merak dolu bölümünüz geldi



-ah….
Elimi başıma koydum. Yavaşça kalkmaya çalıştım. Bedenim yorgundu. Yavaşça kalktım. Yatakta oturdum. Etrafa baktım. Kristalden bir oda. Yatak bulutlar gibi yumuşak, oda ise bembeyaz eşyalarla çevrili. Beyaz gümüş işlemeli masaya baktım.
-uyanmışsın.
Bunu söyleyen kişi siyah saçlı ve anka kuşunu kıskandırak zümrüt yeşili gözlere sahipti.
-sen…..
Nefret dolu bakışlarla onu süzdüm. Siyah bir kıyafeti vardı. Bir prens kıyafeti. Ve alnında da
-hayaletle işimiz bitti sanıyordum.
Dedim alaycı bir biçimde.
-sana bunu kim söyledi? Seni koruyamayan zavallı prensin mi?
Artık dalga geçen oydu. Fakat bana bu şekilde sataşmayacaktı.
-pekala! Moon eterna……ah!
Yine oluyordu. Dönüşemiyordum.
-unuttun mu? Kara kristalin yanında gümüş kristal bir işe yaramaz.
Bu doğruydu.
-ayrıca bu kolyede bana yardımcı oluyor.
O anda gördüğüm hayalleri hatırladım. Mamo-chan’ı öldüren kişiydi. Aynı zamanda kolyede…..olamaz!
Kolyeyi koparmaya çalıştım. Hayır,hayır….. kopmuyor!
-çabuk çıkar şunu!
-hayır. Çünkü bu sana verdiğim ilk hediye. İkinciside….
Bileğime baktı. Demek bileklikte onun işiydi!
-çabuk onları çıkar.
Bunu ciddiyetle söyledim. Bana bakıp gülmeye başladı.
-bu kadar komik olan ne!
-hiç değişmeyeceksin değil mi?
Odaya bakmaya başladı.
-nerede olduğumuzu fark etmedin mi?
Gardımı düşürmeden etrafıma baktım. Pamuktan yapılma yatak,aynalı ve gümüş işlemeli dolap, ve bir masa… ve masanın üstünde fotoğraf…. Üstünde neo-queen serenity ve kral endimion vardı. Ve tabi chibi-usa…
Hayretle konuşmaya başadım.
-burası…..
-kristal tokyo….
Yanıma geldi.
-evimiz…
Toparlanmaya çalıştım.
-ha….hayır. burası benim ve mamo-chan’ın evi.
Gülümsedi. Ama bu birilerini kızdırınca alınan zevkteki gülümsemeydi.
-prensin bu mu?
Mamorunun bağlı ve baygın olduğu zindan bir ekrandan gözüktü.
-ma…….ma…mamo-chan!!!!!!!
Şoke olmuştum. Ağlamaya başladım.
-mamo-chan! Mamo-chan!
Ayakta duramıyordum. Dizlerimin üstüne çöktüm.
-mamo-chan….chan….
-usako….
-ne oldu mamoru-san?
-bu usagi. Usaginin sesini duydum.
-mamoru-san….
Minako ağlamak üzere olan kızlara baktı. Ayağa fırladı.
-hadi millet! Gidiyoruz!
-nereye gidebiliriz ki?
-umutsuzluk zamanı değil. Usagi burada olsa buna izin vermezdi. Bende izin vermiycem!
-minako-chan….
Ami minakoya bakıyordu. Haruka ayağı kalktı.
-kaybedecek neyimiz var ki?
-haruka…
Michiruya göz kırptı.
-bir gezintiye ne dersin?
-olabilir.

-evet prenses, bu gelecekteki prensin. Ve artık benim elimde. Benim eşim olmak istemiyorsan onun eşi de olamazsın. Tıpkı….
Neo-queen serenity’in ölmüş hali vardı görüntüde.
-gelecekteki halin gibi.
-hayır… hayır…. Yoksa…Chibi-usa….
-ah şu uyuz velet mi ?
Parmağını şıklatmasıyla bir kapı belirdi. Kapıdan elleri bağlı chibi-usa –iki adamın zorla ittirmesiyle- geldi.
-chibi-usa??
-usagi!
Gözleri umutla dolmuştu.
-çok geç kaldın.
Chibi-usa darılmış gibi başını çevirdi.
-kes sesini.
Usagi yavaşça gülümsedi.
adam ellerini vurdu. Bu haeketin ardından iki asker onu götürmeye başladı.
-bırakın! Bırakın beni!
-chibi-usa! Bırak onu!
-neden? Yoksa ne yaparsın?
-yoksa! Yoksa!
Usagi söyliyecek bir şey bulamadı.
-lütfen…sadece onunla konuşmak istiyorum.
Adam askerlere onay verir şekilde başını salladı. Askerler chibi-usayı çözdü ve odadan çıktılar. Kapı kayboldu.
-chibi-usa!
Chibi-usa hızla usaginin kollarına koştu.
-daha erken gelemez miydin sen?
-senin gibi sinir bir veleti kurtarmak için mi?
Biraz gülüştüler.
-bu arada şimdiki problemimiz şu sinir adam. Adı neydi ya?
-evet. Geçmiştede çok problem yaratıyor.
İkiside yan gözlerle dik dik ona baktılar.
-evet prenses, cevabın nedir?
-ne cevabı?
-hayır! Kesinlikle hayır!
Usagi ona nefret dolu gözlerle bakıyordu. Chibi-usa bu bakışın nedenini anlıyordu.
-mamo-chan nerde?
Bunu duyan usagi artık acı çekermiş gibi gözüküyordu. Bakışlarını ekranlardan kaçırıyordu. Fakat chibi-usa ekranlara bakan usagiyi görünce baktı ve şoke oldu.
-anne! Baba!
Usagi chibi-usayı kollarına almıştı.
-seni kaybetmiycez.
-anne….baba……ölemezsiniz…..
-hayır. Ölmedik. Ve gelecekte de ölmeyeceğiz.
-usagi….
-evet?
-mamo-chan nerde?
-o iyi. Merak etme.
-gerçekten mi?
-gerçekten.
Chibi-usa ayağı kalktı.
-hey! Sen! Ailemi öldüren kişi! Bizden çekeceğin var!
-chibi-usa….
-moon crisis ……..mmmm!!!
Adam elleriyle ağzını kapamıştı.
-yaramaz prenses…. Sen sinir bir çocuksun. Ama seni ne kadar öldürmek istesem de senin kaderini annen belirliyecek.
-bırak onu!
-eğer kraliçem olursan.
-onu dinleme usagi! Sen mamorunun eşi olmazsan doğmam! Beni öldürmekle tehtit et…..mmm!!
-chibi-usa!
-onu dinleme. Bir kere doğduğuna göre ölmediği sürece kara kristal onun yaşamasını sağlar.
-chibi-usa….
-cevabın nedir prenses? Kralın ve kızının ölmesi mi yoksa benim eşim olmayı mı tercih ediyorsun?
Bunu söyledikten sonra kral endimion ve chibi-usa ya elektrik akımı gibi siyah bir yıldırım yollamaya başlar.
-cevabın nedir kraliçem?