En Son Hangi Filme Gittiniz? Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 29, 30, 31 ... 36, 37, 38, Sonraki |
Yazar
Mesaj
I am number four 


Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...



Kan Kokusu...
Uyarı: Gitmeyi düşünen varsa sakın asla yapmasın böyle bi şeyi
Şimdiye kadar izlediğim en berbat filmler arasına dahil olmuştur 
Uyarı: Gitmeyi düşünen varsa sakın asla yapmasın böyle bi şeyi



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...





Buraya en son yazdığımdan beri,
Aşk Tesadüfleri Sever -çıktığı gün-
Sanctum, -çıktığı gün-
Ya Sonra, -çıktığı gün-
Çınar Ağacı'na, -yine çıktığı gün-
Rio'ya
-buna da çıktığı gün-
gittim.
Şimdi hepsi için uzun uzun yorumlar yapacağım
-> Aşk Tesadüfleri Sever:
Aslında konu olarak gayet hoş bir filmdi. Yani çocukluk aşkını gelecekte bulması bazılarına klasik bir hikaye gibi gelebilir fakat benim sinemaya işlenmesini en sevdiğim konulardan birisi de budur. Bu yüzden keyif alarak izledim filmi.
Kısacası sadece sonu klasikti fakat gülmekten öldürdüğü yerler vardı. Örneğin, "Film çevirelim mi?"
-> Sanctum:
Avatar'ın yönetmeninden daha iyi bir şey beklerdim açıkçası. Film çok sıkıcı ilerledi. En sonunda,
heyecanlı olmaya başladı. Ama sonunda o kadar laf etmesine rağmen kaybettiklerinin verdiği acıyla çocuğun yolun sonunu getireceği belliydi. Benim pek hoşuma gitmedi film.
-> Ya Sonra:
Özcan Deniz filmleri bir başka oluyor. Hele yanında Deniz Çakır'ın da oynayacağını duyunca şaşırmıştım. Fakat açıkça söylemek gerekirse bu filmi ne Özcan Deniz yazdığı için, Deniz Çakır da olduğu için gittim! Ben bu filme sırf Barış Falay oynuyor diye gittim. Aliye adlı diziden beri Barış Falay'ın delice tutkunuyum. Önceleri gitmekte kararsızdım fakat gazetenin sinema ekinde Barış Falay'ı da görünce tamam dedim gidiyorum. Konusu güzel bir filmdi. Ayrıldıktan sonra ikisinin de farklı insanlara yönelmeleri hoş değildi pek. İki taraf da hep haklıydı aslında ama kendilerine göre. Sadece Didem'in dinleme/anlayış gösterme özürlülüğü ve Adem'in arkadaşlarına uyup tuhaf işlere kalkışması yüzünden güzel bir evlilik bitti. Tabi sonu çok komikti, Adem'in laz düğününe dalması falan =P Mutlu sonla bitti ya ona bakın siz, güzel bir filmdi. Cem Bey'de Didem'in deyişiyle, "Küçükken arkadaşlarını pahalı oyuncaklarıyla çevresinde tutan, şimdi de aynı şeyi kadınlara yapan" bir adamı gereğiyle canlandırmıştı.
-> Çınar Ağacı:
Beni ağlatabilen filmler çok çok nadirdir, şimdiye kadar yüzlerce filmle gittim fakat aralarından seçseniz beni ağlatan filmler 5 parmağımı geçmez. Bu da o beş parmaktan biridir işte. Annem ve anneannemle gittim, belki filmi izledikçe annem yanımda olduğu için ne kadar şanslı olduğumu, anneannem hala yaşadığı için ve beni ellerinde büyüttüğü için ne kadar mutlu olmam ve şükretmem gerektiğini farkettim. Anneler bir başka! Bu film de bunu çok güzel anlatmış. Zaten başlarken de, 'Annelerimize...' diye başlıyor film. Adviye Hanım çok kibar, çok tatlı bir kadın, özellikle Mustafa Kemal Paşa'Ya saygısı çok büyük. Onun bir tablosu var kendisinde ve nereye gitse yanında götürüyor, tabloyla konuşup "Paşam" deyip dert yanıyor ona. Ve dört çocuğu var. Dördü bir olup analarına bakamadılar. Karakterler çok eğlenceliydi ama, Hıyar İhsan, Adviye Hanım, Keskin Sirke Yağız (ki bu rolü oynayan Nejat İşler de gitmeme katkı sağlamıştır bu filme =P), Tekne Kazıntısı Sonay (zaten her şey bunun başının altından çıktı, o kadın huzurevine yatırılmaya değecek kadar mı senin anandı be tekne kazıntısı! kadın sana diğer çocuklarına yapmadığını yapıp özel okullara gönderip üç dil öğrettirmiş, sen de git onu huzurevine yatır, sonra gel keyfim gel. şöyle serbest bir yaşam... ooh, hasan abi sen de geel!), Barış (oy ama Barış çok tatlıydı. Zaten aslında her şey onun çevresinde dönüyor, her şey onunla babaannesi arasındaki ilişkiden başlıyor), Elizabeth Berrin (off bunlar çok güldürdüler ya! iki de kızı var bunun buna benziyolar. Elizabeth lakabını takan da Adviye Hanım, çok süslü püslü diye. Hanımın Çiftliği'nin Hale'si oldu mu sana salak bi Elizabeth Berrin
), Feriş vardı sonra Feriha, (ismini Adviye hanım koymuş, kendisine Feriş demesinden sinir oluyor. O da adını ben koydum nasıl istersem öyle seslenirim diye cevabı yapıştırıyordu
), Kaan (Feriş'in oğlu, Adviye'nin torunu. Ona şişman olduğu için yuvarlak torunum diyordu. Kaan da anneanne ya yuvarlak deme yaa! o şeyy demek... diyordu
), Sümbül Sinem vardı tatlı olduğu için Adviye Hanım sümbülüm diyordu yine Feriş'in kızı bu da, bi de Tolga vardı, (bu da Feriş'in büyük oğlu. Sürekli Amerika'ya gidicem şöyle master yapıcam böyle okul okuycam Amerikaaa Amerikaa diye geziniyordu. Yemekte yine aynı şeyi yapınca Adviye Hanım, "sen sus sen sus amerigo vespucci çocuğum benim" demişti
), Sümsük Murat da Adviye'nin küçük oğlu Elizabeth'in kocası ailesine söz geçiremiyor bile tam sümsük yani. Uğur da Adviye'nin büyük oğlu. Gerçekten güzel bir filmdi, gidin diyorum.
-> Rio:
Üç boyutlu filmlere bayılırım. Sanırım ilk izlediğim üç boyutlu film Bolt'tu, o gün bugündür hiçbir üç boyutlu filmi kaçırdığımı hatırlamam. Gerek Sammy'nin Maceraları Olsun, gerek Planet 51 olsun, Köfte Yağmuru, Yukarı Bak, Alice in the Wonderland vs. vs. ... Bu da onlardan biri işte, Rio. Dünyada kendi türünden yaşayan sadece iki tane papağan kalmış ve o da o iki papağandan biri olan bir papağanın öyküsünü anlatıyor. Tabiki sanacağınız üzere Rio, bu papağanın adı değil. Rio, Rio de Janeiro'da yapılan (Brezilya'daki) ünlü Rio Karnavalı'nın Rio'su. Papağanın adı Mavili, sahibinin ona bu ismi vermesinin sebebi masmavi tüyleri olması. Sahibi ona anaokulu yaşlarından beri bakıyor. Şimdi o anaokulu yaşlarındaki kız bir kitap dükkanı işletiyor, Mavili de artık yavru değil ve bir yetişkin. Fakat Mavili'nin büyük bir sorunu var: uçamaması
Bir gün bir adam kitabevinin kapısını çalıyor ve kendisinin Rio de Janeiro'da yaşadığını, Mavili'nin türünün son iki örneğinden biri olduğunu, onu Rio'daki son iki örnekten diğeri olan dişi kuş Harika'nın yanında götürmek istediğini, böylece soylarının tükenmeyeceğini söylüyor. Linda (sahibi) ilk başta bu teklifi reddetse de sonradan kabul ediyor ve Mavili'yle birlikte Rio'ya gidiyorlar, tam da karnaval zamanında. Ve Rio'da bir kuş hırsızının Mavili ile Harika'yı çalmasıyla, macera başlıyor. En çok sevdiğim dört üç boyutlu film arasına girdi. Özellikle bir diyalogu çok sevdim ve yazmadan geçemeyeceğim!
Mavili Harika'yı tavlamaya çalışmaktadır ama pek umutsuz bir vakadır.
Tulio: Ona gözlerinin çok güzel olduğunu söyleeee !
Mavili: İyi fikir!
(Harika'ya döner)
Mavili: Benim gözlerim çok güzeeeeeeeeeeeeel
Aşk Tesadüfleri Sever -çıktığı gün-
Sanctum, -çıktığı gün-
Ya Sonra, -çıktığı gün-
Çınar Ağacı'na, -yine çıktığı gün-
Rio'ya

gittim.
Şimdi hepsi için uzun uzun yorumlar yapacağım

-> Aşk Tesadüfleri Sever:
Aslında konu olarak gayet hoş bir filmdi. Yani çocukluk aşkını gelecekte bulması bazılarına klasik bir hikaye gibi gelebilir fakat benim sinemaya işlenmesini en sevdiğim konulardan birisi de budur. Bu yüzden keyif alarak izledim filmi.
Spoiler:
Kısacası sadece sonu klasikti fakat gülmekten öldürdüğü yerler vardı. Örneğin, "Film çevirelim mi?"
-> Sanctum:
Avatar'ın yönetmeninden daha iyi bir şey beklerdim açıkçası. Film çok sıkıcı ilerledi. En sonunda,
Spoiler:
heyecanlı olmaya başladı. Ama sonunda o kadar laf etmesine rağmen kaybettiklerinin verdiği acıyla çocuğun yolun sonunu getireceği belliydi. Benim pek hoşuma gitmedi film.
-> Ya Sonra:
Özcan Deniz filmleri bir başka oluyor. Hele yanında Deniz Çakır'ın da oynayacağını duyunca şaşırmıştım. Fakat açıkça söylemek gerekirse bu filmi ne Özcan Deniz yazdığı için, Deniz Çakır da olduğu için gittim! Ben bu filme sırf Barış Falay oynuyor diye gittim. Aliye adlı diziden beri Barış Falay'ın delice tutkunuyum. Önceleri gitmekte kararsızdım fakat gazetenin sinema ekinde Barış Falay'ı da görünce tamam dedim gidiyorum. Konusu güzel bir filmdi. Ayrıldıktan sonra ikisinin de farklı insanlara yönelmeleri hoş değildi pek. İki taraf da hep haklıydı aslında ama kendilerine göre. Sadece Didem'in dinleme/anlayış gösterme özürlülüğü ve Adem'in arkadaşlarına uyup tuhaf işlere kalkışması yüzünden güzel bir evlilik bitti. Tabi sonu çok komikti, Adem'in laz düğününe dalması falan =P Mutlu sonla bitti ya ona bakın siz, güzel bir filmdi. Cem Bey'de Didem'in deyişiyle, "Küçükken arkadaşlarını pahalı oyuncaklarıyla çevresinde tutan, şimdi de aynı şeyi kadınlara yapan" bir adamı gereğiyle canlandırmıştı.
-> Çınar Ağacı:
Beni ağlatabilen filmler çok çok nadirdir, şimdiye kadar yüzlerce filmle gittim fakat aralarından seçseniz beni ağlatan filmler 5 parmağımı geçmez. Bu da o beş parmaktan biridir işte. Annem ve anneannemle gittim, belki filmi izledikçe annem yanımda olduğu için ne kadar şanslı olduğumu, anneannem hala yaşadığı için ve beni ellerinde büyüttüğü için ne kadar mutlu olmam ve şükretmem gerektiğini farkettim. Anneler bir başka! Bu film de bunu çok güzel anlatmış. Zaten başlarken de, 'Annelerimize...' diye başlıyor film. Adviye Hanım çok kibar, çok tatlı bir kadın, özellikle Mustafa Kemal Paşa'Ya saygısı çok büyük. Onun bir tablosu var kendisinde ve nereye gitse yanında götürüyor, tabloyla konuşup "Paşam" deyip dert yanıyor ona. Ve dört çocuğu var. Dördü bir olup analarına bakamadılar. Karakterler çok eğlenceliydi ama, Hıyar İhsan, Adviye Hanım, Keskin Sirke Yağız (ki bu rolü oynayan Nejat İşler de gitmeme katkı sağlamıştır bu filme =P), Tekne Kazıntısı Sonay (zaten her şey bunun başının altından çıktı, o kadın huzurevine yatırılmaya değecek kadar mı senin anandı be tekne kazıntısı! kadın sana diğer çocuklarına yapmadığını yapıp özel okullara gönderip üç dil öğrettirmiş, sen de git onu huzurevine yatır, sonra gel keyfim gel. şöyle serbest bir yaşam... ooh, hasan abi sen de geel!), Barış (oy ama Barış çok tatlıydı. Zaten aslında her şey onun çevresinde dönüyor, her şey onunla babaannesi arasındaki ilişkiden başlıyor), Elizabeth Berrin (off bunlar çok güldürdüler ya! iki de kızı var bunun buna benziyolar. Elizabeth lakabını takan da Adviye Hanım, çok süslü püslü diye. Hanımın Çiftliği'nin Hale'si oldu mu sana salak bi Elizabeth Berrin




-> Rio:
Üç boyutlu filmlere bayılırım. Sanırım ilk izlediğim üç boyutlu film Bolt'tu, o gün bugündür hiçbir üç boyutlu filmi kaçırdığımı hatırlamam. Gerek Sammy'nin Maceraları Olsun, gerek Planet 51 olsun, Köfte Yağmuru, Yukarı Bak, Alice in the Wonderland vs. vs. ... Bu da onlardan biri işte, Rio. Dünyada kendi türünden yaşayan sadece iki tane papağan kalmış ve o da o iki papağandan biri olan bir papağanın öyküsünü anlatıyor. Tabiki sanacağınız üzere Rio, bu papağanın adı değil. Rio, Rio de Janeiro'da yapılan (Brezilya'daki) ünlü Rio Karnavalı'nın Rio'su. Papağanın adı Mavili, sahibinin ona bu ismi vermesinin sebebi masmavi tüyleri olması. Sahibi ona anaokulu yaşlarından beri bakıyor. Şimdi o anaokulu yaşlarındaki kız bir kitap dükkanı işletiyor, Mavili de artık yavru değil ve bir yetişkin. Fakat Mavili'nin büyük bir sorunu var: uçamaması

Mavili Harika'yı tavlamaya çalışmaktadır ama pek umutsuz bir vakadır.
Tulio: Ona gözlerinin çok güzel olduğunu söyleeee !
Mavili: İyi fikir!
(Harika'ya döner)
Mavili: Benim gözlerim çok güzeeeeeeeeeeeeel

Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): zaleza

evde social network (sosyal ağ) u izledim.öyle aman aman bir film değil.facebookun kuruluşunu anlatıyor.ama hoş yine de 6.5/10 veriyorum.
http://myanimelist.net/profile/Marvelgirl
animelist aldım yuhaa ^ . ^
animelist aldım yuhaa ^ . ^

Yaşam Şifresi ~ Source Code
güzeldi beğendim 



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...


Unknown böylemiydi bu ya
kısacası kimliksiz 



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...


30. sayfa (Toplam 38 sayfa) [ 562 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |