Çalıkuşu Sayfaya git: 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Çalıkuşu
Yazar:Reşat Nuri Güntekin
Yayın Evi:İnkılap Kitapevi
Dizisi:Türk Yazarları Roman-Hikaye
Çalıkuşu;
Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazdı. Yapıtı 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi gördü.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatır. Ama bu duygusal olay içinde dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak ortaya konulması, Feride'nin varlığında özverili bir kişiliğin çizilmesi okurları etkileyen unsurların başında gelir. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni bir dönemin başlamasını özendiren bir romandır.
Konusu
Romanın kahramanı Feride, küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş,Erenköy Kozyatağı'ndaki Besime teyzesinin himayesi altında büyümüştür. Feride, Dame de Sion'da okumuş, içli, iradeli, kültürlü ve güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır.
Besime Teyzenin genç ve yakışıklı oğlu Kâmran ciddî ve ağırbaşlı biridir. Feride'nin çekindiği ve tatsız şakalarına muhatap edemediği Kâmran, çalıkuşuna benzeyen bu canlı, cıvıl cıvıl haşarı kızı çok sever. Onu sık sık okulunda ziyaret eder. Feride'nin yaxramazlıkları tarifsizdir. Herkes ondan yaka silker ama yine de ondan kimse vazgeçemez. Çalıkuşu adı onun bu yaraxmaz hallerinden dolayı takılmıştır.
Kâmran, Feride'yle evlenmeyi aklına koymuştur, önce nişanlanırlar. Kâmran dört yıl için Avruxpa'ya gider. Bu arada Feride okulunu bitirir. Düğünden üç gün önce çarşaflı bir genç hanım, Feride'yi ziyaret ederek, İsviçre'de bulunduğu sırada Kâmran’ın Münevver adında hasta bir genç kaxdına evlenme vadinde bulunduğunu söyler. Kâmran'ın Münevver'e yazdığı mektupları verir. Bunun üzerine Feride köşkten kaçar.
Herkes onun yeni bir delilik icat ettiğini zanneder. Emektar bir dadının evine sığınan Feride, lise diplomasından cesaret alarak Anadolu'da bir öğretmenlik isxter. B.. (Bursa) vilâyetinde bir okula tâyin edilir. O günden sonra da başından geçenleri bir mektup defterine not etmeğe başlar. Kasabada boş yer olmadığı için, Feride'yi Zeyniler Köyü denilen, hiç bir öğretmenin gitmeyi kabul etmediği kuş uçxmaz kervan geçmez bir köye verirler.
Zeyniler'de, öğrencilerinden bir kaçı, küçük Vehbi ve bilhassa Munise, Feride'nin neşe kaynağı olur. Bütün kız çocuklarının Ayşe ya da Zehra diye adlandırıldığı bu köyde Munise adı Feride'ye çok cana yakın gelmiştir. Kızı evlât edinmek ister. Munise, köylülerin sevmediği "kötü kadın" olarak adlandırılan birinin kızıxdır. Kadın, kocasından başka bir erkeği sevdiği için, Munise'nin babası, köyden başka bir kadınla evlenmiş ve anasını boşamıştır. Ara sıra gelip, kaçamak olarak kızını görmektedir. Çalıkuşu birçok zorluğu yenerek Munise'yi yanına almayı başarır.
İkisi keyifli zaman geçirmeye başlarlar. O günlerde bir posta soygunu olur. Eşkıya ile jandarma arasında çıkan çatışmada yaralanan bir zabiti köy odasına getirirler. Feride orada yaşlı bir askerî doktorla tanışır. Hayrullah Bey adındaki bu doktor, Zeyniler Köyü'nde böyle bir öğretmen bulmuş olmaktan dolayı şaşkındır. İşin içinde bir gizem olduğunu anlar ve Feride'nin daha iyi bir yere nakledilmesi için el altından gerekli texşebbüslere girişir. Bir teftiş sonunda Feride'nin okulu kapatılır. Ve Çalıkuşu, Zeyniler'den ayrılmak zorunda kalır.
Vilâyet merkezinxdeki Darülmuallimat'a Fransızca öğretmeni tâyin edilir. Burada Şeyh Yusuf'u tanır. Veremli, hassas bir insandır Şeyh Yusuf. Şeyh Yusuf, Feride'yi ölesiye sever. Zaten veremli olan Yusuf Efendi bu ümitsiz aşkın acılarına dayanamaz ve ölür. Bu ölümden kendisini sorumlu tutan Feride, artık orada kalamayacağını anlar, yeni bir yere nakledilmesini ister. Bu sefer onu Ç.-(Çanakkale) Rüştiyesi'ne tâyin ederler.
Ç., de geçirdiği günlerden sonra, bir vapurla İzmir'e gelir. İzmir'de Reşit Bey adında zengin birisinin çocuklarına mürebbiyelik eder. Bunlar da sıkıntılı ve acı günlerdir. Bir tesadüf eseri, Rexşit Bey'in uzaktan akrabası olduğunu öğrenir. Bir albümde Kâmran'ın resmini görmüştür. Reşit Bey'in kızı Sabahat, Kâmran'ın Münevver Teyzesinin kocası olduğunu söyler. Kâmran, uzun zaxman kendi "Çalıkuşu"nu beklemiş, o dönmeyince Münevver'le evlenmiştir. Feride'nin, her gittiği yerde güzelliği bir takım olaylara sebep olduğundan burada da barınması güçleşmiştir. Böylece birxkaç yer dolaşıp birkaç evlenme teklifini reddederek nihayet Kuşadası'na gelir. Doktor Hayrullah Bey de emekliye ayrılmış, orada yerleşmiştir. Yaşlı dost, kızın elinden tutar. Ona yardım eder, onu korur. Munise bu arada iyice büyümüş, süsüne düşkün bir kız olxmuştur.
Feridenin güzelliğinden dolayı çevrenin baskısı, dedikodusu o kadar artar ki Hayrullah Bey hiç olmazsa görünüşü kurtarmak maksaxdıyla Feride'yi alır, onunla kâğıt üzerinde evlenir. Bir müddet gexçince Hayrullah Bey de zaten yaşlı olduğundan, ölür. Yalnız, ölmeden önce Feride'nin ailesinin yanına döneceğine dair söz alxmıştır. Onun defterini okumuş, başına gelenlerin sebeplerini öğxrenmiştir. Feride'nin kaybolduğunu sandığı defteri, Hayrullah Bey tarafından bir zarfa konularak, Kâmran'a mahsus bir emanet halixne getirilmiştir. Feride, rahmetli kocasının vasiyetini yerine getirxmek için verdiğinin ne olduğunu bilmeden bu emaneti Kâmran'a teslim eder.
Feride'nin dönüşünden en çok memnun olan Kâmran'ın babası Aziz Bey'dir. O, bu dönüşte hayırlı bir alâmet görür. Feride birkaç günlüğüne izinli olarak gelmiştir. Kendisine kalırsa, mutlaka yine görevine gidecektir. Kâmran, vaktiyle verdiği söze bağlı kalxmış, Münevverle evlenmiştir. Ama kadın zaten hasta olduğundan kısa bir süre sonra ölmüştür.
Kâmran, kız kardeşi Müjgân’la bir gexce sabaha kadar Feride'nin defterini okuduktan sonra Hayrullah Bey'in yazılı tavsiyesini yerine getirmeyi, Feride'yi bir daha ne olursa olsun hiç bir sebeple kaçırmamaya karar verir. Nitekim, Feride'nin gideceği gün, bütün hazırlıklar tamamdır. Kâmran güya onu almak için gelen arabadan iner ve Feride'ye kalbini açar. Ayxnı hatayı iki kere tekrarlamayacağını söyleyerek Feride'nin gitmesine engel olur.Daha sonra Feride eski aşkı ile evlenir.Ve Munise'yi evlat edinirler.
YORUM:
Hayatımda okumaktan zevk aldığım en büyük kitap hem dizisini baştan sona izledm hem kitabını defalarc aokudum okumanızı ŞİDDETLE Tavsiye Ederim
Yazar:Reşat Nuri Güntekin
Yayın Evi:İnkılap Kitapevi
Dizisi:Türk Yazarları Roman-Hikaye
Çalıkuşu;
Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazdı. Yapıtı 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi gördü.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatır. Ama bu duygusal olay içinde dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak ortaya konulması, Feride'nin varlığında özverili bir kişiliğin çizilmesi okurları etkileyen unsurların başında gelir. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni bir dönemin başlamasını özendiren bir romandır.
Konusu
Romanın kahramanı Feride, küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş,Erenköy Kozyatağı'ndaki Besime teyzesinin himayesi altında büyümüştür. Feride, Dame de Sion'da okumuş, içli, iradeli, kültürlü ve güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır.
Besime Teyzenin genç ve yakışıklı oğlu Kâmran ciddî ve ağırbaşlı biridir. Feride'nin çekindiği ve tatsız şakalarına muhatap edemediği Kâmran, çalıkuşuna benzeyen bu canlı, cıvıl cıvıl haşarı kızı çok sever. Onu sık sık okulunda ziyaret eder. Feride'nin yaxramazlıkları tarifsizdir. Herkes ondan yaka silker ama yine de ondan kimse vazgeçemez. Çalıkuşu adı onun bu yaraxmaz hallerinden dolayı takılmıştır.
Kâmran, Feride'yle evlenmeyi aklına koymuştur, önce nişanlanırlar. Kâmran dört yıl için Avruxpa'ya gider. Bu arada Feride okulunu bitirir. Düğünden üç gün önce çarşaflı bir genç hanım, Feride'yi ziyaret ederek, İsviçre'de bulunduğu sırada Kâmran’ın Münevver adında hasta bir genç kaxdına evlenme vadinde bulunduğunu söyler. Kâmran'ın Münevver'e yazdığı mektupları verir. Bunun üzerine Feride köşkten kaçar.
Herkes onun yeni bir delilik icat ettiğini zanneder. Emektar bir dadının evine sığınan Feride, lise diplomasından cesaret alarak Anadolu'da bir öğretmenlik isxter. B.. (Bursa) vilâyetinde bir okula tâyin edilir. O günden sonra da başından geçenleri bir mektup defterine not etmeğe başlar. Kasabada boş yer olmadığı için, Feride'yi Zeyniler Köyü denilen, hiç bir öğretmenin gitmeyi kabul etmediği kuş uçxmaz kervan geçmez bir köye verirler.
Zeyniler'de, öğrencilerinden bir kaçı, küçük Vehbi ve bilhassa Munise, Feride'nin neşe kaynağı olur. Bütün kız çocuklarının Ayşe ya da Zehra diye adlandırıldığı bu köyde Munise adı Feride'ye çok cana yakın gelmiştir. Kızı evlât edinmek ister. Munise, köylülerin sevmediği "kötü kadın" olarak adlandırılan birinin kızıxdır. Kadın, kocasından başka bir erkeği sevdiği için, Munise'nin babası, köyden başka bir kadınla evlenmiş ve anasını boşamıştır. Ara sıra gelip, kaçamak olarak kızını görmektedir. Çalıkuşu birçok zorluğu yenerek Munise'yi yanına almayı başarır.
İkisi keyifli zaman geçirmeye başlarlar. O günlerde bir posta soygunu olur. Eşkıya ile jandarma arasında çıkan çatışmada yaralanan bir zabiti köy odasına getirirler. Feride orada yaşlı bir askerî doktorla tanışır. Hayrullah Bey adındaki bu doktor, Zeyniler Köyü'nde böyle bir öğretmen bulmuş olmaktan dolayı şaşkındır. İşin içinde bir gizem olduğunu anlar ve Feride'nin daha iyi bir yere nakledilmesi için el altından gerekli texşebbüslere girişir. Bir teftiş sonunda Feride'nin okulu kapatılır. Ve Çalıkuşu, Zeyniler'den ayrılmak zorunda kalır.
Vilâyet merkezinxdeki Darülmuallimat'a Fransızca öğretmeni tâyin edilir. Burada Şeyh Yusuf'u tanır. Veremli, hassas bir insandır Şeyh Yusuf. Şeyh Yusuf, Feride'yi ölesiye sever. Zaten veremli olan Yusuf Efendi bu ümitsiz aşkın acılarına dayanamaz ve ölür. Bu ölümden kendisini sorumlu tutan Feride, artık orada kalamayacağını anlar, yeni bir yere nakledilmesini ister. Bu sefer onu Ç.-(Çanakkale) Rüştiyesi'ne tâyin ederler.
Ç., de geçirdiği günlerden sonra, bir vapurla İzmir'e gelir. İzmir'de Reşit Bey adında zengin birisinin çocuklarına mürebbiyelik eder. Bunlar da sıkıntılı ve acı günlerdir. Bir tesadüf eseri, Rexşit Bey'in uzaktan akrabası olduğunu öğrenir. Bir albümde Kâmran'ın resmini görmüştür. Reşit Bey'in kızı Sabahat, Kâmran'ın Münevver Teyzesinin kocası olduğunu söyler. Kâmran, uzun zaxman kendi "Çalıkuşu"nu beklemiş, o dönmeyince Münevver'le evlenmiştir. Feride'nin, her gittiği yerde güzelliği bir takım olaylara sebep olduğundan burada da barınması güçleşmiştir. Böylece birxkaç yer dolaşıp birkaç evlenme teklifini reddederek nihayet Kuşadası'na gelir. Doktor Hayrullah Bey de emekliye ayrılmış, orada yerleşmiştir. Yaşlı dost, kızın elinden tutar. Ona yardım eder, onu korur. Munise bu arada iyice büyümüş, süsüne düşkün bir kız olxmuştur.
Feridenin güzelliğinden dolayı çevrenin baskısı, dedikodusu o kadar artar ki Hayrullah Bey hiç olmazsa görünüşü kurtarmak maksaxdıyla Feride'yi alır, onunla kâğıt üzerinde evlenir. Bir müddet gexçince Hayrullah Bey de zaten yaşlı olduğundan, ölür. Yalnız, ölmeden önce Feride'nin ailesinin yanına döneceğine dair söz alxmıştır. Onun defterini okumuş, başına gelenlerin sebeplerini öğxrenmiştir. Feride'nin kaybolduğunu sandığı defteri, Hayrullah Bey tarafından bir zarfa konularak, Kâmran'a mahsus bir emanet halixne getirilmiştir. Feride, rahmetli kocasının vasiyetini yerine getirxmek için verdiğinin ne olduğunu bilmeden bu emaneti Kâmran'a teslim eder.
Feride'nin dönüşünden en çok memnun olan Kâmran'ın babası Aziz Bey'dir. O, bu dönüşte hayırlı bir alâmet görür. Feride birkaç günlüğüne izinli olarak gelmiştir. Kendisine kalırsa, mutlaka yine görevine gidecektir. Kâmran, vaktiyle verdiği söze bağlı kalxmış, Münevverle evlenmiştir. Ama kadın zaten hasta olduğundan kısa bir süre sonra ölmüştür.
Kâmran, kız kardeşi Müjgân’la bir gexce sabaha kadar Feride'nin defterini okuduktan sonra Hayrullah Bey'in yazılı tavsiyesini yerine getirmeyi, Feride'yi bir daha ne olursa olsun hiç bir sebeple kaçırmamaya karar verir. Nitekim, Feride'nin gideceği gün, bütün hazırlıklar tamamdır. Kâmran güya onu almak için gelen arabadan iner ve Feride'ye kalbini açar. Ayxnı hatayı iki kere tekrarlamayacağını söyleyerek Feride'nin gitmesine engel olur.Daha sonra Feride eski aşkı ile evlenir.Ve Munise'yi evlat edinirler.
YORUM:
Hayatımda okumaktan zevk aldığım en büyük kitap hem dizisini baştan sona izledm hem kitabını defalarc aokudum okumanızı ŞİDDETLE Tavsiye Ederim
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Luchi-Sana
geleneksel bir kitap tam okumadım ama edebiyt derslerinde gördüğümüzden konusunu biliyorum.
gizel bir roman
gizel bir roman
evet bu kitabi birazcık zorlada olsa okudum zorla demekle şunu kasettim.Dönem ödevinde bir roman seçip onu özetlicektik türkçede..ve okadar sayfayı okuya okuya hışım çıktı yinede fena kitap değildi beğendim biraz ağır bi kitaptı yinede güzeldi..
Myanimelist:
http://myanimelist.net/animelist/Sensou
ben bu kitabı okumuştum ve çokkk beğenmiştim. fakat orjinalini değil kısaltılmış halini okumuştum. ve bir günde okumuştum o kitabi. yani bu romanı okumayanlar hala varsa okumalarını tavsiye ediyorum. eminim çok beğeneceksiniz. paylaşımın için sağol angewomon.
Ümitsiz insanlar ağır hastalara benzerler.
Hayata her zaman daha kuvvetle sarılırlar.
Spoiler:
okuldayken zorla okutturmuşlardı bizlere, zorla okumuştum zamanla zevk alsamda boşunaydı artı bn yabancıların kitaplarını okuyor ve zevk alıyorm
bunedenle türk yazarların kitaplarını okumayı pek sevmiyorum
hepsi o hocaların yüzünden severek okutsalardı ya şunu,sanki başları yarılcak heaç
neyse
bunedenle türk yazarların kitaplarını okumayı pek sevmiyorum
hepsi o hocaların yüzünden severek okutsalardı ya şunu,sanki başları yarılcak heaç
neyse
By Princess Moon
Rock & Metal Music Download
Ruhum bana vazetti ve ne cücelerden daha büyük, ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi.
Ruhum bana vazedene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm: Biri acıdığım, güçsüz; diğeri izlediğim yada direndiğim güçlü.
Ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum.
edebiyatçı okumasaydık sınıfta bırakacaktı ama iyikide okumuşum reşat nuri güntekin in ellerine sağlık çok güzel bir kitaptı bazen edebiyat öğretmenimin aslında normal ve iyi bir insan olabileceğini düşünüyorumm o olmasaydı ben bukadar çok kitap okuyamayacaktımmm
yardımınız için teşekkürler arkadaşlar!!!
1. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 52 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |