dudaktan kalbe Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj

Saip Paşa, İzmir'in tanıdığı, sevdiği bir kimsedir. Zaman zamanda Belediye Başkanlığına seçilir. Bir yeğeni vardır: Hüseyin Kenan. Dayısının zoruyla mühendis çıkmıştır. Çocukluğunu Bozkaya bağlarında geçiren Hüseyin Kenan, annesinin dükkanını satıp Avrupa'ya gittikten sonra, müzikteki kabiliyetini önce Batı dünyasına , sonra, buradaki Batı hayranlarına kabul ettirmiştir. « Şark leyliyyeleri» diye çevrilen «nocturnes orientales» tarzındaki parçalarıyla şöhret yapmıştır. Güzel keman çalar. Dayısının ısrarlarına dayanamayarak birkaç ay için, çocukluğunun geçtiği şehre, İzmir'e gelir. Dayısı Saip Paşa, vaktiyle haylaz bir oğlan diye bildiği Hüseyin Kenan'la şimdi övünmekte, ziyafetler tertip ederek bu genç yaşta tanınmış besteciye yakınlığını göstermekten zevk duymaktadır. Bütün bu şatafatlı alemlerden sıkılan Hüseyin Kenan. Bozkaya'ya giderek dinlenmek ister. Artık eski sefalet günlerinin yerini nisbeten ferahlı bir hayat almıştır. Bozkaya'da, küçük «kınalı yapıncak»la tanışır. Lamia, hafif çilli yüzünden dolayı Hüseyin Kenan'ın kınalı yapıncak dediği kız, annesini, babasını kaybedence, oraya, amcasının yanına gelmiştir. Hüseyin Kenan, evli bir kadın olan Nimet Hanım'a kur yaparken dedikoducu ve dar bir çevre olan semt insanlarına karşı, Kınalı yapıncağın varlığından epey faydalanır. Her gittikleri yere onu da beraber götürürler ve böylece dedikoduları önlerler. Lamia bu macerayı bilir ve Nimet Hanım evli olduğu için de Hüseyin Kenan'a acır. Hayalinde çocukça, çok acıklı bir macera yaratır. Bunun alelade bir aşk hikayesi olduğunu anlayınca fena halde kırılır. İnsanlara, hele çok sevdiği ve gizli gizli kemanını dinlediği Hüseyin Kenan'a karşı bütün güvenini kaybederb bir gece yarısı Hüseyin Kenan, son eserine çalışırken bahçede bir hayal gördüğünü zanneder. Yakaladığı zaman bu beyaz hayaletin, gecelikle dolaşan Lamia olduğunu hayretle görür. Lamia, onun kemanını delice sevmektedir. Böylece, aralarında tuhaf, gizli bir gece arkadaşlığı başlar. Hüseyin Kenan onun gelip çalışmasını dinlemesine müsaade etmiştir.
Yaz bitince, Kenan, İstanbul'a, Prens Vefik Paşa'nın Rumelihisarı'ndaki yalısına nakletmiştir. Niyeti kendisine pek bağlı görünen Prenses Cavidan'la evlenmektir. Prenses Mısırdayken, Hüseyin Kenan, yeniden İzmir'e döner. Kınalı yapıncakla, sıca bir yaz günü, havuz başında buluşurlar. Lamia çok güzel bir kız olmuştur. Kızın duygululuğu Hüseyin Kenan'a dokunur. Aralarında aşka benzer, sevdaya benzer bir yakınlık hasıl olur. Kınalı yapıncak, geceleri odasını içeriden kilitler, pencereden bahçeye atlayarak Hüseyin Kenan'ların bahçesine geçer, saatlerce dolaşırlar, uzun uzun konuşurlar. Fakat bir eğlenti gecesi, herkesin dışarıda olduğu bir sırada, bağ köşkünde, Hüseyin Kenan nihayet zayıf davranır, yenilir ve Lamia'yı elde eder. Ayrılırlarken ertesi gün annesinin resmen gelip kendisini isteyeceğini bilirdi. Ama ertesi gece, hayatını kendi elleriyle mahvettiğini düşünmekten gelen bir buhranla yatağa düşer.
Birkaç gün kendini bilmeden yatar. Lamialarda İzmir'e inerler. Genç kız Kenan'ın vazife hissinden gelen evlenme teklifini kesin olarak reddeder.
Hamileliği üç ayı bulunca artık durumunu gizleyemiyeceğini düşünerek eniştesinin tabancasını alıp intihara kalkışır. Lamia'yı ölümden kurtarırlar ve Kütahya'da bir akrabanın yanına yollarlar. Hayli ıstırap içinde geçen günlerden sonra, Mebrure adını verdiği kızını orada doğurur. Maceralı günlerden sonra bir binbaşıyla evlenir. Bu sırada kocasının yeğeni doktor Vedat sürgün olarak Kütahya'ya gelir. Kenan'ın Prenses Cavidan'la evlenişini Lamia ondan öğrenir. Vedat'la aynı odada bir kömür çarpmasına uğramak Lamia'ya yeni bir felaket getirir. Kocasından ayrılır. Vedat onu almak isterse de kız reddeder. Kızıyla İstanbul'a, Beylerbeyi'ne gelir. Kısa bir zaman sonra doktor Vedat da İstanbul'a döner. Bir gün muayenehanesinde Lamia'yla Hüseyin Kenan'ı birbirlerine tanıştırırken onların zaten tanıştıklarını hatırlar. Hüseyin Kenan, Lamia'yı sevdiğini geç farketmiş, evlilik hayatında mesut olmamıştır. Vedat'ta misafir olduğu bir gece bütün üzüntüsünü kemanına söyletir. Yine Vedat'ı muayenehanesinde ziyarete gittiği bir gün onun Lamia'yla evleneceğini öğrenir. Vedat Kınalı yapıncakla evlenir. Hüseyin Kenan da intihar eder.
Kişiler ve Karakteristik Özellikleri:
Kenan Bey: Duyguları ve istekleri hayatını yönlendirmiş bir kişi. Romantik değil. Müziğe karşı hevesli bir mühendis. Bir anlık zevk için genç bir kızın hayatını zehir edebilecek, onunla evlenmeyecek karakterde bir kişiliği var. Gerçekçi değil; acımasız, yüreksiz. Daha sonraları yaptığı hataları anlayarak kendine kahrediyor. Düşündüklerini de gerçekleştiremiyor. Çaresizliklerle hayatına son veriyor.
Lamia Hanım: Romantik ve aşırı duygusal bir kişiliği var. Hayalperest. Hayatın gerçeklerini acı anılarla birlikte öğreniyor. Saf, temiz ve çok iyi yürekli bir kadın; Kenan'ı da çok seviyor. Annesini ve babasını kaybettikten sonra amcasının anında kalıyor. Hayatta yüzü hiç gülmemiş, gerektiğinde birçok acılara göz yummuş sevdiği insan için.
Vedat Bey: Günlük hayatta rastladığımız iyi yürekli bir insan. Lamia'yı seviyor ve sonunda onunla evleniyor. Romantik sayılabilir. Ama gerçekçi değil. Mesleğinde başarılı bir doktor
Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...

bu benim dönem ödevimdi ilk başı sıkıcı gibi geldi sonra mükemmel olduğunu anladım diziside başaldı ama kitaptan biraz farklı bide Lamia rolünü oynayan çok yakışmış haraketleri çok tatlı süper bi kitap bence okumanızı tavsiye ediyorum
Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...

Reşat Nuri Günteki nin Hayatı
Güntekin , 1889'da, Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da doğmuştur. Öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale'de başlamıştır. Daha sonra İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi'ni 1912'de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.
Güntekin 1927'e kadar Fransızca ve Türkçe öğretmenlikleriyle müdürük görevlerini üstlenmiştir. Bazı görev aldığı okullar Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş İttihat ve Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir.
Güntekin, 1927'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. 1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de UNESCO Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatroları edebi heyeti üyeliği yapmıştır.
Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orda hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.
Eserleri
Yazar, müfettişik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanı yakinen tanımıştır. Eserlerinde Anadolu'da ki yaşamı ve toplusal sorunlaru ele almış insanı insan çevre ilişkisi içinde yansıtmıştır. Romanlarında kullanıdığı dil ve anlatım oldukça yalın, dialogları canlıdır. Yazdığı, çevirdiği, kitap biçimine girmiş veya dergi, gazete sayfalarında, tiyatro repertuvarlarında kalmış eserlerinin toplamı yüzü bulur.
Romanları
Çalıkuşu (1923)
Gizli El (1924)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1924)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1939)
Değirmen (1944)
Kızılcık Dağları (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Harabelerin Çiçeği (1953)
Kavak Yelleri (1961)
Son Sığınak (1961)
Kan Davası (1962)
Ateş Gecesi (1953)
Gökyüzü (1935)
Eski Hastalık (1938)
Tiyatroları
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri (1925, üç oyun)
Taş Parçası (1926)
Yeşil gece (1928)
İstiklâl (1933)
Hülleci (1933)
Yaprak Dökümü (1971)
Eski Şarkı(1971)
Balıkesir Muhasebecisi (1971)
Tanrıdağı Ziyafeti (1971)
Bir Köy Öğretmeni
Çalıkuşu (N. Cumalı)
Güntekin , 1889'da, Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da doğmuştur. Öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale'de başlamıştır. Daha sonra İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi'ni 1912'de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu.
Güntekin 1927'e kadar Fransızca ve Türkçe öğretmenlikleriyle müdürük görevlerini üstlenmiştir. Bazı görev aldığı okullar Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş İttihat ve Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir.
Güntekin, 1927'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. 1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de UNESCO Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatroları edebi heyeti üyeliği yapmıştır.
Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orda hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.
Eserleri
Yazar, müfettişik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanı yakinen tanımıştır. Eserlerinde Anadolu'da ki yaşamı ve toplusal sorunlaru ele almış insanı insan çevre ilişkisi içinde yansıtmıştır. Romanlarında kullanıdığı dil ve anlatım oldukça yalın, dialogları canlıdır. Yazdığı, çevirdiği, kitap biçimine girmiş veya dergi, gazete sayfalarında, tiyatro repertuvarlarında kalmış eserlerinin toplamı yüzü bulur.
Romanları
Çalıkuşu (1923)
Gizli El (1924)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1924)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1939)
Değirmen (1944)
Kızılcık Dağları (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Harabelerin Çiçeği (1953)
Kavak Yelleri (1961)
Son Sığınak (1961)
Kan Davası (1962)
Ateş Gecesi (1953)
Gökyüzü (1935)
Eski Hastalık (1938)
Tiyatroları
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Ümidin Güneşi (1924)
Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri (1925, üç oyun)
Taş Parçası (1926)
Yeşil gece (1928)
İstiklâl (1933)
Hülleci (1933)
Yaprak Dökümü (1971)
Eski Şarkı(1971)
Balıkesir Muhasebecisi (1971)
Tanrıdağı Ziyafeti (1971)
Bir Köy Öğretmeni
Çalıkuşu (N. Cumalı)
Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...



reşat nuri güntekini güzel romanlarından biri
şu sıralar filmi de var
güzel
şu sıralar filmi de var
güzel

dudaktan kalbe ve yeşil geceden sorumluyuz.sınav olacağız.
http://myanimelist.net/profile/Marvelgirl
animelist aldım yuhaa ^ . ^
animelist aldım yuhaa ^ . ^


mükemmel bir kitab okudum Reşat Nuri Güntekin'in en beğendiğim eserlerinden
kenan hayran kalınacak özellikle ( fiziksel portre olarak ) ama bir okadarda gıcık olunacak bir karakter
lamiada şeker kız ama saf biraz
ben susayım yoksa bütün kitabı yazıcam buraya kısacası tavsiye ediyorum

kenan hayran kalınacak özellikle ( fiziksel portre olarak ) ama bir okadarda gıcık olunacak bir karakter

lamiada şeker kız ama saf biraz

ben susayım yoksa bütün kitabı yazıcam buraya kısacası tavsiye ediyorum




çok güzel bi kitapmış ben okumadım ama okumak istiyorum diziside çok güzel 


ben okudum geçekten ilk başları sıkıcı gibi ama sonradan olaylar alevleniyor ama okumaya kalbi dayanabilecek kişiler okusun çünkü ben bir ay o kitabın etkisindeydim özellikle son bölümlerinde hıçkıra hıçkıra ağladım hatta şimdi bile aklıma gelince gözlerim doluyor







çok güzel anlatmışsın... teşekkür ederiz... ben okumadıma ma okumayı düşünüyordum, şimdi daha çok okumayı istiyorum... dizisiyle anladığım kadarıyla hiç ilgisi yok. sadece isimler aynı...
O
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...

teşekkürler sun
Spoiler:


diziden sonra kitabı aldım okudum diziler bir noktadan sonra sıksada ve erçeğinden farklı olsada yinede kitaplara ilgi artıyor ve okumayı istetiyor. En son hanımın çiftliği kitabında satış patlaması olmuş ilk 5 e girmiş
ondan önce yılda 1-2 kez satın alırlarmış kitabı en azından bir adam o kadar satıyormuş

Sultanların Günlüğü (İlk kitabım çıktı.
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)
Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler
SAİLOR MOON 7.SEZON:YENİ ÇAĞ'IN BAŞLANGICI FANFİC YAZIM BİTTİ! OKUMAK İÇİN TIKLAYIN(Okumayanı dövüyorlar XD.)

Neptun'e avatar ve imza için teşekkürler


1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 19 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |