MEZARLIK KİTABI |
Yazar
Mesaj
Nobody Owens’ın büyüyüşü bize çok farklı tatları aynı anda tatma fırsatı veriyor. O, henüz daha bebekken ailesi katledilmiş ancak şansı sayesinde kurtularak bir mezarlığa sığınmış bir kimsedir. O gece annesinin ruhu, Bayan Owens’tan çocuğuna göz kulak olmasını istemiştir. Bay ve Bayan Owens çocuğu kabul etmiştir. Ve ona ‘hiç kimse’ anlamına gelen Nobody ismini takmışlardır. Ancak mezarlık ahalisince bilinen adı Bod’dur.
Bay ve Bayan Owens birer hayalettir. Aslında Bod’un tesadüfen içerisinde bulunduğu bu mezarlıktaki gömülü tüm bedenlerin bir hayaleti vardır. İşte Bod’da bu kimseler tarafından büyütülmüştür. Ona en çok yardımı yapan ise, koruyucusu Silas’tır.
Bod büyüdükçe mezarlığın kurallarını öğrenmiştir. Ona tanınan ‘Mezarlık Özgürlüğü’, kendisini mezarlığın bir parçası haline getirmiştir. Bod bu süre içerisinde gulyabani geçidi nasıl açılır, rüya yürüyüşüne nasıl çıkılır, nasıl görünmez olunur ve hatta nasıl musallat olunur gibi pek çok şey öğrenmiştir. Ama öğrendikleri bunlarla da sınırlı değildir. Büyüdükçe dış dünyaya olan merakı da artmaktadır. Üvey ailesi ve koruyucusu ise, dışarıdaki dünyanın güvenli olmadığını düşünmektedir.
Özellikle yıllar öncesinden yarım kalmış bir cinayet olayı, Silas’ı fazlasıyla korkutmaktadır. Ama Silas biliyordur ki, gün gelecek ve Bod intikamını almak isteyecektir. Ve o gün çok hızlı bir şekilde yaklaşmaktadır…
Gaiman, eşsiz kitabında öyle ince dokundurmalar yapmış ki, biz okuyucu bunları sindirmek için bir süre duraksamak zorunda kalıyoruz. Günümüzde birçok şey ile bağdaştırılabilecek “Jack Denen Adamlar” yahut “Kır Atlı Hanım” benim aklıma gelen ilk imgelerden.
Şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Bu kitabın 280 küsür sayfasında, gereksiz tek bir cümle bile yok! Her kelime, her cümle, her paragraf bir şekilde sonraki sayfalarda karşımıza çıkan ve çıktıkça da bizi zevkten dört köşeye çeviren çok farklı olgular. Bir noktadan sonra artık kitabı okurken, diğer yandan da kafanızda sonraki sayfalarda neler olabileceğine dair teoriler dönmeye başlıyor. İşte hayal gücünü çalıştırtmak diye buna denir!
Yazarın kurduğu dünya, insanı hem içerisine çekiyor hem de inanılmaz derecede hayal etmeye itiyor. Tanrının Tazıları, gulyabaniler diyarı, gecesıskaları, Yüce Koruyucular ve Jack denen adamlar kuşkusuz ki çok büyük bir hayal gücünün eseri.
Bod’un hayatı boyunca edindiği ölü ve canlı arkadaşlarıyla büyüyüşünü ‘seyretmek’ sizi kendinizden alacak. Aynı anda hem korkmayı, hem sıcaklığı ve hem de fantazyayı bir arada okumak, kitabı sindirmenizi fazlasıyla zorlaştıracak. Üstelik ilk sayfalardan belli olan son, -belli olduğu halde- sizi ters köşeye yatıracak. Kapağı kapattığınızda, uzun süre hayallere dalacak ve bir buruklukla kitabı rafa yerleştireceksiniz.
Bu kitaptan çıkarılabilecek o kadar fazla ders var ki, burada saymak okuyucuya saygısızlık olur diye düşünüyorum. En iyisi hemen bir kitapçıya gitmek ve Bod’un dünyasına adım atmak olacaktır… Zira Bod, fazlasıyla sabırsız bir çocuk. Üstelik pek de meraklı!
Neredeyse her bölümün başında ya da sonundaki illüstrasyonlar kitabı bambaşka bir havaya sokmuş.
Keyifli okumalar!
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 2 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |