Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 11, 12, 13 ... 38, 39, 40, Sonraki |
Yazar
Mesaj
* * *
Aman da aman kimleri görüyorum
Eksikliğiniz hissedildi bayan Bezgin
... Bu yabancı ama bir o kadar tanıdık muhteşem şehirde unutuldum zannettim
Neyseki sen, beni bizi unutmamışsın
O kadar duygu yüklümü olmuş
Üff kendimi depresife bağlatan radyo programları gibi hisettim yahu
Neyse neyse boğazlarım ağrıyo, sürekli öksürüyorum, aksırıp - pıskırıp
Günü mü geçirmeye çalışıyorum işte...Bir sürü işim var, ama benim tembelliğim tuttu
Hastayım ama (İkra zorla ilaçlarımı içirdi, Uminoda sürekli peşimde, yani iyileşicem
)
Ve hala maaşımı konuşamadım
Buda sinir bozucu...
(Çaktırma bende işlerini yapmıyorum işte
)
Aman da aman kimleri görüyorum



Neyseki sen, beni bizi unutmamışsın

O kadar duygu yüklümü olmuş


Neyse neyse boğazlarım ağrıyo, sürekli öksürüyorum, aksırıp - pıskırıp




Ve hala maaşımı konuşamadım

(Çaktırma bende işlerini yapmıyorum işte


"Üff kendimi depresife bağlatan radyo programları gibi hisettim yahu"
bende özledim ya unutur muyum hiç kaç zamandır işlerle uğraşıyorum söyle iyi baksınlar sana novalgin al aferin al bu ilaçları içirir annem hep
bi de konuş maaş meselesini maaşı vermezlerse eylemine devam et
hatta ben de katılırım eylemine
ya şu sevgiline söyle hem hastasın hem yalnızsın insan bi arar sorar dimi forum ahallesi olarak imza toplatıp ayıracam bu gidişle sen daha iyilerine layıksın
tamam sakinim


bende özledim ya unutur muyum hiç kaç zamandır işlerle uğraşıyorum söyle iyi baksınlar sana novalgin al aferin al bu ilaçları içirir annem hep
bi de konuş maaş meselesini maaşı vermezlerse eylemine devam et


ya şu sevgiline söyle hem hastasın hem yalnızsın insan bi arar sorar dimi forum ahallesi olarak imza toplatıp ayıracam bu gidişle sen daha iyilerine layıksın

tamam sakinim


çok teşekkürler jandark bu güzel bölümleri yazdığın için ilk işim buraya bakmak oluyor foruma girdiğimde
çok güzel yazıyorsun anlatamayacağım kadar...
seni seviyoruuuuuum!!!

çok güzel yazıyorsun anlatamayacağım kadar...
seni seviyoruuuuuum!!!
Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!
FiRe SouL seni seviyorummmm <3


FiRe SouL seni seviyorummmm <3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark
mini-usagi yazmış:




@bezgin
Portakal suyu filan içtim. İlaçlarıda tabi. Eve gidincede uyurum


İş yerimde bir faliyet söz konusu olursa, eyleme beklerim

Mamoru için birşey diyemicem...Umudum var

Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): mini-usagi
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark


şu rüya işi olmasaydı ben bu günlüğü yaşıyor gibi okumasaydım böyle olmazdı tabi >_< usaginin sıkıntısını içimde hissettim

ama bölüm hakkında yorum yapabilecek gibi hissetmiyorum kendimi bi alıntın süperdi sen bunları nerede buluyosun diye sorabilirim sanırım



aşk o *-* kimse beni bu adamın 30 yaşında olduğuna inandıramaz XD özellikle de kaspiyan rolündeyken u.u
Ben Barnes iz lav *-*

By İrma *-*
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark
hotaru-tomoe yazmış:
Genelde, okuduklarım not ettiklerim takip ettiğim bloglar filan... Ama söyle bir manyaklığım var, beğendiklerim bi şekilde biriktiriyorum. Aynı Günlüğüme Not ettiğim gibi, biyerlere yazmışımdır yani

Okulumda, kütüphane onur belgesinide rektör elinden arakladım





Yorum için teşekkürler

AYrıca ağlamayın yaa


aslında ben roman alıcaktım ve alıcağım kitabıda biliyorum ama roman okumaktansa böyle daha anlamlı gelebilecek bişiyi okumayı isterdim o yüzden sormuştum =]
ben kahraman tazeoğluna takalı çok oldu o adam süper yazıyor ^^
yinede teşekkür ederim ^.^ bu kadar güzel şeyler paylaşan blogları bende bulmalıyım
not:ağlamayın diyosun ama sende ağlatıcak şeyler yazma ama dimi ^.^
ben kahraman tazeoğluna takalı çok oldu o adam süper yazıyor ^^
yinede teşekkür ederim ^.^ bu kadar güzel şeyler paylaşan blogları bende bulmalıyım

not:ağlamayın diyosun ama sende ağlatıcak şeyler yazma ama dimi ^.^

aşk o *-* kimse beni bu adamın 30 yaşında olduğuna inandıramaz XD özellikle de kaspiyan rolündeyken u.u
Ben Barnes iz lav *-*

By İrma *-*

. * . * . * .
Ay ışığın da yazıyorum bunları sana günlüğüm, soğuk bir İstanbul gecesinde…
Dışarda kalan insanları düşünerek, onlar için dua ederek…
Sıcak evimde, yiyecek yemeğim olduğu için “Şükür” diyerek… Şanslıyım bir çok kişiye göre (sende tabii
)
Şöyle bir gökyüzüne bakmak geldi içimden. Ama pencereyi açmaya cesaret edemedim… Pencereyi açmadan baktım bende.
Gece karanlık çöküp, yıldızlar gökyüzünde parlamaya başladığında; çekmeceye sakladığımız dileklerimiz birer birer dışarıya çıkıyorlarmış. Bunu yeni fark ettim. Düşünebilmek güzel şey
İçimizdeki ,umutlar, dilekler, dualar…
Her birini yeniden salıveririz seninle gökyüzüne. Seninle tabi… Sen olmasan paylaşamam bunları da…
Ne zaman bir yıldız kaysa, yeni bir dua takılır dilimize, yeni bir umut, ama yine içinde mutluluk hayali olan bir dilek.
Çıkarları için hiçbir şey yapmaktan geri kalmayan insanların var olduğu bir dünya ve o dünyayı temiz duyguları ile ayakta tutmaya çalışan güzel yürekli diğer insanlar.
Bu iki çeşidin arasında kalmakla geçiyor ömrümüz ve ne zaman güzel yürekler terazide ağır basmaya başlarsa; bilirsiniz ki tuttuğumuz dilekler ve sizin için tutulan dilekler gerçek olmaya başlamıştır.
Sadece bize ait olan dileğimizi, bir başkası bizim için dileyebilir mi? Bizim için bir dilek tutabilir mi? Ve bu bize çok uzak zannettiğimiz biri olabilir mi?
Belki de olur evet! Adı ne olursa olsun, sizin dileğinizi sizin yerinize dileyen biri karşınıza çıktığında, hayatı yeniden sorgulama gereği hissedersiniz. Her şeyin kötü olduğu bu dünyada, iyilerin hala var olduğunu öğrenme huzuru sarar sizi. Yani hala bizim tarafımızda iyilik için, ışık için savaşan bilmediğimiz süper kahramanlar olduğunu bilmek… Güzel bir his, dünyanın farklı yerlerinde olsa bile aynı amaç için aynı yüreklere sahip olmak…
Hiç beklemediğiniz hatta varlığını ayda yılda bir hissettiğiniz birinin; sizin için gerçek olsun ya da olmasın iyi bir dilek tutmuş olduğunu ve üstelik bu dileği gerçekleştirmek için çok fazla çaba sarf ettiğini öğrenmiş olsaydınız, eminim çok şaşırırdınız.
Belki de bu insan hayatınızdan çıkarmayı düşündüğünüz bir insan bile olabilir. Yada sizin fark etmediğiniz üst kat komşunuz, yada yolda elinden tutup ışıklardan karşıya geçirdiğiniz yaşlı amca… Bazen çok üstünüze geldiğini düşündüğünüz babanız, üzdüğünüz anneniz, arkadaşınız, yada o dışarda oyununa katıldığınız küçük çocuk…
Hak edenler, beklemedikleri bir anda duymalılar özlendiklerini, sevildiklerini...
Böylesi daha sevindirici olur... Aniden duymak bir şeyleri... Hak eden olarak... Birileri tarafından hatırlanmak (tanımasam bile) yürekten olduğunu bilmek onur verici^^
(En azından benim için öyle bir etki yapıyor… Mutlu olurum böyle bir şey için
)
Ve biliyorum ki, etrafınızdakilere bunları söylemekle hiçbir şey kaybetmiyorsunuz
…
Şimdi sizde bir dilek tutun, ama o dilek sizin için değil, başka birileri için olsun.
Böylece bilirsiniz ki, o başka birileri de sizin için kayan bir yıldız eşliğinde mutluluk dileğinde bulunabilir.
Bende bir dilek tutuyorum!

Ay ışığın da yazıyorum bunları sana günlüğüm, soğuk bir İstanbul gecesinde…
Dışarda kalan insanları düşünerek, onlar için dua ederek…
Sıcak evimde, yiyecek yemeğim olduğu için “Şükür” diyerek… Şanslıyım bir çok kişiye göre (sende tabii

Şöyle bir gökyüzüne bakmak geldi içimden. Ama pencereyi açmaya cesaret edemedim… Pencereyi açmadan baktım bende.

Gece karanlık çöküp, yıldızlar gökyüzünde parlamaya başladığında; çekmeceye sakladığımız dileklerimiz birer birer dışarıya çıkıyorlarmış. Bunu yeni fark ettim. Düşünebilmek güzel şey

İçimizdeki ,umutlar, dilekler, dualar…
Her birini yeniden salıveririz seninle gökyüzüne. Seninle tabi… Sen olmasan paylaşamam bunları da…
Ne zaman bir yıldız kaysa, yeni bir dua takılır dilimize, yeni bir umut, ama yine içinde mutluluk hayali olan bir dilek.
Çıkarları için hiçbir şey yapmaktan geri kalmayan insanların var olduğu bir dünya ve o dünyayı temiz duyguları ile ayakta tutmaya çalışan güzel yürekli diğer insanlar.
Bu iki çeşidin arasında kalmakla geçiyor ömrümüz ve ne zaman güzel yürekler terazide ağır basmaya başlarsa; bilirsiniz ki tuttuğumuz dilekler ve sizin için tutulan dilekler gerçek olmaya başlamıştır.
Sadece bize ait olan dileğimizi, bir başkası bizim için dileyebilir mi? Bizim için bir dilek tutabilir mi? Ve bu bize çok uzak zannettiğimiz biri olabilir mi?
Belki de olur evet! Adı ne olursa olsun, sizin dileğinizi sizin yerinize dileyen biri karşınıza çıktığında, hayatı yeniden sorgulama gereği hissedersiniz. Her şeyin kötü olduğu bu dünyada, iyilerin hala var olduğunu öğrenme huzuru sarar sizi. Yani hala bizim tarafımızda iyilik için, ışık için savaşan bilmediğimiz süper kahramanlar olduğunu bilmek… Güzel bir his, dünyanın farklı yerlerinde olsa bile aynı amaç için aynı yüreklere sahip olmak…
Hiç beklemediğiniz hatta varlığını ayda yılda bir hissettiğiniz birinin; sizin için gerçek olsun ya da olmasın iyi bir dilek tutmuş olduğunu ve üstelik bu dileği gerçekleştirmek için çok fazla çaba sarf ettiğini öğrenmiş olsaydınız, eminim çok şaşırırdınız.
Belki de bu insan hayatınızdan çıkarmayı düşündüğünüz bir insan bile olabilir. Yada sizin fark etmediğiniz üst kat komşunuz, yada yolda elinden tutup ışıklardan karşıya geçirdiğiniz yaşlı amca… Bazen çok üstünüze geldiğini düşündüğünüz babanız, üzdüğünüz anneniz, arkadaşınız, yada o dışarda oyununa katıldığınız küçük çocuk…
Hak edenler, beklemedikleri bir anda duymalılar özlendiklerini, sevildiklerini...
Böylesi daha sevindirici olur... Aniden duymak bir şeyleri... Hak eden olarak... Birileri tarafından hatırlanmak (tanımasam bile) yürekten olduğunu bilmek onur verici^^
(En azından benim için öyle bir etki yapıyor… Mutlu olurum böyle bir şey için

Ve biliyorum ki, etrafınızdakilere bunları söylemekle hiçbir şey kaybetmiyorsunuz

Şimdi sizde bir dilek tutun, ama o dilek sizin için değil, başka birileri için olsun.
Böylece bilirsiniz ki, o başka birileri de sizin için kayan bir yıldız eşliğinde mutluluk dileğinde bulunabilir.

Bende bir dilek tutuyorum!

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
çok felsefik olmuşş hımmm
ama çok beğendim
ve baştaki resim mikimmel
hep böyle devamm 

ama çok beğendim

ve baştaki resim mikimmel


Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!
FiRe SouL seni seviyorummmm <3


FiRe SouL seni seviyorummmm <3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark
ah bebeğim çok güzell
ama ben hatırlananlardan olduğumu sanmıyorum daha çok hatırlayanlardanım.buruk bir hüznümde ufak bir anımda hayatıma sadece dokunmuş insanları bile hatırlarım.
bir dilek bir dilek tutmak. gerçek bir dileğim olmasını diliyorum. bu aralar pek hayalim ve amacım yok rüzgar nereye savurur nehir nereye akarsa düşünmeden yaşıyorum işte. umarım en kısa zamanda hayata tutunmam için bir dileğim olur. benim ve bu ara benim gibi büyük bir boşlukta olan herkes için tutuyorum bu dileği..

ama ben hatırlananlardan olduğumu sanmıyorum daha çok hatırlayanlardanım.buruk bir hüznümde ufak bir anımda hayatıma sadece dokunmuş insanları bile hatırlarım.
bir dilek bir dilek tutmak. gerçek bir dileğim olmasını diliyorum. bu aralar pek hayalim ve amacım yok rüzgar nereye savurur nehir nereye akarsa düşünmeden yaşıyorum işte. umarım en kısa zamanda hayata tutunmam için bir dileğim olur. benim ve bu ara benim gibi büyük bir boşlukta olan herkes için tutuyorum bu dileği..
SeNi ÇoK çOk ÇoK ama ÇoK SeviYoRuM BaHaR'mm ♥♥♥♥♥♥♥♥
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~

Spoiler:
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark
mini-usagi yazmış:
Kız yok, valla çok pis felsefe yaparım


Beğendiğiniz için teşekkürlerimi sunarım "Küçüğüm" ((Mini-usam

haruka-usa yazmış:
Benimde durumum genelde öyle oluyo be haruka-usam



Evet bu aralar bende aynı sen gibi, tutunacak bir şeyler arıyorum... eskisi gibi büyük hayellerim yok, amacımda yok başıboş takılıyorum


Benimde dileğim aynı

Kendimizi bu boşluktan kurtaralım he ne dersin

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
jandark yazmış:
umarım tatlımm ben kendimle çok mucadele ettim ama o kadar yoruldum kii


SeNi ÇoK çOk ÇoK ama ÇoK SeviYoRuM BaHaR'mm ♥♥♥♥♥♥♥♥
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~

Spoiler:
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

"Evvel zaman içinde ayın bir parçasını isteyen bir kadın varmış.
Aslında azıcık ay tozu bile yeterliymiş ona.
Olanaksız bir düş değilmiş onunki,garip bile değilmiş.
Aya giden adamlar tanıyormuş,çünkü o vakitler modaymış aya gitmek.
Şimdi bulunduğumuz yerden pek uzak olmayan bir yerden hareket edermiş adamlar;çok yüksek roketlerin üstüne yerleştirilmiş delikten gemilere binerlermiş.Ne zaman gümbürdeyen,çevresine ateşten çiçekler saçarak fırlayan bir roket atılsa gökyüzüne,kadın mutluluktan deli olurmuş."Fırla!Hadi!Hadi!"diye haykırırmış roketin ardından.
Sonra da üç gün üç gece karanlığın içinde uçan adamların yolculuğunu coşkuyla,kıskançlıkla izlermiş.
Aya giden adamlar
Aptal adamlarmış.
Taştan oyulmuş aptal suratları varmış,gülmesini de ağlamasını da bilmezlermiş.
Onlar için ay bilimsel bir olay,teknolojik bir başarıdan başka birşey değilmiş.Yolculuk sırasında şiirsel bir tek söz etmezlermiş,yalnız rakamlar,formüller,sıkıcı birtakım bilgiler.Biraz insanlıklarını anımsadıklarında dünyadaki en son futbol maçlarının sonuçlarını sorarlarmış.
Hele aya ayak bastıktan sonra daha da az söz çıkarmış ağızlarından.Önceden hazırlanmış bir iki cümle söyleyip,tenekeden bir bayrak dikerler,robotumsu devinimlerle bir garip tören yaparlarmış.Ve yeniden dünyaya dönmek üzere yola çıkarlarmış.
Sonunda geri gelirlermiş bir yığın taşla ve tozla.
Ay taşları,ay tozu...
Kadının düşlediği toz.
Onları bir daha gördüğünde yalvarmış,
"Bana biraz ay verirmisiniz?Sizde o kadar çok ki!"
Ama hep aynı karşılığı alırmış:Veremeyiz,yasaktır.
Ay parçaları hep laboratuvarlarda ya da aya gitmeyi bilimsel bir olaydan,teknolojik bir başarıdan başka şey saymayan kişilerin masalarının üstünde kaldı.
Aptal adamlardı çünkü,ruhsuz kişilerdi.
Gene de aralarında bir tanesi bana ötekilerden daha iyi görünmüştü.
Gülmesini,ağlamasını bildiği için.Ufak tefek,çirkin,dişleri birbirinden ayrık ve yüreğinde korku olan bir adamdı.Korkusunu saklamak için güler,gülünç şapkalar giyerdi.Bu da ona ruha benzer bir şey vermişti.Bu yüzden onun arkadaşıydım,birde ayı haketmediğini bildiği için.
Her görüştüğümüzde söylenir dururdu:"Oraya çıktığımda ne diyeceğim.Şair değilim ki,derin,güzel şeyler söylemesini bilmem ki..."
Aya doğru yola çıkmazdan bir iki gün önce bana veda etmeye geldi,aya vardığında ne diyebileceğini de sordu.Gerçek olan,dürüst içten birşeyler demesini söyledim;örneğin korkuyla dolu küçücük bir adam olduğunu söyle dedim.Sevdi bunu ve yemin etti:
"Geri dönersem eğer sana biraz ay getireceğim.Ay tozu!"
Gitti ve döndü.Ama döndüğünde değişmişti.Verdiği sözü ona anımsatmak için telefon ettiğimde kaçamak karşılıklar verdi hep.Derken bir gün evine yemeğe çağırdı beni.Sonunda bana biraz ay vereceğini düşünerek koşa koşa gittim.Yemek bir türlü bitmek bilmedi,bense yerimde duramıyordum.
Sonunda,"Şimdi sana ayı göstereceğim"dedi."Şimdi sana ayı vereceğim"dememişti ama ben ayrımsamadım o anda.Hala o gülünç şapkaları giyiyordu,hala güler gibi yapıyordu.
Gözünü kırparak çalışma odasına götürdü beni,kilitli bir dolabı açtı.Birkaç şey vardı içinde;küreğe benzer bir şey,bir bahçıvan çapası,bir tüp.Hepsi de garip,gümüşümsü gri bir tozla kaplıydı.
Ay tozu.
Yüreğim deli gibi çarpmaya başladı.
Elimi uzatıp küreği yavaşça tuttum,çok hafifti,hemen hemen ağırlıksız gibi.Üstündeki toz yüz pudrası gibiydi.Derimin üstüne,ikinci bir deri gibi incecik bir gümüş tabakası kaldı.Ayı kendi derimin üstünde gördüğümde neler duyduğumu anlatmak çok güç.
Zaman ve boşluk içinde yayılma duygusuydu belki, ya da erişilemez olana erişerek sonsuzluk kavramının ta kendisini yakalamıştım.Bunları şimdi düşünüyorum,o anda hiçbir şey düşünemedim.
Şimdi bile,kendimi elinde kürek sanki bir düşün içinde öylece kalakaldığım.Adamın sabırsızlanmaya başladığını bile ayrımsamadım o ara.Sonunda anladığımda küreği geri verdim.
"Teşekkürler"diye mırıldandım."Artık tozu alabilir miyim?"Birden soğuklaştı:"Ne tozu?"."Bana söz verdiğin ay tozunu..."."Aldınız ya"diye karşılık verdi."Dokunmanıza izin verdim ya..."Şaka yapıyor sandım.Şaka yapmadığını,küreğe dokundurmakla verdiği sözü gerçekten yerine getirdiğine inandığını anlayabilmem için bir kaç dakika geçti,yıllardan uzun gibi görünen dakikalar.
Yoksullara bir dükkan vitrinindeki değerli taşı taşı gösterdiklerinde ya da katılamayacakları bir şöleni uzaktan seyrettirdiklerinde yaptıkları bu işte.Şaşkınlığımdan,kederimden,tutmadığı sözü bir tokat gibi suratına patlatmak,kötülüğünden dolayı ona hiç değilse sitem etmek aklıma gelmedi.
Tek düşüncem:Bu yaptığının çok acımasızca olduğuna onu nasıl inandırabilirim?İşte bu umutla ona yalvarmaya başladım,ayın bir parçasını istemediğimi,yalnızca önceden söz verdiği ay tozundan bir lokmacık istediğimi anlattım uzun uzadıya.Kendisinde ne kadar çok vardı,dolaptaki her şey ay tozu kaplıydı,bunun bir tutamcığını alıp bir kağıdın üstüne ya da ne bileyim benim derim olmayan herhangi bir şeyin içine toplamama izin verse; yıllar yılı karşıma alıp bakabilsem kendi ayıma...
Öteden beri düşlediğim bir şeydi,o da biliyordu bunu,kapris yapmadığımı çok iyi biliyordu.Ama ben yalvarıp yakardukça o sertleşti,ağzını açmadan soğuk soğuk baktı durdu bana.Sonra gene hiçbirşey demeden dolabı kilitledi ve odadan çıktı.
Olduğum yerde durakalmış avucumdaki ay tozuna bakıyordum.İşteelimde,avucumun içindeydi ay,ama onu nereye koyacağımı,nasıl saklayacağımı bilemiyordum.En hafif bir dokunuş yok edecekti onu.
Boş yere kafa yordum,bir çözüm aradım yitirmemek için elimdekini.Oysa kafam bir sis bulutunun içindeydi sanki ve bu sis bulutunun içinden bir tek cümle yinelenip duruyordu."Yüzümden pudrayı silmek gibi bir şey olur bu.Neyle silersem sileyim yok olacak".Korkunç bir işkenceydi.
Gülünç bir dilenme açılışında kalmış olan gümüşle örtülü elime son bir kez daha baktım,boğazımdayumrulaşmış ağlama isteğini yuttum,acı acı gülümsedim.Aytaa çok uzaklardan gelmiş,derime konmuştu ve ben onu sıyırıp atmak üzereydim.Bir daha hiç almamacasına.İsteseydim bile böyle avucum açık,hiçbir şeye dokunmadan kalamazdım.
Er ya da geç parmaklarım bir şeye sürünecekti,anlıyorsun ya ve her şey boşlukta yok olan duman gibi uçup gidecekti.Acımasız bir aptalın acımasız şakası yüzünden!
Kızgınlıkla yumruğumu sıktım.Yeniden açtım.
Artık avucumun içinde görebildiğim tek şey kirli,karmaşık ince ince çizgilerden örülmüş bir tür ağdı.Dolap kapısına sildim elimi.Yapışkan bir iz bıraktı,upuzun bir göz yaşının izi gibi.
Evden ayrıldığımda ay ışığı vardı,geceyi bembeyaz aydınlatmıştı.Dolu gözlerle bir süre baktım ona,düşündümki,temiz ve ak birşeyler var olmaya görsün,onu hemen kirletecek birileri çıkar.Sonra gene düşündüm:
Neden?
Peki,neden?
Otele döndüğümde musluğu açıp elimi altına tuttum.Koyu renk bir sıvı aktı,lavabonun içinde şöyle bir dolandıktan sonra delikten gitti..."
Sadece paylaşmak içindi günlüğüm, not kalsın sende, kaybolmasın... Hafta sonu sana anlatacaklarım varr


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): mini-usagi
inanmıyorum yaa
bu hikayeyi sen mi uydurdun acep
valla çok acıklı olmuş. insan bi parça ay tozu vermez mi yaa. şimdi o aya giden adamlar için argo bi söz kullanasım geliyo ama nese. içim acıdı hikaye olduğunu bile bile. en çok da o şapkalı adama kızdım pislik. yarını heyecanla bekliyorum ayrıca 



Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!
FiRe SouL seni seviyorummmm <3


FiRe SouL seni seviyorummmm <3

12. sayfa (Toplam 40 sayfa) [ 588 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |