POLLLYANNA Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Ünlü kitap karakterleri 1 – Pollyanna
Ünlü kitap karakterleri 1 – Pollyanna“Anne, bu ekmek bayatlamış!”,“Aaa ne iyi oldu, ben de köfte yaparken lazım olacak ufalanmış ekmek yok diye üzülüyordum, onu kullanırım artık.” “Oğlum matematik sınavından iki almışsın, ne olacak şimdi?”, “Ama babacığım aslında iyi oldu, artık sonraki sınava daha çok çalışmak için bir sebebim var.” “Kurt Cobain’in erkenden ölmesi çok kötü olmadı mı sence de?”, “Kötü tabii ama böylece sonsuza kadar bir efsane olarak anılacak.” Sizin de etrafınızda böyle insanlar var mı? Belki de siz bu kadar iyimsersinizdir. Ne mutlu size. Pollyanna’yı tanımıyor olamazsınız haliyle. İşte ünlü kitap karakterleri serimizin ikinci ismi: Pollyanna.
Eleanor Hodgman Porter’ın 1913 tarihli romanı Pollyanna, çocuk edebiyatının en kült eserlerinden biridir. Çocuk edebiyatı deyip de küçümsemeyelim, bu tip klasiklerin bir kısmı yetişkinlik döneminde de rahat rahat okunur, hatta değerleri daha iyi anlaşılır. Pollyanna da biraz öyle işte.
Eleanor H. Porter, 1907 yılında Miss Billy isimli bir kızın başından geçenleri anlattığı üç kitap yazmış ve bunların kazandığı başarıdan sonra Pollyanna fikrini geliştirmiştir.
Ünlü kitap karakterleri 1 – PollyannaRoman, Pollyanna Whittier isimli küçük bir kızın etrafında döner. Annesini çoktan kaybetmiş olan kıza, hayattayken babası tarafından öğretilen bir oyun vardır: Mutluluk oyunu. Her türlü talihsizlik, kötülük ve sıkıntıdan mutlaka iyi bir sonuç çıkarabilmek üzerine kurulu bir oyundur bu. Babası sanki başına gelecekleri bilmiş gibi kızını kendince hayatın zorluklarına bu şekilde hazırlamıştır. Babasının ölümü üzerine son derece zengin bir kadın olan teyzesi Polly’nin yanına yerleştirilir Pollyanna. Annesi, iki kız kardeşi olan Polly ve Anna’nın isimlerini birleştirerek koymuştur onun adını bu arada.
Polly teyzesi, renksiz ve durgun küçük bir kent olan Beldingsville’de yaşamanın getirdiği bir huysuzluk ve mutsuzluk içindeyken, Pollyanna’nın gelişi sadece onun değil çevresindeki herkesin hayatına heyecan ve neşe katar. Yaşama sıkı sıkı bağlı olan bu küçük kız, insanları kış uykularından uyandırır, onları zorla mutlu eder. Zamanla kent sakinleri buna alışır ve Pollyanna’nın neşesi onlara da bulaşır. Ona “tatlı limon” der herkes.
Kurdeleli saçları, gülen yüzü, pileli etekleriyle her fırsatta insanların karşısında bitiveren Pollyanna, hasta, sakat, sevdiklerini kaybetmiş olanlara kendi yaşama sevgisinden bir parça aktarır. Onları konuşmaya ikna ettiğinde, hayatın olumlu taraflarını görmelerini de baştan garantiler. Böyle bir becerisi vardır kızın.
Kendisi için de aynı şekilde davranmayı becerir, yani ikiyüzlü değildir. Doğum günü hediyesi olarak oyuncak bebek beklerken koltuk değnekleri aldığı zaman iyi ki onlara ihtiyacı olmadığı için sevinir. Kaza geçirip sakat kaldığında ise arayıp tarayıp memnun kalacak küçük detaylara ulaşmasını bilir.
Öncelikle paylaşımın için çok teşekkür ederim MoonLiqhT.
Bu kitaptaki karaktere çok sinir oluyordum kendimi çok kasıyordum ve kitabı okumayı kestim:o
Bir insan bu kadar iyi olmamalı yaaa.
Polyanna'nın evine hırsız girse gene olumlu bakar bu işe ve derki;
"Zaten evdeki eşlerda pek eskimişti iyi oldu bu hırsızın eve girdiği" der.
Tabiki kitabı sevenlere saygım sonsuz...
Bu kitaptaki karaktere çok sinir oluyordum kendimi çok kasıyordum ve kitabı okumayı kestim:o
Bir insan bu kadar iyi olmamalı yaaa.
Polyanna'nın evine hırsız girse gene olumlu bakar bu işe ve derki;
"Zaten evdeki eşlerda pek eskimişti iyi oldu bu hırsızın eve girdiği" der.
Tabiki kitabı sevenlere saygım sonsuz...
Spoiler:
chibi_chibi_tr çook teşekkür ederim. Harikasın.. (benim ilk imzam)
Spoiler:
Ay Prensesi Usagi çok teşekkür ederim. Bayıldım buna.. (İşte ikinci imzam)
Pollyanna'yı severek okumuştum ama ne yalan söyliyeyim iyimser karakterleri pek sevmemişimdir yani azcık ayakları yere basan karakterleri daha çok seviyorum ^^'
animesini ben de izlerdim ordaki adı da Ann'di hatta animeyi çok iyi hatırlıyorum ama adını unuttum
animesini ben de izlerdim ordaki adı da Ann'di hatta animeyi çok iyi hatırlıyorum ama adını unuttum
Bu kitap benim hayatımı değiştirmişti. Çünkü insanlar olumsuzun yanında aslında olumluyu göremeyecek kadar kör olmalarından nefret ederim. Bu kitap aslında iyimser ama bana hatırlattığı en büyük şey bu dünyada olumsuz şeylerin yanında olumlu şeyleri görmemi ve bu hayatın tadını vererek yaşamama sebep olan bir eserdir.
Ben asıl kötülüklerin karşısında başımız dik olarak yaşayıp da mücadele etmenin daha zor olduğunu fakat bu kötülüklere karşı sevgi ve iyimserliğimizle başarabileceğimize inanıyorum çünkü; (başımdan geçen bir olaydır bu):
Daha iki yaşımda iken ciddi bir rahatsızlık geçirdim ve 4 ya da 5 sene konuşamadım. Doktorların dediğine göre kendimi tamamen üzüntüden kapatmışım dış dünyaya. Sonra annem ile duygusal bir konuşma ile kendimi dış dünyaya açmışım. İşte o günden sonra asla ama asla mücadeleden vazgeçmemem gerektiğini anlayarak çok geçmeden karşıma bir mahallede (amcamlardaydık) iken bir kız gördüm. Oyun oynuyorduk. Kardeşi yanında idi ve gözlerinin görmediğini öğrendim. O an ona sevgi ve minnettarlığımı göstermek istedim ama yanlış anlar diye korktum. Aradan bir kaç yıl geçince de onu düşünüyordum ki onun benim yanıma gelip özlediğini belitmesi ve üstelik sıkı sıkıya elimi tutup bırakmaması beni hem şaşırtmıştı hem de sevindirmişti. Birkaç kere daha görüştük ve bu sefer birbirimize hep şakalar yapıp takıldık ve güldük. O an onunla gülüp eğlenmek ve gözlerinde olan görme bozukluğuna aldırmadan güzel ve hoş hatta ders alıcı şeyler konuşabilmek bana en hazzı vermiş oluyordu.
Onun deyimi ile beni düşünerek hayatın tadını çıkarmasını bil ve benim yerime de eğlen çünkü ben senin ruhundaki saflığı ve temiz sevgiyi en derin bir şekilde, hiç olmadığı kadar hissetmekteyim.
ADAŞIM, seni çok seviyorum, inanıyorum ki şuan beni düşünüyor ve özlüyorsundur.
Sizinle paylaşmak istedim sadece
Ben asıl kötülüklerin karşısında başımız dik olarak yaşayıp da mücadele etmenin daha zor olduğunu fakat bu kötülüklere karşı sevgi ve iyimserliğimizle başarabileceğimize inanıyorum çünkü; (başımdan geçen bir olaydır bu):
Daha iki yaşımda iken ciddi bir rahatsızlık geçirdim ve 4 ya da 5 sene konuşamadım. Doktorların dediğine göre kendimi tamamen üzüntüden kapatmışım dış dünyaya. Sonra annem ile duygusal bir konuşma ile kendimi dış dünyaya açmışım. İşte o günden sonra asla ama asla mücadeleden vazgeçmemem gerektiğini anlayarak çok geçmeden karşıma bir mahallede (amcamlardaydık) iken bir kız gördüm. Oyun oynuyorduk. Kardeşi yanında idi ve gözlerinin görmediğini öğrendim. O an ona sevgi ve minnettarlığımı göstermek istedim ama yanlış anlar diye korktum. Aradan bir kaç yıl geçince de onu düşünüyordum ki onun benim yanıma gelip özlediğini belitmesi ve üstelik sıkı sıkıya elimi tutup bırakmaması beni hem şaşırtmıştı hem de sevindirmişti. Birkaç kere daha görüştük ve bu sefer birbirimize hep şakalar yapıp takıldık ve güldük. O an onunla gülüp eğlenmek ve gözlerinde olan görme bozukluğuna aldırmadan güzel ve hoş hatta ders alıcı şeyler konuşabilmek bana en hazzı vermiş oluyordu.
Onun deyimi ile beni düşünerek hayatın tadını çıkarmasını bil ve benim yerime de eğlen çünkü ben senin ruhundaki saflığı ve temiz sevgiyi en derin bir şekilde, hiç olmadığı kadar hissetmekteyim.
ADAŞIM, seni çok seviyorum, inanıyorum ki şuan beni düşünüyor ve özlüyorsundur.
Sizinle paylaşmak istedim sadece
KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR
çok güzel bi kitaptı önceden okumuştum
eh ben asla öyle iyimser falan olamam ve öyle insanlardan nefret ederim
arigato gozaimasu küçük-melek
....Efsanevi Sihirli Şovalyeler...
...Hikaru Shidou... ...Umi Ryuuzaki... ...Fuu Hououji ....
Burası Cephiro... İnanan kalp Cephiro'da güç olur...
1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 17 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |