Sailor Moon Sezon 6. Son Bölüm, HAYAT BİR YOLDUR, KOŞ! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 14, 15, 16, Sonraki |
Yazar
Mesaj




Teşekkür ederim arkadaşlar. Yazıyorum
-
Gün yavaş yavaş ağarıyordu artık. Usagi uyuyamamıştı. Annesi, babası, erkek kardeşi... Onların öldüğüne, öldürüldüğüne inanmak istemiyordu. Annesinin Mamoru'yla ilgili saçma sapan sorularını özleyecekti. Babasının salaklıklarını özleyecekti. Shingo'yu, deli Shingo'yu da çok özleyecekti. Lanet olsun. Bunlar benim başıma mı geldi? Yatağında yavaşça döndü ve saate baktı. Sekiz sularındaydı. Bugün okula gitmeyecekti. İçini çekti. Ailesiz bir hayat... Bu zordu. O canavardan intikamını alacaktı! Birden zil çaldı. Sarışın kız, zar zor doğruldu. Tavşan başlı terliklerini ayağına geçirdikten sonra, kapıya doğru yürüdü ve açtı. Karşısında Makoto ve Mamoru verdi. " Usagi... Diğerlerinin işleri vardı. Bu yüzden sadece Mamoru ve ben gelebildim. " Sevinçle karşılamak isterdi onları. Ama yapamıyordu. Yüzlerine bakmakla yetindi ve sonunda dayanamadı. " Mamo-chan! " Mamoru'ya sarılıp ağlamaya başlad. Mamoru onu anlıyordu, Makoto da öyle. İkisinin de ailesi yoktu. Kendisine atılan kıza iyice sarıldı Mamoru. " Şşş... Sus artık, geçti sevgilim. Bak, Makoto bize kek yapmış. Şimdi onu yiyip konuşacağız. " Usagi biraz sakinleşti. Sonra da bir koltuğa oturdu. Keki yemeye başlamadan önce, ortalığı bir sessizlik aldı. " Aslında, Usagi, " diye söze başladı Makoto. " Ben buraya sana bir teklifte bulunmaya geldim. " Ne? Ne teklifi? Neyle ilgili? Acaba ne diyecekti, çok merak ediyordu. Makoto'nun gül şeklindeki küpelerine odaklandı. " Lafı uzatmayacağım, Usa-chan. Bu evde yalnız başına kalmak istemeyeceğini düşündük. Usagi, benimle, benim evimde yaşamak ister misin? " Usagi durdu. En yakın arkadaşlarından biriyle aynı evi paylaşmak iyi olabilirdi. Hem Makoto çok güzel yemek yapıyordu. Yanakları pembeleşti. Hala nasıl yemek yemeyi düşünüyordu? " Elbette, Mako-chan. Elbette. " Makoto sevinmişe benziyordu. " Öyleyse keklerimizi yiyebiliriz! " dedi ve ellerini çırptı. Mamoru sessizdi. Keki yemeye başladılar. Hindistan cevizli ve üstü fındıklı bir keke, hiç kilo almayı sevmeyen Minako bile hayır diyemezdi doğrusu!
*
" Evet, Usagi. Yeni evin burası! Sakın okuldan dönerken buraya taşındığını unutup Juuban'a gitme. " Usagi, zorla da olsa biraz tebessüm etti. Makoto'nun evi çok düzenliydi. Oturma odası beyaz ve gri renk ağırlıklıydı. Mutfağında her şeyin yeri belliydi. Bir hafta kadar bile dayanabilecek miydi acaba Usagi'ye? Makoto, sarışın kızı koridorun sonundaki odaya götürdü ve kapısını açtı. Odada bir yatak vardı. Üzeri hilâl işlemeli bir yatak örtüsü ile yastık kılıfı vardı. Yan tarafta, yerde koyu bir renkten çalışma masası duruyordu. Burası... burası Usagi'nin odasıydı! Her şeyiyle aynıydı! Makoto'nun boynuna atıldı. " Sana inanamıyorum! Eşyalarımı buraya getirtmişsin! Sen dünyanın en iyi arkadaşısın! " Jüpiter'in yanakları al al oldu. Usagi'ye yerleşmesinde yardım ettikten sonra, mutfağa bir şeyler hazırlamak için geçti. Bu arada Usagi de oturma odasını inceliyordu. Makoto, mercimekleri bir kasenin içinde ıslatırken düşünüyordu. Usagi... Çok üzülüyor olmalısın. Senin hissettiklerini ben de hissettim. Umarım benimle mutlu olursun. Tam sebzeler haşlanmış mı diye bakacakken, bir çıngırak sesi duydu. Nereden geliyordu peki? " Arkana dön, buradayım. " Durdu ve arkasına döndü. Beyaz saçları topuklarına kadar uzanıyordu. Yaşlıydı. " Sen de kimsin? Ne istiyorsun? " Kadın durdu. " Ben karanlıklar hükümdarının hizmetkârıyım! " Öfkeyle haykırdı Jüpiter. " Neden buradasın?! "
" SİLENCE! "
Konuşamadığını fark etti. Dili düğüm olup damağına yapışmıştı. Usagi neden duymuyordu?!
*
" SİLENCE! "
Usagi, bu sesi duyar duymaz olduğu yerde kaldı. Öfkelenmişti. İntikam almak istiyordu. Ailesini öldüren bu cadı... arkadaşını da alamazdı!
" Moon Eternal Make Up! "
Bir pembe boşluğun içine düştü. Etrafını kuş tüyleri sardı. Önce kanatları çıktı, uzundular. Upuzun... Sonra yavaşça vücudunu sımsıkı kaplayan badisi belirdi, eldivenleri arkadan geldiler. Kısacık, fırfırlı eteği ve ardından bembeyaz çizmeleri. Dönüşüm tamamlanmıştı. Mutfağa doğru koştu.
" Delivered to the heart - "
" Olduğun yerde kal! "
Kadın olduğu yerde döndü. Ay Savaşçısı... Ben de seni bekliyordum. Tuzağıma hoşgeldin. " Ben sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Kadın korkunç kahkahasını kullandı. Asasını Usagi'ye doğrulttu. " Bir adım daha atarsan arkadaşını hapsederim. " Ay Savaşçısı durdu. Cesaret edemezdi. Yoksa... yoksa Makoto ölürdü. Olamaz! Şimdi ne yapacağım? Makoto'ya bşr şey yapmaya cesaret edemezdi. Usagi, Jüpiter'i ne pahasına olursa olsun kurtarabileceğini düşünüp, ileriye doğru bir adım daha attı. " Pişman olacaksın! " diye bir ses yankılandı evin içinde. Usagi, gözlerini kapatmaya zorlayan büyüye yenik düştü. Gözlerini yeniden açabildiğinde, kadın Makoto'yu bir aynanın içine doğru çekiyordu. " Hayır! Hayır! Mako-chan! " Hemen Ay'ın asasınna davrandı.
" Silver Moon Therapy Kiss! "
İşe yaramamıştı. Makoto'yla birlikte gitmişti kadın. Ay Savaşçısı ise yumruğuyla yeri dövüyor, bağıra bağıra ağlıyordu. Makoto'yu da kaybedemezdi! LANET OLSUN!

-
Gün yavaş yavaş ağarıyordu artık. Usagi uyuyamamıştı. Annesi, babası, erkek kardeşi... Onların öldüğüne, öldürüldüğüne inanmak istemiyordu. Annesinin Mamoru'yla ilgili saçma sapan sorularını özleyecekti. Babasının salaklıklarını özleyecekti. Shingo'yu, deli Shingo'yu da çok özleyecekti. Lanet olsun. Bunlar benim başıma mı geldi? Yatağında yavaşça döndü ve saate baktı. Sekiz sularındaydı. Bugün okula gitmeyecekti. İçini çekti. Ailesiz bir hayat... Bu zordu. O canavardan intikamını alacaktı! Birden zil çaldı. Sarışın kız, zar zor doğruldu. Tavşan başlı terliklerini ayağına geçirdikten sonra, kapıya doğru yürüdü ve açtı. Karşısında Makoto ve Mamoru verdi. " Usagi... Diğerlerinin işleri vardı. Bu yüzden sadece Mamoru ve ben gelebildim. " Sevinçle karşılamak isterdi onları. Ama yapamıyordu. Yüzlerine bakmakla yetindi ve sonunda dayanamadı. " Mamo-chan! " Mamoru'ya sarılıp ağlamaya başlad. Mamoru onu anlıyordu, Makoto da öyle. İkisinin de ailesi yoktu. Kendisine atılan kıza iyice sarıldı Mamoru. " Şşş... Sus artık, geçti sevgilim. Bak, Makoto bize kek yapmış. Şimdi onu yiyip konuşacağız. " Usagi biraz sakinleşti. Sonra da bir koltuğa oturdu. Keki yemeye başlamadan önce, ortalığı bir sessizlik aldı. " Aslında, Usagi, " diye söze başladı Makoto. " Ben buraya sana bir teklifte bulunmaya geldim. " Ne? Ne teklifi? Neyle ilgili? Acaba ne diyecekti, çok merak ediyordu. Makoto'nun gül şeklindeki küpelerine odaklandı. " Lafı uzatmayacağım, Usa-chan. Bu evde yalnız başına kalmak istemeyeceğini düşündük. Usagi, benimle, benim evimde yaşamak ister misin? " Usagi durdu. En yakın arkadaşlarından biriyle aynı evi paylaşmak iyi olabilirdi. Hem Makoto çok güzel yemek yapıyordu. Yanakları pembeleşti. Hala nasıl yemek yemeyi düşünüyordu? " Elbette, Mako-chan. Elbette. " Makoto sevinmişe benziyordu. " Öyleyse keklerimizi yiyebiliriz! " dedi ve ellerini çırptı. Mamoru sessizdi. Keki yemeye başladılar. Hindistan cevizli ve üstü fındıklı bir keke, hiç kilo almayı sevmeyen Minako bile hayır diyemezdi doğrusu!
*
" Evet, Usagi. Yeni evin burası! Sakın okuldan dönerken buraya taşındığını unutup Juuban'a gitme. " Usagi, zorla da olsa biraz tebessüm etti. Makoto'nun evi çok düzenliydi. Oturma odası beyaz ve gri renk ağırlıklıydı. Mutfağında her şeyin yeri belliydi. Bir hafta kadar bile dayanabilecek miydi acaba Usagi'ye? Makoto, sarışın kızı koridorun sonundaki odaya götürdü ve kapısını açtı. Odada bir yatak vardı. Üzeri hilâl işlemeli bir yatak örtüsü ile yastık kılıfı vardı. Yan tarafta, yerde koyu bir renkten çalışma masası duruyordu. Burası... burası Usagi'nin odasıydı! Her şeyiyle aynıydı! Makoto'nun boynuna atıldı. " Sana inanamıyorum! Eşyalarımı buraya getirtmişsin! Sen dünyanın en iyi arkadaşısın! " Jüpiter'in yanakları al al oldu. Usagi'ye yerleşmesinde yardım ettikten sonra, mutfağa bir şeyler hazırlamak için geçti. Bu arada Usagi de oturma odasını inceliyordu. Makoto, mercimekleri bir kasenin içinde ıslatırken düşünüyordu. Usagi... Çok üzülüyor olmalısın. Senin hissettiklerini ben de hissettim. Umarım benimle mutlu olursun. Tam sebzeler haşlanmış mı diye bakacakken, bir çıngırak sesi duydu. Nereden geliyordu peki? " Arkana dön, buradayım. " Durdu ve arkasına döndü. Beyaz saçları topuklarına kadar uzanıyordu. Yaşlıydı. " Sen de kimsin? Ne istiyorsun? " Kadın durdu. " Ben karanlıklar hükümdarının hizmetkârıyım! " Öfkeyle haykırdı Jüpiter. " Neden buradasın?! "
" SİLENCE! "
Konuşamadığını fark etti. Dili düğüm olup damağına yapışmıştı. Usagi neden duymuyordu?!
*
" SİLENCE! "
Usagi, bu sesi duyar duymaz olduğu yerde kaldı. Öfkelenmişti. İntikam almak istiyordu. Ailesini öldüren bu cadı... arkadaşını da alamazdı!
" Moon Eternal Make Up! "
Bir pembe boşluğun içine düştü. Etrafını kuş tüyleri sardı. Önce kanatları çıktı, uzundular. Upuzun... Sonra yavaşça vücudunu sımsıkı kaplayan badisi belirdi, eldivenleri arkadan geldiler. Kısacık, fırfırlı eteği ve ardından bembeyaz çizmeleri. Dönüşüm tamamlanmıştı. Mutfağa doğru koştu.
" Delivered to the heart - "
" Olduğun yerde kal! "
Kadın olduğu yerde döndü. Ay Savaşçısı... Ben de seni bekliyordum. Tuzağıma hoşgeldin. " Ben sevgi ve adaletin yılmaz savaşçısı, Sailor Moon! Kutsal ay adına, seni cezalandıracağım! " Kadın korkunç kahkahasını kullandı. Asasını Usagi'ye doğrulttu. " Bir adım daha atarsan arkadaşını hapsederim. " Ay Savaşçısı durdu. Cesaret edemezdi. Yoksa... yoksa Makoto ölürdü. Olamaz! Şimdi ne yapacağım? Makoto'ya bşr şey yapmaya cesaret edemezdi. Usagi, Jüpiter'i ne pahasına olursa olsun kurtarabileceğini düşünüp, ileriye doğru bir adım daha attı. " Pişman olacaksın! " diye bir ses yankılandı evin içinde. Usagi, gözlerini kapatmaya zorlayan büyüye yenik düştü. Gözlerini yeniden açabildiğinde, kadın Makoto'yu bir aynanın içine doğru çekiyordu. " Hayır! Hayır! Mako-chan! " Hemen Ay'ın asasınna davrandı.
" Silver Moon Therapy Kiss! "
İşe yaramamıştı. Makoto'yla birlikte gitmişti kadın. Ay Savaşçısı ise yumruğuyla yeri dövüyor, bağıra bağıra ağlıyordu. Makoto'yu da kaybedemezdi! LANET OLSUN!
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.






Tamam takılmam merak etme. Teşekkür ederim xD Kızı kurtaracaklar zaten mecburlar xD Kurtarma işlemi nasıl olsa acaba? Zuhaha. Smokinli'den de ses seda yok onu da katmak lazım biraz hikayeye. Sürekli evinde mi oturacak xP
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.


yeni bölümü iple çekiyorum
muhteşem olmuş
bu arada beyaz saçlı cadının bi adı var mı
ve lütfen mamo-chanıma fazla acı çektirme, pc başında ağlama ihtimalim var da



bu arada beyaz saçlı cadının bi adı var mı

ve lütfen mamo-chanıma fazla acı çektirme, pc başında ağlama ihtimalim var da



EFSUN ÖĞRETİSİ ve KADİM SÖYLEV fanı

Efsane serisi '' ZAİNİN & PALOMİTA '' fanı


domo arigatoo gozaimasu NQS ^_^


Tsukino-Usagi yazmış:
Mamo-chan derken, sesi soluğu çıkmaması açısından söyledin umarım. Çünkü kaçırılan Makoto xD Okuyunca şaşırdım da acaba Mamoru diye mi algılandı kaçırılan diye xD
Beyaz saçlı cadının adı var. Koydum xP İleriki bölümlerde ortaya çıkacak.
Evet, başka yorum?
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.


Bana bu kadar yorum yeter. Çok beklemeyi sevmiyorum bir gün içinde sıfır yorum gelmiş olsa bile yazacağım
-
" Usagi! Sakin ol artık. Makoto'yu kurtaracağız, tamam mı?! " Usagi hâlâ bağıra çağıra ağlıyordu. Duyduğu kimse yoktu. Rei ne kadar kızarsa kızsın, yine de onun kulakları duymamak için direniyordu. " Onu aldı... Onu aldı... Mako... Mako-chan! " Ayağa kalktı ve dengesini sağlamaya çalıştı. Herkes başındaydı. Ama Michiru, ısrarlar hâlâ olanları anlatmasını istiyordu. Usagi en sonunda sinirlendi ve Michiru'ya şimdiye kadar cesaret edemeyeceğini düşündüğü bir şey yaptı. Elini kaldırdı ve ona bir tokat attı. " Daha ne anlatmamı bekliyorsun? Gitti işte! " Haruka ve Setsuna, hemen Michiru'nun önüne geçtiler. Haruka bağırıyordu. " N'aptığını zannediyorsun sen?! " Setsuna bir adım daha attı. " Sen! Ay Savaşçısı olduğun için pek mi güçlü sanıyorsun kendini? " Usagi cevap verecekken, sinirlenen Ami atladı. " Asıl sen, o kocaman asan olduğun için kendini bir şey zannediyorsun! " Birbirleriyle tartışmaya başladılar. " Kavga falan mı istiyorsunuz siz! " diye bağırdı Haruka. Cevapları çok âşikardı.
" Mars Crystal Power...! "
" Merkür Crystal Power...! "
" Venüs Crystal Power... ! "
- MAKE UP!
Usagi de bunu bekliyordu.
" Uranüs Planet Power...! "
" Neptün Planet Power...! "
" Plüton Planet Power...! "
- MAKE UP!
Hepsinin dönüşümü tamamlanınca birbirlerine baktılar. Aralarındaki savaşı buğulu bir ses başlattı. " Dead... Scream... " Pembe bir gezegenin görüntüsü ortaya çarpmak üzereydi. " Mars! Flame Sniper! " Ateşten bir ok, bu saldırıyı engelledi. Mars ve Plüton aralarında bir savaş başlattılar.
" Deep Submerge! "
" Merkür! Aqua Rhapsody! " Merkür ve Neptün de birbirlerine girmişlerdi. Sıradakiler çok belliydi. " World Of Shaking! " Venüs, bunu göze alarak hemen Uranüs'ü engellemeye çalıştı. " DURUN! YETER! " Usagi, ortalarına gelmişti. " SİZ N'APTIĞINIZI ZANNEDİYORSUNUZ! " Herkes durdu. Uranüs, hırlar gibi bir ses çıkardı. " Asıl sen n'aptığını zannediyorsun? Engelleme bizi. " Usagi, sapsarı at kuyrukları etrafında kana susamış bir kurt gibi ona döndü. " Demek öyle... " diye genizden gelen bir ses çıkardı.
" Moon Eternal Power Make Up! "
Dönüşümü tamamlanınca, yavaşça altı savaşçıya döndü -Satürn ve Chibi-Usa yoktu-. " Sizler birer canavarsınız. " İç gezegen savaşçıları da dahil olmak üzere hepsine meydan okuyordu. Söylediği lafı duyan bu altı savaşçıysa, yüzlerine hiçbir şey belli etmeyen bir ifade yerleştirmişlerdi. " Savaşmak mı istiyorsunuz? O zaman, buyrun. " dedi ve hemen siper aldı. Kendisine yapılacak en ufak saldırıda herkesi öldürebilecek biçimdeydi. Neptün ve Uranüs, Derin Düşler Aynası ile Uzay Kılıcı'nı ortaya çıkardılar. Demek niyetlenmişlerdi. Usagi, hızla onlara doğru koşmaya başladı. Uranüs uzay kılıcını ona doğru tutuyordu. Ay Savaşçısı, saldırısını zamanında yapamadı. Kılıç göğsüne saplanacaktı...
Fakat o bir saniye içinde bir çok şey oldu. Kırmızı bir gül, Uranüs'ün kılıcını engelledi. Merkür, bir saldırı gerçekleştirerek Usagi'yi korudu. Plüton, Uranüs'ü korumaya çalıştı. " Smokinli Şovalye! " diye bağırdı Usagi. Sonra bir anda ne yaptığının farkına vardı. Diğerlerine çatarken, kendisi de bir canavar oluyordu. Durdu. Sonra da dönüşümü bitirdi. Diğerleri de aynı şeyi yaptılar. Bu arada Mamoru, savaş alanına doğru koşuyordu. " Sizin böyle bir şey yapacağınızı düşünmezdim. Jüpiter, orada acı çekerken bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Herkes başını öne eğdi. Önce Usagi, Michiru'nun yanına gitti. " Özür dilerim, Michiru. Ben çok sinirliydim. " Herkes yeniden barış içindeydi. Sıra Makoto'yu kurtarmaya gelmişti.
*
Herkes bir aradaydı. Elele tutuşmuş, bir daire oluşturmuşlardı. Bu sefer aralarında Satürn de vardı. Chibi-Usa, zaten kısa bir süre önce geleceğe gitmişti, bu yüzden ondan umut yoktu. Luna, onlara doğru baktı. " Haydi! " dedi. Sonra savaşçılar hep bir ağızdan " Sailor Teleport! " diye bağırdılar. Bir ışınlanma anında sonra, işte hepsi şu anda Makoto'nun olduğu yerdeydiler. Smokinli Şovalye öne çıktı. " Ayrılmalı mıyız sizce? " Merkür olduğu yerden bağırdı. " Asla olmaz! Nehelenia'yı unutmayın! Ayrıldıktan sonra herkes harap olmuştu. " Bu fikre herkes katılmıştı tabii ki. Smokinli Şovalye, Ay Savaşçısı'nın elini tuttu. " Makoto kurtulacak. " diye fısıldadı. Sonra sanki kendilerine talimat verilmiş gibi onu birden aynı anda koşmaya başladılar. Haruka hemen öne geçmişti tabii.
*
Makoto'ya gelince, buz gibi mermer bir masanın üzerinde yatıyordu. Gözleri açıktı ama hâlâ dili düğümdü ve damağına yapışıktı. Beyaz saçlı cadıysa, bembeyaz elleri görünen birinin karşısında diz çökmüştü. " Makoto Kino. 17 yaşında. " Yüzü görünmeyen kadının buğulu sesi duyuldu. " Neden onu hemen öldürmüyorsun? " Yaşlı kadının yüzünü bir tebessüm aldı. " Onu kurtarmaya gelecekler. O zaman hepsini birden öldüreceğim. " Sonra da efendisinin huzurundan çekilmeye yeltendi. " Bu fikri beğendim, Concorda. " Yaşlı kadın, Makoto'nun başına dikildi. " Yakında öleceksin, arkadaşlarınla beraber. " diye fısıldadı ve bir kahkaha attı.
*
" Hadi, hızlanın artık! "
" Senin kadar hızlı değiliz, Uranüs! Bekle! "
Hala koşuyorlardı. Belki de sonu olmayan bir yerde sürekli koşacaklardı. En azından Usagi böyle düşünüyordu. " Usako! N'oluyor? " Usagi durmuştu ve başı iki elinin arasındaydı. " Ben... bilmiyorum. Bir şey gördüm. " Smokinli Şovalye kaşlarını çatmış hâlde ona baktı. " Ne? Ne gördün, prenses? " Ona gözlerini dikti Usagi. " İşte, yine oluyor. Büyük bir şato var ve hepimiz zemininde bekliyoruz. " der demez bir anda şu anda bulundukları ormanlık alan bir anda içi boş ve soğuk bir şatoya dönüştü. Konuşsansa Satürn oldu. " Lanet olsun. Burayı hatırlıyorum. " Usagi de aynı şeyleri hissediyordu. " Ben de... ben de hatırlıyorum, Hotaru. " Herkes ikisine bakıyordu. Hotaru konuştu. " Burası babam kötü bir profesörken ve sizi yenmeye çalışırken oturduğumuz malikâne. " Korkmaya fırsat bile bulamadan, bir çıngırak sesi duydular. Arkadan geliyordu. " Arkanıza dönün, buradayım. " Hepsi hemen döndüler. Concorda, elinde kocaman asasıyla durmuş ve onlara meydan okuyordu.

-
" Usagi! Sakin ol artık. Makoto'yu kurtaracağız, tamam mı?! " Usagi hâlâ bağıra çağıra ağlıyordu. Duyduğu kimse yoktu. Rei ne kadar kızarsa kızsın, yine de onun kulakları duymamak için direniyordu. " Onu aldı... Onu aldı... Mako... Mako-chan! " Ayağa kalktı ve dengesini sağlamaya çalıştı. Herkes başındaydı. Ama Michiru, ısrarlar hâlâ olanları anlatmasını istiyordu. Usagi en sonunda sinirlendi ve Michiru'ya şimdiye kadar cesaret edemeyeceğini düşündüğü bir şey yaptı. Elini kaldırdı ve ona bir tokat attı. " Daha ne anlatmamı bekliyorsun? Gitti işte! " Haruka ve Setsuna, hemen Michiru'nun önüne geçtiler. Haruka bağırıyordu. " N'aptığını zannediyorsun sen?! " Setsuna bir adım daha attı. " Sen! Ay Savaşçısı olduğun için pek mi güçlü sanıyorsun kendini? " Usagi cevap verecekken, sinirlenen Ami atladı. " Asıl sen, o kocaman asan olduğun için kendini bir şey zannediyorsun! " Birbirleriyle tartışmaya başladılar. " Kavga falan mı istiyorsunuz siz! " diye bağırdı Haruka. Cevapları çok âşikardı.
" Mars Crystal Power...! "
" Merkür Crystal Power...! "
" Venüs Crystal Power... ! "
- MAKE UP!
Usagi de bunu bekliyordu.
" Uranüs Planet Power...! "
" Neptün Planet Power...! "
" Plüton Planet Power...! "
- MAKE UP!
Hepsinin dönüşümü tamamlanınca birbirlerine baktılar. Aralarındaki savaşı buğulu bir ses başlattı. " Dead... Scream... " Pembe bir gezegenin görüntüsü ortaya çarpmak üzereydi. " Mars! Flame Sniper! " Ateşten bir ok, bu saldırıyı engelledi. Mars ve Plüton aralarında bir savaş başlattılar.
" Deep Submerge! "
" Merkür! Aqua Rhapsody! " Merkür ve Neptün de birbirlerine girmişlerdi. Sıradakiler çok belliydi. " World Of Shaking! " Venüs, bunu göze alarak hemen Uranüs'ü engellemeye çalıştı. " DURUN! YETER! " Usagi, ortalarına gelmişti. " SİZ N'APTIĞINIZI ZANNEDİYORSUNUZ! " Herkes durdu. Uranüs, hırlar gibi bir ses çıkardı. " Asıl sen n'aptığını zannediyorsun? Engelleme bizi. " Usagi, sapsarı at kuyrukları etrafında kana susamış bir kurt gibi ona döndü. " Demek öyle... " diye genizden gelen bir ses çıkardı.
" Moon Eternal Power Make Up! "
Dönüşümü tamamlanınca, yavaşça altı savaşçıya döndü -Satürn ve Chibi-Usa yoktu-. " Sizler birer canavarsınız. " İç gezegen savaşçıları da dahil olmak üzere hepsine meydan okuyordu. Söylediği lafı duyan bu altı savaşçıysa, yüzlerine hiçbir şey belli etmeyen bir ifade yerleştirmişlerdi. " Savaşmak mı istiyorsunuz? O zaman, buyrun. " dedi ve hemen siper aldı. Kendisine yapılacak en ufak saldırıda herkesi öldürebilecek biçimdeydi. Neptün ve Uranüs, Derin Düşler Aynası ile Uzay Kılıcı'nı ortaya çıkardılar. Demek niyetlenmişlerdi. Usagi, hızla onlara doğru koşmaya başladı. Uranüs uzay kılıcını ona doğru tutuyordu. Ay Savaşçısı, saldırısını zamanında yapamadı. Kılıç göğsüne saplanacaktı...
Fakat o bir saniye içinde bir çok şey oldu. Kırmızı bir gül, Uranüs'ün kılıcını engelledi. Merkür, bir saldırı gerçekleştirerek Usagi'yi korudu. Plüton, Uranüs'ü korumaya çalıştı. " Smokinli Şovalye! " diye bağırdı Usagi. Sonra bir anda ne yaptığının farkına vardı. Diğerlerine çatarken, kendisi de bir canavar oluyordu. Durdu. Sonra da dönüşümü bitirdi. Diğerleri de aynı şeyi yaptılar. Bu arada Mamoru, savaş alanına doğru koşuyordu. " Sizin böyle bir şey yapacağınızı düşünmezdim. Jüpiter, orada acı çekerken bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Herkes başını öne eğdi. Önce Usagi, Michiru'nun yanına gitti. " Özür dilerim, Michiru. Ben çok sinirliydim. " Herkes yeniden barış içindeydi. Sıra Makoto'yu kurtarmaya gelmişti.
*
Herkes bir aradaydı. Elele tutuşmuş, bir daire oluşturmuşlardı. Bu sefer aralarında Satürn de vardı. Chibi-Usa, zaten kısa bir süre önce geleceğe gitmişti, bu yüzden ondan umut yoktu. Luna, onlara doğru baktı. " Haydi! " dedi. Sonra savaşçılar hep bir ağızdan " Sailor Teleport! " diye bağırdılar. Bir ışınlanma anında sonra, işte hepsi şu anda Makoto'nun olduğu yerdeydiler. Smokinli Şovalye öne çıktı. " Ayrılmalı mıyız sizce? " Merkür olduğu yerden bağırdı. " Asla olmaz! Nehelenia'yı unutmayın! Ayrıldıktan sonra herkes harap olmuştu. " Bu fikre herkes katılmıştı tabii ki. Smokinli Şovalye, Ay Savaşçısı'nın elini tuttu. " Makoto kurtulacak. " diye fısıldadı. Sonra sanki kendilerine talimat verilmiş gibi onu birden aynı anda koşmaya başladılar. Haruka hemen öne geçmişti tabii.
*
Makoto'ya gelince, buz gibi mermer bir masanın üzerinde yatıyordu. Gözleri açıktı ama hâlâ dili düğümdü ve damağına yapışıktı. Beyaz saçlı cadıysa, bembeyaz elleri görünen birinin karşısında diz çökmüştü. " Makoto Kino. 17 yaşında. " Yüzü görünmeyen kadının buğulu sesi duyuldu. " Neden onu hemen öldürmüyorsun? " Yaşlı kadının yüzünü bir tebessüm aldı. " Onu kurtarmaya gelecekler. O zaman hepsini birden öldüreceğim. " Sonra da efendisinin huzurundan çekilmeye yeltendi. " Bu fikri beğendim, Concorda. " Yaşlı kadın, Makoto'nun başına dikildi. " Yakında öleceksin, arkadaşlarınla beraber. " diye fısıldadı ve bir kahkaha attı.
*
" Hadi, hızlanın artık! "
" Senin kadar hızlı değiliz, Uranüs! Bekle! "
Hala koşuyorlardı. Belki de sonu olmayan bir yerde sürekli koşacaklardı. En azından Usagi böyle düşünüyordu. " Usako! N'oluyor? " Usagi durmuştu ve başı iki elinin arasındaydı. " Ben... bilmiyorum. Bir şey gördüm. " Smokinli Şovalye kaşlarını çatmış hâlde ona baktı. " Ne? Ne gördün, prenses? " Ona gözlerini dikti Usagi. " İşte, yine oluyor. Büyük bir şato var ve hepimiz zemininde bekliyoruz. " der demez bir anda şu anda bulundukları ormanlık alan bir anda içi boş ve soğuk bir şatoya dönüştü. Konuşsansa Satürn oldu. " Lanet olsun. Burayı hatırlıyorum. " Usagi de aynı şeyleri hissediyordu. " Ben de... ben de hatırlıyorum, Hotaru. " Herkes ikisine bakıyordu. Hotaru konuştu. " Burası babam kötü bir profesörken ve sizi yenmeye çalışırken oturduğumuz malikâne. " Korkmaya fırsat bile bulamadan, bir çıngırak sesi duydular. Arkadan geliyordu. " Arkanıza dönün, buradayım. " Hepsi hemen döndüler. Concorda, elinde kocaman asasıyla durmuş ve onlara meydan okuyordu.
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.



Teşekkür ederim. Yazarım ama o zaman da 4. bölümü orada kesmemin bir anlamı kalmaz xP Aslında ben de yazmak için yanıp tutuşuyorum xP
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.




2. sayfa (Toplam 16 sayfa) [ 240 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |