(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ)
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 
Yazar
Mesaj
Mavi Jüpiter Savaşçısı
Üye
Üye



Yaş: 36
Kayıt: 21 Tem 2009
Mesajlar: 72
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bilgeliğin,Gizemliğin,Sezginin ve Bereketin Gezegeni: Jüpiter

Durumu: Çevrimdışı

Mavi Jüpiter Savaşçısı
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
Serena, 1 ay ara vermişsin... Oysa öyle güzel gidiyordu ki hikaye... Umarım devam edersin.


Spoiler:

Spoiler:

PMM-SBJ
R.Y.K.
Düş Savaşçısı
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
25 Ağu 2009 16:51
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
ya evet epey ara vermek zorunda kaldım ama devamı gelicek en kısa zamanda... öss falan uğraşırken vakit olmuyo da pek.

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
28 Ağu 2009 11:53
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 6)C

“Yani illa ki anlaşmak zorunda değiliz değil mi? Seninle iyi geçinmem gerekmiyor sonuçta.”
“Doğru” dedi Yiğit. Aslında bu ani ruh değişimine şaşırmıştı. Daha doğrusu anlayamamıştı. “Tabii ki değilsin. Ama iyi geçiniyor olsak… Ne bileyim daha iyi olurdu herhalde.”
Yiğit biraz bozulmuş gibiydi. Alev’in cevap vermesini beklemeden:
“Neyse gitmem gerek beni bekliyorlar” dedi. Arkası dönük yürürken “Bir ara kendimi affettiririm” diyerek adımlarını sıklaştırdı ve hızla binaya girdi.
Alev onun ardından bir süre baktı ve daha sonra bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Galiba bir anda bu kadar samimi olmak istememişti. Umursamaz bir tavırla omuz silkti. Çok da mühim değildi…
Yiğit pansiyondaki odasına girince Enes’in pencereden bakıyor olduğunu gördü. Elleri cebinde, omzunun biri duvara yaslanmış dışarıya bakıyordu.
“Ne o Elif’e mi bakıyorsun?” diye güldü Yiğit. Enes hinlik dolu bakışlarını Yiğit’e çevirdi ve o bilindik sırıtışıyla:
“Hayır size bakıyordum” diye cevapladı.
“Biz mi?” diye afalladı Yiğit. ““Biz” derken?”
“Evet siz,” dedi Enes çatlak bir ses tonu ile. “Alev ve sen.”
“İsmini bildiğini bilmiyordum” dedi Yiğit konuyu biraz olsun saptırmaya çalışarak.
“Elif’in oda arkadaşı” ddi Enes çabucak. Ve ekledi. “Ee siz ne konuşuyordunuz?”
“Şey, bilirsin… Özür dilemeye çalışıyordum…”
“Özür mü!?” dedi Enes şaşkın şaşkın.”Özür mü diliyordun? Ne için?”
“Nasıl ‘ne için’? Kızın fotoğraflarını izinsiz çekip tüm ülkenin okuduğu bir dergiye yolladım daha ne olacak?”
“Sayende meşhur oldu daha ne istiyormuş?” dedi Enes donuk bir suratla.
“E orası ayrı. Herkes sen gibi meşhur olmak istemeyebilir sonuçta.”
“E yani öylesine de salak denir.”
“Ne dersen de işte” dedi Yiğit yavaşça.
“Affetti mi bari?” diye güldü Enes dalga geçercesine.
“Etti galiba..” dedi Yiğit tereddütle. “Ödülün yarısını teklif ettim…”
“Ne?!” diye bağırdı Enes elinde olmadan. Gözleri kocaman olmuştu. “Yarısı mı? 500 liradan baksediyorsun di mi?”
“Evet.”
“Abi sözümü geri alıyorum, salak olan sensin.”
“Çok sağol yani. Hiç tanımadığım biri tarafından hakarete maruz kalmak atlatılabilir bi durum ama en yakın arkadaşımdan duymak hiç de öyle değil.”
“Dost acı söyler ama” dedi Enes kendini aklamaya çalışır gibi.
“Biliyorum da bu kadar acı olması gerekmez.”
“Sen bu kadar alıngan değildin”
“Demek ki ara sıra olabiliyorum”
Aslında Enes’e kızdığı falan yoktu. Alev’e bozulduğu için herşey karşık geliyordu.
Enes onun düşünceli bakışlarını yakaldığında bir durum olduğunu anladı.
“Senin canın birşeye mi sıkıldı?”
“Çok mu belli?” diye sordu Yiğit kaşlarını kaldırıp oturduğu yerden endişe ile Enes’e bakarak.
“Eh..” dedi Enes kafasını sallayarak. “Anlatsana”
Yiğit derin bir nefes aldı. Ağzını açıp birkaç saniye duraksadı.
“Nerden başlayayım?”
“Benden o kadar çok sey mi saklıyorsun?” diye sordu Enes kaşlarını çatarak.
“Hayır. Yani şu son saatte çok şey oldu aslında..”
“Haa şu mesele” dedi Enes gülüp keyifle Yiğit’in yanına oturarak. “Bak şimdi daha çok merak ettim.”
“Pencereden izlediysen senin merak edeceğin tarzda bir şey olmadığını da görmüş olman gerek” diye güldü Yiğit.
“Belli mi olur gözden kaçırdığım noktalar vardır belki.”
Yiğit biraz neşelenmiş gibiydi. Gülerek anlatmaya başladı. Sesini alçak tutmaya ve odada kimsenin olmadığına emin olmaya çalışıyordu. Enes’in gülümsemesi konus,şma ilerledikçe daha da belirgin bir hal alıyordu ve bittiğinde kahkahalarla gülmekten kendini alamadı.
“Ne?” dedi Yiğit. “Fıkra mı anlatırum ben sana?”
“Hayır ama…”
“Ama ne?”
“Duymak istemezsin”
“Söyle şunu.”
“Söylemesem daha iyi”
“Bence bu kadar konuştuktan sonra söylesen çok daha iyi.”
“Hayatımı riske atamam” diye güldü Enes.
“Emin ol bu şekilde daha çok risk alıyorsun.”
“Tamam ama kızmak yok.”
“Yok yok söyle.”
Enes sırıttı.
“Sen ondan hoşlanıyorsun” ...

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
28 Ağu 2009 12:52
usagi_836
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Kayıt: 03 Nis 2009
Mesajlar: 200
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 10

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
usagi_836
Beni Görmeye Alışın
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
güzel bi bölüm olmuş Gülücük Dağıtıyor Gülücük Dağıtıyor devamını bekliyorum Göz Kırpıyor Göz Kırpıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
28 Ağu 2009 23:05
Mavi Jüpiter Savaşçısı
Üye
Üye



Yaş: 36
Kayıt: 21 Tem 2009
Mesajlar: 72
Cinsiyet: Kız
Nerden: Bilgeliğin,Gizemliğin,Sezginin ve Bereketin Gezegeni: Jüpiter

Durumu: Çevrimdışı

Mavi Jüpiter Savaşçısı
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok Mutlu Yiğit kesin Enes'e kurbağılama daldı Çok Mutlu


Spoiler:

Spoiler:

PMM-SBJ
R.Y.K.
Düş Savaşçısı
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Ağu 2009 17:21
usagi_836
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Kayıt: 03 Nis 2009
Mesajlar: 200
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 10

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
usagi_836
Beni Görmeye Alışın
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
yeni bölüm yok muuu Soru Soru Soru

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Eyl 2009 14:19
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
yeni bölüm gelicek ama teknik bi arızadan ötürü gelemiyo:S ne yazıkki hikaye defterim şu an başka bi ilde kaldı ve geçiremiyorum ama en kısa zamanda halledilecek umarım...

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
12 Arl 2009 15:15
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
BÖLÜM Zarif)

Enes sırıttı.
“Sen ondan hoşlanıyorsun”
Yiğit'in ağzı açık kalmıştı.
'Ne?'
"Evet"
"Saçmalama" dedi Yiğit çabucak ve tok bir sesle.
"Bence öyle."
"Bencelerini kendine saklamayı öğretmediler mi sana?"
"Hani kızmak yoktu?"
"Gerektiğinde var. Bu olağanüstü hal oluyo"
"Ben 'bence' dedim"
"Nereden vardın o fikre peki?"
"E, seninle samimi olmak istemeyişisi bu kadar takman normal mi?"
Yiğit kıvırmaya çalıştı.
"Bilmem, bence normal. Yani bunun hoşlanmakla falan alakası yok. Sadece böyle tepkilere alışkın değilim ve galiba fazla hassasım."
Enes Yiğit'e imalı imalı bakmaya devam etti. O garip gülümsemesi gene belirmişti.
Yiğit:
"Tamam en azından şu an için birşey yok"dedi.
"Zaten bıraksam üç dakika sonra aşığım diyeceksin." dedi Enes eğlenerek.
"Herneyse kapat artık bu konuyu" dedi Yiğit yataktan kalkarken.
"Hey, nereye gidiyorsun?!" diye seslendi Enes şaşkınlıkla.
Yiğit hızlı bir şekilde üzerindeki t-shirtü sıyırıp omzuna attı ve:
"Duşa" diye yanıtladı Enes'i banyonun kapısını kapatırken.
Aslında bu bir kaçıştan başka birşey değildi. Onu düşünmekten kaçış...Aceleyle suyu açtı. Suyun başından akıp gitmesiyle düşüncelerinin de beynini boşaltmasıydı dileği...
***
Bölüm 9

Sinem bir kahkaha patlattı. Kızlar O'na dönüp bakınca susmaya çalıştı.
"Tamam, sadece komikti ve tutamadım işte." dedi kıkırdamaya devam ederek. "Yani ilk gelenler genellikle bunu yaşıyorlar ne de olsa."
"Tamam ya öylesine" dedi Sevde suratını asarak. "Yani sadece hoşlantı. Hoş çocuk, o kadar."
"Ah tabi.. Ona ne şüphe" dedi Burcu gözlerini irileştirip sahte bir şaşkınlık ifadesine bürünerek.
"Ne? Öyle ama."
"Öyle ama O sadece görünüşüyle acı çektirmeyi seven tiplerdendir. Doğru dürüst çıkmadı bile biriyle."
"Yaa " dedi Sevde şaşırmış bir yüzle. "Demek öyle. Ama daha senenin başından adı çıktı o Alev denen kızla."
"Eh" dedi Burcu alaycı bir tavırla. " Her sene böyle birileriyle adı çıkar ama hiçbiriyle ciddi birşey olduğunu görmedik dört yıdır."
"Peki..." dedi Sevde şüpheli bir ses tonuyla. "Enes?"
"Enes mi?" diye sordu Sinem. "Yiğit'in kankasını mı diyorsun?"
"Evet" diye cevapladı Sevde. Aklında binbir türlü düşünce geziyordu besbelli.
"O Elif'le çıkıyor" dedi Burcu hiç düşünmeden."Yiğit'in kardeşi yani.
"Yaa" dedi Sevde yavaşça. Hala daldığı alemden tam olarak çıkmış değildi."O'nu duymuştum. Şu kısa, siyah saçlı kız, değil mi?"
"Evet" dedi Sinem. "Neden öyle hoş birinin O'nun gibi saf bir kızla çıktığını anlamıyorum. Hem bence... O Yiğit'ten daha cazip."
"Daha mı cazip?" derken güldü Burcu elinde olmadan. "Nasıl yani?"
"Düşünsene Yiğit gibi duygusal değil, herşeyi kafasına takmıyor. Ve kesinlikle bu umursamaz ve havalı tavrı O'nu daha hoş gösteriyor."
Sinem biraz duraksadı ve "Tabi masum bir aşk istemiyorsan" diye ekledi.
"Kesinlikle" diyerek gülümsedi Sevde. Konuşmanın geri kalanını dinlememişti bile. Aklında onlarca fikir aynı anda dönüyordu ve bunlarla ilgilenmeyi kesinlikle düşünüyordu...

Bölüm 10!!!
Ter içinde uyandı. Ela gözlerini odanın duvarlarında gezdirdi. Ne diye böyle bir rüya görmüştü ki şimdi? Sarı sayfalı o defter neden aklına gelmişti?
Yaptığı şey tek kelimeyle iğrençti. Ama ne kadar hatırlamak istemese de yüzleşmek zorunda olduğu kesindi. Ve bunu bir an önce halletmesi gerekiyordu. Liseden kimseyle arası bozulmadan ayrılmak konusunda biraz daha düşünmesi gerekecek gibiydi. Enes'in açık kahverengi gözlerini yatağının tepesinde görünce irkildi.
"Ne-napıyosun sen?!" diyerek sıçradı yataktan.
"Hiçbir şey tabi ki" dedi Enes. "Ne zaman uyanacaksın diye bekliyordum."
"Uyandım işte"
Yiğit dalgın dalgın doğruldu. Aklı hala rüyasındaydı.
Enes aynanın karşısına geçip koyu kumral, neredeyse kaşlarına varacak kadar uzun düz saçlarını düzeltmeye başladı.
"Acaba biraz kabartsam mı...? Hmmm yok, belki de üst tarafı dikmeliyim. Hayır ya da..."
"Biraz doğal olmalısın" dedi Yiğit.
"Ne bu, kız mantığıyla mı düşünür oldun?"
"Hayır kız mantığı süslü olmaktır zaten."
"E,tabi.." diye homurdandı Enes. "Ama bunun o veya bu mantıkla ilgisi yok. Sonuçta herkezin bi tarzı var. Bu da..."
"Bak bir kız kardeşim var ve diğerlerini bilemiyorum pek ama Elif gerçekten de dediğim kriterlere uyan biri."
"Elif süslü değil ki" dedi Enes tok bir sesle.
Yiğit hayret dolu bakışlarını Enes'e dikti ve:
"Emin misin?" diye sorarcasına sırıttı. "Sana öyle göstermek istiyordur belki de. Çünkü seninle buluşmadan önce neler yaptığını ben biliyorum sonuçta."
""N'apıyo?" diye sordu Enes hevesle.
"Olmaz söylemem" dedi Yiğit gülerek.
"Hadi ama!" diye ısrar etti Enes.
"Yürü yürü geç kaldık" diye lafı değiştirdi Yiğit.
"Benim ders yok şimdi, tarih etütümüz var, salla"
"E benim kimya var ama" dedi Yiğit acı çeker gibi.
"O zaman koş"
Yiğit ters ters bakarak ortadan kayboldu. Enes bir süre daha aynada kendine baktı. Yüzü traş losyonu reklamlarındaki erkekleri andırıyordu. Onlarınki kadar güzeldi. Saçları düz ve hafif dağılmış bir haldeydi. Pencereden içeri giren güneş koyu kumral saçlarının arasında açık tonlar oluşturmuştu. Kusursuz fiziği ve uzun kirpikleri onu daha da çekici yapıyordu. Ama Enes, Yiğit gibi bunu takmayan biri değildi. Nasıl olduğunun farkındaydı ver çoğu zaman da bunu kullanırdı. Bir an Elif'i düşündü. Üç yıldır çıkıyorlardı. Hayatında hiçbir kızla bu kadar uzun çıkmamıştı. Zaten alışkın da değildi böyle uzun süreli ilişkilere ama Yiğit olunca işin içinde... Çekiniyordu. Hayatta ciddi manada önemsediği nadir şeylerden biriydi Yiğit'le olan arkadaşlığı. Ama galiba...
Neden sonra düşünmeyi bıraktı. Tabi tamamen değil. Sadece ara vermişti.Her zaman olduğu gibi...
Yiğit düşünceli adımlarla sırasına yaklaştı. Huzursuzlukla yerine oturdu. Dersin bir an önce bitmesini istiyordu. Bir an önce bitmesini ve gidip itiraf etmeyi...

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
18 Şub 2010 23:46
yngn
Sailor Moon Fan
Sailor Moon Fan



Yaş: 34
Kayıt: 13 Ksm 2009
Mesajlar: 292
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 3

Durumu: Çevrimdışı

yngn
Sailor Moon Fan
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
bu hikaye gerçektenn çok masumm yaa çok beğendim şimdi karakterleri ele almak gerekirse
bence alev henüz hoşlandıgnın farkında deil çünkü hala sinirlii.
enese gelince sanırımm artık eliften hoşlanmıo ama yiğiit yüzünden veya alışkanlıkları yüzünden bitiremio
yiğitin durumu ortada resmen.
yalnız ben bu sevde ve grubundan çekiniorum o kızlarda birşeyler varr.umarım enes ve elifin arasına girmezler.
alev&yiğit forever:)

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Şub 2010 0:29
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
Hehe Çok Mutlu Bakalım gircekler mi Çok Mutlu

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
19 Şub 2010 17:13
Sailor Star Fighter
Eternal Sailor Moon
Eternal Sailor Moon



Yaş: 29
Kayıt: 13 May 2009
Mesajlar: 2,601
Nerden: Eskişehir
Teşekkür: 249

Durumu: Çevrimdışı

Sailor Star Fighter
Eternal Sailor Moon
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
sabah sırf bunu okumak için okula geç kaldım ya Madde

ama süperdi Hayranlık Besliyor


Vinnie~
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
19 Şub 2010 17:15
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
sağol Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor çook yakında devamı gelcek Çok Mutlu hatta birazdan xD

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
19 Şub 2010 17:19
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
BÖLÜM 11


Bir an önce bitmesini ve itiraf etmeyi... O defterde yazılanlar değildi kendisini pişman hissetmesinin sebebi. Sevde'nin kendinden hoşlanması değildi sorun. Sorun bunu hazmedemeyişiydi. Böyle iğrenç bir davranışta bulunduğu için kendini affedemeyişi... Birinin günlüğünü izinsiz okumak... Hayatında işlediği en büyük suçlardan biriydi bu kendine göre.
O sırada zilin tiz sesi kulaklarında çınladı. Aslında sesin tiz olduğu falan da yoktu ama şu an herşey ters geliyordu Yiğit'e. Hızla çarpan kalbini susturmaya çalışarak seslendi:
"Sevde!"
Sevde dönüp ona baktı. Sınıf çok boştu ve bu en iyi fırsat gibi görünmüştü Yiğit'in gözüne. Sevde O'nun yanına yaklaştı ve:
"Birşey mi oldu?" diye sordu.
Yiğit biraz bocaladı.
"Evet, yani oldu. Ama birşey diye nitelemek bunu küçümsemek olur sanırım."
"Nasıl yani, ne demek bu?"
"Bak nereden başlasam bilmiyorum çünkü çok karmaşık..."
Yiğit duraksadı. Sevde mana veremediği sözlere karşı garip bir ifadeyle O'na bakıyordu. En sonunda Yiğit bir anda:
"Senin günlüğünün birazını okudum ama gerçekten çok üzgünüm. Biliyorum gerçekten çok aptalca ve iğrençti ama..."
"Ne?!" diye Yiğit'in cümlesinin içine daldı Sevde. "GÜNLÜĞÜMÜ MÜ OKUDUN?! Nasıl..."
"Hergün o kadar özenerek yazıyordun ki çok merak ettim. Yani hiç hoş olmadığını biliyorum. Neden yaptığımı da anlamıyorum. Ben böyle biri değilimdir ama sınıfta kimse yoktu ve o sıranın üzerinde öylece duruyordu. Sadece açıp yazına falan bakmak istemiştim..."
Yiğit derin bir nefes aldı. Söylemeyi becermişti ama özür dilemeyi becerebilmiş miydi bilmiyordu. Ya da özrünün kabul edilip edilmediğini...
Sözleri Sevde'nin midesine oturmuş gibiydi. Düşündükçe daha fena oluyordu. Yiğit günlüğünü okumuştu ve... Evet içinde her şey yazıyordu! Bu seneye dair herşey! O'na karşı hissettiği herşey... Her ne kadar isim geçmiyor olsa da kim olduğu ortadaydı işte. Yani okulun en popüleri denilince aklına başka kim gelecekti ki...
"Bak hepsini unuttum bile tamam mı?" dedi Yiğit aceleyle. "Sadece affettiğini söyle.."
Sevde hala şoktaydı. Bir iki adım geri çekildi. Sonra da aniden ardına dönüp hızla oradan uzaklaştı. Gözleri sulanmıştı ve elleri titriyordu. Nefes alıp almadığının farkında bile değildi. Hayatında bu kadar rezil olduğu bir an daha hatırlamıyordu. Önüne bile bakmıyordu neredeyse. Bu hal içinde okul kapısından çıkıp arka taraftaki çimenlerin olduğu tarafa doğru koştu. O hızla ve dikkatsizlikle birine çarptı. Kafasını kaldırdı. Enes'ti bu. Şaşkın şaşkın kendisine bakıyordu.
"İyi misin?"
Sevde o kadar sarsılmıştı ki olanları idrak edip O'na çarptığını farketmesi dahi uzun sürmüştü. Özür dilemek aklına gelmemişti.
"Ben..." dedi. Ne diyeceğini de bilmiyordu ki. "Şey... Sadece..."
"Sevde, iyi misin?" diye sordu Enes tekrar ve daha ciddi bir ses tonuyla.
"Evet, sayılır" dedi Sevde. Neden sonra aklına geldi ve "Özür dilerim önüme bakmıyordum." diye ekledi.
"Farkettim" diyerek güldü Enes.
Sevde bir anda gülmeye başladı. Neden ağlamıştı ki zaten? İçinde Yiğit mi yazıyordu? Hayır. Popülerlikse göreceli bir kavramdı...
"Şimdi iyiyim" dedi Sevde gözlerindeki yaşları silerek.
"Sevindim" dedi Enes okul binasına geri dönen Sevde'yi izlerken. Sonra omuz silkip yürümeine devam etti.
Sevde merdivenleri çıkarken kendini çok gururlu hissediyordu. Böyle birinden hoşlanmak bile hataydı...
Yiğit'in karşısına geçti ve:
"Orada bahsi geçen kişi sen değilsin tamam mı? Popülerlik falan diyo diye kendinsin sanma benim popülerim başka biri."
Yiğit'in "ta-tamam" diye kekelemesini duymayı dahi beklemeden arkasına dönüp gitti. Zaten Yiğit'in diyecek lafı da yoktu. Hem suçlu hem de güçlü olmak istemiyordu. Daha seneyi yarılayamadan dertler başını aşmıştı. Tüm bunların içinde bir de Öss ye bir ayın daha eksilmiş olduğunu farkedince derin bir "of" çekmek istedi. Ama ne derler... Başa gelen çekilirdi...
***

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
19 Şub 2010 18:06
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 12
“Vay Alev?” dedi Semih sırıtarak. “Dergi kapağı ha? Daha güzel pozlar verebilirdin değil mi?”
Diğer erkekler gülmeye başladı.
“Oğlum sen kızı cosmopolitan kapağında görmedin herhalde daha fazlasını bekleme.” Diye göndermede bulundular.
“Kesin artık sesinizi” dedi Alev. “Kazayla oldu o.”
“Kazayla!?” dedi Semih vurgulu bir ses tonuyla. “Vay be kızım ne safsın. Hangi erkek senin fotoğrafını kazayla çeker?”
Sonra sesini farklı bir tona bürüdü ve:
“Aaaa bakın kazayla bir 90-60-90 çekmişim!” diye dalga geçti. “Bence seni koruyacak bir sevgiliye ihtiyacın var, ha?” diye de ekledi imayla. “Yoksa daha ne pozlar çekerler kim bi-“
“Tamam Semih yeter ama!” dedi Alev elindeki kitapları sıraya sertçe koyarak.
“Ne varmış ki” dedi Semih Alev’in burnunun ucuna kadar gelerek.”Benimle çıksaydın O’nun kafasını kırardım.”
“Komiksin” dedi Alev tiksinir gibi. “Bunu gidip kendi sevgiline söyle.”
Ardından hızlı adımlarla sınıftan çıktı. Semih bunu vurgulamak için her fırsatta bir bahane bulurdu zaten. İlla ki çıkma teklifini farklı şekillerde yeniler dururdu. Tabi bu teklif O’na olan sevgisindenmiş gibi de değildi hiç…
…………..
“Sen emin misin?!”
Enes’in sesi oldukça yüksek çıkmıştı.
“Artık bi önemi yok çünkü şimdiden okulun yarısı duymuştur.” Dedi Yiğit kızarmış bir suratla.
“5 metre koymak o kadar basit değil biliyorsun. Siz çıkmıyorsunuz bile!”
“Biliyorum ama benim yüzümden incitilmesini istemiyorum.”
“Haha ne komik” dedi Enes yapmacık bir gülümseme ile. “Oğlum sen erkek misin yoksa kız mı? Bu kadar duygusal olma! Bırak kızı ne hali varsa görsün. Bu kadarı da senin suçun değildi sonuçta. Başına bela alacaksın sonra..”
“Alacağım bela O’nun için olsun boşversene…” dedi Yiğit mırıltıyla.
“Vaay uçmuşuz abi”
“Ne o birden değişiverdin? Kız lafı bu tarafa çekilince ilgini çekiyo bakıyorum da.”
“Eh..” dedi Enes kasıla kasıla. “Biliyorsun beni…”
“Bilmem mi…”
Hay bilmez olaydı. Bir gün bu huyu kendine dokunacak diye korkuyordu.
Bütün okul çalkalanırken haber çoktan Alev’e ulaşmıştı. Herkes Yiğit’in Alev için beş metre koymasından bahsediyordu. Beş metre olayı teorik olarak Alev’in yanına arkadaşlık dışı sebeplerle beş metreden fazla yaklaşmamaların için b ir uyarıydı. Pratikte ise kıza ilişmeyin gibi bir şey. Tabi ki kimse ciddi ciddi metre hesabı yapıyor değildi…
Alev hayretler içindeydi. Çünkü Yiğit’in O’nun için beş metre koyması büyük olasılıkla… O’nu sevdiğini gösterirdi! Tabi bu o kadar da kötü bir şey değildi. Hatta hiç kötü değildi. Okulun en hoş erkeklerinden biri tarafından sevilmek… Utanç verici olduğu kadar mükemmeldi de! Onunla yüz yüze gelmeyi hiç mi hiç istemiyordu. Gerçekten de çok utanıyordu. Ama istemediğinden değil. Belki bunu bir kez yense çok daha kolay olurdu ama o ilk çok zor olacak gibiydi…
Birşeyden ne kadar uzak kalmaya çalışırsanız o kadar çok yaklaşırsınız. Kaçtıkça kovalanmak gibi.
Alev de kaçmaya çalışıyordu şimdi. Bu düşüncelerle gözden uzak olacağını düşündüğü bir yerlere gitmek istedi. Bahçenin kuytu kısımlarından birine. Oraya doğru yürürken o ağacın altında Yiğit’le olan konuşmaları geldi aklına. Gülümsedi. Bir an her şey şaka gibi geldi. Ve o anda, uzakta, ağacın altında oturmuş kitaplarla oyalanan bir imkansızı gördü: Yiğit’i. Gerisingeri dönüp gitmek istedi. Ama bunu kasıtlı yaptığı çok belli olacaktı. Ondan kaçıyormuş gibi görünmek istemiyordu. Bu da O’nunla ilgilendiğini gösterirdi çünkü. O yüzden yolunu hafifçe saptırıp biraz daha uzağına oturdu. Kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. O’nun görüş alanında olmak bile…
“Şey…”
Düşünceleri yarıda kalmıştı. Yiğit’in yumuşak sesiyle irkildi. Açıkçası bunu beklemiyor da değildi. Başını kaldırıp yavaşça O’na doğru çevirdi. Yeşil gözlerini O’nunkilere dikip /ne var/ dercesine baktı.
“Ee, şey, duymuşsundur…” diye geveledi Yiğit. O da çok heyecanlı görünüyordu.
“Evet duydum” dedi Alev sesini normal tonda tutmaya çalışarak.
“Bak, Semih’in seninle uğraştığını duydum ve.. Bilirsin, sana kendimi affettireceğimi söylemiştim. Yani pek fazla.. Sana… İlişmemeleri için… Beş metre koymak… Evet bunu yapmak en mantıklısı gibi geldi!”
Alev biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Yani tüm bunlar sadece affettirme zırvası için miydi? Sevmek, hoşlanmak ya da onun gibi bir şey yok muydu? ‘Ne düşünüyorum ki ben’ dedi kendi kendine. ‘Bunun olamayacağını zaten biliyordum…’
O anda Yiğit Alev’in düşüncelerini okurcasına derin bir nefes aldı ve:
“Affettin mi?” diye sordu şüphe içinde. Alev’in utançtan kızarmış yanakları bir nevi cevap gibiydi zaten.
“Sanırım evet” dedi Alev kısık bir sesle bakışlarını yere dikerken. Yiğit bunu duyunca biraz olsun rahatlamıştı artık.
“Aslında biliyorsundur. Yani şeyi, çömler için bir alıştırma partisi yapılır her sene ve bu yıl biz düzenliyoruz…”
Yiğit yutkundu. Epey zorlanacak gibiydi.
“Genelde herkes eşiyle gelir. Yani tabii ki zorunluluktan değil ama yalnız giden olmaz pek..”
Sonunda bir anlığına cesaretini toplayan Yiğit, Alev’in oturduğu bankın önüne diz çöktü ve:
“Baloda eşim olur musun?” deyiverdi.
Yiğit’in her kelimesinde biraz daha açık kalan Alev’in ağzı şimdi tamamen açık kalmıştı. Söyleyecek tek kelime bulamıyordu. Herşey o kadar hızlı oluvermişti ki gerçek olup olmadığını ayırt edemiyordu.
“Şey…” dedi sonunda şaşkınlığını az da olsa kenara bırakarak. “Bu.. tam olarak ne demek?”
Yiğit daha da rahattı şimdi. En azından sesindeki heyecan kekelemesine sebep olmuyordu artık.
“Benimle baloya gelir misin? Demek. Ya da.. Koluma girip kavalyen olmana izin verir misin? Demek…”
“Yani.. Güzel olurdu..” dedi Alev. Neden sonra biraz sesli düşündüğünü fark edip kıpkırmızı oldu.
“Peki, bunu evet olarak kabul ediyorum” diye gülümsedi Yiğit. Ardından “Görüşürüz!” deyip koşarak oradan uzaklaştı.
Alev ise hala bir nebze gergindi. Kendini tamamen rahat hissedemiyordu. Nasıl hissedebilirdi ki? Az önce biri önünde diz çöküp kendisiyle partiye gelmesini istemiş ve kendisi de öyle veya böyle kabul etmişti ya da öyle görünmüştü, pek de bir fark yoktu. Hemen odasına gidip duşa attı kendini. Ne kadar çabalasa da bir yarısı sürekli O’nu düşünüyordu. O’nu, mükemmel yüzünü ve kalbine dokunan sözlerini…
Yiğit de Alev’den çok farklı bir halde değildi. Tarif edilemez bir heyecan duyuyordu içinde. Öyle ki bazen inanamasa da kendini O’nunla ilgili hayaller kurarken buluyordu. Ama buna en ufak bir itirazı yoktu. Öyle mutluydu ki… Bir gün buna pişman olacaksa bile umrunda değildi…

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
11 Nis 2010 17:52
Serena
Üye
Üye



Yaş: 34
Kayıt: 13 Hzr 2007
Mesajlar: 88
Cinsiyet: Kız

Durumu: Çevrimdışı

Serena
Üye
(SERENA) bir fen lisesi öyküsü(YENİ) Konu: Yanıt: (SERENA) bir fen lisesi öyküsü
Alıntıyla Cevap Gönder
13.BÖLÜM

Öğle yemeği saatinin bitmesine yalnızca on beş dakika kalmıştı ve yemekhanede hiç kimse kalmamıştı. En azından görünürde.
Enes kendi kendine küfürler savurarak merdivenlerden indi ve tepsisini aldı. Fen Lisesinde okuyup da Tm tercihi yapmaya karar verdiği zaman çok düşünmüş müydü? Hiç olmazsa mantıklı bir karar vermeye yetecek kadar bir süre? Hiç sanmıyordu. Madem böyle olacaktı, burada ne işi vardı ki? İlk başlarda derece falan diyordu ama o işin ucu da oldukça açıktı.. Okulda sayısalcı, dershanede ise eşit ağırlıkçıydı ve etütten dolayı da geç kalmıştı işte yemeğe.
Aceleden bir yere oturuverecekken, yemekhanenin bir köşesinde oturmuş yalnız başına yemek yiyen Sevde’yi gördü. Bir başına yemek yemektense birileriyle sohbet ederek bu işi yapmak, çok daha cazip göründü gözüne. Hele de böyle güzel ve çekici biriyle…
Hiç sormadan karşısına oturup:
“Afiyet olsun” dedi. Zaten hayır diyeceğini de sanmıyordu.
“Sana da” dedi Sevde baştan çıkaran bakışları ve gülümsemesiyle.
İlk birkaç dakika yemeklerine niçin bu kadar geç kaldıklarını birbirlerine anlatmakla ve çorbalarını kaşıklamakla geçti. Bir ara Enes:
“Şimdi daha iyi gibisin.” Dedi geçen günü ima ederek.
“Ah, evet” dedi Sevde umursamaz bir tavırla. “Zaten saçma bir şeydi. Neden ağladığımı bile hatırlamıyorum. Biz kızlar böyleyiz işte.” Diye güldü.
“Kimdi bakayım seni üzen?” diye sordu Enes ilgileniyor gibi yaparak.
“Boşver” dedi Sevde. Bu tepkisinin asıl sebebi Yiğit ve Enes’in yakın arkadaş olmalarıydı elbette.
“Sen bilirsin.” Dedi Enes. Aslında biraz bozulmuştu. Zaten istekleri olmadığında hep bozulurdu. O’na göre insanlar yeri gelince işe yarayacak şeylerdi. Özellikle de kızlar.
“Aslında…” dedi Sevde yavaşça. “Bir şeyi merak ediyorum.”
“Neymiş o?”
“Elif.”
Enes bir an duraksadı. Elif ile aralarındaki her şey tamamen açıktı. Neyi merak etmiş olabilirdi ki?
“Sor.”
“Yani…” diye söze başladı Sevde. “Senin, O’nun gibi birine ait olman beni şaşırtıyor.”
“Ait olmam mı?” diye afalladı Enes. “ Nasıl yani? Ben O’na aitmişim gibi mi görünüyor?”
“Evet” dedi Sevde hiç düşünmeden. “Öylesin. Duydum ki üç yıldır O’na bağlanıp kalmışsın.”
“Bu ilişkimizle alakalı bir şey” dedi Enes bozuntuya vermeden.
“Evet, ama… Yapma! Buna o kadar da istekli olmadığın gözlerinden okunuyor. Neden yapıyorsun ki bunu? Kabul edelim, sen tek bir kıza kalamayacak kadar iyisin. Özellikle de öyle sıradan bir tek kıza.” Dedi Sevde oturduğu yerden kalkarken. Sonra Enes’in kulağına yaklaştı ve:
“Bunu bir düşün” diye fısıldadı. Dudaklarının yakınlığı ve nefesinin verdiği o garip his, bir an için Enes’in kendinden geçmesine sebep oldu. Sonra birden aklına Elif ile geçirdiği o üç yılda kaybettikleri geldi. Olaya tarafsız bakılınca bunlar kaybedilmiş olarak değerlendirilmezdi ama Enes için kaybedilmişti. Sırf en yakın arkadaşının kardeşi diye hep belli bir mesafe koymak zorunda kalmıştı aralarına. Elini tutup ara sıra yanağından öpmekten başka şeyler hep sınırın ötesindeki şeyler olmuştu. Bir süre sonra duruma alışır gibi olmuştu ama şimdi… Bilmiyordu.
Yine düşünmeyi bıraktı. Böyle düşünüp durmaya devam ederse bir gün delireceğinden emindi.
“Sallaaa” dedi kendi kendine. “Nasılsa üniversiteye gidince her şey değişecek…”
Öyle olacaktı. Öyle olmalıydı. En azından umudu bu yöndeydi. Ve umudu şu an, her zamankinden daha istekliydi…



Yorumlarınızı bekliyorum...

---DEATH NOTE---デスノート
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
30 Nis 2010 8:48
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki
2. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 39 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız