Watashi no Sekai (DUYURU) Sayfaya git: 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Watashi no Sekai (Benim Dünyam)
Yine şu lanet pazartesi! Okulu sevmiyorum ve sevebileceğimi düşünmek bile dehşete düşürmeye yetiyo.
“Zeynep, saat kaç oldu yine geç kalacaksın!”
SAAT!
Olamaz olamaz yine geç kaldım. Işık hızıyla hazırlanmam lazım saat 7.50 yani 10 dakikam var. Okula koşarak 5 dakikada varırım ama 5 dakikada hazırlanmak zorundayım! Gömlek tamam, çorap ve etek de giyildi, saçım! Tokam nerde!?
“Anne tokam nerde!?”
“Çekmecene bak oraya koymuştum.” diye mutfaktan cevap geldi ama bir sorun var çekmecede olmayan tek şey benim! –Aa aylardır bu bilekliği arıyordum-. Hah tokamı da bulduğuma göre saçımı toplayıp gözlükleri taktıktan sonra aşağı indim
“Anne ben okula geç kaldım kahvaltı yapmaya zamanım yok bensiz yapar mısın?”
“Ah kızım bi kere de erken kalksan ölürsün demi?”
“Evet, ölürüm anne. Neyse ben çıktım.”
“Dur! Şu poğaçayı al bari.”
“Sağol anne”
Poğaçayı ağzıma tıkıp evden çıktım.
Sabahın bu saatinde nasıl bu kadar kalabalık olabilir ki? Sanki yeterince geç kalmamışım gibi bide sokakta ralli yapıyorum. İleriden birisi de koşarak geliyor. Olamaz şu an ne durabilirim ne de çekilebilirim. O da beni fark etti ama kendimi yerde buldum!
“Hey, biraz önüne bak!”
“Ah özür dilerim.” sesi hoştu ama yabancı olduğu belliydi aman bana ne! Onun yüzünden iyice geç kaldım.
“İyi misiniz?”
Bu sefer yüzümü kaldırıp baktım Türk olmadığını sesinden de anlamıştım ama karşımdaki ya Koreli ya Japon’du. Ama benim oyum Japon olduğuna.
“Senin sayende pekiyi değilim.” dedim en öfkeli halimi takınarak tam ona bağıracaktım ki okulun zilini duydum. –en azından okula yakınım bu iyi –
“Her neyse zaten okula geç kaldım özrünü sonra dilersin.” diyip kalktım ve koşmaya başladım. Arkamdan bakakaldığına neredeyse eminim.
Okula girdiğimde koridor bomboştu.
“Ve geç kaldım ‘yine’.” bir yandan söyleniyor bir yandan da ikişer ikişer merdivenleri çıkıyordum.
İlk ders matematik. Pazartesi yetmezmiş gibi bir de ilk ders… Sanırım lanetlenmişim.
Yavaşça kapıdan içeri girdim.
“Geç kaldığım için özür dilerim hocam.”
“‘Önemli değil’ demek isterdim ama bıktım bu kaçıncı geç kalışın?”
“Bilmiyorum hocam gerçekten de özür dilerim bir daha olmaz.” –hocada pek de hayra alamet olmayan bir gülümseme oluştu-
“Ve her zamanki bahane seni senenin başından beri tanıyorum ve artık bende işe yaramaz. Seni böyle kabul etmemiz lazım geç yerine. “
Sessizce yerime yöneldim. Tabii ki laf atmadan duramayan Melisa hanımdan laf yedim:
“Vay vay Japon Hanım teşrif etti.”
Bugün havamda değilim yani ona bile göz yumabilirim. Aslında Japon Hanım lafı da hoşuma gitmedi değil hani. Yine de bunu bir daha söylemesine izin verecek değilim. Hemen sırama oturup her zamanki “sözde ders dinleyen” duruşuma geçtim. Dirseklerimi sıraya dayayıp ellerimi de çenemin altına koydum gözlerim tahtaya bakıyordu ama ruhum değil. Ruhum Japonya’da. Bana Japon Hanım denmesi de boşuna değil hani kendimi bildim bileli anime ve manga manyağıyım. Oradan öğrendiğim Japonya’ya aşığım. Hm o çocuk da kesinlikle Japon’du sakin kafayla düşününce yakışıklıydı da hani. Zaten konuşması da Koreliler gibi değildi.
“Zeynep! Yine daldın. Cevabı söyle bakalım.
Ve sıçtım.
—I ı şey hocam – tahta tamamen sayılarla kaplıydı – hocam galiba x’i 2’ye bölüp y ile çarptık ama anlamadım…
Melisa önden pişkin pişkin –en arkada yalnız başıma oturuyorum-
—Hocam x’e… -ne dinleyeceğimi mi sandınız asla-
—Aferin Melisa ve Zeynep dersi dinlesen iyi olur çünkü bundan sonraki soruda sen kalkacaksın. –itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki- ve itiraz yok.
Suratımı asıp yerime oturdum. Aslında matematikçimiz iyi kadındır. Her zaman salık tuttuğu omuzlarına inen düz kızıl saçları var. Uzun boylu ve zayıf, her zaman şık giyinir. Notlarımız yüksek olsun diye uğraşır. Onu çok severim şu an beni rezil edecek. Kesinlikle lanetliyim. Melisa ise tahtaya kalkmamı bekliyor. Ve o kadar şanslıyım ki tam soru bittiğinde zil çaldı.
—Bu sefer şans benden yana. –bi yandan da barış işareti yapıyordum.-
—O kadar sevinme sadece mutlak olan sonu geciktirdin derse girdiğim gibi kalkacaksın ve hala itiraz edemezsin.
Gözlüğümün üstünden bakarak cevap verdim ama hoca gülerek sınıftan çıktı.
Sırama çöküp dün aldığım mangayı okumaya başladım başlamasına da Hilal dibimde bitiverdi.
—Vay kanka bu sefer ne okuyon?
—Bleach anca buldum e tabii ki de bulduğum gibi aldım.
Hilal beni olduğum gibi kabul eden tek insan. Uzun, dalgalı, sarı saçları ve simsiyah gözleri var. Güzellik konusunda ben solda sıfır kalıyorum. Boyu benden uzun ve zayıf –çok da değil- dersleri de çok güzel ama –Melisa’nın aksine- havalarda değil.
—Şimdi sen mutluluktan uçuyosundur.
—Yaa ne demezsin! Matematikten 50 aldım yani sen cenaze işlemlerini ayarla. –Hilal ufak bi kahkaha attı-
—Ölmezsin kanka merak etme.
—Neyse şimdi uzaklaş mangamı ve beni yalnız bırak.
—Peki, şimdi öyle olduk demi 90 aldım diye yapıyosun demi? –ağlama numarası yapmaya başladı-
—Yemezler. Bak manga okuyorum rahat bırak beni.
—Tamam tamam kızma.
Hemen mangama gömüldüm daha 10–20 sayfa okumuştum ki zil çaldı.
—Ve ölümüm yakındır.
—Senden kurtuluyorum yani.
—Hilal arkamdan çok ağlarsın ama.
Biz laklak yaparken hoca girdi.
—Zeynep hadi tahtaya gel bakalım.
Yapabileceğim en yavaş yürüşle tahtaya yöneldim ve zaten tahtada bana bakan soruya boş boş bakmaya başladım. Ahhhh hiçbir şey anlamıyorum. Ben tahtaya bakarken müdür içeri girdi.
—Tamam, çocuklar yerlerinize geçin sen de geç Zeynep.
Zafer kazanmışçasına yerime oturdum biraz daha zaman kazanmıştım.
—Evet, çocuklar sınıfınıza yeni biri geldi. –kim acaba merak ettim şimdi-. Kendisi yurt dışından geliyor. -acaba İngiliz falan mı- Sekai içeri gel! –Sekai mı? Yok artık!! Japon mu?-
----------------------------------o-----------------------------------------
İlk bölümü bu beni hem fanfic'e hem de foruma bağlamaya bahane arıyodum
İmla hatalarının kusuruna bakmayın defterden anca bu kadar düzgün oluyo -_-
Yine şu lanet pazartesi! Okulu sevmiyorum ve sevebileceğimi düşünmek bile dehşete düşürmeye yetiyo.
“Zeynep, saat kaç oldu yine geç kalacaksın!”
SAAT!
Olamaz olamaz yine geç kaldım. Işık hızıyla hazırlanmam lazım saat 7.50 yani 10 dakikam var. Okula koşarak 5 dakikada varırım ama 5 dakikada hazırlanmak zorundayım! Gömlek tamam, çorap ve etek de giyildi, saçım! Tokam nerde!?
“Anne tokam nerde!?”
“Çekmecene bak oraya koymuştum.” diye mutfaktan cevap geldi ama bir sorun var çekmecede olmayan tek şey benim! –Aa aylardır bu bilekliği arıyordum-. Hah tokamı da bulduğuma göre saçımı toplayıp gözlükleri taktıktan sonra aşağı indim
“Anne ben okula geç kaldım kahvaltı yapmaya zamanım yok bensiz yapar mısın?”
“Ah kızım bi kere de erken kalksan ölürsün demi?”
“Evet, ölürüm anne. Neyse ben çıktım.”
“Dur! Şu poğaçayı al bari.”
“Sağol anne”
Poğaçayı ağzıma tıkıp evden çıktım.
Sabahın bu saatinde nasıl bu kadar kalabalık olabilir ki? Sanki yeterince geç kalmamışım gibi bide sokakta ralli yapıyorum. İleriden birisi de koşarak geliyor. Olamaz şu an ne durabilirim ne de çekilebilirim. O da beni fark etti ama kendimi yerde buldum!
“Hey, biraz önüne bak!”
“Ah özür dilerim.” sesi hoştu ama yabancı olduğu belliydi aman bana ne! Onun yüzünden iyice geç kaldım.
“İyi misiniz?”
Bu sefer yüzümü kaldırıp baktım Türk olmadığını sesinden de anlamıştım ama karşımdaki ya Koreli ya Japon’du. Ama benim oyum Japon olduğuna.
“Senin sayende pekiyi değilim.” dedim en öfkeli halimi takınarak tam ona bağıracaktım ki okulun zilini duydum. –en azından okula yakınım bu iyi –
“Her neyse zaten okula geç kaldım özrünü sonra dilersin.” diyip kalktım ve koşmaya başladım. Arkamdan bakakaldığına neredeyse eminim.
Okula girdiğimde koridor bomboştu.
“Ve geç kaldım ‘yine’.” bir yandan söyleniyor bir yandan da ikişer ikişer merdivenleri çıkıyordum.
İlk ders matematik. Pazartesi yetmezmiş gibi bir de ilk ders… Sanırım lanetlenmişim.
Yavaşça kapıdan içeri girdim.
“Geç kaldığım için özür dilerim hocam.”
“‘Önemli değil’ demek isterdim ama bıktım bu kaçıncı geç kalışın?”
“Bilmiyorum hocam gerçekten de özür dilerim bir daha olmaz.” –hocada pek de hayra alamet olmayan bir gülümseme oluştu-
“Ve her zamanki bahane seni senenin başından beri tanıyorum ve artık bende işe yaramaz. Seni böyle kabul etmemiz lazım geç yerine. “
Sessizce yerime yöneldim. Tabii ki laf atmadan duramayan Melisa hanımdan laf yedim:
“Vay vay Japon Hanım teşrif etti.”
Bugün havamda değilim yani ona bile göz yumabilirim. Aslında Japon Hanım lafı da hoşuma gitmedi değil hani. Yine de bunu bir daha söylemesine izin verecek değilim. Hemen sırama oturup her zamanki “sözde ders dinleyen” duruşuma geçtim. Dirseklerimi sıraya dayayıp ellerimi de çenemin altına koydum gözlerim tahtaya bakıyordu ama ruhum değil. Ruhum Japonya’da. Bana Japon Hanım denmesi de boşuna değil hani kendimi bildim bileli anime ve manga manyağıyım. Oradan öğrendiğim Japonya’ya aşığım. Hm o çocuk da kesinlikle Japon’du sakin kafayla düşününce yakışıklıydı da hani. Zaten konuşması da Koreliler gibi değildi.
“Zeynep! Yine daldın. Cevabı söyle bakalım.
Ve sıçtım.
—I ı şey hocam – tahta tamamen sayılarla kaplıydı – hocam galiba x’i 2’ye bölüp y ile çarptık ama anlamadım…
Melisa önden pişkin pişkin –en arkada yalnız başıma oturuyorum-
—Hocam x’e… -ne dinleyeceğimi mi sandınız asla-
—Aferin Melisa ve Zeynep dersi dinlesen iyi olur çünkü bundan sonraki soruda sen kalkacaksın. –itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki- ve itiraz yok.
Suratımı asıp yerime oturdum. Aslında matematikçimiz iyi kadındır. Her zaman salık tuttuğu omuzlarına inen düz kızıl saçları var. Uzun boylu ve zayıf, her zaman şık giyinir. Notlarımız yüksek olsun diye uğraşır. Onu çok severim şu an beni rezil edecek. Kesinlikle lanetliyim. Melisa ise tahtaya kalkmamı bekliyor. Ve o kadar şanslıyım ki tam soru bittiğinde zil çaldı.
—Bu sefer şans benden yana. –bi yandan da barış işareti yapıyordum.-
—O kadar sevinme sadece mutlak olan sonu geciktirdin derse girdiğim gibi kalkacaksın ve hala itiraz edemezsin.
Gözlüğümün üstünden bakarak cevap verdim ama hoca gülerek sınıftan çıktı.
Sırama çöküp dün aldığım mangayı okumaya başladım başlamasına da Hilal dibimde bitiverdi.
—Vay kanka bu sefer ne okuyon?
—Bleach anca buldum e tabii ki de bulduğum gibi aldım.
Hilal beni olduğum gibi kabul eden tek insan. Uzun, dalgalı, sarı saçları ve simsiyah gözleri var. Güzellik konusunda ben solda sıfır kalıyorum. Boyu benden uzun ve zayıf –çok da değil- dersleri de çok güzel ama –Melisa’nın aksine- havalarda değil.
—Şimdi sen mutluluktan uçuyosundur.
—Yaa ne demezsin! Matematikten 50 aldım yani sen cenaze işlemlerini ayarla. –Hilal ufak bi kahkaha attı-
—Ölmezsin kanka merak etme.
—Neyse şimdi uzaklaş mangamı ve beni yalnız bırak.
—Peki, şimdi öyle olduk demi 90 aldım diye yapıyosun demi? –ağlama numarası yapmaya başladı-
—Yemezler. Bak manga okuyorum rahat bırak beni.
—Tamam tamam kızma.
Hemen mangama gömüldüm daha 10–20 sayfa okumuştum ki zil çaldı.
—Ve ölümüm yakındır.
—Senden kurtuluyorum yani.
—Hilal arkamdan çok ağlarsın ama.
Biz laklak yaparken hoca girdi.
—Zeynep hadi tahtaya gel bakalım.
Yapabileceğim en yavaş yürüşle tahtaya yöneldim ve zaten tahtada bana bakan soruya boş boş bakmaya başladım. Ahhhh hiçbir şey anlamıyorum. Ben tahtaya bakarken müdür içeri girdi.
—Tamam, çocuklar yerlerinize geçin sen de geç Zeynep.
Zafer kazanmışçasına yerime oturdum biraz daha zaman kazanmıştım.
—Evet, çocuklar sınıfınıza yeni biri geldi. –kim acaba merak ettim şimdi-. Kendisi yurt dışından geliyor. -acaba İngiliz falan mı- Sekai içeri gel! –Sekai mı? Yok artık!! Japon mu?-
----------------------------------o-----------------------------------------
İlk bölümü bu beni hem fanfic'e hem de foruma bağlamaya bahane arıyodum


Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): MoonMirror, chibi ami
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo

Aaa güzel fanfic
.
Hele o gec kalma fastı her kesde var (özellikle bende XD ) .ama o çarpışma fastıda gerçekten başımıza gelse ne güzel olur ha
....
Matematik ve pazarertesi ve ilk ders böyle şans hiç olmazsa daha iyi ya XD ...
Ama en sıkışdığın anda zilin ve müdürün gelmeyi süper olay( şans) gerçekten
...
Devamını beklerim
...

Hele o gec kalma fastı her kesde var (özellikle bende XD ) .ama o çarpışma fastıda gerçekten başımıza gelse ne güzel olur ha

Matematik ve pazarertesi ve ilk ders böyle şans hiç olmazsa daha iyi ya XD ...
Ama en sıkışdığın anda zilin ve müdürün gelmeyi süper olay( şans) gerçekten

Devamını beklerim

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo



Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
Güzel baslamissin devamı gelirse okuyacağım bütün herkesmi okula geç kalır ya
ama matematik olayı yanlış bence ben matematik i çok severdim en sevdiğim dersti yani calismadigi zaman bile notum 90 nin altına düşmemiştir hiç matematiği sevin
ama matematik olayı yanlış bence ben matematik i çok severdim en sevdiğim dersti yani calismadigi zaman bile notum 90 nin altına düşmemiştir hiç matematiği sevin

MANGA OKUMAK FİLM SEYRETMEK AŞK KİTAPLARI VE KİTAP OKUMAYI ÇOK SEVERİM
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
Harika bir giriş olmuş.Bu geç kalmalar nedense bende hiç olmamıştır.Belki birkaç sefer ama çok fazla değildi.O matematik dersi ilk ders olması zor olmuş olmalı.O çarpışmalar hiç olmuyor bu hayatta.Acaba ben özellikle dikkatli yürüdüğüm için mi olmuyor?Bundan sonra dikkatsiz mi olsam!
Sekainin Japon olması beni bir ayrı sevindirdi.Özelliklerini de yeni bölümde vereceksin sanırım.Merakla bekliyor olacağım. 



Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
—Merhaba watashi… yani ben İnukami Sekai des.2 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. –bu ses!? Yok artık yani Sabah çarptığım çocuk bu! – Umarım sizinle iyi geçiniriz.
Melisa hemen lafa atladı:
—İnukami zor bir isim.
Ben de laf atmadan duramadım tabii ki:
—Hayır aptal. Onun adı İnukami değil Sekai. Japoncada önce soyad söylenir. Ayrıca adının anlamı da Dünya ve bana bir özür borcu var.
—Ve Japon Hanımdan dersler.
—Söyleyecek laf bulamadığın için kendini yukarı çıkarmaya uğraşıyorsun.
Biz atışırken Sekai bey yavaş yavaş geldi ve yanıma oturdu –ki sınıfta bolca boş yer vardı!!-
—Burada adımın anlamını bilecek birinin çıkacağını sanmazdım. Oo manga okuyorsun sanırım?
—Evet ama bu seni İL-Gİ-LEN-DİR-MEZ.
— Sonuçta japan yapımı değimli? Yani benim kültürümün bir parçası. Sonuç olarak benide ilgilendirir.
Hıh ukala
— Anlatmak istediğim o değildi. Benim demek istediğim benim ne yaptığım seni ilgilendirmez
— Ah öyelemi? Tsundere.
Bana tsundere mi dedi!? Umarım Japonların hepsi bu kadar aptal değildir.
—Zeynep biliyorum yeni geldiği için onunla tanışmak istiyorsun ama soru hala seni bekliyor.
—Demek adın Zeynep. Güzel isimmiş.
—Senden iltifat kabul edecek değilim Dünya bozuntusu.
—Soruyu çözerken iyi şanslar Zeynep-chan.
Bir de pişmiş kelle gibi gülüyo. Onun yakışıklı olduğunu mu düşünmüştüm? Geri alıyorum.
—Hocam ben bu soruyu anlamadım başka biri yapabilir mi?
—Sensei onun yerine ben yapabilirim.
—Tamam yapabilirsin bu arada adın neydi?
—Sekai des.
—Tamam Sekai sen yap Zeynep sen yerine geç.
—Önemli değil Zeynep-chan.
Bide “-chan” diyo. Ne zaman bu kadar samimi olduk acaba? Bu tip beni Japonya’dan soğutur.
YOK DAHA NELER!! Soruyu anında çözdü! Ya ben gerçekten aptalım –hatta ondan bile fazla- yada o benden zeki. Teknik olarak ikisi de aynı şey ama neyse.
—Zeynep-chaan doğru yaptım mıı?
—Bilmem belki doğrudur.
—Yoksa bana bakmaktan soruya odaklanamadın mı?
—Hadi ama sen kendini yakışıklı mı sanıyorsun?
—Yakışıklı? O ne demek?
—Gerçekten bilmiyor musun yoksa benle dalga mı geçiyorsun?
—Seninle dalga geçer miyim Zeynep-chan? Gerçekten bilmiyorum.
—Japoncası “kakkoi” yani sen kendini “kakkoi” mi sanıyorsun?
—Evet.
—Zeynep! Sekai! Kapatın çenenizi!
—Peki hocam.
—Hai, Sensei.
Yanıma oturması yetmezmiş gibi bide onun yüzünden azar yedim. Bide bana dik dik bakıyo.
Yüzüne dikkatli bakınca koyu kahve saçları vardı düzdü ve kulaklarını örtecek kadar uzundu. Klasik Asyalı işte Sanırım gözleri de kahverengi. Hem ben niye o ukalanın dış görünüşüne bakıyorum ki? Beni ilgilendirmez. En iyisi mangama döneyim.
—Manga okuyacağına dersi dinleseydin belki soruyu yapabilirdin.
—Belki de yapamazdım daha bugün geldin beni yıllardır tanıyormuş gibi davranmaya hakkın yok. Doğru Japonlardan hoşlanabilirim ama emin ol sen o kategoride değilsin yani haddini bil.
O ukala suratı sonunda değişmişti sanırım bu laflarımı beklemiyordu çünkü cevap vermedi. Çok mu ser konuştum? Ama o da hak etti. Çokbilmiş davranıyor sanki beni tanıyor sadece bana çarptı ve 2 dakika yanımda oturdu sanki çocukluk arkadaşım. Yabancı bir ülkeden geldi diye biyerlerinin kalkması gerekmez.
----------------------------------------------------------------
Arkadaşlar alında bunun 2-3 katı daha uzun yazmıştım ama laptopun şarz aleti bozuldu sizi daha fazla bekletmemek için kısa da olsa paylaşayım dedim
Melisa hemen lafa atladı:
—İnukami zor bir isim.
Ben de laf atmadan duramadım tabii ki:
—Hayır aptal. Onun adı İnukami değil Sekai. Japoncada önce soyad söylenir. Ayrıca adının anlamı da Dünya ve bana bir özür borcu var.
—Ve Japon Hanımdan dersler.
—Söyleyecek laf bulamadığın için kendini yukarı çıkarmaya uğraşıyorsun.
Biz atışırken Sekai bey yavaş yavaş geldi ve yanıma oturdu –ki sınıfta bolca boş yer vardı!!-
—Burada adımın anlamını bilecek birinin çıkacağını sanmazdım. Oo manga okuyorsun sanırım?
—Evet ama bu seni İL-Gİ-LEN-DİR-MEZ.
— Sonuçta japan yapımı değimli? Yani benim kültürümün bir parçası. Sonuç olarak benide ilgilendirir.
Hıh ukala
— Anlatmak istediğim o değildi. Benim demek istediğim benim ne yaptığım seni ilgilendirmez
— Ah öyelemi? Tsundere.
Bana tsundere mi dedi!? Umarım Japonların hepsi bu kadar aptal değildir.
—Zeynep biliyorum yeni geldiği için onunla tanışmak istiyorsun ama soru hala seni bekliyor.
—Demek adın Zeynep. Güzel isimmiş.
—Senden iltifat kabul edecek değilim Dünya bozuntusu.
—Soruyu çözerken iyi şanslar Zeynep-chan.
Bir de pişmiş kelle gibi gülüyo. Onun yakışıklı olduğunu mu düşünmüştüm? Geri alıyorum.
—Hocam ben bu soruyu anlamadım başka biri yapabilir mi?
—Sensei onun yerine ben yapabilirim.
—Tamam yapabilirsin bu arada adın neydi?
—Sekai des.
—Tamam Sekai sen yap Zeynep sen yerine geç.
—Önemli değil Zeynep-chan.
Bide “-chan” diyo. Ne zaman bu kadar samimi olduk acaba? Bu tip beni Japonya’dan soğutur.
YOK DAHA NELER!! Soruyu anında çözdü! Ya ben gerçekten aptalım –hatta ondan bile fazla- yada o benden zeki. Teknik olarak ikisi de aynı şey ama neyse.
—Zeynep-chaan doğru yaptım mıı?
—Bilmem belki doğrudur.
—Yoksa bana bakmaktan soruya odaklanamadın mı?
—Hadi ama sen kendini yakışıklı mı sanıyorsun?
—Yakışıklı? O ne demek?
—Gerçekten bilmiyor musun yoksa benle dalga mı geçiyorsun?
—Seninle dalga geçer miyim Zeynep-chan? Gerçekten bilmiyorum.
—Japoncası “kakkoi” yani sen kendini “kakkoi” mi sanıyorsun?
—Evet.
—Zeynep! Sekai! Kapatın çenenizi!
—Peki hocam.
—Hai, Sensei.
Yanıma oturması yetmezmiş gibi bide onun yüzünden azar yedim. Bide bana dik dik bakıyo.
Yüzüne dikkatli bakınca koyu kahve saçları vardı düzdü ve kulaklarını örtecek kadar uzundu. Klasik Asyalı işte Sanırım gözleri de kahverengi. Hem ben niye o ukalanın dış görünüşüne bakıyorum ki? Beni ilgilendirmez. En iyisi mangama döneyim.
—Manga okuyacağına dersi dinleseydin belki soruyu yapabilirdin.
—Belki de yapamazdım daha bugün geldin beni yıllardır tanıyormuş gibi davranmaya hakkın yok. Doğru Japonlardan hoşlanabilirim ama emin ol sen o kategoride değilsin yani haddini bil.
O ukala suratı sonunda değişmişti sanırım bu laflarımı beklemiyordu çünkü cevap vermedi. Çok mu ser konuştum? Ama o da hak etti. Çokbilmiş davranıyor sanki beni tanıyor sadece bana çarptı ve 2 dakika yanımda oturdu sanki çocukluk arkadaşım. Yabancı bir ülkeden geldi diye biyerlerinin kalkması gerekmez.
----------------------------------------------------------------
Arkadaşlar alında bunun 2-3 katı daha uzun yazmıştım ama laptopun şarz aleti bozuldu sizi daha fazla bekletmemek için kısa da olsa paylaşayım dedim


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru_zezo
1. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 55 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |