hani insan ölmeden önce hayatı gözlerinin önünden geçer ya kraliçe serentyye de işte bunlar oldu. ilk önce gözlerinin önüne gelen annesiyle yaptığı uzun konuşmalar oldu. sonra da berily ile tanışması. ne kadarda iyi anlaşmışlardı. şimdi olanlarsa herşeyi ne kadar tuhaflaştırıyordu. berilye bir şeyler olmuş olmalı dedi kendi kendine. ellerin boğazını daha fazla sıktığını farkedince herşey bitti dedi kendi kendine. gözleri karanlığa uzanırken bir anda parlak bir ışık belirdi önünde. plüton savaşçısı elinde gümüş bir kristal tutuyordu ve kraliçenin tam önünde duruyordu. kraliçe plütonu görünce şaşırmadı çünkü o ölümün bekçisiydi. herşey bitti değilmi plüton dedi kraliçe serentiy plütona. plüton yüzünde buruk bir gülümsemeyle üzgünüm kraliçem ne yazık ki her şey yeni başlıyor dedi. elinde tuttuğu gümüş kristali kraliçeye uzatarak kraliçem bu kristal sayesinde herşeyi değiştirebilirsiniz dedi. serentyi uzanıp plütonun uzattığı kristali avucuna aldı. şaşkınlıkla kristale bakıyordu. bumu herşeyi değiştirecek olan şey dedi kraliçe. plüton evet efendim dedi ve kristalin gücünü açıklamaya başladı.
bu kristal dedi üç savaşçının masumiyeti sonucu oluştu. bu kristali kullanarak iyi sonuçlarda elde edebilirsiniz kötü sonuçlarda. biz dış gezegen savaşçıları savaşa katılamadık çünkü gümüş kristali oluşturmaya çalışıyorduk. ve oluşturdukta. kraliçe serentyi duyduklarım doğruysa o zaman uranüs ve neptün yanii...
plüton kraliçenin sözünü tamamladı: evet efendim öldüler. kötülüğü mühürleyebilmek için. onun için lütfen berilyi yenin kraliçem dedi plüton. kraliçe kristali iyice sıktı. ondaki gücü hissedebiliyordu. onları yeneceğim dedi. onlara ayın muhteşiem gücünü göstereceğim. plüton kraliçenin sözleri üzerine o zaman sizi ölüm vadisine gitmeden hayata geri döndüreceğim efendim dedi. kraliçe ama bunu yaparsan öleceğini biliyorsun değilmi diye fısıldadı sesi titriyordu. plüton biliyorum efendim dedi.
asasını ileri doğru sallayarak daha önce başlamış olduğu zaman ruhlarını çağırarak kraliçeyi hayata geri döndürdü.
berily kraliçeyi öldürdüğünden emin olunca onu yere fırlattı ve diğer gezegen kraliçeleriyle savaşmaya başladı. onlarıda öldürdükten sonra ona engel olacak hiç kimse kalmayacaktı.
elindeki sarmaşık asasını merküre doğru sallayarak ölüm fısıltısı diye bağırdı. merkür olduğu yere yığıldı canı çoktan çıkmıştı. ve diğer kraliçelerde aynı şekilde öldü hiç birinin gücü berilye yetmiyordu. zaten zayıflamış olan bedenleri savaşa dayanamadı. berily şeytani kahkahasını koyverdi. o gülerken kraliçe serentyi yerden kalktı. kraliçenin yerden kalktığını görünce bu nasıl olabilir diye bağırdı.
kraliçe bu sevgiyle olur dedi berily'e.
elindeki gümüş kristali yeni ay asasına takarak güçlerini birleştirdi. gümüş kristal yeni ay asasındaki yerini bulunca parlamaya başladı. yeni ay asasını berilye doğru tutarak kraliçe ayın iyileştirici gücü harekete geççç diye bağırdı.
gümüş kristal içinde sakladığı gücü açığa çıkararak gümüş bir toz bulutu oluşturdu. ve ayın bütün yüzeyini kapladı. berily acı bir feryat bıraktı dudaklarının arasından. berily in bedeni kıvranarak yere yığıldı.
kraliçe kalan gücüyle yeni ay asasını tekrar kullanmak için kaldırdı.
kendi kendine berily şeytani bir güç tarafından hapsedilmiş bir şans daha olmalı dedi . gözlerinden yaşlar yağmur gibi akıyordu. bütün arkadaşları ölmüştü. yeni ay asasını sallayarak ayın muhteşem parıltısı harekete geç diye bağırdı ve kalan gücünüde kraliçelerin ruhlarını kurtarabilmek için harcadı. onun ruhu zaten prensesin bedeninde can bulacaktı. tabii yeni bir kişilikle. kraliçe sadece diğer gezegen kraliçelerini kurtarmakla kalmadı berilyede yeni bir beden verdi. gelecekte dedi herşey daha farklı olacak. ve yere yığıldı. bütün gücü tükenmişti.
sırtı kalın mermer sütunun üzerindeydi.
elinde ılık bir sıcaklık hissedince bunun luna olduğunu farketti sadık hizmetkarı luna ve artemis hala yaşıyorlardı. kristalin kalan son gücüyle luna ve artemisi birer kediye dönüştürerek onları yeniden kurulmak için gümüş kristalle can verdiği dünyaya gönderdi.
gelecekte bir zamanda herşeyin daha iyi olmasını diliyordu.
bedeni yokluğa karıştı. onu rahatlatan tek şey arkadaşlarının yeni bir hayatının olacağıydı.
kraliçe serentynin ölümüyle ay dünyaya sadece tek bir yönünü göstermeye başladı. büyük ay çölünü. gümüş hanedanlık bir daha başka canlı tarafından görülemeyecekti.

üçüncü bölümde bitti umarım kafanızdaki soru işaretleri ortadan kalkar bundan sonra asl hikayeyei yazmaya başlıyacağım giriş bölü
mü bitmiş bulunuyor

hani insan ölmeden önce hayatı gözlerinin önünden geçer ya kraliçe serentyye de işte bunlar oldu. ilk önce gözlerinin önüne gelen annesiyle yaptığı uzun konuşmalar oldu. sonra da berily ile tanışması. ne kadarda iyi anlaşmışlardı. şimdi olanlarsa herşeyi ne kadar tuhaflaştırıyordu. berilye bir şeyler olmuş olmalı dedi kendi kendine. ellerin boğazını daha fazla sıktığını farkedince herşey bitti dedi kendi kendine. gözleri karanlığa uzanırken bir anda parlak bir ışık belirdi önünde. plüton savaşçısı elinde gümüş bir kristal tutuyordu ve kraliçenin tam önünde duruyordu. kraliçe plütonu görünce şaşırmadı çünkü o ölümün bekçisiydi. herşey bitti değilmi plüton dedi kraliçe serentiy plütona. plüton yüzünde buruk bir gülümsemeyle üzgünüm kraliçem ne yazık ki her şey yeni başlıyor dedi. elinde tuttuğu gümüş kristali kraliçeye uzatarak kraliçem bu kristal sayesinde herşeyi değiştirebilirsiniz dedi. serentyi uzanıp plütonun uzattığı kristali avucuna aldı. şaşkınlıkla kristale bakıyordu. bumu herşeyi değiştirecek olan şey dedi kraliçe. plüton evet efendim dedi ve kristalin gücünü açıklamaya başladı.
bu kristal dedi üç savaşçının masumiyeti sonucu oluştu. bu kristali kullanarak iyi sonuçlarda elde edebilirsiniz kötü sonuçlarda. biz dış gezegen savaşçıları savaşa katılamadık çünkü gümüş kristali oluşturmaya çalışıyorduk. ve oluşturdukta. kraliçe serentyi duyduklarım doğruysa o zaman uranüs ve neptün yanii...
plüton kraliçenin sözünü tamamladı: evet efendim öldüler. kötülüğü mühürleyebilmek için. onun için lütfen berilyi yenin kraliçem dedi plüton. kraliçe kristali iyice sıktı. ondaki gücü hissedebiliyordu. onları yeneceğim dedi. onlara ayın muhteşiem gücünü göstereceğim. plüton kraliçenin sözleri üzerine o zaman sizi ölüm vadisine gitmeden hayata geri döndüreceğim efendim dedi. kraliçe ama bunu yaparsan öleceğini biliyorsun değilmi diye fısıldadı sesi titriyordu. plüton biliyorum efendim dedi.
asasını ileri doğru sallayarak daha önce başlamış olduğu zaman ruhlarını çağırarak kraliçeyi hayata geri döndürdü.
berily kraliçeyi öldürdüğünden emin olunca onu yere fırlattı ve diğer gezegen kraliçeleriyle savaşmaya başladı. onlarıda öldürdükten sonra ona engel olacak hiç kimse kalmayacaktı.
elindeki sarmaşık asasını merküre doğru sallayarak ölüm fısıltısı diye bağırdı. merkür olduğu yere yığıldı canı çoktan çıkmıştı. ve diğer kraliçelerde aynı şekilde öldü hiç birinin gücü berilye yetmiyordu. zaten zayıflamış olan bedenleri savaşa dayanamadı. berily şeytani kahkahasını koyverdi. o gülerken kraliçe serentyi yerden kalktı. kraliçenin yerden kalktığını görünce bu nasıl olabilir diye bağırdı.
kraliçe bu sevgiyle olur dedi berily'e.
elindeki gümüş kristali yeni ay asasına takarak güçlerini birleştirdi. gümüş kristal yeni ay asasındaki yerini bulunca parlamaya başladı. yeni ay asasını berilye doğru tutarak kraliçe ayın iyileştirici gücü harekete geççç diye bağırdı.
gümüş kristal içinde sakladığı gücü açığa çıkararak gümüş bir toz bulutu oluşturdu. ve ayın bütün yüzeyini kapladı. berily acı bir feryat bıraktı dudaklarının arasından. berily in bedeni kıvranarak yere yığıldı.
kraliçe kalan gücüyle yeni ay asasını tekrar kullanmak için kaldırdı.
kendi kendine berily şeytani bir güç tarafından hapsedilmiş bir şans daha olmalı dedi . gözlerinden yaşlar yağmur gibi akıyordu. bütün arkadaşları ölmüştü. yeni ay asasını sallayarak ayın muhteşem parıltısı harekete geç diye bağırdı ve kalan gücünüde kraliçelerin ruhlarını kurtarabilmek için harcadı. onun ruhu zaten prensesin bedeninde can bulacaktı. tabii yeni bir kişilikle. kraliçe sadece diğer gezegen kraliçelerini kurtarmakla kalmadı berilyede yeni bir beden verdi. gelecekte dedi herşey daha farklı olacak. ve yere yığıldı. bütün gücü tükenmişti.
sırtı kalın mermer sütunun üzerindeydi.
elinde ılık bir sıcaklık hissedince bunun luna olduğunu farketti sadık hizmetkarı luna ve artemis hala yaşıyorlardı. kristalin kalan son gücüyle luna ve artemisi birer kediye dönüştürerek onları yeniden kurulmak için gümüş kristalle can verdiği dünyaya gönderdi.
gelecekte bir zamanda herşeyin daha iyi olmasını diliyordu.
bedeni yokluğa karıştı. onu rahatlatan tek şey arkadaşlarının yeni bir hayatının olacağıydı.
kraliçe serentynin ölümüyle ay dünyaya sadece tek bir yönünü göstermeye başladı. büyük ay çölünü. gümüş hanedanlık bir daha başka canlı tarafından görülemeyecekti.

üçüncü bölümde bitti umarım kafanızdaki soru işaretleri ortadan kalkar bundan sonra asl hikayeyei yazmaya başlıyacağım giriş bölü
mü bitmiş bulunuyor

vala güzel yazmışsın..fon olarakta bring me to lıfe şarkısını seçtim ve öyle okudum.kraliçenin ölüm anındada ağlayasım geldi...

ama senden bi ricam var:diyalog kısımlarını ayrı yazarsan anlayabilmemiz daha kolay olacak.ben bi cümleyi kim kime sölüyo şaşırdım bi kaç kere..

onun dışında güzel.hayal gücü kuvvetli birisin

Güzel olmuş iyi gidiyorsun ama olaylara daha çabuk geçsen güzel olur devamını bekliyorum

katılyorum

yorumları görünce çokkk mutlu oldum okumuyorsunuz sanıyordum ve çok üzülüyordum yazmayı bırakcaktım ama bu yorumları okuduktan sonra son sürat devam en yakın zamanda geçeceğim ana hikayeye

tabiki okuyaruz davam...

biraz fazla beklettim ama bu da asıl bölüm umarım beklettiğime değer

her şey halley kuyruklu yıldızının dünyanın yakınından geçmesiyle başladı.
usagi tsukino normal bir öğrenci olsada içinde bir yerlerde bambaşka bir kişilik taşıdığının farkınaydı. sadece bunu anlayabilmesi için içinde bulunduğu ruh halinden sırılıp gerçek beni görmeye çalışması gerekiyordu.
usagi o gün annesinin yaptığı lezzetli yemekleri yedikten sonra en sevdiği çizgi romanı okudu ve ardından doğruca yatağına gitti. üzerine bir yorgunluk çökmüştü sanki. ve uyur uyumaz bir rüya görmeye başladı rüya o kadar gerçekçiydi ki kendini rüyaya kaptırdı.
ter içinde gözlerini açtığında yüzü kıpkırmızıydı. bir an nefes alamadığını zannetti. gördüğü rüyayı düşünmeye başladı. rüyasındaki genç kızın sesi hala kulaklarındaydı
SU İLİZYONU!!!
diye bağırıyordu kız. ama sonra erkek olduğuna karar verdi daha sonrada tekrar kız olduğunu düşündü. cinsiyeti hakkında bir yorum yapamıyordu. bildiği tek şey su ilizyonu diye bağıran bir kişiyi daha öncede duyduğuydu ama nerede ve ne zaman. işte bunu bilemiyordu.
nerde ve nezaman diye düşündü nerede?
kendini yavaşça yatağa bıraktı. ve uykuya teslim oldu. bu sefer rüya görmedi. gözlerini tekrar açtığında sbaah olmuştu. güneş dünyayı öylesine ısıtıyordu ki heryer sanki dans ediyordu. çiçekler dimdik duruyorlar ve güzelliklerini sergiliyorlardı. ağaçlarsa yapraklarını gösteriyordu çevresindekilere. "ne güzel bir gün" diye düşündü.
keşke kaderide bu kadar güzel olabilseydi. yavaşça açtığı penceresinin camını örttü. hemen elini yüzünü yıkayıp üstündekiler değiştirdi. ve aşağıya indi. annesi yine en lezzetli yemeklerinden yapmıştı. iştahla karnını dpyurduktan sonra zmaanın ne kadar geç olduğunu farketti. kafasında alarm zilleri çalıyordu. " hayır!" dedi kendi kendine." yine derse geç kaldım" çantasını kaptığı gibi hızla dışarı fırladı.
okula vardığında tabikide derse geç kalmıştı. artık bunun kaderine yazılmış olduğunu düşünüyordu. yavaşça kantine indi ve sandalyeelrden birine çöktü. yapacak hiç bir şeyi olmadığı için dersin bitmesini bekledi. bu bekleme anında birt ara gözleri kapanır gibi oldu ve o uyku halinde çok güzel bir kadın gördü. üzerinde beyaz bir elbise vardı kadının. kulaklarındaysa inciden yapılmış küpeler. bütün güzelliğine rağmen kadının yüzünde keder vardı. hemde öylesine acıydı ki bu keder. kaıdn için üzüldü. hemde çok.
gözlerini açtığında ağlıyordu. farkında değildi. narunun sesiyle kendine geldi.
naru: usagi! yine derse geç kaldın
usagi: biliyorum... sanırım bu kaderime yazıldı naru. eğer derse geç kalmazsam hatalı bir davranıştı bulunmuşum gibi hissediyorum.
ve usagi ardından bir kahkaha koyverdi. yinede gözlerinin içinde belli belirsiz bir üzüntü vardı. naru usaginin bu halini farketmedi.
naru: hadi çantanı alda sınıfa çıkalım.
usagi: peki.
naru: usagi biliyormusun snaırım umino senden hoşlanıyor.
bu sırada merdivenleri çıkıyorlardı.
usagi: bunun bende farkındayım naru ama ben ona karşı bir şey hissetmiyorum. snede biliyorsun şu ana kadar kimseye aşık olmadım. nedense olamıyorum. doğru insanın gelmesini bekliyorum. ve inanıyorum ki gelecek.
naruda aynen usagi gibi düşünüyordu. gerçek aşk mutlaka bir gün gelirdi. tek dileği yetmişini doldurduktan sonra gelmemesiydi.
sınıfa girdiklerinde umino hemen usaginin yanına gitti.
umino: günaydın usagi.
naru usagiye bakıp bıyık altından güldü. usagi naruyu dirseğiyle dürtüp zoraki bir gülümsemeyle günaydın dedi.
o gün çok normal geçti. her zamanki gibi umino usaginin peşinden ayrılmadı. usagiyse bir türlü derse konsantre olamiyordu. zihnini meşgül edne bir şey vardı ama bu şeyin ne olduğunu bir türlü bilemiyordu.
okul çıkışında eve dönerken motokinin oyun dükkanına uğradı ve zaman kaybetmeden direk savaşçı v oyununun başına geçip kuruldu. ve herzamanki gibi oyunu kaybetti. salondan çıkıp eve yürümeye başladı. giderkende kendine bir külah dondurma aldı. dondurmanın sonunuda yediğinde çöp kutusuna gidip külahı attı. bir türlü yiyemiyordu külahları. külahı çöpe atarken çöp kutusunun arkasında yere yığılmış bir kedi gördü. kedinin alnında bir hilal şekli vardı. külahı çöpe atmadan kediyi külahla dürtükledi yaşayıp yaşamadığına bakacaktı. yavaşça külahı keninin bacağına sürttü. sürtmesiyle kedi derinlerden gelen bir boğuklukla miyavvvv dedi. usagi hiç düşünmeden kediyi kucaklayıp evine getirdi. kedi için çok üzülmüştü.

yorumlarınızı bekliyorum ben bir yorum delisiyim ne olursunuz okur okumaz yorum yapın

.

usagi evin kapısını açıp hızla içeri girdi.
usagi: anne ben geldim
usaginin annesi(adını unuttum): hoşgeldin usagi, ama biraz geç kalmadın mı?
usagi: farkındayım.
usagi mutfağa annesinin yanına gitti. ellerinin arasında lunayı tutuyordu. kediyi göstererek bak ne buldum dedi. annesi şaşırmıştı. hemen kediyi usaginin kucağından alıp banyoya çıkardı. usagide annesiyle birlikte banyoya girdi. usaginin annesi küveti suyla doldurup lunayıda küvetin içine koydu. lunanın başının suyun altında kalmamasına dikkat ediyordu. luna sıcak suyu hissedince yavvaşça gözlerini açtı. bayan tsukino usagiye kediye dikkat etmesini söyleyip aşağıya indi hem ocaktaki yemeğine bakacaktı hemde havluyla sargı bezi getirecekti.
usagi yere çömelip elini küvete soktu ve lunayı okşamaya başladı. lunanın güzel kahverengi gözlerine bakınca bana birleymi anlatmaya çalışıyorsun kedicik dedi. sonra kedinin alnındaki hilal şekli dikkatini çekti ve bulanın bir hayal gördü. gökyüzüne doğru uzanan büyük bir saray gördü. ama saray yıkılmıştı harabe halindeydi. ve yerde çok çok güzel bir kadın yatıyordu. ölmek üzereydi. kadının elinde bir asa vardı asada hilal şeklindeydi. kadının yanında iki tane insan duruyordu. biri kız diğeri ise erkek.
usaginin gördüğü görüntüler annesinin seslenmesiyle ortadan kayboldu. annesi havlu ve sargı bei getirmişti. kediyi güzelce kuruladılar ve yaralarını sardılar. sonrada usagi lunayı kendi yatağına yatırdı. kendide aşağıya inip biraz çizgi roman okudu.
akşam yemeğini yiyip odasına çıktığında lunayı yatakta otururken gördü. luna usagiyi görünc hoş geldin dedi. usagi çok hemde çok şaşırmıştı.
usagi: seeeen sen......senn konuştun!!!! allahım delimi oluyorum yoksa hayalmi görüyorum. neler oluyor!!!
luna: usagi şimdi beni iyi dinle ben ay krallığından geliyorum.ve be...
usagi: sen ne saçmalıyosun! sen nasıl konuşabilirsin.
ve usagi hafif bir çığlık koyverdi. ve yere yığıldı. gözlerini açtığında luna yanağını yalıyordu.
luna: bak beni dinliyecekmisin?
usagi: ama sen nasıl konuşursun?
luna: offfff müsade edersen anlatcam. ama beni dinleme ne zaketinde bir bulunsan. ya bağırıyorsun yada bayılıyorsun. şimdi beni dinleyecekmisin?
usagi: din...dinli..yorum....
luna: ben ay krallığından geliyorum. sen ay krallığının koruyucu savaşçısısın ve görevin prensesi bulmak. karanlık krallık harekete geçti. insnaların enerjilerini çalıyor. snein görevin karanlık kralığı durdurup iç gezegen savaşçılarını bulmak.
bu kadar şey usagiye ağır gelmişti. böyle şeylerin sadece filmlerde olduğunu sanıyordu. ama şimdi gördükleri yanıldığını gösteriyordu.
luna yataktan havaya zıplayıp takla attı ve bir broş meydana getirdi. broşu ağzna alıp usagiye doğru uzattı. usagi broşu alıp bu ne diye sordu.
luna: bu senin ay savaşçıına dönüşmeni ve ay kralığının güçlerini kullanmanı sağlıyor. şimdi broşu havaya kaldırıp ayın prizma gücü harekete geç diye bağır.
usagi broşu havaya kaldırıp ayın prizma gücü! diye bağırdı ve o anda dönüşmeye başladı. önce üstündeki elbise ortadan kayboldu. yerini beyaz bir tişört. omuzlardan mavi katlar dökülüyordu. ve altındada koyu mavi bir etek belirdi. ayaklarında ise kırmızı çizmeler vardı. ve göğsünde bir fiyonk vardı. fiyonkun ortasındada lunanın ona verdiği broş. bütün bu olanlara o kadar şaşırmıştı ki. usagi şaşkınlıkla demek dediklerinin hepsi doğruymuş diye mırıldandı luna çok sinirlenmişti
luna: ne yani sana yalan söylediğimimi sandın!!! yarabbim beni nasıl bir kızla uğraştırıyorsun böyle? günahım heydi benim.
usagi: baksana sana birşey soracağım senin bir adın varmı? bu kadar konuşma geçti aramızda ama ben sana adını sormadım
luna: ewet adım luna
usagi: luna mı? bu ne biçim bir ad böyle, anlamı ne?
luna: offfff... ay demek. bana bak şimdi sana söylediğimde savaşmaya hazır olmalısın. anlıyomusun.şu an durumun ciddiyetini anlayamıyor olabilirsin. ama yakında anlarsın umarım. çok zamanımız yok. bir a önce prensesi bulup gümüş kristali bulmaıyız.
luna gümüş kristal deyince usaginin gözlerinin önünden bir kız hayali geçti. siyah saçlarını beline kadar inen çok güzel bir kız. ve elind ebir kristal tutuyordu.

öncelikle dikkat etmen gereken kelimeleri doğru yazmak bazı kelimeler yanlış yazılmış şimdilik iyi gidiyorsun devam et bir de konuşma bölümlerini daha belirgin yaz bazen karışıyor

bu kadarmı kötü yazıyorum kimse yorum yazmıyo beğenmediyseniz lütfen söyleyin konuyu kaldırıyım

ben yeni bölümlerini koyduğunu bilmiyodum.görünce hemen okudum.ama lütfen konuşmaları ayrı yaz.diyaloglar karışıyor.paragraflara dikkat etmelisin.bütün yazınca anlaması zor oluyor.onun dışında güzel.dahada ilerleyeceğine eminim canım