Japon milli takımı kamp yapacakları üç şehirde toplam dokuz maç yapacaklardı ve bu hazırlık döneminin sonunda ise Asya kupasına hazır hale geleceklerdi ve ilk durak Osaka’ydı…


usta aklın yolu birmi ne ben bu asya kupası olayını daha venüse üye olmadan önce yazmıştım. benimki lise takımları arasındaydı ama senin daha iyi yazacağına eminim hadi ras gele

hacı ayıpsın sen istersin de ii yapmam mı ya iki üç bölüm sürecek ya dur atarm bi haftaya

Aslı abla sağ elinde bir kırbaç sol elindede bir kılıçla gözleri kıpkırmızı şekilde seni arıyordu
kaptan aman dikkat et

Osaka… Japonya’nın limanları ve ticaret merkezleriyle ünlü olan ikinci büyük kenti. Aynı zamanda Kai’nin ikinci evinin olduğu şehir ve milli takımın Asya kupası hazırlıklarını yapacağı ilk duraktı. Kai, Seiya, Minako ve Rei kamp dönemi içinde sürekli beraber kalma şansına sahiplerdi, dahası hepsi bir arada Kai’nin evinde kalacaklardı. Kai’nin Osaka’daki evi büyük limana yakın bir muhitte tepenin yamacına kurulmuş bir sitenin sahil tarafındaki büyük villalardan biriydi. Tam altı odası vardı ve üç katlıydı. Eve vardıklarında Kai’nin ilk baktığı yer mutfaktı ve buzdolabı tamamen boştu, alışveriş yapılması gerekiyordu. Bunun için kızları ve Seiya’yı alan Kai arabasıyla önce Minako ve Rei’yi şehir merkezindeki alışveriş merkezine bırakır, oradan Seiya ile takımının toplanacağı yere Nagai stadına giderler. Statta Kai’nin eskiden oynadığı takımla yaptığı maçlar aklına gelir ve kazandığı kupalar. Ama artık o Verdy Tokyo F.C. takımının kaptanıydı ve bu takımda da öncekinde kaldığı yerden devam ediyordu. Hemen koçun olduğu odaya giden Kai ile Seiya kamp programını öğrenmek için Mizuno Hattori ile uzun uzun konuşurlar. Aradan tam iki buçuk saat geçmişti ki Minako, Kai’yi arayarak onu alışveriş merkezinden almasını ister ve Kai, Seiya’yla birlikte kızları almaya geri alışveriş merkezine gider. Kai, Minako ve Rei’nin elindeki on iki poşeti görünce şoka uğrasa da Osaka’da kalacakları bir buçuk hafta için bu alışverişin iyi olduğunu düşünmüştü. Hemen eve gelen kahramanlarımız önce biraz dinlenirler, sonra kızlar hemen yemek durumunu ellerine alıp mutfağa geçerler. Bu sırada da Kai ile Seiya salonda takımla ilgili son haberleri öğrenmek için televizyon başına geçmişlerdi. Kızlar bir saat içinde muhteşem yemekler yapmışlardı kocaları için, onlar da bunun karşılığı olarak eşlerine birer öpücük verebilmişlerdi sadece. Yemekten sonra biraz sohbet eden kahramanlarımız daha sonra Minako’nun evden getirdiği birkaç filmi izlemek için DVD başına geçmişlerdi. Seiya ve Kai koltuğun kol kısımlarına kızlar da aralarına oturup kocalarına bir güzel sarılıp filmi izlemeye başlamışlardı. Uyku maratonuna ilk katılan Seiya olmuştu, onu Minako takip etmişti. Kai ve Rei eşlerinin uyuduklarını görünce birbirlerine bakarlar. Kai Minako’yu kucakladığı gibi üst kata Rei ise Seiya’yı uyandırıp yatacakları odaya giderek uykularına kaldıkları yerden devam etmişlerdi…[/b]

kısa olmuş ama yinede güzeldi bir çırpıda okudum.dialog hiç yoktu ama gözlerim dialog aradı resmen.kai ve seiya yanınızdayım alın kupayıı:)bu arada maçları ayrıntılarıyla uzun uzun anlatacaksın değil mi?

ayrıca bu kai'nin hatasını dört gözle bekliorum.Bu kadar mükemmel insan olamaz ya bari kendisi uyuya kalsaydı.illa dört dörtllük olacak

Sabah olduğunda kahvaltı için mutfakta toplanan kahramanlarımız yarım saatlik bir kahvaltıdan sonra Kai ve Seiya’nın antrenman yapacağı Nagai stadına doğru yola çıkarlar. Arabada eğlenceli bir yolculuk geçirmektedirler. Yolda Rei Seiya ile uğraşmaktadır.

Rei: Aşkım maçta attığın her gol doğacak çocuğumuz için olacak.
Seiya: Reiii bitanem uğraşma bu konuyla ilgili benle ya lütfen.
Kai: Seiya sana bişi diyim mi artık bence de zamanı geldi ki Rei anneliğe hazır gibi görünüyor.
Seiya: Peki ya ben? Ben babalığa hazır değilim ki bu çocuk doğunca bi annesi mi büyütsün?
Rei: Hayatım çocuk bi doğsun zaten sende Kai gibi birden alışırsın babalığa.
Seiya: Neyse bunu düşüneceğim…
Minako: Rei bak bu bile bi adımdır bence.
Rei: Haklısın canım, neyse maça odaklan sen sevgilim bunu sonra da konuşuruz.

Yaklaşık yirmi dakika sonra stada varırlar. Hemen çantalarını alan Kai ve Seiya kızları antrenmanı izleyecekleri yere bırakırlar. Nagai stadı Osaka’nın deniz kıyısına yakın bir mevkisinde 56000 kişi kapasiteli 2002 dünya kupası için tekrardan dizayn edilen Japonya’nın en büyük üçüncü stadıydı. Kötü hava şartları için üzeri açılıp kapanabilen hareketli bir çatısı vardı. En öndeki tribüne oturan kızlar eşlerini dikkatle izliyorlardı, zira akşam ezeli rakipleri Güney Kore ile maçları vardı. Koç Mizuno Hattori takımın beyni olan Seiya ve Kai’ye göre bir oyun düzeni oluşturuyordu. Takımı da buna göre çalıştırıyor maçın kilit noktaları ile ilgili taktikleri gösteriyordu. İki buçuk saat boyunca maçın kilit noktaları ile ilgili çalışma yapan takım belli ki çok yorulmuştu ama Kai ve Seiya’nın bitmek bilmeyen enerjileri Mizuno Hattori’nin çok hoşuna gidiyordu. Hatta bir ara kenara gelip kızlarla sohbet etmeye bile başlamıştı.

Hattori: Kocalarınıza çok iyi bakıyorsunuz anlaşılan.
Minako: Valla onlar bize çok iyi bakıyor desek daha doğru olur koç.
Rei: Hele şu sıralar öyle moralliler ki bunun iyi tarafı bize yansıyor.
Hattori: Sizce akşam ne olacak?
Minako: Bence büyük bir farkla maçı alacağız.
Rei: Bence de…
Hattori: Eee Bayan Suzuke sizce Kai kaç gol atacak?
Minako: Hat-trick yapmazsa hayal kırıklığına uğrarım şahsen.^^
Rei: Ve atacağı üç golün en az bir asistini de Seiya yapmazsa bende hayal kırıklığına uğrarım.
Hattori:Ha ha ha bu konuda baya iyisiniz anlaşılan,neyse ki takımıma güveniyorum ve eşleriniz olmasa emin olun çok zorlanırdım. =)

Derken sahanın girişinde omzunda çantası olan birisi görünür. Takımın en önemli silahlarından biriydi. Yani Yusuke gelmişti, Kai ve Seiya onu görür görmez yanına koşarlar, ikisi de çok sevinçlidir Yusuke’nin Osaka ayağını kaçırmamasına.

Kai: Dostum bi an gerçekten gelmeyeceğini sanmıştım.
Yusuke: Rakip Güney Kore olmasa gelmezdim. =p
Seiya: Yusuke dostum senin gibi bi sol açık olmasa gerçekten çok zorlanacaktık.
Yusuke: Neyse hadi çalışalım, maça az bir zaman kaldı.

Aradan geçen bir buçuk saat sonunda antrenman bitmiş herkes maç saatini beklemeye başlamıştı. Stat yavaş yavaş dolmaya iki takımın taraftarları yerlerini almaya başlamışlardı. Güney Kore takımı da sahaya son antrenmanını yapmak için çıkmıştı. Kai ile Park-Ji Sung göz göze gelmişti o an, iki takım da yenmek istiyordu ne de olsa geçen seferki finalden kalma bir hesapları vardı. Herşey hazırdı, takımlar ilk onbirleri ile sahadaki yerlerini almışlardı. Japonya maçta mavi formalarını, Güney Kore ise kırmızı formalarını giyeceklerdi. İki takımın kaptanı Kai ve Park-Ji Sung hakemin yanında para atışı için gelmişlerdi. İki kaptan el sıkışıp centilmence bir maç geçmesini dilemişlerdi birbirlerine. Para atışı sonrası maça Kore takımı başlayacaktı.

—Evet, sevgili izleyenler bu akşam her ne kadar hazırlık maçı gibi gözükse de birbirleriyle geçen Asya Kupası finali maçından kalan hesabı olan iki takım karşı karşıya geliyor.Bir yanda dünya şampiyonu Japonya diğer yanda da geçen dünya kupasına çeyrek finalde veda eden Güney Kore var.Bu maçın çok çekişmeli geçeceği maçtan çok önceleri de konuşuluyordu.Evet son hazırlıklar tamamlandı hakem yardımcılarıyla göz göze geldi ve ilk düdükle maç başlıyor.Kore takımından Lee-Chun Soo aldı topu hızlı bir şekilde sol kanattan geliyor,hemen sağında top isteyen Park-Ji Sung’u gördü ve topu ona attı Park’ın karşısında Nakazawa var ama o da ne?! Sağ taraftan Seiya çok hızlı bir şekilde Park’a müdahale ederek topu Japonya’ya kazandırdı.Şimdi kontra bir atakla Kore yarı sahasına gelen Japonya’da Yusuke kendini göstererek topu istiyor,şimdi top onda ve ceza sahasına yakın yerde Nakamura ile bir verkaç,şimdi Yusuke kaleci Kim-Young Kwang ile karşı karşıya şuuuuutt ve goooooolllll!!!

Maç çok çekişmeli geçse de Japonya maçı 5-1 alır ve koç başta olmak üzere herkes mutlu olur.Evlerine dönen Kai ve Seiya maçın vermiş olduğu yorgunlukla kendilerini koltuklara atarlar.Rei ve Minako’da eşlerinin yorgunluklarını atmaları için çay yapmaya mutfağa giderler.Derken kapı çalar.Kapıda kim var sorusunun cevabı Minako’nun kapıya bakmasıyla son bulur ve şok geçirirler çünkü gelen Hikari’dir.

Kai:Kuzen!!!
Minako:Hikari!Ama sen nasıl geldin buraya?
Hikari:Kai’yi televizyonda izledim bugün sonra dayanamadım maçtan sonra ilk trenle buraya geldim.
Kai:Hikari ne de iyi ettin de keşke haber verseydin istasyondan alırdım seni.
Hikari:Bende bi anda karar verdim o yüzden haber veremedim üzgünüm.
Minako:E orda öle durmasana gir içeri,hem bi yorgunluk çayı yapıyorduk sen bu konuda daha bilgilisin bizden yardım edersin dimi???
Hikari:Büyük bi zevkle.

Üç hanımefendi mutfağa giderek muhteşem bir çay yaparlar.Çayı hazırlayan kızlar içeri geldiklerinde Kai ve Seiya’nın içerde olmadıklarını görürler.Minako hemen telaş edip evi talan etmeye başlar ama aradığı cevabı arka bahçede bulur.

Minako:Nerdesiniz hayatım ya?
Kai:İçersi çok sıcak geldi biz de dışarı çıkıp temiz hava altında oturalım dedik fena mı olmuş?
Minako:İyi de insan bi haber verir Suzuke!
Kai:Güzeller güzeli meleğim merak eder de kızarmış bi de.
Minako:Suzuke! Yağ çekme hemen!
Kai:Ne alakası var aşkım ya.

O sırada Rei içerden gelir.

Rei:Nasıl bi ev burası böyle ya gez gez bitmiyor.Burası da hemen bulunacak bi yer de değil hani.
Minako:Burayı Kai biz evlendiğimizde sonradan yaptırdı Rei.
Rei:Hmm ii bi düşünce olmuş,yaz sıcağında serin bi yer bulmak ii geliyor insana.
Minako:Tabi öyle benim düşünceli kocacım gitmiş evin en olmadık yerine bahçe yaptırmış işte.
Kai:Hayatım noluyo ya beni tersliyorsun kaç dakikadır?
Minako:Çok kızdım sana Suzuke,nedir bu ortalıktan kaybolmalar falan? Benden sıkıldıysan söyle yani!
Kai:Hayda ne alakası var meleğim ya niye sıkılayım senden?
Minako:Bilemem,hazır çocuğumuz da oldu artık takmazsın beni.

Der ve ağlamaya başlar,Minako iki günden beridir böyle garip hislere kapılmıştı,sanki Kai onu başkasıyla aldatacak sonra da onu terk edecek gibi.Ama Kai o an Minako’ya öyle bir sarıldı ki Minako’nun ağlaması da içindeki endişeleri de bi anda yok oldu.Herkes Hikari’nin nerdesiniz çığlığından sonra içeri geçmeye karar verir.Daha sonra çay içerler,Hikari her zamanki gibi muhteşem papatya çayından yapmıştı ve oturup bu enfes çayı içerler,Kai çaydan sonra Minako’yu da alıp sahildeki gizli yerine götürmeye karar vermişti Minako’nun düşünceleri arınsın ve sakinleşsin diye.Kai’nin gizli yeri limandan biraz uzak da olsa sadece yürüyerek veya denizden gidilebilen çok küçük bir kayalık plajı idi.Plajın batı tarafında denizle buluşan bir akarsu vardı.Akarsuyun olduğu yerde bir kayalığa oturan Minako ve Kai güneşin doğuşunu izlemek için orada olacaklardı,gerçi daha doğmasına çok vardı ama Kai önlemini almıştı da.Evden iki küçük battaniye almıştı yanına sevdiceği üşümesin ona bişi olmasın diye.Derken Minako konuşmaya başlar.

Minako:Beni neden buraya getirdin Kai?
Kai:Güneşin doğuşunu izlemek için bitanem.
Minako:İyi de güneşin doğmasına daha 5 saat var Kai.
Kai:Burda durmak istemiyor musun yoksa?
Minako:Yok hayatım ya senin yanında olduğum her yere razıyım ben.
Kai:Hah sonunda eski haline döndün aşkım ya.
Minako:Özür dilerim güneşim sana bilmeden çok yüklendim.
Kai:Önemli değil meleğim arada böyle duygu çalkantıları yaşaman normal.
Minako:Ama napim seni herkesten kıskanıyorum,benim sadece benim ol istiyorum.
Kai:Peki sence öyle değil miyim meleğim?
Minako:Bazen değilmişsin gibi hissediyorum.Bi gün beni bırakıp çok uzaklara gideceksin gibi korkuyorum.
Kai:Bunu nasıl söylersin bitanem,ben ki seni yedi yaşımdan beri arıyor ve buluyorum ve bunun sonrasında seni terk mi edeceğim yani?
Minako:Kai… Affet aşkım beni lütfen.
Kai:Bebeğim affedilmeyecek bişi değil bu ama bana güvenmediğini hissediyorum şu an.
Minako:Yok öle bişi Kai ben sana hep güveniyorum ama bu futbol mevzusu ne zaman girse sen maça çıktığında taraftar kızlar hep senin adını sayıklıyor bu beni sinir ediyor işte.
Kai:Ha ha ha ha! Aşkım benim ya amma kıskançsın! Unutma onlar sadece adımı sayıklamakla yetiniyor bense ömür boyu seninim ve daima senin olacağım,çünkü ben hayatımı sana adadım Minako başkasının olamam olmam!
Minako:Kai… güneşim seni çok seviyorum ya Nolur affet beni lütfen o sözleri dememişim gibi say.
Kai:Tamam ama bi şartla bi daha böyle saçma bi endişeye kapılmayacaksın söz mü?
Minako:Söz aşkım söz!

Büyük kıskançlık mevzusu da kapandıktan sonra güneşin doğuşunu büyük bir zevkle izlerler,Kai güneşin doğuşu esnasında Minako’ya yaklaşır ve..

Kai:Ben dünyada her güneşin doğacağı vakit dua ederdim Tanrı’ya seni bana kavuştursun diye ve bu duam kabul oldu.
Minako:Beni neden bu kadar çok seviyorsun Kai sadece kehanet yüzünden mi yoksa buraya gelince mi bu kadar aşık oldun bana?
Kai:Ülkede senin güzelliğin zaten dillere destandı ama buraya gelip de seni canlı canlı görünce anlatılanlardan daha güzel olduğunu fark ettim ve daha da aşık oldum,tutuldum sana aşkım.
Minako:Oysa ben senin hakkında hiç bişi bilmiyordum Rei’nin baktığı o fal dışında.
Kai:Peki benim hakkımda ilk görüşte ne düşünmüştün?
Minako:İlk gördüğümde seni küstah zengin çocuklarından biri olarak zannetmiştim,okula arabamızla geldiğinde hareketlerinden falan ama sonra bana aşık olduğunu söyleyip herşeyi anlattığın an senin benim için en doğru kişi olduğunu anladım bitanem.
Kai:Küstah zengin çocuğu ha? Ha ha bu gerçekten çok komik aşkım ya.Neyse hadi artık eve dönelim.

Gün doğumundan hemen sonra eve dönen Kai ve Minako eve girer girmez koltukta uyuya kalmış Hikari’yi görürler.Kai onu uyandırmak ister ama Minako buna engel olup elindeki battaniyeyi Hikari’nin üzerine örtmesini ister.Daha sonra odalarına çıkıp kızlarına bakmak isterler ama Kairi yatağında yoktur.Minako hemen telaş yapar evi aranmaya başlar ama unuttuğu bir yer vardı, o da Rei ve Seiya’nın kaldığı oda.En son çare olarak oraya giren Minako Kairi’nin Rei ile Seiya’nın arasında mışıl mışıl uyuduğunu görünce önce içi rahatlar daha sonra Kai’yi çağırıp o manzarayı görmesini ister.

Kai:Ah Seiya sana alışabileceğini söylemiştim dostum ya.
Minako:Rei’nin nası içi gidiyordur şimdi.
Kai:Haklısın aşkım ama bu görüntüden sonra Seiya ikna olur gibime geliyor.
Minako:Kesin olacak baksana şu hallere.

Halen izlemekte oldukları sahne Kairi’nin çığlık çığlığa uyanmasıyla son bulur.Sanki annesinin kokusunu almış ve uyanmıştı.Rei panikle uykusundan sıçrar acaba Kairi’ye bir şey mi oldu diye ama uyandığı gibi karşısında Minako ve Kai’yi görünce durumu anlayıp tebessümle onlara bakar.Rei hemen Seiya’yı da uyandırır daha sonra Minako küçük kızını kucağına alıp yukarı odalarına çıkar tabi Kai’yi de yanına alır.Yaklaşık on dakika sonra Rei yanlarına gelir.

Rei:Bütün gece sizi bekledik.
Minako:İyiki gelmemişiz,gördüğümüz görüntü çok güzeldi.
Rei:Gel de bunu Seiya’ya anlat.
Kai:Bence bu geceden sonra düşünceleri daha da değişmiştir eminim.
Rei:Keşkeee Kai ya o kadar huzurlu hissettim ki kendimi uyurken rüyamda kendi bebeğimi gördüm ve hiç uyanmak gelmedi içimden.
Minako:Ah be tatlım umarım Seiya artık yola gelir.
Rei:Umarım,ya düşünüyorum da Ami bile hamile kaldı ama ben hala olduğum yerde başkalarının çocuklarına içli içli bakıyorum üstelik biz üç yıldır evliyiz Ami ise daha yeni iki yıl olacak ve hamile.

Der ve ağlamaya başlar,Minako onu teselli etmeye çalışır Kai ise kucağında minik kızına su içiriyordu.Tam bu sırada Seiya gelir,Rei’yi ağlarken görünce onun yanına gidip ellerini tutar.Bir eliyle gözyaşını siler ve…

Seiya:Pes ediyorum,sanırım bende babalığa hazırım hayatım.
Rei:Seiya…Sahi mi söylüyorsun yoksa beni teselli etmek mi amacın?
Seiya:Ben çok ciddiyim,kamp bitip eve döndüğümüzde bunu uzun uzun konuşur bi sonuca bağlarız olur mu?
Rei:Seiya… Sevgilim benim!
Kai:Minako ben ne demiştim sana?
Minako:Gerçekten de dediğin çıktı aşkım,e hadi millet kahvaltı edelim bugün ikinci maç var öğlen kampta olmanız lazım.
Kai:Aaaa ben bugünkü maçı tamamen unuttum!!!!
Seiya:Kai yuh yani biz neden burdayız ve maçı nasıl unutursun?
Kai:Bilmem kafamda başka sorunlar vardı ondandır.
Minako:Aşkımmm…Çok özür dilerim o kafandaki sorunlara sebep olduğum için.
Kai:Neyse önemi yok,hadi kahvaltı edelim de biz kaçalım,siz de üç kız pardon dört kız takılın akşam da maça gelirsiniz.
Minako:Dördüncü kız kim Kai?
Kai:Benim minik meleğimi saymıyo musun Rei yoksa?
Rei:Ha ha ha ben unuttum bi an onu ya,pardon.
Kai:Uyurken hiç unutmuşa benzemiyordun ya neyse ben aşağıdayım.

Kai aşağıya iner ve kuzeni Hikari’nin muhteşem kahvaltısı ile gözgöze gelir.

Kai:Kuzen ne ara hazırladın bu kadar şeyi ya,müthişsin.
Hikari:Öyle boş durmak istemedim,üzgünüm dolabı karıştırdım biraz ama.
Kai:Neden özür diliyorsun burası senin de evin sayılır kuzen.
Hikari:Teşekkür ederim Kai,e hadi herkes nerde çay soğumasın.
Kai:Gelirler şimdi…

Bu sırada herkes aşağı iner ve o muhteşem manzarayla karşılaşırlar,Minako bir kez daha mahcup olmuştur Hikari’ye,bunun üzerine kahvaltıyı hızlı bir biçimde tamamlayıp alışverişe gitmeye karar vermişti Minako,zira Hikari’ye almak istediği bir hediye vardı.Kahvaltıdan sonra Kai ve Seiya üzerlerini değiştirip antrenmana yetişmek için hemen çıkmışlardı,kızlar ise biraz ortalığı toparlayıp öyle çıkmışlardı.Yolda buldukları ilk taksiye binip şehre inen kızlar Makoto’nun telefonuyla sevinirler,çünkü Makoto Japonya’da düzenlenecek olan dünya çapında bir pasta yarışmasına katılacaktı ve yarışma Kyoto’da olacaktı yani Kyoto ayağında gruba Yaten ve Makoto da dahil olacaktı.Alışveriş merkezlerinin olduğu büyük bir caddenin ortasında kararsız biçimde etraflarına bakınan kızlar Minako’nun gözüne kestirdiği bir mağazaya girmeleriyle son bulur.Etrafta şöyle bir gezinen kızlar Rei’nin gördüğü bir butik dükkanını fark etmesiyle alışveriş başlangıcını burda yapmaya karar verirler.Hikari’nin içeride gördüğü kahverengi bir elbiseye tutkuyla bakması Minako’nun dikkatini çekmişti.Hemen onun yanına giderek elbise ile ilgili fikrini alır.


Minako:Nasıl beğendin mi Hikari?
Hikari:Bu muhteşem bişi,hayatımda böyle bir elbiseyi sadece bizim terzilerimiz yapar diye düşünüyordum ve bu düşüncem şu an son buldu.
Minako:Bunu almamızı ister misin?
Hikari:Ama bu çok pahalı bi elbise,nasıl alacağız?
Minako:Sen orasını dert etme istiyor musun istemiyor musun?
Hikari:İstiyorum…[/b]

öncelikle bu uzun bölüm için çok saol ilaç gibi geldi resmen.
mükemmel baba mükemmel eş mükemmel aşık kai... sen bu bölümleri bizi karaktere bağlamak için yazıosun resmen:D
kai artık mükemmelliğide geçti gelecekle ilgili tahmndede bulunuo.

güney korenin büyük bir farkla yenilmesine üzüldüm.Bu aralar güney koreye karşı bir sempatim var:) sabah akşam dizi filmlerini izliorum.üzüldüm yaaa hemde 5-1 hiç acımamışlar.

minako kıskançlık yapıp sonrada özür dilio ya sinr oluyorum.Hani eskden hamileydi ee şimdi nie durduk yere sapıtıo bu kz:D melek gbi adamı bulmuş bide söylenio.
zaten bu saatten sonra kai aldatsada ben inanmam gerçeksede olsun derim:D

bence şu cocuk meselesinde seiya'yı cok zorluolar kacıp gitmese bari.biraz akısına bıraksa daha iyi olurduu.

yalnız bu hikariyede bi koca bulmak farz oldu.yazık kıza üzlüorum yalnız yalnız takılıo.kötü biri olsun ama biraz sıkıntılı bir aşk yaşasın istiorum.Hep mutlu hep mutlu nereye kadar.Atraksiyon gelir hikayeye

sen merak etme hikari-chan a öle bi koca buldum ki forumun aklı başından gidecek ve zor bi ilişki olcak

yaw hoca bune ben bu kadar okusaydım okul yıllarım iyi geçerdi bir kısmını okudum gerçekten çok iyi heleki futbol olunca doğal olarak merak uyandırıyor.
diğer şimdi konuya tam hakim değilim onun için net bi yorum çıkmıyor. diğer bölümleride okuyunca daha rahat yorumlayacağım eline sağlık

Kai okumaya başladım yanlış anlama gerçekten harika ama hiç sevmediğim adamlarla takılıyorsun. seiya haruka...hele haruka deyince zaten tüm şeytanlar geliyor şartellerim atıyor.
miçhirumu onların arasında gördükçe ...neyse kendimi tutup okumaya devam edeceğim
bakalım neler olcak...

hacı sen rahat ol bu hikayenin gidişatı senin için iiye gidecek benden sölemesi daha önümüzde uzun yollar var izlemeye devam et