Siyah Damla ~ Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Umarım beğenirsiniz.
Bölüm 1
Karanlığın içinde algıladığı tek şey seslerdi. Telaşlı ve korkmuş sesler... Hiçbir şey hissetmiyordu ama bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. İlk sorun neden hiçbir şey hissetmediğiydi? O bir insandı. Etraftaki telaştan kötü bir şey olduğunu anlamıştı. Bu durumda acı hissediyor olmalıydı. Ama yoktu. Sonra sesler uzaklaşmaya başladı. Sanki bir şey onları yutuyordu. Neydi acaba, diye düşündü. Artık ne önemi vardı ama? Bitmişti anlaşılan. Ruhu huzursuzdu. Bedeni ağır bir taş altında eziliyordu sanki... Sessizlik, büyüyüp bütün dünyasını yutarken, onun sesi düşlerini doldurmuştu... Birisi, güçlü kollarıyla onu hiçliğe doğru çekerken, o güzel sese tutunmaya çalışıyordu...
***
Kapalı gözlerinin ardındaki ışığı hissediyordu. Uzak bir yerde bir şeyler damlıyordu. Pıt, pıt, pıt... Hissizdi. Bitmiş olmalıydı. Peki bitecek olan neydi? Biraz düşündü. Keşke düşünmeseydi ama... Hatıraları su yüzüne çıkarken beraberinde büyük bir acıyı da getirmişti. Onun için en önemli olan şeyi kurtarmışken, kendisini kurtarmak için zamanı olmamıştı. Şimdiki belirsizlik bir korkuya yok açıyordu onun için. Ya o kurtulmuştu yada ikisi de ölmüştü. Hayır! Onun yaşadığından emindi. Bu yüzden rahatlamıştı. Gözlerini açma zamanı gelmişti artık.
Bilinmezliğe açmalıydı gözlerini. Ne bekleyeceğini bilmeden, ama aynı zamanda korkmadan açtı gözlerini. Ruhların oluşturduğu ışık seline gözlerini açtı. Tatlı bir heyecan ve korkulu bir bekleyiş eşliğinde ruhların arasına karışmak için ilk adımını attı...
Ama ona seslenen sesi hiç unutmadı...
"Axel..."
***
Denize bakarak sırıttı Elisa. Yaz tatili bitmek üzereydi ve o neredeyse bütün yazı bu kumsalda geçirmişti. Ailesi neden böyle yaptığını anlayamamış olsa da o biliyordu.
Okulda ortaya koyduğu sosyal ve güçlü kişiliği tamamen unutmuştu resmen. Ama umursamıyordu. Bu kumsalı sevmişti. Geri dönmek istemiyordu. Ama dönmek zorundaydı bunu biliyordu. Ait olduğu yere dönecekti. Yarın on beşinci yaşı sona eriyordu. Yarın büyük gündü. Tatlı Elisa, yarın ölüyordu. Saatine baktı.
18.28
Güneş ufukta neredeyse yok olmuştu. En fazla iki dakika daha, diye düşündü Elisa. Güneşin gitmesi için iki dakikası kalmıştı. Bir satine bir güneşe bakıyordu o sırada.
18.29
Bir dakika daha...
Ve, 18.30!
Saati 18.30'u vurduğunda ve güneş ufukta kaybolduğunda, Elisa donup kaldı. Cehennem, diye düşündü. Bu cehennem olmalıydı.
Su yerine kan akan nefret dolu nehirler, öfke dolu ruhlar, acı ve gözyaşına karışmıştı. Ölümün elleriyle kirlenmişti burası. Belki Cennetti bir zamanlar... Melekler uçar, kahkahalar yükselirdi belki buradan. Ama artık gitmişti. Şimdi sadece acı çığlıkları vardı burada...
Cennetin, Cehenneme dönüşmesini acıyla izledi Elisa...
***
Karanlığın içinde algıladığı tek şey seslerdi. Telaşlı ve korkmuş sesler... Hiçbir şey hissetmiyordu ama bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. İlk sorun neden hiçbir şey hissetmediğiydi? O bir insandı. Etraftaki telaştan kötü bir şey olduğunu anlamıştı. Bu durumda acı hissediyor olmalıydı. Ama yoktu. Sonra sesler uzaklaşmaya başladı. Sanki bir şey onları yutuyordu. Neydi acaba, diye düşündü. Artık ne önemi vardı ama? Bitmişti anlaşılan. Ruhu huzursuzdu. Bedeni ağır bir taş altında eziliyordu sanki... Sessizlik, büyüyüp bütün dünyasını yutarken, onun sesi düşlerini doldurmuştu... Birisi, güçlü kollarıyla onu hiçliğe doğru çekerken, o güzel sese tutunmaya çalışıyordu...
***
Kapalı gözlerinin ardındaki ışığı hissediyordu. Uzak bir yerde bir şeyler damlıyordu. Pıt, pıt, pıt... Hissizdi. Bitmiş olmalıydı. Peki bitecek olan neydi? Biraz düşündü. Keşke düşünmeseydi ama... Hatıraları su yüzüne çıkarken beraberinde büyük bir acıyı da getirmişti. Onun için en önemli olan şeyi kurtarmışken, kendisini kurtarmak için zamanı olmamıştı. Şimdiki belirsizlik bir korkuya yok açıyordu onun için. Ya o kurtulmuştu yada ikisi de ölmüştü. Hayır! Onun yaşadığından emindi. Bu yüzden rahatlamıştı. Gözlerini açma zamanı gelmişti artık.
Bilinmezliğe açmalıydı gözlerini. Ne bekleyeceğini bilmeden, ama aynı zamanda korkmadan açtı gözlerini. Ruhların oluşturduğu ışık seline gözlerini açtı. Tatlı bir heyecan ve korkulu bir bekleyiş eşliğinde ruhların arasına karışmak için ilk adımını attı...
Ama ona seslenen sesi hiç unutmadı...
"Axel..."
***
Denize bakarak sırıttı Elisa. Yaz tatili bitmek üzereydi ve o neredeyse bütün yazı bu kumsalda geçirmişti. Ailesi neden böyle yaptığını anlayamamış olsa da o biliyordu.
Okulda ortaya koyduğu sosyal ve güçlü kişiliği tamamen unutmuştu resmen. Ama umursamıyordu. Bu kumsalı sevmişti. Geri dönmek istemiyordu. Ama dönmek zorundaydı bunu biliyordu. Ait olduğu yere dönecekti. Yarın on beşinci yaşı sona eriyordu. Yarın büyük gündü. Tatlı Elisa, yarın ölüyordu. Saatine baktı.
18.28
Güneş ufukta neredeyse yok olmuştu. En fazla iki dakika daha, diye düşündü Elisa. Güneşin gitmesi için iki dakikası kalmıştı. Bir satine bir güneşe bakıyordu o sırada.
18.29
Bir dakika daha...
Ve, 18.30!
Saati 18.30'u vurduğunda ve güneş ufukta kaybolduğunda, Elisa donup kaldı. Cehennem, diye düşündü. Bu cehennem olmalıydı.
Su yerine kan akan nefret dolu nehirler, öfke dolu ruhlar, acı ve gözyaşına karışmıştı. Ölümün elleriyle kirlenmişti burası. Belki Cennetti bir zamanlar... Melekler uçar, kahkahalar yükselirdi belki buradan. Ama artık gitmişti. Şimdi sadece acı çığlıkları vardı burada...
Cennetin, Cehenneme dönüşmesini acıyla izledi Elisa...
***

senin şu kavramsal,soyut varlıkları ve özllikle duyguları betimleme tarzına hastayım. bu ara bi haruka~ nın anlatımına bi de seninkine takılmış bulunuyorum. ama eğer,bunu da diğeri gibi yarım bırakma girişimleriyle doldurursan elimden çekeceğin var.
beklenti içinde klasik lafımı söyleyip kaçıyorum efenim:
*takipçinim
*
beklenti içinde klasik lafımı söyleyip kaçıyorum efenim:
*takipçinim

Çok Yanlışım.

oha ! bildiğin fanfic okudum ben. o.o hemde ekranın içine girmiş bi şekilde.
bilerek,isteyerek bana fanfic okuttun.!:D teşekkür ederim,gerçekten.:)
çook beğendim hatta feci beğendim.cümleleri çok güzel kullanmışsın.
ama çok kısa olmuş bu bölüm bitti 1 dakkada :D yeni bölüm daha uzun olsunn.
bende takipçinimm. :3 ve halen şoklardayım. fanfic okudummm*.*
bilerek,isteyerek bana fanfic okuttun.!:D teşekkür ederim,gerçekten.:)
çook beğendim hatta feci beğendim.cümleleri çok güzel kullanmışsın.
ama çok kısa olmuş bu bölüm bitti 1 dakkada :D yeni bölüm daha uzun olsunn.
bende takipçinimm. :3 ve halen şoklardayım. fanfic okudummm*.*
Forumdan ayrılıyorum hadi kalın sağlıcakla...

Vay be işte klasik "Irmak" fanfici
Her zamanki gibi harika bir anlatımın var Irmakchi
Gerçekten de soyut şeyleri anlatman çok ustaca
Ben de Hatice gibi bir senin anlatımına bir de Damla (Haruka~)nın anlatımına ölüyorum bitiyorum yerlerde sürünüyorum
İkinizin de geleceği parlak yani benden söylemesi
Neyse fazla uzatmadan yeni bölümü beklediğimi söylemeliyim sanırım







Neyse fazla uzatmadan yeni bölümü beklediğimi söylemeliyim sanırım


*rol tanrısı*~Aslıı^m.

Spoiler:

Öncelikle hepinize teşekkür ederim ^^
Yarım bırakma niyetinde değilim ve inanın bu hikayenin nereye gideceği konusunda en ufak bir fikrim yok yani hiçbir plan falan yok kafamda her şey olabilir o yüzden gerçekten her şey olabilir.
Şimdi sanırım asıl soru şu, neden bu kadar kısa?
Bölümleri ben öylesine karalıyorum. Kendi bilgisayarım gelmedi henüz o yüzden nete de giremiyorum. Şimdilik affınıza sığınarak devamını ekliyorum ^^'
Bölüm İki
Yıkım'ın gücü inanılmazdı. Öyle büyük bir hızla yok etmişti ki her şeyi... Elisa şaşkına dönmüştü.
Yaşadığı acı inanılmazdı. Sanki biri onu canlı canlı yakıyordu. Ama yine de izlemeye devam etti. Gözlerini ayıramadı o manzaradan. Kaçan, acı içinde haykıran ruhlar... Hepsini hissediyordu Elisa. Her birinin acısını, korkusunu hissediyordu. Ruhlar sessiz çığlıklar atarken, Elisa da dizlerinin üstüne çöktü. Acıya daha fazla dayanamamıştı. Etraf sessizdi. Güneş çoktan batmıştı. Herkes, bütün insanlar evlerindeydi. Yardım isteyebileceği kimse kalmamıştı. Kalbi acının soğuk ateşiyle dağlanmış, onu her saniye o cehenneme sürüklüyordu. Ve biri fısıldıyordu. Sessiz çığlıklar içinde bu fısıltı o kadar netti ki...
'Başkasının kaderini yaşadın. Sana ait olmayan bir güçle hayat buldun. Bütün bunlar senin yüzünden oldu. Tanrı senin yeminin değil, barışın oğluna aitti.'
Elisa'nın kalbi yerinden sökülürken, fısıltı o kadar net o kadar ürkütücü ve o kadar gerçekti ki... Direnmekten vazgeçti. Gözleri yaşlarla ıslanmış, cehenneme doğru yol alırken, o çağ dışı fısıltının tam zıttı, güçlü ve kararlı bir ses ona doğru seslendi.
' Elisa, ölmüş olsam bile kader iplerini örüyor. Cehennem bizim için açılıyor. Sevginin karşılığı ölümse, dilerim nefretin kurtarsın bizi...'
***
Lanet olsun! Anlamışlardı! Eski dünyada yaşayanlar anlamıştı! Şimdi ne olacaktı peki? Onu cehenneme mi yollayacaklardı? Yoksa ona yaşam gücü verip Elisa ile yer mi değiştirmeye zorlayacaklardı? Lanet olsun! Iki türlü de berbat bir durumdu!
Volta atmaya devam etti Axel. Ne yapacağını bilmeden ölüler diyarında dolaşan, aslında tam olarak ölmemiş bir ruhtu o. Görevi korumaktı. Ama yalnış zamanda yalnış kişiyi korumuştu. Ondan uzak durmalıydı. Ama bunu yapamamıştı. Bu yüzden her şeyden vazgeçmişti. Hayatından bile... Ama pişman mıydı? Hayır. Asla! Elisa ile yaşadığı hiçbir şeyden pişman olmazdı. Asıl onun hayatına henüz girmediği şeylerden, o zamanlar yaşadıklarından dolayı pişmandı. Cennet, cehenneme dönüşüyor o ikisi için açılıyordu. Gücünün kalan son kırıntılarıyla bir kez daha ona seslendi.
' Elisa, ölmüş olsam bile kader iplerini örüyor. Cehennem bizim için açılıyor. Sevginin karşılığı ölümse, dilerim nefretin kurtarsın bizi...'
***
Kısa olduğu için üzgünüm ^^' Hemen devamını getirmeye başlıyorum ^^'
Yarım bırakma niyetinde değilim ve inanın bu hikayenin nereye gideceği konusunda en ufak bir fikrim yok yani hiçbir plan falan yok kafamda her şey olabilir o yüzden gerçekten her şey olabilir.
Şimdi sanırım asıl soru şu, neden bu kadar kısa?
Bölümleri ben öylesine karalıyorum. Kendi bilgisayarım gelmedi henüz o yüzden nete de giremiyorum. Şimdilik affınıza sığınarak devamını ekliyorum ^^'
Yıkım'ın gücü inanılmazdı. Öyle büyük bir hızla yok etmişti ki her şeyi... Elisa şaşkına dönmüştü.
Yaşadığı acı inanılmazdı. Sanki biri onu canlı canlı yakıyordu. Ama yine de izlemeye devam etti. Gözlerini ayıramadı o manzaradan. Kaçan, acı içinde haykıran ruhlar... Hepsini hissediyordu Elisa. Her birinin acısını, korkusunu hissediyordu. Ruhlar sessiz çığlıklar atarken, Elisa da dizlerinin üstüne çöktü. Acıya daha fazla dayanamamıştı. Etraf sessizdi. Güneş çoktan batmıştı. Herkes, bütün insanlar evlerindeydi. Yardım isteyebileceği kimse kalmamıştı. Kalbi acının soğuk ateşiyle dağlanmış, onu her saniye o cehenneme sürüklüyordu. Ve biri fısıldıyordu. Sessiz çığlıklar içinde bu fısıltı o kadar netti ki...
'Başkasının kaderini yaşadın. Sana ait olmayan bir güçle hayat buldun. Bütün bunlar senin yüzünden oldu. Tanrı senin yeminin değil, barışın oğluna aitti.'
Elisa'nın kalbi yerinden sökülürken, fısıltı o kadar net o kadar ürkütücü ve o kadar gerçekti ki... Direnmekten vazgeçti. Gözleri yaşlarla ıslanmış, cehenneme doğru yol alırken, o çağ dışı fısıltının tam zıttı, güçlü ve kararlı bir ses ona doğru seslendi.
' Elisa, ölmüş olsam bile kader iplerini örüyor. Cehennem bizim için açılıyor. Sevginin karşılığı ölümse, dilerim nefretin kurtarsın bizi...'
***
Lanet olsun! Anlamışlardı! Eski dünyada yaşayanlar anlamıştı! Şimdi ne olacaktı peki? Onu cehenneme mi yollayacaklardı? Yoksa ona yaşam gücü verip Elisa ile yer mi değiştirmeye zorlayacaklardı? Lanet olsun! Iki türlü de berbat bir durumdu!
Volta atmaya devam etti Axel. Ne yapacağını bilmeden ölüler diyarında dolaşan, aslında tam olarak ölmemiş bir ruhtu o. Görevi korumaktı. Ama yalnış zamanda yalnış kişiyi korumuştu. Ondan uzak durmalıydı. Ama bunu yapamamıştı. Bu yüzden her şeyden vazgeçmişti. Hayatından bile... Ama pişman mıydı? Hayır. Asla! Elisa ile yaşadığı hiçbir şeyden pişman olmazdı. Asıl onun hayatına henüz girmediği şeylerden, o zamanlar yaşadıklarından dolayı pişmandı. Cennet, cehenneme dönüşüyor o ikisi için açılıyordu. Gücünün kalan son kırıntılarıyla bir kez daha ona seslendi.
' Elisa, ölmüş olsam bile kader iplerini örüyor. Cehennem bizim için açılıyor. Sevginin karşılığı ölümse, dilerim nefretin kurtarsın bizi...'
***
Kısa olduğu için üzgünüm ^^' Hemen devamını getirmeye başlıyorum ^^'
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Hotaru_Usagi
Vay vay vayy
Şimdi bir şey anlamadım pek ama ileride süper olacak gibi
*_* Tarzı çok cızelmiş hikayenin ba-yıl-dım! Devamını hemencecik istiyorum
Aslınd akısa olması daha iyi sanki. okumaya üşenmiyorum en azından asdf
Neyse uzatmadan devaaam




Neyse uzatmadan devaaam


*rol tanrısı*~Aslıı^m.

Spoiler:


Güneş yerini tamamen Dolunay'a bıraktığında Elisa tamamen tükenmişti. Cehennemin ruhlarıyla bütünleşmişti adeta. Ama canını asıl yakan şey duyduklarıydı. Çağ dışı bir fısıltı, adeta bir çığlık gibiydi. Acı dinmeden hemen önce duyduğu şey ise daha gerçekti. Bir anı, geçmişinin bir parçası, benliğinin en önemli parçasıydı o güçlü ses... Ama hatırlamıyordu. Geçmişine dair bildiği tek şey daha önce bir kez ölümün yanından döndüğüydü. Nasıl kurtulduğunu bilmiyordu. Kimse bilmiyordu. Ama uyandığında uzaklarda bambaşka bir ceset görür gibiydi. Herkes başına toplanmıştı. Ama o güne ve öncesine dair hatırladığı hiçbir şey yoktu. Gri bir perdeydi o geçmiş. Elinde kalan, bir kolye, korkunç bir acı ve asla ona dönmeyecek olan bir geçmiş oldu...
***
'Hey, Axel! Hadi yakala beni,'
Gülerek koşuyordu. Axel'in hatıralarında bile hala göz kamaştırıcı, hala ışık saçıyordu. Gözleri heyecandan iri iriydi. Yanakları al al olmuştu. Onu son görüşü ve en güzel anısıydı. Ne zaman bu görünüşünü hatırlasa kalbi çarpardı Axel'in. Bu yüzden ölüme terk edemezdi onu. Bu yüzden kendi kaderini onunkiyle değiştirmişti. Kader Tanrıçalarına bu yüzden yalvarmış, Hades'e teslim olmayı bu yüzden kabul etmişti.
Ama Hades kurnazdı. Axel'in Kader Tanrıçalarıyla yaptığı anlaşmayı fark etmiş, Elysium'u yok ederek bütün ölüler diyarını Tartaros'a dönüştürmüştü. Bütün ölüler sonsuza dek acıya mahkum edilmişti. Elysium'u eski haline döndürecek tek şey, gerçek bir fedakarlıktı... Elisa'nın fedakarlığı....
***



Hatice tatlım fedakarlıklar acı verici olur. Ama Hades'e kabahat bulma. Axel ve Elisa yanlış kaderleri yaşıyorlar. Ölmesi gereken kişi Elisa idi. Bu yüzden ya Axel'in Elisa ile yer değiştirmesi lazım, ya da Axel bütün bir cenneti cehenneme dönüşmeye mahkum kılacak...
OleSea, beğenmene sevindim. Yeni bölümü kısa da olsa yazmaya başlıyorum.
OleSea, beğenmene sevindim. Yeni bölümü kısa da olsa yazmaya başlıyorum.


Axel, ateş bürüyen korulukta volta atmaya devam ediyordu. Elisa'nın fedakarlık yapmasına izin veremezdi! Yasaklı aşkını ölüme mahkum edemezdi ve kendisi de onun olmadığı bir dünyada yaşayamazdı zaten. Her şeyi Elisa için yapmıştı. Sadece Elisa için... O an Tamara'yı hatırladı. Birlikte olduğu sevgilisi Tamara.... Ama ona hiçbir şey ifade etmemişti. Alisa'nın yaydığı çekim gücü Tamara da yoktu. Ya da Axel umursamıyordu. Zaten Tamara da onu pek umursamazdı. Aralarında ufak bir anlaşma vardı. İkisininde birer kılıfa ihtiyacı vardı ve bunu iş çerçevesinde yürütürlerdi. Aslında Axel bir aralar Tamara'dan gerçekten hoşlanmıştı. Ta ki Elisa'nın gözlerine bakana kadar... O gözler onu esir almıştı sanki... Kalbinin durduğunu hissediyordu. Kader denen şeye ilk defa o an inanmıştı Axel.
Ne derdi Elisa, karanlık gecelerde deniz kıyısında oturdukları zaman?
"Kaderlerimiz yıldızlarda yazılı. Buna inan. Ölsek bile sen daima benim kaderim olacaksın. Ve bir gün kaderlerimiz artık bir hareket ettiğinde aynı yerde olacağız... Buna inan Axel..."
İnanıyorum Elisa! Kaderlerimiz hiç ayrılmadı biliyorum! Seni görmek istiyorum Elisa... Beni yıldızlarda yazılı olan kaderimizin dışında bırakma, diye düşündü Axel. Hisleri çığlık çığlığa; kalbi gümbür gümbürdü. İşte o an yağmur başladı. Koruluğun ateşini durduran, ince ince yağan sicim gibi yatıştırıcı bir yağmurdu...
Ve gözlerinin önünde belirdi Elisa. Hala hatırladığı gibi, iyi ve mutlu.
"Axel," diye fısıldadı. "Canım yanıyordu.... Sonra sen... Neden gittin Axel? Neden beni bıraktın?.."
Axel koşup Elisa'nın ellerini tutmaya çabaladı ama tuttuğu şey sadece bir boşluktu. Elisa gerçekten orada değildi...
"Gitmeyi istemedim! Seni bırakmayı istemedim! Sana söz veriyorum Elisa! Kaderlerimiz tekrar kesişecek ve seni yine bulacağım..." Elisa'nın solgun görüntüsü iyice tükenip kaybolmaya yüz tuttuğunda, Axel bir kez daha haykırdı.
"Asla unutma Elisa! Aramızdaki bağ asla yok olmayacak! Seni seviyorum..!"
***
"Elisa! Elisa!"
Hala kalbinin sancıdığını hissediyordu Elisa. Puslu geceye, göz kapakları titreyerek aralanırken dudaklarından bir isim döküldü.
"Axel..."
Zihninde onunla konuşan sesle, onu gerçeğe çeken ses o kadar farklıydı ki Elisa'nın boğazında bir şeyler düğümlendi o an için.
"Elisa? İyi misin?" Onu sarsarak gerçeğe getiren kişi komşusu Tamara'ydı. Gözleri ve sesi o kadar uyumluydu ki Elisa gülümsedi.
"Evet, elbette. Sadece..." Sustu. Ne diyebilirdi ki? 'Evet, iyiyim Tamara sadece rüyamda eski ölü sevgilinle konuşuyordum,' diyemezdi ki...
Olanları anımsamaya çalıştı. Evet. Hepsini hatırlıyordu. Güneşin batışından Axel'i görene kadar geçen bütün süreyi anımsıyordu hemde. Oluk oluk içine akan acı, çağ dışı fısıltı ve her şeye son veren huzurlu dingin ses... Elisa o sesi nerede duysa tanırdı. Ona her zaman yıldızlı gökyüzünü hatırlatırdı bu ses... Axel'in sesi. Birkaç gün önce ölen koruyucusu, şövalyesi olarak bildiği adam...
"Ben iyiyim Tamara. Yorgundum. Uyuya kalmışım." sakince gülümsedi ve Tamara'nın inanmasını bekledi. Tamara'nın yüzünün gevşemesi sadece bir saniye aldı. Evet. Elisa istediğinde oldukça ikna edici olabiliyordu.
"Yemeğe bekliyoruz seni Elisa. Ben önden gideyim. Sen kendini toparla. Güneş batmak üzere" Tamara gülümsedi ve ayağa kalkıp eve doğru yürüdü.
Elisa o an fark etti. Güneş batmak üzere... Ama bu imkansızdı. Yoksa cehennem hiç açılmamış mıydı? Elisa bütün kalbiyle bunların hayal olmaması için dua etti. Axel'i sadece hayal etmiş olmamalıydı...
***
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Hotaru_Usagi

Hotaru_Usagi yazmış:
Beğenmene çok sevindim ^^
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Hotaru_Usagi
1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 21 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |