Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 38, 39, 40, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic -> Sailor Moon Fan Fictions
 
Yazar
Mesaj
bezgin
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Yaş: 36
Kayıt: 25 Eyl 2010
Mesajlar: 240
Nerden: iç anadolu
Teşekkür: 65

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
bezgin
Beni Görmeye Alışın
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Gülücük Dağıtıyor)) iyi haber:)) ne zaman gelecek peki zamanını bekleyelim:)))

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
17 Arl 2010 18:57
jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Çayım masamda, battaniyem üzerimde. Sıcaklığımı korumaya çalışıyorum. Bugün o kadar zor uyandım ki günlüğüm … Zaten geç yatmıştım.

Film seyrettik. Ben, İkra , Umino ve komşularımız Toprak ailesi. Aslında işten dönünce, uyumak aklımdaydı... Ama olmadı işte. Tembel usagi, çalışmaktan bitkin düşmüş.Şaşırmış Durumda
Neyse konumuza dönelim, eve geldiğimizde komşumuz Handan hanımı evimin kapısında buldum. Beni yemeğe davet etti. İçimden “Teşekkür ederim teşekkür ederim, bu yorgunlukla yemek yapamazdım” diye çığlık atarak bağarmak gelirken,
Handan hanıma “Çok naziksiniz ,teşekkür ederim tabi gelirim” diyiverdim, tüm nezaketimle.



Zaten gerçekte içimden geçenleri okusa kadın beni evlatlık edinebilirdi. Bir insan bu kadarmı içten sevgi dolu olur. Hep yardım, koruma kollama durumunda. İşin entersan yanı ise eşide aynı. İhsan bey oda sessiz, yardımsever birisi. Tam birbirlerini bulmuşlar anlayacağın.
Handan hanım beni çağırdıktan sonra İkra ve Uminoyuda çağırmış. Sanrım amaç yalnız gençlere aile ortamı yaşatmaktı. Açıkçası başarılıda oldular. İkranın da Uminonun da en az ben kadar sevindiğini biliyorum. Bu olanlar dündü. Güzel bir yemek, yanında güzel bir sohbet gülen yüzler mutlu insanlar … Her şeye değer olanda o güzel iyi yürekli insanların yüzündeki mutluluktu işte.
İhsan bey eski bir futbolcuymuş. Bunu öğrendiğimde şaşırdım açıkçası. Şimdi karşımda oturan tonton tipli gözünde gözlükle saçları bayağı dökülmüş insanı bi an sahalarda canlandırmaya çalıştım. Sonra “usagi saçmala” dedim kendi kendime.
Handan hanımda doktor. Bir doktor ve bir sporcu. Hikaye tam tahmin ettiğin , İhsan bey bir maç sonuncu sakatlanmış. Gittiği hastanede Handan hanım genç bir doktor. Tanışmalarını hayli eğlenceli anlatıyorlar. İhsan bey “ O zaman, Handan hanım ayağıma bir pansuman yaptı, acısı hala içimde”. Handan hanımsa “ Kusura bakma İhsan bey seninde canın ne tatlıymış. O zamanda demiştim. Ama bunu sonra seni tanıyınca daha iyi gördüm. Geçen yaz elini kestiğini zannetmiştin de ,ortalığı birbirine katmıştın.” İhsan bey gülerek “ E hanım napalım sen her gün kan görmüyorsun, biz sen kadar sık kan görmüyoruz ” dedi. Hepimiz güldük.

Handan hanım çok güzel bir film vardı seyredelim dedi. Çokta bindik bir hikaye, hatta roman uyarlaması. Victor Hugo – Notre Dama de Paris (evet bildiğimiz Notre Dame’ın Kamburu)
Oturduk mısırdı, çaydı, cipsiydi… Film ha bitti ha bitecek sonucu ne olacak diye diye saati 1 yaptık.
Film sonu gayet hüzünlüydü. Zırıl zırıl ağlama moduna girmiş bekliyordum.
Filmin sonunda söylenen son sözler hala aklımda.
“….Bu olay olduktan iki yıl kadar sonra cellat oraya tekrar gittiğinde ilginç bir manzara ile karşılaşmıştır, bir cesed ve o cesede sıkı sıkıya sarılmış bir cesed daha, cesedin birinin boynunda yeşil boncuklarla süslü bir kese varmış, cellat eğilip onu almak istemiş ama diğer iskelet ona öylesine sarılmış ki cellat epey bir zorlanmış. Diğer iskelet ise belkemiği çarpık başı omuzlarına gömülü, bir bacağı diğerinden kısa, şu halde iskeletin sahibi kendi ayağı ile buraya gelmiş ve burada ölmüştür. Cellat erkek iskeleti diğerinden ayırmak istediği zaman iskelet toz hâline gelip yerlere dökülüvermiş.”
Aslında hikayeyi biliyorum.



Ama duygusal anımdı sanırım. İçim burkuldu işte.
Evlerimize döndüğümüzde, ikrada bana geldi. Umino ise “Uykum var” diyip bizi ekti gitti... İkra'ya ve kendime birer kahve yaptım.
İkra kahvesini yudumlarken loş ışıkta onu seyrettim bir süre sesiz kaldık. Ona hakkında hiçbir şey sormadım. Eğer sorarsam onun da bana soracakları olacaktı.. Ben ise kendi hakkımda bir şeylerden bahsetmek istemiyorum. En azından bir süre daha sesiz olmak istiyorum. Belki ona anlatırım bir gün. Ama o gün, bu gün değil.
Gece lambam yanıktı. Karşı pencereye doğru gidip, “Perdeyi açabilir miyim?” dedi. Gülümsedim. Perdeyi aralayıp, yerine geçti. Şimdi onu daha rahat görebiliyordum. Kahverengi gözlerinde ışık oyunları vardı, uzun kirpikleri dikkat çekiciydi. Ay ışığı vurdukça, gölgeler beliriyordu ara ara yüzünde. Kim bilir neler düşünüyordu şu anda. Neler yaşamıştı oda, ben gibi. Kendimle ilgilenirken aslında diğer insanların hayatlarını fark etmemiştim. Evet birileri için savaştım ama bitti. Şimdi, şimdi herkes gibiyim işte.
İkra “ Sebepsiz yere endişelendiğin oluyor mu hiç” dedi. Ne demek istediğini anlamadım. O ise devam etti.
“ Bazen olmadık yere, endişeleniyorum ben. Yada korkuyorum. Çok güçlü gözüküyorum aslında değil mi? Uzaktan bakınca, önüne gelene acımaz, lafı çakar gibi gözüküyorum ama bazen korkuyorum işte. Özlüyorum mesela. Neyi özlediğimi de bilmiyorum. Bir şarkıda gözlerim doluyor. . Sanki çok zaman önce bi yerlerde bıraktığım birşey gibi. Kendimi bulamıyorum bazen. Herkes gibi mutlu olamıyorum. Hep bir açık var. Küçük bir boşluk orası hep boş. Orda ne var bilmiyorum...

Şimdi -ee bunları bana niye anlatıyor- diyorsundur içinden. Bazen en yakındakilere anlatsan da anlamıyorlar. İnsan yabancı birine daha rahat itiraf ediyor bazen. Sen kendi sessizliğini yaşarken, kendini bulamazken onların seni anlamalarını da bekleyemiyorsun. O lüksü göremiyorsun kendinde.” Dedi, buruk bakışlarıyla.
Hem neden bunları anlattığını düşünüyordum, hem onu anlamak istiyordum. Kahvesinden bir yudum aldı ve devam etti.
“Özlemeyi bilmediğimi sanırdım eskiden. Özlemeyi biliyorum da ara sıra mı hatırlıyorum… Yoksa yeni yeni mi öğreniyorum hiç bir fikrim yok. Düşünüyorum kafam karışıyor. 'Neyi? Kimi? Nasıl? Neden?' soruları uçuşuyor kafamın içinde. Olurya böyle arabanın far ışığında daha bir heyecana gelir sanki üzerine uçuşan kar taneleri. Aynı öyle işte... Sorular.. Sorular.. Gözlerimi yanıltacak kadar çoklar. Soru sormayı kimden öğrendim, neden öğrendim diye kızıyorum kendime bazı zamanlar. Hele bazı insanların, sahte yaşayışlarını, içlerindeki karanlıkları görünce... Hiç kimse soru sormanın mutsuzluk getireceğini söylemedi bana?
Sana da bu yüzden soru sormadım. Sende ben gibi, arayışa çıkmışsın belli. Umarım sorularının cevaplarını bulursun usagi.
Derin bir nesef aldı.
“Ay ışığı hep iyi gelmiştir. Canım sıkıldı mı ay ışığı huzur verir. Birde İstanbul... O ay ışığında çok daha güzeldir. Yaşayan bir ruh gibi… Huzur dağıtır, sıkılan her insana.”

İkra ay ışığını seyrediyordu, ben onu.
Şaşırdım. Böyle konuşmasını garipsedim. Bu kadar belli etmiş miydim kendimi burda. Hayır....
Sadece oda benim gibiydi işte. Aynı adresi ararken, aynı yolda karşılaşmıştık ve birbirimizi tanımıştık sadece.

Daha doğrusu o beni tanımıştı. Ben etrafa hiç bakmamıştım... …

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Arl 2010 23:09
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa

BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 35
Kayıt: 05 Tem 2010
Mesajlar: 952
Nerden: Boşluk
Teşekkür: 333

Durumu: Çevrimdışı

BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
jandark yazmış:




usaginin bu görüntüsüne hayranım ya Kahkaha Atıyor
her bölümün tadıdan okunmuyor Çok Mutlu Usaginin böyle ağırbaşlı hallerini biraz yadırgasam da bu halini seviyorum sanırım Kayan Gözler
Usagi orda başkasını bulup da aşık olacak diye şimdiden tırsmaya başladım Şaşırmış Durumda
en kısa zamanda yeni bölüm.. bu macera nasıl sonuçlanacak şimdiden merak ediyorum Kayan Gözler
Eline sağlık
Hayranlık Besliyor



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
20 Arl 2010 17:58
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
yok yok onun bulup bulacağı tek aşkı mamoru su kim çeker yoksa bizi Kahkaha Atıyor Kahkaha Atıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
20 Arl 2010 18:16
BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 35
Kayıt: 05 Tem 2010
Mesajlar: 952
Nerden: Boşluk
Teşekkür: 333

Durumu: Çevrimdışı

BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok Mutlu oh oh iyi bari mamoçenden başkasına yar olmuyor içime su serptin Kahkaha Atıyor



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
20 Arl 2010 18:19
PRİNCESS SERENİTY
Alışıyorum Galiba?
Alışıyorum Galiba?



Yaş: 25
Kayıt: 27 Ksm 2009
Mesajlar: 149
Nerden: En güzel düşlerden....
Teşekkür: 30

Durumu: Çevrimdışı

PRİNCESS SERENİTY
Alışıyorum Galiba?
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
çok güzel yazıyorsun devammmmmmm Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
20 Arl 2010 19:29
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

prensesss
Sailor Moon Fan
Sailor Moon Fan



Yaş: 33
Kayıt: 14 Eyl 2009
Mesajlar: 299
Cinsiyet: Kız
Nerden: Melekler Şehrinden
Teşekkür: 49

Durumu: Çevrimdışı

prensesss
Sailor Moon Fan
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
hikayen çok harika eline sağlık takip etmeye çalışıyorum ve hayranlıkla okuyorum
devamını kısa süre içinde bekliyorum

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
20 Arl 2010 19:59
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

bezgin
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Yaş: 36
Kayıt: 25 Eyl 2010
Mesajlar: 240
Nerden: iç anadolu
Teşekkür: 65

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
bezgin
Beni Görmeye Alışın
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
bu bölüm de çok güzeldi filmler ve kitaplardan alıtınlar yapman ayrı bi güzellik katıyor ama mamoru yu merak da ediyoruz onun ağzından da yazsan biraz daha iyi olacak:)) tabi sadece bi istek benmki:))

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
20 Arl 2010 20:51
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Sabahtan beri koşuşturmanın sonucu şu an bitkinim. Masamın halini görsen. Dağılmış kalemler, bir bardakta buza dönmüş bir çay, demet demet faturalar... 2 klasör, karaladığım bir defter. Bu kadar işim var ama şu an hiç iş yapasım yok. Uykum var. Başımı masaya koyup uyumak istiyorum. Uyumak sadece, uyumak...


Gece çok güzel bir rüya gördüm. Çok huzur vericiydi. Sanırım hala onun etkisindeyim. Sanki uyusam, yine aynı rüyayı görebileceğim… aklımda olduğu kadar tarif edeyim.

Yazacaklarım farklı, belki nefes almak için... Belki kaçmak, belki uyumak, belki uyanmak, belki gitmek… Karmaşık bir heyecan;

Gözlerimi kapadım herşeyden ve herkesden uzak…
Bilmediğim bir yer ve bilmediğim bir zaman... Benden çok önce yada benden çok sonra ...
Yeşille mavinin buluştuğu bir vadinin kucağındayım...
Sessiz, sadece sessizliğin sesi, rüzgarla karışık duyulan bir tını bir melodi. Çok uzaklardan Uzaktan gelen keman sesi….
Yüzüme dokunan güneş sıcaklığı. Kirpiklerim de takılıp kalan gün ışığı.Güneşin ışıltısına aldırmadan inatla açmaya çalışıyorum gözlerimi. Gözlerim kamaşıyor. Bir süre sonra alışıyorum bu ışığın gücüne. Araladığım gözlerimde etrafı görmek istiyorum.. Güneşin ışıltısına yakıcılığına inat, serin bir rüzgar saçlarımla oynuyor…
Huzur bu olsa gerek...
Ayaklarım çıplak. Bereketli topraklara basıyorum korkusuzca... Korkmuyorum... Gerçek hayatta asfalta basmaktan korkardım ben. Ama burada ne paslı çiviler var ne de cam şişe kırıkları. Ben toprağa basıyorum korkusuzca.
Ellerim koca bir çınarın gövdesinde. Kulağımda kalan hiç bir gereksiz ses yok...Rüzgarın bana bıraktığı uzaklardan gelen yağmur kokusu.
Arınmak, gözlerin hiç bir çirkinliği görmeden güneşe bakmak..
Duymadan kötü bir söz sessizliği dinlemek… Ve susmak. Sonsuza dek bu huzurla susmak. Sözleri unutmak; harfleri, heceleri kaybetmek. Sadece buradaki renklerle, korkmadan hiç bir şeyden sessizliğin sesini duymak… Uzaktan gelen keman sesi… Tanıdık…

Tanıdık geldi, tabi tanıdık gelir.
Sabah telefonun ikinci alarmıyla fırladım yataktan. Muhtemelen ilkinde kapatıp uyudum tekrar. Nasıl yataktan fırladım, nasıl giyindim hatırlamıyorum zaten. Bir ara çoraplarımı giymediğimi fark ettim. Kapı çalarken anahtarı almam, kabanımı İkra’ ya taşıtmam da işin trajikomik yanı... Ayakkabı bağlarımı serviste bağladım düşün artık. Arabaya bizden sonra binen birkaç bayan daha var. Ben yüzümü bile yıkayıp yıkamadığımı düşünürken, onlar böyle enerjik günaydınlarla çınlattılar etrafı.
Sabah sabah şu makyajlarını yapıp şık giyinen bayanlara hayranım. Nasıl yapıyorlar anlayamadım günlüğüm. Hayır, erkende kalksan fark etmiyor. En fazla saçlarımla uğraşabiliyorum. Ama ne yaparsam yapıyım onlar kadar başarılı olamıyorum.
İş yerine geldiğimizde, İkra “ Kahvaltı yapmadım, bir şeyler yiyelim kantinden” dedi. Bu soruya benden önce midemden gelen sesler ona cevap vermişti bile. Utanarak İkra’ ya baktım. İkra “Anlaşıldı…” diyerek güldü…
Cam kenarındaki masaya oturduk. İkraya 2 tane karışık tost istediğimi söyleyince, şaşırdı. Ee haklıda. Ama çok acıktım. Bazen midemde bir canavar varmış gibi hissediyorum. Kendime bile inanamıyorum… Kızlar da bazen benim çok yemem konusunda teoriler üretirlerdi. Bir keresinde Minako “Bu kadar çok yiyip hala nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun hayret” demişti… Tabi Reide arkadan bi yerden atlayıp “ Zayıf mı? Neresi zayıf şuna bak yakında, sumo güreşçilerine dönecek.” Diye acı gerçeyi yüzüme çakmıştı. Altta kalmadım tabi “Sen kendine bak Rei, yiyemediğin için kıskanma”
“Aa haa ne diye seni kıskanıcam, senin kadar boğazıma düşkün olmak istemezdim zaten..” biz böyle saçmalıyarak devam ederken, zavallı Ami-chan aramıza girerdi. “Yeter ama ,usagi kimse sana yemek yeme demiyor. Sağlık şeyler yemelisin” derdi. Rei “İşte Usagi çöp öğütme makinası gibi, ne bulursa…” Ben bu laftan sonra dururmuyum. “Sensin çöp öğütme makinası hıh ,,”

Didişirdik. Reile sürekli böyle aptal kavgalar ederdik. Zavallı kızlarda hep bizi susturmaya çalışırlardı.
Özledim kavgalarımızı bile. Kavgalarımızı özlediğime göre, normale dönüyorum demektir. Ben kendimi kötü hissediğim zamanlarda da Reiyle takışırdık ama ben eskisi kadar eğlenmezdim bundan. Şimdi kavga etmeyi özlüyorum komik değil mi?
Neyse işte, şu an masamdayım, İkra o Emre denen çok bilmişle çıktı. Bir iki eksik varmış projelerinde… Tek kaldım odamda .
Dün iş çıkışımda duraktayız. Arabanın birini kaçırdık sonraki araç 15 dk sonra. İkrayla konuşurken telefonu çaldı, arayan Umino “Bekleyin bende geliyorum, diye telefonda söyleniyor. İkrada “Zaten mecburi bekliyoruz” tarzı bir şeyler söylüyordu. Bende boş boş etrafa bakınırken, karşıda küçük bir kız dikkatimi çekti, annesinden bir şey istiyordu sanrım. Kadın biraz ilerdeki, büfeye doğru yürüdü.

Nasıl oldu anlamadım, kız elinden uçan balonu yakalıcam diye yola çıktı. Koca otobüs geliyor. Koştum, yolun ortasında duran küçük kızı kucakladığım gibi yolun kenarına attım kendimi. Bir an zaman durdu sanki.
Sıkı sıkı sarıldım ona, kızda korkmuş olacak ki bana sarıldı. Heyecanda kalbinin atışını hissediyordum. Sonra başını kaldırıp yüzüme baktı… Bana bakan o gözlerde korku vardı.
“Annem,,” dedi. Etrafa baktım, herkes başımıza üşüşmüştü. Genç kadın ise çok korkmuş olacak ki kendini toparlayıp yanımıza gelemiyordu. İkra şaşkın bakışlarla “Usagi iyi misin?” dedi. “İyiyim bir şeyim yok” dedim. Küçük kızı kollarımdan inerek annesine sarıldı. Kadın ağlamaya başlamıştı bile. Bende ayağa kalktım. “Bir yerin ağrıyor mu? Doktora gidelim…” şeklinde cümleler vardı etrafta. “Hanım kız geçmiş olsun” dedi biri oradan, sanırım o tonton amcaydı..
Küçük kız ve genç kadın yanıma geldiler. Kadın “Çok çok teşekkür ederim size, kızımı kurtardınız, size minnettarım… İyisiniz değil mi? Bir doktora gidelim isterseniz” dedi. “Yok yok iyiyim ben” dedim. Kadın “sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım lütfen arabam şurda” dedi.
Yol boyunca teşekkür ediyorum, minnettarım, sözleri tekrarlandı durdu. Numaramı aldı. He bu arada küçük kızın adınıda öğrendim. Gül..
Annesi de Esra hanım. Bana kartını verdi. Böylelikle burada bir kişi daha kazanmış oldum
Eve geldiğimiz de Umino çoktan olanları öğrenmişti bile. Kapıda bizi bekliyordu. Eve girmeden Handan hanımın yanına gittik. Ben gerek olmadığını söyledikçe, İkra beni annem şikayet eder gibi , “Ahh Usagi, bide kadın doktora gidelim diyor sen inat ediyosun. Ya bir şey olduysa düşüp kalacaksın elimizde” söylendi durdu. Handan hanım olayı dinleyip beni de kontrol ettikten sonra, “Biraz daha dikkatli ol kızım” dedi sadece. İyi olduğuma hep beraber karar verdikten sonra evime gitmeme izin verdiler. Evime geldim. Duşumu aldım pijamalarımı giydim kendimi yatağa attım.


Kapı çaldı. Oflana poflana açtım. Umino arkasında İkra “İyi misin? diye merak ettik”…
“İyiyim” dedim…”iyiyim lütfen uyumak istiyorum.”
Umino “ Ne uyumak mı istiyorsun. Olmaz “…
“Niye..”
Umino “Çünkü iç kanama geçiren insanlar da uyumak ister.”
“Öff saçmalama Umino gece gece uyucam tabi…”
“Yok yok bugün uyuma …”
İkrayı da kolundan tutup “Buğün sende korku filmi izleyelim diye geldik biz aslında.”
İkranın şaşkınlığından böyle bir şey planlamadıkları belliydi.
Öflensemde pöflensemde yok Umino beni uyutmamaya karalıydı. Açtılar bir korku filmi izledikçe korktuk, korktukça saçmaladık… Vampirler, zombiler… Bir daha böyle filmler izlemicem.
Film bitti. İkra, Umino benim iyi olduğuma kanat getirdikten sonra gittiler.
Uykum kaçtı. Açıkçası korktumda. Umino en son çıkarken “ Vampirler gerçek değildir, Usagi korkmamalısın.” Dedi o çok bilmiş yüz ifadesiyle.

Gelde korkma sen şimdi. Sabah kadar gözlerim kapalı bir o yana bir bu yana döndüm durdum. Güneş doğduktan sonra artık dayanamadım, uyumuşum... Öğleden sonra bir telefonla uyandım. Arayan Esra hanım merak etmiş iyi olup olmadığımı sordu. Bir sorun olduğun da ,yardımcı olabileceğini söyledi...
Telefondan sonra uymadım… Saat 3 gibiydi. Markete gittim. Hava güzeldi. Çok enteresan değişiyor bu havalar. Bir hafta yaz günü gibi, aniden değişiyor kış tipi oluyor... Ve şimdi gayet güzel bir sonbahar havası, çok sıcak olmasa da hırkayla çıkılabilir bir hava… Başımı kaldırdım şöyle bir; kuşlar, rüzgar …
Takip ediliyorum. Buna kesinlikle eminim. Arabaya binerken kara bir karga ağacın üstünde, iş yerime geliyorum karşı pencerede bir karga… “Ne var bunda” diyeceksin belki ama günlüğüm, her yerde karşıma çıkıyorlar… Rei beni merak etmeyeceğini aramayacağını söyledi ama sözünü tutmuyor anlaşılan. Uzaktan da olsa Phobos yada Deimos peşime takmış. Reinin tapınaktaki kargaları bunları, biri şu an karşı pencerde…

Kızmadım ona. Benim onlar için endişelendiğim gibi, onlarda ayın hislere sahipler. Ami bizden ayrılıp Almanya’ya gitmeye karar verdiğinde, fazlasıyla üzülmüştüm. Ama onu gitmesi için de desteklemiştim. Gitmemesi için bir baskı yapamazdık, her ne kadar beraber olsak ta bu onun hayatıydı, onun geleceğiydi. Onu engelleyemezdik. Sanrım kızlarda bu düşünceler içinde bana engel olmadılar. Zaten benim durumumla Ami-chan durumu farklıydı. O zaman düşmanlarımız vardı.
Şimdi, hepimiz kendi yolumuzda ilerlemeliyiz. Ne kadar uzakta olsam da, ayrı kalsam da dostlarım yüreğimde… Hep yanımda. Bu durum yani onlardan uzak olmam geçici, bunu ben kadar onlarda iyi biliyorlar… Biz beraberiz…
Hepsini çok özledim…
Kargalar için dışarıya arada yiyecek bir şeyler bırakıyorum… Nede olsa Rei gönderdi onları, sahip çıkmalıyım… Bana göz kulak olmak için geldiler

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
25 Arl 2010 23:17
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa

bezgin
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Yaş: 36
Kayıt: 25 Eyl 2010
Mesajlar: 240
Nerden: iç anadolu
Teşekkür: 65

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
bezgin
Beni Görmeye Alışın
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
takipçi kargalar çok hoşuma gitti:) tabii formdan düşmemiş olması da:) her zamanki gibi sürükleyici ve de güzel bir bölümGülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Arl 2010 0:06
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

Tangel
Ay Fedaisi
Ay Fedaisi



Yaş: 41
Kayıt: 08 Hzr 2007
Mesajlar: 476
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 34

Durumu: Çevrimdışı

Tangel
Ay Fedaisi
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
KEsinlikle devamını bekliyorum sanki Naoko Takeuchi yazdığını düşünmeye başladım diyebilirim ve lütfen ama lütfen süper güçler olmadan bu hikaye böyle devam etsin çünkü süper bir şekilde yazıyorsun. Minnet borçluyum.

NOT: Bu hikaye benim için iyi oluyor içim bir sıcak kaplıyor. Sonunu bu hikayenin bir şekilde getirmen dileğiyle.

Hayranlık Besliyor





KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Arl 2010 1:32
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

Neo Queen Serenity
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın

Avatar

Yaş: 27
Kayıt: 04 Arl 2010
Mesajlar: 223
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 46

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
Neo Queen Serenity
Beni Görmeye Alışın
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
ohh! ...
allahtan usagiye bişey olmadı yoksa paralardım kendimiiii...
canımmmm çook güzel yazıyosun çok güzel tasvir yapıyosun daha gelişirsin dicem ama naıl gelişçen bundan sonra ...
daha iyisi can sağlığı Çok Keyifli

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Arl 2010 9:09
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 35
Kayıt: 05 Tem 2010
Mesajlar: 952
Nerden: Boşluk
Teşekkür: 333

Durumu: Çevrimdışı

BaLıMSuLTaN
Biri Beni Durdursun
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Yine çok güzel bir bölüm olmuş Kayan Gözler
öyle böyle değil yazıyı okurken içime nedensiz bir huzur doluyor Şaşırmış Durumda naptın bize söyle Kahkaha Atıyor



Jeremy bu kadar tatlı olma! Bebeğimi gölgeliyorsun:(
Dünyamın 8. harikasına giden yol...
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
26 Arl 2010 16:03
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): jandark

jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum Çiçek Veriyor..
Evet etkilemişiz sizi sanırım ki, kimse bol yazım hatalarımdan bahsetmemiş Şaşırmış Durumda şimdi bi kontrol edeyim dedim,bayağa eksik fazla var Göz Kırpıyor
Kusura bakmayın diyeceğim ama zaten kimsede kusura bakmamış Şaşırmış Durumda

Size ne yaptığıma gelince süper güçlerimi kullandım sadece, Sihirbaz

... bknz. spoiler

Spoiler:


USAKO işlerini toparlasın, günlüğüne yazmaya devam edicek ...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
27 Arl 2010 0:08
jandark
Ay Savaşçısı
Ay Savaşçısı



Yaş: 36
Kayıt: 17 Ağu 2007
Mesajlar: 728
Nerden: Kristal Tokyo
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

jandark
Ay Savaşçısı
Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Konu: Yanıt: GÜnlük
Alıntıyla Cevap Gönder
Kayan Gözler Kayan Gözler Önemli
Spoiler:


… Üzüldüm evet ciddi ciddi ilk kez moralim bozuldu. Hem de çok saçma bi sebepten. Yemekteydim. Kargoyla kocaman bir paket geldi. Kimden geldiği belli değil. Siyah kocaman bir paket isim yok. Herkes tedirgin yaklaşımlarla “kimin acaba bu” soruları duyuluyor.
Neyse bi kaçı cesaret etti paketi açmak için. Büyük şık siyah paketin içinden, ikitane siyah kutu çıktı… Özenli bir şekilde geniş kırmızı kudela ile özenle hediye paketi yapılmış.

Paketi bana uzattılar. Heyecanlandım …
“Mamoru, ondan gelmiştir” dedim. Paket elimde öylece kalakaldım şaşkın. Sonra biri bağırdı “Aa burada isim yazılı” diye. Baktım kenara küçücük bi isim not düşmüşler. Yani paket bana ait değil. Paketi sahibine verdim. Çalıştığımız firmalardan biri,yılbaşı için hediye göndermiş. Ben hariç herkese. Bizim depertman da en çok benle muhatap olmalarına rağmen. Konuşmalardı, belgelerdi vb. işte… diğerlerine iyi dileklerini göndermişler. İlk defa normal biri oluşumun, garipliğini hissettim. Üzüldüm. Dışardan baktım kendime. Ne kadar çok bilsem de görsem ayrımcılık yaşıyorduk. Anladım ki sen ne kadar çırpınsan da, küçük kalıyorsun diğerlerinden.
Sanırım hep ön planda olmaya alıştım ben. Bu yüzden böyle basit olaylardan bile etkileniyorum. Kime diyebilirim ki “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?, ben bir savaşçıyım hem de kaç savaş atlattım ,ben olmasam var ya bu dünyanın çoktan suyu çıkmıştı, ayrıca karşında bir prenses var senin… rezil nasıl hediye göndermesiniz bana “ diye.
Saçmalıyorum evet. Hep birileri tarafından korundum kollandım. Belki de şımarmışımdır ha günlük. Bak böyle bişiy zoruma gitmezdi benim kolay kolay. Ama birden boğazıma takıldı nefesim. Ama belli etmedim ordakilere güler yüzlü davrandım yani Kimsenin keyfini kaçırmadım.
Mamorudan geldi zannettim işte. Özledim onu, sana hiç bahsetmiyorum evet, ama özledim. Her gün yolu uzatıp çiçekçinin önünden geçiyorum biliyor musun?. İkrayı da sürüklüyorum üstelik peşimden. Oda buna bi anlam veremiyor, farkındayım…
Halbuki ben sadece kırmızı gülleri görmek için geçiyorum ordan. Her gün, sadece gülleri görmek için, yolumu uzatıyorum. Bir keresinde İkra yüzümdeki anlamsız üzüntüyü görünce “Çiçekleri çok seviyorsun Usagi farkındayım, sana gül alıyım” dedi. İyi niyetli olarak teklifini geri çevirdim…
Chibi-chibi nin koluma taktığı küçük kelebek künyemi kaybettim. Sanırım yolda düşürdüm. Halbuki onca zamanda dikkat etmiştim. Ve benim için çok değerliydi... Aradım taradım, hiçbir yerde yok. En sonunda iş yerimdeki bahçeye baktım bulamayacağımı anlayınca kenardaki banka oturdum… Etrafa bakındım boş boş…
Ne garip varlıklarız.
Kalabalık ,bunca insan yığını nereye gidiyor, nereden geliyor...
Nedenleri ne…
Neler geçiyor akıllarından…
Hepsinin ayrıdır hikayesi... Ne düşünceleri var...
O kadın mesela üzgün gibiydi. Ağlayacak sanki… Ya yanındaki gençlerin kahkahalarına ne demeli. Çok iyi bilmediğim bir cadde ve ışıklarda biri dikkatimi çekiyor. Yolun tam ortasındaki kaldırımda bekliyor. Kolunda küçük bir çanta, elinde bastonu. Karşıya geçme çabası....
Fark ediyorum, görmüyor... Sadece bekliyor, sesin nerden geldiğini anlamak için belki... Ben gördüğüm hiç bir şeyi değerli kılmazken, o görmüyor. Belki sonradan böyle oldu, belki de hiç görmedi o. Renkleri bilmiyor mesela, ışık neydi onun için… Sevdiklerini hiç görmedi belkide… bi kelebeğin kanatlarına bakamadı mesela… Gökyüzünü görmedi. Denizi , karşıdaki koca ağacı, kendini aynada kendini bile bilmiyor belki… bunları ondada düşündüm,çok daha fazlası kafamda dalgalandı durdu. Gidip yardım etmek istedim , ama benden önce biri o görevi üstlenmiş onu karşıya geçirmişti… Tam oturduğum yerden kalkıyordum ki bi karga geldi, tam önümde bana bakıyor. Ona dert yanmaya başladım. Kargaya “ Ne yapıyorsun diye soracaksın sanırım, künyemi kaybettim onu arıyordum ama bulamadım ” dedim. Yerimden kalkıp Rei gibi elimi kara kargaya uzattım.. Doğal olarak hayvan kaçtı.Uçtu gitti…
Aradan 2-3 saat geçti… Öğle yemeğini yedik, çaylarımızı aldık. İkra ve ben terasa çıktık. Biraz soğuk yersek açılırız düşüncesi ile oturduk … O anda elim nasıl olduysa bardağa çarptı, İkranın çayı döküldü. Panikle defalarca özür diledim, bişiy olmadı zaten. Sadece çayı döktüm. İkra çay almak için içeri girdi. Ben boş boş o güzelim deniz manzarasını, izlerken bir çıtırdı duydum. Döndüğümde kelebek künyem yerde başında da bir karga. Sadece baktı bana, uçtu gitti. Koştum aldım yerden künyemi. Sevinçten bağırdım “Teşekkür ederim Deimos ” İkra geldi o an. “Kime bağırıyorsun sen.”
“Yok sana öyle gelmiştir.” Dedim. Anlamadı tabi... Bir kuşa teşekkür ettiğimi söylesem anlamayacaktı.
Gülümsedi “Aa bulmuşsun künyeni “
“Evet buldum burada düşmüş…”
“Sevindim bulduğuna yoksa o asık suratınla çekilmiyorsun Usagi.” Dedi ikra. Zaten üşüyünce içeri girdik.
İlk geldiğimde Uminonun dediği doğruymuş, evinden uzak olunca, sevmediğin birini bile görünce mutlu oluyormuş insan.
Yılbaşı geldi. Yeni yıla yalnız giricem. Kızları özledim. Annemi babamı …
Mamoruyu özlediğimi söylemiyorum bile. Ağlamama yetiyor çünkü…



Bazen bir çok “Ben” varmış gibi geliyor… Hepsi ayrı ayrı nefes alıyor. Biri bitkisel hayatta mesela… Fişini çekeceğim günü bekliyorum.. Zaman zaman göz kapaklarını hafifçe kaldırıyor… Birşeyler sayıklıyor… Ne dediğini anlamıyorum, ben anlasam da diğerleri anlamıyor. Sonra yorgun düşüp tekrar kapıyor gözlerini. Çünkü arzu ettiği dünyada yalnızca düşlerinde yaşayabiliyor o… Bazen gördüğüm bir gün ışığında hissedebiliyorum onu, ellerini oynatıyor. Yada küçük bir çocuğun oyun telaşında, gözlerini aralıyor… Tatlı bir rüzgar sesi gelince ,gülümsüyor… Böyle küçük güzelliklerde bu dünyaya tutunmaya çalışıyor…
Diğerine “ben’ e” gelince.. O, geçmişten bana ne, yarın da neymiş, ben bugünde yaşarım, diyor.. Yollarda arıyor kendini, günlük koşuşturmalarda, şarkılarda buluyor kendini. Yürüdüğü her yolu, her kaldırım taşını not alıyor.. Hani bazen dilinde bir garip bir tat bırakır ya hatırlamak bir şeyleri, hatırladıkça özlemek… Onda da aynı etkiyi bırakıyor işte düşünmek.. Düşündükçe hatırlamak.. Akıtamadığı gözyaşı değil, dudaklarında acı bir gülümseyiş oluyor… Neşesinden geçilmiyor bazen. İnsanları da gülümsetiyor, mutlu ediyor. Aslında kendini çokta önemseyemiyor. Arıyor… İşte böyle… Ne zamandır ortamı bulamıyorum…
Bir şeyin farkındayım, hangi ben olursa olsun içimde, özlüyorum...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
30 Arl 2010 23:37
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 38, 39, 40, Sonraki
5. sayfa (Toplam 40 sayfa) [ 588 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız