parçasıyız.
Michiru:
-Pekala o zaman.
Michiru bunları söyledi ve geriye yaslandı. Şu anda onların yanına çok yaklaşmışlardı. Güneş batıyor, sahil kızıl bir havaya bürünüyordu. Hotaru ve Setsuna eğitim tatiline çıkmışlardı ve Haruka ile Michiru da onların yanına ziyarete gidiyorlardı. Haruka:
-Baksana Michiru, otel göründü.
Gerçekten de önlerinde ulu bir dağ gibi yükselen otel vardı. Pembe renkliydi ve akşam olduğundan birçok odanın ışığı yanıktı.
Güvenlik Görevlisi:
-Efendim burada konaklamaya mı geldiniz?
Haruka:
-Evet, aslında arkadaşlarımızı ziyarete gidiyoruz.
Görevli:
-Adlarını alabilir miyim?
Michiru:
-Elbette, Setsuna Meioh ve Hotaru Tomoe.
Görevli:
-Bir saniye bekleyin efendim.
Michiru:
-Birkaç gün kumsal ve deniz iyi gelecek, Haruka.
Haruka:
-Ben de öyle düşünüyorum.
Görevli:
-Evet geçebilirsiniz efendim.
Haruka ve Michiru otelin girişinden geçtiğinde sağlarında fıskiyeli bir havuz ışıldıyor, sollarında ise golf sahası duruyordu. Tam karşılarında ise otel bütün ihtişamıyla yükseliyordu.
Giriş kapısından geçip büyük antreye geldiklerinde görevliden kızların oda numarısını öğrendiler. Asansöre bindiklerinde bir tek ikisi vardı. 21. katta durduklarında karşılarında uzun bir koridor vardı. Biraz ilerlediler ve sağa döndüler. 1674 numaralı odanın önünde durup kapıyı tıklattılar. İçeriden koşma sesleri geliyordu. Az sonra kapı açıldı. Karşılarında Hotaru vardı:
-Anne, baba! Hoşgeldiniz! Setsuna gelsene!
Setsuna:
-Haruka, Michiru, hoşgeldiniz!
Michiru:
-Biz oturmaya gelmedik, şöyle bir uğramıştık, dedi ve güldü. Kızların hepsi güldüler.
Haruka:
-Size fazlalık etmezsek kalacağız.
Hotaru:
-Olur mu öyle şey, tabi kalın. Biz de yemeğe gidiyorduk hadi bavulları verin de hep beraber inelim.
Michiru:
-Pekala...
-----
Kızlar yemeğe indiklerinde her çeşit şey vardı.
Setsuna:
-Hadi oturalım.
Bir masa seçip oturdular. Birçok yiyecek yiyip odalarına çıktılar.
-----
Hotaru sabah uyandığında Setsuna hala uyuyordu. Michiru ile Haruka'nın tarafına baktı. Haruka uyuyordu, ancak Michiru yatağında doğrulmuş kitap okuyordu. Hotaru kitabın adına dikkat ettiğinde "Yıkımın Öncüsü" yazdığını gördü. "Benim durumumda olsaydı o kitaba bakmazdı bile." diye düşündü. Michiru onu gördüğünde:
-Hotaru, günaydın.
Hotaru:
-Sana da...
Michiru yatağından kalktı ve kitabını yanı başındaki masaya bıraktı. Sonra pencereye gidip dışarıya baktı. Hotaru'ya gülümsedi ve:
-Bak, herkes dışarıda. Sabah güneşini kaçırmak istemem. Diğerleri hala uyuyor. Denize benimle gelmek ister misin?
Hotaru'nun yanakları kızardı ve:
-Elbette!
-----
Michiru ile Hotaru denize doğru koşuyorlardı. Biraz derinlere gelince Michiru keskin bir dalış yaptı. Hotaru "O çok güzel yüzüyor." diye düşündü. Ardından o da kendisini suya bıraktı. Onlar eğlenirken Haruka uyanmıştı ve yatağında döndüğünde Michiru'yu görememişti. Kalkıp pencereye yöneldi. Arkasından bir ses duydu:
-Onlar çoktan gitmiş.
Haruka arkasını dönüp cevap verdi:
-Evet, haklısın Setsuna. Biz de gidelim mi?
Setsuna:
-Tabii ki.
-----
İkisi plaja ulaştıklarında Haruka:
-Sen girebilirsin, ben güneşleneceğim.
Setsuna:
-Aslında ben ce girmeyi düşünmüyordum.
Hotaru ile Michiru da biraz sonra denizden çıktılar. Hotaru onları görünce el salladı. Daha sonra ikisi de onların yanındaki şezlonglara gittiler.Biraz güneşlenip odalarına çıktılar.
-----
Gece Michiru'yu biri yatağından itti ve o da yere düştü. Sonra dönüp:
-Haruka, bu hiç de hoş değil, diyecekti ancak karşısında; yarısı timsah, yarısı insan olan bir canavar gördü. Çığlık attı. Bu çığlığa Hotaru, Setsuna ve Haruka da uyandılar. Setsuna ve Hotaru:
-Michiru!
Haruka hemen dönüşmeye çalıştı ama dönüşemedi. Neler olduğunu anlayamadan canavar Michiru'yu alıp camdan kaçtı. Haruka duvarları tekmeledi. Setsuna ve Hotaru ise hiçbirşey yapamamanın verdiği şaşkınlıkla şoktalardı. Haruka:
-Gidelim!
Geceliklerinin üzerine sabahlıklarını giydiler ve otelin asansörüne dopru gittiler. Asansör o katta görünüyordu. Kapıyı açtıklarında ne görsünler! Asansör kabini yok! Haruka:
-Hadi kablolara tırmanıyoruz.
Setsuna:
-Ancak bu çok tehlikeli.
Hotaru:
-Ama merdivenlerde vakit kaybedemeyiz!
Haruka hemen kablolardan birine atladı. Hotaru elini uzattı ve onu da çekti. Setsuna da atladı. Yukarı doğru tırmandılar. Çatıya geldiklerinde kapıyı açtılar. Michiru karşılarında çarmıha gerilmiş bir halde bekliyordu. Canavar ise bir kazanın içinde bir şeyler karıştırıyordu. Onları görünce hemen kazanı kaptı ve Michiru'nun yanına gitti. Saçından bir tel kopardı ve kazanın içine attı. O sırada Sarafara ile Baweii geldi. Haruka:
-Bunlar bizimle sorunları olan canavarlar. Juban'da bizi rahat bırakmıyorlardı. Hotaru:
-İnanmıyorum, yoksa kimliklerimizi mi buldular?!
Sarafara:
-İyi iş çıkardın canavar Sooa.
Baweii:
-Saf kalpli insanlardan aldığımız genetik bilgilerle kendi büyük savaşçımızı yapacağız.
Haruka o tarafa doğru bir teneke attı:
-Hey daha değil, gelsene!...
........devam edecek...