Sailor Moon:Işığı Hisset |
Yazar
Mesaj
Yağmurlu bir gündü…Yağmurdan nefret eden ben o gün kendimi dışarı atmıştım o saflıktan ve sessizliğin sesini yaşamak için. Peki neden? Sanki hayatımın son günlerini yaşıyormuş gibi davranıyordum ama bunların nedeni bu değildi.Hayatın zorluklarına,çekilmezliğine ve acımasızlığına karşı koyacak güce erişmem içindi hepsi.Evet ben Kai Suzuke hayata karşı yenik düşmüştüm.Bunun sebebi de tamamen yalnız kalışımdı.Etrafımdaki hiç kimse benimle konuşmuyor beni sormuyordu.Hatta Minako bile benden soğumaya başlamıştı.Anlamadığım şey ise bunlar neden oldu ve nasıl oldu? Sanırım her şeye baştan bir göz atmam gerekecek ve bunun için de en iyi başlanacak yer binyıl savaşının sonu…
MAYIS 2009
Savaş bitti…Dünya kusursuz bir biçimde zarar almadan kurtuldu,insanlar barış içinde ve mutlu…
Ben hariç…
Çünkü Minako doğumuna birkaç dakika kala bebeğimizi düşürdü…
O kadar korkunç bir durumdu ki ne yapacağımı şaşırdım ve Minako’mun yanında olacağıma uzaklara kaçtım…
Döndüğümde ise kimse yüzüme bakmıyor benimle konuşmuyordu…
Neden? Ben ne yaptım da kimse benle konuşmuyordu?..
Minako! Kızlar! Ne oldu da benden uzaklaştınız böyle…
Çıldırmak üzereydim,kimin yanına gitsem bana sırtını dönüyor hiçbir şey söylemiyordu…
En sonunda Minako’nun yanına gittim…
Orada öylece yatıyor ve nefretle bana bakıyordu…
Aşkım sevgilim meleğim neler oluyor benimle neden konuşmuyorsun?
Hiçbir şey söylemiyor ağzını bıçak açmıyordu…
Israrla pek çok şey sordum ve en sonunda bana dedi ki…
“Senden nefret ediyorum Suzuke defol! Yıkıl karşımdan!!!”
Gerçekten de yıkılmıştım ama o istediği için değil dediği şeyler yüzünden…
Gözlerim dolmuştu neden diye sorup duruyordum…
En sonunda sinirleri en üst seviyeye çıkmıştı ve bana olağan gücüye bir tokat atmıştı…
Ağlıyordum… dizlerimin üzerinde öylece bir çocuk gibi ağlıyordum…
Minako’nun yanından ayrılıp giderken yine nefret dolu bakışlara maruz kalmıştım…
Tokyo’yu terk etmemem için bir sebep kalmamıştı ve arabama atladığım gibi Osaka’nın yolunu tuttum… bu yeni bir başlangıç mıydı yoksa bir son mu…
ŞUBAT 2011
Aradan tam iki yıl geçmişti. Herşey etrafımda boş boş giderken Minako’nun telefonu birden uyanmama sebep olmuştu. İlginç bir şekilde beni özlediğini ve bana ihtiyacı olduğunu söylüyordu…
İlk önce nedenini merak ettim içimden sonra onun benim en büyük aşkım olduğunu böyle şeylere neden aramamam gerektiğini söyledim kendi kendime ve arabama atladığım gibi evime döndüm. Ama döndüğümde keşke dönmeseydim de Minako’mu böyle görmeseydim dedim. O kadar çökmüştü ki eski Minako’mun neşesinden ve ışığından eser yoktu. Öylesine yıpranmıştı ki kilo almıştı ve daha da kötüsü sigara içiyordu…
Ona yaklaştığımda bana sarılmayacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Öyle içten bir aşkım diyişi vardı ki o an gözlerinde o eski Minako’mu o en büyük aşkımı görmüştüm. Fakat o Minako ile bu Minako arasında öyle büyük bir fark vardı ki inanamamıştım…
Giderken olduğu gibi yine gözlerim dolmuş ağlamaya başlamıştım… o da bana bakıp ağlamaya başlamıştı. Okyanus mavisi gözleri o kadar muhteşem görünüyordu ki ona sımsıkı sarılmaktan alamamıştım kendimi. Ama onu öpmek istediğimde başını çevirmişti. Neden dercesine bakmıştım o ise bana… “sanırım seni hak etmiyorum senin de duygularını düşünmem gerekirdi” dedi. Bu bana öyle iyi gelmişti ki içimdeki pişmanlık duygusu yerini ilk aşık olduğum zamanki aşka bırakmıştı. Ve ona öylesine sıkı sarılıp öpmüştüm ki yanağından süzülen ılık gözyaşlarını kalbimde hissediyordum. Bunlar üzüntü ve pişmanlığın gözyaşlarıydı…
NİSAN 2011
Dönüşümün üzerinden iki ay geçmişti ve yavaş yavaş her şey eskisi gibi olmaya başlamıştı… Minako’m eski haline dönmeye bütün dostlarım yeniden eskisi gibi benimle konuşmaya başlamıştı. Bense bu olanlara mucize diyordum çünkü öyleydi… en güzel şey de iki saat önce Minako’mun yeniden hamile olduğunu öğrenmem olmuştu. Artık savaş yok hiç kötü bir şey olmayacaktı. Onu en iyi koşullarda anneliğe hazırlayabilme şansım vardı ve bunu yapacaktım. Ne de olsa içimdeki ışığa inanıyordum ve onun mucizesini hissediyordum…
[b]ŞUBAT 2012
Heyecandan elim ayağım titriyor ne yapacağımı bilmiyorum…
Minako’mu yaklaşık bir buçuk saat önce doğuma aldılar ve önlem için henüz onun yanına almıyorlar…
Neden??? Yoksa Minako iyi değil de benden bir şey mi saklıyorlardı…
Bekliyorum bekliyorum ve bekliyorum… İşte bomboş geçen bir saat daha…
Derken içerden bir doktor çıktı ve bana doğru yaklaştı ve dedi ki…
“Bay Suzuke Bayan Suzuke’nin durumu biraz kötü gibi sizi yanında görmeyi çok istiyor…”
Şaşkınlık korku ve heyecan, bu duyguların karışımını hiç yaşadınız mı? A emin olun yaşamadınız çünkü bu olayları okuyan sizler henüz ne anne oldunuz ne de bir baba…
Gerçi bende olmadım ama olmak üzereyim eğer kötü bir şey olmazsa…
İçeri olağan hızımla girdim ve Minako’mun yanına vardım…
O okyanus mavisi güzel gözleri sanki korku doluydu ve bana gözleri dolu aşkım diyip sıkıca elimi tuttu…
Ben ne olduğunun şaşkınlığı içinde sadece endişelenme meleğim her şey çok güzel olacak demekle yetiniyordum...
Sözde evrendeki en güçlü savaşçı büyük güneş kralıyım ama şu düştüğüm durum hiç de öyle olduğumu göstermiyordu…
Tam dört saat boyunca Minako’mun gözlerinin maviliğinde kayboldum acısına heyecanına ve korkusuna an be an şahit oldum içimde hissettim…
Ve o anda güzeller güzeli kızımın ilk çığlığını duyar duymaz içimdeki tüm duygular sevgi ve gözyaşı olarak açığa çıkmıştı…
Bu öyle bir duyguyu ki arada Minako’mun bayıldığını fark etmemiş sadece minik kızımı annesinin kucağına alışını görmeyi sonra da kendi kucağıma almayı istemiştim…
Aradan geçen bir saat sonunda Minako kendine gelmiş kucağında minik kızımızla bana iki meleği andıran bir görüntü sergilemişlerdi….
Ben ise sadece bunlara seyirci kalan bir insan parçası gibiydim,bu güzel kızın bir yarısının bana ait olduğunu anımsamadan…
Bu minik mucizenin adını Kairi koymuştuk çünkü gözleri tıpkı annesi gibi okyanus mavisiydi ve bana bakarken o kadar güzellerdi ki…
Kızımı kucağıma aldım ve Minako’mun yanına çöktüm…
Yaptığım ilk şey Minako’yu alnından öpmekti ve akabinde gelen yehuuu çığlığıydı…
Ertesi gün Minako’yu taburcu ettiler ve mutlu huzurlu evimize küçük ailemiz için girişimlerde bulunmak için dönmüştük…
İkimizde mutluyduk bebeğimizin bize birkaç uykusuz gece vermesinden hiç rahatsızlık duymuyorduk…[/b]
HAZİRAN 2012
Aradan dört ay geçmişti ve birkaç sorun patlak verdi…
Hayat bana biraz zor gelmeye başlamıştı nedense…
Acaba yaşımdan kaynaklı mıydı yoksa başka bir şey mi beni zorluyordu buna bir türlü anlam veremiyordum…
Mutluydum çok mutluydum güzeller güzeli kızımız dört aylık olmuş gözlerinin annesine çektiğini kesin olarak görmüştüm…
28 yaşındaydım ve hala içimde yanıp tutuşan bir gençlik ateşi vardı…
Futbol kariyerime son hızda devam ediyor dünyaca ünlü bir oyuncu haline gelmiştim kendime özel ürünler çıkıyor ve birçok hayranım vardı.
Peki neden içimde bir yorgunluk hayatı kaldıramamacasına bir hal içersindeydim sanırım bunu size sormam gerekecek…
Çünkü bunun cevabını ne ben bulabildim ne Minako ne de diğer dostlarım…
Dışardan bakıldığı zaman deli dolu hayat dolu ve ailesiyle mutlu bir insan olarak görülüyordum… neyse bunları sizin yorumunuza bırakmak daha iyi çünkü önümde uzun bir maraton var…
Başta Asya kupası daha sonra lig maratonu dahası iki sene sonra dünya kupası vardı…
Bunlar kariyerim için birer dönüm noktası ve her birinden iyi sonuçlarla dönmem gerekiyor çünkü yaşım gereği kariyerimde tabiri caizse tek ayağı çukurda olanlar sınıfındaydım ve gücüm elverdiğince beş veya altı yıl daha futbol oynayabilirim…
Bir de bunun daha sonrası var…
34 35 yaşından sonra insana bir ağırlık çöküyor çevremdeki insanlara bakınca en azından böyle olduklarını görüyordum…
Ama ben dünyadaki bütün insanlardan farklıydım çünkü dünyaya ait değilim dünyaya can veren güneş yıldızının altın sarısı topraklarından zenginliğinden ve asaletinden geliyor dünyada yeni bir hayat kurup bunun mücadelesini yaşıyordum…
Hayattan gayet memnunum ve memnun olduğum sürece başta ben olmak üzere ailem ve dostlarım da mutlu olacak bunu biliyorum…
Burada küçük hikayeme son veriyor kendinize iyi bakmanızı istiyorum…
Çünkü geçen sadece zaman değil sizlerin hayatı aynı zamanda…
Bunun kıymetini bilin ve ona göre yaşayın, bu hediyeyi boşa kullanmayın…
Günışığı daima içinizi ısıtsın ve sizi korusun…
Kai Suzuke…
MAYIS 2009
Savaş bitti…Dünya kusursuz bir biçimde zarar almadan kurtuldu,insanlar barış içinde ve mutlu…
Ben hariç…
Çünkü Minako doğumuna birkaç dakika kala bebeğimizi düşürdü…
O kadar korkunç bir durumdu ki ne yapacağımı şaşırdım ve Minako’mun yanında olacağıma uzaklara kaçtım…
Döndüğümde ise kimse yüzüme bakmıyor benimle konuşmuyordu…
Neden? Ben ne yaptım da kimse benle konuşmuyordu?..
Minako! Kızlar! Ne oldu da benden uzaklaştınız böyle…
Çıldırmak üzereydim,kimin yanına gitsem bana sırtını dönüyor hiçbir şey söylemiyordu…
En sonunda Minako’nun yanına gittim…
Orada öylece yatıyor ve nefretle bana bakıyordu…
Aşkım sevgilim meleğim neler oluyor benimle neden konuşmuyorsun?
Hiçbir şey söylemiyor ağzını bıçak açmıyordu…
Israrla pek çok şey sordum ve en sonunda bana dedi ki…
“Senden nefret ediyorum Suzuke defol! Yıkıl karşımdan!!!”
Gerçekten de yıkılmıştım ama o istediği için değil dediği şeyler yüzünden…
Gözlerim dolmuştu neden diye sorup duruyordum…
En sonunda sinirleri en üst seviyeye çıkmıştı ve bana olağan gücüye bir tokat atmıştı…
Ağlıyordum… dizlerimin üzerinde öylece bir çocuk gibi ağlıyordum…
Minako’nun yanından ayrılıp giderken yine nefret dolu bakışlara maruz kalmıştım…
Tokyo’yu terk etmemem için bir sebep kalmamıştı ve arabama atladığım gibi Osaka’nın yolunu tuttum… bu yeni bir başlangıç mıydı yoksa bir son mu…
ŞUBAT 2011
Aradan tam iki yıl geçmişti. Herşey etrafımda boş boş giderken Minako’nun telefonu birden uyanmama sebep olmuştu. İlginç bir şekilde beni özlediğini ve bana ihtiyacı olduğunu söylüyordu…
İlk önce nedenini merak ettim içimden sonra onun benim en büyük aşkım olduğunu böyle şeylere neden aramamam gerektiğini söyledim kendi kendime ve arabama atladığım gibi evime döndüm. Ama döndüğümde keşke dönmeseydim de Minako’mu böyle görmeseydim dedim. O kadar çökmüştü ki eski Minako’mun neşesinden ve ışığından eser yoktu. Öylesine yıpranmıştı ki kilo almıştı ve daha da kötüsü sigara içiyordu…
Ona yaklaştığımda bana sarılmayacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Öyle içten bir aşkım diyişi vardı ki o an gözlerinde o eski Minako’mu o en büyük aşkımı görmüştüm. Fakat o Minako ile bu Minako arasında öyle büyük bir fark vardı ki inanamamıştım…
Giderken olduğu gibi yine gözlerim dolmuş ağlamaya başlamıştım… o da bana bakıp ağlamaya başlamıştı. Okyanus mavisi gözleri o kadar muhteşem görünüyordu ki ona sımsıkı sarılmaktan alamamıştım kendimi. Ama onu öpmek istediğimde başını çevirmişti. Neden dercesine bakmıştım o ise bana… “sanırım seni hak etmiyorum senin de duygularını düşünmem gerekirdi” dedi. Bu bana öyle iyi gelmişti ki içimdeki pişmanlık duygusu yerini ilk aşık olduğum zamanki aşka bırakmıştı. Ve ona öylesine sıkı sarılıp öpmüştüm ki yanağından süzülen ılık gözyaşlarını kalbimde hissediyordum. Bunlar üzüntü ve pişmanlığın gözyaşlarıydı…
NİSAN 2011
Dönüşümün üzerinden iki ay geçmişti ve yavaş yavaş her şey eskisi gibi olmaya başlamıştı… Minako’m eski haline dönmeye bütün dostlarım yeniden eskisi gibi benimle konuşmaya başlamıştı. Bense bu olanlara mucize diyordum çünkü öyleydi… en güzel şey de iki saat önce Minako’mun yeniden hamile olduğunu öğrenmem olmuştu. Artık savaş yok hiç kötü bir şey olmayacaktı. Onu en iyi koşullarda anneliğe hazırlayabilme şansım vardı ve bunu yapacaktım. Ne de olsa içimdeki ışığa inanıyordum ve onun mucizesini hissediyordum…
[b]ŞUBAT 2012
Heyecandan elim ayağım titriyor ne yapacağımı bilmiyorum…
Minako’mu yaklaşık bir buçuk saat önce doğuma aldılar ve önlem için henüz onun yanına almıyorlar…
Neden??? Yoksa Minako iyi değil de benden bir şey mi saklıyorlardı…
Bekliyorum bekliyorum ve bekliyorum… İşte bomboş geçen bir saat daha…
Derken içerden bir doktor çıktı ve bana doğru yaklaştı ve dedi ki…
“Bay Suzuke Bayan Suzuke’nin durumu biraz kötü gibi sizi yanında görmeyi çok istiyor…”
Şaşkınlık korku ve heyecan, bu duyguların karışımını hiç yaşadınız mı? A emin olun yaşamadınız çünkü bu olayları okuyan sizler henüz ne anne oldunuz ne de bir baba…
Gerçi bende olmadım ama olmak üzereyim eğer kötü bir şey olmazsa…
İçeri olağan hızımla girdim ve Minako’mun yanına vardım…
O okyanus mavisi güzel gözleri sanki korku doluydu ve bana gözleri dolu aşkım diyip sıkıca elimi tuttu…
Ben ne olduğunun şaşkınlığı içinde sadece endişelenme meleğim her şey çok güzel olacak demekle yetiniyordum...
Sözde evrendeki en güçlü savaşçı büyük güneş kralıyım ama şu düştüğüm durum hiç de öyle olduğumu göstermiyordu…
Tam dört saat boyunca Minako’mun gözlerinin maviliğinde kayboldum acısına heyecanına ve korkusuna an be an şahit oldum içimde hissettim…
Ve o anda güzeller güzeli kızımın ilk çığlığını duyar duymaz içimdeki tüm duygular sevgi ve gözyaşı olarak açığa çıkmıştı…
Bu öyle bir duyguyu ki arada Minako’mun bayıldığını fark etmemiş sadece minik kızımı annesinin kucağına alışını görmeyi sonra da kendi kucağıma almayı istemiştim…
Aradan geçen bir saat sonunda Minako kendine gelmiş kucağında minik kızımızla bana iki meleği andıran bir görüntü sergilemişlerdi….
Ben ise sadece bunlara seyirci kalan bir insan parçası gibiydim,bu güzel kızın bir yarısının bana ait olduğunu anımsamadan…
Bu minik mucizenin adını Kairi koymuştuk çünkü gözleri tıpkı annesi gibi okyanus mavisiydi ve bana bakarken o kadar güzellerdi ki…
Kızımı kucağıma aldım ve Minako’mun yanına çöktüm…
Yaptığım ilk şey Minako’yu alnından öpmekti ve akabinde gelen yehuuu çığlığıydı…
Ertesi gün Minako’yu taburcu ettiler ve mutlu huzurlu evimize küçük ailemiz için girişimlerde bulunmak için dönmüştük…
İkimizde mutluyduk bebeğimizin bize birkaç uykusuz gece vermesinden hiç rahatsızlık duymuyorduk…[/b]
HAZİRAN 2012
Aradan dört ay geçmişti ve birkaç sorun patlak verdi…
Hayat bana biraz zor gelmeye başlamıştı nedense…
Acaba yaşımdan kaynaklı mıydı yoksa başka bir şey mi beni zorluyordu buna bir türlü anlam veremiyordum…
Mutluydum çok mutluydum güzeller güzeli kızımız dört aylık olmuş gözlerinin annesine çektiğini kesin olarak görmüştüm…
28 yaşındaydım ve hala içimde yanıp tutuşan bir gençlik ateşi vardı…
Futbol kariyerime son hızda devam ediyor dünyaca ünlü bir oyuncu haline gelmiştim kendime özel ürünler çıkıyor ve birçok hayranım vardı.
Peki neden içimde bir yorgunluk hayatı kaldıramamacasına bir hal içersindeydim sanırım bunu size sormam gerekecek…
Çünkü bunun cevabını ne ben bulabildim ne Minako ne de diğer dostlarım…
Dışardan bakıldığı zaman deli dolu hayat dolu ve ailesiyle mutlu bir insan olarak görülüyordum… neyse bunları sizin yorumunuza bırakmak daha iyi çünkü önümde uzun bir maraton var…
Başta Asya kupası daha sonra lig maratonu dahası iki sene sonra dünya kupası vardı…
Bunlar kariyerim için birer dönüm noktası ve her birinden iyi sonuçlarla dönmem gerekiyor çünkü yaşım gereği kariyerimde tabiri caizse tek ayağı çukurda olanlar sınıfındaydım ve gücüm elverdiğince beş veya altı yıl daha futbol oynayabilirim…
Bir de bunun daha sonrası var…
34 35 yaşından sonra insana bir ağırlık çöküyor çevremdeki insanlara bakınca en azından böyle olduklarını görüyordum…
Ama ben dünyadaki bütün insanlardan farklıydım çünkü dünyaya ait değilim dünyaya can veren güneş yıldızının altın sarısı topraklarından zenginliğinden ve asaletinden geliyor dünyada yeni bir hayat kurup bunun mücadelesini yaşıyordum…
Hayattan gayet memnunum ve memnun olduğum sürece başta ben olmak üzere ailem ve dostlarım da mutlu olacak bunu biliyorum…
Burada küçük hikayeme son veriyor kendinize iyi bakmanızı istiyorum…
Çünkü geçen sadece zaman değil sizlerin hayatı aynı zamanda…
Bunun kıymetini bilin ve ona göre yaşayın, bu hediyeyi boşa kullanmayın…
Günışığı daima içinizi ısıtsın ve sizi korusun…
Kai Suzuke…
Kai Suzuke Genshi Corporation
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi
not mu tutuyorsun
efem güzel olmuş tebrikler, böyle canlandırmak kolay oldu bazı yerlerini. Yağmurda yürüyüşü,iki sene sonra karşılaşmaları ve doğum,doğum sonrası falan Bu arada bebek 1 ay geç doğdu ilginç 10 aylı bir bebiş ahahahaha
Bu arad kai sana bir sözüm vardı,geçenlerde hatırladım tutmam lazım Şu Güç'ün kaynağı hikayemin sonlarına doğru vermiştim sözü(aslında o hikayede olacaktı ama unuttum herhal )
efem güzel olmuş tebrikler, böyle canlandırmak kolay oldu bazı yerlerini. Yağmurda yürüyüşü,iki sene sonra karşılaşmaları ve doğum,doğum sonrası falan Bu arada bebek 1 ay geç doğdu ilginç 10 aylı bir bebiş ahahahaha
Bu arad kai sana bir sözüm vardı,geçenlerde hatırladım tutmam lazım Şu Güç'ün kaynağı hikayemin sonlarına doğru vermiştim sözü(aslında o hikayede olacaktı ama unuttum herhal )
Sultanların Günlüğü (İlk kitabım çıktı.
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
kai suzuke yazmış:
ehehe tutucam sözümü yav sözüm söz hazır ol gelmek üzere
Sultanların Günlüğü (İlk kitabım çıktı.
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
yngn yazmış:
sen bnle haberleş msn de ben sıralamasını söylerim sana
ama ilk sezon the new and the hard war en sonuncu olanı da the superstars
Kai Suzuke Genshi Corporation
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi
aynen ben de senin gibiyim daha çok e-mail tarzı mesajlaşmadan zevk alıyorum
Sultanların Günlüğü (İlk kitabım çıktı.
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
dah dur bu psikopatlık değil daha ne manyaklıklarım var ahahahahha
Sultanların Günlüğü (İlk kitabım çıktı.
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 13 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |