Yunus Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
balık türünden zeka seviyesi yüksek olan canlıdır ve eğitilebilirler. ayrıca insanlar gibi( üremeleri haricinde) ,çiftleşmeyi zevk için yaparlar.
By Princess Moon
Rock & Metal Music Download
Ruhum bana vazetti ve ne cücelerden daha büyük, ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi.
Ruhum bana vazedene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm: Biri acıdığım, güçsüz; diğeri izlediğim yada direndiğim güçlü.
Ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum.
Yok beslemek istemezdim yunus çünkü özgür olmalılar aslında her hayvan özgür olmalı. Yunusları bir havuza kısılı düşünemiyorum =( Onlar okyanuslar da olmalı, hızlı biçimde yüzmeli, coşmalılar=) Bu arada mana hikayene bittim bir tane de benden. Dostluk o kadar önemli bir şey ki hissedebilen ve yaşayan ne mutlu. Kendi adıma ben bunu yaşadığım için ve dostlarım olduğu için mutluyum...
İşte hikaye...
Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk
Olay Muğla iline bağlı Milasın limanı Güllük e bilinmeyen bir zamanda geçer.Yöre balıkçılığıyla ünlüdür.Hermiyas güzel,sevilen bir çocuktur.Sadece anası vardır.Güllükün çocukları denize oynamaya gideceklerdir.Hermiyası da çağırırlar;anası önce izin vermez.Çocuklar baskı yapınca,ana,denize açılmamak koşuluyla izin verir.Olayın bundan sonrası şöyle gelişir:
Hermiyas,"olur ana!" deyip fırladı arkadaşların ardından.Az sonra Ege in tuzlu suları çocuk . sesleriyle doldu.
Bir süre,uzun bir süre sesler kesildi kıyıda.Ege in hafif dalgalarının çıkardığı sesten başka birşey duyulmaz oldu.Derken,o şen,o canlı çocuk sesleriyle yeniden doldu kıyı.Ama aralarında Hermiyas yoktu.
Kara haber bir anda yayıldı Güllük e."Güllükün en güzel çocuğu Hermiyası aldı Ege!" diye...
Bundan sonrasını şöyle anlatır . eskiler:
Hermiyasın Ege in köpüklü dalgalarıarasında kaldığı duyulur duyulmaz,herkes deniz kıyısuna koşmuş.Güllükün en usta kayıkçıları,en usta balıkçıları ve en usta dalıcılarıaramışlar dalgalar arasında Hermiyası.Aramışlar...Ama yok.Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas yok.Anası dövünmüş,bağrına taşlar basmış.Deniz kıyısından ayrılmaz olmuş."Dalgalar Hermiyası deniz kıyısına atarda hiç değilse parmağının ucunu görürüm bir kez daha!"diye.Balıkçılar her . sabah balığa çıkınca,Ege in dalgalarına bakar dururlarmış."Belki Hermiyası buluruz!" diye.Ağlarını suya attıkları zaman,yürekleri titrermiş."Belki Hermiyas da balıklarla birlikte gelir!" diye.
Ama yok.Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas yok!
Günler geçmiş aradan.
Günlerden bir gün ,bir balıkçı,kayığını çeker çekmez,koşmuş Güllükün içine.Bir yandan bağrıyormuş:"Gördüm!Gördüm!" diye."Ne gördün?"demişler.Balıkçı:"Gördüm!Gördüm!" der dururmuş.Bir süre sonra kendine gelmiş.O zaman "Anlat." demişler."Hermiyası gördüm.GÜllükün en güzel çocuğu Hermiyası"."Düş olmasın seninki?" demişler.Balıkçı:"Düş olur mu hiç?"demiş."Gördüm diyorum size,şu gözlerimle gördüm.Bir yunus balığının sırtındaydı"."Attın işte.Balık taşır mı insanı sırtında?"."Yalanım varsa,Ege beni de alsın."diye devam etmiş balıkçı."O, koca bir yunus . balığının sırtındaydı.Bir eliyle tutunmuştu ona,bir eliyle de selam verdi.Balık dalıp . çıktıkça sulara,o da dalıp çıkıyordu.Ak köpükler çıkarıyordu balık.Hermiyas,o ak köpükler içinde kalıyordu."Bunları anlatmış balıkçı ama kimse inanmamış.
"Peki,niye kurtarmadın onu?Niye alıp gelmedin?" demişler.Balıkçı:"Şunlara bak." demiş."Nasıl alıp gelirdim?Mutlu görünüyordu Hermiyas.Üstelik de ben yaklaşmaya kalmadan dalıyordu yunus.Ege in ak köpüklerini bilmez misiniz?"
Güllüklüler,balıkçıya inanmamışlar ya,içlerine bir kuşku düşmüş."Kim bilir,belki anlattıkları doğrudur!"diye...O günden sonra "Egeye açılanlar,hep,o yunus balığını,balığın sırtındaki çocuğu arar olmuşlar.Ak köpüklü bir dalga gördüler mi yürekleri ağızlarına gelirmiş."Belki de Hermiyas ır bu" diye...
Aradan yine geçmiş günler...Bir sabah,daha gün doğmadan,yine bir haber yayılmış Güllüke,"Hermiyas bulunmuş" diye."Bulunmuş...ama..."diyorlarmış da, gerisini söylemiyolarmış.Bunu duyan Güllüklüler koşmuşlar kıyıya.
Bir de bakmışlar ki ne görsünler?Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas,kumlarda yatar sessiz soluksuz.Ve bir de balık, o da yatar oracıkta.Anlamışlar ki balıkçının anlattığı balık bu.
İçlerinden yaşlı biri,"Güllüklüler,beni iyi dinleyin!Şu gördüğünüz olay üzerine düşünün biraz.Dostluk işte budur"Onun . bu söylediklerinden birşey anlamamışlar."Hele anlat." demişler,"Ne demek istiyorsun?"
Bunun üzerine yaşlı adam demiş ki:"Hermiyasla bu yunus balığının dostluğunu görüyor musunuz?Denize bırakmamış onu,getirip kıyıya bırakmış.""Ama o da ölmüş?" demişler.Yaşlı adam:"Öyle,o da ölü!Dostunu kıyıya çıkarmış,ama kendi de dayanamamış buna,birlikte olmak dilemiş"
Bunun üzerine işi anlayan Güllüklüler,aralarında para toplamışlar,yunus balığı ile Hermiyasın yontusunu yaptırmışlar,getirip jimnazyumun bahçesine dikmişler."Dostluğun simgesi olsun" diye.
Derler ki:"Şimdi Efes Müzesi deki yunus balığı sırtındaki çocuk yontusu,işte bu yontudur."
İşte hikaye...
Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk
Olay Muğla iline bağlı Milasın limanı Güllük e bilinmeyen bir zamanda geçer.Yöre balıkçılığıyla ünlüdür.Hermiyas güzel,sevilen bir çocuktur.Sadece anası vardır.Güllükün çocukları denize oynamaya gideceklerdir.Hermiyası da çağırırlar;anası önce izin vermez.Çocuklar baskı yapınca,ana,denize açılmamak koşuluyla izin verir.Olayın bundan sonrası şöyle gelişir:
Hermiyas,"olur ana!" deyip fırladı arkadaşların ardından.Az sonra Ege in tuzlu suları çocuk . sesleriyle doldu.
Bir süre,uzun bir süre sesler kesildi kıyıda.Ege in hafif dalgalarının çıkardığı sesten başka birşey duyulmaz oldu.Derken,o şen,o canlı çocuk sesleriyle yeniden doldu kıyı.Ama aralarında Hermiyas yoktu.
Kara haber bir anda yayıldı Güllük e."Güllükün en güzel çocuğu Hermiyası aldı Ege!" diye...
Bundan sonrasını şöyle anlatır . eskiler:
Hermiyasın Ege in köpüklü dalgalarıarasında kaldığı duyulur duyulmaz,herkes deniz kıyısuna koşmuş.Güllükün en usta kayıkçıları,en usta balıkçıları ve en usta dalıcılarıaramışlar dalgalar arasında Hermiyası.Aramışlar...Ama yok.Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas yok.Anası dövünmüş,bağrına taşlar basmış.Deniz kıyısından ayrılmaz olmuş."Dalgalar Hermiyası deniz kıyısına atarda hiç değilse parmağının ucunu görürüm bir kez daha!"diye.Balıkçılar her . sabah balığa çıkınca,Ege in dalgalarına bakar dururlarmış."Belki Hermiyası buluruz!" diye.Ağlarını suya attıkları zaman,yürekleri titrermiş."Belki Hermiyas da balıklarla birlikte gelir!" diye.
Ama yok.Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas yok!
Günler geçmiş aradan.
Günlerden bir gün ,bir balıkçı,kayığını çeker çekmez,koşmuş Güllükün içine.Bir yandan bağrıyormuş:"Gördüm!Gördüm!" diye."Ne gördün?"demişler.Balıkçı:"Gördüm!Gördüm!" der dururmuş.Bir süre sonra kendine gelmiş.O zaman "Anlat." demişler."Hermiyası gördüm.GÜllükün en güzel çocuğu Hermiyası"."Düş olmasın seninki?" demişler.Balıkçı:"Düş olur mu hiç?"demiş."Gördüm diyorum size,şu gözlerimle gördüm.Bir yunus balığının sırtındaydı"."Attın işte.Balık taşır mı insanı sırtında?"."Yalanım varsa,Ege beni de alsın."diye devam etmiş balıkçı."O, koca bir yunus . balığının sırtındaydı.Bir eliyle tutunmuştu ona,bir eliyle de selam verdi.Balık dalıp . çıktıkça sulara,o da dalıp çıkıyordu.Ak köpükler çıkarıyordu balık.Hermiyas,o ak köpükler içinde kalıyordu."Bunları anlatmış balıkçı ama kimse inanmamış.
"Peki,niye kurtarmadın onu?Niye alıp gelmedin?" demişler.Balıkçı:"Şunlara bak." demiş."Nasıl alıp gelirdim?Mutlu görünüyordu Hermiyas.Üstelik de ben yaklaşmaya kalmadan dalıyordu yunus.Ege in ak köpüklerini bilmez misiniz?"
Güllüklüler,balıkçıya inanmamışlar ya,içlerine bir kuşku düşmüş."Kim bilir,belki anlattıkları doğrudur!"diye...O günden sonra "Egeye açılanlar,hep,o yunus balığını,balığın sırtındaki çocuğu arar olmuşlar.Ak köpüklü bir dalga gördüler mi yürekleri ağızlarına gelirmiş."Belki de Hermiyas ır bu" diye...
Aradan yine geçmiş günler...Bir sabah,daha gün doğmadan,yine bir haber yayılmış Güllüke,"Hermiyas bulunmuş" diye."Bulunmuş...ama..."diyorlarmış da, gerisini söylemiyolarmış.Bunu duyan Güllüklüler koşmuşlar kıyıya.
Bir de bakmışlar ki ne görsünler?Güllükün en güzel çocuğu Hermiyas,kumlarda yatar sessiz soluksuz.Ve bir de balık, o da yatar oracıkta.Anlamışlar ki balıkçının anlattığı balık bu.
İçlerinden yaşlı biri,"Güllüklüler,beni iyi dinleyin!Şu gördüğünüz olay üzerine düşünün biraz.Dostluk işte budur"Onun . bu söylediklerinden birşey anlamamışlar."Hele anlat." demişler,"Ne demek istiyorsun?"
Bunun üzerine yaşlı adam demiş ki:"Hermiyasla bu yunus balığının dostluğunu görüyor musunuz?Denize bırakmamış onu,getirip kıyıya bırakmış.""Ama o da ölmüş?" demişler.Yaşlı adam:"Öyle,o da ölü!Dostunu kıyıya çıkarmış,ama kendi de dayanamamış buna,birlikte olmak dilemiş"
Bunun üzerine işi anlayan Güllüklüler,aralarında para toplamışlar,yunus balığı ile Hermiyasın yontusunu yaptırmışlar,getirip jimnazyumun bahçesine dikmişler."Dostluğun simgesi olsun" diye.
Derler ki:"Şimdi Efes Müzesi deki yunus balığı sırtındaki çocuk yontusu,işte bu yontudur."
çibiçibi yazmış:
Bu yüzden her açıdan insanlara daha yakın bulunurlar bence. Çok dost canlısıdırlar*-* Ve çok şekerler*-* Ayrıca o çiftleşme olayını da biliyorum ne kadar benzer duygularımız var onlarla^-^
Bu arada mana okuyunca ben de bittim kız
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 48 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |