Ufak karalamalarım. |
Yazar
Mesaj
Sevgili arkadaşlar, bildiğiniz üzere bir iki hikaye yazıyorum. Ama bunun dışında yazdığım yırttığım yaktığım tonlarca şey var. Benim elime kalem geçtiğinde mutlaka orada yazılmış saçma sapan bir paragraf bulursunuz. Ben de artık bu saçmalıkları sizlerle paylaşmaya karar verdim. Okumak ister misiniz bilmiyorum, ama ben yazacağım. Ondan sonra tek tutkum yazmak ve yazdıklarım da onun için olduğuna göre demektir ki...
Ah, evet farkındayım saçmalıyorum. Ben elimden geldiğince güzel şeyler yazmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.
İşte elimdeki ilk, bu yazıyı daha bu pazar günü yazdım ama beni en çok etkileyen ve hayatımın dönüm noktalarından birisi oldu. Umarım beğenirsiniz...
"Beni bırakma..."
Bir hayaldi her şey... Seninle başladı senile bitti. Benim hayallerimdi hepsi. İmkansızdı hepsi. Ama olsun yine de sen vardın içinde. Belki hiç olmayacaktı belki olacaktı her biri. Senin içindi ve öyle olmaya devam edecekti. Yaşam, ölüm, ışık, karanlık... Ne önemi vardı sen yoksan? Tamamen yalnızlıktı gerçek dünya. Ben seninle tamamlamıştım kendimi. Şimdi kayan yıldızlara bak ve bir dilek tut. Tıpkı benim yaptığım gibi. Tıpkı bu hayatın bizden aldıklarını geri istemek gibi... O yıldızlar aslında bir ışık huzmedi değil mi sadece. Biz yakarırken hayallerimizi veren, öyle olmasını istediğimiz şeyler değil mi? Aslında o yıldızları da biz hayal ettik. Onlar bize dileklerimizi ancak masallarımızda verir.
Şimdi ben de sana bir masal anlatmak istiyorum, dinler misin? İlk kez bırakacağım ölüm saçmalığını.. Sadece senin için. Mutlu bir son, tatlı bir başlangıç için...
"Bir kız vardı zamanında. Yaralanmış, korkmuş ve köşeye sıkışmış... Hayattan kaçmış ve artık kaybolmuş. Zavallı, geriye dönemeyen küçük bir kızdı o.. Ta ki onu görene kadar... Gelmişti işte! Sonunda onu kurtarmak için gelmişti! Hemen koştu küçük kız yanına, kör birisinin ilk kez güneşi görmesi gibi bakıyordu adeta. Mutluydu küçük kız. Hayattan ders almamıştı o sırada. Sadece onunla mutluydu. Fakat her mutlu an gibi bu da sona erdi... O gitti, kız yapayalnız kaldı. Şimdi ne elinde korku vardı ne de acı... Artık elinde kalan şey sadece yalnızlıktı... Bir süre sonra geri döndü ama. Yine de eskisi gibi değildi. Ama küçük kız ondan hiç vazgeçmedi. Sadece onun içindi... Ancak...
Bir gün bir şey oldu ve bıraktı küçük kız. Yaşamayı bıraktı. Koştu, kaçtı yaşamdan. Ölmek istiyordu artık. Hemen bıraktı, "elveda" dedi ve gitti. Arkasında bıraktı O'nu.. Ancak başaramamıştı. Her zamanki gibi yapamamıştı doğru düzgün... Yatağında sessizce ağlarken birden bir telefon... Konuşma kızı çok etkilemişti. Bİr söz verdi ona. Tekrarlamayacaktı. Sadece onun için.
Zaman böyle geçti gitti. Şimdi gözyaşları akarken sadece söylemek istediği tek bir cümlesi vardı küçük kızın; "seni seviyorum.."
Ah, evet farkındayım saçmalıyorum. Ben elimden geldiğince güzel şeyler yazmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.
İşte elimdeki ilk, bu yazıyı daha bu pazar günü yazdım ama beni en çok etkileyen ve hayatımın dönüm noktalarından birisi oldu. Umarım beğenirsiniz...
"Beni bırakma..."
Bir hayaldi her şey... Seninle başladı senile bitti. Benim hayallerimdi hepsi. İmkansızdı hepsi. Ama olsun yine de sen vardın içinde. Belki hiç olmayacaktı belki olacaktı her biri. Senin içindi ve öyle olmaya devam edecekti. Yaşam, ölüm, ışık, karanlık... Ne önemi vardı sen yoksan? Tamamen yalnızlıktı gerçek dünya. Ben seninle tamamlamıştım kendimi. Şimdi kayan yıldızlara bak ve bir dilek tut. Tıpkı benim yaptığım gibi. Tıpkı bu hayatın bizden aldıklarını geri istemek gibi... O yıldızlar aslında bir ışık huzmedi değil mi sadece. Biz yakarırken hayallerimizi veren, öyle olmasını istediğimiz şeyler değil mi? Aslında o yıldızları da biz hayal ettik. Onlar bize dileklerimizi ancak masallarımızda verir.
Şimdi ben de sana bir masal anlatmak istiyorum, dinler misin? İlk kez bırakacağım ölüm saçmalığını.. Sadece senin için. Mutlu bir son, tatlı bir başlangıç için...
"Bir kız vardı zamanında. Yaralanmış, korkmuş ve köşeye sıkışmış... Hayattan kaçmış ve artık kaybolmuş. Zavallı, geriye dönemeyen küçük bir kızdı o.. Ta ki onu görene kadar... Gelmişti işte! Sonunda onu kurtarmak için gelmişti! Hemen koştu küçük kız yanına, kör birisinin ilk kez güneşi görmesi gibi bakıyordu adeta. Mutluydu küçük kız. Hayattan ders almamıştı o sırada. Sadece onunla mutluydu. Fakat her mutlu an gibi bu da sona erdi... O gitti, kız yapayalnız kaldı. Şimdi ne elinde korku vardı ne de acı... Artık elinde kalan şey sadece yalnızlıktı... Bir süre sonra geri döndü ama. Yine de eskisi gibi değildi. Ama küçük kız ondan hiç vazgeçmedi. Sadece onun içindi... Ancak...
Bir gün bir şey oldu ve bıraktı küçük kız. Yaşamayı bıraktı. Koştu, kaçtı yaşamdan. Ölmek istiyordu artık. Hemen bıraktı, "elveda" dedi ve gitti. Arkasında bıraktı O'nu.. Ancak başaramamıştı. Her zamanki gibi yapamamıştı doğru düzgün... Yatağında sessizce ağlarken birden bir telefon... Konuşma kızı çok etkilemişti. Bİr söz verdi ona. Tekrarlamayacaktı. Sadece onun için.
Zaman böyle geçti gitti. Şimdi gözyaşları akarken sadece söylemek istediği tek bir cümlesi vardı küçük kızın; "seni seviyorum.."
Beğenmene sevindim. Pazar günü sevdiğime yazdım bunu Benim için de çok anlamlı...
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor chibi chibi moon
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor chibi chibi moon
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor chibi chibi moon
Hepinize teşekkür ederim beğenmenize sevindim ^^
Flood için özür dilerim ama eklemek istedim.
Öylesine
Şu anda neden yazıyorum bilmiyorum. Ama bir şekilde yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Kim olduğumu bulmak içindir belki... Genelde bu yüzden yazarım. Ama bu seferki amacım bu değil. Bu sefer gerçekten bir şeyleri açıklamak için yazıyorum...
Kim olduğumu, nerede olduğumu düşünerek yıllar geçirdim. Bir şekilde ait olmadığım bir yerde olduğumu biliyorum. Hissediyorum çünkü. Hislerim kuvvetli değildir aslında. Ama insanın evini bilmesi doğal değil midir sizce? Ben evim neresi bilmiyorum... Yıllarca aradım, hala da arıyorum. Belki hiç bulamayacağım. Ama olsun en azından hayatta bir amacım varken ölürüm... Bir kitapta şöyle bir cümle geçiyordu"insanın evi kendi içindedir. Ait olduğu yer kendi kalbindedir. Nerede olursa olsun kişi daima evinde olacaktır." Ancak bunun devamı da vardı... "Kalp bir kişiye aitti ve gittiğinde sizin ki de onunla giderdi." Kaybettiğimizde anlarız evimizin kıymetini. Oysa ki onu ne kadar çok aramışızdır. Şimdi tam bulduğumuz da yitirmek... Insan bunu kaldıramıyor işte. Ben de bunu anlıyorum. Belki yeterince şey kaybetmedim ama ben hala evime sahip olamadım. Tam elimi uzattığımda kaçtı benim evim... Bir kez, iki kez, üç kez, dört kez... Merak ediyorum.. Acaba ne zaman beraber olacağız. Özlemek, gerçekten değerli bir duygu... Özlenecek kişi değerse. Benim özlediğim kişi değer. En azından o beni istediği sürece değer. Ben aşkımı bir kez buldum. Bir arkadaşımın güzel bir sözü vardı "kalp tektir o halde tek kişiye ait olmalıdır" haklı. Ben tek kişiyi buldum. Onu sevmeye devam edeceğim. O beni sevmese bile...
Düşmanım olmak isteyenlere ufak bir tüyo; eğer beni mahvetmek istiyorsanız... Bunu başaramayacaksınız. Başarmanızın tek yolu onu benden almaya çalışmak olur. Ama unutmayın sevgili düşmanlarım...
"Tavşanlar, köşeye sıkıştıklarında ısırırlar..."
Öylesine
Şu anda neden yazıyorum bilmiyorum. Ama bir şekilde yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Kim olduğumu bulmak içindir belki... Genelde bu yüzden yazarım. Ama bu seferki amacım bu değil. Bu sefer gerçekten bir şeyleri açıklamak için yazıyorum...
Kim olduğumu, nerede olduğumu düşünerek yıllar geçirdim. Bir şekilde ait olmadığım bir yerde olduğumu biliyorum. Hissediyorum çünkü. Hislerim kuvvetli değildir aslında. Ama insanın evini bilmesi doğal değil midir sizce? Ben evim neresi bilmiyorum... Yıllarca aradım, hala da arıyorum. Belki hiç bulamayacağım. Ama olsun en azından hayatta bir amacım varken ölürüm... Bir kitapta şöyle bir cümle geçiyordu"insanın evi kendi içindedir. Ait olduğu yer kendi kalbindedir. Nerede olursa olsun kişi daima evinde olacaktır." Ancak bunun devamı da vardı... "Kalp bir kişiye aitti ve gittiğinde sizin ki de onunla giderdi." Kaybettiğimizde anlarız evimizin kıymetini. Oysa ki onu ne kadar çok aramışızdır. Şimdi tam bulduğumuz da yitirmek... Insan bunu kaldıramıyor işte. Ben de bunu anlıyorum. Belki yeterince şey kaybetmedim ama ben hala evime sahip olamadım. Tam elimi uzattığımda kaçtı benim evim... Bir kez, iki kez, üç kez, dört kez... Merak ediyorum.. Acaba ne zaman beraber olacağız. Özlemek, gerçekten değerli bir duygu... Özlenecek kişi değerse. Benim özlediğim kişi değer. En azından o beni istediği sürece değer. Ben aşkımı bir kez buldum. Bir arkadaşımın güzel bir sözü vardı "kalp tektir o halde tek kişiye ait olmalıdır" haklı. Ben tek kişiyi buldum. Onu sevmeye devam edeceğim. O beni sevmese bile...
Düşmanım olmak isteyenlere ufak bir tüyo; eğer beni mahvetmek istiyorsanız... Bunu başaramayacaksınız. Başarmanızın tek yolu onu benden almaya çalışmak olur. Ama unutmayın sevgili düşmanlarım...
"Tavşanlar, köşeye sıkıştıklarında ısırırlar..."
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 8 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |