TAN_GEL Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj


bir solukta okudum hikayeyi gizemli bi fanfic çok beğendim
takipteyim
kalemine sağlık tange 



"ilk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın... (C.S.)"
>funnylife<
yenielmakurdu

>funnylife<
yenielmakurdu


hikaye çok güzel, sürükleyici ve heyecanlı
ama açıkçası şurayı pek anlayamadım ..."Gis�in de yetenekleyini bana verir. Yani Gis�in yetenekleyinden biyi de ölümün suyuna sahip olmasından kaynaklanan biy ölüm sonucu Sıy, hayatını kaybetmiş oldu."
şu yetenek olayını bana bi açıklar mısın?

ama açıkçası şurayı pek anlayamadım ..."Gis�in de yetenekleyini bana verir. Yani Gis�in yetenekleyinden biyi de ölümün suyuna sahip olmasından kaynaklanan biy ölüm sonucu Sıy, hayatını kaybetmiş oldu."
şu yetenek olayını bana bi açıklar mısın?

aşk o *-* kimse beni bu adamın 30 yaşında olduğuna inandıramaz XD özellikle de kaspiyan rolündeyken u.u
Ben Barnes iz lav *-*

By İrma *-*

hotaru-tomoe yazmış:
Bayram tatili dolayısı ile cevap veremedim kusura bakma. Köye gitmiştim ki orada da tahmin edileceği gibi internet yok

Şimdi orası hikayede değinecek aslında ama illa açıklama yapmak gerekirse tek diyebileceğim şey şu; Ölen Giz'in kanı ölüme sebep olacak bir güce sahip. Yani Ölümün Suyu deniliyor. Bu sebepten dolayı bütün kötülükler bu suyun peşinde. Özellikle de Şeytan Yakuza. Neden? Çünkü...
Hikayede değinileceği için daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim ama bu hikayeye alternatif bir senaryo yazdığım bir hikaye var. Adı Müthiş İkili. O hikayeyi okursan en azından bir şeyler anlayabileceğini umuyorum o yüzden.


KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR



Yarın devamı geliyor arkadaşlar. Sanırım biri idare eder demiş. Heh bari biraz daha çalışmam gerektiğimi söylemek de çok güzel bir olay çünkü kendimi biliyorum sonuçta.
Tan: İlhami Bey, söyleyin şimdi ne yazmam gerekir.
İlhami: .......
Tan: İlhami Bey? -_-'
Bir kaç gün sonra;
???: Kızım.
Tan: Aaaa İlhami Bey.
İlhami: Bana adımla birlikte bey diye hitap etmekten vazgeçsen diyorum. -_-'
Tan: Ama neden İlhami Bey?
İlhami:
Salak ben senin babanım, baban. Görmüyor musun?
Tan: Evet ama sen... sen öldükten sonra benim için artık İlham Perim oldun ki, öyle değil mi?
İlhami: Ulan öldükten sonra iş değişir mi ki? GERİZEKALI.
Tan:
Ben seni bir kerem kendim için özel olarak ayırdım.
İlhami:
Öyle mi?
Nasıl yani?
Tan: Şöyle anlatayım. Sen öldükten sonra kendimi sensiz hissetmemek için -sen ölmeden önce- dua edip durdum ve ondan sonra sen de benim istediğim zaman ya da sen istediğin zaman yanı başımızda olmamız için Tanrı bu duamı kabul etmiş oldu.
İlhami:
hmmm anlıyorum.
SON
TanGel'den bir kıssa.

Tan: İlhami Bey, söyleyin şimdi ne yazmam gerekir.
İlhami: .......
Tan: İlhami Bey? -_-'
Bir kaç gün sonra;
???: Kızım.
Tan: Aaaa İlhami Bey.
İlhami: Bana adımla birlikte bey diye hitap etmekten vazgeçsen diyorum. -_-'
Tan: Ama neden İlhami Bey?
İlhami:

Tan: Evet ama sen... sen öldükten sonra benim için artık İlham Perim oldun ki, öyle değil mi?
İlhami: Ulan öldükten sonra iş değişir mi ki? GERİZEKALI.

Tan:


İlhami:



Tan: Şöyle anlatayım. Sen öldükten sonra kendimi sensiz hissetmemek için -sen ölmeden önce- dua edip durdum ve ondan sonra sen de benim istediğim zaman ya da sen istediğin zaman yanı başımızda olmamız için Tanrı bu duamı kabul etmiş oldu.




İlhami:


SON
TanGel'den bir kıssa.


KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR

Saatler sonra
TanGel ve AcıGiz, küçük bir kulubede ve etrafı koruma kalkanı ile çevrili şöminenin yanında ısınıyorlardır. Daha doğrusu AcıGiz ısınıyordur ve de mışıl mışıl uyumuştur.
TanGel, AcıGiz’e bakakalırken binbir çeşit düşünceler geçmektedir aklından. En önemlisi kendisine bu kadar bağlanan AcıGiz’in sevgisine ne diyeceğini bilemiyordur. Hakkında en çok bilgiye sahip olmuş olan bu küçük kızın kendisinden “neden korkmuyor” ya da “neden nefret etmiyor” düşünceleri dolup taşıyordur. Hatta binbir şeye bile bu küçük kız şahit olmuştur. İşte bu düşünceler neredeyse TanGel’in delirircesine aklını kaybetmesini sağlıyor ama tam o sırada AcıGiz’in o güzelim yüzündeki gülümseyişi ve gözlerindeki en masum bakışları TanGel’in düşüncelerine düşüyordur ve o zaman yüreği dağlanırken durgun bir suya dönüşür oluyor.
TanGel bunu hep merak etmiştir.
TanGel: Senin ölmene izin veremem çünkü sen benim gerçekten Kalbimin Anahtarısın. Eğer sen ölürsen senden başka kimsenin o kapının ardına girmesine izin vermem. Onun için yarattığım bu boyutta kalman gerekecek ancak büyüdüğünde biliyorum ki benim yanımda olup benimle birlikte...
- Ona senin yanında olmasına izin ver TanGel.
TanGel: Sen kimsin?
- İçindeki SES. Tanıyamadın mı?
TanGel, bu durumda yutkunmuştur. Ne diyebileceğini bilmiyordur.
- TanGel, AcıGiz’in seninle gelmesine izin vermeden önce onu kendin gibi yetiştir ama içindeki saflığı kaybetmeden... Tıpkı senin içindeki o saflık gitmediği gibi...
TanGel: Onun ölmesine izin veremem. Çünkü o benim için...
- Bana inan ve biliyorsun. Sen sınanan bir canlısın. Bir şey daha onun için gelen en büyük rakibi geliyor. Şimdilik bu kadar.
TanGel: Dur. Gitme. Ne olur.
AcıGiz sese uyanır ve bakışlarını TanGel’e doğrultur. TanGel’in arkası dönüktür.
TanGel: Neden gitme dedimse!? ‘kendi kendine konuşur’
AcıGiz gerinirken ses çıkarınca TanGel, AcıGiz’e döner. Gözlerinde bir kararlılık vardır. AcıGiz bu duruma şaşırmış olsa da anlamıştır. Bu gözler “artık eğitim görmenin zamanı geldi demektir” bakışlarıdır.
AcıGiz ayağa kalkar ve “ben hazırım” nidaları ile cevap vermiştir. Ve o sabah TanGel’in AcıGiz’e bir savaşçının ya da bir dövüşçünün hatta samuray ve ninja olmanın bedellerini öğretmek için ilk zorlu sınavını vermek için sabahı bekleyedurur.
Sabah olur ve AcıGiz, TanGel’in de söylediği gibi kalın bir tahtaya yumruğu ile vuruyordur. Ancak her vurduğunda acıyor ve elini tutuyordur. AcıGiz’in yüzü eksimiş bir şekilde TanGel’e bakmaktadır ama TanGel’in yüzünde bir acıma ya da merhamet yoktur. Böylelikle AcıGiz’in TanGel’e olan sevgisi yüzünden buna katlanmak zorunda kalır çünkü biliyor ki bunu kendi iyiliği için yapıyordur.
Tam yumruğunu tahtaya vuracakken bir el yumruğunu tutar ve bu elin sahibi TanGel’dir.
TanGel: AcıGiz, henüz küçük olmana rağmen sorgusuz sualsiz her şekilde, her şeye katlandığını biliyorum. Bu yüzden şu tahtaya vururken bedeninin gücünü değil de ruhunun gücünü kullanarak vurmanı istiyorum. Bana olan sevgini kullan ve ona göre bu tahtaya vur. En önemlisi kendi içindeki güce inan ki...
AcıGiz, ağlamaklı olur, dayanamayıp TanGel’e sarılır. Ve TanGel’in gözlerinden yaşlar akmasına sebep olan o cümleleri söyler.
AcıGiz: Basımı ve gözyaslayımı göösüne gömmem ne ilk olacak ne de son sünkü sen benim ilk acıym deyil son da olmayacak. Sen benim en büük acıym olacaksın.
İşte o an TanGel, AcıGiz’e karşılık veremez çünkü bugüne kadar kendisinden nefret etmemiş olsa da en azından acı çektirdiğini anlar. Her şeye rağmen AcıGiz’in kendisini kalpten daima seveceğini anlamıştır.
Aylar Sonra
AcıGiz, çabuk öğrenirken fiziksel ve ruhsal olarak kendini tatmin edercesine içindeki gerçek gücü de keşfetmeye başlar. Keşfettikçe yüzündeki kendine olan güveni artar ama bunu asla dile getirmez.
TanGel’in kendisine gösterdiği zorlu sınavlardan olan;
Tahtaya vurarak, dağa çıkarak, soğuk suda durarak, ateşe dayanarak hem gücünü hem de dayanıklılığını artırması en çok istediği şeylerdir AcıGiz’in ama sevgisiz olmak onun hiç istemediği bir şeydir. O an TanGel ona tek başına olmanın zorluk derecesini öğretirken aklında tutması gereken şeyleri de söyler.
Aradan 1 yıl geçer ve TanGel, AcıGiz’e sadece dövüşmeyi değil mantıklı davranıp aklını nasıl çalıştırabileceğini öğretmiştir. Ve daha da önemlisi karşısındaki kişinin kendi zayıflığından nasıl yararlanıp ona karşı yenilebileceğini ya da bu zayıflığından nasıl bir güç elde edebileceğini de öğretmiştir.
TanGel’in şaşırdığı nokta 1 yılda bütün bunları nasıl başarabildiğidir. Gerçi neler olduğunu bilmektedir ama AcıGiz’in oldu olası müthiş derecede bir zekası ve buna ilaveten de sevgisi olunca biraz endişe duymadan da edemiyordur. Çünkü bu zeka ve sevgiyi kontrol edemezse kendisi için asla ama asla iyi bir sonuç olmayacaktır. Zaten Şeytan Yakuza’nın da amacı böyle birinin TanGel’i yenmesini istemesidir ancak annesi ve babası da biliyor ki hiç kimse TanGel'deki bu güce karşı çıkamaz ancak tek biri dışında o da TanGel’in ta kendisidir. Ya da ruh ikizi.
TanGel: <AcıGiz, bu kadar yeter. Biraz dinlenebilirsin. İn aşağı.>
AcıGiz: <Peki, geliyoyum.>
TanGel ve AcıGiz, telepati yolu ile konuştuktan hemen sonra AcıGiz, dağdan hızlıca kayarcasına inmeye başlar. O kadar ustalaşmıştır ki ne kadar düz olsa da inmenin yolunu öğrenmiştir.
Ve çok uzun sürmeden 1 dakika içinde TanGel’in yanına varmıştır. Bu da TanGel’in her ihtimale karşı tetikte olması gerektiğini söylediği içindir.
TanGel: İyi iş AcıGiz. Dediklerimi hiç unutmuyorsun.
AcıGiz: Elbette.
Şimdi sıra AcıGiz ile TanGel’in dövüşmesine gelir. TanGel’in eğitirken en son yaptığı şey kendisi ile dövüşmesi gerektiği.
AcıGiz: Bundan emin misin?
TanGel: Sence emin olmasaydım bunu sana söyleyebilir miydim?
AcıGiz: Haklısın.
TanGel: Şimdi iyi dinle. Sen benden fiziksel olarak henüz gelişmiş ya da büyümüş değilsin ancak bunu kendine avantaj olarak kullanmalısın. Unutma; gücünü değil aklını kullan, tamam mı?
AcıGiz: Tamam.
TanGel: Bir şey daha söyleyeyim. Bundan sonra sana yeni adınla sesleneceğim.
AcıGiz: Yeni adımla mı?
TanGel: Evet. Senin bir geçmişin var ama bunu öğrenmek için beni şaşırtman yeterli olacak.
AcıGiz: -_-‘
TanGel ile AcıGiz dövüşmeye hazır duruma geçerler. Birbirlerinin gözlerine bakmaktadırlar ve bir an geçmişlerine geri dönerler.
TanGel, geçmişinde bu kızı tam öldürecek iken öldürmemiş aksine ona bakmaya yükümlü hale gelmişti. Bunu merak ederken AcıGiz de kendi geçmişindeki olayları ve TanGel’in şeytan ve melek tarafını görmüş yani neredeyse en acımasız, en merhametli TanGel’i kendi gözleri ile görmüştü ki TanGel’den neden nefret etmiyordu. AcıGiz’in kendisine sorduğu tek şeydi bu. Ama bunu çözebilmenin tek yolu TanGel ile birlikte ya dövüşmek ya da onun yanında kalıp seyahat ederek öğreneceğini seziyordu. Acaba hangi yolla bu cevabı bulacaktı?
Artık TanGel ile AcıGiz şimdiye bakmalı ve birbirlerindeki bu sevginin ne anlama geldiğini bilmeliydiler. Sır ve Giz ise onları uzaktan izliyorlardı.
TanGel ve AcıGiz, küçük bir kulubede ve etrafı koruma kalkanı ile çevrili şöminenin yanında ısınıyorlardır. Daha doğrusu AcıGiz ısınıyordur ve de mışıl mışıl uyumuştur.
TanGel, AcıGiz’e bakakalırken binbir çeşit düşünceler geçmektedir aklından. En önemlisi kendisine bu kadar bağlanan AcıGiz’in sevgisine ne diyeceğini bilemiyordur. Hakkında en çok bilgiye sahip olmuş olan bu küçük kızın kendisinden “neden korkmuyor” ya da “neden nefret etmiyor” düşünceleri dolup taşıyordur. Hatta binbir şeye bile bu küçük kız şahit olmuştur. İşte bu düşünceler neredeyse TanGel’in delirircesine aklını kaybetmesini sağlıyor ama tam o sırada AcıGiz’in o güzelim yüzündeki gülümseyişi ve gözlerindeki en masum bakışları TanGel’in düşüncelerine düşüyordur ve o zaman yüreği dağlanırken durgun bir suya dönüşür oluyor.
TanGel bunu hep merak etmiştir.
TanGel: Senin ölmene izin veremem çünkü sen benim gerçekten Kalbimin Anahtarısın. Eğer sen ölürsen senden başka kimsenin o kapının ardına girmesine izin vermem. Onun için yarattığım bu boyutta kalman gerekecek ancak büyüdüğünde biliyorum ki benim yanımda olup benimle birlikte...
- Ona senin yanında olmasına izin ver TanGel.
TanGel: Sen kimsin?
- İçindeki SES. Tanıyamadın mı?
TanGel, bu durumda yutkunmuştur. Ne diyebileceğini bilmiyordur.
- TanGel, AcıGiz’in seninle gelmesine izin vermeden önce onu kendin gibi yetiştir ama içindeki saflığı kaybetmeden... Tıpkı senin içindeki o saflık gitmediği gibi...
TanGel: Onun ölmesine izin veremem. Çünkü o benim için...
- Bana inan ve biliyorsun. Sen sınanan bir canlısın. Bir şey daha onun için gelen en büyük rakibi geliyor. Şimdilik bu kadar.
TanGel: Dur. Gitme. Ne olur.
AcıGiz sese uyanır ve bakışlarını TanGel’e doğrultur. TanGel’in arkası dönüktür.
TanGel: Neden gitme dedimse!? ‘kendi kendine konuşur’
AcıGiz gerinirken ses çıkarınca TanGel, AcıGiz’e döner. Gözlerinde bir kararlılık vardır. AcıGiz bu duruma şaşırmış olsa da anlamıştır. Bu gözler “artık eğitim görmenin zamanı geldi demektir” bakışlarıdır.
AcıGiz ayağa kalkar ve “ben hazırım” nidaları ile cevap vermiştir. Ve o sabah TanGel’in AcıGiz’e bir savaşçının ya da bir dövüşçünün hatta samuray ve ninja olmanın bedellerini öğretmek için ilk zorlu sınavını vermek için sabahı bekleyedurur.
Sabah olur ve AcıGiz, TanGel’in de söylediği gibi kalın bir tahtaya yumruğu ile vuruyordur. Ancak her vurduğunda acıyor ve elini tutuyordur. AcıGiz’in yüzü eksimiş bir şekilde TanGel’e bakmaktadır ama TanGel’in yüzünde bir acıma ya da merhamet yoktur. Böylelikle AcıGiz’in TanGel’e olan sevgisi yüzünden buna katlanmak zorunda kalır çünkü biliyor ki bunu kendi iyiliği için yapıyordur.
Tam yumruğunu tahtaya vuracakken bir el yumruğunu tutar ve bu elin sahibi TanGel’dir.
TanGel: AcıGiz, henüz küçük olmana rağmen sorgusuz sualsiz her şekilde, her şeye katlandığını biliyorum. Bu yüzden şu tahtaya vururken bedeninin gücünü değil de ruhunun gücünü kullanarak vurmanı istiyorum. Bana olan sevgini kullan ve ona göre bu tahtaya vur. En önemlisi kendi içindeki güce inan ki...
AcıGiz, ağlamaklı olur, dayanamayıp TanGel’e sarılır. Ve TanGel’in gözlerinden yaşlar akmasına sebep olan o cümleleri söyler.
AcıGiz: Basımı ve gözyaslayımı göösüne gömmem ne ilk olacak ne de son sünkü sen benim ilk acıym deyil son da olmayacak. Sen benim en büük acıym olacaksın.
İşte o an TanGel, AcıGiz’e karşılık veremez çünkü bugüne kadar kendisinden nefret etmemiş olsa da en azından acı çektirdiğini anlar. Her şeye rağmen AcıGiz’in kendisini kalpten daima seveceğini anlamıştır.
Aylar Sonra
AcıGiz, çabuk öğrenirken fiziksel ve ruhsal olarak kendini tatmin edercesine içindeki gerçek gücü de keşfetmeye başlar. Keşfettikçe yüzündeki kendine olan güveni artar ama bunu asla dile getirmez.
TanGel’in kendisine gösterdiği zorlu sınavlardan olan;
Tahtaya vurarak, dağa çıkarak, soğuk suda durarak, ateşe dayanarak hem gücünü hem de dayanıklılığını artırması en çok istediği şeylerdir AcıGiz’in ama sevgisiz olmak onun hiç istemediği bir şeydir. O an TanGel ona tek başına olmanın zorluk derecesini öğretirken aklında tutması gereken şeyleri de söyler.
Aradan 1 yıl geçer ve TanGel, AcıGiz’e sadece dövüşmeyi değil mantıklı davranıp aklını nasıl çalıştırabileceğini öğretmiştir. Ve daha da önemlisi karşısındaki kişinin kendi zayıflığından nasıl yararlanıp ona karşı yenilebileceğini ya da bu zayıflığından nasıl bir güç elde edebileceğini de öğretmiştir.
TanGel’in şaşırdığı nokta 1 yılda bütün bunları nasıl başarabildiğidir. Gerçi neler olduğunu bilmektedir ama AcıGiz’in oldu olası müthiş derecede bir zekası ve buna ilaveten de sevgisi olunca biraz endişe duymadan da edemiyordur. Çünkü bu zeka ve sevgiyi kontrol edemezse kendisi için asla ama asla iyi bir sonuç olmayacaktır. Zaten Şeytan Yakuza’nın da amacı böyle birinin TanGel’i yenmesini istemesidir ancak annesi ve babası da biliyor ki hiç kimse TanGel'deki bu güce karşı çıkamaz ancak tek biri dışında o da TanGel’in ta kendisidir. Ya da ruh ikizi.
TanGel: <AcıGiz, bu kadar yeter. Biraz dinlenebilirsin. İn aşağı.>
AcıGiz: <Peki, geliyoyum.>
TanGel ve AcıGiz, telepati yolu ile konuştuktan hemen sonra AcıGiz, dağdan hızlıca kayarcasına inmeye başlar. O kadar ustalaşmıştır ki ne kadar düz olsa da inmenin yolunu öğrenmiştir.
Ve çok uzun sürmeden 1 dakika içinde TanGel’in yanına varmıştır. Bu da TanGel’in her ihtimale karşı tetikte olması gerektiğini söylediği içindir.
TanGel: İyi iş AcıGiz. Dediklerimi hiç unutmuyorsun.
AcıGiz: Elbette.

Şimdi sıra AcıGiz ile TanGel’in dövüşmesine gelir. TanGel’in eğitirken en son yaptığı şey kendisi ile dövüşmesi gerektiği.
AcıGiz: Bundan emin misin?
TanGel: Sence emin olmasaydım bunu sana söyleyebilir miydim?
AcıGiz: Haklısın.

TanGel: Şimdi iyi dinle. Sen benden fiziksel olarak henüz gelişmiş ya da büyümüş değilsin ancak bunu kendine avantaj olarak kullanmalısın. Unutma; gücünü değil aklını kullan, tamam mı?
AcıGiz: Tamam.

TanGel: Bir şey daha söyleyeyim. Bundan sonra sana yeni adınla sesleneceğim.
AcıGiz: Yeni adımla mı?
TanGel: Evet. Senin bir geçmişin var ama bunu öğrenmek için beni şaşırtman yeterli olacak.

AcıGiz: -_-‘
TanGel ile AcıGiz dövüşmeye hazır duruma geçerler. Birbirlerinin gözlerine bakmaktadırlar ve bir an geçmişlerine geri dönerler.
TanGel, geçmişinde bu kızı tam öldürecek iken öldürmemiş aksine ona bakmaya yükümlü hale gelmişti. Bunu merak ederken AcıGiz de kendi geçmişindeki olayları ve TanGel’in şeytan ve melek tarafını görmüş yani neredeyse en acımasız, en merhametli TanGel’i kendi gözleri ile görmüştü ki TanGel’den neden nefret etmiyordu. AcıGiz’in kendisine sorduğu tek şeydi bu. Ama bunu çözebilmenin tek yolu TanGel ile birlikte ya dövüşmek ya da onun yanında kalıp seyahat ederek öğreneceğini seziyordu. Acaba hangi yolla bu cevabı bulacaktı?
Artık TanGel ile AcıGiz şimdiye bakmalı ve birbirlerindeki bu sevginin ne anlama geldiğini bilmeliydiler. Sır ve Giz ise onları uzaktan izliyorlardı.

KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR



IŞIK HÜZMESİ
TanGel ve AcıGiz, hazır durumda beklerken aniden ikisi de aynı anda hareket ederek yumruk sallar. Yumrukları karşılaşırken birden bir kaç saniyeliğine göz göze gelirler. O an AcıGiz bu karşılaşmadan en azından TanGel’in gücüne dayanabileceğini düşünürken birden hızlıca onu bir şeyin ittiğini hisseder ve o itiş ile geriye doğru fırlar. Kayaya çarpar çarpmaz dengesini sağlayarak AcıGiz, kendi izinin kayada çıkmasını izleyen TanGel ise bu duruma içten içe gülümser.
Eğer bu çarpmada refleks olarak dengesini sağlamamış olsaydı AcıGiz kesinlikle kayaların altında kalacağını biliyordu.
Fakat bu güç AcıGiz’i son derece korkutur. Çünkü TanGel’in kendisine yapmayacağını düşünmüştür ve bu konuda da yanılır.
TanGel: Henüz benim yanımda savaşmaya hazır değilsin AcıGiz. Hazır olduğunu göstermen gerekiyor bana. HADİİİİ, GERÇEK GÜCÜNÜ GÖSTER BANA.
TanGel birden bire değişmeye başlar ve bu değişim tabiki Altan olmasıydı. Bu durumda AcıGiz iyice şaşırarak öfke ve acı ile kendini kaybeder.
TanGel biliyordu ki AcıGiz’in en zayıf noktası TanGel’in ona acımasız davranması idi. Ve TanGel’in düşündüğü de doğruydu.
AcıGiz’in öfke ve acı ile kendi içinde ki gücün debreşmesine izin vermiş, TanGel’e mümkün olduğunca denk olmak istemiştir. İçindeki gücü kontrol edemez bir süre ve TanGel’e bütün gücü ile saldırmaya başlar. TanGel ise her bir darbeye kolaylıkla savuşturuyordur ancak şaşırdığı nokta karşısında artık gerçek AcıGiz yoktur. Kendini kaybetmiş biri vardı karşısında. Ki bu durum işte onu çok endişelendirir ve bir de AcıGiz’deki fiziksel değişimi görünce daha da endişelenir.
Kız, TanGel gibi değişim geçirmektedir. Bu değişimin görünümü ise bir Mesuda’ya benziyordur. Bunun yanında tabi bir de Ejder’in gücü vardır.
TanGel: Kahretsin. Daha fazla dayanamayacağım. >:/
TanGel, AcıGiz’e ışık hızı ile saldırır ve bunun ardından da hemen ortadan kaybolur ancak bu kaybolma onun gölgesi olmaktır. Yani arkasındadır.
Bir an AcıGiz durumu anlayamaz. TanGel’i aramaktadır. Göremez ancak tam arkasında olduğunu düşünürken TanGel havaya sıçrayarak AcıGiz’in ona bakmasını sağlar ki o an ışık hızı ile onu ayakları altında toprağa gömer. Tabi AcıGiz’e zarar vermeden...
TanGel’in bu karşılığı tabii ki büyük bir ışığın yavaş yavaş büyümesi ile bütün bir dünyayı sarmasına sebep olur. Bu ışık gözleri kör edercesine o kadar parlaktır ki.
Uzak diyarlardan bunu gezgin bir adam hisseder ve görür. İşte bu ışığın kimden ya da neden ortaya çıktığını anlar. İçi acı ile dolu olsa da bu tanıdık ışığı görmek içini bir nebze rahatlatmıştır. Artık görevinin bir bölümü olan kendi kılıcının yeni sahibinin kim olması gerektiğini biliyordur. Çünkü yıllardır kılıcını kime vermesi gerektiğini bilmeyen ve bunun için uzun ve zorlu yollara katlanmış olan bu gezgin sonunda muradına ermişti. Yalnız bu ışığın sahibini iyi tanıyorsa buna tereddüt edecek ama sonunda kabul edeceğini biliyordur.
AcıGiz yerde sırt üstü baygın bir şekilde yatıyordursun TanGel, ona endişeli gözleri ile bakmaktadır. Biliyor ki uyanması zaman alacaktı. TanGel’in AcıGiz’e uyguladığı teknik öldürücü idi fakat TanGel bu tekniğini ters yönde de çalıştırmasını öğrenmişti. Özellikle ergenlik çağında iken ve kendisine bir çok yararı olduğunu bildiği, saygı duyduğu Ölümün Fedaisi’nden...
O an AcıGiz’e bakarken arkasından yaklaşan biri olur. Bu yaklaşan kişi kendisine seslenir. Sesi kulaklarında çınlıyor gibi derinden gelirken gittikçe yükselerek belirginleşiyordu.
???: TanGel, sana söyleyeceğim şeyi iyi dinle. Bu kızın peşinde. Onu korumak yerine neden?
TanGel: Bilmiyorum Mikane. Bilmiyorum.
Amazon: Kızım, onu üzme. Çünkü sana kara sevdalı biri. Seni bir anne ya da abla gözü ile hatta tapıyor da diyebilirim. Bunun için onu koru çünkü yakında onun için gelecekler.
TanGel: Onun için gelecekler mi? Ne zaman?
Amazon: Bilmiyorum ama pek yakında olabilir.
TanGel: Neden geliyorlar ki?
Amazon: İnsanlığı AcıGiz’in gücünü kullanarak yoketmek için.
Çok yakında gerisi de gelecek. Merak etmeyin siz
TanGel ve AcıGiz, hazır durumda beklerken aniden ikisi de aynı anda hareket ederek yumruk sallar. Yumrukları karşılaşırken birden bir kaç saniyeliğine göz göze gelirler. O an AcıGiz bu karşılaşmadan en azından TanGel’in gücüne dayanabileceğini düşünürken birden hızlıca onu bir şeyin ittiğini hisseder ve o itiş ile geriye doğru fırlar. Kayaya çarpar çarpmaz dengesini sağlayarak AcıGiz, kendi izinin kayada çıkmasını izleyen TanGel ise bu duruma içten içe gülümser.
Eğer bu çarpmada refleks olarak dengesini sağlamamış olsaydı AcıGiz kesinlikle kayaların altında kalacağını biliyordu.
Fakat bu güç AcıGiz’i son derece korkutur. Çünkü TanGel’in kendisine yapmayacağını düşünmüştür ve bu konuda da yanılır.
TanGel: Henüz benim yanımda savaşmaya hazır değilsin AcıGiz. Hazır olduğunu göstermen gerekiyor bana. HADİİİİ, GERÇEK GÜCÜNÜ GÖSTER BANA.
TanGel birden bire değişmeye başlar ve bu değişim tabiki Altan olmasıydı. Bu durumda AcıGiz iyice şaşırarak öfke ve acı ile kendini kaybeder.
TanGel biliyordu ki AcıGiz’in en zayıf noktası TanGel’in ona acımasız davranması idi. Ve TanGel’in düşündüğü de doğruydu.
AcıGiz’in öfke ve acı ile kendi içinde ki gücün debreşmesine izin vermiş, TanGel’e mümkün olduğunca denk olmak istemiştir. İçindeki gücü kontrol edemez bir süre ve TanGel’e bütün gücü ile saldırmaya başlar. TanGel ise her bir darbeye kolaylıkla savuşturuyordur ancak şaşırdığı nokta karşısında artık gerçek AcıGiz yoktur. Kendini kaybetmiş biri vardı karşısında. Ki bu durum işte onu çok endişelendirir ve bir de AcıGiz’deki fiziksel değişimi görünce daha da endişelenir.
Kız, TanGel gibi değişim geçirmektedir. Bu değişimin görünümü ise bir Mesuda’ya benziyordur. Bunun yanında tabi bir de Ejder’in gücü vardır.
TanGel: Kahretsin. Daha fazla dayanamayacağım. >:/
TanGel, AcıGiz’e ışık hızı ile saldırır ve bunun ardından da hemen ortadan kaybolur ancak bu kaybolma onun gölgesi olmaktır. Yani arkasındadır.
Bir an AcıGiz durumu anlayamaz. TanGel’i aramaktadır. Göremez ancak tam arkasında olduğunu düşünürken TanGel havaya sıçrayarak AcıGiz’in ona bakmasını sağlar ki o an ışık hızı ile onu ayakları altında toprağa gömer. Tabi AcıGiz’e zarar vermeden...
TanGel’in bu karşılığı tabii ki büyük bir ışığın yavaş yavaş büyümesi ile bütün bir dünyayı sarmasına sebep olur. Bu ışık gözleri kör edercesine o kadar parlaktır ki.
Uzak diyarlardan bunu gezgin bir adam hisseder ve görür. İşte bu ışığın kimden ya da neden ortaya çıktığını anlar. İçi acı ile dolu olsa da bu tanıdık ışığı görmek içini bir nebze rahatlatmıştır. Artık görevinin bir bölümü olan kendi kılıcının yeni sahibinin kim olması gerektiğini biliyordur. Çünkü yıllardır kılıcını kime vermesi gerektiğini bilmeyen ve bunun için uzun ve zorlu yollara katlanmış olan bu gezgin sonunda muradına ermişti. Yalnız bu ışığın sahibini iyi tanıyorsa buna tereddüt edecek ama sonunda kabul edeceğini biliyordur.
AcıGiz yerde sırt üstü baygın bir şekilde yatıyordursun TanGel, ona endişeli gözleri ile bakmaktadır. Biliyor ki uyanması zaman alacaktı. TanGel’in AcıGiz’e uyguladığı teknik öldürücü idi fakat TanGel bu tekniğini ters yönde de çalıştırmasını öğrenmişti. Özellikle ergenlik çağında iken ve kendisine bir çok yararı olduğunu bildiği, saygı duyduğu Ölümün Fedaisi’nden...
O an AcıGiz’e bakarken arkasından yaklaşan biri olur. Bu yaklaşan kişi kendisine seslenir. Sesi kulaklarında çınlıyor gibi derinden gelirken gittikçe yükselerek belirginleşiyordu.
???: TanGel, sana söyleyeceğim şeyi iyi dinle. Bu kızın peşinde. Onu korumak yerine neden?
TanGel: Bilmiyorum Mikane. Bilmiyorum.
Amazon: Kızım, onu üzme. Çünkü sana kara sevdalı biri. Seni bir anne ya da abla gözü ile hatta tapıyor da diyebilirim. Bunun için onu koru çünkü yakında onun için gelecekler.
TanGel: Onun için gelecekler mi? Ne zaman?
Amazon: Bilmiyorum ama pek yakında olabilir.
TanGel: Neden geliyorlar ki?

Amazon: İnsanlığı AcıGiz’in gücünü kullanarak yoketmek için.
Çok yakında gerisi de gelecek. Merak etmeyin siz


KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR




2. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 31 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |